kelebeginhikayesi
  Hikaye
 
fakir bir ailenin ilk çocuğuyum.iki erkek kardeşiz.ben ilkokuldan sonra anadolu lisesini kazandım.ilk sene hazırlık sınıfında okudum yani sadece ingilizce ağırlıklı eğitim veriyorlardı.




12 yaşında çalışmaya başladım hem ingilizcem gelişsin hemde okul a harçlık çıksın diye

okul kitapları ingilizce ve çok pahalıydı.7 sene boyunca okulda babam bir kere cebime harçlık koyamadı

benim gibi fakir ama o okulu sınavla kazanmış çocuklara takılırdım okulda.




yazları çalışmaya devam ettim. küçük olduğum ve ingilizce bildiğim için yazları çok fazla para kazanıyordum.

bütün turistler cebime para sıkıştırırdı.

ilerleyen senelerde yazları bar da çalışmaya başladım.

15 yaşımda turist amıyla tanıştım.

şimdiye kadar siktiğim turistin haddi hesabı yok. yaşım 29



anadolu lisesinde 7 sene hiç bir kızla çıkmadım.

çıkabilirdim ama onları bir cafeye götürüp çay içirecek bile param olmazdı. çünkü yazın kazandıklarımı aileme veriyordum.

onlarda hem benden aldıklarını hemden yemeden içmeden keserek biriktirdikleriyle
kooparatife veriyorlardı ev sahibi olmak için



üniversite sınavına girdim. çok iyi puan aldım.ama yanlış tercihden dolayı giremedim. sonra hem çalışmaya hemde dersaneye devam ettim. sonra bir arkadaş hediyelik dükkanı
açacağını tezgahtara ihtiyacı olduğunu söyledi.

ama benim işim ve maaşım zaten iyi olduğu için burun kıvırdım.ama o bana süper bi teklif yaptı. herşey ondan bütün malların alımı. dükkan kirası. elektrik v.s. ve kar ın yüzde ellisini önerdi bana
 
kabul ettim.

hemen işe başladık. mallar alındı. kontrat yapıldı. turizm bölgesi olduğu için süper para dönüyordu.

birinci ayını kutlamak için dükkanın genelde türklerin takıldığı. belirli bir saate kadar restoran sonra disco olan bir yere gittik 4 arkadaş. herşey o gece başladı beyler




daha önce barmen olarak çalıştığım için ben çok içerim bana bişey olmaz hissine kapıldım o
gece

içtimde içtim.amk. kafam trilyon oldu. konuşabiliyordum ama düşünemeden

sonra balkona çıktım biraz temiz hava alayım diye. çok az kendime geldim.ama arkadaşları
kaybettim.bir tanesini görür gibi oldum

bara doğru gitti yine ayaklarım.iki tane bira söyledim.

doldurdu barmen efes fıçıları elimde biralarla o arkadaşı aradım ama bulamadım




sonra o nu gördüm. kahverengi gözlü. kumral saçlı.165 boylarında, normalde hiç türk kızı tecrübem yoktur.
elimdeki birayı önüne koydum.

bu seninmiş dedim. yürüyüp başka bir bar masasına yöneldim




ama kıpkırmızı oldum. sarhoşken bile kıpkırmızı olduğumu hissettim.

kendi kendime ne yaptım lan ben ya sapı varsa bi de dayak yemeyelim amk diye düşünürken kız elinde birayla masaya geldi.
teşekkür ederim ben bunu içmem dedi neden diye sordum.ama zor konuşuyorum
ya içine ilaç attıysan ya bana tecavüz etmek istiyorsan dedi. bariz bi şekilde benimle makara yapıyordu
o sarhoşlukla 31 bile çekilmez amk kime tecavüz ediyon.
 


kız birayı bıraktı gitti.ama bana dert oldu. yanlış anladı kız amk.ne yapsam ne yapsam diye düşünürken

tekrar dışarı çıktım temiz hava almak için. bira dan da iki fırt bile almamışımdır.

sonra tekrar bara gittim.iki tane şişe bira istedim.ama kapağını açma dedim. calrsberg verdi. aldım mal mal sallana sallana kızın tekrar yanına gittim.iki üç tane daha arkadaşı vardı bu defa yanında.

şişeyi önüne koydum. çakmağı da çıkardım.al dedim. açılmamış bira sana. bıraktım masasına

sonra yine boş başka bir masaya yöneldim




kız sonra yanıma geldi.bar masasına o da yaslandı.bir yandan birayı içip bir yandan da sallanıyordu müziğin tirmine uyarak. gülmeyin piçler ama bende kafamı kolumu sallıyordum ama kim bilir ne halde amk. haturladıkça utanıyorum.

hiç konuşmadı beyler tek kelime etmedi. bana bakmıyordu bile.
sonra bizim arkadaşın bir tanesi geldi.bu kim kanka dedi ne bilim tanımıyorum ki amk dedim. kanka konuşsana kız yanına gelmiş dedi



göster sikiciliğini atıp tutuyordun bize yok böle turist sikiyom yok şöyle yaparım hadi bakalım dedi

eh amk dedim şimdi sıçtık.

en azından biraz konuşuyor görüneyim sonra sapı varmış der sallarım arkadaşlara diye girdim
lafa

ismin ne dedim

boşver yarın hatırlamazsın bile dedi

ne diyeceğimi bilemedim kilitlendi amk muhabbet. zaten kafam güzel karşıda bizim tayfada toplanmış beni izliyorlar makara yapıyor piçler tabi. dans edelim mi dedim
 


demez olaydım aklımı sikeyim.

masaya tutunmadan ayakda durabiliyor musun dedi.

evet bak dedim bar sandalyesinden kalktım aynı anda birayı da devirdim

biraz paçaya biraz da ayakkabılara döküldü. yine kıpmırmızı oldum amk yanıyordu suratım utançtan

derken wc ye gittim. aynaya bi baktım kendimi tanıyamadım




geri döndüm kız yine arkadaşlarının yanına dönmüş. bende çok az da olsa kendime geldim.
yüzümü yıkamanın etkisiyle

biraz sonra kız elinde iki birayla geldi. efes fıçı. içinde ilaç olmasın bunların dedim.
güldü. bekle dedi.

geri gitti.

sonra şişe birayla geri geldi bi tane benim ona şişeyi açması için bıraktığım çakmağı da
yanına bıraktı.




ben bunu da içersem bırak seni kendimi bile hatırlayamam dedim. sen bana içirdin ama dedi.
ben belki sarhoş edip de ırzına geçebilirmiyim diye ısmarladım onu dedim belki benim de amacım o dedi
yuh dedim. benim senin bildiğin erkeklerden değilim dedim.

sözde erkek olduğunu idda edenler dışında ben daha hiç erkekle tanışmadım dedi. ismini söylemezsen tanışamassın tabi dedim.



güldü.eee nerde kalmıştık dedi.

o zamanlar bir espri vardı beyler isim sorma hakkında onu yaptım
 
senin bir adın var mı yoksa ailen hala bir kahramanlık yapmanı mı bekliyor dedim.(anlamayana açıklarım)

taktın sende ismime dedi   gel koluma takayım dans edelim dedim. sarıldın bir koluna sarhoşluğunla kal sapıklık yapma abimi çağırırım bak dedi

eh amk. şaka mı yapıyor gerçekten abisi diskoda mı bilene aşk olsun. bi karı kız için dayak yemediğimiz kaldı onu da yeriz dedim çağırayım o zaman dedi.
sarhoş değilken daha az hastane masrafı çıkar yarın çağır istersen dedim.




güldü geyik bir an çıkmaza girdi. sustuk.arkadaşları toparlandı kıza seslendi. hadi gidiyoruz
gibisinden.

benim gitmem lazım dedi.

polifonik telefonum var o zamanlar. yeni çıktı. numaram aklımda yok kendini bi ara istersen dedim. aldı aradı
sarıldı bana kız sonra yanağımın birinden öpüp diğerine geçerken gaza geldim dudağına yapıştım. size yemin ediyorum kafamın güzelliğinden mi bilmiyorum ama ben o kadar güzel dudak o yaşıma kadar hiç bir turist kızında görmemiştim. dolgun pürüzsüz.bal gibi.

bir saniye ya sürdü ya sürmedi zaten sarhoşluğuna veriyorum bunu dedi.
yine kıpkırmızı oldum ne bok yedim lan ben dedim kendi kendime.




derken beni de eve bırakmışlar. kız bana iki tane mesaj atmış

1.sağ salim eve varabildin mi??

2.sızdın galiba *

diye sabah bi kalktım kafam kazan gibi
 
ertesi gün o gecenin muhasebesini yaptığımda ben ne yapmışım amk. diye düşünürken gece attığı mesajları da okudum. abartmıyorum.en az 200 kere mesaj yazıp silmişimdir ve en az
200 kere göndersemmi göndermesem mi diye ikilemde kaldım kendi kendime öptüm lan ben bu kızı.
kimdir nedir amk.

hoşlandı mı lan yoksa benden.

aklıma bir milyon soru geldiği için ne yazacağımı bilemedim.ve yazmadım onun tekrar bişey yazmasını beklemenin en iyi şey olacagını düşünüp işe gittim
ama beklerken içim içime sığmıyordu. dayanamayıp bi mallık yaptım.o zaman çok meşhurdu şimdi hala yapan liseliler vardır ama çaldırıp kapattım amk.




yarın saat sonra ayılabildin mi diye bi mesaj attı. dün gece için çok özür dilerim. diye cevapladım
cevap yazmadı.amk hani bi mesaj atarsınız cevap gelmez de düşündüğünü bilemezsiniz kafayı yersiniz dayanamaz bir mesaj daha atarsınız yaa ha işte bende bir tane daha yazdım




şimdi hatırlıyorumda biraz saçmalamışım. kusura bakma deyip gönderdim. üstelercesine özrümü

5 dakika sonra cevapladı. dün geceyi tamamen unutalım en iyisi. diye cevapladı

birden karamsarlığa düştüm. tamam dedim amk kız bi daha görüşmek istemiyor herhalde diye düşündüm. pişmanlığım biraz daha arttı. cevaplamadım mesajını

sonra o mallık yaptı çaldırdı beni.amk ne bok yiyeceğimi bilemedim. elim ayağım dolandı.ne yazsam diye mal mal düşündüm. arasam konuşabilir miyim diye kendi kendime sordum.
sonra heyecandan konuşamam mala bağlarım kelimeleri birleştiremem diye vazgeçtim




yolda karşılaşırsak görmezden gel beni o zaman lütfen dedim. beni hatırlayabilir misin ki dedi
en azından dudaklarını dedim.

yine mesaj atmadı bende sıçtığımı düşünerek sessiz kaldım. gece oldu yatağa uzandım
 
şeytan dürtüyor amk. illa ki bişey yaz bişey yaz diye tamam amk şeytanı yazayım da ne yazayım


baktım olacak gibi değil şeytan dakika 90 baskısı yapıyor.ne olacaksa olsun dedim ve dudaklarını unutursam seni tekrar hatırlamak için görmeme izin verir misin diye mesaj attım amk bilirsiniz beyler yeni kız mesajlaşma durumlarını ağırdan alırlar. siklemez gibi
görünürler. yazmadı cevap yarrak gibi kaldım. şeytana sövdüm uyuyana kadar




sabah kalktım yine mesaj yok. işe gittim yine mesaj yok öğlen oldu yine yok. sonra

olabilir diye mesaj geldi

okudum dakika bir hakan şükür golü gibi.ne bok yiyecem lan şimdi ben.ne giycem olm. nerde buluşcaz. ciddileştik mi lan şimdi diye beni heyecan sardı. elim ayağıma dolandı. dükkana gelen müşteriye. yüzde 80 indirim yaptım. çay söyledim su içtim. yemek yedim. karnımda kelebek var amk.ama bu yarrak siken kelebekden değil basbaya sancı yapıyor içimde.

düğüne gidecek genç kız telaşı sardı amk




nerde ne zaman istersin dedim. nerde ne zaman istersen dedi.
yer verdim. zaman verdim uyar mı dedim. onay mesajı geldi. vay amk. bişeyler olcak dı ama ne.
verdiğim saatten yarım saat önce mekana gittim.bi kafeteryaydı. oturdum beklemeye başladım.




derken kız da geldi. önce biraz salak salak bakındı sonra beni gördü benim olduğum masaya doğru yöneldi.

o an hissettim bir insan kalbi ne kadar hızlı atabilir diye. yaklaştı karşıma dikildi
merhaba dercesine kafa selamı verdim. bana baktı dişleri gözükmeden gülümseden yaptı elimi uzattım
 
amk hani ruslar demişya çirkin karı yoktur az votka vardır diye.tam tersi ben kafamın güzelliğinden kızın o kadar güzel olduğunu farketmemişim.

yine aynı mod kıpkırmızı oldum.ne içersin demeye çalıştım ama Allahtan o anladı kahve olabilir dedi. garsonda damladı zaten masaya iki kahve söyledim.

bu durumlarda insanın aklına bi sürü şey geliyor

benim ilk aklıma gelen olm bu kız seni çok aşar amk afet bu.çok tatlı seni amına bile takmaz
bu.diye düşünüyordum.

hani bi karı görürsünüz bu karı bana bi kere versin ömür boyu am a tövbe ederim dersiniz yaa o cinsten   derken normal bi geyik başladı. otobüsde yanınıza biri oturur gayri ihtiyari konuşursunuz ya o sorar sen cevaplarsın sonra aynısı sen sorarsın falan.o nun gibi devam etti muhabbet.bu vesileyle biraz tanımış oldum kızı.

ismi ebru yerli
kolej mezunu

sınava hazırlanıyor

sonra yine muhabbet döndü dolaştı o geceye geldi.

kızın samimi bir konuşması vardı. bilindik kızlar gibi kendini olduğundan fazla gösterme çabası yoktu.40 dakika içinde normal arkadaşıyla konuşurmuş gibi samimileşti muhabbet onda sıkılganlık yoktu.bu sayede bende rahatladım biraz

gerginlik gitti. üstüne ilgi geldi.bi kere siksem düşüncesi gitti en azından arkadaş olmalıyım düşüncesi geldi

zaten bu kız benimle çıkmaz hayatta yürümez bizim ilişki düşüncesi vardı




kendi kendime ben en iyisi bu kıza hiç yavşamayayım dedim.bu mod beni de rahatlattı tabi. kızı tavlama gibi derdim azaldığı için bende artık düzgün cümleler kurup yüzüm her bişey soruşumda kıpkırmızı olmaktan kurtulmuştu

espri bile yapmaya başlamıştım lan kıza bas baya gülüyordu bu da benim çok hoşuma
gidiyordu

2 saat kadar oturduk. hesabı istedik ödemek için hamle yaptı sen öğrenci sayılırsın çalışmıyorsun da ben öderim dedim.
4 kahveden nolcak bunu ben ödeyeyim bir daha ki yemeği sen ödersin dedi.
 
yemeğe çıkma teklif ettiğini duyunca yine kıpkırmızı oldum. kendi kendime olm yoksa hoşlandı mı kız lan benden diye kendi kendime havalara girdim.

tamam onu da ben öderim ama bu kahve bana senin hatırın lazım yıllar boyunca dedim bunu da ben ödeyeyim derken attım parayı zaten hesabın üstüne.

dışarı çıktık ben burdan gideyim dedi.

bende malmışım beraber yürüyelim demedim amk. tokalaştık tam sarılır gibi olduk
alkollü değilsin yine öpmezsin dimi dedi

amına sokayım öyle espri mi yapılır yerin dibine geçtim.




yine bana bakarak gülümsüyordu.amk kına yak kıpkırmızı oldum zaten.

hani küçük çocukları dalga geçerek utandırırsınız ya onun gibi dalga geçiyordu kız benle resmen.

ama bu yaptıkları bu kadar açık sözlü olması çok hoşuma gidiyordu neyse vedalaştık
sırtımı döndüm.bir kaç adım attım sonra tekrar bana bakıyor mu acaba diye döndüğüm zaman

mesaj geldi.

kahveler için teşekkür ettim ben sana diye

soru şeklinde mesaj göndermesinin amacı mesajlaşmaya devam edelim fikrini verdi bana. yoksa direk kahveler için tekrar teşekkür ederim de diyebilirdi dimi lan??
cevaplamadım amk.iyi bok yemiş olacağım ki bir mesaj daha geldi takriben bir saat sonra




cevap vermeyerek önemli değil demek istedin herhalde dedi.

bütün paraları kahvelere verdim.eve yürüyerek gidiyorum senin yüzünden dedim piçliğe piçlik amk.
ne güzel işte spor yapar kaslanırsın biraz dedi. sonuna da gülücük koyuyor amk.
 
harbi harbi makara yapıyordu kız benle. yanlış anlamayın lan piçler sıska filan değilim. kışın hafta sonları babam bazen iş alırdı inşaat işi tuğla örme filan.ona 50 kiloluk çimento getir. tuğla taşı harç kar derken baya baya kas bile vardı

vardı da amk gel bunu kıza anlat




neyse aksam oldu

sonra o zamanlar çok meşhur olan bi chat olayı vardı. mırc mı gırç mı amk unutttum. internet cafeye gider orda konuşurduk

kullanıp kullanmadığını sordum.

ben genelde diskolardan sarhoş erkek düşürürüm internetten fazla uğraşmam dedi.

amk yine soktu bize lafı. yarım saat düşündüm amk ne cevap versem diye.




amk kızın laf sokmaları inceden iğnelemeleri bana çok çekici geliyordu. normalde kimse kendisiyle dalga geçilsin istemez ama kız abartı birşey söylemiyordu.

benim yediğim bokları suratıma vuruyordu bir nevi. nasıl anlatılır bilmem ama kız bana acaip ilgi çekici gelmişti

ilgi çekmek için mi böyle davranıyor yoksa gerçekten böylemiydi bilmiyorum ama ben kıza tav olmuştum beyler   ne yazsam ne yazsam diye iyice düşünüp

kendine sonunda bir oyuncak buldun. geç bakalım dalganı dedim gönderdim.

cevap gelmedi.

30 dk. sonra çaldırdım yine siklemedi.

yanlış bişey mi dedim diye bir mesaj daha attım

yine cevap yok

sabaha 5 de uykuya daldım o gece onu düşünmekten.son gönderdiğim mesajları tek tek okudum. yanlış birşey bulmaya çalıştım. acaba birşeye mi alındı diye ama yok amk.

ertesi günde ses soluk çıkmadı ondan. tabi ister istemez bir karamsarlık sardı beni

zaten bu kız bana fazla güzel benden daha zeki diye önyargı vardı. cevap da vermeyince buraya kadarmış dedim kendimce

ama...
 


ertesi gün işte kahvaltıda yemekte heryerde onu düşündüm. mutsuz oldum lan piçler çok üzüldüm. hayatımın amk diye kendi kendime isyan ettim.ki ben o kadar fakir geçen çocuklukluğuma bile isyan etmemiştim hiç

hiç bir boktan zevk almaz oldum.

kendi kendimi teselli etmeye çalıştım
lan olm siktir et zaten yürümezdi bunda da bir hayır vardır diye ama nafile piçler. içimde derin bir nefes vardı o kadar derin nefes almama rağmen dışarı bir türlü
çıkaramıyordum

ikinci gün oldu yine ses soluk yok.tam çöktüm amk

derken bir arkadaşım onu gördüğünü söyledi   emin misin olm.o muydu lan sen sadece
diskoda gördün hatırlıyon mu amk. dedim

evet kanka kesin oydu hastaneye eşimin doğumu için gittim o da yoğun bakımın ordaydı dedi.

5 6 kişi vardılar dedi

hemen çıktım yola. yarım saat sonra hastaneye vardım. önce bakındım sağa sola yok
içeri girmeye yeltendim ama arkadaşın 5 6 kişi olduklarını söylediğini hatırladım

anası babası da vardır bu kim derlerse zor durumda kalmasın diye dışarda büfe tarzı bir yer
vardı orda beklemeye karar verdim

1 saat civarı bekledim ama görünmedi hiç.

gitsem mi içeri mi girsem mi diye ikilemdeyken. bekle amk işin ne diye kendimi masada biraz daha oturmaya zorladım hep




derken onu görür gibi oldum.tam bu sırada hani ne bok yiyeceğini bilememe durumu olur ya üstüne bastınız amk.

kafamı çevirip oraya bakmamaya çalışsamda gözüm kayıyordu ve evet görür gibi olmamışım görmüşüm amk.o işte

dedim sikerim ne olacaksa olsun saklanmaya mı geldik amk. kalktım ayağa o beni görsün ve yanında konuşmamıza engel biri yoksa o yönelsin bana doğru diye
 
beni gördü göz göze geldik. hafiften kafa selamı verdi.1 dk.işareti yaptı. tekrar hastaneye yöneldi. kiminle girip kiminle çıktığını pek anlayamadım amk.

bilirsiniz biz türkler kenarda bir yerde değilde tam olayın yanında bekleriz amk. hastane kapısı özel bi hastane olmasına rağmen bekleyen bekleyeneydi. girip çıkan sa dingo ahırı gibi kullanıyordu hastaneyi   3 4 dakika sonra geldi.

hayırdır geçmiş olsun bir durum mu var dedim

erkek kardeşi 17 yaşındaki motorla kaza yapmış. kask varmış ama kaburga kemiğinde çatlak kırık. götü başı çizilmiş. ayak parmağının biri ezilmiş. kontrol amaçlı yoğun bakımda tutuyorlarmış

niye daha önce haber vermedin dedim.

yeterince üzgün insan var burda. birde seni niye üzeyim ki dedi

söylemediğin için daha çok üzüldüm dedim.

neyse boşver durumu iyiye gidiyor.sen neden geldin hayırdır dedi

hakaten lan ben niye gittim?? kızı görmeye gittim amk. direk seni görmeye geldim denmez ki.

sen kimsin nesin neyimsin de beni merak edip buraya geldin derse ne bok yiyecektim.




tahmin ettiğiniz gibi yalan uydurmadım. arkadaş seni burda görmüş bende sana birşey mi oldu acaba diye derken cümleninin sonuna bir fiil bulmaya çalışırken

teşşekkür ederim dedi teşekkür kelimesinden sonra sarılmıştı bana

tuhaf oldum amk. farklıydı yani.her kıza sarılırken bi amaç vardır.ya vedalaşmak için sarılırsınız ya öpüşmek için ya teselli için ama o bana sarılınca ne bok yiyeceğimi bilemedim.

içimden sıkı sıkı sarıl olm çıkar onsuz iki günün acısını diyordum ama öyle olmuyor işte amk. benim yapabileceğim birşey var mı dedim.
saol dedi

karnın filan açmı birşey içer misin. başka bir ihtiyacınız var mı dedim bişey olursa ben sana haber veririm saol dedi.
bu laftan sonra ben gideyim o zaman demek geldi içimden tamam ben sana mesaj atarım dedi
tekrar sarıldık vedalaşma derken ayrıldım hastanenin ordan
 
amk içimi bisiklet sürmeyi bilmeyen ama babası tarafından bisiklet alınmış çocuk sevinci ve heyecanı kapladı.

sebebsiz seviniyordum duygu yüklenmesi oldu.




öğlenden sonra

iki gündür yazamadım sana kusura bakma dedi

istersen kardeşin yoğun bakımdan çıksın ondan sonra görüşelim. kendini mesaj atmak
zorunda hissetme dedim

muhtemelen yarın sabah doktor kontrol ettikten sonra normal odaya alacaklarmış dedi hmm çok sevindim dedim
bende dedi

yorgun olmazsan iş çıkışı gel hastaneye istersen dedi

tamam amk geleyim de.ne hoşlandığını belli ediyon. seviyon mu dalga mı geçiyon ne bok yediğin belli değil.

yanına gelince ne yapacağımı şaşırıyom. arka arkaya iki cümleyi bırak birini zor söylüyom. hepten eziyet amk bana yüreğime beynime.

tamam duruma göre haber veririm ben sana dedim.




eskiden kolonya alınırdı piçler dalga geçmeyin amk. şimdi bana komik geliyor amk.bi kolonya aldım. gittim gece 11 gibi dükkanı kapattıktan sonra

hastaneye geldim.o da dışarda başka bir aile bireyi olsa gerek onunla konuşuyordu.(halasıymış)

kenar bir yerde bir süre bekledim. hani gider mi yanında ki diye yok amk. ölüden göt beklemek misali.iki kadın durup dururken konuşmayı bırakır mı??

baktım olacak gibi değil mesaj attım.

müsait olduğunda haber ver ben bekliyorum dedim

nerdesin dedi

yanındakini gönder akabinde yanındayım dedim

sağına soluna baktı. beni gördü bana doğru yaklaştı. hoş geldin dedi
 
hoşbulduk. bunu getirdim ama alakasız oldu galiba dedim kolonyayı göstererek sağol düşünmen yeterli dedi.
bunu içeri bırakıp geliyorum. burda mısın dedi evet bekliyorum dedim geçti içeri



geri geldi beyler.bu arada saat 12 civarı oldu .ara ara içeri girmeye devam etti. eee anlat bakalım diye başladı tam 4 saat konuşmuşuz.
ben anlattım kız anlattı. babasının mesleğini sordum oteli var iki tane dedi

yuh amk. birden gözüm korktu dedim sıçtık zengin kız fakir aşık muhabbeti olacak senin baban ne iş yapar dedi. inşaatda çalışıyor dedim.
ne güzel dedi.

neresi güzel. yazık adam ömrünü bize bakmak için inşaatlarda geçirdi dedim

duygu sömürüsü yapma onu yapmayıp içip kumar oynayıp hatta çocuklarını dilendirenler bile var. hepsini boşver babası olduğunu reddedenler var dedi.

bu kadar açık sözlü olunur mu amk. sikti yine ızdırabımı evet haklısın şükretmek lazım dedim



geyik döndü dolaştı benim eski çalıştığım oteldeki turist kızlara geldi.

ah siz erkekler gördünüz mü sarışını mavi gözlüyü hemen yamuluyorsunuz dedi. yarrak var amk bende neden anlattıysam o kızları.
evet ayıkken onlarla sarhoşken türk kızlarına takılıyorum dedim

kendi kendimle dalga geçmeye başlamıştım.bu durumda onun benle dalga geçerken alacağı zevk eğer alıyorsa azalacaktı

ama türk kızları sadece yanlışlıkla öptürüyor dedim

dur lan neler diyordum amk ben.bu kadar samimileşmişmiydik ki?ama ilk defa biraz suratının kızardığını görmüştüm
 
hal böyleyken onun benle dalga geçerken gördüğü kırmızı surattan aldığı hazı galiba bende almaya başlamıştım




ben ona hiç soramadım erkek arkadaşın var mı diye. alacağım cevapdan tırsıyordum amk.ya varsa? işin açığı götüm yemiyordu sormaya

o da bana sormadı zaten.

derken beyler başka önemli bir soruyu sordum

nasıl oldu da böyle çabuk dost olduk dedim. yani ... deyip soruyu başka bir şekilde sormaya çalışırken

şikayetçi misin yoksa dedi?

şikayetçi olsam burda olur muydum dedim

hem ben geldim buldum seni dedim

ama sebebini sorsam cevabın var mı dedim

hangi soruya dedi

niçin ben yada herkese mi böylesin dedim

işin aslına bakarsan en yakın dostum sen sayılırsın dedi tamam ama neden dedim
cevabını tam bilmiyorum ama iki şık var dedi




şıkları alayım dedim

1 senin farklı olman

2 iki benim farklılık aramam dedi

1 i direk ele o zaman dedim

nedenmiş o dedi

sarhoşken bi kıza bira ısmarlayan tek ben değilim de ondan dedim.

2 yi de sil o zaman dedi neden dedim
 
sandığım kadar farklı değilmişsin baksana dedi.. sonra da şaka şaka diye edit yaptı.




ben çok iyi dost olabileceğimizi düşünüyorum dedi.

kafama kaynar sular döküldü amk. keşke mal adam beni sikseydi de o lafı duymasaydım amk suratım düştü moralim bozuldu ama içten içe tabi çaktırmamaya çalışıyorum kıza.
böyle devam edersek ulaşır mıyız hedefe[dostluk] dedim. ikimizde aynı hedefe koşuyorsak evet dedi.
al amk. yine soktu lafı çaktırmadan bana asılıyor musun yoksa diyor bana aklı sıra




bana lafı koyduktan sonra bir an sessizlik oldu.ben bi içeri bakıp geleyim dedi

tamam bekliyorum dedim.bu gidince iyi dinleyin lan anlatması zor biraz amk belki de herkese
olmuyordur.

hani biriyle konuşursunuz veya kavga edersiniz sonra gece kafanızı yastığa koyduğunuzda günün muhasebesini yaparken ulan keşke bunu da söyleseydim yada o dediğine şu cevabı verseydim dersiniz yaa. inşallah anladınız

ben bunu biraz erkene aldım. kısa bir özetle düşündüm. demem gereken başka bişey var mı. düzeltme yapacağım yer falan diye o gelinceye kadar

uyuyor mu dedim

der demez saçma bi soru olduğunu anladım. adam komada amk. herhalde uyuyor

evet dedi. uyansın artık yaa çok özledim dedi.lan birden baba şevkati geldi içime o ses tonuyla söyleyince

amk kıza üzülmek bile yakışıyor.

bu arada saat geç oldu iyi güzel hoş konuşuyoruz ama ertesi gün iş var amk. amsalak gibi gezecem uyumasam e kızı orda bıraksam olmaz.ben gidiyom desem ters. yarrak gibi ortada kaldım. zaten dost olalım demiş dostlarımdan nefret ettim amk.o cümleden sonra

ve gözlerimdeki canlılığı arttıracak o cümlesi döküldü dudaklarından

...
 
çok yorgun gözüküyorsun.git dinlen istersen biraz.sen şimdi bütün paranı kolonyaya vermişsindir. taksi parası da kalmamıştır sende.:)koşarak gidersin artık:)haa bu arada doğru bildiğin hedeflerin peşinden koşmayı da bırakma. bakarsın tutturursun dedi

lan birden kalbim gıdıklandı amk.

vücutta extra heyecan hissettim.ne diyeceğimi bilemedim. sevindim lan işte
seninle ilk tanıştığımızda son paramı biralara vermiştim.o zamandan beri koşuyorum aslında ama farkedilmedim henüz dedim.

kimbilir dedi.

oluyordu beyler bu iş biraz zamanla olacak gibiydi. besbelli olacaktı amk. baksana kızın dediklerine.ama bu son konuşmalarda hani kızlar utanınca kızların gözleri aşağı düşer hep aşşağı bakarak konuşurlar utançları suratlarından belli olur.haa işte anladınız siz onu bu surata hafif bir gülümseme ekleyerek ayağa kalktı. böyle bir durumda ayağa kalkmak kibarca siktir git demektir beyler. malım ama o kadar da değil amk. bende kalktım.ama zaten ben havalarda uçuyordum sevinçten.



sağol bu gece gelmesen hem sıkıntıyı hem üzüntüyü gece boyunca yaşayacaktım dedi. bana da tecrübe oldu. çok sevdiğin bir filmi aşırı uykusuz olmana rağmen göz kırpmadan
izlemek gibiydi dedim. gülümsedi. sadece tokalaştık.
tokalaşırkende yarın sabah muhtemelen uyuyor olurum öğlenden sonraya kadar ben kalkınca sana mesaj atarım dedi

bekliyecem dedim.

tokalaşma biter bitmez kız daha yanımdakyken taaksiiii diye bağırdım ama ortada in cin top
oynuyor makarasına bağırıyorum ey allahım dedi gülümsedi.
ben en iyisi koşayım dedim makarasına koşmaya başladım.
köşeyi döndüm dalağım patladı amk. hastane nöbetçi taksisine binip eve gittim
 
ertesi gün normalde işte olmam gereken saatten yaklaşık 3 4 saat sonra anca kalkabildim.ama sikimde değildi amk. yüzümde hani ibneler nedensiz güler ya o gülümseme vardı. yüzümü yıkamak için lavoboya gittim.

aynada şöyle kendime bi baktım. kendi kendimi beğendim amk. yakışıklı geldim kendim kendime. kısacası kendimi gaza verdim beyler yakışıklıyım olm lan gibilerinden.

neyse işe gittim. kafa balyoz ama nedensiz gülüyorum hala. öğlenden sonra saat 4 gibi mesaj
geldi beyler.

merhaba çok güzel uyudum. kardeşimi normal odaya almışlar. ziyaretçi varmış bayağı ben
hastaneye gidiyorum. umarım uykun yeterli gelmiştir. dedi kardeşine çok sevindim. akşam hastane de mi olcaksın yine dedim.
annem bekleyecek galiba bu gece.ben sana duruma göre haber veririm dedi




evde misafirler olacak bu gece haberin olsun diye bir mesaj geldi akşam üstü. tamam kolay gelsin sana başka zaman görüşürüz dedim.
beyler bu arada bilardo salonu var araya çocukluktan beri takılırdım. oynayanları izlerdim param olmazdı. sonra elime para geçmeye başlayınca aynı bilardo salonunda olan okey masasında. çayına kahvesine oynadığım kumar. elim para görünce yavaş yavaş herkes bilmez belki ama yanık diye bir kumar var ona dönüştü. parasına oynanan bir kumar bilmeyenler.
için söylüyorum.

arasıra oynuyordum. yağmur yağdığı akşamlar fazla müşteri olmaz dükkanı erken kapatır oraya giderdim. belli bir müddet sonra farkettim ki oynamadan duramaz olmuşum amk tam bi hastalık kumar. kazansan da oynuyon kaybetsende.

o gece de oynadım. ufak tefek nasılsın nasıl gidiyor gibisinden mesajlaştık sadece. ertesi gün oldu. çarşıdayım dedi.iyi gel dükkana dedim. kabaca adresi verdim. geldi.
elma çayı ısmarladım. klasik turist ikramı.

içtik kardeşinin durumunu misafirleri iş güç dershane konuştuktan sonra. gittiği dershanenin dükkana 10 15 dakikan mesafede olduğunu bazı dershane çıkışlarında uğrayabileceğini söyledikten sonra. uğurladım




nerden duyulur nasıl duyulur bilmem beyler. hemen malzeme olmuşuz milletin ağzına ki ortada daha doğru dürüst bi bok da yok. kızın bi tane platoniği varmış. bilardo salonuna gittim. baktım kumar oynayacak kimse yok. tekken var o zamanlar o nu oynuyorum. almışım
 
adamım king i.seri kombolarla sikiyorum amk herkesi.bi yakalama hareketi var oyunu iyi bilenler bilir. rakibi kaldırıp kaldırıp çarpıyor amk.

dınıııı nı diye jeton sesi geldi. yanıma biri oturdu. seçti adamını. tipine bi baktım amk. selam verilmez. tanıyorum uzaktan pisliğin teki.

neyse siktim bunu.bi jeton daha attı. yine siktim.bi tane daha attı yine siktim.bu arada etrafımız da bizi izleyenlerle doldu. bilirsiniz atarilerin başında iyi oynayanlara herkes bakar amk. onun da tayfası var tabi




jeton almaya gitti geri geldi. yine siktim. gerildi amk. tuşlara sert vurmaya küfür etmeye başladı. baktım olacak gibi değil beyler kavga çıkacak bilerek yenildim amk. yenilirken el kırma hareketi var onu yapıyor senin de elini böyle kıracam diyor.

eh dedim bulduk amk. belayı.neyse yenildim kalktım ben.gir lan bi daha kaçmak yok sikerim
dedi

bi jeton daha vardı yine yenildim. saol bilader dedim. güzel oyundu. ortam gerilmesin diye.ne gerek var amk kaşı gözü patlatmaya. daha kızla buluşacaz.o halin derse?? serseri gibi kavga mı ettin derse?

ben dışarı doğru yöneldim. arkamdan geldiler.o ve 2 arkadaşı daha var.gel bakayım bilader
sen benle dedi?

hayırdır dedim.

sen benim anama avradıma küfür etmişsin dedi??

ne zaman dedim

ben jeton almaya gidince dedi??

kim dedi dedim??

gel sen benle gel dedi

karşı apartmanın önüne geldik.

o karşıma durdu. sağ elini açtı içine okkalı bir tükürük yapıştırdı. ettin mi dedi etmedim dememle suratımda hisssettim
tepki vermedim. bi daha tükürdü
ettin mi dedi etmedim dedim
 
bi daha patlattı tokatı

yine tükürdü ettin mi dedi

etmedim dedim

yine patlattı.

aynı yere vuruyor. karşılık versem diğer piçler dağıtacak beni. serseri takımı bıçak taşıyor olma ihtimalleri çok yüksek




bi daha tükürdü ama iyice sinirlendim artık.

ettin mi dedi

aynı ses tonuyla etmedim dedim.

elini üstüme sildi tükürüklü elini. etmemişsin tamam bunu geçtik dedi şimdi gelelim diğer konuya dedi
yine tükürdü eline

öbürüne tükür bu taraf acıdı dedim

sempatiklik yapayım da insafa gelir piç diye. nafile amk. sebebini söylemeden diğer bu defa tükürmeden diğer tarafa patlattı

bir daha ebrunun yanında görmeyeyim seni dedi. döndü gitti diğerleriyle beraber



yarrak gibi kalakaldım orda. yarım saat oturdum ne bok yiyecem ben şimdi diye. neyse
gittim eve ama sinirden patlıyorum amk. resmen çıkmazdayım. işin gücün yoksa amın oğluyla uğraş dur. kız da bana karşılık vermiş amk belli ki hoşlanıyor.gel de çık işin içinden.

bir kaç arkadaşa danıştım.ne olur nasıl olur ne yaparız diye.

bi kaç tane sadece ağzı laf yapan ama icraatta sıfır sığır gidelim dövelim amk. çocuklarını
dedi

tamam amk dövelim de sonra onlar gelcek yine biz gidecez onlar gelecek falan. olmaz bu iş bi kaç arkadaşla daha görüştüm.bi tanesi bana en mantıklı gelen fikri verdi.
(yarrak siken kelebek ?, 20.04.2011 01:32)
 


kanka bu iş dayak la kavgayla olmaz. belli adamlar maganda. tamam bizde oluruz icabında ama bana sorarsan.sen önce sen kızla gizliden gizliye fazla ortalarda gözükmeden işi bi bağla. mesaj telefon bi şekilde ayarla. önce kız arkadaşın olsun. sonra araya tanıdıklar sokar.o piçi kavgasız dövüşsüz hallederiz.ama elinde somut bişey yok daha dedi.

aklıma yattı. beyler.

akşam yine bilardo salonuna gittim. kumara başladık. mesaj geldi. nerdesin diye kızdan..

bilardo salonundayım dedim.

ne yapıyorsun dedi. arkadaşlarla oyun oynuyoruz dedim.

tamam ben gideyim o zaman dedi.

sen nerdesin dedim dükkanın ordayım dedim.

bekle geliyorum dedim.

yok ben gideyim.sen keyfini bozma dedi

o gece kızı sallamış olduk

lafda kızı ayarlayacam kumardan kalkmıyom amk.ama bi yandan da göt korkusu var beyler o piç bi daha görür mü diye




ertesi gün dükkandayım. dışarıda nargile içiyorum.hem nargile reklamı yapıyor oluyorum hemde nargile zevki. yoldan geçen turistlere tadına baktırıyorum falan.

iki tane turist kız geldi. gelin tadına baktırdım hoşlarına gitti. çilekli aroması var mı dediler. lüleyi değiştirip çilekli yaptım bi tane. bilenler bilir.iyi nargilelerde kömürü sipsi tütünü yedek lülesi. maşası rüzgarlığı derken nargile satmak uğraş gerektiren bir iştir.ben kızlarla hem muhabbet ediyorum.hem de anlaştığımız nargileyi paket yapıyorum.

elma çayı ikram ettim kızlara. bende bu arada sarıp sarmalıyorum nargileyi. gırgır şamata döndü. turist kızı amk. biraz tipin varsa türk erkeklerine hemen yavşıyorlar.

bi de klasik yalanları var eğer seni begendilerse.bi kız sana burda iyi disco nerde var derse bilki bu gece beni diskoya götür demek istiyordur. yoksa her gece diskodalar zaten bana numaradan soruyorlar.

ben şu iyi bu iyi derken.

sende gidiyor musun hiç diskoya diye sordu birisi giderim bazen dedim.iyi karşılaşırız belki bu gece dedi.
 
ne diyim amk. belki dedim.

ve tahmin edin kapıda 2 ile 5 dakika arasında bizi dinliyor olduğunu tahmin ettiğim. kolej
mezunu yani ingilizceyi iyi derecede bilen kim var??




evet hiçbiriniz yanılmadınız amk. ebru. kabilesini sikeyim ben bu ızdırabın. hayırlı işler dedi. döndü gitti.
amk. türk filmlerinde makara yapardım.tam nasıl denk getiriyorlar diye.bu olayda anladım. dalga geçtiğin herşey dönüp dolaşıp seni buluyor.

ben ne yapsam diye. düşünürken.

mesaj da geldi. hırsını alamamış belli amk. akşama iyi eğlenceler sana diye




işin açığı ne yapacağımı bilemedim.ama sessiz kalmak durumu daha da kötü yapacaktı.ama yanlış bişey söylemek daha da kötü olabilirdi.ilk defa karşılaşıyom.

yine mal mal düşünürken bi bok yazamadım. akşam üstü oldu. dükkanı erkenden kapattım.
hastaneye gittim. dışarda kimse yok. içeri girsem nasıl gireyim. mesai bitmiş güvenlik almaz amk.ama içeri girmem lazım.ya kız hastanede değilse evi nerde amk.onu da bilmiyom.

biraz daha dolaştım.yok beyler. gittim güvenliğe abi dedim böle böle bi kaza yapan çocuk vardı dedim.ben tanımam bilader dedi. içeri gir sor.ehh dedim eyvallah. canıma minnet amaç içeri girmek zaten.iyi girdik de.

oda hangisi. resepsiyona gittim. abla böle böle biri vardı odası nerde biliyor musnuz dedim. nerden bilsin ismi lazım piçin ama ben bilmiyorum.

çıkardım telefonu. kardeşinin adı neydi dedim. gönderdim

tabi siklenmedim.

naz yapıyor amk.

ahmet miydi önemli çabuk dedim.

hayır dedi. sadece düşmedi anlayacağınız ben hayır ahmet değil hüseyin osman mehmet neyse söyler diye bekledim.   çıkmaza girdi. olay.recepsiyoncuya. durumu tekrar anlattım.bak
 
dedim. böle böle komadaydı. motor kazası. normal odada olması lazım şimdi. derken.kayıtlara bi daha baktı.şu galiba dediler. verdiler odayı. gittim odaya baktım.

tamam bi lavuk yatıyor orda ama ebru yok amk. ortada.başka bi bayan var. pardon yanlış oldu dedim. çıktım.

belki wc dedir diye. biraz daha koridorda oyalandım yine yok.

sıra evini bulmaya gelmişti.

resepsiyona tekrar gittim. saolun deyip çıktım.

resepsiyona sorsam adresi var mı diye. niye ordan öğrenmedin dese şüphelenecek göte gelecez amk. olay yeri gözlemci katili olacaz gözlerinde




yine telefonu aldım. nasılsın diye mesaj attım. tansiyonunu ölçmek için

cevap gelmedi tabi

bende iyiyim sağol dedim.

bira ısmarladın mı kızlara dedi

evet ısmarladım.ilk birada sarhoş ettim ikisinide fıcı bira taktiğini yuttu salaklar götürecem şimdi dedim

ne dese beğenirsiniz??




hedefini iskandinav rüzgarı düşürmüş haberin olsun.. dedi

ev nerdeydi sizin dedim kızları mı getirecen dedi. misafirliğe gelecez uygunsa dedim kasırga çıkıyor haberin olsun. dedi
ama bu konuşmalar sırasında henüz diskolar açık değil beyler biliyor yani. daha akşam 8 civarı amk ne diskosu.

baktım olacak gibi değil söylemez amk neden söylesin. telefonu çıkardım.onu ara bunu ara ortak arkadaş bulacam diye götüm patladı.bi arkadaşın kız arkadaşı dershaneden tanıyormuş. aynı okula gitmişler. dolayısıyla biliyor evini. öğrendik yerini.tam olarak.

apartmanı buldum ama kız zaten daire numarası söylemedi ne olur ne olmaz diye.
 
apartmanın hangi tarafında kaçıncı katta oturuyor nerden bileyim amk.




binanın yola baka iki yanını gören yere geldim kaldırımda pencereden aşşağı bakarmısın dedim
gönderdikten sonra yola yürüdüm. binanın iki tarafınıda görecek şekilde. sağa sola radar gibi gözleri gezdirdim.bi perde aralandı. hemen hareketli bölgeye yöneldim. tamamdı beyler evi buldum. allahtan öbür tarafta çıkmadı amk binanın.

kaldırıma kıçımı yola ayaklarımı koyup oturdum, tam onun dairesinin karşısına.
ufak bi edit.4. kattı başım ağrıdı amk. yukarı bakmaktan bana bakıyor mu diye.




kız piç amk.az çok tanıyorsunuz.

kürkçü dükkanına bakıyorsan kapandı dükkan dedi. lafa bak amk.
açılmasını beklerim dedim. açılmaya bilir.ama dedi.
direk açılmaz deseydin kızların yanına dönerdim ama olabilir ihtimalli konuştuğun için bekleyeceğim dedim

hala kızlar diyorsun aklın orda kalmış dedi gönlüm başka yerde ama dedim
bana ikisiyle de gel. dedi(akıl gönül)




iş tamam gibiydi. biraz yumuşama vardı. sadece götü biraz sıkıp bi kaç saat orda beklemek
gerekiyordu.

arasıra pencereden bakıyordu.

bi saat kadar oturdum.

tamam inandım. gidebilirsin dedi.
 
tamam seni hallettiğime göre kızların yanına gidebilirim artık dedim offffff diye 159 karekteri kullandığı bir mesajla cevap verdi



kendi kendime ibne misin amk.ne bok yiyon amcık desem de artık göndermiştim beyler yine sessizlik oldu. gitsem şüpheye düşecek.
boş boş oturmak sıkıcı geliyor amk. tamam arasıra pencereden bakıyor ama. 5 dakikada on dakika da bir.5 dakika da 300 saniye var amk.300 e kadar saymak demek. illa bişey yazasım geliyor. piç şeytan dürtüyor

işi nasıl piçliğe dökmüştüm artık.o da seviyordu bana yapmayı o yüzden sıkıntı olmaz diye
devam ettim

beni kıskanmana bayılıyorum dedim

bu defa offff u 159 karekterle doldurmuş ek mesajla da 159 karekter fffff yazmış sadece




diskolar kaçta kapanıyor.ben hep sarhoş bitirdiğimden gecenin hiç hatırlamıyorum dedim

3 e kadar orda beklemeyeceksin herhalde dedi gel beraber bekleyelim dedim
cevap vermedi

sen bilirsin dedim

tam bir turizme darbesin ne güzel kızlarla eğlenecektim onlarıda eğlendirecektim. dedim alıkoyan mı var dedi
evet dedim.

nedir kimdir dedi

başka iki kız daha var onları da sen yokken ayarladım. burda buluşacaktık tesadüf senin evin oraymış dedim




amacın ne dedi. nedir yani bu oturmalar falan dedi bak bakayım eve marketten bişey eksik mi dedim
 
gelemem misafir var dedi

affettiğini söyle diyecem ama zaten affedilecek bişey yok. yanlış anladın bugün ki olayı
dedim.

cevaplamadı

hastaneye de gittim kardeşini gördüm bu arada dedim nasıl yani dedi
yok yok merak etme durumu iyi dedim

beni görmeye mi geldin dedi

evet dedim

evi nasıl buldun dedi

kızlarla buluşacaktık hatırlasana dedim

ciddi olur musun lütfen dedi




buldum işte bi şekilde dedim

ya gelmek isterdim ama evde misafir var dedi.

lütfen git artık dedi.

çöpde mi yok evde dedim

annem yok evde misafirlerle ilgilenmem lazım. çayıdır meyvesidir. eksik olan herşeyi babam almış zaten başka zaman dedi

tamam ben gidiyorum o zaman dedim.

tamam iyi geceler.eve sağdan gidecen unutma dedi.sol yol diskolar caddesi beyler. offff uzatma şimdi diskonun yolunu bana dedim
sende şu espriyi uzatma artık dedi. göt oldum iyi geceler deyip

kumara gittim beyler




kumar oynayanlar bilirler gece sonuna doğru. kumar oranları daha da artar. yani 5 lik onluk oyun gece sonu 50 100 çıkar.
 
kapanacak artık mekan. yanık bilmeyenler bilmez ama. kısaca okeyin iki tane jokerle oynananı.ama yere yaptığın perleri açmalı. elinde kalan sayıları da sana yazarlar 100 olunca yanarsın. oyundan çıkarsın. eğer tekrar girmek istersen sayısı en yüksek olanın sayısıyla girersin.ama aynı oyunda her girişte girmen gereken para miktarı katlanır. herkes yanıp bir kişi kalınca yerdeki tüm parayı alırsın.

oyun katlandı da katlandı. biri yanıyor tekrar giriyor. öteki yanıyor o giriyor masada iki ayda kazanacağım para birikti.ama ben ilk giriş parasıyla duruyorum. sayılar.yanma sınırında yani tam hatırlamıyorum ama 98 97 96 civarı. mesela sayısı 98 olan açtıktan sonra elinde 2 sayı kalması lazım yada kafadan bitmesi lazım. iyice gerildi masa. neyse kagıtlar dagıtıldı.eli dizdim. elden tekim.ama nasıl tek iki joker var 10 kagıtla oynanıyor.bir 3 lü bir 4 lü perim var birde maça sekizli var boşta. onun yanına kağıt arıyom. karo sinek kupa 8 veya maca 6 7 9 10 lazım. yada diger perlerin yanına bir kagıt. çekiyorum yok. atıyor yok. çekiyorum yok atıyor yok.bi de çift desteyle oynanıyor amk.bu kadar şansızlık olamaz.yok amk gelmiyor. işin
garibi elime ikili çeksem kagıtları yere açıp elimde ikiliyi bırakıp bir el daha şansım olacak o
da gelmiyor.amk. sonunda geldi.ama bittim.

topladım paraları. başladı geyik amk.vay şansını sikeyim.vay amk ben böle işin. çift joker sana nasıl geliyor. hile mi yapıyon.ne diyecen adamlara amk.yok ne hilesi falan filan derken. küfürler başladı.bi tanesi dedi. dışarda görüşecez. tamam oynadığım adamları tanıyorum da kumar olunca işin içinde para olunca olay değişiyor. adamlar çıktı. mekan kapanacak. bende sike sike çıkacam.   dışarı çıktım.4 5 kişi var ama hepsi dövmek için değil beni seven ayırmaya çalışan da var aralarında. hile yaptın dedi diretti adam.aga yok ne hilesi. istiyorsan vereyim paranı dedim

para için yapılır mı dedim

sokarım sanada parana da dedi. yumruğu sağ kaşımın üstü hissetti. yıldızları gördüm. digerleri ayırayım falan derken.bir iki tane de traş tekme falan geldi. sonra ayırdılar.onu aldılar gittiler.

kaşın üstü şişti ama açılmadı.bu demek oluyordu ki içerdeki zedelenme yarın gözün üstüne morluk olarak belirecek.amk ben yine karşılık vermedim. orda oturdum kaldım. yanımda bi arkadaş daha kaldı. oturdum sigarayı yaktım. içiyorum.arkadaş tekel bayisinin birinden kutu kola aldı geldi onu bastık üstüne.




sonuç yine dayak yedik. sebebi amk. kumarı.göz moraracak. herkese açıklama yapılacak. nasıl morardığına bir yalan uydurulacak.

gittim eve. ebru yatmadan önce aradı. aramazdı amk. hiç aramamıştı ki beni telefonla. sadece çaldırmıştı bi kaç kez. mutlaka bişey olmuştu ama ne??




**heyecan bastı beyler.ne oldu lan neden aradı amk. yoksa kavgayı mı duydu diyte tedirgin bir şekilde açtım telefonu

çatallı bi ses tonuyla efendim dedim.
 
-merhaba nasılsın dedi??

bok gibiyim amk. neden aradın?? gerginliğiyle -iyiyim dedim

-telefonu bi kaç saniyeliğine kulağından uzaklaştırır mısın dedi??

mal oldum ne diyor lan bu derken telefonu da uzaklaştırdım kulağımdan. sonra yine dayadım kulağıma

-tamam teşekkürler dedi. kapattı amk. zart diye.bi bekle amk. bizde iyi geceler falan diyelim yok. nerde.böyle yapmasının bi sebebi olmalıydı.ama zaten kafam ağrıyor. kafa çalışmadı amk. derken jeton düştü benim

müzik sesi var mı diye yaptı bunu beyler bence. yani diskoda mıyım onu deniyor. tamam kıskan iyi güzel hoşda şimdiden böyleysen ilerde ne bok yiyecem ben amk. ilerde hayatımda söz sahibi olmaya başlayınca ne olacak

kız beni besbelli kıskanıyor beyler.




bir mesaj geldi

-sesini duymak güzeldi yorgunluğumu aldı diye. hassiktir ordan kimi yiyon amk. götün tutuşmuş işte discodamıyım diye.

-çok şanslıyım dedim

-sebeb? dedi

-sen aradığında discoda elektrikler kesikti sessizce konuşabildik dedim.

utandı mı nedir. bilemem ama konunun üzerine gitmedi. belki de ben sadece kuruntu yapıyordum ama neden kulağımdan telefonu uzaklaştırmamı istesin ki??




-yarın kaçta dükkanda olacaksın dedi.

sıçtık beyler. yediğim yumruğu unutup geleceği göremeden

-saat 9 gibi dedim.

-belki uğrarım iyi geceler dedi.

bi kaç iyi geceler mesajlaşmasından sonra yattım.

sabah kalktım lavaboya gittim. göze bi baktım. kaş la üst kirpik arası kara lahana renginde amk. yine mallık edip 9 a tam gelmeden dükkana gittim. sığır geç git amk. gelsin bulamasın görmesin işte morluk ininceye kadar.
 
ben dükkanı açtıktan sonra çay poğaça keyfi yaparken geldi. tabureye oturdu karşıma.
merhaba falan fistan geyiğinde fark etti tabi gözü.

-aaa ne oldu gözüne dedi. anne şevkati edasıyla

-ben sana çay söyleyeyim dedim. kalktım diyafona yöneldim çay söylemek için




çay söylerken kendi kendime muhakeme yapıyordum. beyler ihtimaller açıktı. kafamı kapıya dolaba falan vurdum desem konu kapanabilirdi belki ama inandırıcı gelmeyip kızın güvenini kaybetme onun gözünde yeni tanıdığı birisi olarak yalancı olma ihtimalim de vardı. kumar oynayıp dayak yedim de denilmezdi amk. denilirmiydi lan yoksa. aklımda net bi fikir yokken bende oturdum karşısındaki tabureye.

gözlerimi her kaçırmaya çalıştığımda aşşağı baktığım için daha net görüyordu morluğu.

-seni dinliyorum dedi.

hiç yalan söylemek gelmedi içimden.

-dün gece bir arkadaş yanlış anlaşılmadan dolayı yumruk attı dedim

-sen dün eve gitmemişmiydin dedi

-evet de işte şey kem küm ederken.

göz göze geldik. gözlerinde ki mesaj açık ve netti. yalan söyleme




-eve gitmek için bir arkadaşı aradım. beraber döneriz müsaitse diye. her kelimemin sonunda eeeee dercesine bakıyordu merakla.
-bana bilardo salonunda olduğunu ve işinin bitmek üzere olduğunu söyledi.gel beraber döneriz dedi. dedim

-gittim oyun oynuyordu parasına dedi

-kumar yani dedi.

-evet dedim.

-seninle ne alakası var dedi. yine laflar ağzıma dolanınca.
-sende oynadın degil mi? dedi
 
annem sigara mı içiyon diye sorduğu zamanki suçluluğu hissettim birden. yakalandık amk.

beyler evet dedim ama. inanın neden dedim. niye bütün gerçekleri anlattım ona bilmiyorum. mallık olarak da yorumlayabilirsiniz ama bakın bu sayede ne öğrendim. gerçeği söylemesem ebru hakkında bunu öğrenemeyecektim.ve ebruyu böylesine tanıyamaya bilirdim

-bak şimdi sadece aile bireylerinin bildiği bir konuyu ilk defa benim gözümden sana
anlatacam dedi.

ömrüm boyunca tavsiye almaktan nefret etmişimdir.yok sigara içme yok şöyle kanser yapar yok böyle ölürsün. dersine çalış oku adam ol.falan hep bi kulaktan girer bi kulaktan çıkardı bende beyler.amk. bende biliyom sigara zararlı yarram bana ne anlatıyonuz.ama ebru farklı bişey anlatacaktı biz de durum itibariyle yüzümüz kızara kızara sike sike dinleyecektik.

-hatırlarsan sana babamın iki tane oteli olduğunu söylemiştim. dedi onaylarcasına kafa salladım.
-o otelin birincisi varken babam kumar oynamış ikincisi de kumardan kazanmış dedi.

yuh oldum. devam etti.




-yani elindeki oteli kaybetme ihtimali varken ikinci oteli kazanmış. yıllardır nasıl böyle düşüncesizce o oteli yani bizim rıskımızı nasıl riske ettiğinin pişmanlığını yansıttı bize.

-buraya kadar iyi görünüyor şanslısın bir çocukmuşsun diye düşünebilirsin ama babam her akşam eve iki ekmek getirdiği zaman ekmeğin bir tanesi hep haram gözüktü gözüme. başka bir çocuğun yemesi gereken ekmek haksızca her gün bizim soframızda oldu.

ben ona şaşkın şaşkın vay be kıza bak gibi bakarken.

-hatırlarsana bana bir yemek borcun vardı.ama artık yok benim yediğim haram bana yeter.
dedi.

kumardan kazandığım parayı kastediyordu.

bunları anlatırken gözleri de doldu. duygusala bağladı. ıslak kirpiklerine kurban olduğum




o an boynuna sarılıp doyuncaya kadar kucaklayasım geldi.ama nere sarılıyon amına kodumun kumarbazı.. ayağa kalktı.

- bu seninle son konuşmamız olabilir.iki şıklı tek cümle söylecem sana dedi nedir dercesine baktım ona.
-kumar varsa ben yokum. dedi.
 
arkasını döndü gidiyor amk. basbaya gitti vedalaşmadan. eskimiş boxer dan fırlamış yarrak gibi kaldım ortada.




öğlen civarı 6 7 kişilik kumar tayfası dükkana geldi. dün geceki olayda başrolde oynayanların hepsi kapıdaydı. bana yumruk atan dahil hepsi gelmişti. bana yumruk atan kişi benden 8 10 yaş civarı büyük.o zamanlar peugout dolmuş kullanan harun abiydi. edit.adamın adı harun piçler inci deki harun abi değil.
içimde korku bile yoktu. kız zaten sıçtı ağzıma bir iki yumruk daha yesem ne olur di ki amk. yine yaşça benden büyük esnaf olan hasan abi girdi ben kapıya doğru yönelirken. hasan abiyi
çok sever sayarım.

-harun abin seninle konuşmaya gelmiş. dün geceki olay için.ben kefilim. pişman adam dedi




eyvallah abi dedim. hepsine beraber buyrun içerin hareketi yaptım elimle. harun abi geldi.
hasan abi de yanımızda duruyor

- kusura bakma. borç durumları vardı. çocuk da hastaydı. moralim bozuktu. gerginleştim.çok üzüldüm olaydan sonra dedi

şeytan be orospu çocuğu madem çocuğun hasta o saatte ne işin var kumar masasında. demek geldi içimden ama demedim tabi

-önemli değil dedim. isteksizce.

hasan abi -hadi sarılın barışın geyiği yaptı.amk iyi valla at yumruğu morart gözü üstüne bi de sarıl kucaklaş amk.ama yapacak bişey

sarıldık.

-sana borçluyum dedim. harun abi.

-ne borcu abi ne demek. dedim.paranı vereyim istersen dedim.

-yok sende kalsın. benlik bişey olursa hemen haber ver dedi. uğurladık gittiler.

sonra dükkanda yine yalnız kaldım bi kaç müşteri. onlarla ilgilenirken.bir yandan da plan yapıyorum. ebruya gidip tamam kumarı bıraktım seni seçtim demek olmaz. yani lafla bitecek bir olay değil bu

başka bir piçlik bulmalıyım. paralar da cebimde. hatırı sayılır bir para.

ne yapsam ne etsem diye düşünürken. akşama doğru ilham geldi piçolar.
 
akşam üstü paraları masanın üstüne bırakıp düşünürken planı yapmıştım.bu paralar bir şekilde harcanmalı ebruya paranın harcandığı hiç kumar parası kalmadığı belli edilmeli. para mümkünse hayırlı bir işe yatırılarak ekstra sepmpati kazanılmalıydı ama nasıl??

o gece kumar oynadığım kişilerle görüşmek üzere bilardo salonuna gittim. sadece bir tanesi ordaydı.ama bana hepsi lazımdı.onu yarın diğerleriyle beraber buluşup buluşamayacağımız sordum. gündüzden ayarlarız yarın dedi




ertesi gün oldu bu arada gözüm kulağım hep telefonda aklımdan çıksa gönlümü teselli edemediğim ebrum bi mesaj atsa diye

ama yok.ben de ona atamıyorum.

neyse ertesi gün kumar tayfasın yanına gittim. harun abi de orda.ona bakarak kısaca durumu anlattım.

-abi geçen gün kazandığım paraları size geri vermek istedim.ama almadınız. bende bu paraları harcayamam. hatırlarsan bana işin düşerse gel demiştin düştü abi dedim

-devam et hele dedi

-abi ben kumarı bırakmaya karar verdim.bu parayı da harcamayacağıma göre bunları bir hayır işine kullanmak istiyorum dedim.

-peki bizle alakası ne dedi.

-şimdi ben gidip tek başıma bir yere yardım yaparsam haram kumar parasıyla etmiş olacam.ama hep beraber gidersek kim ne kadar kaybettiyse o kadar yardım yapmış olacak. hakkınızı içten helal edeceksiniz. böylece haram olmayacak dedim.




hepsinin aklına yattı.

-okey mi abi hepinize uyar mı dedim.

-ne yapacaz peki dediler.

-bir yerden haber bekliyorum ben size yarın haber veririm dedim. telefonu olmayanların telefonunu aldım. ayrıldık
o gün yine mesaj yoktu beyler. soğuyor mu acaba benden lan topyeekün mü bıraktı beni
korkusuyla gece zar zor uyuyabilsemde sabah kalkar kalkmaz dedemi aradım köydeki hoş beş ellerinden öperim. muhabbetinden sonra. okulun numarasını istedim.
-dur defterde yazıyordu dedi.5 dakika sonra ancak bulduktan sonra aldım telefonu
 
-direk çevirdim. bakan yok.

köyde iki öğretmen var beyler. biri ilkokul üçe kadar diğeri 4 5 sınıfları okutuyor. tekrar tekrar aradım sonunda tenefüs olsa gerek öğretmen cevap verdi. durumu anlattım

elimizde bir miktar para olduğunu bunu da okula yardım olarak değerlendirmek istediğimizi söyledim. ihtiyaçlarını sordum

-gelip kendiniz görseniz daha iyi olur dedi.ama hangi esnafı iş güç arası komple toplayıp köye götürecen amk.

-hocam boyası iyi mi okulun dedim. defter kitap daha fazla ihtiyaç dedi.



öğrenci sayısını aldım. tamam hocam ben sana haber veririm deyip kapattım telefonu.

54 öğrenci.

kumarbazları arayıp durumu anlattım. öğrenci başı bir çanta içine defter kitap para yettiğine kalem silgi falan dolduracaz. benim çalıştığım dükkanın ününe getirecez. ordan senin dolmuşla akşam işini bitirince köye bırakacaz hocalar dağıtsın uyar mı dedim.

-neden senin dükkanın orda akşam direk atalım dolmuşa götürelim dedi

-olmaz dedim.

olmaz tabi amk.ona göre plan yaptık. dükkanın önüne gelmezse o çantalar plan yatar.

-neden dedi. salladım yalanı.

-abi belki çantaları gören diğer efnaf da yardım etmek ister.

-haa deyip okeyi aldık.,

ama benim amacım ebruya dükkanın önünde o çantaları göstermekti




çantaların ve içindekilerin siparişini verip pazarlığı yaptık.bir miktar arttı.ona da 54 tane 9 kat kames top aldık.amk sanki hepsi erkek öğrencilerin amk.o kadar da aynştayn değiliz kafa basmadı amk işte.

çantalar tamamdı. gelecekti.şimdi iş ebruyu getirtmekti dükkana ama nasıl.

sike sike bi yolunu bulmak gerekiyordu.

sarıldım telefona mesaj bölümünü açtım.
 
-olmuyor deyip gönderdim

belirsiz konuştum ki en azından ne olmuyor diye geri mesaj göndersin de nabzı nı ölçeyim
diye




cevap gelmedi.kim bilir ne bok yiyor ne düşünüyor orda mısın diye bi mesaj daha attım.
yine gelmedi mesaj.lan yoksa plan yatacak mıydı.yok amk bu riski alamazdım. sokarım lafı dallandırıp budaklandırmasına deyip. direk girdim konuya.

-tamam seni çok üzdüm biliyorum ama en azından görüşmeye devam etsek.bak babana bile şans veriyorsun hala dedim.

bir müddet cevap gelmedi. sonra

-seçim yaptın mı dedi.

-evet dedim

-dinliyorum dedi.

-kumarı beraber oynayacaz bundan sonra dedim

ortam espriyle canlanır diye düşündüm ama ters tepti amk.




cevap gelmedi.

-seçimimi yaptım dükkana gelirmisin lütfen dedim.

-gelemem dedi.

-yüz yüze vermek daha doğru olur cevabı dedim.

-tamam bakarız dedi.

-ne zaman gelirsin dedim.

-öğleden sonra gelirim dedi.

-ok dedim.

kırtasiyeyi aradım. çantaların akıbetini sordum. hazır değillermiş hala. kızın gelme vakti yaklaşıyor amk.ama ortada çantalar yok. telefon üstüne telefon.yok böyle acil şöyle acil derken. akşama anca dedi
 
eh amk. plan yatacak. hasan abiye gittim. elemanı var bi tane fırıldak piç.abi dedim. durum böle böle gitsin bi el atsın. yardım etsin dedim

hemen gönderiyorum dedi.o gitti. patronu aradım.abi gel az işim var dedim.

nedir dedi?

dedim böle böle.

tamam geliyorum dedi.

bende gittim. hasan abinin eleman la ayarladık. çantaları.harun abiyi aradım.

-abi gel alalım şunları dükkana dedim. yoldayım geliyorum dedi. dolmuşun önündeki tabelaları kaldırmış. hususiye dönüp geldi peougout dolmuşla. attık çantaları. getirdik dükkana.




dükkana geldim ama olana bakın amk. kız gelmiş de gitmiş bile. patron olacak öküz bi işi var demiş.

plan yattı amk. kız görmedi.bu arada esnaf da ne oluyor bunlar ne derken takdir ediyor bizi
ama benim sikimde degil moralim bozuk amk. amac saptı. her plan tutacak diye bişey yok amk. tutmadı işte.
-neden beklemedin diye salladım bi mesaj.

-patronunla mı kumar oynasaydım dedi güler misin ağlar mısın amk.



-gelemez misin tekrar dedim

-bi arkadaşla buluşacam dedi.

neee arkadaş mı hangi arkadaş kız mı erkek mi lan ne oluyor diye kıskandım. hoşlanıyor muydum lan yoksa kızdan harbi harbi. evet kalbim messinin seri çalımları gibi atıyor amk. aklıma o gelince. demek ki var bişeyler.ama bi dakika ben onu kıskanıyorsam?? kıskanmadan sonuç olarak ondan hoşlandığım çıkıyorsa o da beni kıskanmadı mı?? evet kıskandı sonuç benden hoşlanıyor. diye düz mantık yaptım kendi kendime. sevidirik oldum lan piçler garip anlatılmaz duygu yaşayanınız bilir. uzaktan ben bunları düşünürken biri görse deli bu amk salağı mal mal gülüyor kendi kendine der.




-kumar varsa bende geleyim dedim
 
-tamam sen gelme ben gelirim işim bitince dedi ohh dedim. dedim de ne zaman bitecek işi.
-lütfen erken gel. bişey konuşmam lazım seninle dedim.

-tamam bakıcam duruma göre dedi

akşam üstü gözüm yollarda kaldı deyimi varya anasını sikim kalmadıysa. dükkana müşteri giriyor. içeri girip ilgilenmiyom bile.ha geldi ha gelecek diye.

edit. bazı o.ç.turistler dışardaki çantaları görüp içine bakıyorlar. fiyatını soruyorlar. zaten
gerginim amk. siktir edesim geliyor ama turizmden ekmek yiyoz amk.




derken göründü. hindi gibi kabardım.o gelirken. çantalar!ben! yardım!no kumar!sen ben anla
iste ebru triplerine girdim.

farketmedi amk. çantaları o da turistler gibi satıyoruz sandı herhalde. yada gözü benden başkasını görmüyordu. özlemiş olamaz mı piçolar mal demeyin kıza.

üç beş geyik. nasılsın iyiyim sen nasılsın. tarzında.

normal muhabbet devam ederken. planlasam bu kadar olmaz amk. harun abi geldi. koçum ne
zaman gidiyoruz dedi

onu görünce bu kadar sevineceğim hiç aklıma gelmezdi. misafiri göndereyim gideriz abi.
dedim.

-nereye gidiyorsunuz dedi ebru

-köye gidecez. dedim.

-niçin dedi

-çantaları okula bırakacaz dedim

-çantalara baktı. bana baktı çantalara baktı.

bu arada harun abi konuşmaya devam ediyor.iyi doldurmuşlar içini baya ağır bunlar.bu kadar çeşit defter kullanıyor mu bu çocuklar yaa dedi.

-ben gideyim. dönünce mutlaka haber ver dedi.

kız anladı olayı. korktuğum başıma gelmedi. benim korkum. bazı insanlar yapılan yardımların açıklanmasını beğenmezler. sağda solda yok ben buna şu yardımı yapıyorum yok şuraya bağış yaptım. söyleyişleri itici gelebilir.ama ben kıza direk bak bunu bunu yapıyorum beni affet demedim. harun abinin son saniye üçlüğü ile tamamen doğaçlama gerçekleşti.iş tamamdı beyler.
 
-ben mi sürsem acaba daha hızlı döneriz dedim.

-sakın haa dedi.

-zaten gazla freni hep karıştırım dedim.(o zamanlar moda bu espri)

güldü. sarılmak ister gibiydi. görüşürüz dedi. gitti.

bizde aldık malzemeyi.45 dakika mesafede olan köye gittik. önce dedemin yanına gidip birer çay içtik yemek yedik. dedemlere öğretmenler de geldi.

bizim bırakıp gitmemiz gerektiğini söyledik. köyden 3 4 kişi daha bulup okula bıraktık.ve geri döndük   kumar halledildi. bırakıldı.muhtemelen ebru sayesinde 54 çocuk yarın sevindirilecekti. günah çıkartmış gibi temizlenmiş hissediyordum kendimi.(yanlış anlamayın elhamdülillah müslümanım)diğer esnaflar tarafından takdir topladık.en önemlisi ebru dönüşte bana mutlaka haber ver demişti.

daha gelmeden yolda yazdım mesajı 10 dakikaya merkezdeyim diye.

-bende evden çıkıyorum falan yere gel yorgun değilsen dedi.haa fren en ortadaki bu arada diye maytabını da geçti.



dediği yere gittim. hemen hemen aynı zamanda geldik. geldi direk sarıldı bana. sıkıca içim titredi. ayakların spagetti gibi birbirine dolanıyor hissettim. dizlerimde trabzon sporlu
giray tarafından sert bir faule maruz kalmışcasına derman kesildi.bi an acaba futbol hayatım
bitti mi acaba dedim. demedim tabi lan şaka amk. bi andan sonrasını okumayın. bende ona sıkıca sarıldım.
bir müddet öyle kaldık.ben gayet mutluydum. sabaha kadar sarılabilirdim. boyu da benden 10 cm civarı kücük olduğu için saçlarının mis kokusunu rahatça içime çekebiliyordum omzuma yasladığı başından




durup durup sıkıca sarılıyordu.,

-yarın karnın acıkır mı senin dedim omzumdayken güldü.
-gitmiyeceksin bi daha degil mi dedi[kumar oynamaya]

hafiften araladım kendimi ondan gözlerine bakarak

-söz dedim.
 
biraz daha öyle kalsak kesin gözleri kapayıp dalacaktım dudaklarına ama çok sevindimi derken sarıldı yine.



sonra yürümeye başladık.yan yana elimi eline atacam ama elim ayağım tutmuyor ki amk
heyecandan.

erkek kardeşinin durumunu sordum. anlattı.

anlattı da ben dinlemiyorum. kulağımı veremiyorum. inanın ne dedi hala hatırlamıyorum. nasılmış kardeşim dese cevap yok

-yarın dedim yemek dedim.

-tamam dedi öğlen e randevuyu aldım kızdan.

şimdi çıkıyormuyduk lan biz. zaten bu çıkma olayını da çözmüş değilim. kıza direk benimle çıkarmısın denir mi amk.

-ama ben ısmarlarım sen paranın hepsini harcamışsın anlaşılan dedi.




-olmaz ben bi koşu kahveye gider yine üterim onların parasını dedim. ters ters baktı ve ilk aptal kelimesini orda kullandı gülerek.
bas baya samimi olmaya başlamıştık.

-ben ısmarlamazsam gelmem dedi.

-bende turist kızlarla giderim dedim.

ikinci aptal da duyuldu.




-kızları da getir dörtleriz kaybeden ısmarlar o zaman dedi.

bu konuşmalar geçerken karnımın içinde gülme krizleri oluyor ama gülmüyorum zor
tutuyorum kendimi. sinirlendirmek hoşuma gidiyordu.

-teke tek oynayalım hep sen kazan dedim.

-ikimiz oynayıp ikimiz kazanacağımız başka bi önerin yok mu dedi.[aşk]

-var ama oluşum içinde henüz galiba dedim.
 
sessizlik oldu.ben yine kırmızı.o bakacak yer arıyor.

-ne kadar vaktin var dedim.

-max 30 dakika. dedi

-30 dakika da ne yapılabilir ki dedim

göz göze geldik bir an bunu derken.. oldukçayakındıkda nefesler tutuldu. hazırmıydık acaba?
birbirimizin gözlerine bu sorunun cevabını arayarak bakarken...




**evet öpüşme için ortam hazırdı. şartlar müsaitti.tek yapılması gereken gözleri kısarak bi kaç mm yanaşmaktı.

öyle de yaptım.ama o gözleri aşşağı kaçırarak boynunu aşşağı büktü. konuşmadan şimdi olmaz dedi bir nevi.
çok da üzüldüğüm söylenemez.ilk bi kaç saniye üzüldüm evet.ama sonra takdir bile ettim denilebilir.

turist kızlarla aynı geceye çık konuş öpüş sikişi sığdırdıktan sonra ebruyla olayların biraz daha yavaş gelişmesi daha çekici geliyordu bile diyebilirim.




---ben gideyim artık dedi.

fazla da zorlamak olmazdı. tamam dı amk işte.

ben yaşamak istediğim duyguların aslında bunlar olduğunu hissediyordum.bi kız bana değer veriyor. hemde benim de ona değer verdiğim birisi.

yanımdayken heyecanlandırıyordu beni illaki tuttuğun karıyı sikmek mi amk olay??



** o ben gideyim artık dediği zaman durdum.180 derece geri dönerek evleri istikamine doğru yürümeye devam ettim.

hiç bişey demeden yürümeye devam ettim. orda ayrılalım istemedim aslında.en azından evine kadar yürüyeyim

yana yana yürür duruma gelinceye kadar bir kaç büyük adımla yaklaştı bana evleri mahaline girdiğimizde
 
durdum..

-ben bu yoldan gideyim. dedim

tehlikeli bölgede olabileceğimizi düşünüp kızı zor durumda bırakmamak adına sarılma girişiminde bulunmadım.

-bir sarılma alacaklıyım dedim. etrafa bakarak burda da kucaklanılmaz ki dercesine. o bana sarıldı.
-tamam alacağın devam etsin dedi. hafif bi gülümseme ve sevgi dolu olduğunu sandığım bakışlarıyla.

döndü, gitti.

ve yola koyuldum




**eve gelmeme yakın bi mesaş geldi

-sana borçlu olmak güzel sey yazıyordu.

-esas güzel olan senin hayatımda olman dedim.

dedimde sanki biraz erken demişim hissine kapılmama sebeb olan bi durum oldu. mesaj a
cevap gelmedi.

erken miydi lan piçler. ben aslında ona
tüm kalbimi çok yüksek faizle sana versem ömür boyu ödeyemesen demek istercesine
doluydum ona karşı duygusal bağlamda.

acaba ertesi günki yemeği de riske mi atmıştık korkusuyla yattım.

bu arada beni tükürüklü şamar manyağı yapan piçten de haber yoktu. aklımın bir kenarında o da vardı hep. daha bi de onunla uğraşacaktık amk.

geçen süre zarfında hiç görememiştim onu. geberdi miydi lan yok. keşke amk. nerde??

yarın ola hayrola

sabah kalktığımda 1 mesaj alındı yazıyordu




konuşmamız lazım. diyordu mesajda. ebrudan gelmişti.
 
mesajı gönderme vakti oldukça geçti.

yine bi bokluk mu çıkmıştı amk. ne güzel sevgili olma yolunda ilerliyorduk.

-ne zaman istersen. dedim

-yemek konuşmamız için bahane olsun dedi.

-konuyu sorsam diye. gönderdim tekrar.

-sabretsen. diye cevapladı




ne denir amk. bekle diyor işte.

karnımda sancılarla yemeği bekledim. adamın aklına binbir türlü şey geliyor amk.

yemek vakti geldi. restoran dışında bekledim. geldi.beraber restoranın üst katına çıkacakken tahmin edin gözüm kime takıldı

şamarcı piçe

bize bakıyor ama özellikle bana hemde ne bakış amk. kızın haberi yok tabi. bilmiyor ki amk olayları.



kızın bu piçten haberi bile yok. kendi başına aşık olmuş beynine siktiğim.

kız önde yürüyor üst kata doğru. piç bana bakıyor.off amk off. kalsam hadi ne oldu diyecek. gitsem ayrı dert

bak şimdi ebru şu karşıdaki piç beni seninle konuşmama konusunda uyarmıştı mı
diyecekttim?? denmez tabi

zamanlamanı sikeyim baht.

amk zaten kızla konuşacaklarımız kapalı kutu.

bu yüzden zaten tedirginim bi de bu piç işi extra extra large yaptı amk.




**anlayacağınız önümde bir yarrak vardı beyler.

üstüne mi bastık ,yan mı bastık, götümüze mi kaçacak yoksa benim yaptığım yarrağa donsuz koşmakmıydı??an itibari ile bilmiyordum.
 
çıktım yukarı ama çıkarken piç hala bana bakıyor amk. şimdi bile hatırlıyorum o suratının halini. sanki sülalesine orgy yapmışım. beni sikecek ama siksede hırsını alamayacak gibi.

oturduk. moralimi durumumu az çok tahmin edebiliyorsunuz. derkan garson menüyle geldi.
ne yer ne içer faslını aynısından bende ile geçiştirdim. açlık maçlık kalmadı bende
garson gitti.

ve kaldık mı masada yalnız.




**o piçi görmemiş olsaydım çok büyük bir heyecanla hemen sorardım ne konuşacağız diye. ama aklım bölündü.?yarısı bende yok
bende bu durumda sessiz kaldım ilk konuşsun diye zira ikinci bir şok için hazır değildim.
-durgunsun diyerek söze girdi.

-uslu çocuk olmaya karar verdim dedim

-bak şimdi uslu çocuk dedi

çok heyecansız baktım. sanki çok hastaydım da doktor öleceğimi söylemek üzereydi.

-nasıl anlatsam bilmiyorum dedi.

ama lafları duyduktan sonra bana hiç öyle gelmedi.bas baya çalışılmıştı ne söyleneceğine.

-öğrenince anlat o zaman dedim.

-korkuyorum dedi.

-bende dedim

ama muhtemelen farklı şeylerden korkuyorduk. lafa başladı beyler
burdan sonrasını kesintisiz anlatıyorum yani kızın söylediklerini
 
**kızın söylediklerini kesintisiz yazıyorum

-dün gece bir şeyin farkına vardım.

senin hakkında nerdeyse hiçbirşey bilmiyor olmama rağmen hiç hazır olmadığım ve istemediğim halde
arkadaşlıktan öte gittiğimizn farkına vardım.

discoda ki sarhoş halin ancak gülüp geçeceğim biraz da dalga geçeceğim bir insan tipiydi. halbuki kendime çok fazla güvenmişim.
hiç birşey olmaz bana diye sadece kendimi kandırmışım aslında

...




-hani sigara içer insanlar. muhabbetti olur başlama bırakamazsın diye.

sende kendi kendine dersin ben istediğim zaman bırakırım iradem sağlamdır benim diye düşünüp kendine güvenipte tiryaki olduktan sonra çok geç kaldığının farkına varırsınya öyle bişey işte

biraz daha açık konuşmak gerekirse yolda önümden geçsen dönüp tekrar bakacağım biri değilsin

ama zaman işte. yada alışmak bilemiyorum

su toprağa alışırda balçık yerine göl olur derdi büyükannem haklıymış




**dur yaa dur amk.bi nefes al.dönem ödevi gibi çalışmışsın amk. gece boyunca bunları mı yazdın.dur beynim sikişti ebru. zaten bağlanmışım amk sana bi de bu kadar ilgi çekici olup daha fazla acı çektirme olmayacaksa siktir et gideyim.aç da değilim zaten.bu kadar zor cümleler kurma.ne diyom amk. derken kendi kendime yemek geldi.ama belli ki daha konuşacaktı.

yemek bi şekilde yardımcı gelmişti bana. elimi ayağımı nere koyacağımı şaşırmıştım amk. şimdi bi çatal bi kaşık bi de yemek meşgalesi vardı ellerim için




**konuşmaya devam etti.

öyle oldu işte, alıştım sana ama daha fazlası için hazır olduğumu bilmiyorum lütfen yanlış
anlama, bilemiyorum.
 
bir soluğa ihtiyacım var.

sindirelim iyice seyrek olmasın bazı şeyler. deyip yanlış anlama lütfen diye tekrarladı.

eh amk.bi bok anlamadım ki yanlış anlayayım.ne diyon şimdi. tamam senden hoşlanıyom ama beni öpüp sikmeye çalışma mı diyon. yoksa bi anlık gaza geldim sonra senle çıkmanın yanlış olduğunu düşünüp başlamadan ayrılmaya mı karar verdin.

ama belli ki sevgili olmak istemiyordu en azından şimdilik. yanlış mı anlıyordum??




---gideyim mi dedim?

-ooo yanlış anlamışsın bile ben sadece korkuyorum biraz sakin düşünmeye ihtiyacım var dedi.

-ebru zaman mı istiyorsun dedim

-bir nevi dedi.

-beni nerede indireceksin ,yada nerde bekleyeyim dedim

-nasıl yani dedi.

-sen sakin sakin düşünürken ben nerede durayım adres ver dünyanda bana dedim

-gönlüme farklı aklıma farklı cevaplar var y.k.s.(yarrak siken kelebek)dedi

sandalyeyi geriye itip. ayağa kalktım.

-gönlün aklını kandırabilirse sen benim adresimi biliyorsun dedim. döndüm alt kata indim.



**anasını sikim utanmasam hüngür hüngür ağlayacaktım. gözlerim zaten dolmuştu bile. merdivenlerden inerken iki elimin tersiyle makyajımı tazeledim.alt katta hesabı ödeyip dışarı çıktım

o piçin beni dışarıda bir yerlerde bekliyor olma ihtimali çok yüksekti.ama sikimde bile değildi amk. kralı gelsin direk nakavt edecek sinir vardı üstümde.

mutlaka boş boş yürüyüp ne bok yiyeceğinizi bilemediğiniz.

nereye gideceğinizi ayaklarınızın belirleyeceği zamanlar olmuştur sizde de.olmadıysa da bu duyguyu da anlamayıverin amk. çünkü bana öyle oldu
 
**telefona bakıyorum. ulan bişey yazarmı vicdansız diye.yok

sağa sola bakıyorum.şu piç nerde gelsin adam akıllı komaya soksun beni gidip serumla yaşayayım biraz diye yok
nereye gitsem diyorum. gönlüme su serpecek serin bir kuytu yok amk alanyasınd geri gidip manyak mısın olm git konuş kızla ben sensiz yapamam de yalvar amk
dayanamazsın diyorum bu acıya ayaklarımın inadından vaz geçeceği yok. yok oğlu yok amk.
eve gittim uyudum beyler.

akşam 8 gibi kalktım. götüm kaşınıyor muşcasına en azından o piçi aradan çıkarayım dedim

bilardo salonuna gittim. orda cengaver.
o bana demeden konuşabilir miyiz dedim. şimdi düşünüyorum da kibar konuşmuşum piçe dışarı çıkmayalım ne olur ne olmaz önce bi konuşalım direk dalmasın diye bizi iki çay abi
dedim.

masaya oturdum

karşıma geçti.o da oturdu. anlat bakalım babayiğit dedi.
-bak dedim arkadaşım ben alanyalıyım. yani tek tanıdığım sen ile ebru değil burda dedim

benimde bir çevrem benimde tanıdıklarım. benimde daha önce adam dövmüş tanıdıklarım var dedim.bu bilardo salonunda sen ne kadar adam tanıyorsan bende en az o kadar tanıyorum dedim.

geçen gün geldin. adam akıllı dövdün beni sesimi çıkarmadım. beni dinliyor ama hiç sikine takmazmış gibi dinliyor beyler.
-sevmişsin eyvallah dedim. kimseye gidip de bu bana böyle böyle yaptı demedim. seni bir yerde tek başına başkalarıyla sıkıştırmaya çalışmadım dedim.ki teke tek karşılaşsak dayak yesem bile en azından o günden kalan hıncımın bir kısmını çıkaracak kadar zarar veririm sana. dedim.

-buraya geldim ne elimde bıçak ne de yanımda adam var.

-kızla görüşme dedin mi??dedin

-ben görüştüm mü??her gün
 
-ha şimdi seni dinliyorum dedim.

...




** biraz baktı bana. düşünüyor gibiydi.

derken masanın karşısından o tokatı nasıl çıkardı suratıma hala anlayamadım. ben ne oluyor amk. diye olayın şokundayken hemen kahveci geldi masaya
-bi durum mu var lan?ne bok yiyonuz olm dedi

-yok abi şakalaşıyoruz bişey yok dedim

-abi sen bize iki çay daha ver dedi piç.

hay çayını sikeyim senin o tokat neyin nesiydi amın oğlu madem

kahveci gitti.

-sende beni dinle dedi. piç




---bak olm. senin gibi çok piç siktim ben zamanında.

-bak dedi suratındaki bi kaç tane izi gösterek.

-hepsini bana karşılık verdikleri için oldu.

-amına soktumun korkağı geçen seni tokatlarken neden dayılanmıyordun da şimdi bana artislik yapıyon. dedi

-karşılık vermediğin içi daha çok sinirlendim sana göt.ne biçim delikanlısın lan sen dedi. göt madem kızı seviyon oraya buraya götürüyon onun için kavga edemeyeceksen siktir git mundar etme bari kızı dedi.

doğrı söylüyordu lan.

-yok onu tanıyormuş yok bunu tanıyormuş sikimde mi olm kimsin sen yarram dedi.

-biz bilmiyoz mu amk.o kızın bana bakmayacağını. zaten kızla denk olsak gider basardım teklifi peşinden deli gibi koşardım. bırakmazdım dedi

-ama sen kimsin amk.ne ayaksın çıkıyonuz mu kızla seviyonuz mu olm birbirinizi dedi

-senin duygunu sikeyim kız seni seviyor mu sen onu söyle bana dedi.
 


**ne diyeyim lan şimdi seviyor mu kız beni.bu soruya cevap var mı verebileceğim.

-evet dedim. kısık sesle.

bi tane daha patlattı tokat. kan beynime sıçradı.
amk. orospu çocuğuna bak vuruyor yaa. masanın ortasına doğru eğilerek yanaştım.
-sana burda karşılık vermeyecem elimden alırlar hıncımı alamam. dışarı gel götün yiyorsa seni manşet yapayım alanyaya dedim

kalktım dışarı çıktım. elim ayağım titriyor korkudan değil ama sinirden.bi sigarayı zar zor yaktım. çakmak elime yakışmadı amk. sanki sol elle yazı yazmak gibi.

sigara bitti gelen yok

az daha bekledim yine gelen yok

girdim içeri tekrar.

orrospu evladı tahmin edin ne yapıyor??




**piç oğlu piç oturmuş eşli batak oynuyor. sanki dalga geçiyor amk. batak oynuyor yaa.
geçtim karşısına ellerimi kaldırarak ne oldu der gibi yaptım.

yanındaki sineklerin oturduğu sandalyenin birini çekerek gel otur işaret yaptı.

-ne güzel posta koyuyon lan piç dedi.

ama derken pis pis sırıtıyor ibne.bu arada ihaleyi de o almış.

-hasta mısın aga sen dedim.

-sokacam senin açacağın kağıtlara diye eşine kızıyor.ben sikinde değilim amk.

-dur amk battık zaten diyor bana da.

gülsen gülünmez sövsen sövülmez. topluma zarar amın oğlu tam boğazlamalık piç
 


---batağına ben sokacam şimdi.şu olayı çözelim ben gidecem dedim.
-ben onun suratına bakıyorum.o elim iyi diye eşine kaş göz işareti yapıyor.gir ihaleye diye. bana döndü. hani severek vurma varya çocuklara yavaşca acıtmadan üst üste iki üç kere ondan
yaptı bana.

anasını sikeyim dalacam ama zor tutuyorum kendimi. mekan içindeyiz diye

-git ne yarrağımı yersen ye.sikimde bile değilsin amk. dedi

-gel çıkalım şu işi halledelim. dedim.

yanındaki lavuklar da bana ters ters bakıyor bu arada.ama tanıyorum ikisini.

-olm siktir git. dürtecem götüne başına bıçağı suratına bakılmaz hale getirecem seni sonra kızı da başkası alacak siktir git ne bok yersen ye diyom hala kaşınıyon.bi oyun oynatmadın amk. dedi

mesajımı aldım. içimde bi rahatlama oldu.onu halletmiş gibiydik. artık aramızda olmayacaktı
ebruyla ama

ebruyla aramız??

bi ara olduğu kesin di ama uzak mı yakın mı bilene aşk olsun

mekandan ayrıldım.o piçi hala görürüm hatta bana müşteri getirirdi arasıra ve hanutunu da alırdı. bazen hala piçliğine şaka yollu tokat atar. yanarım yanarım bi tokat da ben vurup hıncımı alamadım ona yanarım amk.

bi kulağım la bi gözüm hep telefondaydı. acaba bi mesaj gelir mi?bir arar mı?? çaldırmasına bile razıydım

tam iki hafta hiç bişey gelmedi.ses soluk yok.o iki haftayı bana sorun amk. tam umudu kesmeye başlamışken...



**evet iki hafta onsuz geçmişti. işten yemekten yatmaktan hatta gülmekten bile zevk alamadığım bir iki hafta olmuştu.

umudum gün geçtikçe eriyor.ama içimden sürekli hadi çık gel artık diyordum ama bende kalkıp gitmiştim masadan.bi nevi onu orda öyle bırakıp gitmiştim. belki bana daha diyecekleri vardı.
 
günlerce bunları düşündüm hep. sonra o gün geldi.
iskele caddesinde meşhur bir cafeterya vardı balıkçılar kahvesi diye.
sabah 11 gibi tost yemeye gittik 3 arkadaş. totsları söyledik çayla beraber götürüyorduk ki



**onun geldiğini gördüm.o da bir arkadaşı ile gelmişti. dünyam durdu. sadece baktım kaldım ona.ne kadar özlemişim lan bilemezsiniz amk.

beni görsemiydi görmesemiydi bilemedim.ne yapacağımı şaşırdım. utandım,duygulandım, sevindim,üzüldüm duygularım orgy yaptı birbiriyle

bakmamaya çalıştım ama gözlerim beynimin kontrolünden çıktı. hiç durmadan bakasım
geliyordu.

öyle sik gibi hiç durmadan oraya bakınca farketti beni.

anam anam anam göz göze geldik ya gönlümün feri kesildi. kalbim o an durmadı ya ben artık kalp krizinden ölmem beyler. o kesti bakmayı önüne dönerek
bende bıraktım ama yan gözle hep oraya bakıyorum şaşı oldum olacam az kaldı. bakmıyor görünüp düpe düz bakıyorum amk

bi de adam gibi bekleyin ya.tamam piçsiniz eyvallah anladık da iki dakka rahat durun
amk.gir yazdıklarımı oku gerisini yarın oku. yarın kıyamet mi kopacak illaki sinirlendiriyonuz soğutuyonuz. sikecem sizi de hikayeyi de az kaldı amk. ağız tadıyla bi bok yazdırmıyorsunuz




**elinde telefonla oynamaya başladı.o da ne yapacağına tam emin değil gibiydi. ama ben iki hafta aramamışsa yeteri kadar beğenmemiş beni diye düşünüyordum. ama mesaj geldi.
-selam

selamını sikeyim illa bi yerde karşılaşmak mı gerekiyordu. neden aramadın sormadın yazık değil mi bana diye. kızdım kendi kendime.
 
ama sike sike içimdeki baskıyla

-selam diye cevap verdim.

-afiyet olsun dedi.

-ona helal denir boğazımda kaldı seni görünce dedim

-ne diyeceğimi bilebilseydim. şimdi burda senin senin yanında olurdum dedi bi dakika lan ne diyor bu bana yanlış bişey mi söylemişti ki zamanında??



**kız bana yazıyordu da arada başka bir sorun mu var ihtimali aklıma geldi. yani bu zaman lazım olayının aslında başka bişey mi vardı??
-gel baştan anlat dedim.

-kafan çok karışır dedi.

karıştı zaten amk.ne bok yiyon ne yapıyon nedir bu sır??

-sensiz çok karıştım zaten. dedim

-burdan böyle olmaz sonra gürüşelim dedi.

-sonra yı rakamlandıralım ay gün yıl saat ver dedim

-şimdi veremem lütfen dedi. kalktılar hesabı ödediler gittiler. vay amk.ne dedi lan bu.
neden zaman vermedi??

kafamdaki başka neden olma ihtimali iyice artmıştı.bi insana bu kadar eziyet edilir mi amk.
olmazsa olmaz de siktir et daha iyi




**benim bi lafım vardır beyler.

*hard to live when it is hard to believe.tam türkçe meali olmayabilir ama. inancını kaybedersen yaşam zor gelir gibi birşey. dini açıdan değil genel olarak

geçen iki hafta sonunda neler düşünmüştüm ama o günki olaydan sonra bana söylediği senin yanında olurdum ifadesinden yola çıkarak tutunmaya çalıştım hep ona olan duygularıma.
 
vardı bişey mutlaka vardı. yoksa herkes gibi (sonradan tespit ettiğim)tanışıp konuşup sevgili
olma yolunda ilerliyorduk.

tabi insanın aklına neler gelmiyor. fakir genç zengin kız.
beni beğenmiyor ama muhabbetimi seviyor. beni beğeniyor ama sevgili olacak kadar değil
aslında istiyor ama çapkınlığımdan ve kumardan korktuğu için boşuna risk almıyor ya da onun söylediği gibi gerçekten zamana ihtiyacı var
ama hiç birisi olmadığını 3 gün sonra yüz yüze anlatamam mesajla da olmaz arasam konuşamam. sana e mail attım ile öğrendim




**senden önce bir erkek arkadağım vardı ama üniversiteyi kazanıp başka şehire gitti.tek sevdiğim kişi o oldu bu güne ömrümde.o nu hiç unutmadım belki de ilk olduğu içindi.2.5 sene beraberdik. şimdi 6 aydır onsuzum. kendimi hep diğer erkeklerden kaçırdım.her erkekle konuşmamda hala ona ihanet ettiğimi düşündüm. taki sana kadar önceleri hissetmediğim bu duyguyu sonra yine hissetmeye çalıştım.
sorun şu ki ben onu unutamamış olmama rağmen onun şu an başka kız arkadaşı var. benim bu kadar uğruna ölüp bayıldığım gecemi gündüzümü onu düşünerek geçirdiğim
birisinin nasıl böyle pervasızca başka biriyle birlikte oluşunu hiç anlayamadım.o yüzden korkuyorum. sorun sen değilsin. sana restoranda yanlış anlama derken aslında bunu demek istiyordum.,

sana anlatacaktım ama sonra sana umut verdiğimi gördüm.

anlatırsam yanlış anlayacağını seni başından savmak için bir yalan uydurduğumu düşünürsün diye anlatmadım.

dikkat ettiysen sana ayrılalım demedim.

senden zaman istedim. zaman istemiş olmamın sebebini de anla işte. iki hafta sürdü belki seni görmesem iki ay da sürerdi. belki iki yıl.
ne denir bilmem ama affet lütfen




**e mail bundan ibaretti beyler.
 
bu kadar yani.

sonunda affet diyor da hadi affettin desem bana dönecek gibi gözükmüyordu. tekrar tekrar okudum aynı e maili.
alın sizde okudunuz şimdi.ne cevap verilir buna. benim aklıma doğru düzgün hiçbirşey gelmedi 2 gün. ama yazmak gerekiyordu.
en azından bişey demek gerekiyordu. çünkü kız beni gerçekten seviyor olabilir ve cevap vermediğim için kendisini hayatımdan çıkarmak istediğimi düşünebilirdi ama benim istediğim ben onu hiç çıkarmak istemedim beyler.

bir kaç deneme. olmadı sil baştan yok bu da olmaz yeni sayfa derken yazdım




**

affet demişsin.

buna cevap bulamadım.

neyi affedeyim.

sana her gecen saniye artan ve durduramadığım duygularıma kızgınım onu mu affedeyim ayrı dünyaların insanıyız ayrımını farkedemeyen beynime kızgınım onu mu affedeyim seni görünce alıkoyamadığım gözlerime kızgınım onu mu?
yoksa vücudumu terk edip sana kaçmış ruhuma kızgınım onu mu affedeyim

ben bunları affetsem kaderim beni affeder mi??

hepsi tamam sana döndük

al turşusunu kur duygunun da aklınında gözlerinin de ruhununda der mi??

senin 6 ayda yaşadığını ben iki haftada ezberledim.

diye onunda yaptığı gibi sonuca bağlanmamış üzerinde konuşabiliritesi olan bir cevap gönderdim.




**sıkıntı vardı beyler.
 
kız bana bu e mailden sonra. tamam onu unuttum artık seninim demezdi.

tamam biz yazacağımızı yazdık duygularımızı dile döktük mecazı mürsellerle ama ne olcaktı ki?
kızın ne yapacağı nasıl tepki vereceği mısır piramidi sırrı gibi meraklandırıyordu beni

ha diyeceksiniz ki.

lan piç alanyada sın paso karı kız düşüyor yabancı dilinde var.bul bi tane zengin turist siktir git parayı cukka yap

siktir et ülkenin derdini tasasını kim ne yarramı yersen yesin ama olmuyor işte.
seven sevmeyen sikimde değil kajmer yazmış lafı görürdü elmas muamelesi eğer az olsaydı kum.
bende türk kızı hep eksik bişey olarak kalmıştı taa okul yıllarından.

bi tane bulmuştum yerden aldım elması kalbimin en derin yerine koydum




**e maile cevap mesajla geldi

-bak şimdiden seni üzmeye başlamışım diye

-unutmaya çalışmak daha üzücü olmuyor mu? sen tecrübelisin dedim

-unutursan bende üzülürüm dedi

-ebru uzaktan kurşunu sıktın.ben gelinceye kadar ölme diyorsun.ne geleceğini biliyorum ne de gelmeyeceğini dedim

-allahın sarhoşu o kadar içmesen tanışmayacaktık dedi

-lafı değiştirme ,ya gel şu kurşunu çıkar yada bi tane daha sık mundar olacam kan kaybından
dedim

cevap vermedi.

tekrar yazdım aynı mesajı

yine cevap vermedi.

-beni birazcık anla lütfen. dedi.
 
-yine mi zaman istiyorsun yani dedim

-bu defa böyle kalalım. askıda olsun herşey ilerlemeye çalışmayalım. dedi

-yani halimi hatırımı anlatıp senin kini de sorayım. böyle kalsın mı diyorsun dedim.

-babamın adı ne dedi?? annemin adı ne??

???

-ne dinler ne okurum.ne giyer ne içersin bunları öğrene duralım böylece beraber beklemiş oluruz doğru zamanı dedi




**arkadaş olalım demek istiyordu herhalde sonra ne çıkarsa kaderden razı olacağız der gibi bişeydi

unutamadığı birisi varken benden etkilenmişti. şimdi arkadaş gibi davranacaktık ve bu benim için boş boş onun düşünmesini beklemekten daha iyiydi

herkese göre göreceli bir olay olduğu için bazılarınız düşünceleri farklı olabilir ama ben herşeye rağmen onsuz yapamayacağımı düşünüyordum

-tamam sen nasıl istersen. tamamen sensiz olmaktan daha iyidir dedim

-böylece sık sık görüşebiliriz dedi.

dediği gibi de oldu beyler her gün olmasa bile çoğu zaman dükkana uğradı kimi zaman 10 kimi zaman 1 saate yakın oturdu.
anlattı dinledim. dinledi anlattım

genel hayatındaki yok o bunu dedi.şu böyleymiş.şu film güzelmiş geyikleri yaptık hafta sonları bazen o an alanyada sadece bir tane olan sinemaya gittik.
bazen çay bahçesine gidip oturduk

bana göre çıkıyorduk.ama o buna sıkı dostluk olarak bakıyordu.




**3 ay civarı bu olaylar böyle gitti. hergün mutlaka onla görüştüm. en kötü günümüz sadece mesajlaşmaktı.
bu geçen süre zarfında ona hiç bir şekilde gerçek duygularımı yansıtmadım.
 
sadece arkadaş gibi davrandım.

hiç bir zaman sevgiyle sarılmaya ,elini tutmaya veya ötesine teşebbüs etmedim. ona ondan çok hoşlandığımı belirtecek hiç bir ima da bulunmadım.
onun bir kız arkadaşı gibi yani aramızda cinsiyet ayrımı olmayan hiç bir zaman beraber
olamayacak iki dost gibiydik

ama kızı gün geçtikçe daha çok tanıyor

gerçekten çok samimi birisi olduğuna inanıyordum ona olan hayranlığım içten içe artıyordu
bazen yuh amk.bu kadar da iyilik olmaz ki diyordum

bana göre en kötü huyu en küçük ihtimalleri bile değerlendirip korkarak yaklaşmasıydı
olaylara.

bu sadece benimle olan ilişkisi için değil aslında genel olarak vardı kızın tabiatında ama ben dayanamıyordum beyler.
her hali beni mest ediyor resmen içten içe eriyordum bulduğum en yüksek yere çıkıp
öküzler gibi ebru seni deliler gibi seviyorum diye böğüresim geliyordu




**herşey birgün(3 ay gibi bir süre) yine sarhoşken yazdığım bir mesajla değişti. sadece büyük harflerle
-seni çok özledim yazmıştım saat geç olmasına rağmen o sarhoş olduğumu bilmiyordu tabi
-bende özledim. yarın gelirim dükkana dedi

nedensiz ağlamaya başladım.

sigaradan bir fırt yerine ard arda ağzımdan çıkarmadan 3 4 fırt çekip ciğerlerimi iyice
dolduruyordum

içimdeki sancıyı duman kaplasın da biraz olsun azalsın diye olmuyordu. herşey iyi güzel hoştu ama olmuyordu.
 
kendimi teselli etme gücüm azalmıştı

bende seni özledim demesi bile bana sadece arkadaşçıl bir yaklaşım olarak geliyordu. ertesi gün. acaba yanlış mı yaptım dün gece diye düşünürken
belli bi zaman sonra dükkana geldi bende yazmasından da cesaret alarak



**o gün en azından belli etmeye karar verdim. belki zamanı gelmiştir diye.

-dün gece sarhoşmuydun dedi

bugüne gerek kalmadı bunu duyunca zaten dün belli etmişim halbuki.

-çok mu belli oldu dedim

-daha önce adımın baş harfini bile büyük harfle yazmamıştın dedi bu konuşma sırasında utanma moduna hemen girmiştim bile.
-çok özlemişim demek ki dedim

-gelmem giderdi mi biraz özlemini dedi

hayır anlamında kafamı salladım sağa sola. gözlerine bakarak o da utanmış gibiydi
-çok mu uzak kaldık dedi.

bilmem manasında dudaklarımı bükerken sarıldı bana
ohhh ne kadar özlemişim lan.

-bende seni çok özledim. dedi




** harbiden çok özlemiştim.

çok uzun zaman olmuştu bu anı beklemek benim için.

seviyordum ve sevdiğim kız bana sarılıyordu beni özlediğini söyleyerek.
 
ama peki şimdi ne olacaktı

bu sarılma beraberinde aşkı getirecek miydi yoksa yine ızdırap mı görünüyordu bana
sarılma bittikten sonraki cümleler belli edecekti herşeyi ben hazırdım aşka he dese ölüme gidecektim.
-çok yaklaştın kelebek çok yaklaştın dedi ve kalktı gitti.




artık benim için alışkanlık haline gelmiş ne olduğunu anlamayarak yarrak gibi ortada kalma sorunu yine başıma gelmişti

eh be güzelim bi açıklama yap

ama benim anladığım kadarıyla olacaktı bu iş ama neden o an olmamıştı. bi insanın peşinden koşmak ne kadar acı vericidir az çok bilirsiniz.
işin en kötü yanı sonunda ne olacağını bilmeden koşmak daha çok acı verir. gencecik yaşınızda ömrünüzü bir kıza adarsınız
ömrünüz sikilir boşa geçer yıllar hep ama farkına varamazsınız. benimkinin de böyle olması korkusu her zaman bir kenarındaydı bazen kaçan kovalanır. biraz da ben kaçayım diye düşündüm ama işin açığı götüm yemedi beyler
onun la ilgili hiç bir kumar oynamak istemiyordum,ya kaybedersem diye. yine malum soru soruyu soruyordum kadere ''şimdi ne olacak''
hiç içimden gelmesede

-yanlış bişey yapmadım umarım diye mesaj gönderdim

içimden gelmemesinin sebebi doğru yaptığını düşünmem oluşumdu yine ,gelecek mesaj gerginliğini yaşarken
 
-sanmıyorum. bunu sormanın nedeni benim farkında olmadan yanlış bişey yapmam mı
yoksa dedi??

evet amk evet yaptın ömrümü yedin he de bitsin işte sevgili olalım ,demedim tabi

-yok tam aksine sarılma borcunu ödedin dedim

-aa evet borçluydum sana dedi

-keşke hep alacaklı olsam senden dedim

ve cevap bulmakta biraz zorlandığım soru geldi

-benden tam olarak istediğin nedir??

ona destan yazardım, aslında çayımda şekerim. kolamda asitim. biramda beşim. rakım da yüzde 45 im,diye devam eder giderim

ama çok abes kaçar diye destan kursağımda kaldı.

evet lan piç al sana fırsat söyle ne istediklerini işte dedim kendi kendime

-gözlerine bakarak söyleyemek zor olur ama yine de denemek istiyorum dedim

-şimdiden heyecanlandım dedi

yarına sözleştik. iskele caddesinde denize bakan bir yere

ben erken geldim. gece yatıp oraya gelinceye kadar neler yazdım kafamda neler

ama iş pratiğe gelince hepsini unuttum denilebilir.

neyse kız geldi.o gün herzamankinden biraz daha süslü gibiydi. zaten çok düzgün giyinir ama sanki ektra özen göstermiş gibi geldi bana




beraber hoş geldik hoş gittik, nasıldık iyiydikten sonra

-soruyu tekrar sorayım mı dedi

-hangi soruyu dedim heyecanla. sonra hatırlayarak tabi

-benden tam olarak istediğin nedir dedi

-gazozuna ilaç katmak istiyorum dedim

-ciddi ol lütfen dedi

-sana hiç birşey içirmeden tamamen kendi iradenle olsun istiyorum herşey dedim
 
-seni şu ana kadar tanıdığım kelebek olarak bi kaç sorum daha var dedi




---muhtemel en az iki tane ayrılık var bize. bunları biliyor musun dedi evet biliyordum. üniversite ve askerlik
-evet dedim.

-birisinden korkmuyorum ama ya diğerinde daha önce yaşadığım acıyı yaşatırsan dedi

-ondan korkuyorsunda burda bir yere gitmeden ayrılmadan yapacağımdan korkmuyor musun
dedim

-korkularımı teselli edeceğine daha çok arttırıyorsun dedi

-neden bencillik yapıp sadece kendini düşünüyorsun dedim

-nasıl yani dedi

-yani tek sen acı çekeceksin öyle mi??hiç benim acı çekme ihtimalim yok mu??dedim

ve devam ettim




**bana korktuğunu söylüyorsun sürekli de tekrarlıyorsun. hep beni bırakır gider mi psiklojisi ile beni rencide ediyorsun. korkuyorum diyorsun. benden ayrılmıyorsun.
bırak olmaz bu iş de bırakıp gideyim o zaman dedim.

-gidebilir misin dedi

-gidemem yok giderim.ama sende mi nelerimi bırakırım bilemem dedim

-gitme dedi

-o zaman tut elimi bırakma beni.

-sen risk alınacak birisisin dedi ve sarıldı




**evet beyler galiba bu iş olmuştu. bende ona sıkıca sarıldım.

daha sonra elimi tuttu.vay amk elimden utandım lan beyler.bu kadar yumuşak el mi olur amk.
 
ben sadece o eli tutmadım o gün ,ayrıca o gün siki tuttuğum günün başlangıcıydı.

daha önce arkadaş olduğumuzun üzerine sadece ele ele tutuşmayı ve sarılmayı ekleyebilmiştik ne o bana canım cicim diyor ne de ben ona diyordum.mal mıydık evet maldık.
ne sikimsonik bi ilişkiydi amk. öpüşme yok seni seviyorum u sümle içinde kullanan yok ötesini zaten hiç aklıma bile getirmiyordum.



**belirli bir süre sadece arkadaş kalsaydık daha iyi olacağını düşünmüştüm hep. ben ki her türlü piçliği gözümü kırpmadan yaparım laf konusunda ama.
direk seni seviyorum demesi bu kadar mı zordu amk.

bariz bi şekilde ikimizden birisi dese diğeri de bendeeeeeeeeeeeee diye yapıştıracaktı ama ne zaman nerde ve kim söyleyecek.
bi kaç zaman böyle devam etti. lafda sevgiliydik. derken doğum günü geldi,
ikimizi ilgilendiren çoğu şeyin değiştiği




**doğum günüydü ertesi gün günün schedulesini sordum
-akşam yemeği civarı evde aile ve yakınlarla kutlayacaz muhtemelen çünkü annem yarın akşama bir yere söz verme dedi yemek için. muhtemelen sürpriz yapacaklar. öğlenden sonra kız arkadaşlarla olacam akşam yemeğine kadar. başka da bir planım yok dedi

evet herhangi bir davet gelmemişti bana. kızların yanına mı gidecektim. yoksa ailesiyle mi
yemek yiyecektim.

herhalde çağırmaması normal onlara amk.ama insan da umutlanıyor. bi kenarda bırakılmaz acıtıyor.
-yemekten sonra ne yapacaksın gece boyu evde mi kalacaksın dedim

-bilmiyorum henüz dedi

bende hemen ne yapabilirim diye düşünmeye başlayarak tamam dedim.
 


**o zaman anladım ki.dünyadaki en zor şey bir insana hediye almakmış. hele bir de benim durumumda olursanız.
kuyumcu hayrettim amcaya gittim.

abi dedim durum böyle böyle. bokunu yiyeyim yardım et.

-sen şöyle bir bak. bişey beğenmezsen ben yardımcı olayım dedi

gezdim biraz hepsi güzel amk. hepsini alasım geliyor ama, hangisini alacağıma karar
veremiyorum.

o göstermeye başladı bi kaç tane kalpli yüzük

kalp kolye ucu

ama vermeye götüm yemez boşuna para vermiş oluruz diye almadım onları.

anlat durumu iyice dedi.

abi dedim daha tam sevgili değiliz, bunlar ağır kaçar dedim




**güldü

-anladım lan derdini dedi.

-bende yaşadım zamanında dedi

-e yardım et o zaman dedim

-seviyor mu seni kız dedi

-galiba evet dedim.

-git aşkını anlat o zaman sabaha kadar dinler seni.o hediye ona yeter dedi

-öyle hediye mi olur sen bana şurdan bi de yüzük ver ne olur ne olmaz yanıma alayım dedim.

-sen bilirsin dedi

yüzük aldım bi tane orta çapta. taş filan yok beyler garip bi çizim olan sade görünümlü bi yüzük işte
 
ertesi gün oldu

işe gittim. öğlenden sonra mesajlar gelmeye başladı

-arkadaşarın yanına gidiyorum

-sürpriz hazırlamışlar pasta falan

-keşke sende burda olsan

-onlara seni daha cesurca anlatmaya başladım diye zamanı geldikçe her mesajı gönderdi
bende umarım eğleniyorsundur diye sadece ikinci mesajına cevap yazdım

-babam beni almaya geliyor. yanına uğrardım ama hediyeler falan var dedi

-sen eğlenmene bak dedim

biz ne zaman görüşecektik amk. paso onu düşünüyordum.ben daha ona doğum günün kutlu olsun bile dememiştim

ama mesajla denir mi amk.o sevgilim di benim en nihayetinde. öküz değilse bana da zaman ayıracaktı elbet

yemekte de mesajlar gelmeye devam etti,

önce evdeki akraba listesini belirten bir mesaj sonra
-bu yemeği seninle yemek isterdim.

-sen ne yapıyorsun?

ben gönlümü seninle doyuruyorum zaten diye ilkini cevaplayıp, seni düşünüyorum diye ikincisini gönderdim
-bende bende bende

yazdı

ama benim derdim bir an önce şu yemek bitsede bende az bi yüzünü görsem. yüz yüze günü kutlayıp üzerine birkaç sevgi sözüyle sevgililik görevimi yerine getirsem diye bekliyordum.

-ailecek dışarı çıkıyormuşuz dedi

-nereye olduğunu sorup.bir süre sonra canlı türkçe müzik yapılan bir barın ismini aldım
 
evet benimde gitmem lazımdı.ama onunla eğlenemeyecektim. ailesiyle beni tanıştıracak hali
yoktu

-şimdi yola çıkıyoruz diye mesajı gönderdi

-ha bu arada kiminle mesajlaştığımı sordu dayım. arkadaşım dedim ama hiç inandırıcı gelmemiş onlara. galiba anladılar birisinin olduğunu dedi

onlar gitti akabinde bende gittim. ayrı bir yere oturup onu izledim. herkes sahneye dönük olduğu ve bende arkalarda bir yerde oturuyor olduğum için beni farketmedi.

bu arada bana mesaj atmaya da devam etti.

burası şöyle kalabalık. sanatçının sesi şöyle güzel. isteğimizi çalmıyor:(

gibi mesajlar gönderdi,

derken bi sap yanına geldi.3 4 dakika kadar konuştular.

**sapın herhangi bir tehdit olmadığını lavuk gider gitmez gönderdiği mesajla öğrendim

-dershaden arkadaşlar gelmiş. anlarda kutladılar ''doğum günümü'' tırnak içindeki bölüm büyük harfle yazılmıştı beyler

derken lavuk masasına geri döndü iki üç tane daha kızla lavuk vardı. yani herşey normaldi
kız bana son mesajında neden kutlamıyorsun doğum günümü diyordu resmen.

tamam da amk ben böyle kutlamak istemiyorum ki.

sonra kendi kendime

ulan bu kız şimdi beni burda görür

sonra bana güvenmiyor musun da takip ediyorsun gibisinden bir laf söyler amacım bu omamasına rağmen zoruma gider diye düşünüp dışarı çıktım
dışarı da kesmedi çünkü aniden dışarı çıkma kararı alırlarsa beni orda görür yine olmaz diye biraz daha girişi görebileceğim tenha bir yere gittim

bir müddet bekledikten sonra baktım ki gün bitiyor saat 12 ye geliyor. sikerim böyle işi erkek ol lan diye kendime gazı verip

hamleyi yaptım beyler

...
 


**kız benden doğum günümü kutlamamı bekliyordu ama ben doğum gününü sadece bir amaç olarak kullanacak planımı yapmıştım

yoldan geçen çingene kızın birinden bir gül aldım en kırmızısından ve

-bu mesajı okuyunca okudum diye cevapla deyip gönderdim mesajı dışardayken

-okudum???

-dışarıdayım. şimdi seni arayacağım müziği bahane ediyormuş gibi yapıp dışarı çıkabilir
misin dedim

-tamam bekliyorum dedi

çaldırdım o cevap verinceye kadar ve sonra kapattım.

dışarı çıktı. sağına soluna baktı ve benden tarafa doğru yürümeye başladı.

utanmayla sevinci aynı anda yansıtan bir yüz ifadesi ile bana doğru gelirken bende elimde gül ile küçük adımlarla ona yaklaştım

sessizce sadece birbirimize bakarak gülü verdim sarıldık

kafam kulak izasınına yaklaştırıp iyiki doğdun seni çok seviyorum cümlesini söylerken daha bir sıkı sarıldı

şanslıydım gözlerine bakarak söylemedim ve utancım geçinceye kadar ona sarılabilirdim.o bırakmak istese bile ben ısrarla sarılmaya devam edebilirdim.

sonra ben onu beklediğim ve yüzüm bar çıkışında olduğu için kapıdan dışarı çıkan babasını gördüm




**adamın kızına sarılıyordum. muhtemelen bu kim lan kızıma sarılan böyle diye bana kısık gözlerle bakarken.

bende sanki birisinin karısını sikerken yatakta kocasına yakalanmışcasına tırsmıştım eh amk. biraz sonra gel kız da bana seni seviyorum desin.
-ebru galiba baban bize bakıyor dedim

-hangi babam dedi malca. sonra ciddi misin dedi. sonra görüşelim o zaman dedi. tokalaştık gitti. gülde bende kaldı yüzükde beyler.

ben adamın suratına tekrar bakamadım bile eşgalimi alıp beni sonra sikmesin efbiay(f.b.i.)kılıklı dedektif ruhlu baba diye
 
sikim otur işte dinle müziğini yedik mi kızını

gece saat ikiye kadar mesaj gelmedi.

bu saat aynı zamanda eve döndükleri.ve ebrunun odasına çekildiği zamandı




**mesaj geldi

-bana söylediklerinden sonra ilk cümlemin başka birşey olmasını isterdim. diyordu

-şimdi kullan ben devrik cümleleri de anlarım dedim.

-daha önce anlatmam gereken şeyler var dedi

-ne gibi yasaklar geldi dedim

-yasak koymadılar ama barda başlayıp odama girinceye kadar süren bir sorgulamadan çıktım
dedi

oh lan ciddi birşey yok gibiydi o rahatlamayla

-benden bahsederken yakışıklı olduğumu da sözlerine ekledin mi dedim

-benim bile şimdiye kadar sana sormayı akıl edemediğim seyleri sordular dedi

-ne gibi dedim??

-mesela seni sevip sevmediğimi dedi




**oh olsun sana ebru hanım. nasılmış o soru karşısında ne diyeceğini bilememek

-ee sen ne dedin??

-çok iyi birisi olduğunu söyleyip geçiştirdim dedi

-peki beni ne kadar daha geçiştireceksin dedim

-seni hiç geçiştirmedim aslında sadece cümle içinde kullanmadım dedi ben yazacak bişey ararken tekrar mesaj geldi
-istersen söyleyeyim. dedi

-hayır yüz yüze olsun dedim
 
biz bilmiyormuyduk amk. mesajla söylemeyi ben söyledim utana sıkıla o da söylesin amk. aşk müşterek

-iyi sen bilirsin.ben yatıyorum müsadenle dedi

formalite iyi geceler dilekleri içeren mesajlaşmaları hallettikten sonra yattık., ertesi gün öğlen civarı dükkanda otururken
kızın babası merhaba genç diye içeri girdi.

...




merhaba genç dedi ve içeri girdi

o bana genç demişti de ben ona ne diyecektim. kızıyla beraber olduğumu muhtemelen
biliyordu.

sadece merhaba buyrun dedim.

etrafa bakıyormuş gibi gözükürken içeri bir turist aile girdi.

onlara elma çayı satarken biraz olsun nefes alma imkanı bulmuştum ama kafamda tek bi soru vardı
niye geldi lan bu adam yarra yedik diyordum

müşteriler gitmeye yakın kahveci boşları almaya geldi. bişey içermisiniz diye sordum
çay söyle de içelim iki tane dedi

belliki konuşacaktı ,yada çayı içtikten sonra dövecekti kim bilir. müşterileri gönderdikten sonra.
kaldık mı başbaşa.

tekrar hoşgeldiniz buyrun dedim tabureyi göstererek oturdu




-beni tanıdın mı dedi

-dün geceden tanıyorum evet dedim
 
-o zaman kim olduğunu da biliyorsundur dedi

-evet biliyorum dedi

babacan konuşuyordu lan adam korkudan götümü sıkmayı bıraktım gevşettim az bak şimdi delikanlı
-kim olduğun veya ne olduğun beni ilgilendirmez

-beni şimdilik kızım ve onun alacağı kararlar ilgilendirir

senden kızım okulu kazanıp okulu bitirinceye kadar hiç bir kararını etkilememeni istiyorum
dedi

bu isteğimi yerine getirsen sana da bir istek hakkı veririm dedi

-tam olarak ne yapmamı istiyorsunuz anlamadım dedim

-ben senden sadece delikanlı olmanı istiyorum dedim.ne beni üz ne kızı üz. dedi eğer aksi bir durum olursa sana karşı tavrımı değiştirim diyerek tehdini de yaptı tamam dedim.
kalktı tokalaştı benimle. güle güle dedi

gitti.




bu durumu ebruya anlatmadım. garip bişey yoktu çünkü ortada. esas garip olan şey sonra başladı
-3 tane tamamen zengin piçi oldukları tiplerinden kıyafetlerinden ve ses tonlarından bile belli olan zıpır piç

dükkana geldi.

bilader kelebek sen misin dedi evet benim dedim siz kimsiniz ben ebrunun kuzeniyim
sana ceyhundan selam getirdim ebrudan uzak duracakmışsın dedi
 
ceyhun kim dedim

ebrunun eski erkek arkadaşı dedi

tamam tekrar erkek arkadaşı olunca gelsin bana kendisi söylesin dedim.

hem size ne oluyor hem ebrunun kuzeni olduğunuzu söylüyorsunuz. hemde onu üzen birinin adına

gelip artislik yapıyorsunuz dedim

sanane lan sana mı sorcaz dedi.

iyi sormayın o zaman güle güle dedim. bak sonra uyarmadı deme dedi piç
tamam koçum sen uyarını yaptın aferim güle güle dedim




oldum olası okuldayken de zengin piçlere ayar oluyordum zaten şimdi olaya açıklık getiriyorum beyler.
bu piçlerden bir tanesi yani benimle konuşan gerçekten ebrunun kuzeniymiş. ebru ceyhunla çıktığı zamanlarda panpa olmuşlar
dün gece biz ebruyla yakalanınca masadaki dayısı da duymuş olayı dayısı bu piçe aktarmış olayı

o piçde ceyhunu arayıp böyle böyle birisi varmış demiş ceyhunda gidin bir uyarın ben gelince sikecem onu demiş bi ceyhun eksikti o da oldu
amk neden bu kadar zordu ki bi türk kızla sevgili olmak. ben bunlarla uğraşırken bizim ebru buluşma peşinde
-gel dedim ne zaman istersen geldi.
o romantizm peşinde. bana seni seviyorum diyecek yüzüme karşı ama benim ayar yine kaçık

-merhaba falan derken bendeki bok rengi suratı gördü.
 
-bişey mi oldu dedi

ne olmadı ki amk. tehdit üstüne tehdit

-yok dedim yorgunum biraz.

-geç mi yattın gece dedi.

-evet dedim

bu şekilde biraz sürdü muhabbet. çay içtik benim asık sıratımdan dolayı o da söylemedi. yada söyleyemedi



**ben ne babasından ne de ceyhundan söz ettim ebruya çünkü ona sormadan önce bulmam gereken bir iki soru vardı bu ceyhun ibnesinin sevgilisi yok muydu??
neden hala tehdit vari konuşuyor olabilirdi ki??

ben ebruyla bir kaç aydır beraber takılıyordum.bu süre zarfında bu piç üniversiteden hiç mi gelmeişti alanyaya
peki geldiyse ebruyla görüşmüşmüydü?

kısacası ne sikime artislik yapıyordu. zaten sikini sallasan artise denk geliyorsun amk.

bi kaç gün olaylar durgun gitti.biz ebruyla mesajlaşıp ottan boktan konuşmaya devam
ediyorduk

sonra o akşam üstü geldi

dersane çıkışı yürüyelim mi dedi

olur dedim

dershane çıkışı geldi dükkana girmeden hadi dedi
bende dükkanı patrona bırakıp gittim. yürüdük yürürken heyecanlıydı
iskele caddesinde o gece sarıldığımız yere geldik
 
oturalım mı buraya dedi

baktım etrafta bir kaç çift daha var volta atıyorlar oturalım dedim

oturduk

gözü denizde elleri bende kelebek bende dedi




**çenesinden tutup kendime çevirdim yüzünü

ne sende dedim?

yine gözlerini kaçırmaya çalıştı

ve çok da kısık olmayan bir ses tonuyla

seni seviyorum dedi

bi kaç saniye sonra gözlerime bakabildi ancak tam baktığı esnada efendim anlamadım dedim
seni seviyorum deyip sarıldı

tahmin ettiğim kadar sevinmemiştim. çünkü sürekli bu aşkın gerginliğiyle yaşamıştım şimdiye
kadar

ve çok da süreceğe benziyordu bir müddet sarıldıktan sonra omzumdan araladım ellerini
göz göze geldiğimiz an yaklaştım dudaklarına

önce alt dudağına sonra iki dudağına iki öpücük kondurdum. tepkisiz kaldı ilkine
ikincisinde o da bir dudak manevrası yaptı ama gerçek bir fransız öpücüğü olması için biraz
daha gayretli

olması gerekiyordu




**sonra yanağıma bir öpücük koyup ellerimi iyice sıkarak gözlerini yine denize döndürdü
 
olan biten herşeyi unutmuş aklım dudaklarında kalmıştı. elimi tutarken baş parmağı ile de okşuyordu elimi
evet beyler artık bir sevgilim vardı içimde sebebsiz bir gurur vardı elleri ellerimde gözleri denizde.
korkumuyorum kelebek dedi. hiç korkmuyorum artık dedi

o öyle dururken yanağına nemli bir öpücük kondurup omzuna başımı koydum iki saat oturduğumuz o gece bir takım sevgi cümleleri ile devam etti.
ve gece sonuna dudaktan olan biraz daha tatmin edici bir öpüşmeyle geldik.

evine kadar yürüdüm.

müstakbel kayınpeder biliyordu. kimden korkacaktım ki??

gece mesajlaşması

aşkııım diye gönderdiği mesajla başladı beni hiç bırakma ebru'm dedim
sen istesende serseri aşıklar gibi peşini hiç bırakmam kelebeğim dedi(bu cümleyi unutmayın)




bi kaç mesajlaşma daha derken yattık

ertesi gün yolda yürürken modifiyeli bir araba pati çekerek yanımdan geçti ben kaldırımdan yürürken

daha sonra 4 3 yaparak resmen ses dinletti bana

normalde yan yola dönmem gerekirken devam ettim aynı yola bir müddet yürüdükten sonra tur atıp yine aynı yola gelmiş arkadan geliyor aynı araba gaz boğup aragaz çekerek
durdu yanıma film kaplı camını indirdi görüşüyon mu lan hala dedi
aynı piç.

bana mı sordun dedim??
 
başka kime sorcam dedi

her soruyu bana sormuyorsunda dedim adam gibi cevap ver lan dedi
evet görüşüyoruz dedim

yarra yedin olm sen dedi

arabanın içine hafif eğilip sonra doğruldum ben sende öyle bir yarrak göremiyorum dedim yanındaki piç ne diyon lan sen dedi
dışarı çıkın da arabaya tecavüz almasın dedim

çıkmazlar biliyorum çünkü tipini siktiklerimde kavga edecek göt yok seninle görüşecez olm dedi
kralınla gel çakalım dedim yürüdüm. o da bastı gitti.



**her geçen gün

ebruyla duygusal anlamda daha da bağlandık.

görüşmeden duramaz olmuş iki cümleden bir tanesi seni çok özledim e dönmüştü mesajlaşmalarda

halbuki hergün görüşüyorduk

artık bana olan sevgisini cesurca bana söylüyordu resmen sevgiliydik lan işte
o piç tiplerinden başka birisi beni aradı.

kimsin lan sen dedi

yanlış numara dedim kapattım

tekrar aradı

kapatırsan sikerim olm yalnız mı sandın lan ceyhunu dedi
 
kimsin aslanım dedim ceyhunun arkadaşıyım dedi
önce ceyhun gelsin onu sikeyim sonra sen sıranı bekle dedim. kapattım ama her an bi olay çıkacaktı. artık tetikde olmak gerekiyordu
beni uyuz eden olay. sikimin ceyhunu kızla bi alakası kalmamış kızı terk edip başka bir manita ile çıkıyor.
hala ebruyu kıskanıyor. sikimin sünnet artığı neden bıraktın o zaman.

geçen zaman içinde esnaflar bilen bilir kaynaşır. bizde kaynaştık. ahbab sayısı çoğaldı anlayacağınız.

bu arda bu durumu ebruya anlatsam mı anlatmasam mı? diye düşünüyordum mutlaka korkacak bana bişey olacağından ve bu durumdan kötü etkilenecekti
işin diğer tarafı kıza anlatsam o da bazı kişileri arayıp en başta ceyhun ve kuzenini anlaraya sayıp sövecekti ama bu erkek milleti tarafından kancıklık olarak bilindiği için ve o piçler arkamdan tırstı, ispitledi,korktu gibi eleştrilerde bulunacaktı
peki benim yaptığım ,''gider e gider''e yakışırmıydı bu yakışmazdı tabi bende anlatmadım. bekleyelim ve görelim ne olacak diye.
bir kaç gün geçtikten sonra hikayenin yardımcı erkek oyuncusu da sahnedeki yerini aldı
beyler...




**ben kendimi kavgaya hazırlamıştım. diğer dükkanlarda çalışan tezgahtar arkadaşları da alarma geçirdim.

bi kaç başka tanıdığa da durumu anlattım. orduyu kurdum bekliyordum bir nevi sonra o piç geldi yanında bir kişi ile tanımıyorum ya buyur bilader dedim
ben ceyhun dedi
 
yakışıklı bir piçti beyler bana göre vücut olarak biraz daha gelişmiş teke tekte indirmekte
zorlayacak cinsten

iki kişiyle geldiğine göre ya artislik yapıp gidecekti yada konuşacaktı evet dedim ceyhun söyle derdini
duydum ki ebruya asılıyormuşsun dedi

evet dedim

yanlış yapıyorsun bilader biz onunla hala görüşüyoruz dedi

bi dakika lan dur amk.ne görüşmesi. ayrı değil miydi bunlar.bu lavuğun başka kız arkadaşı
yokmuydu.

ebru benim sevgilim olmamışmıydı. göz göre göre aldatıyor muydu??

hassiktir lan ebrunun davranışları sahte olamazdı. seni seviyorum derken cok inandırıcı söylemişti

ben lavukla laf dalaşı yapmayı beklerken beni göt gibi ortada bırakmıştı bu gece de görüşeceğiz dedi
telefonu çıkardı. ebrunun numarası olduğunu teyit ettiğim bir numara tamam saat 18.de x cafeteryada olacağım diyordu

bu saat aynı zamanda ebrunun dershane çıkışına da denk geliyordu.

kafadan aşşağı kaynar sular döküldü mecazını bu kadar şiddetli hissetmemiştim daha önce aklımda yine cevapsız bir sürü soru belirmişti.
cevapları alabileceğim tek kişi vardı o da ebruydu

lavuğa çıkarıp ebrunun bana gönderdiği aşk mesajlarını bile göstermemiştim. aldatılma hissi
psikolojisi ile

görtermeyi siktir et bişey bile diyemedim ibneye

gitti

bir müddet sonra ebruya mesaj attım

aksam dershane çıkışı dükkana gelebilirmisin diye

bu akşam az işim var. işim bitince arayayım mı seni dedi ne işin var dedim
 
bir arkadaşla buluşacam dedi

ulan düpdüz aldatılıyorum hissine kapıldım

aşktan sevgiden soğudum amk.bu kadar da olmazdı ki amk tamam sana iyi eğlenceler dedim.
gitsem mi gitmesem mi diye çok büyük muallak da kaldım.

gitsem sinirden çatlayacam mekanda olay çıkaracam diye korkuyordum ama gitmesem de acaba ne yapıyorlar diye meraktan kuduracaktım. aşkının ızdırabını sikeyim emi.
30 dakika gibi bir zaman sonra özlediğini belirten bir mesaj daha gönderdi olm vardı bi bokluk amk ama ne?
http://www.dailymotion.co...biz-video-klip-down_music




**onlar buluşurken sik sik dükkanda oturmanın bir mantığı yoktu. sonuçta gönül işiydi bu. kim sevdiği kızın eski sevgilisi ile buluşmasına duyarsız kalabilirdi ki
bitecekse bitsin çekeceğimiz acıları baştan çekelim mantığı ile onların buluşma saatinde uzak bir tenhada ama görebileceğim bir boktada cafeteryanın dışında bekledim
sizde hayvan değilsiniz az çok benim o an nasıl bir tedirginlikle beklediğimi tahmin
edebilirsiniz

derken ilk lavuk göründü. dışarda beklemeye başladı.

benim için önemli olan karşılaştıklarında nasıl davranacaklarıydı zira ebru bana onu unutamamaktan yakınmıştı
acaba benimle olan herşeye rağmen ona olan eskiye ait duygularına tekrar yenik mi düşmüştü ebru da göründü.
gözlerim fal taşı gibi açıldı

hiç görmek istemediğim bir manzaraydı. size çok ciddi söylüyorum insanların neden cinayet işlediğini anlar gibi olmuştum
 
amk. sevdiğim öldüğüm geberdiğim kız başka bir lavukla sarılmıştı kapının dışında

hadi olm kelebek sana yol göründü bu ilişkide ötesini izlemek sana sadece daha çok acı verir
diyerek youma gittim beyler




**bir saat kendi kendimi yedikten sonra. mesaj geldi

aşkım nasılsın nerdesin diye

ananın amı gibiyim ebru cehennemin en dibindeyim demek istesem de demedim hiç bişey yazmadım.
dükkana geliyorum dedi

gel amk.gel bakalım yine cevap vermedim. ve dükkana geldi
hiç birşey yokmuş gibi davranıyor. canım cicim muhabbetinde

nerdesin sen ebru dedim

çok ama çok sert bit ifade ile arkadaşın yanındaydım dedi hangi arkadaşın dedim
ama patlamak üzereyim yalan söylese dövecem o derece eski bir arkadaşımın yanındaydım dedi
kim dedim eski arkadaşın

ya boşver önemli birşey yok dedi

şimdi bu dükkandan çıkıyorsun bir daha da gelmiyorsun dedim

ne oldu yaa falan dedi

ebru git ceyhun mudur nedir onunla gönül eğlendir. şimdi derken de ciddiydim kaybol dedim




**ağlamaklı gözleri.tam olarak anlamadağım mazeretleri bile beni sakinleştirmeye yetmedi.
 
her konuşmasında dinlemiyormuş gibi ses tonumu arttırarak kovdum

o bana lütfen dinle diyor bense ona. telefonu mu sil. beni bir daha arama mesaj da atma diyordum

beni dinleyinceye kadar bir yere gitmiyorum dedi

en sonunda siktir i de dedirtti bana ısrarları.

sonra dükkanı bile kapamadan sen gitmiyorsan ben gidiyorum dedim çıktım dükkandan dışarı
yürüdüm yol boyunca

o da arkamdan geldi

kelebek sabaha kadar beni arkandan yürütürsün kapında bekletirsin. beni dinle ondan sonra ne
yaparsan yap dedi

dinleyecek bir şey yok.ben görmem gerekeni gördüm.git ceyhununa sarıl ona anlat derdini
dedim

ağlamaklı ve çok yüksek bayan sesiyle

gerizekalı dinle dinle dinle diyerek ağlamaya devam etti içim yandı lan piçler
sevdiğim kız ağlıyordu amk.




**içim yanmıştı ama ilk defa aldatıldığımı sanıyordum amk.pek kolay olmadı sakinleştirmek
kendimi

zaten o orospu evlatlarına tilttim.amk bi de bizim kız gidiyor onunla konuşuyor. sadece konuşsa eyvallah beyler. randevu alıp buluşuyor bide sarılıyor
sikerler beyler. godoşmuyum amk

hiç siklememiş göründüm ağladığını yoluma devap ettim. taksi çevirip evime gittim
mesaj üstüne mesaj telefon üstüne telefon ama hiç birine cevap vermedim ama içimdeki kini de kusmam gerekiyordu.
 
ne olursa olsun aga. madem bana bir açıklaman var ne sikime sarılıyon amk kavatına. madem konuşmanız gereken bişey var eyvallah eski sevgilin bi kereliğine konuş
ama alanyaya gelir gelmez ne bu buluşmalar.amk sen alanyaya gelir gelmez buluşuyorsan kim bilir daha önce kaç kere geldi kaç kere buluştunuz. veya hergün benimle mesajlaştığın kadar onunla da mesajlaşıyon




**telefonu kapattım. kapatmadan önce patronu aradım. işe bir kaç gün gelmeyeceğimi söyledim

ya olur mu falan desede hastayım dedim salladım ilk gün işe gitmedim
akşama doğru evde sıkıldım. dışarı yürümeye çıktım sağda solda biraz oyalandım. akşam 8 gibi eve geldim kapıyı açtım
içeri girdim

salonda annemle kim oturuyor biliyor musunuz?

biliyorsunuz tabi ebru gelmiş amk. yuh.yuh ki ne yuh
dükkandan ev adresini istemiş. patron da adres vermek bir yana direk eve getirmiş sağol amk patronu
annemle belirli bir süre konuşmuşlar kaynaşmışlar bile

lafda geçmiş olsuna geliyor dükkandan hasta olduğumu duyunca ama hasta piyasada yok




**kafamı odadan içeri uzatıp onu görünce çok olmuştum. bir an şaşkınlıkla bakarken sinir yine tepeme çıktı
ebruyu görmek bana sinir veriyordu ve ben sinirliyken ısrarcı hali beni daha çok
sinirlendiriyordu.
 
anneme

anne misafirin var galiba ben yatıyorum dedim olm senin misafirinmiş dedi
baştan aşşağı süzer gibi yapıp

ben tanımıyorum arkadaşı dedim kapıyı kapatıp yan odaya geçtim
ama piçler yalan söylemeye de gerek yok gelsin bana yalvarsın durumu iyice açıklasın gönlüm rahatlasın tekrar sarayım seveyim öpeyim istiyordum

ama bendeki gereksiz gurur sürdükçe sürüyordu

odaya gittim bekliyordum gelsin diye. gelmedi amk. annemle konuşuyor konuştukça konuşuyordu
bir süre sonra dış kapı açıldı kapandı

hemen odadan fırladım kapıyı bir açtım karşımda sadece ebru
gitmemiş amk. numara yapmış biliyor tabi köpek gibi geleceğimi. arkasından anneme arda arda seri sorularla ne konuştuklarını soracağımı




**evet onu karşımda görünce aslında ona ne kadar ihtiyacım olduğunu da belli etmiştim. tek cümle kurup gitti beyler
-bir daha dinlemeni istemeyeceğim. kapıyı açık bırakıyorum dedi çıktı
eveet iş bana kalmıştı.ya arkasından gidip ne bok döndüğünü öğrenecektim.ya da sevdiğim kızı kaybedecektim.

gurur bazen insanlarda çok ağır basıyor beyler. bazen karşı tarafın haklı olduğunu bile bile sıçtığınız boku yemek istemiyorsunuz. gitmedim beyler.
 
o aşşağı inerken kapıyı da hızlıca çarptım üstelik

akabinde sen bilirsin diye mesaj geldi

başka da gece boyunca mesaj gelmedi. insanın içi içini yemesi bu olsa gerek gece boyunca bu
duyguyu hissettim.

bir yandan siktir et olm en iyisini yaptın derken bir yandan da kendime kızıyordum ve hep birdaha geri gelmezse korkusu vardı

**bir gün geçti tam 24 saat ses soluk çıkmadı. abartmışmıydım tepkiyi evet abartmıştım onsuzluğa alışabilmeyi bir yana bırak onunla beraberken onu düşünme aralığım saniyede bir
ise salisede bir e çıkmıştı

yarrağımın kelebeği kıza gidip tamam anlat dinliyorum da denilmez amk.sik elimizde götümüzde kalbimizde aklımızda o gece yattım ama yatamadım

sabah işe gittim hani gelir diye

gelmedi

dershaninin önünde dolaştım hani çıkar da görür diye çıkmadı
gidebilme ihtimali olan yerleri dolaştım ama yoktu bi sebebde bırakmamıştım tekrar mesaj atmak için.
elim telefonda erkekliğe bok sürmeden yazılabilme ihtimali olan bütün mesajları aklımdan geçirdim

ama aklımı sikeyim bi bok gelmedi aklıma




**ceyhun efendi tekrar belirdi.

-iki kere daha buluştuk. haberin olsun unut bence sen o kızı dedi

-tamam aferim hayırlı olsun dedim

-he yani akıllı ol dedi

-tamam abi özür dilerim bir hatamız varsa yengeyi de rahatsız ettik kusura bakma dedim
 
-ben yokken peşinde olduğunu duymayayım dedi

-duysan ne yapacan aslanım dedim

-duyunca görürsün dedi üstüme yürüyerek
-bekle lan piç dedim

ebruyu aradım. numarayı göstere göstere.alo sesinden sonra. seni seviyorum deyip kapattım.
cevap bile veremedi.

-duydun hadi icraata geç dedim

o bana tip tip bakarken dayanamadım o sinirle ben ona indirdim kafayı burnuna şerbet burnunu tuttuğu eline damlarken

iki tane daha patlattım.o da bana yarım bi yumruk attı
hemen millet toplandı.bu arada ebru da bana mesajlar atıyor ama okuyan kim amk. meşgulum dükkanın dışına çıkardılar. saydım sövdüm arkasından gitmeye çalıştım ama zor
sakinleştirdiler.

hala bağırıyor amk. oğlu

seni sikecem diye.

gel sik amk oğlu gel sik

telefonu çıkardım. gönderdiği mesajları hiç okumadan çabuk aşşağı in seni bekliyorum evin önünde dedim gittim. evin altına hala yok
çabuk ol diye mesaj attım

bir kaç dakika sonra göründü

direk mevzuya girdim

sen onunla tekrar görüştün mü görüşmedin mi dedim??

...  **hangi ceyhunla dedi

ebenin amı ceyhunla demek geçti içimden o an sinirle ama

-sevgilinle dedim
 
-eski sevgilimle dedi eskiye baya bir vurgu yaparak

-buluştun mu buluşmadın mı dedim??

-dinleyeceksen cevap vereceğim dedi

-ebru buluştun mu bulumadın mı dedim ses tonunu yükselterek

-evet buluştum dedi

-mutluluklar dilerim dedim. dedim ama gözlerim doldu.tam gitmeye yeltenirken

-hani seviyordun dedi

-bazen hata yapabiliyor işte insan dedim

-senin tek hatan beni dinlememek dedi

gözlerim dolu olarak.ve sinirli bir şekilde

-hadi bi kere buluştun anlamadım ama hadi oldu diyelim. ikinci üçüncü belkide benim bilmediğim yüzlercesi vardır.

unutmakta bu kadar zorlandığını söylediğin birisiyle bu kadar çok buluşmanın mazereti bence olamaz. belliki unutmadığına geri dönmüşsün. saygı duyuyorum. göz göre göre beni aldattın.bir de gözümde yalancı olma mazeretlerinle ben gidiyorum. dedim

ağladım ağlayacam ne zormuş amk. sevdiğin birine elveda demek. gidiyorum dedim beyler
ama içimden dualar ediyorum

beni durdursa gönlüme su serpecek bir açıklama yapsa kurtulsam bu acıdan diye

-iyi alıştın bu ben gidiyorum deyip gitmelere.bu mu senin sevgin dedi

ohh dedim anlatacak galiba

-ister dinle ister dinleme ben anlatıyorum dedi

kulağımı iyice kabartarak dinledim birinci ağızdan anlatıyorum beyler



**ceyhun beyefendisi..

ooo yeni sevgili yapmışsın diye buna mesaj atmış üniversitedeyken bizimki cevaplamamış
 
bende seni unutamadığımı sensiz yaşayamayacağımı anlamıştım halbuki diye bir mesaj daha
göndermiş.

bizimki yine cevaplmamış

yarın sabah alanyadayım senin için diye bir mesaj daha atmış bir kez daha cevaplamamış ebru
ebrunun anlattığına göre ceyhuna olan nefret duyguları sevgilisi olan birine asıldığı için iyice
artmış

ve bir nevi intikam almak için ceyhun alanyaya gelince buluşma davetini kabul etmiş cafeteryanın dışında buluştuklarında ceyhun seni çok özledim diyerek sarılmış
sonra içeri geçmişler ceyhun pişmanlıklarını bildiren bir konuşma yapmış

bizimki anlattıkların bittiyse şimdi gözlerimin içine bak demiş bakmış amın oğlu
-ben kelebeği çok seviyorum. deyip kalkmış gitmiş ebru

sonra ebru dayısının karısı yengesinin yanına çay içmeye gitmiş. bunu gören ve bana arabayla
artislik yapan kuzeni

ceyhuna haber vermiş.gel eve çabuk diye.

ceyhunu kızın yengesi de oğlunun arkadaşı olması sebebi ile tanıyormuş. ebru durumdan hoşnutsuzken
o piç bir şekilde oda da yalnız bırakmış ebru ile ceyhunu

ceyhun lütfenli yalvarmalı bir şekilde derdini anlatmaya çalışmış

ebru gitmek ister görününce kızın kolundan zorla tutarak hala birbirimiz seviyoruz biliyorsun derken benim hakkımda da beni kötüleyecek bir kaç söz ilave etmiş.(içeriğini söylemedi)kolundaki hafif morluğu da gösterdi anlatırken

ebru

-bundan sonra onun kadar adam ol başkalarını bari üzme demiş ve çıkmış gitmiş evden sonra lavuk mesaj üstüne mesaj atmış



**vay şöyleydi vay böyleydi. atmış da atmış mesajları
 
son mesajında da eğer aşşağı inmezsen kelebeği dövmeye gidiyorum demiş. ebrunun evde olduğunu bildiği bir anda

bizimki sinirle inmiş ağzına ne geldiyse saymış
çektiği tüm acıların hesabını sorarcasına kusmuş içinde kalan ne varsa

sonrada

-eğer gidip öyle bir şey yaparsan kendime zarar veririm sorumlusu sen olursun. diye tehdit etmiş

lavuk sarılmaya çalışarak affet beni ,sakin kafayla tekrar konuşalım durumu düzeltebiliriz tarzında sözler söylemeye çalışmış

bizimkisi sarılmayıp gözlerinin içine bakarak
tekrar ediyorum ben kelebeği seviyorum.bir daha ne mesaj at ne ara ne de gel demiş evet beyler ceyhun süzmesi kaybetmeyi kabullenemeyerek yapmış bunların hepsini bunları kavga ederken bilsem iki yerine 5 vururdum amk çocuğuna
kızın sözleri bitmiş gibiydi

ben kıza ceyhunla tekrar muhattap olmasın diye kavga ettiğimizi söylemedim. ceyhunun salladığı yumrukta çeneme yarım geldiği için bir belirti yoktu.
ben ne diyeceğimi düşünürken içimi sızlatan sözleriyle devam etti
-bana telefon açıp seni seviyorum deyip kapattığında dünyalar benim olmuştu. ister inan ister inanma anlattıklarıma ama ben seni çok seviyorum kelebek dedi. hafifden düğümlenmiş sesi ile
o an sarılmamız gerekiyordu dimi piçler.bu konuşmanın arkasına sıkı bir kucaklaşma giderdi ama ben biraz suçlu hissettim kendimi sarılamadım.o da galiba ona inanmadığımı düşünerek
yeltenmedi

bir müddet bana baktı

söyle lan işte gerizekalı bende seni seviyorum de.demek geldi içimden ama mallığımdan dolayı söylemedim
 
-yalan mı söyledin yoksa bana. sevmiyormusun dedi??

vazoyu kırmış çocuk suçluluğu ve bakışları ile

-ben seni hep böyle üzeceğim galiba kusura bakma ben gideyim artık dedim

ellerimden tuttu gitme dedi ama ben gittim
şimdi düşünüyorum da ne kadar inatçıymışım amk.

allahtan kız benden soğumayıp o mesajı gönderdi arkamdan

...




**ben giderken kız arkamdan mesajı gönderdi

istediğin kadar git. amacın sabrımı sınamaksa acelem yok.ama başka bir nedenle sevgin bittiyse en azından haber ver

evet böyle bir ihtimal de vardı

kız benden soğuyabilir boku bokuna gurur yapıyor olabilir ve hatta kızı kaybedebilirdik

ama sinirliydim amk

bu mesaja da cevap vermem gerekiyordu,

bir daha bilmem gereken şeyleri vaktinden önce anlat dedim söz dedi sonuna gülücük ekleyerek
sonra düşündüm ulan bu kız beni bu kadar zamanda bu kadar delicesine nasıl sevmişti korkmaya başladım piçler
böylesine bir kızı üzmekten çok korkuyordum

işin en doğrusunu söylemek gerekirse anamdan başka kimse bana bu kadar değer vermemişti bende kızı seviyordum
be pezevenk o zaman nedir bu afra tafra tripler diyeceksiniz

evet haklısınız. bende bilmiyordum

-iyi geceler demeyecekmisin diye bir mesaj daha attı
 
-iyi geceler yazdım sadece

-geri gelemez misin dedi

-yarın görüşürüz dedim

-lütfen dedi




**o kadar da abartmaya gerek yoktu amk. tamam yeter işte affettik. bokunu ne çıkarıyon o kadar kavganın üstüne romantism gider mi.gerçi amk. cavırlarında bu olaya make up sex diyorlar ama.ben türküm amk.

-iyi geceler ebru dedim.

-iyi geceler kelebeğim dedi geceyi tamamladık
ertesi gün kalktım. ceyhun piçini bulmam lazımdı.ama piç çoktan gitmiş amk. okumaya bu arada sınavda yaklaşıyordu
ben hiç sınava çalışamıyordum. arasıra o hazırlık test kitaplarına bakıyordum o kadar sonra içimi bir korku daha aldı
bu kız bir yeri kazanıp gidecekti elbet

ya ben??

gitsem ne olacaktı

anada para yok baba da para yok. bende birikim yok. günlük kazan günlük ye.

başka bir şehire gitsem yurt parası nı boşver alanyaya geri gelecek birikim bile yoktu. hani önümüz yazdı turizm biraz daha canlanır biraz para biriktirebilirdim ama yetmezdi piçler.
ben pederinden yardım almadan okuyan çok az piç tanıdım.

ama askerlik de geliyordu.en azından sınava girip açık öpretim yapmalıydım. ebru ertesi gün geldi
oturduk konuştuk
 
ona durumları anlattım

ilişkinin devam edebilirliğini sabrının sınırını sordum

-yeterince sevmiyormuş gibi mi görünüyorum dedi evet seviyordu ama araya uzun ayrılıklar girecekti. turist kızlarından biliyordum bu muhabbeti.
yazın gelir sikersin.

sonra bir kaç e mail.bir kaç telefon bir süre yazar sonra gider başkasını bulur aynı şeyin ebruda da yaşanmasından çok korkuyordum
-birbirimizi üzmeden en mantıklı olanı yapalım. ayrılmak gerekiyorsa seni üzmemek için razıyım dedim




---kaç gündür bunun peşindemisin kelebek.bu muydu amacın. düşüne düşüne bu mazeretimi mi buldun.tek biz mi olacağız uzantan seven sevmiyorsan açık açık söyle dedi

bak sen. şimdide ben yanlış anlaşıldım.eh amk.

vay amk. çok hoşuma gitti lan bu tavrı. yarram aldın mı cevabı dedim kendi kendime ama dur lan en azından yanlış anlaşılmadan kurtulmam lazımdı.
uzat elini dedim

uzattı istemeyerek ve kızgın halini devam ettirerek

-göhsümün sağ tarafına götürdüm. sence yalan mı söylüyorum dedim. salak değil ki amk. kız.
kalp öbür tarafta değil mi senin dedi

doğru cevabı gözlerimde aramalıydın dedim. şöyle hafiften gülümseyerek baktı.
buydu olay beyler karı kız milleti kandırması en kolay millet. dedeler demiş.
atmasını bildikten sonra tüfeğin atmayanı ,istemesini bildikten sonra avradın vermeyeni
yoktur.
 
-bak dedim. seni bu kadar sevdim. senin yaşadığın acıları en iyi senin gözlerine bakarken onu görürek anladım.

başkaları benim gözlerime baktığında senden kalmış acıları görmesin. dedim

kafamı iki elinin arasına aldı çenemi hafif kaldırıp gözlerime baktı. söz kelebeğim dedi

vay amk. dükkan bu kadar romantizm çok fazlaydı. biri görse makara yapar amk. liseli aşıklar
gibiydik   **bir kaç gün devam ettik böyle. sonra seni eve davet etsem gelirmisin dedi sizin eve mi dedim
evet annemde babamda seninle tanışmak istiyor dedi

ben zaten babasıyla tanışmıştım.ama kız bilmiyordu tabi

o yüzden basit bir mantıkla eğer kızın babası da istiyorsa o zaman sorun yoktur dedim. ama ben utanıyordum
başka zaman dedim ısrar etti.
sürekli senden bahsediyorum. merak ediyorlar seni dedi ya olmaz şöyledir böyledir dedimse de ikna edemedim ertesi akşam a davet edilmiştim bile.
çalıştığım hediyelik dükkanından. masa üstü üfleme camlı üçlü bir mumluk aldım. çok şık birşeydi

eve gittim mesaj atarak ebruya.

kapıyı açtı

içeri girmeden ürperdim

o neydi amk öyle.bir apartman dairesi bu kadar lüks nasıl olabilirdiki elimdeki hediyeden utandım amk etraftaki aplikleri görünce

sıcak bir karşılama oldu biladeri de iyileşmiş.
bilirsiniz tüm gözler üzerinizde herkes size bakar. yarrak gibi ağzından ne çıkacağını bekler yediğiniz yemekten bile zevk almazsınız sıkıntıdan
 
ama çok hoş karşıladılar

artık ebru benim hakkımda ne anlattıysa onlara

-soracak pek fazla birşeyimiz yok ebru herşeyi anlatıyor sağolsun dedi annesi eh amk ebru artı ben kıpkırmızı
zaten tedirginim sayın valide bu kadar gelme işte üstüme




---kızın babası çok piç bir gençlik yaşamış görmüş geçirmiş kral adama benziyordu muhabbet döndü dolaştı. üni sınavına geldi
nereyi istersin gibi bir soru geldi babasından

şimdi boka sarmıştı muhabbet. ebru da tedirgin oldu bu sorudan ama o da gerçekten istiyordu benim bir üni de okumamı

henüz karar vermedim. sınav sonucuna göre değerlendireğim dedim.

vakit bulabiliyor musun sınava hazırlanmaya dedi ebru rahat bıraktığı zamanlar evet dedim
o zaman hiç çalışamadın dedi babası gülüşmeler falan derken ortam yumuşadı yemeğe geçelim dediler
hem yemek hem muhabbet devam etti. kızın annesi de ne yemekler yapmış amk. harbi fakir
piçiymişim o gün onayladım yemek bitti salona geçtik
durum öncesini aktarıyorum. ebru benim maddi durumun kısıtlı olduğunu üni de para ihtiyacımın olacağını bu yüzden açık öğretim okuyacağımı anlatmış

bayanlar da mutfakta kahveyle uğraşırken kızın babası

-sana birşey soracağım anlatacağım ama yanlış anlama lütfen dedi

-buyrun dedim

-biz dedi çok şanslıydık anamız babamız zenginmiş onlardan bize kaldı dedi.ben elimden geldiği kadar diğer insanlara hep yardım etmeye çalıştım maddi konuda dedi
 
hemen sözünü kestim

yanlış anlamaya başladım. devam senaryosunu biliyorum. sağolun iyi niyetiniz için.ama hayır teşekkürler dedim

sizde anladınız dimi lan piçler anlatmaya gerek yok amk.

-bitirseydim dedi

-sözünüsü kestim kusura bakmayın dedim devam ettim




---maddi yönden doymuş olduğunuz belli. dedim sağa sola bakarak.

ama manevi yönden de çok doymuş birisine benziyorsunuz. bana çok iyi davranmanızdan bu sonucu çıkardım. ayrıca misafirperverliğiniz için de teşşekkür ederim. size zaten ebru için bir söz verdim ama illaki birşey paylaşmak istiyorsanız bu sevginizi böyle devam ettirin yeter bana dedim.

-bunu bence bir daha düşün. sana borç vereceğim sonra kazanıp bana geri vereceksin dedi

-lütfen dedim. sağolun.bu kadarı fazla olur.siz benden ebrunun alacağı kararları etkilememi
istediniz.ama sizden borç alırsam benim ebruyla ilgili alacağım kararlar değişebilir dedim.

adam öküz değildi anladı. para baskısı altında aşk olursa zoraki sevmeye devam ederim demek istediğimi

ama samimiyetinize inanarak teşekkür ederim dedim unuttuk o zaman bu konuşmayı dedi
unuttuk dedim.

içeri bağırdı nerde kaldı kahveler diye.bir nevi artık konuşma bitti getirin kahveleri sinyali gibi gelmişti bana bu

suratım düştü. beyler incindim içten içe. tamam eyvallah beyamca kötü niyetle teklif etmedi ama ...

belli etmemeye çalışarak sahte gülümsemelerle devam ettim.

-anneni de getir birgün oturalım dedi annesi

yaa amk. anneme bu söylenir mi.annem gitmez ki zaten.

ne diyecem sevgilimin annesi seni çağırıyor mu diyecem. bacaklarımı keser önce okulunu oku diye.
 
tamam ebru benim annemle bende onun ailesiyle tanışmıstım yeter amk bu kadar samimiyet şimdilik

-inşallah dedim.

bu arada kzın biladeri piçosu tam bi ps hastası yemek bitti direk odasına gitti. içerden sesler geliyor. futbol oynuyor piç. bizi siklemiyor bile

üç beş muhabbet daha yapıp izin istedim.

yine gel dileklerini belirttiler.

annesine babasına teşekkür ettim. ebru bende geleyim aşşağı kadar dedi

sen bilirsin dedim

aşşağı indik apartmanın giriş katında ki koridorda durduk...




**babası ile konuştuklarımızda ebrunun da parmağı olduğunu düşündüğüm için ebruya rahatsızlığımı belirtmek istedim ve

koridorda elini tutarak yürümesi englledim ne oldu dercesine bana baktı
-sen burdan dön istersen yukarıda gecenin kritiğini yapmak için seni bekliyorlardır dedim




**hiç birşey olmamış gibi yaramaz kız bakış ve gülümsemesi ile

-önce ikimizin bir kritiğini yaparız diye düşünmüştüm halbuki dedi derken de sarıldı
-ebru her gece ilişkimizin kritiğini yaparken mutluca iyi geceler dileyebileceğimize emin
misin dedim

-onu bilemem ama her gece hala senin kız arkadaşın olma mutluluğunu istiyorum kelebeğim
dedi




**içimdeki sebebsiz korkulara bir yenisi daha eklenmişti.bu kız beni çok seviyordu ama ya bu hevesi birgüm biterse onun bana olan ilgisi beni ona iyice bağlıyordu.bu sözleriyle kırgınlığım biraz geçti

romantizmin amına koymak bu olsa gerek
 
-yeter mi bu kadar kritik gideyim mi dedim.

-bir yere gidemezsin dedi ellerimi tutarak ve dudağını büzerek



---korkma bir yere gidemem ki sadece kalbinin hücreleri arasında yer değiştiririm dedim nasıl böyle sözler söyleye bildiğimi yıllardır gönlümdeki beklenen sevgiliye hasret olarak
yorumluyorum. yoksa daha önce duyduğum vaya kullandığım cümleler değildi.

-yürüyelim mi biraz dedi

-yok üşürsün böyle dedim

-sen sarılıyorsun ya işte dedi.   ---sadece kalbini ısıtmayla olmaz bu iş dedim

-esas sensizken üşüyorum ben deli dedi

beyler o böyle konuştukça nasıl sevineceğimi bile bilemiyordum. gülmeyi karıştırır oldum amk. yüzümdeki mimikleri tekrar gözden geçirmem gerekti. dudaklarım suratımda garip yerlere gidiyordu

vay amk. aşk ne güzeldi lan




---yok burası iyi gelen geçen komuşulara yakalanmazsan sorun yok dedim

-ne yaparken yakalanmazsak dedi gözlerime o nasıl bir bakışsa bakarak sen kaşındın diye düşünerek
-böyle dedim ve yaklaştım dudaklarına

eh geciken otobüslerini sikeyim onun da canına minnetmiş




**ve dudaklarımız birleşti. kendimden geçtim beyler. sanki bir senedir açım da annem kuru fasulye pişirmiş.o derece

daha önce turist kızlarla benzer öpüşmeler olmuş ama hepsi yatakta son bulmuştu

5 dakika civarı öpüştük.ama bu farklıydı. nasıl diye sormayın farklı işte amk.

yanlış anlayanın götünü sabri reyiz siksin ama sikim bile kalkmadı. nefessiz öpüşüyor olmamıza rağmen

derin bir oh çekerek ayrıldım dudaklarından ve
 
-ben gideyim artık yoksa kötü şeyler olacak dedim piçce gülerek

-deli diyerek güldü. orta şiddette karna da yumruk salladı

-deli senin delin güzelim diyerek




**kendime çektim ve bir kez daha öptüm dudaklarından karşılık beklemeyerek.

iyi geceler bile demeden göz kırparak döndüm kapıya yöneldim onda bir hareket yoktu. kapıya geldim. hala bekliyordu aynı yerde ben beklerken kapıya geldi
ben ona bakarken

-öpmeye mi geldim sandım misafir uğurluyorum hadi dedi. elini sırtıma uğurlarcasına
koyarak

vay amk. gülme krizine giriyordum karnımın içinde güldüm.

-sen bilirsin dedim. imalı imalı bakarak




** apartmanın dış kapısında kaldım bu arada.o bana göz kırptı bu sefer bende ona bir öpücük gönderip gittim
sınava 20 gün civarında birşey kalmıştı.

bundan sonra atacağım adımlarda daha dikkatli olmam lazımdı. beni ve ebruyu riske atacak herşeyden kaçınmalıydım.
onu üzecek ve aklını sürekli bende bırakacak imzalardan kaçınmalıydım

sınav gününe kadar olan her buluşmamızda onu sınava motive etmeye çalıştım

sanki ben girmeyecem amk. sınavına

aklıma takılan ufak soruları bile sormadım kafası karışmasın diye mesela ceyhun ona hala mesaj atıyormuydu
bu süre zarfında ben eve tekrar davet ettiler ama sınav sonrasına salladım. bende ufak ufak daha fazla test çözerek kendimi sınava hazırlamaya çalıştım
 
ebru her ders çalışma arasında mesaj atıyor her sıkıldığında da buluşmak istiyordu yüzde 70 i civarını salladımsada bende özlediğim için geri kalanında buluştuk
bu buluşmalarda garip şeyler konuşmayıp. sevdiğini söylediği zaman bende

o öpmek isterse abartmadan karşılık vererek öpüştük

bir ara ondan soğuyor olduğumu düşünsede sınavdan sonra ne isterse yapacağıma söz vererek ört bas ettim

sınavdan bir gün önce beraber hangi okulda sınava gireceksek o okullara gittik

sanki bilmiyoruz amk.

ebrunun buluşma bahanesi işte

birbirimize şans kalemler aldık bir kırtasiyeden akşam a kadar beraberdik.,
o biraz daha beraber olma konusunda ısrar etsede

ben onu benim için ,kendin ve aileni tatmin edecek bir sonuç al diyerek gönderdim sınava girdik



**o hemen mesaj gönderdi nasıldı diye. fena değil dedim
ben onunkini sordum.iyi gibiydi dedi

öğlen 12.30 civarı babam beni aldı nerdesin gelelim mi yemek yeriz beraber dedi babası ile olmasından dolayı pek yanaşmadığım için.
eve gideyim sonra buluşuruz dedim

ama söz vermiştin ne istersem yapacaktın diye yine bir mesaj geldi o hakkını bununla mı kullanacaksın dedim
iyi tamam off yaa dedi

tamam tamam gel hadi dedim okulun önünde olduğumu belirterek geldiler. arabadan hemen indi sarıldı
 
lan baban direksiyonda ne yapıyon amk. yavaş biraz herifi kızdıracaksın tüfekle kovalayacak
bizi amk.

-nasıl geçti canım dedi

-sınavı konuşmayalım lütfen dedim

-tamam gel babam bizi bırakacak dedi

-yürüseydik dedim

-annemle kardeşimi alıp otele gideriz dedi

-siz planı yapmışsınız bile dedim

otele gittik. tüm personel bu amcık kim dercesine bakıyor.

bilirsiniz otellerde patron kızına herkes hastadır. kimle çıkarlarsa çıksınlar beğenilmez jön

havuz barda ki masalarda oturduk




**ben tabi yine çok gerginim yemeği söyledik
ama yemek yerken ebru normalden biraz daha samimi davranıyordu

-yarın yüzmeye gelelim mi havuza canım dedi

canım mı?? dercesine baktım.lan yavaş ataya saygı biraz.ben zaten tırsıyom adam siktir
edecek diye

-ben yüzme bilmiyorum dedim. canım kelimesi muhabbetin içinde kaybolsun diye

-ben sana öğretirim canım dedi

anası babasıda bişey demiyor.ben kız olsam biri babamın yanında onu dese, diyen mezar
peder hapis

-bana öğretmeye çalışan bir kaç kişi benim yüzümden boğulma tehlikesi atlattı dedim bu arada kzın biladeri de babasına soruyor. yüzme mi bilmiyormuş diye
-yok şaka tabi biliyorum dedim yemekten sonra kardeşi kalktı.
babası işler için otelde bir yerlere gitti.
 
annesi ben ve kız kaldık masada

annesi de çok sevimli bir kadındı. bilindik zengin kadınlar gibi ne yüzündeki boyası fazlaydı ne de çevredekilere kibarlığından ödün veriyordu. hanımefendiydi resmen
annemi sordu

belliki buluşmak istiyordu artık ama annem gelmezdi ki.




-annem yazları yaylaya çıkar biraz daha serin olduğu için. dedemlerin köyüne gitti dedim

ebru atladı

-aa bizi de götürür müsün kelebek diye.

evet çok iyi olur diyerek destek verdi annesi

sanki evlendik biri karım biri kayınvalide amk. nere gidiyorsunuz bi durun.

-çalışıyorum zor ama sezon sonuna doğru gidebiliriz elma ve üzümlerin yetişme vaktinde dedim.

bu ana kız belliki bizim kabile ile de yakından tanışmak istiyordu.

garip bi durum beyler çok farklı iki dünyada yaşamış ailelerin kesişim evlatlarının

gönül meselesi ile iki aile tanışacaktı ama benim temsil ettiğim taraf pek de gurur duyulacak
bir aile değildi

tamam aç değiliz açıkta değiliz ama onların hayatına bakınca daha bir gariban hissediyor
insan kendini

annesi de lavaboya kalktı.

herkes bize bakıyor elemanlardan yada ben öyle hissediyorum ama ebrunun umrunda değil içime girecek
elimi tutuyor

-annenin babanın yanında bari böyle yapma utanıyorum dedim

-biliyorum dedi

-nasıl biliyon dedim

-yüzünden belli oluyor dedi
 
-iyi bulmuşsun eğlenceyi dedim

-annem de çok tatlı olduğunu söylüyor utanınca dedi ey allahım neler diyor.
-intikam almaya zorlama beni dedim.

-tamam özür dilerim dedi.

-bi de sevgi sözcüklerini yalnızken söylesen dedim

-kimden ne saklamaya çalışayım ki herşeyi biliyorlar dedi

-tamam ebru ne yaparsan yap dedim.

-kızma hemen dedi

-kızmıyorum alışamadım henüz anlayışlı ol dedim

surat yaptı tamam diyerek.

-sende üzülme hemen dedim

-o zaman bir öpücük borçluyum dedi

-veresiye çalışmam öpücük konusunda dedim yuh amk orda öpecek engellemesem.
-burda olmaz dedim.

-gel oteli gezdireyim o zaman dedi

niyeti belli kıyı kenar bir yer bulup öpecek.

-ebru madem bu kadar paniksin benimle olma konusunda buraya neden getirdin. yalnız
biryere gitseydik dedim annemler istedi dedi



**bu sırada babasıda anneside geldi. babası ilgilenemediği için üzgün olduğunu belirtip. garsonu çağırarak bişey içip içmeyeceğimizi sordu
içim yanmış barda ne varsa içesim var alkol namına ama hanzoluk belirtisi olmasın diye su
rica ettim
 
onlar da içeceklerini yenilediler

bi kaç otel hakkında konuştuktan sonra

müsade istedim işe gitmek için. bugün izin almadın mı dedi ebru

-yok almadım da erken çıkarım herhalde akşam dedim

-o zaman akşam buluşuruz dedi hem bana hem babasına bakarak bişey de diyemedim.
-12 ye kadar izin dedi babası

-tamam ben sana haber veririm dedim ebruya vedalaşıp gittim akşama doğru mesajı attı.ben hazırım seni bekliyorum diye. gel dükkanda bekle ama uslu uslu oturacaksan dedim
tamam dedi hemen geldi

patron da sığır değil o kadar amk. kızı öyle giyinip kuşanmış görünce siz gidin isterseniz dedi
ben daha bişey demeden ebru teşekkür ederiz dedi. dükkandan çıktık
-nereye gidiyoruz dedim

-sen nereye istersen dedi

-sen karar ver dedim

bi tane türkü bar var oraya gidelim oturalım dedi

oraya gittik. canlı müzik 9 gibi başlıyordu. yarım saat erken gitmişiz iki bira söyledik.
annesine mesaj attı bizimkisi şurdayız diye
 
**genelde genç insanların geldiği bir yerdi. pazar olmasına rağmen duyan gelmiş gibi kalabalıklaştıkça kalabalıklaştı
beklenmedik eleman kızın kuzeni de geldi. bizi görüp masaya geldi
ebruyla selamlaşıp bana da merhaba dostum dedi

dostunu sikeyim senin samimi ol piç

artis tavırlarla oturdukları masaya jack açtırdılar

iki dakikalık keyfim o piçin yüzünden buz görmüş taşşak gibi çekildi

şimdi ebruya gidelim desem yanlış anlayacak bilmiyor ki amk o piçin tam bir piç olduğunu

ebru elimi tutarak biraz da hızlıca içiyordu.

sınavı kutlamaya gelmiş bir kaç ergen olduğunu tahmin ettiğim grup daha 11 olmadan amı götü dağıttı
laf kavgası başladı

fırsat bu fırsat deyip kaldırdım ebruyu dışarı çıktık
1 saat vardı ebrunun eve gitmesine ne yapıyoruz dedi
dolaşalım biraz dedim

yürüdüğümüz yönde giderken o piç de geldi arkamızdan arkadaşlarıyla bağırıp çağırıyor
durdurdum ebruyu o piçler geçsin diye yanımızdan geçerken ebruyu lafa tuttu amk oğlu siktirip gitsene işte
kız benim elimi tutuyor o sordukça soruyor yok sınav nasıldı yok şu böyle bu böyle diye laf döndürdü dolaştırdı ceyhun şu üniversitede okuyor sen de girebilecekmisine getirdi piç
 
ne zaman ayrıldınız siz bu arada diye de soruyor kıza

tamam size de iyi geceler dedim

tuttum ebrunun kolunda ters tarafa doğru yürümeye başladım

ebruyu orda biryerde bırakıp o piçi öyle bir sikesim vardı ki tahmin edemezsiniz

-ceyhunla arkadaşlardı kusura bakma dedi

-bana onun ismini anma ebru dedim

-peki dedi

içimde kalan soruyu da sorma fırsatı buldum

-gönderiyor mu hala sana mesaj dedim

-bi kaç tane daha gönderdi ama cevaplamadım dedi

-hani bana söyleyecektin dedim

-ama cevaplamadım ki dedi kıskançlık krizi yine başladı bende
-ne yazıyor dedim

-özür filan diledi başka da rahatsız edici birşey söylemedi dedi

-yalan söyleme dedim

aman demez olaydım. bana ne dersen de ama yalancı deme dedi bastı gitti.
orospu çocuğu ceyhun uzaktayken bile zarar veriyordu bana koştum arkasından
-dur dedim

durmadı

-ebru dedim

sallamadı

tutmak zorunda kaldım kolundan.
 
tamam özür dilerim dedim

özrünü de istemiyorum. seni de.yalancı olduğuma inanıyorsan seni sevdiğime de inanmıyorsundur bırak kolumu dedi

yine gidiyor

-ya tamam desemde peşinden yine koşturdu yine tuttum kolundan
-onun yüzünden ayrılacakmıyız şimdi dedim

-onu sana sormak lazım dedi özrümü yineledim
-bana inanmıyorsan bırak unutmaya başlayayım dedi üste çıkma politikası uygulayarak
-hani bana vaktinden önce haber verecektin dedim

-kelebek aramıza girmesini istemiyorum.ben unuttum sende unut dedi

-tamam dedim. biraz üzgün üzgün baktı bana

-eve kadar yürüyebilirmiyim seninle dedim

-ben kendim giderim dedi

zorla ikna edip ev mahaline geldik apartman girişine kadar yürüdük sessizce ben durdum o bir iki adım daha attı
-tamam fazlasını haketmedim zaten iyi geceler sana dedim

-iyi geceler dedi. yüzüme bile bakmadan içeri girdi. sinirden kafayı yedim
şimdi yapılacak birşey vardı o piçi bulmak




** ebru hanım bize tavrını yaptı.o sinirle bende o piçi bulmak için geri döndüm.
 
zaten yürüyebilceğiniz bir barlar caddesi var.o saatte

bu arada da telefonu kontrol edip duruyorum ebru bişey gönderdi mi diye ama yok piçi bir barın dışında telefonla görüşürken gördüm
gittim yanına başında bekledim iki arkadaşı da onu bekliyor
-bir tanesi hayır mı bilader dedi hiç siklemedim.
-oop sana soruyom dedi yine siklemedim.
bu sırada telefon konuşması bitti lavuğun

-oo dostum naber dedi

-iyi dostum senden naber dedim. derken neresine vursam diye hesap yapıyordum

ama

-ayrıldınız mı ebruyla yoksa yalnızsın dedi durdum. vurmaktan vazgeçtim.
ulan bu piçler tezgaha düşürmeye çalışıyordu beni belliki bir komplo vardı. yada ben öyle hissettim aklımdan geçenler
1.ebruyla aramıza ceyhunu sokup ebruyu benden soğutmak ve ceyhun ismini sürekli
tazelemek

2.benim bu piçi iyice dövmemi ve bu durumdan önce piçin ailesinin sonra ebrunun ailesinin

en son da ebrunun haberi olmasını sağlayarak üzerime serseri kavgacı ve barbar sıfatlar yakıştırmalarını

düşünüyordum

haksız olmama ihtimalim çok yüksekti çünkü o denyo ne sikime gelipte öyle birşey söylesin
ki.

konuşmaya cevap vererek devam ettik
 


---yok ayrılmadık çok mutluyuz dedim

-ayrılırsınız siz moruk o kız ceyhunu seviyor hala dedi

-helal olsun sana aşktan anlıyorsun dedim

-sen niye geldin paraya mı sıkıştın yoksa dedi resmen kaşınıyordu piç oğlu piç
-dost değilmiyiz gördüm selam vereyim dedim

-tamam hadi aleyküm selam görüşürüz dedi

-mutlaka görüşecez dostum dedim. gitti lavuk ben sinirimle kaldım.
birşey yapamamaktan kudurma bu olsa gerek

şeytan dürttü sikerim ebruyuda aşkınıda ızdırabını da git göm şu amın oğlunu yere götü dışarda kalsın sadece

dedi ama uymadım şeytana herşeyin sırası vardı elbet

bu arada ebrudan hala haber yok

bi de bu çıktı şimdi amk. başımıza.

ne güzel sev'işiyorduk. nerden çıktı amk bunlar ebru göndermedikçe bende göndermedim mesaj. sürdü de sürdü olay iki gün gibi bir zaman geçti sonra dayanamamış olacak ki.
dükkanın önünden geçti içeri bakarak

gördüm içim yandı. yürekte bir cızırtı meydana geldi kapıya çıktım arkasından baktım
köşeyi döndü

arkasından gitsem mi gitmesem mi diye düşünürken dükkanda yalnız olmam sebebi ile gidemedim
 
5 dakika sonra tekrar köşeden göründü yine dükkanın önünden geçecekti bende dükkanın önünde yerimi aldım gözlerimi sadece ona dikerek
o sadece bir kere baktı o da köşeden dönünce kafası önde yürüyerek iyice yaklaştı
geliş açısı dükkana girmeden pas geçecek bir haldeydi

onun yoluna durdum

buyrun hanımefendi dedim. dükkanı göstererek baktı ama konuşmadı
iki gündür işler çok kesat gönlümde dedim hala kızgın gözlerle bana bakıyordu
yeter artık dercesine baktım bende ona

sonra bir adım yana açıldım

sen bilirsin dedim gitmedi durdu



duygu salyalarını yutkundu ağzındaki.bir adım atmaya yeltenir gibi oldu tuttum kolunda hiç birşey demeden
-gidersen bir daha gelme dedim

bu neydi amk.yaa sinirim iyice arttı. sanki 10 tane karıyla grup yaparken yakaladı beni.

-tamam sevdik kıskandı abartma bu kadar dedim

-hep böyle mi olacak dedi

-valla kusura bakma ceyhun hayatında olduğu sürece böyle olacak dedim

-ama ben bişey yapmıyorum ki.hem inanmıyorsun bana dedi.

-inanmasam durmazdım yolunda. al şimdi de çekildim dedim

-ben seni o kadar seviyorum sen gitmeme bile bu kadar kolay izin veriyorsun dedi
 
-seviyordun da iki gündür neden hasret bıraktın kendine dedim

-sende aramadın dedi

-ne bileyim öyle surat yapınca o gece dedim. gerçi suratın hala aynı dedim. suratındaki ifadeyi biraz değiştirmeye çalışırken istemsizce
-özledin de mi geldin yoksa dedim

-özlemedim dedi

-hala yalan söylüyorsun ama dedim

-tamam bu yalandı dedi ama diğerleri doğru sana hiç yalan söylemedim dedi

-tamam biliyorum. sarılsak mı ne yapsak özledim seni dedim ne tatlı bir gülümseme geldi suratına bilemezsiniz.
küçük bir çocuk açlıktan ağlarken meme görünce sevinmesi gibi bişeydi işte lan sevdiğim kız buydu amk
sarıldık bi kaç saniye sonra dükkana girdik karşılıklı seni seviyorumlarla beraber

babasına telefon etti. benim yanımda olduğunu söyledi. gece dükkanı kapatıncaya kadar benimle kaldı.
bu arada bana yardım bile etti. bazı malların tozunu alarak. silerek falan

o kadar süre onunla kalıp öpüşmeden durmak bir hayli zordu ama dükkanda da öpülmezdi
amk

bu durumu

-dükkanı kapatsakmı bir beş dakika diyerek dile getirdim

-erken değil mi dedi ne demek istediğimi anlamayarak

-yok geç bile kaldım dedim

-nereye dedi

-dudaklarına dedim.

-sabredersin herhalde dedi

sabrettim. dükkanı birazcık erken kapattık
 
ve çok zula genelde aşıkların gittiği bir yere gittik.4 birayla

hava da da yaz havası vardı gece olmasına rağmen oldukça sıcaktı. o heyecanlıydı ben heyecanlıydım.
yıllar geçmiş gibiydi öpüşmeyeli...




**oturduk bir yere

açtık biraları. şerefe dedik ben içmeyi beklemeden sorgusuz sualsiz dudaklarında buldum
kendimi

her zamanki gibi dudakları bal kıvamındaydı

bu defa her defaki öpüşmeden biraz daha farklıydı farklı olan onun biraz daha şehvet dolu öüpüşmesiydi onun bu halleri beni de azgınlığa sürükledi
oturduğum yerden dizlerimi kontrol edemez oldum

tir tir titriyordu. karda mahsur kalmış dağcılar misali.

bir süre böyle devam edince haliyle elim ayağım rahat durmaz hale geldi.

başka bir deyimle götüm başım oynamaya başladı. parmaklarımın dokunduğğu noktalar ensesinde aşşağıara doğru inmeye başladı

amk.o kadar turist kız tecrubeme ragmen çok farklıydı.

bir ara nefessizlikten olsa gerek durur gibi olduk ama aklım başka yerlerdeydi daha bir yudum bile almadığım birayı 4 5 dikişte bitirdim
yuh dercesine bana bakarken o da bir kaç ufak yudum aldı

benim birayı hızlı içmemin sebebi ise alkolün nimetlerinden yararlanıp

daha rahat olabilmekti

ama birayı içerken hadi bırak şunu da devam edelim öpüşmeye der gibi elimdeki birayı alıp kenara koydu ve tekrar devam ettik
 
**evet alkol işe yaramıştı ama sadece psikolojik olarak bir biradan ne olacak amk. yıllarca barmen olarak çalışmış adama

ya bana öyle geliyordu yada ebru beni baştan çıkarmak istercesine öpüyordu evet amk baştan çıktım.
başı siktir et kendimden çıktım insan o kadar azar mı amk.
cezaevinde 31 sene yatıp geneleve koşarcasına hızlı hareket etmeye başladı ellerim bacaklarında başlayan yolculuk yukarı çıktıkça tedirgenleştiriyordu beni
elim sıcaklığı hissetmeye başladığı an başka bir sıcaklık yüzümde belirdi

şamarı yine yedik beyler. karekter farklı ama şamar aynı şamar oğlanı olduk amk

evet beyler tokatı atıncaya kadar ona göre sonra benimde katılarak bana göre de olan ''fazla ileri gitmiştim''

amına koyduk mu öpüşmenin koyduk tokadı yedik mi yedik
kendimizi nasıl affettiririz diye düşünmeye başladık mı başladık öpüşmenin tadı damağımda kaldı mı kaldı
be yarram ne vardı o kadar abartacak o zaman cevapsız sorular işte beyler
-abartma kelebek dediğini duyar oldum ebrunun ben bunları düşünürken

-sen de o kadar güzel öpüşme demişim malca

-evleninceye kadar öpüşmeyelim o zaman dedi

bu önerge aklımda kalan bir soruya netlik getirmişti beyler




**bu kız bu konuda bu kadar hassas ise öteki piçle neler yaşadığına da açıklık getirir gibiydi
ama sadece düz mantık tabi.ama çok yüksek ihtimalle kız hala anadan doğma duruyordu ama işin diğer tarafında bana o zamanlar çok korkunç gelen bir söylemde vardı evlenmek!!
 
yuh amk ne evlenmesi daha okul var askerlik var.hem babasına söz verdik. evlilikten büyük karar mı var amk. hayatta
hayatını severek teslim ettiğin kişilere bir nevi götünü dönerek yatıyorsun. e kalkarsa mal din iman tanımadan sikerler beyler
evlenmek tamam lafa karıştırılıp kandırılması basit bir konu ama işin daha realistik bir tarafı
daha var

evleninceye kadar!! lafı basit bir hesap yapalım
bu kız hiç kalmadan mastır yapmadan 4 sene okuyacak. bende açık öğretim okusam.bir sene civarı askerlik muhabbeti. düğün hazırlığı falan derken

kuyruğun üstünden bile baksan 6 sene var evet beyler 6 sene sex yapmadan yaşamak bi de eskiden o kadar tadını almışken
yuh lan yuh amk.

sonra da karılar yok beni neden aldattın yok aşkım sana yetmiyormu falan diyorlar.
yetecekmiydi bana??

işin daha düşündürücü tarafı farzı misal yetti aşkı

ve bekledim 6 sene civarı ya son dakika iş yatarsa yazık olmayacakmı bizim ufaklığın gençliğine

ama herşeye rağmen ebrunun bu davranışı hoşuma gitmedi desem galatasaraylı arifin ceza sahasında kendini bırakması kadar yalan olur beyler



**evet beyler evleninceye kadar öpüşmeyelime bir şekilde çözüm bulmam lazımdı tamam öpüşmeyelim demek sadece bok yemek olurdu
ellerimi havaya kaldırdım enselenmiş suçlular gibi

-tamam o zaman bundan sonra böyle öpüşelim dedim ellerimi ellerinde birleştirerek omzuma indirdi
 
ve bir buse diyelim artık koydu dudaklarımın üstüne evet lan hakaten tadı damağımda kalmıştı
ufak bir not ilerlede unutmayın diye

''ben bundan sonraki zamanlarda ne zaman ebruyu öpmek istesem iki elimi havaya kaldırıyordum

bazen olur olmaz yerlerde elimi kaldırarak piçlik de yaptım. bir nevi aramızda sır espri olmuştu zamanla''
ikinci biraları açma zamanı da gelmişti. açtık.
tam şerefe diyecektim

-başa almayalım dedi gülerek

-evet yoksa evlenmek zorunda kalacağız dedim gülüşürken telefon geldi
-aa babam arıyor saat kaç dedi

bi cevap verseydik amk. hemen açtı telefonu




**merhaba nasılsın geyiğinden sonra,

tam olarak nerde olduğumuzu ve oturduğumuzu söyledi

daha sonra senin gelmene gerek yok.biz kalkıyoruz şimdi dedi

bi zahmet gelmesin amk. gelse ne yapıyorsunuz lan burda dese sıçmık dondan belli olur ebru bana döndü telefonu kapattıktan sonra
-mesajı aldınız kelebek efendi. dedi

-ne mesajı dedim

-sevgili eve bırakılacak dedi

-hangi sevgili dedim. piçlik kokan ses tonuyla

-seni çok seven sevgili dedi.
 
evet olayı kapatmış görünüyorduk. baksanıza kızgın değildi gereksiz abazan hareketimden dolayı

-kendisi gider o boşver oturalım biz dedim. bu espiye kızılır mı amk. kızdı
-yaa kelebek hadi bak saat kaç olmuş dedi bu arada ayağa kalktı
piçliği abartıp oturduğum yerden ellerimi havaya kaldırdım.

-offf deyerek eğildi ufak bir öpücük biraz daha yukarı kaldırdım
biraz daha büyük bir öpücük ayağa ellerim havada kalktım
-kelebek geç ka-lı-yo-rum dedi

-valla son dedim

-tamam alacaklı ol dedi

eh amk.iyi alışmıştı bu alacak verecek ticaretine öp işte öpmedi elimi indirip koluma girerek yürüdük
eve bıraktım




** bundan sonra düzenli buluşmalarımız. onun ailesi ile olan daha sıkı kaynaşmalarımız
devam etti

herşey normal gidiyordu

sınav sonuçları açıklanıncaya kadar sürdü bu

ebrunun puanının çok iyi olduğu attığı sevinç çığlıklarıyla belli oluyordu

benimkini sordu

örnekleme vererek açıklıyorum beyler orda okumak istediğimden değil ama
 
konya selçuk üniversitesi kamu yönetimi bölümüne gereken taban alım puanının 7 puan fazlasıydı.

ki bu çok rahat girebileceğim anlamındaydı

iyi dedim

geldi. puana o da baktı

-nereleri yazacaksın dedi

-açık öğretim dedim

yine kızdı amk. bağırdı çağırdı. boşuna mı o okulda okudun. orayı herkes kazanır. neden 4 yıllık bir yer yazmıyorsun

saydıkça saydı amk. sonra uygun bir dille bir kez daha anlatmaya çalıştı ama ben vurdumduymaz ve inatçı halimden hiç ödün vermedim.
o ısrar ettikçe sinirlendim.

çünkü ben at gözlüğümü takmış geniş düşünemiyordum o zamanlar kafama sabitlemişim amk. para yok rezil olurum o yüzden siktir et okulu
-ebru doktorluk mühendislik kazanmadım. sırf okumak için okumak istemiyorum.4 sene boşa
gider yoksa dedim

ve beni çileden çıkaran

-kelebek bak puanın iyi eğer sorun paraysa izin ver ben vereyim dedi dediğim gibi çileden çıkmış bir şekilde
-bir daha benimle konuşurken ağzından para çıkarsa aramız bozulur. noktamdır dedim ağlamaya başladı
-okumak istemiyorum uzatma lütfen dedim




**aynı gün akşamı dükkandayken babası beni aradı. ottan boktan konuşuyor olmasına rağmen arama amacı belli gibiydi

bunu da sınav nasıl geçti diyerek belli etti zaten istediğimden fazlasını aldım. dedim
 
cevap vermesini beklemeden müşteri geldi ben sizi sonra arayayım diyerek kapattım ama yeterdi artık istemiyorum amk.
ebru mesaj attı akşam bize gel yemeğe diye

yine amaç belliydi. dükkanda yalnızım diyerek salladım uzatmıyorum tek tercih yaptım. açık öğretim işletme
kızda türkiyenin önemli bir kaç üniversitesine tercih yapmış rehber öğretmen yardımı ile. evet artık ayrılığın sinyalleri yavaş yavaş geliyordu
ebru da bu durumun farkında olarak daha sık mesaj atıyordu ayrılıktan şimdiden sıkça bahseder olmaya başlamıştı
çok seviyordum lan kızı o bir şehirde ben bir şehirde nasıl dayanacaktım amk.

tercihler yapıldıktan sonra bir gün akşam erkek kardeşi hariç ailecek yemeğe çıkmışlar dönüşte dükkana uğradılar
artık korkacak bir durum yoktu. tercihi yapmıştım amk.
ebru geldi.

-daha işin çok mu dedi.

-1 saat kadar hayırdır dedim

-babamlarla seni eve bırakırız diye düşünmüştük dedi

vay amk bu kadar sevilir mi?.hepsini kızın hatırına yapıyor olsarak gerekti beyler

-erken daha bırakamam dedim

-iyi biz biraz daha dolaşalım o zaman dedi annesi ulan ayıp ediyorduk hay işini gücünü sikeyim yarım saat sonra mesaj attım. ebruya
- bitti işim diye

-tamam geliyoruz dedi
 
geldiler ben araba nerde diye merak ediyorum. araba yok.amk zaten yürüyerek gelmişler çarşıya

eve kadar benimle mi yürüyeceklerdi yuh amk. yapar mı yapar bunlar desemde
-bizim eve kadar yürüyelim orda götürürüz seni dedi

-iyi dedim. koluma girdi

annesi babası önde kolkola biz arkada yürüdük apartmanın yanına geldik
-babası daha erken uykun yoksa gel birer kahve içelim dedi

-annesi yorgun degilsen gel oğlum dedi ebru herkese cevabı verdi.
-yorgun değilmiş hadi dedi

nerden biliyon amk.

ben rahatsız etmeyeyim desemde apartman girişine yöneldiler bile yukarı çıktık
kahveler geldi. içtik

iş güç biraz muhabbet

-istediğin zaman söyle götüreyim dedi babası ebru yine atladı
-baba gerek yok taksiyle gider artık dedi

-olur mu ayıp olur çıkardık burayafalan derken annesi. ebru ısrar etti biraz daha oturalım baba
biz diye

bi envi siktir etti onları onlar da müsade istedi yatmak için esas bu ayıp amk. bırakılıp gidilir mi ebruyla ben orda gittiler...
 
**onlar bizi öyle bırakıp gidince daha bi utandım.bu kadar olmamalıydı amk.

ebru zaten hemen fiziksel olarak dudaklarını yavşatmaya başlamıştı

tamam bende istiyordum ama bir kaç öpüşmeden sonra ebru daha ihtiraslı öpmeye başlayınca öpüşme sesleri yükselmeye başladı çok sessiz olan ortamda
dudaklarımı zar zor ondan alarak

ayıp oluyor böyle .ok ses çıkıyor dedim tv yi açayım mı dedi
yok ben gideyim doğru değil yaptığımız dedim yaptığımızda yanlışlık yok ama yer olarak katılıyorum dedi ve ekledi benim odaya geçelim istersen dedi
ebru wc ye falan kalkarlar burda göremeyip yanlış anlarlar ben gideyim dedim bir yere gitmiyorsun dedi elimi başının arkasından geçirip omzuna koydu kafasını bana yaslayıp sessizce durdu
bir yandan da elimi okşamaya başladı

lan babası gelse ayıp olacak amk. adam bize o kadar güveniyor evine almış yanlış birşey olmasından korkuyorum
ama sessiz durmakta kötü çünkü içerden dinliyorlarsa ne yapıyor bunlar konuşmadan diye de şüpheye düşebilirler

derken ebruda fısıldayarak konuşmaya başladı zaten

-seni çok özleyeceğim. diye

benim kafam başka yerde olduğu için pek dramatik konuşmaya girmek de istemiyordum

-bende ama korkma hep yanında olacağım dedim. konuyu kapatmak istercesine

-beni hiç bırakma kelebek dedi

-söz dedim

bizimki ağlamaya başladı sessiz sessiz

tam sırası amk. bırak gideyim baban yanlış anlamadan sabaha kadar ağla işte.
 
ebru ağlama moduna geçince ben gidiyorum demek olmaz. sike sike biraz teselli edeceksin. aşkın dikeni işte

-sürekli gelecem yanına sen gidince. hiç merak etme sende gelirsin zaten. telefon var mektup bile yazarım sana dedim

daha bir ağlamaya başladı.ne dedikki amk.




**sarıldım iyice arasıra saçlarından arasıra alnından öperek tamam ağlama dedim içli içli ağlamaya devam etti bir süre
-burda kal bu gece dedi

kadın doğum uzmanının amı amk. sabah baban görse ne yaptınız sabaha kadar dese ne
diyeceksin

-başka zaman söz ama bu gece olmaz dedim

yarım saat daha oyaladı beni sonra ancak kalkabildim.

tam on dakikada kapıda güle güle faslı sürdü. zaten fısır fısır konuşuyoruz sessizce. biri höyt dese kulak zarım patlayacak

dışarı çıktım bir rahatlama geldi. üstümden büyük bir yük kalkmıştı ertesi gün dükkana gittim.
sabah çay poğaca ikilisi ile kahvaltımı yaparken karşı kuyummcuya gelen yeni elemanı gördüm
hep yurtdışında hollanda da yaşamış. okuyan yazın hem tatil hem iş için alanyaya gelmiş.

18 li yaşlarda oldukça düzgün fizikli çok tatlı bir kız.

elif

bu kim lan dercesine bakarken.o da benim mal mal ona baktığımı farketti.

bende otelde çalıştığım dönemlerde hollandalılarla çalıştığım için iyi denilebilecek seviyede flemenkçe biliyorum

iş olmadığı zaman dışarda duruyor.iş olduğu zaman içerde müşterilerle konuşuyordu. zaman zamanda göz göze geliyorduk.
ama işim olmazdı ebru var siker valla
 
elif arka planda kalırken ben yoğumluğumu ebruya veriyordum çünkü

o da zamanın azalmakta olduğunu ve kalan günleri benimle değerlendirmek için sürekli
kontak halindeydik

ebrunun bana olan duygularının tamamen aşk olduğuna hiçbir şüphem kalmamıştı ebru beni bir kaç defa daha eve davet etsede ben gitmeme kararı aldım. ayıptı amk.
ebru dükkana geliyordu arasıra tost yemeye beraber gidiyorduk bazen dükkanı benimle kapatıyordu.

e bu durumları mutlaka elif de görüyordu tabi.

o yüzden elif benim için bir tehdit görünmüyordu. olaylar böyle devam ederken okullar belli oldu. kelebek açık öğretim.
ebru ankara da bir üni. mimarlık




oflayarak poflayarak sürekli dert yanıyordu ayrılacağımızdan dolayı

-bana bir söz vereceksin dedim

-nedir dedi

-derslerin hiçbirinden kalmayıp okulu erkenden bitireceksin bu sayede daha erken kavuşacağız.

eğer derslerde başarısız olduğunu görürsem

tek sebebini kendime bağlarım ve okul hayatın boyunca senden uzak dururum dedim

-nasıl söz vereyim daha önce hiç okumadım ki dedi

-bi kaç sene benim için inek ol bitiren adamlar senden akıllı mı dedim

-söz vermem dedi

-o zaman şimdiden giderim ne halin varsa görürsün dedim.

-çok ağır tehdit ediyorsun ama dedi

-lütfen dedim. ayrılığa tek dayanması gereken sen değilsin beni de düşün.bir an önce bitir lütfen dedim
 
-tamam anlıyorum elimden geleni yapacağım dedi

bok anlıyorsun benim amacım babasına verdiğim sözdü. derslerin kötü olmasını bana bağlayarak benden soğuyabilirdi.

bir gün sabah yine poğaca almadan gelirken. afiyet olsun dedi birisi biraz yozlaşmış türkçesi
ile elif.
-sağol dedim. vereyim istersen birini fazla var

-olur dedi.

birini çıkardım verdim teşekkür etti az bekle hemen yeme dedim.
dükkana yürüdüm çayçıya iki çay söyledim. diafondan getirdi. birini karşıya gönderdim elife
şimdi size soruyorum piçler bu kıza asılmak mı amk. nerdeyse hergün görüyor ebruyu
anlamadı mı kız arkadaşım olduğunu hadi asıldım sansın yanlışlıkla
bu kadar mı çabuk tepki verilir.

-e artık bende sana ısmarlarım bir ara diye gülerek

diyorsunuz ki ne var lan işte jestine jestle cevap vermek istemiş. görürsünüz amk...
zaten yıllarca sap sap beklersin sonra bir kız bulursun ne kadar kız varsa sana yapışır ondan
sonra




**yaz sezonu iyice açılmış çarşı insan kaynıyordu.

benim işler sıkı olduğu için genelde ebru dükkana geliyordu saati belli olmaksızın bazen denize gider bazen otele gider. bazende bir iki saatliğine beraber denize giderdik dükkana geldiği bir gün elifi farketti
 
-kelebek bu kız kim hep buraya bakıyor dedi tedirginlikle ve muhtemel bir kıskançlığı önlemek için
-hangi kız dedim

-şu karşıdaki dedi

-nerden bileyim ebru dedim

oralı değilmiş gibi

konu kapanmış gibiydi ama benim içim çok kötüydü. yemin ederim karşıdaki kızın birşeyler yapmasından korkuyordum

korkutuğum başıma 3 4 gün sonra geldi

ebruyla beraber olduğumuz bir gece konuşmaktan ve onun ilerdeki olası hasretini teselli
etmekten

bayağı bir geç saatte yattım

haliyle dükkana da biraz geç geldim, dükkanı açarken elif elinde ki poğaca ile geldi vay amk. gitsin istiyordum. sanki bulaşıcı bir hastalığa sahiptide ondan kaçarcasına başka işlere başka yerlere bakmaya çalıştım
ama nafie olduğunu

-sana borcumu getirdim dediğinde anladım

-tamam sağol şuraya bırak ben sonra yerim dedim bir an önce gitsin diye.

-iyi işin bitince haber ver beraber yiyelim dedi

ya siktir git yaa bi siktir git amk.

o kadar yarrak sahibi başka adam var beni mi buldun amk.

beyler kahvaltı yalan olsun diye. dükkanda ne kadar iş varsa yapılmaması gereken dahil hepsini yavaş yavaş yaptım

daha bi güzel oldu amk. dükkanı.tam bir soluklanayım derken

-iki çayla geldi.

evet kendisi kaşınmıştı amk. kızdan kurtulmam lazımdı.

-kız arkadaşım gelecek birazdan onunla yiyeceğiz kusura bakma dedim
 
-hangi kız arkadaşın dedi

-yüz tane kız arkadaşım mı var sanki dedim




---haa şu kız tamam dedi

-evet o kız dedim. içimden süphanekeden elemtereye kadar bütün sureleri okuyorum ebru
gelmesin o an diye

-sevgilin mi o senin dedi yaa sanane amk. sana ne??
-evet dedim

-peki dedi

gitti.ohh amk. yaaa

sanki tuttuğum takım şampiyonlar ligi finalinde önde de hakem 90 artıları da bitiren düdüğü çaldı

ebru mesaj attı.

-annemlerle denize gidiyoruz haberin olsun diye

iyi güzel hoş gidin de.

ben sevgilimle yiyeceğimi söyledim. şimdi sen gelmezsen olmaz ki amk. iki üç saat geçti
korkuyorum yemeye. elife beraber yiyecez dedim

ama açlık da başıma vurdu.

sikerim dedim. öleyim mi amk. başladım yemeye

hemen de gördü. gözünü ayırmıyor ki zaten amk. içeri girip dışarı çıkıp ilk bana bakıyor. yavaşça dükkana doğru yürüyerek biraz yaklaştı
-aaa sevgilin gelmeyecek miydi? dedi

-işi çıkmış dedim

-ekildin yani dedi
 
sinirlendim.

-sanane dedim. ekilen benim sen niye karıştıyorsun.al dedim gözün kaldıysa poğaçanda

hakaten amk.o na neydi ki??

uzattım yarım ısırılmış poğacanın birini

-ne kızıyon hemen dedi. agresifleştirmiş seni ekilmek dedi bak yaa bak dövsen dövülmez sövsen sövülmez.
-yaa işine bak alahını seversen dedim. kalktım.

bozuldu gitti. üstüme bir gerginlik geldi amk. kızı yüzünden akşama doğru ebru geldi



** inadına biraz daha samimi göründüm ebruyla. ebrunun canına minnet zaten o ilgi karşısında o da aşkını yineliyor. sensiz ne yapacam diyor
geyik yine benim için sıkıcı olmaya başlayan bir boyuta gelmişti.

-ebru birazda zamanın tadını çıkar. gidince anlatırsın bunları dedim.

-haklısın da sanki beni, benim seni sevdiğim kadar sevmiyormuşsun gibi geliyor dedi

-ağıt mı yakayım ebru gideceksin diye. seni bunları konuşarak mutsuz etmek istemiyorum.
dedim

-tamam da ne bileyim dedi

-24 saat konuşsak bende konuşurum vay şöyle özleyecem vay böyle özleyecem diye ama sonuç olarak sadece üzülürüz dedim

hem sonra pişman olmayacak mısın kelebekle beraberken de hep bunları düşünüyordum diye
dedim

-tamam o zaman beni sevdiğini söyle dedi gözlerine baktım uzunca
-e hadi dedi

devam ettim bakmaya

-sevmiyor musun yoksa dedi
 
yine devam ettim bakmaya

o da bana baktı. biraz bakıştıktan sonra

-söze gerek kalmadı umarım dedim sarıldı
-sorduğum için özür dilerim çok korkuyorum seni kaybetmekten dedi

-kendini kaybetmeden aklına sok kelebeğin herşeye rağmen seni çok sevecek dedim biraz daha oturdu sonra akşam yemeği için eve gitti
o gider gitmez bela yine geldi

-ne güzel romantik bi film izledim. sessiz di ama güzeldi dedi

hasta mı evet amk. düpedüz hasta. daha az önce siktir ettim gelip dediği lafa bak

-sende bul birini bir film de sen çevir dedim

-ben oyunculuğuma güveniyorum da partnerim senin kadar olabilir mi onu bilmiyorum dedi evet anlaşıldığı üzere laf yarıştıralacak birisi değildi. kız resmen kaşınıyordu.
al beni en yakın kuytu yere götür iyice bi sik

yarrak aklımda kalacağına amımda kalsın istiyordu




---olur olur sen bu yetenekle ona da öğretirsin herşeyi dedim

-sağol dedi

neye sağol amk. nedir yani?? iltifat mı ettik

derken bir müşteri geldi dükkana. alışverişi sevdirdi bana amk.

-sende sağol bak müşteri geldi. görüşürüz dedim

-görüşürüz dedi göz kırparak.

bu işin dallanıp budaklanacağı belli olmaya başladı ebru mesaj attı.
-yemek yedin mi diye
 
-yok henüz yemedim dedim

-iyi yeme ben sana getiriyorum dedi

-gerek yok dedim

ama elinde et döner dürümle geldi. bende evden getirecek sanmıştım amk. ebruya bu elif olayını çıtlatmak gerekiyordu ama nasıl
sürekli o kızın tedirginliğini yaşıyordum amk. ölümden korkmadım ben hiç bu kadar

işin ucunda ebruyu kaybetmek var amk.o kadar boşuna mı sevdik.bi zilli yüzünden
kaybedelim

ben lafa nasıl girsem diye düşünürken ebru yine sordu

-ya bu kız hep buraya bakıyor gibi geliyor bana dedi

-taktın kıza boşver dedim.

-galiba senden hoşlanıyor kelebek bu dedi. kıskançca ve ağız ararcasına.

-benim gözüm birtek seni görüyor. kör değilse o da görmüştür dedim. kafası hala o tarafda ebru kıza bakarken.
-hala bakıyormu dedim.

-eveeeet dedi.t harfini uzatırken dudaklarından öptüm ebrunun

-bitti mi şüphen dedim

biraz rahatlamış olacak ki espriyi patlattı

-yoksa bu kız senin eski sevgilinde beni onu kıskandırmak için mi kullanıyorsun dedi. gülerek ama şüphe ile

-vay be yakalandık. buraya kadarmış.dur bana bir müsade et gidip sorayım eğer yeterince
kıskanmışsa seni terkedeyim dedim

-bacaklarını kırarım gidersen dedi. hafiften sol böğrüme alttan kroşe ile

-dudaklarımdan tutta gitmeyeyim dedim. tam öpmeye yaklaşırken.
-şaka şaka dükkanda bu kadar öpücük yeter dedim

-offf dedi.
 


**ben bu sırada çok büyük özen göstererek elife hiç bakmadım. bizimki kıllanmasın diye. ama onun arasıra baktığını hissediyordum ebrunun bakışlarının oraya kaymasından
biraz daha cilveli aşıklar modunda gece dükkanı kapatıncaya kadar konuştuk. sonra beraber kapattık
ebruyu evine bırakırım herhalde düşüncesi ile dükkandan çıktık

-ebru nereye gidiyoruz dedi

-seni eve bırakayım dedim

-evde beni yalnız bırakma sende gel dedi

-ebru geç oldu.hem artık gelmeyeceğimi söylemiştim sana utanıyorum dedim.

-gel bir yorgunluk kahvesi içelim söz istediğin saatte gidersin dedi

şöyle yukarı bir baktım evde ışık yanmıyor.iki ihtimal var ya evde kimse yok ya da yatmışlar iki ihtimalde benim istedmediğim bir durum.
eğer evdelerse ve yatıyorlarsa rahatsız etmek istemiyorum.

eğer dışardalarsa ve eve gelip bizi görürlerse yanlış anlarlar diye istemiyorum zaten eve çıkarsam ebrunun rahat durmayacağı belli.
haa istemiyor muyum ebruyu öpmek?? çok istiyorum ama bana nedense onların evinde yapmak tamamen racon dışı geliyor

-birşey içmek istiyorsan gel başka bir yerde içelim ama eve çıkmayalım. dedim

-tamam nereye gidelim dedi

-bilmem dedim

-hadi sizin eve gidelim dedi

-ebru saat geç oldu merak ederler dedim

-arıyorum dedi

annesini aradı. biraz geç geleceğini söyledi.bi kaç şey daha konuştular. ismim de geçti bir ara sonra bana dönüp tamam dedi hadi gidiyoruz
 
annem yaylada babamla. muhtemelen bilader evdeydi

onu aradım nerdesin diye

-arkadaşlarlayım abi dedi

-tamam ben haber vermeden eve gelme dedim

-olm eve turist kızı atma komşular şikayet eder anneme dedi

evet o ihtimal de vardı. saat geçti ama gören olabilirdi

-tamam sen işine bak dedim




**bindik taksiye içimde acayip bir heyecan.ama kızı sikme heyecanı veya onunla yalnız kalacağımız heyecanı değil

bi bokluk çıkarmı kaygısının heyecanı

girdik eve tabi kimse yok

-sen geç ben sana bi çay yapayım dedim bir kere öptü tamam dedi
içeri geçti

bende suyu ısıtırken içeri girdim
koltuğa oturmuş beni bekliyor

-gel dedi oturmam gereken yere elini vurarar oturdum
yine sarıldı öptü. bende karşılık verdim

bir müddet sonra oturarak öpüşme yavaş yavaş koltuğa uzanarak öpmeye döndü o üstte ben
altta

heyecanla beraber cinsellikte ön plana çıkmaya başladı bende bunu o da hissetti tabi üzerimde olması vesileli ile.
ama ben yanlış birşey yapıp tokatı tekrar yeme korkusu barındırıyordum yüzümdeki sinir uçlarında
 
ben kendimi tutamaz ve dudaklarından boynuna doğru dudaklarımı kaydırmaya başlayınca nefes alma ihtiyacı duyarak
-şu çay suyuna bir bakayım dedim

-su yanmaz merak etme dedi

-ben kendimi yakacam ama dedim altından sıyrılarak kalktım

biraz da yavaştan alarak sikimdeki damarların içindeki kanın sınırlarını aşmak istemesini engllemeye çalıştım

bir süre sonra çayları hazırladım dalga da eski haline döndü benim yanına tekrar gittim.
çay içerken babası aradı
aha dedim boku yedik diye düşünürken




**babasını fırçalayarak

-tamam bana çocukmuyum ben aradığınız zaman ulaşıyorsunuz işte dedi

bu kötü bir histi beyler ebrunun benim için babasına bunları demesi o gecenin uzun olacağının göstergesiydi

ayrıca oldum olası ailesine ters konuşanlardan nefret etmişimdir. amın çocuğu onların siki ve amı terksin işte
-tamam hadi götüreyim seni dedim

-yok ben konuştum dedi

-ebru hiç hoşlanmadığım şeyler yapıyorsun dedim

-ne oldu dedi

-neyse boşver dedim surat yaptı kalktı
-istenmediğim yerde durmam dedi
 
-istendiğin yere de gitmiyorsun ama dedim

-sen beni istemiyorsun o zaman dedi

-konuyu saptırma dedim

-ya konuştum kelebek tamam sorun yok işte dedi

-ne yaparsan yap benim yanımda onlarla böyle konuşma bir daha dedim. biraz gerginleşen bir
ortamda

-biz seninle anlaşamayacağız galiba dedi

evet amk. aşk bu işte.sen o kadar ayılıp bayıldığını söyle öp kokla. sonra bir küçük olay olsun biz seninle anlaşamayacağız olur muhabbet
nerde kaldı aşk? nerde kaldı uğruna ölmek

-benim bugün olup yarın olmama ihtimalim var ama onlar senin hep ailen olacaklar dedim

bunu söyledikten aklıma çok kötü bir düşünce geldi

''acaba kız,ben ailenle aranı iyi tut derken ailesinin parasında gözüm olduğunu düşünür müydü??''

inşallah düşünmezdi

-ben gidiyorum kelebek dedi

-biraz daha otur ben seni bırakırım dedim

-yok gidecem dedi

bilirsiniz amk. kız alınganlıkları 5 yaşındaki yeğeniniz gibi davranırlar

-ebru otur lütfen böyle gitme dedim

-ben senin için neler yapıyorum sen bana neler diyorsun dedi

-benim için başkalarının kalbini kırmanı istemiyorum dedim

-ama sen bunun için benim kalbimi kırıyorsun dedi hatasını da kabul etmiyor amk.
-tamam özür dilerim. kusura bakma dedim

-tamam önemli değil ben gidiyorum dedi
 
kalktım sarıldım. sonra biraz da zorlayarak öptüm

zorlama ile tekrar öpmeye çalışırken artık zorlamaya gerek kalmadığını gördüm çünkü o da karşılık veriyordu

evet lan kavga sonrası daha heyecanlı oluyordu öpüşmek

heyecanıma jr.kelebek te yenik düşerek karşılaşmaya ayakta devam etme kararı aldı maç öpüşmeyle devam ederken
ben ebruyu fazla zorlanmadan koltuğun üstüne nakavt pozisyonuna getirdim ama esas nakavt olan cinsel abazanlığımdı.
artık tahret mahalinde sürtünmelerde olmaya başlamıtı bunlara dokunmalarda karşılıklı olarak eklendi
ama vücudum istemsiz olarak ebruyu çok istediğimi belli etmeye başladı bunu da ebru hissetmiş olacak ki
-daha önce hiç yapmadım şu an hazır değilim ama ilk senle olacak söz dedi




**ebrunun böyle demesi içimdeki cinsel hormonların kurumasına neden oldu

evet soru bile sormadan cevabını bilmek istediğim bir soruya net bir cevap almıştım kim sorabilir ki o kadar sevdiği birisine bakire misin diye??
-tamam. yine ileri gittiysem kusura bakma dedim

-bende gidiyordum az kalsın dedi gülerek bir müddet sonra taksi çağırıp eve bıraktım ertesi gün işe tekrar gittim.
elif yine ordaydı

ben ebruyu düşünürken sabit bir yere bakıyordum mesela o biraz yürüyerek bakış açıma girip
orda bekliyordu

onu görünce yüzümü çeviriyordum sonra ister istemez yine ebruyu düşünürken bir yere dalıyordum

o yine oraya geçiyordu
 
sabah gelince günaydın

yemek yerken az yaklaşıp afiyet olsun durup dururken hayırlı işler
nasılsın gibi diyalog kurma peşinde gibi görünüyordu

her seferinde tersleyip selamlarını almamama rağmen inatla bir şekilde diyecek birşey
buluyordu

ebru dükkana yine sürekli geliyor

ama elif ebru dükkandayken her hangi kendini farkettirici bir hareket yapmıyordu ebrunun sürekli dükkanda olması patrona da rahatsızlık vermeye başladı
-olm ne yaptın lan bu kıza hamile mi yoksa peşinden ayrılmıyor dedi

bi dakika patron kere sikerim seni ama akıllı ol amk. sevdiğim kızla böyle konuşma
-ben çağırıyorum dedim

-haa iyi o zaman dedi

ama rahatsızlığı da belli oluyordu

sikimde mi amk.




**bir gün erkek arkadaşlar dışarı çıkmayı teklif etti ebrudan da izin alarak dışarı bir discoya gittik
yaz olması vesilesi ile discolar ana baba günü alanyadaki discolar bilen bilir çok yakındır bir birine
birine girersin ortamı beğenmezsen çıkarsın diğerine geçersin

3 sap olmamız genelde discolara girişi bizim için zor hale getiriyor olsada

genelde insanları tanıdığımız için herhangi bir sorun olmadı bende gözcü onbaşılar gibi ebruya sürekli durum bildiriyorum bir iki tane yer değiştirken disconun birinde
 
kimi gördüm??

elifi

yalnız mıydı??

hayır

yanında bir sapla beraber disconun önündeki barda dans ediyorlardı kafası da hafiften güzel olduğu sallanışından belli
birden ayağıma bu kızdan kurtulmak için fırsat geçtiğini düşünerek kendimi ona göstermeye karar verdim
bu sayede onu bir erkekle görmüş olacaktım ve bu durumda benden uzak duracaktı elifle yanındakinin biraz daha samimi bir şekilde dans etmeye başladıklarında yanına yaklaştım
elifin suratının bana dönük olduğu yere geçtim

10 saniye kadar farketmedikten sonra

bana bakınca

gülerek ve vaayy gibisinden

-iyi eğlenceler dedim

kızardı biraz ayrıldı lavuktan

bende hemen olay mahalini terk ettim

kendi kendime sevinirken ve diğer arkadaşları alıp başka yere gitme planı yaparken arkadaşların 70 lik bacardi şişesine sex on the beach kokteyli yaptırıp kızlarla shot şeklinde ısmarlamaya çalıştıklarını gördüm
eh amk. gidemeyeceğimiz anlamına geliyordu bu




**bir an önce bitsin diye bende iki shot attım. topu topu 17 tane çıkar zaten

-olm siktir git kendine içki al diye de terslendim 3 üncüyü içmek isterken
 
-hadi gidelim başka yere dedim

-amk. manitan var bizi bari düşün takılalım az acele etme dedi

bu arada elif ne bok yiyor diye kafamı çevirdiğimde o lavuğu yanından çoktan siktir etmiş tek başına ona asılmaya çalışan erkeklerle mücadele ediyor
ama kafası da benden tarafta

bu arada ebruyla telefonda mesajlaşarak geyik de yapıyoruz

bana belli etmeden yanında kim var ne zaman gideceksiniz gibi sorular sormaya çalışıyor bende onu gıcık etmek için piçliğine onu kızdıracak şeyler söylüyorum turist kızlar hakkında derken yanımda dikilen bir şahsiyet olduğunu farkettim
kafamı döndüğümde elifi gördüm

-sadece dans ediyorduk dedi

-banane dedim

-haberin olsunda dedi

-ne yaparsan yap beni ilgilendirmiyor dedim mesaj yazmaya da devam ediyorum
o konuşurken benim kulağıma eğiliyor yüksek sesten dolayı

-bişey içermisin dedi

-yok gidecem birazdan dedim

-beni de bırakırmısın eve dedi

-araba yok bende. taksiyle gidecem dedim

-tamam beraber bineriz o zaman dedi

-paran yoksa para vereyim git dedim

-param varda korkarım yalnız gitmeye dedi

-madem korkuyorsun niye yalnız geldin hem baya cesurca dans ediyordun az önce dedim bunu benim kıskançlığım olarak algılamış olacak ki
 
-kıskandın mı dedi

-kıskanılacak kişi kategorisinde değilsin benim için dedim

ne kadar terslersem o kadar inat ediyordu

-hem kimse teklif etmiyor ki çıkmak için dedi

-yanlış kişilerden teklif beklediğin içindir dedim

sıkıldım. kendimi ebruyu aldatıyor hissettim. arkadaşlara ben gidiyorum dedim mekanda çıkmaya çalışırken kalabalığı yararak o da arkamdan geldi
**ben bu durumdan çok daha rahatsız oldum.

ebrunun bir tanıdığı.

ceyhun piçi veya tayfasından birisi

beni o halde görüp yanlış anlayabilirlerdi

merdivende bekledim

bana yetişti

-sen nereye dedim

-taksiye kadar geleyim lütfen dedi

-elif burda kal gelme arkamdan dedim

-ben başka taksiye binerim dedi

-elif siktir git başımı belaya sokma benim dedim

-sen siktir git dedi

oh canıma minnet

-tamam siktirip gidiyorum dedim

yürüdüm aşşağı indim. kapıdaki kalabalıktan geçmeye çalışırken

arkamda ilerlememi bildiren el yine elifin eliydi

dışarı çıktım ondan sıyrılarak

taksiye doğru hızlı adımlarla ilerlerken
 
arkamdan yazlık kısa topuklu ayakkabısıyla koşarcasına yürüyen yine elifti...




**bir kız bu kadar bir olayı abartamazdı abartmamalıydı.
siktir ettim amk.hep ters davrandım hala yüzsüzlük yapıp peşimden geliyor

ceyhun piçi de piyasada görünmüyordu

acaba ceyhun mu gönderdi bu kızı diye düşündüm ama

imkansızdı amk. kız gelmiş işe başlamış kuyumcunun bir tanıdığı vesilesi ile gelmiş ama olabilme ihtimali bile beni korkuttu ve adımlarımı daha da hızlandırdım
abi sıra hangi takside derken artık koştu mu ne yaptı amk. elif de arkamdan yetişti muhattap olmak istemezcesine tanımıyormuş gibi yaparak direk taksiye bindim taksicide bininceye kadar o da arkaya bindi
taksici nereye gidiyoruz dedi arkamı döndüm adres ver dedim yeri söyledi
daha kalkmadan ne kadar yazar abi dedim taksimetre ne yazarsa o dedi
ortalama dedim

bi rakam söyledi

biraz da fazla vererek

bu kızı oraya bırak abi dedim indim taksiden

sonra arabanın arka kapısına geçtim ki kapıyı açıp çıkmasın

onu gönderdikten sonra

bende bir taksiye binip eve gittim

ebruya da eve gittiğimi iyi geceler dilediğimi söyleyip yattım
 
ertesi gün ebru dükkana geldi

bi kaç geyikten sonra asıl gelme amacı olan dün geceye lafı getirdi şuraya gittik böyle yaptık
buraya gittik bunu yaptık diye bi kaç olay anlattım

-başka?? dedi

bunu duyunca galiba bi boklar duydu bu diye dünki olayı anlatmaya karar verdim




---elif i de gördüm dedim hemen tepkiyi gösterdi
-bak sen elif le eğlendik demek sakin görünmeye çalıştım
-yok hayır erkek arkadaşıylaymış dans ediyordu selam verdim dedim

-sanane niye selam veriyorsun. neden rahatsız ettin dedi

amk bu kadarını duyunca delirmiş görünüyordu. gerisini anlatsam tam domaltacak beni elifin çalıştığı dükkana doğru

ama anlatmazsam ve eğer birisi ona ,çıkışta veya takside beraber gördüğünü söylemişse domaltmadan ayakta siker diye düşünüp
geri kalan hikayeyi de anlatttım hiç bir sikim söylemedi
-hiç birşey yok ebru olsa zaten sana sürekli mesaj atmazdım dedim

-ben saat 3 ten sonra(son mesaj) ne yaptığını nerden bileyim dedi

-hayatım geçekten birşey yok istersen elife sorabilirsin dedim

-kendin sor kendin cevabını al kelebek dedi kızdım bekle burda dedim
ebruyu kaybetme korkusu sardı beni amk karşıya gittim
 
elifi sordum işe gelmemiş

eh amk.yaa hastalanmış gelmemiş ebruya tekrar dönüp
-işe gelmemiş bugün dedim

-artık ne yaptıysan kıza dedi ben sinirden of pof çekerken kalktı gitti
bu gereksiz olduğunu düşündüğüm hal ve terkedişi kalbimde fatmagüle tecavüz edilişi hissi
verdi

hiç haketmeden haksız yere kalbime gereksiz bir yarak girdi. kalbim sikildi amk. ne bok yaparsam yapayım bir süre konuşmanın çözüm getirmeyeceğini düşünerek ilk hamleyi tekrar ondan bekledim
madem seviyordu gelirdi??

daha önce gelmişti, tekrar gelirmiydi??

gelmedi piçler

taaaaa ki babası gelene kadar

babasına geçmeden önce ertesi gün elif kendi dükkanına geldi çağırdım gel diye
-efendim dedi




-aferim dedim. sonunda ayırdın bizi

-biz seninle birleşmedik ki ayrılalım dedi aklına mantığına sokayım elif
-ebru ve ben ayrıldık senin yüzünden dedim

-ben ne yapmışım dedi

-bo var peşimde dolanıyorsun dedim
 
-kim dolaşıyor senin peşinden dedi

-seni kıskandığı için terk etti dedim

-o gece bizi mi görmüş dedi

-ben anlattım dedim

-hem sen salaksın hem o salak o zaman dedi

-ne yaptık ki.hem sen anlatıyorsun hem de o kıskanıyor dedi

-yapalım istersen de boşuna kıskanmış olmasın dedim

-düşünmem lazım dedi

hay sikim yaa tam cinayetlik kız amk. biri bunu vursa yemin ediyorum adalet önünde yalancı şahitlik yaparım

-elif git.bir daha lütfen diyorum ama lütfen benden uzak dur dedim baktı kaldı bana
-uzak durma süren şimdi başladı hadi güle güle dedim

yine bozuldu gitti

zaman geçti piçler ebrudan hiç haber gelmedi

gözüm yollarda kaldı belki yine gelir dükkanın önünden geçer diye geçmedi bir gün babası dükkana geldi
oturduk 3 5 muhabbet ebrudan ayrıldığımızdan haberi yokmuş gibi

-ebruyu okul ve yurt işleri için ankaraya götüreceğiz. düşündüm ki ona sürpriz yapalım seni de götürelim dedi

lan biz kızla konuşmuyorduk ki amk. yada kız benle konuşmuyordu demek daha doğru olur.
resmen terk etti beni

ama bu durumu babasının bilmemesi ilginçti hiç mi üzgün gözükmedi evde amk
hiç mi farketmedi babası dışarı eskisi kadar çıkmadığını

-ne zaman gideceksiniz dedim

-yarın gece 1 de yola çıkacağız dedi(alanya/ankara 7 saat arabyla beyler)
 
-tamam patronla konuşayım ben size haber veririm dedim

-tamam bekliyorum dedi gitti

dedim patron olay böle böle gitmem lazım

olm iş güc derken gözünü seveyim dedim kaptım izni ama bakalım zaten ebru ne tepki verecekti
babasını arayıp

-tamam geliyorum ama madem sürpriz yapmak istiyorsunuz, beni evin ordan değilde alanyanın çıkışından

tam sürpriz olsun dedim

-süper fikir yarın gece yola çıkmadan 5 dakika önce sana haber veririm. sende gidersin oraya
dedi

anlaştık

gün geldi. gece oldu

babası beni aradı




**ama ben zaten yarım saat önceden taksiyle ordayım amk. intihar mı edecen burda ne işin var diye de makara yapıyor
bir nevi intihardı aslında kendimi kurban edecektim ebruya ya kollarına düşecektim ya da
derde tasaya

her arabaya dikkatle bakarken kalbim 132 decibellik kolonun bas mandolini gibi gidip geliyordu her arabada

derken sinyal vererek bir araba yaklaştı

evet geliyordu amk

durdu. arka kapıyı açtım direk içeri girdim

önde babası ve annesi arkada da ebru. kardeşi gelmemiş

o kadar benim hakkımda iyi yazar diye atıp tutuyorsunuz alın amk.o ebrunun bakışının tarifini
vermiyorum

o an hissettiklerimi anlatamıyorum
 
beyin ölümüm değil ama kalb ölümüm gerçekleşti

o ne oluyor deyinceye kadar

babasına bakarak ortayı yaptım gökhan gönül mü dersiniz quarezma mı dersiniz yoksa sabri
reyiz mi dersiniz

hakemin gol kararı vereceği geçerli bir açıklama yapsın diye

-sana sürpriz yaptık kızım dedim bu arada da sürmeye başladı
arabaya ne olur dur dedirtmesin diye başında dolaşan şeytanlardan medet aradım ebrunun

neyseki başka mesaidelerdi ve

-iyi yapmışsınız dedi

bana da merhaba deyip önüne döndü

ama hiç de hoş bir merhaba gibi görünmüyordu

neyse buna da şükür diyerek oturdum oturduğum yerde pişman pişman
amk.bi bok yapsam da pişman olsam neyse

annesi bir kaç soru sordu

çok efendi bir çocuk üslubu ile hepsine cevap verdim

babası bi kaç kez aaaa?? öyle mi?? gibi kısa kelimelerle konuşmaya katılsada

bizimki hiç bir tepki vermeden yüzünü diğer cama döndürerek yolculuğa devam ediyordu ben ise hiç acele etmedim.yol yakınken durdurur beni falan yolda indirirler diye bekledim konyaya kadar bekledim
ama bir baktım bizimkisi zaten uyumuş

kafası da bir müddet sonra benden tarafa döndü

yüzüne öyle derin derin bakarken ağlamadıysam en abazanız siksin ağlama değil de duygu boşalması diyelim
 
lan ne kadar güzeldi amk. annesi de kendini uykuya kaptırmışken ön koltuğa biraz yaklaşıp babasına

düşük sesle




---uykunuz gelince haber verin size fıkra anlatayım uykunuz kaçsın dedim sanki dünyanın en komik fıkrasını anlatmışım gibi gülme krizine girdi adam
-tamam gerek kalmadı allah iyiliğini versin açtın yeterince dedi

-allahtan fıkra anlatmadım dedim gülmeye devam etti
durup durup gülüyordu.bir ara kafası mı güzel diye şüphelensemde ben de o gülüyor diye gülmeye başladım
biraz daha ilerledikten sonra

götümü biraz daha ebrudan tarafa sürüdüm hani üstüme uyuyakalmaya devam etsin diye. benim gözümde gram uyku yok
içim heyecanlı, telaşlı,ne yapacağını bilmez bir şekilde

beşiktaşlı deli ibonun sol kanattan sopu sürerken ne yapacağını bilememek gibi farklı bir
duygu

-babası anlat bakalım diyerek düşüncelerden arıttı beni

-ne anlatayım dedim şaşkınlıkla

-fıkra anlatacaktın ya dedi

-ben fıkra bilmem ki dedim

yine gülmeye başladı herif.amk hiç espri görmemiş gibiydi hayatında

devam ettim o gülerken

-oo durum bu boyuta geldiyse duralım bari dedim

-yok yok uykum yokta can sıkıntısı işte zaman geçsin dedi bi milyon fıkra bilirim aklıma bir tane gelmedi o zaman.
 


**sonra bir tane geldi anlatmaya başladım ama fıkra biraz bel altı olduğunu anlatmaya
başladıktan sonra farkettim

ulan devam etsem mi etmesem mi diye düşünürken

hep sizin gibi eee
eee sonra ne oldu demeye başladı

unutmuş numarası yapsam rezil olacaz adama sikerim ne olursa olsun diye devam ettim fıkra bittti
herif krize girdi amk. arabayı sağa çekti indi arabadan

açtı fermuarı hem gülüyor hem işiyor ben içerden duyuyorum sesi yuh amk. zengin adama öyle işemek de yakışmıyordu.
araba durunca annesi de uyandı. neden gülüyor bu dedim fıkrayı annesi de anlattırmasın diye
-bilmem dedim

bu arada babasıda gülerek arabaya bindi. ebru kapı sesine galiba uyandı bana dönerek uyku sersemliği ile olsa gerek
-ne oldu kelebek dedi.

-birşey yok aşkım dedim kolumu omzuna atarak ve yarım sarılarak düşük bir sesle hemen orjinaline döndü amk. suratı asıldı. dudaklar büzüldü.
tavır yapılarak elim omzundan alında dizimin üstüne bırakıldı ve kafa tekrar camdan tarafa çevrildi

bende surat düştü. içten içe offlama başladı sikeyim böyle işi diye ruhumda isyan çıkarıldı. şeytan yanıma usulca yaklaştı bas şuna tokadı
dinle lan diye lafa gir gerisini tek solukta tekrar anlat üzerine de seviyorum lan ı ekle yapış dudaklarına dedi ama
 
şeytanın bu teklifini

1.kadına el kalkmaz ilkesi

2.arabada yalnız olmamamız sebeblerinden dolayı reddettim. ben yine sus pus otururken babası
-allah aşkına bir tane daha anlat dedi

amk. fıkra anlatacak hal mi kaldı. kızın kalb hücrelerime tek tek yumruk atıyor haberin yok bu arada fıkrayı da hala biliyorum. isterseniz anlatırım
-aklıma gelirse anlatırım dedi

annesi dayanamadı ne fıkrası o dedi

vay amk babası anlatmaya başladı fıkrayı hem de karısına hemde ebru da duyuyor. eyvah ki ne eyvah rezil oldum. kıpkırmızı geçtim
yüzüme çıkan kan sikimin damarlarında gezse sikim 2 santim kalınlaşırdı

babası şerefsizi sansürsüz anlattı.ben öyle mi anlatmıştım amk. adam sikme yerine şey ediyoru kullanır

ebrunun fıkraya verdiği tepki gelecekteki bana tavrının sinyali gibiydi...




**adamın birisi yolunu kaybetmiş. bir köy yoluna girmiş arabasıyla
köy meydanından geçerken bir bakmış ki herkes feryad figan ağlıyor adam merak etmiş durmuş
yakalamış köylünün birisini

abi ne oldu hayırdır? herkes yasta demiş

köylü-bu civarın en güzel kızı öldü onun için ağlıyoruz demiş

adam çok meraklanmış mutlaka bu kızı görmem lazım demiş kendi kendi kendine hayırdır neden öldü diye sormuş adam
 
köylü-valla bizde bilmiyoruz demiş

adam-ben doktorum müsade edin bir bakayım belki anlarım neden öldüğünü demiş tamam demişler
doktor kızın olduğu odaya girmiş bir bakmış kız harbiden 10 numara
adam kıza şöyle bir bakıp yüzünü okşarken hala hayatta olduğunu farketmiş
ama çoktan siki kalkmış adamın

kendi kendine planı yapıp. ulan nasıl olsa herkes bu kızı öldü biliyor ben bunu burda bir güzel
sikeyim

sonrada boğazını sıkar tekrar öldürürüm diye düşünmüş adam sikerken kız da ayılmış
tam onu tekrar boğmaya çalışırken köylüler sesi duyup içeri girmiş bir bakmışlar kız canlanmış
ooo sen ölüyü dirilttin bize de anlat nasıl yaptın diye

adam -meslek sırrı söyleyemem desede silahı dayamışlar kafasına sike sike söyleyeceksin bize ölüyü diriltmeyi

bu sırada kız da beni sikerken canlandım demiş

köylüler kızın canlanmasına sevindikleri için ve tıpın yeni yöntemi olduğunu düşündükleri için adama ses çıkarmamışlar

adam gitmiş aradan 1 ay geçmiş

canı o kızı tekrar isteyince aynı köye yine gitmiş bir bakmış yine herkes ağlıyor
yine köylünün birisini tutmuş sormuş yine ne oldu hayırdır diye
köylüde cevap vermiş

-bizim köyün bir imamı vardı.bir hafta önce öldü.bir haftadır sikiyoruz daha canlanmadı...
 


**babası fıkrayı anlatıp gülerken anneside gülmeye başladı.ben ise rezil rezil otururken. ebru bana dönüp sadece
-terbiyesiz dedi

vay amk. daha da bir utandım. hata bende amk.o fıkra anlatılır mı??

yada nerden bileyim herifin fıkrayı anlatacağını ben erkek erkek konuşuyoruz sanmıştım içten içe tilt oldum adama
ama onun sikinde değil di amk hala gülüyordu ebrunun surat yine aynı yolculuk devam ederken sabaha doğru bir dinlenme tesisinde durduk
birer çorba içtik

ebru yolda yürürken yemek yerken ve bana bakarken

birbirinden nefret eden iki kardeşten birinin diğerine davrandığı gibi davranıyordu gelmekle hata yaptım. boşuna koştum peşinden hissine kapıldım
bende salıverdim kendimi hiç bir yaklaşımda bulunmadım çorbaları içtikten sonra çay söylediler
-ben bir lavaboya gideyim diyerek kalktım. hesabı ödedim ebrunun babası koşarak geldi.
tepkili bir şekilde.

-ben öderdim sen misafirsin dedi

-bi dahakini siz ödersiniz dedim

lavaboya gittim

geri geldim. masaya annesi teşekkür etti yemek için babası teşekkür etti tekrar ebru başka alemlerde bakmıyor bile bana
neyse kalktık yine arabaya önden gitti ben sallana sallana arkadan geldim babasıyla
 
ebru arabaya bindi. babası ön tarafa dolaşırken ebru kapıyı ben girmeye yakın pat diye kapattı küfür etsen daha iyi amk.
durdum biraz yine gözlerim doldu

şurda bekleyip bir otobüse binip geri döneyim dedim ama anasına babasına ayıp olmasın diye yapmadım



**ebrunun bu yaptıkları hiç çekici gelmiyordu gönlümdeki prensese yakışır hareketler değildi bunlar
açtım arka kapıyı. annesi gilde olaydan şüphelenmesin diye babasına dönerek
-abi ankara gidiyorum beni de atarmısınız dedim

-bin deli çocuk dedi annesi

onlara göre keyifli bana göre surat mimikleri ile iç duyguların zıt karekterleri canlandırdığı bir
ortamda bindim arabaya

suratına bile bakmadan bende kafamı kendi tarafıma çevirip devam ettim

bir önceki gün, gün boyu çalışmanın ve o ana kadar uykusuz olmanın ve yolculuğun verdiği yorgunlukla uyuya kalmışım

kalktığım da saat 11 olmuş. arabada yalnızım ayıptır söylemesi kalkınca biraz da salyam akmış ne ayıbı amk. inci burası
onu silerken bir baktım kimse yok.bir yere park etmişler beni orda bırakmışlar boynumun anası sikilmiş
adam kaldırır en azından nereye gittiğinizi söyler amk.

bekle baba bekle gelen giden yok ebruya mesaj atsam olmaz
 
biliyorsunuz durumları

yarım saat kadar sonra geldiler

babası.

-seni kaldıracaktık ama ebru kıyamadı uykuna o yüzden bıraktık seni dedi ben ebrunun suratına bile bakmıyordum
onlar yolculuğa çıkıncaya kadar uyumuş

beni arabada bırakıp üniversiteye gitmişler işlemleri halletmişler öğlenden sonra yine gideceklermiş
yanlış hatırlamıyorsam ata kule diye bir yer vardı. cumhurbaşkanlığı civarı bir yerde oraya
gittik

sonra öğlen yemeği için bir restorana gittik.

ben annesi ve babasıyla hiç bir şey yokmuş gibi konuşurken ebrunun suratına dahi bakmadığımı yenileyeyim

yemeği yedikten sonra hesabı istedi babası
hesab gelince bende elimi cebime attım babası elini olmaz işareti yaparak durdurdu beni tam cebinden parayı çıkarırken
ebru hesapı eline aldı

-ben ödeyeceğim bana dedi çantasından parayı çıkardı parayı ödedi
annesi babası sağol derken ben birşey demedim sonra ebrunun bana bakıyor olduğunu hissettim
ama ben yine oralı olmadım sonra kulağıma yaklaşıp




-sana hiçbir şekilde borçlu olmak istemem dedi
 
ben ona çorba ısmarlamıştım ya dinlenme tesisinde onu kastediyor

ben siklemez bir şekilde ona bile bakmadan devam ettim

yine gezmeye kızılay sonra ataya fatiha okuma şansı bulduğum anıtkabir e gittik. bi de yapay şelale vardı galiba orları gezdik. baya bir dolaştık yani
bunlar bu arada birkaç işlem daha hallettiler okul hakkında biraz daha gezip fotoğraf çektirdikten sonra
ne yapalım konuşmaları başladı

ebru gidelim baba dedi

annesi biraz daha gezelim isterseniz.bir kaç bişey de alırız dedi. babası bana döndü
-ne yapalım kelebek dedi

-bayanlar herşeyi daha iyi bilir dinleyen olmaz beni dedim

ebru pis pis bana bakıyor gidiydi ama sikimde değildi oh olsun amk.
-bırakalım gidelim bunları burda istersen dedi babası gülerek

-bir yere bırakalım alış veriş yapsınlar biraz mutlu olsunlar dedim. yine imalı bir şekilde

-iyi fikir dedi annesi

avm sayılır mı sayılmaz mı bilmiyorum bir yer bulduk. onları bekleyeceğimiz kafeyi gösterdik. onlar gitti

biz babası ile oturduk çay içiyoruz

adam kumarbaz biliyorsunuz hadi tavla oynayalım dedi. diğer oynayanları görünce çok fena muallaka düştüm
oynasam ebru gelecek kumarı bırakmadın mı sen diye hem bana hem babasına kızacak bilmem desem. nasıl esnafsın sen diyecek
zaten ebruya da kızgındım koy gitsin götüne diyerek oynayalım dedim başladık
 
herifin çok yavaş oynuyor sayıyor eliyle ayar etti beni. eh amk.bu kadar biliyon neden oynuyon.
yarram kumardan nasıl ütmüş o oteli diye düşünüyorum

ama numara yaptığı 3 elden sonra belli oldu beni kızdırıp moralimi bozmak için yapıyormuş

itiraf etti.

yalan yok beyler kaydı herif bana

-bunlar gelmeyecek bir daha oynayalım dedi

-şansım yok dedim

-aşkta kazanırsın dedi. sanki birşeylerin farkına varmış gibi

-kazara kazanırım sonra aşkı da tam kaybederim dedim

tamam sen bilirsin dedi bıraktık.bir müddet daha bekledikten sonra

geldiler

ebrunun elinde 3 poşet. annesininkini saymadım bile

ebru poşetlerin hepsini yere bıraktı. annesi masanın üzerine iki poşey koydu birini kocasına verdi bu senin diye
diğerini de bana uzattı

-bunu sana ebru aldı diye.




**yine beyin felci geçirdim

amk. kız bana o kadar trip atıp üstüne hediye mi alıyordu bi kere bile gülmeyen kız?*
sokarım o kadar aşk eziyetine

anası babası orda olmasa suratına fırlatırdım bakmadan hediyeye babası hediyesini hediyesini açtı tüm gözler ona yöneldi tabi adamın tuttuğu takımın forması ve arkasında karısının ismi
 
-ilk defa işime yarayacak bir hediye aldın diye takıldı karısına sonra herkes bana baktı
saçma sapan birşey çıkmasın diye dua ederek açtım tuttuğum takımın forması ve arkasında ebru yazısı
hediye üzerindeki bakışlar benim vereceğim tepkiye çevrildi ulan sanki bir yumuşama oldu kızda bana karşı hissine kapıldım biraz sevindim ama tepki de koymam lazımdı
-hmm ebru dedim formanın arkasına bakarak demez olaydım amk.
bizimki ankaranın sert rüzgarını suratımda hissettirdi yazın sıcağında

-elif mi yazsaydım, ebru işte dedi

annesi ve babasının elif olayından haberi olmadığı için onlar espri olarak karşıladılar bunu ve güldüler

-sen ne yazarsan yaz benim gözlerimin okuyacağı tek isim var dedim hiç istemeyerek teşekkür ettim kibarlık görünsün masada birazcık diye onlarda birşey içti sonra kalktık
arabaya giderken ebru ile ben yan yana olmasada yine arkadan yürüdük sonra bana biraz yaklaşıp
-annemin fikriydi beyefendi dedi

-çok normal sen fikrini elife sabitlemişsin dedim




**arabaya geldik. herkes bindi

alanyaya doğru tekrar yola çıktık

yine aynı senaryo devam etti belirli bir süre.

sonra bir molada ebruyu tuttum yalnız kaldığımız bir zaman

-eğer böyle devam edersen bir daha adını bile anmam. yeter ama dedim
 
-konuşmuyorum ben seninle git elife anlat derdini dedi

-öyle mi dedim

-öyle ded

-sen bilirsin boşuna koşmuşum peşinden burlara kadar dedim

-hem suçlu hem güçlüsün dedi

-suçumu söyle lan dedim

-sen daha iyi bilirsin beyefendi dedi

annesi ile babası da bize doğru gelmeye başladır

ebruya yaklaştım

-sen şimdiden olmayan birşey için bana böyle yapıyorsan uzatmaya gerek yok. ebru dedim

-alanyaya kadar daha dayan bana sonra bir daha göremeyeceksin zaten dedim geçtim arabaya oturdum
annesi ile babası da gelince ebru da bindi yanıma

yine aynı tavırlar

ruhunu sikeyim emi

ya böyle bir naz olamaz aşık usandıranı siktir edin aşk katili yapar adamı bir süre yol aldıktan sonra telefonu aldı eline
bir süre sonra benim telefondan mesaj bildirim tonu geldi bana mesaj attığı belliydi okumadım bile amk.
babasından bir kalem istedi

bi de petrollerde dağıtılan peçetelerden birine uzandı kağıda birşeyler karalayıp
bana uzattı

-mesaj geldi okusana yazmış elimi uzattım kalemi almak için
 
-elifciğim göndermiştir yazdım aynı peçeteye




---artık hiç inanmıyorum yazıp bana geri verdi

-birazcık inanırken benimle konuşsaydın tam inandırırdım dedim

sonra birşey daha yazdı almadım yazdığını kalemi uzattı yine almadım onun yaptığının aynısı ben ona yapıp cama suratımı çevirdim yol boyu arasıra babasının sorduğu sorulara cevap verdim
babası seni eve mi bırakayım dedi evet dedim cebimi yokladım anahtar yok
kaybetmişim amk bi yerde

şimdi adamlara anahtarı kaybetmişim desem evlerinde yatmak istediğimi sanacaklar diye birşey söylemedim

gece 3 gibi alanyaya indik

babası beni eve bıraktı

annesi ve babasına teşekkür edip herkese iyi geceler diyerek ebrunun suratına bile bakmadan
indim arabadan

biladeri aramak için telefonu çıkardım ebrunun gönderdiği mesaj
-seni seviyorum...

biladeri aradım evdeymiş kapıyı açtı girdim direk yattım ertesi gün yine mesaj attı ebru
-elifden gelen mesajı okudun mu diye

-evet beni çok seviyormuş dedim

-sen de onu seviyor musun? diye sordu(kendini kastederek)

-benim sevgime inanmayan birisini sevemeyeceğimi yazıyorum şimdi göndereceğim elife mesajı. dedim

benim sevgime inanmayan birisini sevemem yazdım. ebruya gönderdim
 
hemen arkasından bir mesaj daha yazdım

-yine yanlış bir mesaj mı aldın yoksa?? dedim.o gece beni yanlış anlamasını kastederek telefonu kapattım.



**yeter amk. ayda yılda onun vesilesi ile bile olsa ankraya gittik onu zehir etti.

bi gece arkadaşlarla eğlenmeye gidelim dedik onu burnumuzdan getirdi cıncık gibi kızı ona olan sevgimizden dolayı sikmedik.
ebruyu sevelim dedik aşka küstürdüm kalbimi.

inat ettim açmadım amk. telefonu kapalı kaldı iş bitinceye kadar

iş bitti eve gittim sanki yıllardır o anı bekliyormuşum gibi telefonu açtım hiç bişey yok.vay amk.
biraz sonra gelir herhalde diye saat 3 e kadar bekledim bi sikim yok ihtimaller yine belirdi.
ya ne diyeceğini bilemedi

ya da sikerim kelebeğini karı gibi naz yapıyor diye düşünerek siktir etti beni hayatından

3 hafta boyunca hiç bir sikim olmadı hayatımda

tamamen rutin

işe gel

telefona bak. yola bak ebru yok. tekrar telefona bak yola bak ebru yok eve git telefona bak. tekrar telefona bak sonra tekrar mesaj yok
elif amk. kaltağı da okulu için hollandaya döndü diğer birkaç arkadaşıyla vedalaşırken ben dükkandan kaçtım beni görmesin gelmesin veda etmeye diye hayatımı siktiği yeter amk
zaten telefonumda yoktu onda bulamazdı beni birdaha.

elifden kurtuldum ama içimdeki ebrusuzluktan kurtulamadım
 
sevgilinize sırf laf olsun diye dersiniz ya arasıra her an seni düşünüyorum diye.
ben laf olsun diye değil harbi harbi her an onu düşündüm. oturup ağladığımda oldu tek başıma
yalnızlığımı paylaştığımda oldu içkilerle bir sikime faydası yoktu
ne zaman bana çare oldu ne de içkiler
hiçbiri gönlümün ona olan eksikliğini gideremedi onun marjinali yoktu ne aklımda ne kalbimde
o abartmıştı olayları

hiç yoktan yere abartması beni önce kızdırdıysada sonra bana olan biraz yumuşaması benim çektiğimi biraz da o çeksin mantığını uygulatıp hayatımın 3 güzel haftasını sikti. hemde her gün, saat dakika ve saniyeleri üst üste koyarak



**3 hafta gibi bir süre sonra babası dükkana geldi iki üç muhabbetten sonra
kelebek tekrar ankaraya gidiyoruz yine sürpriz yapalım mı dedi

-ebru bu defa istemez.biz ayrıldık galiba onunla dedim

-şu galibayı bi anlat bakayım dedi

şu an size niye bu hikayeyi anlatıyorsam aynı sebeble babasına da anlattım

elifle olan o geceden telefonu kapattığım o geceye kadar

-ben bile inandım elif olayına, yeşil gözlerine kanmıştır kız ne yapsın dedi

beni teselli etmek istercesine

-size herşey için teşekkür ederim dedim
 
-sevmiyor musun artık dedi

-tek benim sevmemle olmuyormuş bu iş dedim

-haklısın dedi telefonu eline aldı ebruyu aradı
-kızım ankaraya kelebeğide götürelim mi tekrar dedi olumsuz bir cevap almış olacakki
bana müsade dedi. birşey olursa ararsın dedi

gitti

evet ebru gidiyordu ankaraya

artık gözleyecek yol da kalmıyordu bana boş boş geçen insanlara bakacaktım
gelen bir iki turiste içimde aşk acısıyla birşeyler satmaya çalışacaktım iyice soğudum herşeyden
içimde iki gram kalan umut da siktirip buharlaştı aramadım amk. arasam sikilen yine ben olacaktım. koş koş nereye kadar koşuyon peşinden
ama o aradı geç oldu ama aradı

ilk sözü bu olsun istemezdim bana yazdığının ama yine de şükür dedirtti



**babamı mı sokuyorsun artık araya diye attı mesajı

-özür dilerim dedim sadece sonra yine birşey yazmadı
-babam gelmiş zaten dedi anlattı bana senin suçun yok biliyorum dedi
 
-özür dilerim dedim

-tamam özür dileyecek birşey yok.ben ankaraya gidiyorum bir elveda mesajı atmak için rahatsız ettim dedi

-özür dilerim dedim

-ne için özür diliyorsun dedi

-özür dilerim dedim

??? yazıp gönderdi

-özür dilerim dedim

-asıl ben özür dilerim kelebek dedi

-tamam şimdi elveda o zaman dedim

-böyle veda etmek istemezdim dedi

-başkalarında yapmazsın artık dedim

-başkası olmayacak uzun bir süre dedi

-ne zaman gidiyorsun dedim

-yarın gece çıkıyoruz dedi

-dikkat et kendine dedim

-sende dedi

-seni çok sevdiğimi yeterince söyleyemedim özrün bir tanesi onaydı haberin olsun dedim bir kaç saniye sonra telefon çaldı
ebru arıyordu

açmasam daha iyi olacağını biliyordum çünkü ağlıyordum ama açtım işte
sadece nefesine karışan ağlama sesini duydum

titreyen sesiyle

-bende seni çok seviyorum dedi o da benim ağlamamı duydu.
 
-özür dilerim dedim

-bende seni seviyorum dedi

-çook özür dilerim dedim

-bende seni çok seviyorum dedi

-gitme dedim

...




**daha çok ağlamaya başladı bir süre sadece ağlaştık
-nerdesin lütfen söyle kelebeğim dedi

-hep sendeyim ebrum dedim

-gel lütfen dedi

-eğer seni tekrar kaybedeceksem bırak alışmışlığım üstüne devam edeyim sensizliğin dedim

-lütfen gel dedi. ağlayarak kapattı

gel dedi de nereye amk. herhalde evdedir diye evin altına gittim. çok seviyordum abi kızı sike sike gittim.
bu aşkın bana ızdırap vereceğini bile bile gittim evin altına geldim
-ebrum diye mesaj gönderdim

-sen kimsin dedi. piçlik yapıyor amk.

-aşşağıda bekleyen delin dedim

-tamam hemen geliyorum dedi

bekle bekle yok.20 dakika bekletti beni.

-nerde kaldın tosbağa diye mesaj attım bi kaç dakika sonra indi.
 
kapıdan çıktı

geç kalma sebebi de belli oldu. giyinmiş süslenmiş.

10 metre civarı bir mesafeden bana öyle baktı bende ona öyle baktım
o bana baktı ben ona baktım

biraz daha beklesem kalbim sarı kart verecekti amk. sarılmayı hayata geç soktum diye. ellerimi kaldırdım
ağlamaklı güldü

bir adım attım ellerim havada

o bir adım geri gitti gülümseyerek ben iki adım daha yaklaştım durdum
o bana yürümeye başladı sallana sallana

dibime kadar geldi

-merhaba dedi gözleri yerde parar gibiyken




**çenesinden tutup gözlerini yakaladım gözlerimle

-merhaba tosbiş dedim

ellerimi indirirken yanağıma bir öpücük kondurdu akabinde de sarıldı pehlivanlar gibi çekti beni kendine
-gitmem gerektiğini sende biliyorsun dedi

-alanyadan değil gönlümden gitme dedim

-sende elif ...

sözünü kestim

-vallahi bişey yok neden inanmıyorsun hem gitmiş o hollandaya dedim

-inanıyorum dedi.
 
-e o zaman neden hala onu konuşuyorsun dedim

-ilk günden biliyorum birşey olmadığını dedi

-nasıl yani dedim

-ilk gün inandım sana dedi

-ilk gün inandında neden böyle yaptın dedim

-bilmiyorum dedi

-hem bilerek hem bilmeyerek hep beni üzecekmisin böyle dedim

-unutmaya çalıştım seni

sensizliğe dayanamayacağımı çok önceden anladım. o kızı sadece bahane ettim kendime
ama yapamadım. evimize gelmemiş olsaydın, evdeyken otele gelmemiş olsaydın, oteldeyken
bu sokakta beni beklemiş olmayasaydın bu kapıdan çıkınca kalbime hiç girmemiş olsaydın her kalp atışımda
olmazdın. seni daha kolay unuturdum ama unutamadım
her yere baktığımda seni gördüm

gözlerimi yummaya çalıştım seni unutmak için kalbimle gördüm seni
unutamadım işte.

hiç haketmedin benim tarafımdan üzülmeyi ama ben korkularımın geçmediğini farkettim seni unutmaya çalışmak
bana sadece ceyhunu unutturup seni daha çok hatırlattı inan gidemezdim. gitsem de kalamazdım ankarada sensiz. en azında böyle gidişi haketmedin
 
ben en iyisi sen beni gerçekten aldatıncaya kadar bekleyeyim yoksa hiç unutamayacağım seni
seni ilk sevdiğimi söylediğim anda bundan daha fazla kimse sevilemez diye düşünüyordum

ama her geçen gün seni daha çok sevdiğimin farkına varıp kendi kendime yanıldığımı
farkettim

offf çekerek devam etti

ne yapacağım bilemiyorum ama seni çok seviyorum dedi



**taa amk ben böyle konuşmanın. yarrağı yemişiz haberimiz yok. bende döktüm biraz içimi ona
-bak tosbiş dedim seviyorsun, sevdirmiyorsun korkuyorsun, beni de korkutuyorsun
halimi görüyorsun, sevdiğine hiç acımıyorsun

kendi kendine planlar yapıyorsun beni unutmak için, kanayan yarama tuz döküyorsun ankaralara gidiyorsun benden habersiz,ama beni de kendinle götürüyorsun
kendi kendine bunları yaparken beni de ölüme götürüyorsun. yapma lütfen dedim
-seni üzmek istemiyorum dedi

-ayrılalım mı istiyorsun dedim

-denedim ama yapamadım ki dedi

-tam olarak nedir seni bunu denemeye iten şey dedim

-sana olan aşkımın büyüklüğünden korkuyorum dedi

-lütfen biraz da kendini büyüt boşuna acı çektirme ikimizede bırak gittiği yere kadar gitsin
dedim
 
yine sarıldı.

iki defa yanağımdan öptü sonra dudağıma geçti
öpüşürken dudaklarıma damlayan gözyaşlarını hissettim tuzlu tuzlu o tuz içimdeki acıya karıştı
alt çenemde ki ağlama gamzeleri belirdi öpemedim daha fazla
sıkıca sarıldım

-lütfen bırakma beni dedim. ağlamaklı bir sesle
-bırak desende bırakamam serserin oldum serseri dedi. hatırlayanlar hatırlar bu cümleyi.
sonra burnu çekere bıraktı sarılmayı telefonunu çıkardı
babasını aradı. ağlama ses tonu geçmemişti henüz

-baba senden birşey rica ediyorum diyerek başladı konuşmaya...




**yarın gitmeyelim lütfen dedi. karşıyı dinleyip ertesi gün gidelim ne olur dedi
sonra da sağol babacığım ben kelebeğin yanındayım haberin olsun diyerek telefonu kapattı
o kadar üzüntünün ,göz yaşının, yalnızlığın üstüne onun telefon görüşmesini bitirdikten sonraki

yüzündeki gülümseme ile sarılışı bana göre aşkın tarifi idi sonunda ayrılığı bile bile anlık sevmek değil mi ki aşk??
-bir gün bir gündür dedi
 
bende de babasını ararkenki şaşkınlık sevince dönüştü alt dudağını dişlerinin altına alarak yaklaşıp tekrar öptü
sonra içindeki çocuk sevinciyle elimden tutup yürümeye başladık bir tekel marketin önünde durduk
-bekle dedi

içeri girip erkek gibi 4 tane bira aldı

dışarı çıkıp tekrar iskeledeki kuytu yerimize gittik

2 saat kadar oturduk. nadiren konuştuk tahmin ettiğiniz gibi sürekli de öpüşmedik dalgın dalgın dalgalara baktık
kıyıya vurdukça dalgalar yüreğimde hissettim geçen saniyeleri

küçük dalgalar hiç durmadı ama bizim ayrılık için zaman yaklaşıyordu doya doya sarılıp öpmek istedim
ama ağlayıp onu da ağlatmaktan çekindim sessizce içten içe ağladım
arasıra elimi tuttu sıkı sıkı

birayı her içmek için başımı yukarı kaldırdığımda gözümde biriken damlaların akmasını engellemeye çalıştım

o da bana sarılıp dalıyordu dalgalara kim bilir neler hissetti o gün ama elimi tutarken avucumun içindeki ısı kalbimdeki ısıyla aynı sıcaklıktaydı bana sarılırken ki içtenliği gelecekti hasrete tekrar tekrar isyan ettirdi beni



** **aslında uzun uzun dertleştik bana göre o gece ellerimi sıkıca tutması
seni seviyorum olarak algılandı gönlüm tarafından

bende seni seviyorum demek için illa konuşmak gerekmediğini
 
ona daha sıkıca sarılarak anladım

biralar bitti

gidelim bile diyemeden ayağa kalktı yüzünü gideceğimiz istikameye döndü elini arkasında bekletip
elini tutmamı bekledi

bende kalktım

elini tutarak

yanında yürür buldum kendimi

bir ara gözlerimi ona çevireyim dedim

ama cesareti bulamadım ağlamaya hazır gözlerimde yürüdük sessiz bir şekilde evinin önüne kadar
ikimiz birden durduk

90 derece ona döndüm

ağlamaklı gözlerini yine benden kaçırdı sahte bir gülüşle
bana uzun uzun baktı

-iyi geceler dedi

-iyi geceler dedim

bir süre yine gidemeden orda kaldık

birbirimize bakarak o ağlamaya yakın gözlerini elimle kapattım
dudaklarına iyice yaklaşıp şşşşhh dedim.
 
bir öpücük kondurdum dudaklarına geç kaldı dudaklarımı yakalamak için dönüp gittim eve



**yatağa yattım gözüm tavanda aklım ebruda uyku reyizi bekledim habersiz geldiğini sabah kalkınca öğrendim
ertesi gün ebru alışverişe gideceklerini

bir kaç eksiğini tamamlayacaklarını söyledi

-gönlümdeki yalnızlığı tamamladığın için teşekkür ederim dedim

-dur romantik çocuk ne alacağımı unutturuyorsun bana dedi

-bir liste yapsaydın kalbinde ilk ben olan dedim

-o liste hazır zaten sen yap o listeyi dedi

-hiç unutmadığım şeyi niye listleyeyim ki dedim

-anneme alışverişe gidelim diye bu kadar baskı kurmamış olsaydım utanmadan sana koşa koşa gelirdim şimdi dedi

-bence koşma mesafesindeyken koşmalısın dedim üzgün surat la cevap verdi
yanlış birşey söylediğimi farkedip özür diledim
-bende seni seviyorum dedi gülerek

-akşam misafirler gelecek bana bir nevi veda yemeği için haberin olsun dedi

-tamam mesajla alt yazı geçersin geceyi dedim bende işe devam ettim
akşam ondan gelen mesajları okudum ayrılık iyice yaklaşıyordu
gece misafirler gittikten sonra mesaj attı
 
-ne zaman bitiyor işin diye

tekrar buluşmak istediği belliydi ama ben o üzüntüye tekrar dayanamayacağımı düşündüğüm için

-biraz sürer dedim

-bekleyeyim mi dedi

-yorgunsan yat istersen dedim

-sana ayıp olur mu dedi

-sevdiğine inandığım sürece yaptığın hiçbirşey ayıp değil bana dedim

-tamam ama seni öpme mesafesindeyken öpmem lazım dedi

-tamam iş bitince gelirim evin altına dedim

-gülücükle bekliyorum dedi

-üzüntüyle gönderme ama beni bu gece bari dedim

-you never know dedi

-ı just know that ı love you soo much dedim.

-galiba aynı şeyi bende biliyorum dedi

-gece görüşürüz dedim




**dükkanda gece olmasını beklerken

her yerde tarkanın yeni çıkardığı album çalıyordu

bir tanesini kulağıma çok yakın kalbime acı vererek dinledim

ama yetmedi

gittim cd sini aldım

aynı şarkıyı tekrar tekrar dinledim

bir saatten sonra sözlerini daha iyi dinleyince şarkımı bulduğumu düşündüm gece iş bitti
ebruya mesaj attım
 
-aşşağıdayım tosbiş dedim

hemen arkasından bir mesaj daha çekip

-makyaja gerek yok nasıl olsa akacak dedim

hemen indi

gülerek karşıladım

çünkü o da gülmeye çalışıyordu

-ne zaman gideceksiniz dedim

-yarın erken gidecekmişiz. annemle babam da orda bir otelde bir gece kalacaklar. ertesi gün dönecekler. dedi

-saat kaçta dedim

-5 6 gibi dedi

-o zaman fazla tutmayayım uykusuz kalma dedim

-sorun değil araba uyurum dedi

-sana bende birşey aldım dedim tarkanın cdsini uzattım

-dinledin mi daha önce dedim

-ezbere biliyorum hepsini dedi

-ben sadece birini ezberledim dedim hangisi o dedi
sözlerini okudum

Özledim seni, düştüm yollara

Açtım gönlümü rüzgarına

Bir hayaldi sanki, bir macera Yıkıldım. Kelimeler paramparça Yandım... yandım...
Yandım yandım ahhhh ki ne yandım

Bana yeniden şarkılar söyleten kadın
 
Baka baka doyamadım, hem kokladım da

Sarhoşluğu geçmedi hala içimde sevdan...
Hala hoş bir havan var

Ne güzel adın

Bir çizik attın gönlüme, kanattın

Yandım... yandım...

Yandım yandım ahhhh ki ne yandım Bana yeniden şarkılar söyleten kadın Baka baka doyamadım, hem kokladım da Sarhoşluğu geçmedi hala
içimde sevdan...

buraya kadar ezberledim gerisini bilerek unuttum. lütfen bana hatırlatma dedim gerisini de sizin için yazayım o zaten biliyordu
Seni görebildiğim yer rüyalar artık

Deli diyorlar bana Ah bu ayrılık... gözleri doldu.
-ben gideyim artık dedim

ellerini kaldırdı gözlerinden yaş süzüle süzüle mesajı alıp tek bir öpücük kondurdum
-lütfen bildiğim yere kadar sevdir bana şarkıyı dedim

gittim

evet geldim

saat 4 e kadar uyumadım
 
saat 4 te evden çıkıp ebrunun evlerinin önündeki yerimi aldım...




**ölümü beklemek kadar zordu birazdan dışarı çıkıp
binip gidecekti arabaya bir saat kadar bekledim.,
sonra evin ışıklarının yandığını gördüm

o ışıkların yanması için gerekli 220 voltu bende hissettim kalbimde gidiyordu lan işte
gergin bekleyişim

babasının kapıdan elinde iki valizle çıktığını görünce yerini

elimi iki başımın arasına koyarak oturduğum kaldırımda yere bakmaya dönüştü yine dolu dolu oldu gözlerim arındı tüm amk alanyasının tozlarından
babası valizleri bagaşa yerleştirirken beni farketti hiç birşey demeden yine yukarı çıktı
sonra ebru elinde çantası ile kapıya çıktı beni gördü
ne yapacağını bilemez bir hali vardı yanıma oturdu
bana bakmadan

-günaydın dedi

-günaydın dedim.

ellerim titriyordu

ta ki elimin birini sıkıca tutuncaya kadar da titredi

konuşmadan oturduk biraz
 
belliki babası annesini de durdurup vedalaşmamız için bize avans zaman veriyordu günaydın annesi ile babası kapıdan çıkıncaya kadar ki son lafım oldu



**onlar çıkınca beraber ayağa kalktık

aklımda bir biri ardına daha önceden sıralanmış milyonlarca sözün hiçbirini edemiyordum karabasan gibi çökmüştü dilime ayrılığın acısı
tek kelime daha etsem ikinci harfini söylemeden ağlayacağımı ve ağlatacğımı da biliyordum

onlar arabaya bindi

birazdan ellerimi bırakıp ebruda gidecekti son bir kez bana bakmasaydı öyle keşke de
hem kendimi hem onu ağlatmasaydım sarılma öncesi ağlama nefesi ile kese kese
-aşka inancımsın dedim

son kez bana baktı sarılmayı bırakıp

kendininkileri hiç düşünmeden benim yanağıma süzülen bir iki damlaya dokunarak akma
yönlerini değiştirdi sadece titreyen elleriyle gülümseyerek son kez arabaya doğru gitti kapıdan içeri girmeden önce
küfreden futbolcuların dudağını merakla okur gibi seni seviyorum u hissettim dudaklarında
lan bir kez daha öpseydim ya o dudakları

kapıyı açan ellerini bir kez daha tutsaydım

babası arabanın vites depriyaj ayarlarını yaparken yolun karşınına geçtim
onu görebileceğim bir yere babası yola çıktı park yerinden
 
sanki gaza değilde göhsüme basıyordu ayaklarıyla

nefes alamaz hale geldim

en azından aldığım nefesler yeterli gelmiyordu

boynun tenis maçında topu takip eden gözler gibi yavaşça döndü

kayboldular




http://www.incicaps.com/r/cimg3298.jpg/ http://www.incicaps.com/r/cimg3299.jpg/ makinenin tarih ayarı bozukmuş yeni farkettim.



**gözüm onları görmez oldu

saat sabahın körü denilecek bir zamandı hala

ne uykusuzluk aklımdaydı ne de nefes alışımı düzenleyecek bir bardak su

nere giderdim

ne yapardım

kendim cevap bulamadım

tansiyon sikti beni oturdum kaldım kime tosbiş diyecektim şimdi ben
kimin yolunu gözleyecektim hergün dükkanda

zamanın hızlı geçmesi için eksta bir iki dua daha öğrenmem gerekiyordu çünkü artık akşam olup onunla buluşmayı beklemeyecektim sadece ayrılık ne zordu lan
sevdiğini gönülde tutup gurbete yollamaktı benimki

kalk gidelim diye kendimi kaldırdım

ayağa kalktığımda hala aklıma gidecek yer gelmedi
 
yok aga yok dayanılmıyordu amk ayağa kalktım
bir tekele girip 5 tane bira aldım

ilki beni saçma sapan yürüyen ne düşündüğünü bilemeyen birine çevirmeye yetti

evet gittim

yatağa yattım

dünya hem sağdan sola hem yukarıdan aşşağıya dönüyordu ben yatakta uykunun kıblesini aradım durdum saatlerce akşam üzeri kaltığımda saat 4 olmuştu
yataktan çıkıp hayata dönmek benim için çok zordu o koma halimle günlerce yatmak istedim



**ama işe de gitmek gerekiyordu duş aldım kendime gelmek için
sonra kendimi toplamaya çalışarak hayata adapte olmaya çalıştım

ama telefona bakmaktan da korkuyordum

adaptasyon sürecimi mahvedecek

bana yüzde 5 alkollü göz yaşlarını tekrar akıtacak bir mesaj almak başlıca korkumdu ama ne yaparsanız yapın yarağa hep merakla koşarsınız
baktım telefona bir tane mesaj ebrudan
-şimdiden bu kadar özlenir mi bir insan yazıyordu

-denizin içinde boğulmakta olan bir balıkken bana insan olduğumu hatırlattın. bende seni özledim güzel insan dedim

özlenmez mi amk. bende özledim işte.
 
sik sik yazmaya devam et böyle mesajlar baktım olacak gibi değil beyler
zaten yediğim yarrak götümden taşmış aşık olmakla

böyle devam ederse gönüldeki şampiyonluk hep averajla ikici sırada kalacaktı taktik bulmak lazımdı da
var mı amk ayrılığa bir çare kim bulmuş ki biz bulalım



**tek yapılacak şey ben seni özledim sen beni özledin
birbirimizi özlüyoruz

peki 4 sene boyunca beraber değilken

o ankarada ben alanyadayken

birbirimize yazdığımız her mesajın sonuna seni çok özledim eklemek kime fayda getirirdi??

sadece biraz daha üzülmek

parmakların bir kaç tane fazla tuşa basması

bir saatten sonra seni çok özledim cümlesi rutinleşecek kimi zaman yazmak zorunda hissedeceğimizden
kimi zamanda en içten şekilde yazacaktık ama

hangisi olduğu da bir zaman sonra tartışmalı ofsayt pozisyonu misali aşk maçınında mazi kalıp gidecekti

bir de telefon şirketinin veliahtlarına süper bir gelecek hazırlamaktan başka bir şey olmayacaktı

bu olayı ebru ile de konuşmak gerekiyordu

her baktığımda beni titreten birisi ile günler geçtikçe monotonlaşacak bir ilişki istemiyordum çünkü

aşk bana ne kadar şimdilik acı veriyor olsada
 
bir ayrılığın ikimizin arasına böyle girmesine engel olmam lazımdı

-annenler ayrılıp yalnız kaldığında ve kendini biraz toparladığında bana mesaj at arayacağım seni konuşmamız lazım

dedim

-yani hiç sesini duyamayacak mıyım dedi

-gerçekten duymak istiyorsan erken toparlarsın kendini dedim konuşma randevusunu almıştım



**mutlaka ne konuşacağımı merak edeceği için anneleri gider gitmez yalandan toparladım diye bana mesaj atacaktı

kadın milleti alayı aynı amk. benim de önümde nerden baksan bir gün vardı çünkü anneleri orda kalacaktı bir gece

elime defter kitap alıp konuşma taslağı çıkarmaya çalıştım boş zamanlarımda o kadar dertli birşey yazıp bunalım üstüne bunalım eklememeliydim
aslında o telefon konuşmasına kadar geçen süre bana birşey öğretmişti yazarken özlem acısı azalıyordu içimdeki başka şeyleri düşündüğüm için ebruya yazacaklarımı hazırladım
ebru yine bir kaç tane özlem içerikli ve aşkını belirten mesaj attı

sonra bir mesaj daha

-kalbim sendeyken kendimi toparlamış saymasam da yine de ağlamıyorum en azından dedi

-hep ağladın mı annenler ordayken de dedim

-annem benden çok ağladı. bana hak verdiğini söyledi. dedi

-tamam hazır olunca haber ver o zaman dedim

-galiba hazırım dedi aradım
-senden bir söz daha istiyorum dedim.

-bende seni özledim kelebek bey. dedi imalı imalı
 
uzun bir süre sonra gülmek geldi içimden

-hiç de komik değil.ben burda ölüyorum sen gülerek söz istiyorsun benden dedi

-toparlanınca tekrar arayayım ben seni istersen dedim kızmış olsa gerek telefonu kapattı
hemen arkasından o aradı bu defa

---alo dedim

-pardon dedi

-önemli değil alışmaya başlamak şimdiden dedim

-neye alışmaya dedi

-aramızdaki mesafe mutlaka gerginleştirecek bizi sinirimizi birbirimizden alacağız mutlaka. seni sevdiğim kadar kimseyi sevmedim. aslında ben kimseyi sevmemişim sana kadar
haliyle sensizliğide ilk defa yaşayacağım seni çok sevmeme rağmen

en az senin kadar tecrübesizim senleyken yalnızlığa.

ama böyle devam etmesi halinde sadece birbirimizi üzeceğimizi sende biliyorsun. bunlar sadece başlangıç
daha ben senden sen benden şüpheleneceksin başkası var mı diye hep merak edeceksin. beni aldatıyor mu diye
hep kendimize soracağız acaba sevgisi azalıyor mu diye.

şimdiki duygularla açık konuşmak gerekirse ne başkası olur ne de sana sevgim azalır

ama gelecek ne gösterir bilinmez ama geleceğe ikimizin birbirimize takınacağı tavırlar yön vereceği de bir gerçek

iki haftamı hiç işim olmayan biri yüzünden mahvettin. kendine göre gerekçelerinde vardı
haklı da olabilirsin kendince

ama seni bu kadar seviyor olmam

en azından sen bana tekme atarken popomda hissettme hakkı veriyor sanırım
 
daha da açık konuşmak gerekirse

tarkanı tekrar dinle.

benim için gerçekten bir hayalsin bir macera

seni seviyorum demek bile kalbimde parçalanmalar yapıyor sana bakmaya ve koklamaya doyamayacağım uzun bir süre ilk gün seninle tanıştığımızda ki sarhoşluk var hala üzerimde
lütfen ayıltmaya çalışma beni sarhoşun da olsam izin ver hep seveyim dedim




**tam olarak nedir amacın dedi

-ben sana atla gelmedim. prensin olmayı haketmiyor da olabilirim. aklının bugüne kadar hayal ettiği birisi olmadığım için

şu an benim için delice attığına inandığım kalbini benim için atmaktan vazgeçirmesinden korkuyorum.ama vereceğin her karara da saygı duyuyorum

beni sevmek zorunda değilsin.ama dürüst olmak zorundasın. beni peşinde kopacağını bile bile bir halata bağlayıp süründürme lütfen

inanmıyorsan biraz dur ben kendim çözeyim halatı dedim

-sen beni sevmiyor musun kelebek dedi

-çok seviyorum dedim. düşünmeden

-benim seni sevdiğime inanıyor musun dedi

-inanıyorum dedim

-o zaman şimdilik bunları unut.şu üzüntü halimize bir çözüm düşün dedi

-koşarak gelsem kaç dakika ankara acaba dedim

-belli oldu hızlı düşününce iyi kararlar veremiyorsun dedi. gülümseyerek

-hayır dedim çok doğru bence

-koşarak gelmek mi çok mantıklı dedi

-hayır seni güldürmek dedim

-tamam ama sapık fıkralarından beni uzak tut hatta babama bile anlatma dedi yine gülerek
 
-tamam dedim.

-ayrıykenki zamanlarımızı kalbimizi kandırarak geçirelim yani diyorsun dedi

-çok mu acele etmişim düşünürken dedim

-zaman gösterecek dedi

-öpüyorum dedim

-kimi dedi

-seni dedim

-kapatma hemen dedi

-sıkıldım ama dedim

-bu kadar kötü espriler yapacaksan başka çözümler bul lütfen dedi

-bir de düşünerek arayayım çözümü o zaman dedim

-düşünmeye dalmadan önce bir öp o zaman dedi

-öptüm dedim

-hadi iyi geceler dedi

-aaa kapatıyor musun dedim

-evet sıkıldım dedi telefonu kapattı arkasından bir mesaj attı
-gördün mü ne kadar kötü espriymiş dedi. gülerek

-iyi geceler dedim sanada dedi
sonra içimdeki üzüntü hafifledi

gülüyordum bile onu düşünerek uyumaya çalışırken

bir iki mesaj daha attı ve onsuz geçen gece sayısını ikiye çıkaran uykuya daldım
 
**günler günleri takip etti.

ilk başlarda çok zorlansakta haftalar geçmeye başlayınca alışmaya başladık ben onu eğlendirmek için uzaktan uzağa ne kadar takla atılabilirse attım
ona mektuplar içinde şiirler yazıp gönderdim

her seferinde hiç beğenmediğini söyledi

karşımda olsan sesini duysam daha anlamlı şiir olur benim için dedi hep

bazen o beni teselli etti bazen ben onu

tam çıkmaza girip ikimiz birden özlem moduna geçince bazen ağlaştık
isyan ettik

ama sevgimizi hiç kaybetmedik

hiç bir zaman laf olsun diye seni seviyorum demedim

hiç bir zaman içimden gelmeden seni özlüyorum da demedim çoğu zaman dayanamıyorum binip geliyorum desede
hep ikna ettim gelmemesi konusunda

okulunun her zaman benden daha önemli olduğunu söyledim ilk başlarda çok sıkıldı bu okul konusunda söylediklerimden bizi ayıran şey okul değil mi zaten dedi her seferinde
bu arada alanyadaki turist sayısında kış mevsimi nedeni ile azalma olduğu için işler de doğru orantılı bir şekilde azaldı
babası ebrunun yokluğunda iki kere geldi dükkana bir tanesinde yine tavla oynadık
diğerinde de çay içip konuştuk sadece ebrunun her konusu açıldığında üzerine toprak attım muhabbetin
 
her iki gelişinde de eve davet etti beni

ama evlerine gitsem herşey ebruyu hatırlatacağı için kendimi daha fazla üzmek istemedim bunu da açık bir dille babasına anlattım
hak verdi

zaten dükkanda her tarafa bakışımda onu görüyor sebebsiz yere durup dururken darlanıp üzülüyordum
zordu onsuzluk




**bende kendimi sağdaki soldaki esnaflarla geyiğe vurarak zaman geçirmeye çalışıyordum gelen turistlerle makara yapıyordum
ebru geleceği tarihi söyledi ramazan bayramı
günler yaklaştıkça heyecanım daha da arttı

beraberce kalan günler saat dakika ve saniye olarak hesaplanıp matemetiğimiz güçlendirildi az kaldı diyerek birbirimizi tesselli ettik.
bir gün sabah hiç atmadığı bir saatte mesaj attı bende yenip kalkmış dükkana gidiyordum
-günaydın aşkım yazıyordu

-günaydın uyuyamadın mı yoksa dedim

-ben senin gibi bu saatlere kadar uyuyorum mu sandın dedi saat 10 civarıydı
-gece rahat bırakmıyorsun ki uyuyayım da erken kalkayım dedim

-göndermeyeyim istersen bir daha??ne yapıyorsun bu arada dedi

-sana mesaj parası yetiştirmek için çalışmaya gidiyorum dedim

-hayırlı işler dedi
 
ben dükkana geldim kepenkleri açtım
dışarı çıkarılması gereken malları çıkardım

sonra dükkanın önü toz yapmasın diye dışarıya su fışkırtırken yoldan geçen tek tük turiste de onlara su fışkırtıyormuş gibi yapıp makara yaptım
sabah sabah kendi kendimi eğlendirmekti benim ki dükkandan içeri girdim ama
sonra dükkana vuran güneşi engelleyen bir gölge gördüm dönüp baktım kim diye
karşımda gördüğüm kişinin bende uyandırdığı duygu şaşkınlık değildi
ne gülebildim ne ağlayabildim

suratımdaki mallık ifadesini kim olduğunu söyleyeyim siz tahmin edin

ebru

o an ayaklarım ilk adımı atabilse o güne kadar kırılmış kısa kulvar sprintçilerden bile daha hızlı koşarak o rekorun amına kordum ama

atamadım dondum kaldım
bir gün sonra gelecekti amk.

sonra beynim ellerime hükmedebildi sadece aslında kendimi tokat manyağı yapıp rüya mı
gerçek mi onu test etmek istiyordum ama saçlarımı düzeltebildim sadece
evet amk. ebruydu işte. sonra konuştu bile

-hasta edeceksin turistleri niye su fışkırtıyorsun onlara dedi gülümsedim şuursuzca
bana yaklaştı kıpırdayamadım bile
 
sarıldı

vay amk. öyle duygunun

belimi saran ellerine kurban olduğum yanımdaydı sonra yanağımda bir öpücük almaya çalışırken
-dur orucumu bozacaksın dedim

-iftarı bekleyeyim o zaman dedi

-sensizlik orucumu erken açtın hayırdır dedim

-hoca bazen erken okuyor işte dedi

-o hoca en büyük din adamıdır gönlümün dedim

-bizim eve ezan sesi duyulmadı henüz dedi

-haberleri yok mu geldiğinden dedim

-yok söylemedim senin gibi yarın geleceğimi sanıyorlardı dedi

-ne zaman eve gideceksin dedim

-akşam iftara beraber gideriz ama ben niyetli değilim haberin olsun dedi

-aç mısın dedim

-biraz dedi




---ne yersin canım dedim

-menüde ne var dedi

-simitçiden simit. tostçudan tost. pastaneden de ne istersen dedim

-çeyrek tost yeter dedi diafondan yarım tost istedim.
-çeyrek yeter bana dedi

-küfür eder şimdi adam çeyrek tost mu olur ilkokullu gibi dedim

-ne içersin dedim
 
-kahve söyle de uykum açılsın dedi

-bir dakika sen ne zaman geldin dedim

-saat 8 de alanyaya indim dedi

-peki ben gelinceye kadar ne yaptın dedim

-seni bekledim dedi

-annenlere gidip sonra gelseydin bari yada haber verseydin erken kalksaydım dedim

-en çok kimi özlediysem ilk onu görmek istedim dedi

-otobüsde uyuyabildin mi dedim

-sence dedi??

-ben seni görmeye geliyor olsam bırak uyumayı her otobüs durduğunda küfür ederdim şoföre
dedim

-bende etmedim sayılmaz. dedi

vay amk. uyumadıysa uyuması lazımdı bu kızın zira akşam onlara yemeğe gidecektik ama bu uykusuzlukla ebru iftara bile çıkmadan uyurdu
önemli olan iftar yemeği değilde onu öpebilecek olmamdı onu uyutmam lazımdı ama nasıl
dükkanda yatacak yer yok.

kız yanıma gelmiş sana bir apart tutayım yat biraz desem muhtemelen benden ayrılmak istemeyeceği için

kabul etmeyecek tabure de uyunmaz
eve git desem o zaten planı kurmuş akşam ailesine ben geldim diye sürpriz yapmayı düşünüyor

vay amk. saksı durdu

nasıl yapsam ne etsem diye düşünürken

tost u geldi

biraz daha düşünme fırsatı buldum
 
tostunu yedi

bir yandan da bana bakıp bakıp sevgi ile gülüyordu dışarı çıktım dışardaki malları içeri almaya başladım o bana ne yapıyor acaba diye bakarken
dükkanın kepengini de yarıya kadar indirip

-hadi gidiyoruz dedim

-nereye dedi




** elimi onun gelip elimi tutmasını beklercesine kaldırıp hadi dedim dışarı çıktı
kepengi kapattım

ilk taksi durağından bir taksiye bindik

bizim eve gittik

-yarın gelsek de annenlerin elini de öpseydim dedi

-onlar evde değil bayram için köye gittiler dedim

-buraya niye geldik peki dedi

-seninle olan ilk günümde çalışmak istemedim dedim içeri girdik amacım onu uyutmaktı ama nasıl amk.
onu çiftli koltuğa oturtup arkasını da yastıkla iyice destekledim.

-bu kadar iyi davranma gitmem bir yere yoksa dedi

bende karşısındaki koltuğa oturdum

-çok özledim seni dedi sus işareti yapıp
-bırak gözlerim biraz sensizlik hasretini gidersin dedim

-ben gözlerimin hasretini giderirken, dudaklarımın sana söylemeyi çok özlediği seni seviyorum diyebilir miyim arasıra dedi
 
-benim için ömür boyu geçerli olan bir tane söyledin zaten dedim

-ne zaman dedi

-kollarımdayken ilk gözyaşınla dedim

-o muydu ilk dedi

-kalbime ilk düşen mutluluk gözyaşı oydu dedim

-şimdi tekrar ağlayarak söylemeyeyim o zaman orucun bozulur dedi

konuştukça konuşuyor amk. bende kendimi kaptırdım.o bana laf oyunu ben ona laf oyunu
derken

baktım olacak gibi değil annemleri aramam lazım dedim telefonu çıkardım aradım babamı
nasılsınız falan filan ne kadar sıkıcı geyik varsa yaptım

sonra mutfağa yönelip telefonu kapattım ama bir süre konuşuyor olmaya devam ettim belki uyuyakalır diye

arasıra odadan içeri baktım dalmış mı diye yok amk. benden uyanık

kemal sunalın müjdeye kaymak için çocukları uyutmaya çalışırken kendi uyuması durumu var
ortada

sonuçsuz telefonu kapatıyormuş numarası yaptım

-biraz uzan istersen dedim

-uykum yok dedi

nasıl yok amk.yaa




**ben yanına uzandım sadece yarı sarılır halde
karın kaslarım gelişti amk. kanepeden düşmemeye çalışırken bir saat kadar uzandıktan sonra nihayet uyudu
bir müddet onu izledim.
 
bende mal mal bekledim evin içinde zaten oruçtum son gün diye
ne bişey yedim ne içtim

ne de o uyurken bir öpücük kondurdum

akşam ezanına 1 saat kala uyandırdım tv nin sesini kasıtlı olarak çok açarak

-ne kadar var dedi

-neye dedim

-seni öpmeme dedi

-az kaldı dedim

-tamam sen bir markete git gel lütfen dedi

-ne alayım dedim

-en ucuz ne varsa onu al dedi

pek anlayamasam da ne yapmak istediğini dışarı çıktım kapının önünde bekledim

kim gider markete amk. zaten açlık başıma vurmuş

5 dakika kadar oyalanıp kapıyı çaldım

-bir tane daha al o yetmez dedi vay amk.ne aldık ki ne yetecek biraz daha bekledim
yine çaldım kapıyı

açtı üstünü değiştirmiş biraz makyaj tazelemiş
-bunun için mi gönderdin beni dedim

-orucun bozulabilirdi ama dedi

kız haklı beyler bozulabilirdi amk. hadi sende hazırlan dedi
 
-bende bozuk para kalmadı şu ucuz şeyden bi tane de sen alıp gelsene dedim

-gözlerimi kapalı alıyormuş gibi yapsam dedi

-parmaklarına güvensem gözlerine güvenmem dedim odaya geçtik.
o oturdu

ben kalkıp diğer odaya geçtim

yardıma ihtiyacın olursa haber ver diye takıldı

giyindim

evden çıkıp onların evine gittik kapının önüne geldik
-ezan okunsada öyle girseydik dedim

-amacını anladım kelebek dedi evet lan öperek açmak istiyordum kapıyı çaldım
annesi açtı

-oo kelebek hoş geldin dedi.

-hoşbulduk demeye kalmadan kenara itildim amk ana kızın arasında kaldım
vay amk.ben bile sarılamamıştım ebruya öyle sesi duyan geldi ondan sonra içerden
beni sikleyip hoş geldin bile diyen yok içeri aldılar kızı apar topar
onlar kızla ilgilenirken bende dışarda kalmış sokak kedisi gibi son saniye driplingiyle içeri
girdim




** eveeeet
 
masa kurulmuş karnım zil çalıyor ama birden doydum
ceyhun piçinin kankası yani ebrunun kuzeni de orda

o piçin annesi ve babası tarafından bu bahsettiğiniz kelebek mi muhabbeti döndü

-evet dedi ebru bana sarılarak

yine kıpkırmızı oldum uzun zaman sonra

rakip takımın taraftarları bile beni beğendiler amk. o piç hariç tabi
muhtemelen kibarlık olsun diye bana birkaç iyi kelam da bulundular bende teşekkür edip
o piçin kız kardeşi olduğuna inanamadığım dünyalar tatlısı 5 yaşındaki kızları ile ilgilendim derken alanya kalesinden top atışı duyuldu
ve masaya oturduk

ebru ile yan yana oturduk o piçde nedense karşıma denk geldi

amk. otobüsde soğan yemiş biri ile aynı demire tutunmaya çalışmak gibi hissettim kendimi konuştukça konuştular ebru hakkında
okul ankara yolculuk sürpriz

ebru konuşmaların çoğunu elindeki çatalı bırakıp elimi tutarak devam ettirdi

ben yabancı gibi sus pus oturdum arasıra gülümyerek o piçde pek ortam adamı değildi bu durumlarda
o da benim gibi susuyordu sonra ebru
gözleri üzerime toplayan

-kelebek benim için çalışmadı bugün dedi
 
digerleri aaa öyle mi falan geyikleri yaparken

-yevmiye mi verdi de öyle çalışmadım dedim

gül gül öldüler amk. öle salak salak oturan birinden öyle bir söz beklemiyor olsalar gerek

-kaç para verdin ebru dedi o piç

he amk eksik kaldın sende sikmeye çalış

-kalbini aldım bak burda atıyor dedi. kalbini göstererek ve o piçe kıl olmuş bir şekilde ebru diğer ev ahalisinden
ooooooo gibi tezahuratlar yükseldi

-umarım değerini bilirsin kızımızın dedi. piçin annesi bana bakarak

ben zaten utanıyordum böyle aşk konularını başkalarının yanında konuşmaktan ama artık top falsolu bir şekilde üstüme üstüme geliyordu

golü atmamak ortaya ayıp olurdu

-bilemedim dedim.top göhsüme alırcasına

-neden dedi

ve çaktım golü

-çünkü...




**kadın erkek eşitliğine aykırı bu yaptığım dedim

ne diyor lan bu diye bana bakarlarken

-kendi kalbimin hamal'ım yapmışım aslında onu.

oysa aşk terazisinin hep dengede kalması için ikimizin de bir kalbe ihtiyacı var dedim anlamadılar anladılar gibi göründüler. yada gerçekten anladılar tam bilmiyorum
ama ebru elimi tutarken anlamış görünüyordu hoş beni onun anlaması da yeterliydi benim için yemek faslı bitti.
ilk önce tatlı mı çay mı meyve mi seçim tartışması yapıldı
 
oylar kullanıldıktan sonra demokratik bir şekilde karar verildi

-tatlı almayı unuttuk kusura bakmayın dedim ebrunun annesine

harbiden ayıp ettik amk. misafirliğe eli boş gidilir mi??
-kızımı getirdin yeter dedi gülümseyerek

salonda otururken hep beraber

muhabbet eee daha daha gibi sıkıcı bir hal almaya başladı

işin doğrusunu söylemek gerekirse o piçin anne ve babası da iyi insanlara benziyordu

daha önce biliyor olsalar gerek

beni aşşagılayabilme ihtimali olan hiç bir soru sormadılar salonda ebru yanımda oturuyordu
ama zaten yeni geldiği ve bütün gözler onda olduğu için bende ön planda kalıyordum
ebru da sağolsun utandığımı anlamış olsa gerek bana fazla sürtünmedi sadece sevgi dolu bakış ve elimi arasıra tutma girişimler hariç
baktım olacak gibi değil çay geliyor meyve gidiyor
tatlı geliyor patlamış mısırlar gidiyor

amk. bu kadar yiyorlar hala hepsi çubuk kraker gibi

kendi kendime düşündüm bunlar benden farklı mı sıçıyor diye kimsenin gideceği yok
oturdukça oturuyorlar konuştukça konuşuyorlar ebrum yeni gelmiş
daha öpememişim bile
 


**ebruya ben gideyim mi işareti yaptım sakın ha dercesine bana baktı
kadınlar kendi arasında geyik yapmaya erkekler de futbolu konuşmaya başladılar neee futbol mu deyip daldım geyiğe
o piçle aynı takımı tutuyor olmamız herhalde tek ortak noktamızdı sizinde hikayeden bildiğiniz üzere derin futbol bilgimle
objektif olduğuma inandıkları yorumlarımı beğendiler

biraz konuştuktan sonra o piçle de aramız yumuşamış gibiydi bana sataşmaya çalışmıyor fikirlerime katılıyordu
konumuz futbol olmadığı için konuşma ayrıntılarını ve tuttuğum takımı belirtmedim konuştukça muhabbbet açıldı ama ben sıkılmaya başladım
çünkü aklım ebrudaydı

vay amk. nasıl görüşecektik adamlar hiç gideceğe benzemiyordu en iyisi yarın görüşürüz artık mantığı ile
-bana müsade artık dedim

-camide müezzinlik mi yapacaksın bayram namazında acelen ne dedi piçin babası diğerleri de güldüler takılırcasına bana
-hayır cübbemi ütüleyeceğim dedim

baktım yine gevşediler bırakacak gibi değiller ebru da zaten gitme dercesine bana bakıyor ama sıkıldım amk.ne yapayım
kızla yalnız kalamadık ki

hepsinin elini tek tek sıkıp ufak kızdan da küçük bir yanak aldım
 
hepsine teşekkür edip kapıya yöneldim

ebru kapı dışına kadar annesi kapıya kadar babası salon çıkışına kadar diğerleri de ayakta uğurladılar beni

ebru ile lisede tuvalette arka arkaya çekilen sigara nefesleri gibi hevesim kursağımda kalarak bir kaç kez kısa kısa öpüştük
sonra gittim

zemin kata inmeden mesaj geldi ebrudan




---gönül hamalın seni çok seviyor diye

-bende seni çok seviyorum bayram şekerim dedim

-sadece bayramlığın mıyım dedi

-delin olduğumu hatırlatarak evet cevabını veriyorum dedim.

-deli diye son mesajını gönderdi o gecelik

ertesi gün kalktım ama bayram namazına gidemedim. bir kaç çocuk kapıyı çalınca uyandım
ebruyu aradım

kısa bir bayramlaşmadan sonra

ailesi ile aile büyüklerinin yanına gitmek zorunda olduğunu söyledi bende köye gittim
mezar ziyareti. sülale bayramlaşması derken bir kaç tanıdıkla bayramlaşma derken alanyaya dönen

bir akraba arabası ile döndüm

-bana da bırak öpücüklerden alanyadayım dedim

-ceyhun bayram mesajı attı haberin olsun dedi.

-büyütmeme gerek var mı olayı dedim

-yok o da kabullenmiş artı birlikteliğimizi dedi
 
-o zaman sadece bayram mesajı atmamış dedim

-kelebek sevdiklerinle mutlu bir bayram geçirmeni dilerim yazmış dedi

-kapatıyorum olayı o zaman dedim

-lütfen dedi

bayram bayram moralim bozuldu ama ebrunun açık sözlülüğü karşısında saygılı bir şekilde kabullenmek lazımdı durumdu

bizim yaşlardaki tüm gençlikte bayram dolayısı ile alanyaya gelmiş gibi gözüküyordu

-akşam bir yere gidelim mi dedi

kabul ettim

vakit gelince evden aldım onu

mekana gittik el ele içerde kimler yoktu ki amk...




-

**mekana girdik hınca hınc dolu.

o kalablıkda benim gözüme ilk çarpan kişi ceyhun oldu içerde oturacak yer kalmamış bayram dolayısı ile garsona sorduk yer var mı diye biraz bekletirim dedi ebruya başka yer gitmeyi teklif ettim
-biraz ayakta barda duralım giderler şimdi dedi

ama ben ceyhunu görmüştüm bile zaten bayramlık keyfim eksilerin altında seyrediyordu

erkeklik hali

ceyhunda burda gidelim dedim

-hani nerde dedi ebru

bak dedim yerini göstererek

-benim kimseden korkum yok diyerek öptü beni

tam bu sırada garson yaklaştı ve yer boşaldığını söyleyerek bizi boş masaya götürdü
 
ısrarla içkileri söylemeden ebruya gitme konusunda yalvarsam da gitmedi

yerimize oturduk

her yerde gözüme tanıdık simalar takıldı

mezun olduğum okuldan tanıdık arkadaşlar ebrunun arkadaşı olduğunu bildiğim kişiler ama beni tek alakadar eder ceyhundu o yüzden de gergindim
ebrunun tüm ısrarlarıma rapmen başka yere gitmemek istemesi beni daha da kızdırmış olsa da belli etmemeye çalıştım

zira her an beni öpüp sevdiğini söylüyordu

ebru votka bull üstüne votka bull içiyordu hızlıca bende aynı içkiden yavaş yavaş içiyordum
bir gözüm ceyhunda bir gözüm de ebrunun nereye baktığındaydı ilkm başlarda ceyhuna bakmıyor olsada
daha sonra önce ona bakarak onun dikkatini çeker çekmez beni öptüğünü fark ettim ruya her bitirdiği votka buldan sonra gitmeyi teklif etsemde
o içtikçe içiyordu

gecenin ilerleyen saatlerine geldiğinde

çalan müzik çalsın sazlar oynasın kızlar ve alem tamamen sarhoş moduna geçmişti

çok sıkışmış ve acil tuvalete gitme ihtiyacı duyduğum halde gitmedim ne olur ne olmaz diye derken ebru wc ye gitmek istediğini söyledi
bende geleyim mi dedim yok gerek yok dedi
o tuvalete hareketlenince benim odak noktam ceyhun oldu

ben de çaktırmadan da olsa ona bakarken onun da hareketlenip

wc ye yöneldiğini gördüm

şimdi durumu kavramanız için hissettiklerimi ama ebruya anlatmadıklarımı size söylüyorum
beyler
 
1.amk orospusu sana gidelim diye yalvardığıma göre belli ki ortamdan memnun değilim çünkü eski sapın orda

kalk gidelim işte amk.yok gelmiyor

2.neden burdayız ceyhunun olduğunu bile bile diye sorsam bana kimseden korkum yok diyor ama benim hissettiğim kadarıyla yaptığı her hareket

ceyhunu kıskandırmak için

3.ebruya desem ki gelmiyorsan ananın amına kadar yolun var.ben gitmiş olacağım ve ebru muhtemelen benim kıskançlık krizime kızmış olacak ve ceyhunla onu aynı meknada bırakmış olacağım

götüm yer mi yemez.

4.susmak herşeyi zamana bırakmak ağzına sıçmak için çözüm mü?? gece herşeye gebe kararsızım

bizim kız wc de arkasından ceyhun kalkmış wc ye gitmiş

ben durur muyum??

duranın götüne koyim




**gittim ceyhunun arkasından

ceyhun wc ye girmedi bile kapıda bekledi

bende uzaktan onu seyrederken amacını öğrenmek için bizim ebru da çıktı
ceyhun başladı konuşmaya bizimki bir süre dinledi dinledi ceyhunda konuştukça konuştu
oraya gidip ceyhuna uçan tekme ile girerek ?devamında agzını burnunu kırmanın doğurabileceği sonuçları

herkesle tartışırım

1.hıncımı almış ceyhunun anasını sikmiş olurum

2.ebru ne yapoyorsun sen diye bana tepki gösterip siktiri çekebilir

2.ihtimalin riskini almaya bile değmez beyler çünkü ebruyu kaybetmeye dayanamayacak
kadar seviyordum
 
herşeyi akışına bıraktım

onlar konuştu ben mal mal baktım

içimdeki sevgi azalarak kendimi zor tutarak ve ebruya muhteşem bir şekilde kızarak ama kız zaten onu seviyorsa benim yapabileceğim hiç birşey yoktu
beni üzen dakikalar önce beni sevgi dolu öpen kızın hiç hoşlanmadığım ve hoşlanmadığımı bildiği bir erkekle bende aynı mekanda iken öncesinde bir hayli konuşup akabinde ona sarılıyor olması idi

peki onları öylece bırakıp gitmek çözüm müydü hayır en azından bence hayır
sesimi bile çıkarmadan bekledim el sıkışarak vedalaştılar
ve ayrıldılar. bende bayan sanatçıya gidip o zamanın en büyük banknotunu vererek bir istekde
bulundum

ebru gündeş yalan

bunu dedim çal dile benden ne dilersen yalvaran gözlerle bakınca tamam dedi masaya geçtim
ebru geldi oturdu hiç birşey söylemeden bende hoşgeldin bile demedim
şarkı biter bitmez istek parçam başladı

--Yalnızlık kolay değil anladım Yüreğim yangınlarda geri dön Tükendi bitti artık bedenim Ayrılık ölümden daha zor Tükendi bitti artık bedenim Ayrılık ölümden daha zor
 
Kırık dökük bir sal gibi battım ha batacağım Mahşer günü günahına inan kefil olacağım Dönmeyeceksen söyle ateşinle yanacağım Yandığım ateşlerde sevdan gibi yalan yalan Dönmeyeceksen söyle ateşinle yanacağım Yandığım ateşlerde sevdan gibi yalan yalan



yalan yalan yalan yalan yalan yalan

sevdan aşkın yalan yalan

yalan yalan yalan yalan yalan yalan

sevdan aşkın yalan yalan




Kırık dökük bir sal gibi battım ha batacağım Mahşer günü günahına inan kefil olacağım Dönmeyeceksen söyle ateşinle yanacağım Yandığım ateşlerde sevdan gibi yalan yalan Dönmeyeceksen söyle ateşinle yanacağım Yandığım ateşlerde sevdan gibi yalan yalan



Yalan yalan yalan yalan yalan yalan

Sevdan aşkın yalan yalan

Yalan yalan yalan yalan yalan yalan

Sevdan aşkın yalan yalan

her mısra satır ve kelimesini sanatçı ile beraber bağıra bağıra söyledim her yalan kelimesi geçtiğinde ebrunun gözünün içine baktım
 
çok mu duygusalım bilmiyorum piç kuruları ama göz yaşlarımı yine tutamadım



** tamam kız sarhoştu ama sonuçta seçimlerini kendi başına yapmak zorundaydı içimdeki ebruya olan ateş onlar konuşurken sönmeye meyilli olurken
onların sarılmasını görünce bir an buz kesti kalbim

tanrı bana ölmek istediğin zamanı istediğin zaman seçebilirsin hakkını verseydi o zamanı seçerdim




ebru gözyaşlarımı silmek isterken

elini tuttum

-başkalarına dokunduktan sonra ellerini yıkamadan bana dokunma dedim

o ruh hali ve kafamın iki tarafında boynuzlanma hissi ile sikimde bile değildi artı dünya dünyayı sikime takmamamda ebru gündeşin söylediği yalan parçası da etkili olmuştu elbet ben de deli gibi içmeye başladım
o suçunu biliyor olsa gerek veya tartışmayı büyütmemek için olsa gerek bana cevap vermedi

cevap vermemesi beni olayın doğruluğuna daha çok inadırdığı için ebruya yüklendikçe yüklendim
-ceyhunu kıskandırmak için beni kullanıyor olduğunu düşündüğümü

-eğer hala unutamadıysa ona gitmek isterse kendini durdurmayacağımı söyledim ama hiç birine cevap vermedi
kendi kafamda olayı bitirip ebrunun bu ceyhunu ben ne bok yersem yiyeyim unutamayacağı
kanaatini getirdim

ama işin en acı tarafı sevdiğim kıza sahip olduğunu düşünürken aslında sadece gönül geçiştirmesi olduğunu düşünmek

var mı amk. ötesi

ben sevmişim kalbimi aşkımı zamanımı vermişim. uğruna ölmeye hazır hale gelmişim
 
amk. kevaşesi eski sapıyla konuştukça konuşup üstüne sarılıyor kafam iyice güzelleşti
önüme çıkana saldırmak ister hale geldim

tek eksik olan ceyhunun gözüme gözükmüyor olmasıydı bir kere baksa bile aramızdaki masaları siklemeden
ne bakıyorsunun akrasından bildiğim en ağı küfürü edip üstüne atlayacaktım ama bakmadı

ben wc ye gittim kendime gelip
ne oluyor lan demek için

elimi yüzümü yıkayıp hızlıca dışarı çıktım ceyhun bizim ebrunun masasına gelmiş mi diye

negatif. herkes yerinde oturuyor

biraz daha hiç konuşmadan masada oturdum

ebrunun her sarılma ve öpme harektini olumsuz yanıtlayıp kendimi ondan soyutladım

derken ebru yine wc ye gitmek istedi bir gecede bu kadar işenir mi amk
tamam git bakalım amk. dedim içimden o masadan kalkmadan gözlerimi ceyhuna diktim bu nasıl bir iletişimse bir dakika sonra ceyhunda kalktı masasından ve wc ye yöneldi duranın ikinci kez götünü sikeyim ama bu defa amacım farklıydı
wc nin önüne ceyhunun beklediği yeri iyi görecek bir yere zula yaptım kendimi bi kaç zaman bekledikten sonra ebru çıktı
yine konuşmaya başladılar

içimden sabır sabır çeksemde daldım muhabbetin ortasına

direk ebruyu muhattap alarak

-sana iyi geceler bensiz wclerde daha çok eğleniyora benziyorsun dedim

ve siktirdim gittim
 


** kız arkamdan geldi mi evet beni durdurmaya çalıştı mı evet ben sikime takıp durdum mu hayır
aşkın amına koyayım dedim mi evet aşkın yalanlığına inandım mı evet ölmek istedim mi??bir kaltak için hayır kafam güzel miydi?? fevkalade
ebruyu hala seviyor muydum?? maalesef evet

unutabilme ve onsuz yaşayabilme olasılığım neydi?? hiç bir fikir yok

hayat bazen kelebeğin yarrak sikmesi kadar garip mi??evet orospu çocukları evet

içimden geri dönüp önce ceyhunu sonra ebruyu dövüp ananızın amında fren yapmaya kadar yolunuz var demek geçti??

geçmediyse ben orospu çocuğuyum

...

şimdi size sesleniyorum ey insan evlatları

bana günlerdir söylüyorsunuz burda bırakma burda bırakan orospu çocuğudur. burda bırakılır
mı piç diye bırakılıyor beyler
en güvendiğiniz aşka en heyecanlandığınız yerde yarrak gibi bırakılıyorsunuz sonunda ne olacağını benimde bilmediğim bir yürüyüş içine girdim
önde ben arkamda ebru

kafamda entri başındaki sorular hayat benim için o an dursaydı
muhtemelen sizi çok iyi anlayacaktım ama durmadı

devam etti.
 
hayat bazen en ağır liseli gibi davranıyor

kader bazen iki iki deyip siktirip gidiyor başlığından aşk oyhşşş çekerek kalbine hunharca boşalıyor anlayın lan piçler yandıkça yanıyor içim
am göt meme den ibaret değil hayat




**ben önde yürürken o ısrarla beni arkamdan takip etti. ne onu görmek ne de konuşmak istiyordum
birden arkamdan bize bağıran bir sesle rezil oldum hesabı ödememişiz
ben direk çıktım o da arkamdan geldi kim ödeyecek amk.

sanki dolandırıcıymış gibi yedik içtik hesabı ödemeden kaçmış göründük

amk. ceyhun bir kez daha amk.

adam bayram geçirmesini de ekleyerek yüklüce yüklenmiş hesaba cebimde o kadar olmadığını biliyorum
ebruyu muhattab bile almıyorum o da para çıkarıyor
gel abi dedim

mekana tekrar girdim

ebru da arkamdan gelmek isteyince elimle engelledim

o dışarda bir yerde kaldı

ben içeri girip cebimde ne varsa döktüm masaya kimliği bırakıp üstüne telefonu da bıraktım
abi yarın getiririm kusura bakmayın dedim

vay olur mu?paran yoksa neden içiyorsun artisliğini yaptı
 
ben adama durumu anlatmaya çalışırken ceyhun piçi dışarı çıktı kızda dışarda
zaten hesab olayından dolayı iyice gerginim bi de o piçin dışarı çıkması beni tam delirtti

-ne istiyon aga yok amk. işte kimliği bıraktım telefonu bıraktım

al ceketi de dedim

hiç utanmadan aldı amk. oğlu bi de esnaf olacaklar çıkardım
ceketi de verdim. nerde çalıştığı mı söyledim

yarın getirmessem ne yaparsan yap zaten telefon bile ihtiyacının iki katı dedim çıktım dışarı
hava aralık ayı olması sebebi ile soguk ama içimdeki öfke beni fazlasıyla ısıtıyor ebru dışarda beni bekliyor
ceyhun da telefonla konuşuyor ama gözü ebruda

-ceketin nerde dedi ebru




**ebru gündeşin nakaratını söyleyerek devam ettim

yalaaaaan yalaaaan yalan

arkamdan yürüdü yürürken de anlatmaya çalıştı olayı ben sürekli aynı nakaratı tekrar ettim.
neymiş arkadaş olalım demiş ceyhun yaptıklarından pişmanmış falan mış filanmış
cadde üzeri bir yer olduğu için evlerinin önüne geldik

tuttu omzumdan
 
-hiç dinlemiyorsun dedi

son derece sakin

-buyur dedim

-biliyor seni sevdiğimi arkadaşız sadece dedi

-tamam olun işte ne güzel. arkadaşlığınız zamanla tekrar aşka dönüşsün sarılmalarınız da öpüşmeye adına sevindim dedim.
-hani inanıyordun seni sevdiğime dedi

-hala onu sevdiğine de inanıyorum. bence çok yakışıyorsunuz dedim

-çok kırıyorsun beni diyerek ağlamaya başladı o ağlayınca sinirim dışa vurmaya başladı tuttum kolundan
-geri dön ceyhununa artık seni o teselli etsin dedim

-ceyhundan da nefret ediyorum senden de dedi

ağlayarak gitti evine

bende eve gittim yürüyerek. götüm dondu amk. para yok ki taksiye binelim gece neler hissettiğimi az çok tahmin edebilirsiniz
sabah kalktım dükkanı açmak için dükkana gittim

açmamam gerektiği halde açtım çünkü hem hesab için para lazımdı

hem de sığır gibi evde beklemek yerine yapacak meşgaleydi benim için iş yeri dükkanı açtım
millet dolaşıyor çarşıda ama

bu orospu çocuğu ne satıyor acaba diye dönüp bakan bile yok

**öyle bir ruh haline girdim ki.

tuttuğum takım kupa finalinde yenilmiş. maç çoktan bitmiş. herkes stadı boşlatmış ve ben tek başıma hala tribünde oturuyorum
 
sen o kadar uğraş finale kadar gel maçı kaybet kupayı siktir et.telefonla ceket de güme gidecek
kapattım dükkanı.bir kaç arkadaştan ödünç para buldum akşama kadar dükkanı açık tutup
akşam üzeri mekana gittim kimlik ceket ve telefonu aldım telefonda 3 tane mesaj
hepsi ebrudan

-beni kaybettiğinin farkında mısın?

-cevap ver

-lütfen cevap ver

hiç birisine cevap vermedim dükkanı kapatıp eve gittim ertesi gün yine işe geldim dükkanın kapısına kadar geldi
o gelince dışarı çıkıp başka yere yürüdüm

arkamdan gelmedi

-konuşuncaya kadar geleceğim ve ankaraya dönmeyeceğim diye mesaj attı aralık son günleriydi o seneki bayram yılbaşına 10 gün civarı bir mesafedeydi zaten yılbaşında sonra gider diye sikime bile takmadım tehdini
hergün mesaj attı

hiçbirine cevap vermedim

bir kaç kere aradı no tuşuyla iptal ettim

hergün dükkana gelme sayısını arttırarak gelmeye devam etti her gelişinde suratına bile bakmadım
 
her seferinde sen bilirsin diyerek geri gitti

yılbaşı gecesi geldi

bir çok arkadaş tarafından eğlenmek için davet aldım ama hiçbirini kabul etmedim yılbaşı arefesinde dükkanı açtım
ebru akşam saatlerine kadar sık sık dolandı akşamüstü ben dükkanı erkenden kapattım arkamdan geldi
eve gittim. saat 22 gibi
ebru yine mesaj attı

-hala aşşağıdayım diye

o saate kadar beklemiş. yada dolanmış durmuş

-ceyhun nerde bilmiyorum diye mesaj attım ilk defa o derece sinirlendi sanırım
-allahın gerizekalısı ceyhunu sevsem onun yanında olurdum. kaç gündür dolandırıyorsun beni peşinde

öküz müsün sen. seni seviyorum odun dedi

cevap vermedim

-istersen gel istersen gelme kim daha inat görelim bakalım diye bir mesaj daha attı yeni yılın ilk dakikalarında
-lütfen mutlu yıl olsun lütfen dedi

yine cevap vermedim

-sen bilirsin dedi

bu mesaj gidiyor izlenimi verdiği için aşşağı baktım kafası bizim pencerede gidiyordu gerçekten
çok mu uzatmıştım hayır hiç pişman bile değildim
 
ama nereye gidiyordu

pişmanlıktan değil meraktan arkasından bende indim aşşağıya ve takip etmeye başladım uzaktan uzağa



evden üstüme birşey alarak bende çıktım

takip mesafesini korumamda onun sallana sallana yürümesi ve arkasına bakmadan yürüyor olması yardımcı oldu

evinin önüne kadar yürüdü evine girecek sandım ama devam etti

evine gidiyor tahmininde bulunanlar kuponlarınızı yırtın.

peki eve gitmiyordu ama nereye gidiyordu

gittiği istikamet eğlence mekanlarının olduğu istikametti ona daha çok kızarak takibe devam ettim
o yalnız yalnız yürürken yılbaşı sebebi ile çarşı çok kalabalıktı nerdeyse her boştaki erkek laf atıyordu
eğlence mekanlarını da tek tek pas geçti

iskele yoluna girdi

bir markete uğradı elinde siyah poşetle çıktı sonra iskeleye yürümeye devam etti
bizim kuytu yerimize geldi iskeledeki

ama parası ancak bira ve çekirdeğe yeten eğlence mekanlarına kabul görmemiş bir sürü sap vardı etrafta
tek başına oturdu

kimseden korkmadan

çevreden geçenlerin dikkatini de çekti tabi

ben bir köşede ona bakarken işin bokunu çıkarıp ona yaklaşan iki tane denyo yaklaştı o ana kadar planım sadece takip etmekti
 
kıza o kadar naz yaptıktan sonra gidip konuşacak halim yoktu

kendisi halleder diye biraz bekledim

ama lavuklar sardıkça sardı

o konuşmuyordu bile onlarla denize bakıyordu
iyice yaklaştım tetiğe geçtim

sonra lavuğun birisi elini kızın omzuna attı

bende bunu bekliyormuşum daha fazla dayanamadım yaklaştım lavuğun elini tuttum
dik dik baktım

sen kimsin lan dedi

gel şöyle öğreteyim dedim elinden asılarak
kimsin olum siktir git lan dedi

yanındaki diğer lavuk

boş ver gidelim hadi dedi

birbirimize ters ters bakmaya devam ederek lavuk ayrıldı ben kaldım mı sik gibi yine ortada
ebru bana baktı ben ayakta kaldım
otursam mı oturmasam mı??




**oturdum

hiç konuşmadan

bir tane bira da ben çıkarım poşetten açtım içmeye başladım
 
o denizden gözlerini hiç ayırmazken bana da bakmıyordu sessizliği ebrunun çalan telefonu bozdu
merhaba baba dedi

ama sesinden ağlıyor olduğunu ben anlamıştım halbuki otururken hissetmemiştim
-eski bir arkadaşın yanındayım merak etme dedi

eskidik tabi amk.

bir müddet karşıyı dinledikten sonra

-yarın geceye alabilirsin bileti dedi

demek oluyordu ki ebru ankaraya da gidiyor

-sana da anneme de mutlu yıllar dedi kapattı telefonu
ayağa kalkmaya yeltendiği an elinden tuttum ona hiç bakmayarak aşşağı çekerek yine oturmasını sağladım
benim biram bitti onun birasını aldım yanına koyduğu

-sen fazla içme dostu düşmanı karıştırıyorsun dedim

-sen de yaşama aşkı nefreti karıştıyorsun dedi




** -senin için yaşamaya başlamıştım ama sinsice öldürüyormuşsun beni dedim. dedi
-benimle çocukken mi tanıştın.

sen yaşamaya çocukluktan başlamışsın ve hala büyüyememişsin dedi ard arda darbeler gelmeye başladı
yakaladı bi kere amk.

onca gidip gelmenin attığı mesajların acısını çıkaracak
 
-sen büyüyüp kocaman olmuşsun bir oyuncak yetmemiş ikisiyle oynamaya başlamışsın dedim
-ceyhun senin dilinin oyuncagı olur ancak kelebek, ben o oyuncağı yıllar önce kırdım attım. dedi
-kalan parçalarını tekrar birleştirip oynamaya çalışıyorsun yeni oyuncağın varken ama dedim
-ne yapmamı istiyorsun kelebek çağırayım buraya siktir mi edeyim telefon açıp ben kelebeği seviyorum
seninle arkadaş bile olmak istemiyorum mu diyeyim

wc ye geldi. özür diledi. orda seni o halimle gördüğüne

göre gelip bana seni seviyorum bana geri dön diyecek hali yoktu herhalde bende ona kusura bakma aslında biz öpüşmüyorduk kelebekle
sadece arkadaşız lütfen beni affet tekrar birlikte olalım dediğimi mi sanıyorsun nedir düşüncelerin

bekle dedi

telefonu çıkardı

arayıp konuşacağım kendin dinle dedi

-gerek yok şimdi telefonda sarılamazsınız üzülür çocuk dedim.o sarılma neyin nesiydi
dercesine

-konuştukça konuştu baktım gidecek gibi değil iyi eğlenceler sana kelebek merak eder dedim.o sarıldı bende bir an önce kapansın olay diye bişey demedim dedi

-ikinci kez niye gittin o zaman dedi

-sen sıkışınca wc ye gitmiyor musun. nerden bileyim o gerizekalının da gelip kapıda bekleyeceğini dedi

-sana demedim mi o kadar gidelim diye. niye gitmedin bunlara sebebiyet verdin dedim




-kimden korkuyorsun dedi?
 
ceyhunun beni senin elinden alabileceğini mi düşünüyorsun dedi??

bana bir daha beni sevdiğini söyleme çünkü artık inanmıyorum

yok gözündeymiş sözleri de yok kalbindeymiş aşkı yalansın baştan sona yalansın. dedi vay amk. yine çok ağır konuştu
yine kalkmaya yeltendi. yine tuttum elini oturttum
-nereye gidiyorsun dedim

-sen neden geldin arkamdan,

ceyhuna gittiğimi mi sandın. paranoyan bu kadar büyüdü mü onun hakkında??

iki tane serseri gelmese beni eve kadar takip edip.

sonra kendi hayatına dönüp tekrar sana yalvarmamı mı bekleyecektin zevk mi alıyorsun ben peşinden koşarken dedi
hala neden anlamıyorsun seni çok sevdiğimi gözümün başkasını görmediğini dedi veeee alt kirpiklerinin arasına bile uğramadan
üzerinden süzülerek elmacık kemiğine döküldü bir damla hem ağzıma sıçıyor hemde o haliyle beni bitiriyordu
o kışın ortasında denize atlamak geçti içimden

sonra bizim ki doğuş efendiden esinlenmiş olacak

-ilk defa sayende aşka inanır oldum sende gamsız çıktın dedi

keşke o orospu analı şamarcı piç beni dövseydi de ebru böyle sözlerle şamarlamasaydı beni kalbimde beş parmağının izi çıktı



**kalktı elini tekrar tutacak yüz bile yoktu yürüdü
 
yerimde kaldım

ayakta kaldı ben tutmayınca

-ebru dedim

ses vermedi elimi cebime attım

-al bende bozuk var dedim

baktı

-markete bira almaya gitmiyor musun. biraz daha içeyim belki nefretim tekrar aşka dönüşür
dedi

-dönüşüm safhaların hep bana acı veriyor. içeceksen adam gibi, tek başına iç bundan sonra dedi
bir an gideceğini düşündüm

tek başına iç dedi lan siktir mi cekilmişti bana inceden??

-gidersen ben senin kadar koşmam ardından dedim

-sen zahmet etme zaten beyefendi. alıştınız tabi peşinizde koşturmaya dedi vay amk. sikerim böyle işi
-tamam üste çıktınya al bütün hıncını bir ağzıma sıcmadığın kaldı otur işte dedim

-ben gidiyorum dedi

-otur dedim

-gidiyorum dedi

-ebru otur dedim

-ne yapacaksın oturmazsam dedi

-ben oturturum dedim

ayağa kalktım hadi bakalım dercesine baktı elinden tutmak istedim kaçırdı elini dirseğinin üst tarafafından tuttum
 
-gel şuraya dedim

gelmedi

eti ne budu ne amk.165 kız kaldırıp yine atarım

-ebru gel dedim kolunu biraz sıkarak tokatı patlattı suratıma
gülümsedim

asılmaya devam ettim

bir tane daha vurdu

vay amk. böyle hayatın şamar benim kaderim mi amk. hakettiğimi düşünerek ses çıkarmadım
bıraktım elimi

-tamam git o zaman dedim gitmedi bekledi
ben yine yerime oturdum

geldi yanıma oturdu

-manyak mısın kızım sen dedim

hakaten manyak mı amk. boşuna mı yedik o tokatları

elini üzüntüden ve pişmanlıktan olsa gerek yüzüme götürmeye çalışırken

-ebru iki kere yeter.hem tokat hem de ceyhun olayı iki etti. üçüncüleri kaldıramam dedim

elini ittim




tekrar uzattı

-ebru yapma dedim

yine uzattı

-sana tokat vurmamı sağlayıp ödeşmek mi istiyorsun dedim
 
yine uzattı

oturduğum yerde ellerimi birleştirip dirseklerimi dizimin üzerine koydum töbe töbe dercesine kafamı salladım denize bakarak
yüzümdeki eli enseme geçti yaklaşıp bir kere öptü yanağımdan
-beni bir öpücükle kandırabileceğini mi sanıyorsun dedim eğildi iki defa arka arkaya yine öptü
-bak bu öpücük de iki oldu dedim sonra o da oturduğu yerde kalmadı
halbuki ben beni öpmeye devam eder sanıyordum alıştık tabi amk. herşeyi kız yapsın
-tam da kanmaya başlamıştım dedim ona dönerek ve yüzüne doğru yüzümü yaklaştırarak kafasını diğer tarafa çevirdi
ellerimi yukarı kaldırdım

baktı bana pis pis gülerek baktı ama kafasını tekrar öbür tarafa çevirdi kalktım diğer tarafına oturdum
ellerim havada yine

kafasını bu defa diğer tarafa çevirdi vay amk.naz yapıyordu lan.
sanki maraş dondurmacısı da veriyor gibi yapıp vermiyor kaymaklı dudaklarından çevresinde bir kaç tahaf yaptıktan sonra baktım olacağı yok bütün şutlar auta gidiyor



**bacaklarına oturarak diktim topu penaltıya

yüzünü iki elimin arasına aldım göz göze geldik kaleciyle

dikkat dağıtıcı bir kaç hareket yapsada ben onun hangi köşeye yatacağını biliyordum
 
çok plase bir vuruşla üst doksandan başlayarak bütün ağı kapladı dudaklarım

vay amk. dedim kendi kendime

bu dudakları bırakılır da bu kadar inat edilir mi??

bütün askıda bekleyen öpüşme dosyalarını o gece kapattık

o da gitmek istemedi bende

-iki bira daha alalım mı dedi

-mayayı değil dudaklarını özlemişim dedim iyiki de demişim yine devam ettik öpüşmeye
bir nefes alma esnasında ebru yine üzüntü moduna girdi gitme konusunu açtı tekrar
bu ayrılık konuları da hep zamansız defans arkasına atılan toplar gibi hep beni ofsayta düşürüyordu amk.
yine girdi bile o zamansız üzüntü içine bırak sonra ağlaşalım şimdi öpüşüyorduk ne güzel hey
amk yaa

çalıların arkasındaki tavşana neden tüfek atıyorsun bırak çıksın meydana o zaman sık

-sonra konuşşak ebru dedim

-hiç ayrılmayıp hiç konuşmayalım istiyorum dedi bana sarılarak

-ayrılmayacaz söz dedim

-söz verme lütfen başka gerçek bildiklerimden de korkutursun beni senin hakkındaki dedi

-tek sözüm olsun o zaman sana seni hep seveceğim dedim




**bir müddet üzüntü modunda sarılarak oturduktan sonra

havanın aksiyon azaldığı için bizi daha fazla üşütmeye başlaması ve sabahın ben geliyorum demeye başlaması sebebleri ile

gidelim artık kararı çıktı gönül meclisimizden kah gittik kah sarılarak durduk
 
bazen öpüşme durdurdu

bazen sebebsizlik

gizli gizli gözyaşları döküldü ebru tarafından

her damla benim de yüreğimde üzüntü ile göl oluşturdu içimdeki ona olan yangından sonra
gitmesinin şimdiden ki sarsıntısı ile krater gölümde vardı artık
evlerinin önüne geldik gözleri yine doluydu
-ben hep seni üzecek miyim böyle dedim göz yaşlarını silerek
gülümsemeye çalıştı

derin bir iç çekti ağlamasının artçısı olan

-mutlu yıllar aşkım dedim sarılarak

-herşey için beni bu kadar bekletme lütfen dedi.

sabaha kadar neden bekledin niye saat 12 de mesaj attığımda cevap vermedin dercesine

-ne kadar betletirsem bekleteyim hep senin durağından geçeceğim bunun için sana söz verdim
dedim

-aynı otobüse binelim artık kelebeğim dedi

-aynı otobüse binersek başkaları için hep durmak zorunda kalıyoruz.(ceyhun ve elif)

biz en iyisi hususi'mizle gidelim ebrum dedim seni seviyorum
iyi geceler

yarın uyanma vatkinin ayarlanması ila randevu

ve geceyi son sarılmanın arasına öpücük koyarak tamamladık ertesi gün oldu o kadar uykusuzluğun üstüne
 
erkenden kalktım hani belki ebru da kalkmıştır da erken buluşuruz diye

biraz bekledim kalkınca mesaj atar diye sonra dayanamadım.
-şelale ettiğim kirpiklerinin açıldı mı?? dedim gönderdim mesajı




beklediğim mesaj gelmedi beklemek icap etti kalkmasını
halbuki ben onunla geçecek son gün için santra vuruşuna hazırdım

derken cevap geldi

-tekrar sevildiğini bilerek uyanmak ne güzel dedi

-sadede gelelim buluşacaktık dedim

-hemen çıkıyorum evden dedi

-üstünü başını giy yüzünü falan da yıka yarın sabah da sevilmek istiyorsan dedim

-unutturma sana kızacağım buluşunca dedi

bir kafede ben önce gelmiş bulunarak bekledim

içeri girince vay vay vay diyesim gelmedi desem o güzelliğe ayıp olurdu

-merhaba hoşgeldin dedim

sinsice geyik başladı(her konuşmanın sonunda gülümseme var çaktırmadan)

-hatırlat bakayım dedi

-dur kızmadan biraz bakayım şu güzelliğe dedim

-güzelliğim için mi seviyorsun dedi

-otursaydın dedim

-cevap ver kelebek dedi

-valla güzelliğin için değil hem sen çok güzel değilsin ki dedim

-niye seviyorsun o zaman dedi
 
-babanın paracıkları için tabi ki dedim

bu espriyi çok rahat yaptım. çünkü eğer para için seviyor olsam babasının teklif ettiği okul parasını alırdım.
her gittiğimiz yerde parayı ben ödemezdim

bi de demezler mi kadın erkek eşit beni hasta ediyorlar amk. neresi eşit amk. kadınları el üstünde tutuyoruz
siz hiç kadın su tesisatçısı, itfaiye eri, elektrikçi,kasap vs. işçisi kadın gördünüz mü türkiyede ama avrupada ben gördüm
oturun çalışmayın diyoruz o ayrı

arasıra kadına dayak atan sığırlar da var ama onlar zaten delikanlılıkla aynı seviyede değilller
ki

kadınlarla olsunlar amk. denyoları

-fiyatını söyle babama çek kestirip hayatımdan çıkaracağım seni dedi




---çeki alınca bara içmeye gidip sarhoş olup yine seni bekleyebilir miyim dedim

-amacın para değil mi iki katı fiyat söyle kendini ucuza satma o zaman dedi

-zengin olursam seni babandan alabilirmiyim dedim.

-beni benden alan kelebeğe bak sen ne kadar uyanıkmış. beni eşantiyon niyetine kullanırsın sen güzelliğimi beğenmiyorsan dedi

-ya tamam biraz güzelsin de tipim değilsin dedim biraz alınmaya başladı kızdığını farkedebiliyordum
-tipinden başlatma bana, kendine aşık etmeden önce neden söylemedin dedi

-bana aşık mı oldun sen dedim

-evet dedi. utanarak

-aşk ne ki senin için dedim beni benden alan tasfiri yaptı
 
-sana katlanmaktır bence aşk dedi

tabi içten içe alındım pekde haksız sayılmazdı

tam aşk eziyeti bir adam sayılırdım ona çektirdiklerimden sonra

-katlanma o zaman dedim

derin bir off çekerek

-aşk sana katlanırken sabrın alasını çekmektir dedi

-sabretme o zaman dedim makaraya vurarak

-iyi ben gideyim o zaman bensiz daha mutlu olacağa benziyorsun dedi

-biraz daha katlan bana biraz daha sabret aşka yalancı çıkma dedim

-gitmesem mi acaba bir gün daha ankaraya dedi

-zaten blöfü yaptın sen bana dönmezsen gitmem diye dedim

-gitsemde burda kalacaktım hep dedi

-burası romantizm için fazla kalabalık

garsona sorsam mı acaba öpüşmenin cezası kaç para diye. parası neyse veririm babandan alacağım çekle dedim
-bu şartlar altında seni uzunca bir süre öpmek istemiyorum kelebek dedi

-neden dedim

-güzel değilmişim. para içinmiş sevgin.

sinirimi bozuyorsun

neden? diye sorunca utanmazı da ekledim senin karekterine dedi




-gerizekalı öküz ve salak'ın arkasından attığın iki tokatla kıyaslayınca kendimle gurur bile duyasım geldi dedim

-ama hakettin dedi.

-hala seni hakediyor muyum dedim

-çok seviyorum seni kelebeğim dedi
 
-dur valla dayanamıyorum dedim elimi kaldırdım
-ne yapıyorsun dedi

-garson bey bakarmısınız diye seslendim

-yapma kelebek dedi kıpkırmızı olarak

garson geldi

-bişey sorabilirmiyim acaba dedim bir gözüm ebrudayken

-buyrun dedi garson

-iki çay alabilir miyiz dedim

-tabi dedi gitti garson

-offfff çok korkuttun beni öpüşebilir miyiz diye soracaksın sandım offff çok kötüsün dedi vay amk. şaka yaptık işte
kendisine atılan topu gole çeviremeyip

auta vuran forvetin

şuttan sonra yan hakemin bayrak kaldırmasını görerek hakeme kızması kadar saçmaydı bence kızması
ulan zaten auta vurmuşsun topu hakeme ne kızıyon korner bile değil

-hadi gidelim sen gerçekten sormadan dedi

-çay söyledik acelen ne gündüz vakti ne öpüşmesi geceyi bekle dedim.

bir an gece gideceğini unutarak demez olaydım
yine üzüntü karanlığı çöktü gözlerine

-iyi hadi gidelim burdan mekanı su basacak şimdi dedim çaylar geldi
hesabı istedim
 
o içmedi bile

-bir sorun mu var dedi garson

-işimiz çıktı acil. çayı paket yapamazsınız değil mi dedim. biraz gülsün ebrum diye

garson komaya girdi




---ebru hadi gidelim başımıza kalacak bu ölümlü dedim

-ne güldürdüğün belli ne ağlattığın belli beni artık dedi.ex ağlaması mimiklerindeyken gülerek

-benden sıkılıncaya kadar idare et işte dedim

dışarı çıktık nereye gideceğimiz konusunda en micro bir fikre bile sahip değilken o soruyla karşılaşmak
aynştaynlığımdan nefret ettirdi beni

-sen seç dedim

-bize gidelim dedi

-ben seçeyim dedim

düşünürken yiyebileceğimiz bokların ihtimalini

-saat kaç dedi

-ankaraya değerlendirilesi çeyrek zaman var dedim

-kollarında değerlendirmek istiyorum o çeyrekliği dedi

hemen sikiniz kalkmasın piçler masumca bir söylemdi onun ki

ebru benim kollarım değerlendirme üçlemesi birleşince bizim ev aklıma geldi

-hadi bize gidelim o zaman dedim

-evde annenler varsa dedi

-evli olmadığımız için onların kızacağı birşey yapmayız herhalde dedim utandı. gıcıksın dercesine bakarak
eve gittik
 
evde kimse yok

artık nerdelerse

kapıyı kapatmaya kilidi içerden üstünde bırakmaya çalışırken

arkamdan sarıldı

döner dönmez de öptü

ben onu üzmemek için piçlik moduna girmiştim o gün. fazla romantizm ve aşk dolu konuşmalar yaparak

onun akşamki otobüsü düşünmesini istemiyordum o yüzden

-ruhuma babanın çeki ile sahip olabilirsin ama dudaklarıma asla dedim

-uzatma dedi tekrar öperek

kim uzatır amk. sevdiğin kız seni öperken




---salona geçtik öpüşerek

yerlerimizi almaya çalışırken koltuktaki aklıma ilk gelen ilk şeyi söyledim
-ateşimi çıkarma lütfen

-tebeşirli bölümleri içimden okurum dedi edebiyatına kurban olduğum bir süre öpüştükten sonra
o birşey yapmayacağımı bildiğinden midir

yoksa birşey yapmak istediğinden midir bilinmez

biraz daha samimi olmaya başladı vücut temasları konusunda bu samimiyet hormonlara gerekli uyarıyı yapınca
ateş damarlarımda eriyen kırmızı kora dönüştü alyuvarlarım aşırı ısınma yaptı
çikolota yemiş piç kuruları gibi hiperaktif oldu ters ünlem işaretim
 
kendimi kanepeden aşşağı attım

iyiki yüz üstü düşmedim yoksa peyroni hastası olacaktım ömrümün geri kalan kısmında
ama atlamasamda şu an ilkokul ikiye giden bir velet babası da olabilirdim vücut hatlarım normal hale gelince yanına uzandım tekrar
sarıldık biraz

dudağın iç hatlarını kullanmadan ufak öpüşmeler derken kapı çaldı
kapının çalma sebebi de anahtarı içerde kilit üzerinde bırakmam

açtım kapıyı

annem

anne hoş geldin dedim telaşlı ne suş işledin yine dedi misafir var dedim
o zaten benden önce gördü

-merhaba kızım dedi

-hay allah komşuda birşey unuttum gidip alıp geleyim dedi anlayışına kurban olduğum biliyor tabi kızı sevdiğimi yemedi numarayı ebru ama neyse
kapıya kadar takip ettim

-seninle görüşeceğiz kelebek efe dedi çıktı gitti
ebru da toparlanmış bu arada gitmek için

-çıkalım ayıp oldu dedi

hak verdim
 
bizde çıktık

konuşurken ebrunun zaten valizinin hazır olduğunu öğrendim annesi aradı
çarşıda onunla buluştuk

bir kaç bişey alalım diye karar verdiler

sanki ankarada bakkal bile yokmuş gibi ne varsa aldılar centilmen sıfatımı sikeyim herşeyi ben taşıdım
akşama doğru babasını aradı ebru o da çarşıya geldi
bir restorana gittik yemek yedik
onlar konuşurken bana fazla söz hakkı düşmedi

okul para dersler sınan tarihleri ne zaman geleceği gibi konuları konuştular yemek sonrası oturduk babası kendine bir içki daha söyledi
alkolik imajı vermemek için aileye ben içmedim

ebru da zaten yola gidecekti

otobüs saatine iki saat kalaya kadar oturduk

evlerine gittik

ebru el çantasına otu boku doldururken

ben valizi aldım hep beraber otogara gittik annesi ve babası bizden ayrı bir yerde bekledi biz sarılarak saati bekledik
hiç konuşmadan ebruyu da konuşturmadan




**vaktin geldiğini perona yaklaşan otobüsle anladık saate hiç bakmadan
 
valizleri yerleştirdik ebrunun

-erkenden bin bende gideyim daha fazla üzülmeyelim dedim annesi ve babasıyla vedalaştı
bana da sarıldı. gözleri dolu dolu

-seni çok seviyorum dedi derin bir iç çekerek bende seni dedim anne ve babasının orda bulunma sebebinden dolayı
çok istediğim ama alamadığım bir veda öpücüğü vardı almam lazımdı onu ama nasıl
-ebru sen bin lütfen dedim

-bir an önce göndermek istiyorsun zaten dedi şakayla karışık

ön kapıdan binip genelde bayanların oturduğu ikinci ön sıra koridora oturdu el salladı üzgün üzgün
muavin diğer valizleri doldurmaya çalışırken yanına gittim

-aga boş yer var mı otobüsde dedim

-yok dedi

-antalyaya kadar gidersen var ama diye ekledi

bir an düşündüm antalyaya gitsem geri nasıl gelirim diye gelmessem ölmem herhalde mantığı ile
-tamam ben de antalya otogara kadar gideyim dedim annesi ve babasına antalyaya kadar bir işim çıktı dedim kolay gelsin dediler gülerek
otobüs kalkmasına yakın orta kapıdan binip ebru beni görmeden orta sıralardaki yerimi aldım otobüs kalktı ebru annesi gille el sallaşırken gözü beni arar gibiydi
360 derece iki üç defa baktı etrafa ama beni göremedi annesi gilde sürpriz bozulmasın diye
 
el işareti ile beni deşifre etmediler

alanya çıkışındaki tünellere yakın bir yere geldik

muavin yaklaştı bilet olayını çözmek ve parayı almak için ona kısaca durumu özet geçtim
-şurdan bir su alda benden götürüver dedim




** tamam aga hallederiz dedi benim yaşlarımdaki muavin

suyu ebruya götürdü sonra beni işaret etti

ebru bakmadı bile arkaya tersler gibi yaptı istemiyorum suyu tarzında bana baktı muavin almıyor dercesine
vay amk kıza bak arkaya bile bakmadı

sonra muavin geldi

elinde suyla dur ben vereyim dedim

-abi kız seni tanımıyorsa başımızı belaya sokma atarım otobüsden dedi

-tamam almazsa atarsın dedim kıllandı tabi muavin
suyu aldım yanına kadar gittim

-bir su içmezmiydiniz hanfendi dedim asık suratına ve hatlarını kaybetmiş rimeline bakarak
o asık suratta oluşan gülümseme

birisine duyulan aşkın

paha biçilmez birşey oluşunun sembolü gibiydi ne diyeceğini bilemez haldeyken
-kelebek diyebildi sadece

-yanım boş gel istersen dedim
 
durmadan arkaya yürüdüm yerime oturdum

arkamdan o da geldi

millet ne yapıyor lan bunlar diye baksada siklemedim

-ankaraya mı geliyorsun benimle dedi

-iki saat daha katlanacaksın merak etme antalya son durağım dedim

-neyle döneceksin deli dedi

-senin aşkınla dedim

-bende ankaraya götüreceğim aşkımı dedi

-orda bırakmadan geri gel ama dedim

-ben nereye gidersem o da gelecek benimle mecburen dedi

-çok mu seviyoruz acaba birbirimiz dedim

-ben acabaları kaldıralı çok oldu dedi




** -bu otobüsde de öpüşmek yasaktır şimdi dedim ebru gülümserken
geçen muavine bakarmısınız dedim

elimi sıktı ebru yine bi bok yiyecem diye

-buyrun dedi

-antalyaya kadar atmazsın beni otobüsden artık dedim

görevi gereği değil içten bir gülümseme ile yoluna devam etti o gider gitmez ebru omzuma yaslandı
-neden geldin dedi

-bir kere öpebilmek için dedim

-daha çok üzüleceğim şimdi dedi

-daha az ayrı kalmış olacağız ama dedim
 
-antalyada bende ineyim gece giderim dedi

-işim gücüm var başka kızlar bekliyor beni dedim bacağımda morarmaya sebeb olan bir çimdik attı
-bu şakaların öldürecek beni dedi

-hangi şakam dedim

bir tane daha morarmaya sebeb vermeden elini tuttum bir süre sonra antalyaya vardık omzumdayken kafası ve ellerimdeyken elleri
otogara geldik

antalya yolcularını alırken otobüs ebruyu elinden tutup aşşağı indirdim
o gözyaşları bende onun o haline üzüntü ile bakarak şehvetten çok uzak
bir kaç ayrılık öpücüğünü sıkıca sarılmayla kombine ederek otobüse tekrar bindirdim ön kapıdan
bu defa el sallayabileceği bir sevgilisi de vardı

360 değil tek bir açıyla bana bakarken otobüs hareketlendi
keşke gözlerim uzağı çok iyi göremeseydi de ağladığını görmeseydim havucun faydalarına isyan ettim
otbüs gitti

bu defa isyan edecek başka bir durum daha vardı

iki saat bekledikten sonra alanyaya giden bir otobüs nihayet buldum

eve geldim

kış uykusuna yatmış boz ayılar gibi attım kendimi yorganın altına
 


**kalktığımda kış bitmemiş olmasına rağmen ayılığım devam ediyordu hiç kalkmak istemedim
birisinin eksikliği olacaktı takip eden günlerde

o eksikliği hissedince telefona da mesaj gelmediğini farkettim ben yazdım
uyanınca haber ver diye iş yerine gittim
dükkanı açtım

avaralıktan bir nargile yaktım gündüz vakti bir grup turist kafilesi geçti
rehberlerle alışveriş turuna çıkmışlar dericidir altıncıdır ufak esnaftır dolaştırıp hanut alıyor satıştan rehberler
benim nargile içiyor olmam geçen turistlerin dikkatini çekti

onlar mal mal bakarken

aslan misali sürü arkasında kalmış

bana mal mal bakan iki tanesini yakaladım

gelin deneyin dedim

hemen atladılar

birincisine nasıl çekileceğini öğretirken rehber en dış kulvardan koptu geliyor rehber de
22 23 yaşlarında bildiğin norveçli amk.

sarı saçlı mavi gözlü götü başı düzgün bi kız
 
-ne yapıyorsun sen bu hijyenik değil şöyle zararlı

böyle zararlı bütün avrupa birliği kurallarını saydı bana




** -daha önce ölen olmadı rahat ol dedim

turistler biz tartışırken nargileyi çekmeye de devam ediyorlar vay efendim bunlar ona aitmiş. yaptığım terbiyesizlikmiş. turistleri kandırıyormuşum
o saymaya başladıkça ayarım kaçtı aldım nargileyi turistin elinden
rehber konuşmaya devam ederken derince çektim doldurdum tüm bronşları suratını duman manyağı yaptım
-sen görürsün seni şikayet etcem kapattıracam sallıyor amk kimi kapatıyon nereyi kapatıyon
amcık turistin biriside sanki

rehber bana ilanı aşk ediyor sikinde bile değil ne konuştuğu

-bu nargile kaç para dedi

-bu rehberi başından sav öyle gel bedava bile veririm dedim

rehber iyice tilt oldu

bu arada benim telefon çaldı

arayan ebru

rehber ters ters bana bakarken

-şükürler olsunki her kadın senin gibi değil dedim telefonla konuşmaya başladım
muhtemelen rehber olduğu için biliyordur hitap sözümü

-merhaba aşkım dedim başladık konuşmaya
 
rehber de siktirdi gitti turistlerle

ebru anlattı da anlattı

vay seni rahatsız etmek istemedim. benim için uykusuz kalmışsındır diye düşündüm bende gider gitmez yattım ondan aramadım mesaj göndermedim diye
merak etmiştim diye muhabbeti aşka dönüştürdüm yine bir müddet sevgi akabinde
ilk gün ayrılığının üzüntüsü konuşmalarına yansıdı

ben ebruyu teselli ederken kendim bile inanmadım söylediklerime




**akşama doğru aynı rehber yine geldi

-kapalıyız dedim

-açıksınız ama dedi

-sana kapalıyız dedim

-sen niye öyle konuşuyorsun işini mi kaybetmek istiyorsun dedi

-bana sen mi verdin bu işi dedim

-başka nerde çalışacaksın seni işten attırırsam dedi benden özür bekliyor siktiğim
-git attır ne yaparsan yap dedim

sanki iş ve işçi bulma kurumu amk.

-oysa düzgün konuşsan sana satardım o nargileyi dedi

-haa anladım niye geldiğini dedim. cebimden bir miktar para çıkarıp verdim.

-al hanutunu şimdi gidebilirsin dedim parayı suratıma fırlattı gitti
ebrunun babası geldi

-var mısın tavlaya dedi
 
kumarı nasıl bıraktı bu amk diye düşündüm kendi kendime

ama adam harbiden on numara adam kumar bahane dün geceyi merak ediyor başladık zarları sallamaya çayı yudumlamaya aynı zamanda
makara bir şekilde önceki geceyi de anlattım arasıra güldü
arasıra kızına olan özlemini belli etti yüz ifadeleri ile

-sözünü tuttuğun için teşekkür ederim dedi

-kendisi benden daha istekli okumaya merak etmeyin dedim

-yok yok anlattı bana ne söylediğini((okul benden daha önemli) dedi

-yalan da söylemez ki ebru kıvıramayacağım dedim

-tekrar teşekkür ederim deyip vedalaşırken rehber tur şirketinin türk bir yetkilisi ile geldi beni direk es geçip
ebrunun babasıyla tokalaştılar

vay amk dedim torpil çıktı bize iyi mi onlar konuşurken ben başladım piçliğe yer bakıyordu rehber
-parayı ben aldım yerde arama dedim




**erkek olsa kesin kafayı atardı o derece sinirlendi sonra tanışma faslı oldu
merhaba merhaba

beni tehdit etmeye geldiğini düşündüğüm adam

-yanlış anlaşılma olmuş galiba diye söze başladı sahte gülümseme ile
 
-aynı dili konuşmuyoruz rehberle ondandır dedim

bi kaç türkçe daha konuştuk rehber ne diyor acaba bunlar diye bakarken

-hadi gidelim özür diledi dedi rehbere

-rehber ben duymadım dedi

-çok özür dilerim lütfen beni affedin miss rehber dedim.

hiç inandırıcı olmayan bu konuşma rehberi tatmin etmesede gittiler ebru ile bilindik mesajlaşmalar
mesajın kesmediği ve sesin duyulma hissi olduğu anlarda telefon konuşmaları
üzüntüsünde binbir takla atarak güldürme çabalarım telefon konuşmalarını bitirirken
tekrar tekrar seni seviyorumlar

önce sen kapat diye uzayan muhabbetler gecenin sonlarında mesajlaşırken
bu son mesajım iyi geceler dedikten sonra defalarca daha atılan mesajlarla
bir haftayı tamamladık

rehber tur için yine çarşıdaydı aynı rehber
bu defa nargile içmiyordum ciğerleri nadasa bırakmıştım yanımdan geçerken
-hava çok temiz bugün dedi bana bakarak(ingilizceden çevirince böyle oluyor amk. hay kömür yakmaya üşenmiş ellerimi sikeyim
nargile yanıyor olsa vermiştim eline o zillinin
 
sinirden ,

lafı yemiş olmanın verdiği altta kalma ezikliği ile gittim nargileyi yaktım
bi daha gelmediler ciğerleri boşuna yorduk anlayacağınız

ebru ile dolu olan kalbim

sokaktan geçen liseli kevaşelere bile laf atmama engel derecedeydi

götlerini başlarını o yaşta öyle kıvırıyor olmaları beni gaza getiriyor olsada ben kontağı ebruda kapatmıştım
o ne zaman yazsa elimden geldiği kadar cevapladım
her saniyemin raporunu verdim nerdeyse

o da çok hoşnuttu bu durumdan gereksiz gereksiz yok şunu yaptık yok bu böyle oldu
yok şu hoca böyle şu derste şunu öğrendik ne varsa anlatıyordu bana
mimar olacaktım nerdeyse amk. bunun da makarasını yaptım elbet
-sahte diploma ayarla beni de mimar yapacaksın sen bu gidişle diye




**bende açık öğretim test kitablarından alıp sınavın nisanda olmasına rağmen çalışmaya başladım
kıza oku derken kendiminin kalması kendimle çelişir di
ebru iki defa ceyhunun mesaj
 
attığını söyledi

sinirlenmiş olmama rağmen

hem ebruyu kırmamak hem de muhtemel bir tartışmayla daha çok sinirleneceğimi bilerek

ne yazdı bile sormadım

ama ebru ikisinde de söyledi ne yazdığını birincisinde alışabildin mi arkadaşım
ikincisinde arkadaş olduğumuzu sanıyordum hiç cevap bile vermiyorsun




**bir süre beraber çıkmış olan iki kişiydiler benim için biri çok sevdiğim ebru
diğeri de ebruya olan sevgimden dolayı nefret ettiğim ceyhun ikisinden de uzaktaydım
birini sevgiyle birini nefretle anıyordum hep

ebrunun onu unutamadağı için rötarlı başlayan aşkımız

şimdi arkadaş oluyor olmaları sebebi ile bende korku uyandırıyordu

ama ne yapılabilirdi ki amk.

şimdi ben bir nedenden dolayı ebrudan ayrılsam o başka biriyle çıksa ebru
bende onu unutamayacaktım

bende tekrar onunla olabilirmiyim umudu ile nefret ettiğim ceyhun karekterine bürünebilirdim günler geçiyor
kış mevsiminin ilerleyen ayları olması sebebi ile

yazın biriktirdiğim paralar suyunu yavaş yavaş çekiyordu kolay değil di ebruya mesaj yetiştirmek
 
mesaj sayısında azaltmaya gitsem benden soğuyor mu acaba tehlikesi ile ebruyu gereksiz düşüncelere daldırabilirdim bu yüzden hiç azaltmadım
159 karekterin genelde hepsini kullandım mesajlarda parasızlık bacak kaslarına fayda sağladı yürümekten
içtiğim biraları burnumdan getiren göbek erimeleri yaşadım bir kaç lüksümden vazgeçtim
dünyadaki tek vazgeçemeyeceğim kişi için

alanya bomboştu benim için yoldan geçen insanlara bakarken
bunların da ebru ları var mı acaba diye düşünüyordum




**ben bende değildim

içimdeki sıkıntıları geçici gülüşlerle atlatmaya çalışırken bile gülmeleri kesme sebebim
ebrudan ayrı oluşumun verdiği üzüntünün aklıma gelmesiydi alanyada ki hiç bir şey
telefona düşen mesaj sesi kadar heyecan verici değildi benim için o mesajlaşma ve telefon konuşmaları da
beni hücremde yatarken anamın hapishane ziyareti gibiydi konuşuyorduk ama sarılamıyorduk öpemiyordum
en başlarda ebruyu teselli eden ben iken

kendimin daha çok teselliye ihtiyacı olduğunu farkettim zamanla gülüşlerim kesildi
 
suratımdaki ifadeler ot yiyen inekler gibiydi yiyor içiyor ama samansı yaşıyordum hayatı
ebru bir mesajla veya aramayla önüme ot koyuncaya kadar

ebru her seferinde benim yanımda olmak istediğini söylediğinde soktuğumun okulu yüzünden onu geri çeviriyordum
ama gözlerim her sabah dükkanı açmadan önce acaba bir sürpriz var mı diye iyice sağa sola bakıyordu
ama acabalar bile nafileydi artık

benim ankaraya gitme şansım kelebeğin 3 gün kanat çırpabilmesi olasılığı kadardı göz yaşları ile çalışsaydı otobüsler 3 4 depo fullerdim hayrına
ama bazı aşklara tecavüz etmiş maddiyat benim de bacaklarımı açmam konusunda baskı
kuruyordu

dükkana uğrayan müşterilere binbir yalakalıkla bişeyler satacam diye uğraşırken rehber hanım yine geldi yalnız olarak
hiçbirşey yokmuş gibi ben dışarda otururken yanımdaki tabureye oturdu




---işler nasıl dedi

-ne dediğini anlamıyorum dedim

-ingilizce bildiğini biliyorum dedi

-bilmediğimi söylemedim seni anlamıyorum dedim

-bana öyle davranmasan sana müşteri getirirdim dedi

-davrandım getirme dedim

telefonu çıkardım ebruya mesaj attım nasılsın falan fistan diye

mesaja cevap verirken

-birşey ikram etmeyecek misin mesela elma çayı dedi

-turk misafirperverliği yok bende dedim
 
-parasını ben vereyim dedi

-şurdan 50 metre ilerle sonra sağa dön caddeyi takip et karşına cafe çıkar orda harca paranı
dedim

-tam bir göt deliğisin dedi sinirlendim kaltağa
ama sakinliğimi korudum

-seni hiç kuş yuvasına götürdüler mi dedim?? tecavüzcü çoşkun bakışları ile(kuş yuvası bir döneme damga vurmuş alanyalı bir kaç kişinin hollandalı turistleri oraya götürüp tecavüz ettikten sonra da uçurumdan attıkları yerdir)

-senin gücün yetmez ona dedi

-kuş yuvasına götürmeye gerek kalmadan aynısını yaparım sana dedim mal mal baktı
-git kendine bir tane sikici bul benimle uğraşma dedim bir bayana böyle davranmak doğru değildi belki
hem de turist bir bayana

hemde çekici olan bir bayana

ebru olmasaydı hayatımda sikimin verdiği emirlere uyar gereğini de yapardım kıza

hayat bir torba biber gibidir

içinde acıları da çıkar

bazen ilk ısırışta değil de biberin sapına yaklaşınca anlarsınız acı olduğunu bundan sonra her bibere korkuyla yaklaşırsınız
elifden yanan dilime bir de rehberin biberini sürmek istemedim ebrum bildiğim en tatlı biberdi benim için
en azından acı kısmına gelmemiştim henüz biberimin

çok durursan elini bırakır giderler, çok koşarsan nereye gidiyor bu deli diye peşinden gelirler ben deli olmuşum rehber de peşimden gelen
 
**turizm de çalışan erkekler bilir

bir erkek için bayan rehber bulunmaz nimettir. istediğin zaman el altındadırlar
bu kızda güzel bir rehber olduğu için alanyada her gittiği mekanda yalakalık yapılmış
mutlaka peçeteden güller yapılmış

barlarda kokteyler ısmarlanmış

yani anlayacağınız götü kaldırılmıştı

benim onu siklemez tavrım ilgi çekici gelmiş olacak ki

4 gün sonra iki aile ile geldi normalde ender rastlanır bir olaydır
hiç bir rehber tur günleri hariç bir hediyeliğe gelmez

kuyumcu olur derici olur yüksek cürodan yüksek hanutlar alacakları için gelirler ama hediyelik çok nadirdir

ben dükkanın önünde oturuyordum rehber söze girdi
-bunlar nargile satın almak istiyor.bir tane yakıp denettirir misin dedi

alanyada o kadar hediyelik var amk. beni mi buldun

ama maddiyattan dolayı yakamam da diyemedim

ne kadar para o kadar mesaj ebruma

-ingilizce biliyorlar mı dedim

ki hepsi bilir ilkokul çağında başlıyorlar öğrenmeye

-biliyorlar dedi rehber

-o zaman ben hallederim sen otur dedim.

bozuldu ama çaktırmadı

turistlere de
 
-nargileyi yakarım ama almazsanız tütünün parasını alırım dedim

kabul ettiler

üç aşşağı beş yukarı gırgır şamata derken iki tane nargile sattım nargile salonlarında içtiğiniz kaliteli olanlardan
istediğim fiyatı vermedikleri için

şaka ile karışık ısmarladığım 7 tane elma çayının parasını da istedim

vermediler

o zaman poşet vermem dedim ellerinde nargilelerle gülerek gittiler rehber de sonra görüşürüz diyerek gitti



**görüşmek istemezdim ama gelecekti mecburen

nargile parasının yüzde onunu bir zarfa koyup kasaya koydum o gelince veririm diye

biz ebruyla çılgınça mesajlaşıp konuşmalara devam ediyorduk zaman içinde arkadaş çevresi edindi
o arkadaş edindikçe ben ona daha iyi davranmaya

şaka yaparken dozunu onu kırmayacak şekilde ayarlamaya başladım bu okulda sadece kızlar okumuyordu
erkeklerde okuyordu

ebru da güzel bir kızdı

muhtemelen onu uzaktan uzağa kesecek ondan etkilenecek erkekler olacaktı ebrunun onlardan etkilenmesini engellemek için
gittiğin yerde erkek var mı diye sürekli baskı yapmak

sürekli kiminlesin

kimlerle arkadaşsın demek beni itici yapacaktı
 
tek taktik ebruya onun sahibi değilde

sevgilisi olduğumu değişik yollarla hatırlatmaktı bu yüzden kendimden ödün verdim
ben sormayıp sürekli baskı yapmayınca o zaten kendiliğinden herşeyi anlattı benim ona verdiğim güven ise
her gece evde olduğumu bilmesi

her dışarı çıkılası hafta sonlarında o beni aramazsa ben onu arayarak evde olduğumu bir şekilde inandırdım

çoğu zaman sende çık eğlen desede

ben onu merak içinde bırakmamak adına hiç çıkmadım aklında hiç acaba sorusu kalsın istemiyordum
ondan daha çok ben onu kaybetmekten korkuyordum önce rehberden başlayayım
parayı almak için geldiğini sandığımda parayı almadı

bazen sana uğrarım yorgunluk kahvesi içerim sen ısmarlarsın dedi alması konusunda ısrar etmeme rağmen almadı
iki defa geldi

kahve içmek için

ilk seferinde benim hakkımda birkaç soru sorunca kız arkadaşım olduğunu söyledim
onu çok sevdiğimi okuduğunu anlattım ikincisinde ki önemli olan bölüm
hiç dışarı çıkmaz mısın dedi sallamak adına ben müslümanım içki içmem öyle ortamları da
sevmem dedim

hem dinci hem sevgilisi olan hem aksi hemde kendinden 3 yaş küçük olan birinde daha ne
arayabilirdiki

**bir müddet ortalarda gözükmedi zaten ama sadece bir müddet
 
ebrunun annesi ve babası iki defa onu ziyarete gittiler

ilkinde beni de davet etmiş olmalarına rağmen maddi yönden utanca düşmemek için gitmedim lan salak gitseydin özlemedin mi ebru nu diyebilirsiniz ama
gitmedim işte salak konusunda haklı olabilirsiniz

ikincisinde sağdan soldan ufak maddi destekle bende gittim, ebruya bizi beklediği buluşma noktasında gelinler gibi süslenmiş heyecandan ne yapacağını bilemez bir haldeydi
arabın arka koltuğundan onu gördüğümde

işte bu kız kalbime bunları yaşatan dedim kendi kendime ilk karşılaşmada utanç ve heyecandan nasıl
ona koşacağımı bilemediğim için zaman kaybıyla indim arabadan karşımda duruyordu
annesi babası için okuyan gurur kaynağı

sağında solundan geçenler için sıradan bir vatandaş benim için kalbin ritim temposu
ne sağında gelip geçenler durdurabildi onu

ne de annesinin şevkatle sarılma isteği

onun için an itibarı ile bir tek adres vardı gidilecek kollarım
sıkı bir sarılmanın arkasından yerimi annesine bıraktım gözü bendeyken onlarla da sarıldı
bana bakarken suratındaki ne kadar özlemişim seni ifadesine

sıcak bir gülümseme ile cevap verdim annesi alınmış olacak ki
 
-bazı kişiler bizden daha değerli olmuş sizin için ebru hanım dedi gülerek

-bacaklarım adresi şaşırdı anne özür dilerim dedi

bense konuşacak birşey bulamıyordum salak salak gülüyordum işte




**nereye gidelim çıkmazına tekrar girdik ortaya fikirler atıldı
ben yorum yapmadım çünkü ebruyla öpüşemeyebilme ihtimalimiz beni düşündürüyordu

bana uyar dedim her yoruma

tuz gölüne gidip kafamızı tuza sokalım deseler kabul edecek derecede kulağım onlarda değildi gözlerim çapkın gülüşlerle ebrunun üzerindeydi
zaten başka yerlere baktığım da yeterdi

gözlerim onsuzluğu görmekten isyan etmeye başlamıştı isyan başlamadan bitince gözlerim ebruya yavşadı arabayı alıp bir otoparka bıraktık
sonra yolda yürürken hep beraber kalabalık olan kaldırımda
dördümüzün arasına yurdum insaları girince ufak tefek kopmalar oldu

bir kaç adım ebruyla geride kalıp sonra yetişiyorduk devam eden muhabbete katılmak için dayanamadım
yürür halde iken ebrunun kolunu tuttum yavaşlamasını sağladım öpmekle öpmeye çalışmak arasındayken
babasının bize bakıyor olduğunu farkettim

rezil olmak dedikleri bu olsa gerek amk.

bizi görmezden gelmiş gibi davransada rezil olunmuştu artık ben o rezillliği yaşarken
 
ebru beni öptü kimseye aldırmadan

bir kaç yürüyüp vücudun yükünü ayakların üzerinden alıp götün üzerine taşıyacak bir mekan
bulduk

yine ben içgüveyi gibi onların konuşmalarına kulak verdim sadece ebru yanımda olmasına rağmen
onu çok özlemiş olmama rağmen konuşacak hiç birşeyimiz yok gibiydi
gün boyu mesajlaşırsan öyle olur tabi amk.

yalnız da değildik ki hiç durmadan aşkımı tarif etsem ona

ellerimiz terleyinceye kadar el ele geçirdik akşama kadar terden de kimse şikayetçi değildi
zaten

kulağına fısıldamalarla özelimizi bulabildik ancak

sonra ayrılık vakti geldi

kurban bayramında sınavlar nedeni ile gelemeyecekti ebru bunun da üzüntüsünü teselli etmek bana düştü



**ayrılık vakti gelince ebru annesine sarılarak ağlıyordu fakat esas ağlama sebebinin herkes farkındaydı
babası ile de formaliteden vedalaşırken ben 3. sıradaki yerimi koruyordum
ebru ilk ikiyi utanmasa pas geçecekti

bayramlaşma sarılması gibi annesi ve babasını geçerek

bana geldi

gözyaşlarına hakim olmaya çalışsamda sadece tutuksuz yargılayabildim
aktılar hesabını sonraya bıraktım
 
mutlaka sorulması gereken bir hesab vardı gözyaşlarımdan çünkü sevdiğimin daha çok üzülmesine sebeb oldu uzatmamak en iyisiydi
derin bir nefesle içime çektim gözyaşlarını

-sensiz yaşayamıyorum dedi ebru

-biraz daha dayan senin ölümüne azmeddirici olmak istemem dedim

-seni bu kadar sevmesem ölüm korkusunu hiç hissetmeyecektim galiba dedi

-ben seni bu kadar sevmesem sensizken ölümü yaşamayacaktım dedim yine sarıldı. yanağıma bir öpücükle
zor da olsa ayrıldık alanyaya geldik yine aynı mod
anlamsız düşünceler

manasız insanlarla devam edecek bir hayat

acı vereceğine emin olduğum onsuz geçecek hayli zaman zaman geçti gitti
sezon açılmaya başladı

ebrunun sınavdan sınava koşarken bile beni hiç aksatmadı

sezonun açılma sinyali dükkan başına düşen turist sayısının artması ile yandı nihayet cüzdanımın içinde kimliğim yalnızlığını para ile paylaşmaya başladı



**rehber belki ebrudan ayrılmışımdır

diye bir kaç defa daha geldi. ebruyla mesajlaşarak sessiz yanıtlar verdim belki dini terk ederek içmeye başlamışımdır diye
-hayatını değiştirdin mi yoksa hala ev iş mi diye sordu
 
-sadece camiyi değiştirdim gerisi hala aynı dedim

ben sınav için antalyaya gidip gerekli şıkları işaretledim

sonra elif geldi

yine aynı dükkan

ama bir senenin ona verdiği olgunluk

sadece vücut hatlarına değil kendisine de yansımış gibiydi beni hiç takmadı
ben geldim bile demedi

artık eskisi gibi dükkanın önüne çıkıp sürekli bana bakmıyordu bana hiç bakmıyordu nerdeyse
başka biriyle kafayı yemiş olsa gerek diye hiç sallamadım

zaten ebru da sınavlarda son bildiklerini yazmış gelmek üzereydi annesi gil ona o annesi gile sürpriz yapma peşindeyken
babası ona otobüsde yer ayırttığını söylemiş

babasının planı o saatte otogarda olmak arabayla onu getirmek

ebru da onlara sürpriz yapmak isteyince bir gün önceki otobüse binmiş ki onlar yola çıkma hazırlığı yaparken sürpriz ben geldim diyebilsin bana bunları alanyaya gelip benle hasret giderip
babası gil ankara yoluna çıktıktan sonra söyledi

-neden boşuna gönderdin dedim

- seninle bir gün yalnız olabilmek için dedi

-bak işte beraberiz dedim

-ama gün yetmiyor geceyi de katmak istiyorum dedi

adamları boşuna ankaraya gönderecek onlar yoldayken de biz beraber olacaktık

plan hoşuma gitmesede özlemiştim amk. ebruyu zaten ankaradayken de yeterince hasret
giderememiştik
 
dükkanı erken kapattık

onların eve gidemezdik çünkü ebrunun kardeşini götürüp götürmediklerini bilmiyorduk bizim eve gidemezdik benim ahali ordaydı



**bir apart otelede gidemezdik

insanların ebruya orospu gözüyle bakmaları hoşuma hiç gitmezdi

bir arkadaşın turist kız arkadaşının ailesinin evi vardı alanyada o orkadaşı aradım
durumu izah ettim okey verdi
ebrunun valizleri dükkanda bırakıp anahtarı almaya gittik
ordanda ebruyla o eve gittik

içimizdeki ahd edilen öpücüklerin acısını iyice çıkardık babası ankaraya sürpriz yapmak için vardığında ebruyu aradı otobüse binmiyor musun diye
ebru durumu izah etti

gerekli konuşmalar ve kendi aralarındaki sürprizin sürprizi muhabbetinden sonra biz kaldığımız yerden devam ettik
sonra yatak odasına geçtik

beraber yattık bir kaç defa cinsel ilişki arefesine geldik ama ama hiç bayramı göremedik
şeker torbası hep boş kaldı benim bayram çocuğunun ilk defa bir geceyi tamamen beraber geçirdik
gol yoktu ama gönüller kazandı
 
sabah olunca başka bir telaş kapladı bizi

ebru gece evine gitmemişti

erkek kardeşi evdeyse gece eve gelmediğini babasına söyleyecekti eğer babası bunu öğrenirse ebru ne mazaret uyduracaktı
ihtimaller üzerinde konuşurken

ebruyu eve bıraktım ben yukarı çıkmadan yukarı çıkınca mesaj attı
evde kimse yokmuş

artık erkek kardeşi nerdeyse




**ben onların buluşmasında yanlarında değildim

onun için nasıl bir buluşma yaptılar kendi aralarında bilmiyorum

daha önce anlattığım gibi ebruyla bir süre dolu dolu ilişkimiz devam etti hergün buluşmalar konuşmalar vesayire
bir gün bana üniden arkadaşlarının geleceğini söyledi ben arkadaşlar deyince bayan bir kafile bekliyordum ama gün gelip geldiklerinde
erkekli bayanlı bir grup olduklarını farkettim ebru ben çalışırken onları karşılamaya gitti kalacakları otele yerleştirdikten sonra
akşam üzeri çarşıya gelip 5 kişi olan grubu benimle tanıştırdı iki kız 3 erkek
böyle saçma bir tatile çıkışmı var amk iki kız iki erkek okey
sadece erkekler yada kızlar da tamam
 
ama bu dışarda kalan sap neyin nesi

ama ebru beni onlarla erkek arkadaşım diye tanıştırdığına göre

korkulacak bir durum yok gibiydi

planlarını sordum

yorgun olduklarını söylediler ve yatacaklarını söylediler ebru onlarla biraz daha dolaştı sonra onları uğurlayıp yanımda kaldı
dükkanı kapattık

bir saat daha ebruyla yürüdükten sonra onu evine bıraktım bende gidip yattım
ertesi gün ebrudan gelen mesaja göre denize gitmişlerdi soğuk şehirlerden gelip
bedenlerine zencimsi bir görünüm elde edebilirlerdi ancak çünkü bana göre deniz hala soğuktu



**keyfinize bakın dedim

ama aklımın bir kenarında hep iki artı bir olan sap vardı akşam üzeri deniz dönüşü ebru evine gittiğini
üzerini akşam ki beraber yiyecekleri yemek için değiştirdiğini benim gelip gelemeyeceğimi sordu
bende dükkanda kimse olmadığı için yemeğe gelemeyeceğimi ama

dükkanı erken kapatıp yemek sonrasına yetişebileceğimi söyledim

üniden arkadaşları gelmiş hep beraber denize gidiyorlar yemeğe çıkıyorlar buraya kadar ters olan birşey yok
işimi biraz erken bitirip
 
dükkanı kapattım bulundukları restorana gittim geleceğimi bildiren mesaj atarak vay efendim yemekler yenmiş muhabbet artmış
bizim ü çift slow müzik eşliğinde dans ediyorlar

çiftin birinin sapının ben alması gerekmiyordum evet

bu gereksinim beni hayli bozdu

ebruyu göreceğim için gülümsemeye meyilli yüzüm asık bir hal aldı
resmen benim kız başkası ile dans ediyordu

ha öyle sarmaş dolaş mı hayır ama yinede ediyorlardı amk

an itibari ile dans için ebrunun yanlış kolları seçtiği lavuğa uyuz oldum ama ebru geleceğimi biliyordu
beni erkek arkadaşı olarak tanıtmıştı

ve benimle beraber olduğunu ballandıra ballandıra anlatıyordu onlara

bu durumda sebebsiz gerilimlerden kaçındım durumu çaktırmamaya çalıştım onların masası olduğunu ebrunun çantasından anlayarak masaya oturdum dönerek edilen bir dans olduğu için farkedilmem de çok sürmedi
ilk o sapçık gördü beni

ben ona gayri ihtiyari pis pis bakarken o da kendini biraz daha çekerek beni gösterdi ebruya
ebru hızlı adımlarla bana geldi hoşgeldin dediğinde
benden aynı sevecenlikle hoşbulduğu duyamayınca anladı durumu
 
-diğerleri kalkınca bana da teklif etti bende kıramadım dedi

-iyi yapmışsın dedim

diğerleri de geldi masaya oturdular

ebru misafirler diye hepsine içki ısmarladı ama zaten kendisi de iki tane bira içmiş ayarındaydı kendi kendimi gereksiz kıskançlığa lüzum yok
bi bok yok amk kız seni seviyor işte diye teselli ederek bir içki de ben aldım
ondan bundan ordaki anılarından konuşurken yemek çıkışı diskoyu da görmek istedi üniversiteli gençlik
gidelim dedi ebru bana bakarak

bana uyar işareti yaptım

ebru elimi tutuyor bana aşkla bakıyor arasıra kulağıma fısıldıyordu
ve bu durumdan en başta o sap olmak üzere kimse rahatsız olmuyordu o zaman korkulacak bir durum var mıydı??
vardı çünkü babam aradı

acilen eve gelmem gerektiğini söyledi

ne oldu dedim

kardeşin kavga yapmış dedi var mı bişey dedim
gel kendin gör dedi

abi olmak zordu amk. onun dayağının kahrını da biz çekecek gibi görünüyorduk izin alıp eve gitmem gerektiğini söyledim
sebebini söylemeden ebruya
 
bende geleyim mi dedi

o an ki düşüncesizlikle sen misafirlerini gezdir ben sana mesaj atarım dedim masadan kalkıp eve gittim
eve geldiğimde mor pörtlek gözlü bir kaç yandan darbeli bilader ağlayan annem
neden biladerini korumuyon diyen babam




** nasıl koruyayım amk.24 saat yanında mı durayım

ben dayak yerken kimse yardım etmiyor durumu anlamaya çalışırken
alanyanın sanayi tayfasının gençleri

tüm kazandıkları haftalıklarını içlerinden birinin sahib olduğu doğan slx marka arabaya yatırıp
benzinine siyah camlarına kesik akslarına ve içindeki müzik sistemine yatıran o kadar masrafla yeni bir araba alabileceklerinin farkında olmayan
bir kaç zibidi tarafından

sözlük deyimiyle sebebsiz tartaklanmış

-gidip sanayi yi mi yakayım ne yapabilirim şimdi dedim gece gece çağırmadaki mantık ne amk.
jet li miyim ben ortalarına dalıp kötü roldeki başrol oyuncusunu bulana kadar bütün sanayi figuranlarını döveyim
biladere nasihat vereceklerine bana veriyorlar

sahip çık diye

o saatte yapılabilecek hiçbirşey olmadığının farkına varan ebeveynlerime dışarı çıkacağımı söyledim tekrar
 
annemle vay gidersin vay gidemezsin vay seni de döverler derken kaçtım evden
durulur mu amk.

kurt kuzuyu yemeden nasıl gecenin sonuna geçebilirim diye mantık hesablamalarındayım ebruda bir kaç mesaj attı
ne oldu bişey var mı??biz burdayız şuraya geçiyoruz şunu içtik bunu içtik seviyorum özledim.ne varsa göndermiş
en son bulundukları diskoya gittim

gözlerim kalabalıkta onları ararken 4 ünü farkettim

ikisi yok

olmayan kişiler ebru ve o sap sağa baktım sola baktım yoklar wv ye gittim yoklar
bayanlar tuvaletine kafa uzattım yok

3 tur attım diğer 4 ü oturuyor ama bizimkisi yok

-nerdesin diye mesaj attım ebruya

cevap yok

tekrar attım 10 dakika sonra

-şu diskodayız sen nerdesin dedi.

-işim biraz uzadı kusura bakma dedim söylediği diskoya gittim
içeri girdim

biraz dolandıktan sonra

ikisini de görüş mesafeme aldım

pistte dans ediyorlar
 
dakikalarca izledim sonra dışarı yöneldiler ben arkalarında kaldım
bizim ebrunun kafası hafiften biraz ağır derecede güzel yürüşüyünden belli
merdivenleri

o sapla el ele indiler

disko çıkışında biraz durdular konuştular

sonra kalabalık olan disko önündende kalabalığı el ele geçerek diğerlerinin bulunduğu diskoya yöneldiler

ben dışarda bekledim

olayın iç yüzünü farklı bir şekilde öğrenmek için plan kurdum

ebruya mesaj atarak

-nerdesiniz işim bitti geliyorum dedim




**ebru önünde beklediğim diskonun adını da yazarak

-gel artık çok özledim dedi

-3 dakika sonra içeri girdim

-5 i oturuyor ama sap piyasada yok bu defa

ebru beni görür görmez sarıldı

-hoşgeldin aşkım dedi

-hoş bulduk canım dedim

-nerde kaldın dedi

-bir işim çıktı kusura bakma dedim

-nerdeydin dedi

-önemli değil sonra anlatırım dedim
 
şüpheci gözlerle bana bakarak

-yoksa elifin yanına mı gittin dedi

aslında başka planım vardı ama ebrunun elifi plana dahil etmesine içten içe sevinerek

çok ciddi bir şekilde

-evet elifin yanına gittim. başka bir diskodaymış beni çağırdı oturduk konuştuk dans ettik. sonra el ele tutuşup taksiye bindirdim gönderdim dedim
kıpkırmızı oldu ebru

istediğim surat ifadesini alınca hemen ekledim

-şaka ebrum şaka. insan deli gibi sevdiğine böyle birşey yapabilir mi??kardeşimi dövmüşler onun için eve gittim dedim

-kardeşin nasıl dedi. aslında hiç nasıl olduğunu merak etmeden

-gururu incinmiş o kadar dedim. inceden dokunmaya devam ederek bu benim son pasım oldu ebruya
artık ne yapacağına o karar verecekti

o onları gördüm mü yoksa yaptığım espri olay üzerine mi geldi diye düşünürken diğer sap da çıktı geldi
ben eğleniyor moduna geçtim. ufaktan kıçımı başımı sallıyordum sonra bara dans figürleri ile yaklaşıp bir long island sipariş ettim
barmen onu yaparken gözüm onlardaydı ama oraya hiç birşeyden haberim yokmuş gibi eğlenerek ve gülerek bakıyordum
geldim yanlarına sapa dönerek



** -nasıl beğendiniz mi diskoları eğlenebiliyor musunuz dedim??

-çok güzel dedi sap

-ben ebrudan ayrılırınca gel tekrar sana turist kızı ayarlayayım dedim. gülerek
 
ebru

-ne ayrılması yaa dedi

-hani olur da birbirimizi aldatırız o zaman da beraber olacak halimiz yokya dedim

-sen elifini kendinden uzak tut yeter dedi

kulağına yaklaşıp

-benim bir tek ebrum var onu da sadece sen tanıyorsun. selam söyle haberi olsun dedim ebruya başka ebrudan bahsettim değiştiğinin farkına varsın diye
amk. böyle işin

biz kız üzülmesin diye gurbetlerde

hep iyi davrandık. kapasitemizin üzerine çıkıp romantik olduk

ne isterse elimizden geleni yaptık

erkek arkadaş ne yapması gerekiyorsan fazlasıyla yaptık ama götü kalktı ilişkinin
bana seni seviyorumlarla ağlayan

sensiz yaşayamamlarla ölümden bahseden birisinin ne işi var başka kollarda açıklamayı sike sike yapacaktı
ben gerekli mesajları ona verdim

eğlenmeye çalışıyor görünmek bile zor geldi bana wc ye gittim onları orda bırakarak
elimi yüzümü yıkayı

wc ye gittim onları orda bırakarak

elimi yüzümü yıkayıp sakinleşmeye çalıştım aşşağı indim
ebru tek başına kalmış masada oturuyordu

-misafir in nerde dedim
 
-misafir'ler' dedi

bu sırada o sap elinde iki tane içkiyle geldi birisini ebrunun önüne bıraktı
diğerini hiçbirşey yokmuş gibi kendisi içmeye başladı

-ben içmeyeceğim sağol dedim. sapa

-senin var diye almadım. kusura bakma dedi

-evet haklısın dedim. benim varken senin alman garip olur zaten dedim




**ebruya baktım içiyor kafası güzelleşmeye başladı

sarhoş olup salakça birşeyler yapıp kendini dövdürme riskini ortadan kaldırmak için bir tadına bakayım diye onunkini alıp yarısından fazlasını içtim
hoş zaten ayıkken yapmıştı yapacağını zaten

sonrada

-ohhh içim yanmış dedim. imAalı imalı

eğleniyor görünmeye devam ettim. arasıra yanlarından ayrıldım türlü bahanelerle uzaktan izledim onları acaba birşey yapmaya devam edecekler mi diye
sap ona gülerek birşeyler anlatmaya çalışıyordu ama ebru oralı bile olmuyordu
galiba mesajı almıştı

sonra tekrar masaya dönüp diğerleriyle muhabbet ettim. ben konuşurken
ebru geldi bana arkamdan sarıldı

sonra yanıma bir sandlalye çekerek o da oturdu

ben onun farkında değilmişim gibi davranırken
 
o iki koluyla bir kolumu sardı

ve omzuma başını koyarak muhabbeti dinledi arasıra yanağımdan öptü
elimin tersiyle sildim

konuşmaya devam ettim o da başını omzumdan ayırmadı

diskonun kapanma saati geldi biz konuşurken o sap sıkılmış olacak ki
-gidelim mi dedi

-aç mısınız çorba ısmarlayayım mı dedim

ebru

-ben yorgunum gidelim dedi onlarda kabul ettiler
ebrunun eli elimde diskodan çıktık

taksiye gittik

onları bindirdik bir tanesine ebruyla biz kaldık
-ne yapalım dedi

-el ele tutuşmak ve dans etmek beni de yormuş gidelim yatalım dedim

-beraber yatamayız dedi

-artık öyle bir beklentim yok zaten dedim

-nedenmiş o dedi ağzımı ararcasına
-boşver dedim geçiştirdim

-yürüyelim mi bizim eve kadar dedi

galiba olayın aslını anlatacak diye kabul ettim
 
evlerine gelinceye kadar konuştu ama hiç benim istediğim konuya gelmedi.

evlerine geldik

iyi geceler dileklerinden sonra

-bana anlatmayı unuttuğun birşey oldu mu ben yokken dedim

-hmm olmadı galiba dedi

-iyice düşün yarın görüşürüz iyi geceler dedim ellerini kaldırdı
yanağından bir kere öptüm. döndüm gittim




**ertesi gün arkadaşlarının da son günüydü akşam üzeri gideceklerdi ben yine işe geldim
-misafirini uğurlayınca haber ver dedim

yine misafir dedim.

evet uğurlama nasıl bir uğurlama olacaktı bu da önemliydi gitme saatlerine yakın
otogara bende gittim.

ebru ve diğerleri ordaydı

biraz uzaktan baktım.hep beraber konuşuyorlardı valizler yüklendi
vedalar ediliyordu

ebru ile o lavuk yine sarılacak gibiydi veda sırası ikisine geliyordu ayar oldum
dün gece onları öyle görmesem arkadaşça sayılabilecek bir sarılmaya hazır olabilirdim dedim şimdi bunlar öpüşür müpüşür kalbim dayanmaz amk. görmeye diye
koşar adımlarla otobüsün yanına bende yaklaştım
 
vedalaşamadık kusura bakmayın diye direk diğerlerinin yanına gittim. onlarla vedalaştık
diğer sapada

-sanada bol şanslar dedim.

-teşekkür etti.

ebruya da bir kez daha

-kendine iyi bak dedi bindi

ebruyla yalnız kaldık

-aşkım diye sarıldı bana

-nereye gidelim dedi

-ben işe gidiyorum dedim

-bende geleyim mi dedi

-misafirinle gittiğini sanıyordum dedim

-ne diyorsun anlamadım dedir

-bana anlatmak istediğin birşey var mı dedim

-hangi konuda dedi

-genel olarak var mı dedim

-seni seviyorum dedi

-dün gece hakkında anlatmak istediğin birşey ver mu dedim çok ciddi bir şekilde

-sanmıyorum dedi

-ayrılmak istiyorum ebru dedim




---efendim dedi gözlerini büyüterek

-ayrılmak istiyorum dedim

beynin o kadar hızlı komut verip gözlerden yaş getirebileceğine ilk defa şahit oldum
 
-neden dedi o haliyle

-ben başka birisine aşığım dedim

-şaka yapıyorsun herhalde dedi

-hayır çok ciddiyim dedim

-nasıl başka birisine aşıksın dedi

-eski bir kız arkadaşıma aşığım dedim

-turist birisi mi dedi

-hayır türk dedim

-hani ilk beni sevmiştin tek benimle çıkmıştın dedi

-sen olduğunu söylemek isterdim dedim

-en azından kim olduğunu öğrenebilir miyim dedi

-ismi ebru dedim

-hangi ebru dedi

bir süre ona baktım

-eski ebru dedim

-neden neler olduğunu anlatmıyorsun açık açık dedi

-sen dün geceyi neden anlatmıyorsan aynı sebebten anlatmıyorum dedi

-ne olmuş dün gece dedi

-unuttuysan misafirine sor hatırlatsın dedim onu orda bırakıp gittim
dükkana geldim

ama saatlerce ön sevişme yapmışda boşalamamış gibi ağrılar var bütün vücudumda patron dükkanda
-nerdesin amk diye isyan ediyor

-bi işim çıktı kusura bakma dedim
 
-bırakıp gitme amk. dükkanını dedi.o da neye sinirliyse sikecem triplerini de dükkanınıda
diyip gidecektim ama

-işim çıktı ben gidiyorum diye o da yardı

-işine sokayım diye bastım arkasından küfürü

ayağıma takılan yerdeki içinde malzeme bulunan sebetten çıkardım hıncımı zaten bi onlara gücümüz yetiyor amk.
beni hiç sikine takmayan elif bile o halimi görünce

-ne oldu hayırdır dedi

-sanane kızım işine bak amk. dedim




**allahdan dükkana müşteri gelmedi o sırada yoksa turizm darbesi yapacaktım sinirli hallerim yan esnaflarında dikkatini çekti
markete gittim bir paket sigara aldım arka arkaya 3 tane yaktım
hiç bir sikime faydası olmayan sigara bana da fayda etmedi ebru da dükkana gelince
komşular sinirimin sebebini anladılar

-konuşabilir miyiz dedi

-sana defalarca konuşman için fırsat verdim şimdi mi aklına geldi konuşmamız gerektiği
dedim

-neden bahsettiğini anlamıyorum bile dedi

-ebru siktir git bir daha gelme buraya dedim

-sebebini söyle gideyim hak verirsem dedi

-o lavukla aranızda ne var dedim

-kiminle ceyhunla mı dedi

-aramızda o kadar insan olmaya başladı ki sen bile şaşırıyorsun artık dedim
 
-kimden ne duydun gerizekalı sinirlendirme beni dedi.

-ben dün diskoda yokken sen nerdeydin dedim

-diskodaydım dedi

-kiminle dedim

-arkadaşlarla dedi

-bütün gece beraber miydiniz dedim

-evet dedi

-herhangi bir şekilde ayrılmadın yani dedim

-hayır dedi

-tamam bitmiştir konuşma şimdi ayrılmak isteğimi başka bir dille ifade ediyorum

siktir git ebru dedim ahali de bize bakıyordu içlerinde elif de vardı
bize bakıyordu ne olmuş acaba dercesine

-neden ayrıldığını şimdi anladım.o kaltakla sana mutluluklar dedi. herşeye rağmen seni çok
sevdim bunu da unutma dedi

elim ayağım titriyordu o giderken

ben ne diyorum o elif diyor elifin de amk.
yine içimde kaldı olayı tam aydınlatamadan ayrıldık

ya bana yalan söylüyor yada olayı ört bas etmek istiyor yada tutamadığım sinirimin kurbanı oldu aşk



***içimin dışa vurumu olan bir mesaj gönderdim

-sana da o sapla başarılar dedim. lavuğun ismini vererek

-şu olayı bana anlat yoksa kafayı yiyeceğim dedi
 
-anlatması gereken sensin ebru. dün geceyi hatırla dedim

-sana anlatmam gereken herşeyi anlattım kelebek dedi

-benim olanları zaten bildiğim için mi anlatmıyorsun yoksa dedim

-ne biliyorsun dedi

-dün gece seni onunla beraber başka bir yerde samimi bir şekilde dans ederken sonra da el ele gördüm dedim bir süre mesaj gelmedi

-bana inanmıyorsun değil mi??hep şüphe duyuyorsun sana olan aşkımdan. tamam kelebek sen
bilirsin dedi

-sana ne ceyhun konusunda.ne de başkası hakkında inanmıyorum dedim

-ufukta üzüntü var ama geçecek dayan ebru hata kimsede değil kendini sevdirmeyi bilmiyorsun diye bir mesaj gönderdi

vay amk. hani siktiri biz etmiştik. ebru kendi kendini siktir ederken siktirin en kralını yedik.
yanlış birşeyler yaptığımın farkına varır gibi oldum ama

uçaktan atlamıştım artık. paraşüt açılırsa bacak üstü açılmazsa göt üstü düşüp göt gibi kalacaktım

sen olayı anlamadan dinlemeden siktir çekersen öyle olur amk. içmeye gitmeye karar verdim
telefonu dükkanda bıraktım

sarhoş olup ebruya mesaj atmayayım diye dükkanı saat 10 civarı kapattım
kasada ne birikmişse yanıma aldım

saat onda diskolar hareketsiz olduğu için disko öncesi gidilen pup tarzı bir yere gittim sakin bir yere gitmek istemedim
çünkü beynimde müziğin sikişmesinden rahatça düşünmek
 
hatta hiç düşünmek istemiyordum

iki tane sambuca shotla başladım arka arkaya

tatlı anason beyin hücrelerimi ele geçirmekte zorlanmadı üzerine redbullu long da söyleyince
sarhoşluğum tam kanatlandı sonra birisi bana yaklaşıp
-heeeeey dedi

hey diyen diline sokayım

başladı konuşmaya ama zar zor anlıyorum

cümle içinde kullandığı kelimeleri zar zor seçiyorum cami içmek sen müslümanlık.



***onun kafası benimkinden güzel

-ne içiyorsun dedim

-bira jager dedi

birayı jagermeister shot ile karıştırmış içiyor bira mundar edilir mi öyle amk.
barmen iki tane jager bull ver dedim

-dur ben ısmarlayayım benim indirimim var dedi

evet hakaten var amk.

amk. alanyasında rehberlere yapılan indirimi biz gençlere yapmıyorlar içtik içkileri
anlattıkça anlatıyor amk.

inciyle o zaman tanışmış olup eksi 15inci nesil olsaydım özet geç amlı derdim

-dur dedim biraz da ben anlatayım
 
dertli olan benim amk. yerinde o anlatıyor

-o zaman dur iki tane daha söyleyeyim dedi ben başladım anlatmaya ebruyu
-şu mesajlaştığın kız mı dedi

-evet sevdiğim kız dedim

-çok şanslı kız dedi

şansına sokayım başına belaymışım gibi hissdiyorum kendimi o şansdan bahsediyor ben anlatıp ayrıldığımızı söyleyince daha bi yavşamaya başladı kız
sanki tek sik bende var amk.

o wc ye kalktı

kendi kendime düşündüm

ulan olm hala seviyorsun ebruyu

şimdi çıkar gelir seni bu kızla görür bi bok uğruna bitmişse ilişkimiz tamamen biter açıklaması da olmaz
fırsat bu fırsat deyip kalktım gittim eve telefon dükkanda kaldı
dükkana gidecek takatim yok

mesaj atmış mı diye meraktan bağırsaklarım düğümleniyor ertesi gün dükkana gittim
telefona baktım hiç birşey yok

3 gün de olmadı zaten

sonra gündüz vakti telefon geldi yine işteyken ve yalnızken ebru arıyordu
hiç düşünmeden açtım

-kelebek hemen bizim eve gel dedi
 
telefonu kapattı

dükkanda kimse yok amk. nereye gidiyon

gitmedim

bir gitme zamanı geçtikten sonra mesaj geldi

-beni görmek için son şansın olabilir bekliyorum dedi

aklıma ilk gelen intihar mı edecek acaba oldu. yoksa hapları çoktan içmişmiydi dükkanın amk. sevdiğim ölüyor lan diyerek koştum
koşarken gördüğüm birkaç esnafa bakar olun geliyorum dedim




** benim aklıma tek gelen ihtimal sevgilisinden ayrılmış bir kızın intihar etme teşebüssüydü
kan ter içinde evlerinin kapısının önüne geldim

biraz nefes almak için durdum sonra kapıyı çaldım
acaba ne görecektim kapı açıldı
açan kişi ebru

intihar etmişe benzemiyordu bileklerin kesik yoktu en azından sarhoşa da benzemiyordu
onu hala canlı görmenin verdiği rahatlamaya yorulmuş süsü vererek ohh çektim
-neden geldin dedi

bu nasıl laf şimdi amk.o çağırmadı mı beni

-pardon yanlış oldu galiba dedim
 
dönüp gitmeye hazırlanırken

-kelebek içeri gel dedi kapıyı iyice açtı

ne oluyor sorusuna cevap bulabilmek adına biraz tereddütlü bir şekilde içeri girdim evde kimse yoktu
ebru yalnızdı

tavana asılmış olan ve bir boyun bekleyen bir ipte yoktu

herşey bu kadar normalken beni çağırmış olması garipti bana göre ebruyu tekrar görmek herşeye rağmen güzeldi
ama içimdeki ona olan sinir bitmiş değildi

hiç konuşmadan içeri birkaç adım girdikten sonra bekledim ona bakarak

o kapıya yöneldi kapıyı kilitledi
anahtarı eşofmanının cebine koydu biraz daha tereddütlendim
ne yapacağını çok iyi bilen bir psikopat katil tarafından öldürülmeyi beklemek gibi birşeydi



---seviyor musun beni dedi

-seviyordum dedim

-artık sevmemene sebeb nedir dedi

-onun bunun kollarında görmekten sıkıldım seni dedim

-sence seni bu kadar severken başkalarının kollarına gider miyim dedi

-gözlerime inanmam gerekirse evet dedim

-seni aldatacak olsam sen alanyadayken yapar mıyım sence dedi
 
-ankarada yapıyorsundur o zaman dedim

-yaptığıma inanıyorsun yani dedi

-tek beni değil 3ümüzü de aldatıyorsun bence dedim

-aldatmadığıma inandırmak için ne yapabilirim peki dedi

-artık o şansın yok ebru git beraber olmak istediğine kendini inandır

ama sana bir tavsiye ikisinden birini seç ki tekrar inandırma ihtiyacı duyma dedim

-senin hiç liseden veya başka kız arkadaşın yok mu dedi

-var dedim

-onları görsen sarılıp dans etmez misin dedi

-ellerini tutup disko disko gezgirmem dedim

-ellerim sadece senin ellerinde nemlenir dedi

-ebru bana hikaye anlatma. benim için yaptığın çok yanlış.bir değil iki oldu

ben birinciden sonra seni uyardım. demek ki anlatamamışım. yada sen kendi bildiğini
yapmaya devam ediyorsun

-hiçbir kötü niyetle elini tutmadım. arkadaşça tuttu hatta ben onun elini tuttum diğerleri eğlenirken o başka bir yere gitmeyi teklif etti

diğerleri gitmek istemedi.gel ben seni gezdireyim dedim. dedi

-tamam işte elini tutacak gezdirecek birini bulmuşsun benden ne istiyorsun hala dedim

-o seni sevdiğimi biliyor.hem zaten onun da kız arkadaşı var ama ailesi izin vermediği için
gelemedi. dedi

-tamam yalanların bittiyse gideyim artık dedim delirmek için fırsat kolluyormuş
o nasıl bir bağırma amk. apartmanı ayağa kaldırdı

ağzını kapatmaya çalışsam da durduramadım. üstüne ağlaması da eklendi

-sana hiç yalan söylemedim gerizekalı dedi




---olayları eksik anlatmak veya anlatmamakta yalandır bana göre dedim
 
-herşey sana göre yaşıyoruz zaten dedi

-tamam sende şikayetçiymişsin ayrılalım işte ne güzel dedim

-senin başka bahanelerin var kelebek dedi

-başka hiçbir bahanem yok ben sana gerekçerimi anlattım dedim

-esas yalancı sensin. istediklerini eksik anlatan da sensin dedi

-başka ne istedim lan senden kaç kere söylemem gerekiyor
ben varsam sadece ben yoksa git kime sarılırsan ne yaparsan yap ama bensiz yap dedim yine yüksek sesle bağırmaya başladı
-sensiz birşey yapmıyorum. yapamıyorum.sensiz yaşamam diyorum. seni seviyorum diyorum. neden anlamıyorsun. herşeyimi sana verdim sana vermediğim tek bir şeyim kaldı onu da mı istiyorsun dedi
cevap vermeye başlamadan kafayı yemiş bir şekilde üstündeki tşörtü çıkardı
-dur ne yapıyorsun dedim ama pek dinlediğini sanmıyorum eşofmanı da çıkardı
sonra sütyeni ağlayarak çıkarmaya çalışırken utanarak elleriyle vücudunu kapamaya çalıştı yine ağlayarak
-al ne istiyorsan al.

seni sevdiğime hiç bir şüphen kalmasın.

istediğini de aldıktan sonra siktir git hayatımdan beni rahat bırak. dedi ben bile utandım o halinden
yada kendi halimden diyeyim artık

olayları bu boyuta getirmişmiydim gerçekten

eğer isteseydim hiç itiraz edecek halde değildi ağlamaktan
 
ve de yaşadıklarının yorgunluğundan

-anahtarı ver bırak gideyim sahip oldukların sende kalsın dedim

-hala gitme peşindesin. seni artık tutacak gücüm kalmadı dedi

yerdeki eşofmanından anahtarı almak için eğildim

hiç ona bakmadım utanmasın diye anahtarı aldım kapıya doğru yöneldim açmaya çalışırken
arkamdan gelip sarıldı

onun hayatından gidip gitmemekte beni tereddütte bırakan cümlesini kurdu ağlayarak




**

-sana verdiğim sözü başkasına vermek istemiyorum lütfen dedi verdiği sözü hatılamayanlar için tekrar edeyim.
ilk seninle olacak kelebeğim.(seks)

-ebru üstünü giyin konuşalım dedim kafamı hiç geri çevirmedim
kapıya baktım hep

o bir müddet sonra giyindi

omzuma elini koydu

yanaklarında duraksamış bir kaç damla göz yaşı vardı hala bende zevk almıyordum onu öyle görmekten
beter olsun bana yaptıklarından sonra diye hiç düşünmedim

tamam yaptıkları beni sevdiğine işaretti ama benim kabullenebileceğim şeyler değildi yaptıkları

-bak ebru şimdi seninle sevgili olmaya devam etsek

sen ankaraya gideceksin

o çocukda orda olacak
 
ben yanında olmayacağıma göre sürekli şüphe ile yaşayacağım hergün her saniye kendime soracağım
acaba ne yapıyorlar acaba bugün beraberler mi??

bir müddet bunlara içten içe dayanabilsemde sonra

seni de rahatsız edip sürekli onun hakkında sorular sormaya başlayacağım gerçekten hiçbirşey yoksa bile sürekli paranoya ile yaşayacağım
hadi onu geçtik

zaten sürekli ceyhunla hala mesajlaşıyor mu ceyhun hiç ankaraya geliyor mu
hiç görüşüyorlar mı

hala onu seviyor mu

onu tamamen unutabildi mi diye kendi kendimi yiyorum

seni çok üzerim bu saatten sonra

kendini sürekli bana ispatlamaya çalışmak zorunda kalırsın







**sakın seni sevmediğimi düşünme sevmiyor olsam şu an burda olmazdım seni başkalarıyla arkadaş olmanı kıskanacak kadar seviyorum
aşkın saçmalıkları bu yaptığım

seni adam gibi sevdiğimi sanarken

bak seni ne hale soktum

kendine ait hiçbirşey kalmayıncaya kadar bana vermeye hazır hale gelmişsin
 
ama benim istediğim bu değil

eğer onun peşinde olsaydım şu an seninle değil diskoda onun peşinde koşuyor olurdum birbirimizden farklı olduğumuzu anladım
sana da ispatlayabilirim istersen dedim

-nasıl dedi telefonumu çıkardım
isim listesini kabaca gösterdikten sonra mesajları açtım gelen mesajlar sadece ebrudandı
-sana kendininkini getirmeni bile istemiyorum

muhtemelen arkadaş olarak gördüğün insanlardan sana mesajlar gelmiştir

sen onları arkadaş olarak görüyorsun ama sadece zayıf düşmeni bekleyen virüsler bence

bak kendini ceyhuna ne kadar sevdirmişsin seni bırakmasına rağmen
benimle olunca yine peşine düştü benimde peşime düştü
benimle kavga edecek kadar hemde dedim

--ebru onunla kavga ettiğimizi o ana kadar bilmiyordu

-kavga mı ettiniz dedi

-kavga ettik.o kavgaya rağmen sen benimle beraberken bile seni benden almaya çalıştı sonra da hiçbirşey yokmuş gibi seninle arkadaş olmak istediğini söyledi
sende buna inandın hiç düşünmedin
seni bırakıp giderken aklı nerdeydi hiç düşünmedin
 
neden benimle tekrar arkadaş olmak istiyor diye çünkü erkekleri anlayamazsın
benim senden istediğim sadece sevgilim olmandı ilk defa seninle ağladım sevgimden dolayı
ilk defa gerçekten güldüğümü hissettim

dizlerimi ilk titreten sendin basit bir el tutmayla bile

iddaa konusu olmasın ama ben seni senin beni sevdiğinden daha çok sevdim







---geceler boyu aklımda olan. geceleri taşıp günlerimi dolduran sendin kısacası çok sevdim seni
ama sana göre yanlış olmayan benim doğrularım değil. sonunda hatırlattın bana şarkıyı
---seni görebileceğim yer rüyalar artık

---deli diyorlar bana ^^incide^^(günümüze editlenmiştir)

---ah bu ayrılık dedim

gözyaşı sayısına bir kaç ilave oldu

-ne yaparsam yapayım boş mu yani dedi

-ikimiz için en iyisi bu galiba dedim

-galibayı biraz daha düşün lütfen dedi

-ben düşüncelerimi söyledim. ikimiz için en iyisi bu dedim

-arkadaş da kalamayacağız dedi

-iki sebeble hayır 1 daha kolay unutursun 2 gelecekti aşkına zarar vermem dedim

-şimdi beni bırakıp gidip gelecekten konuşabiliyorsun dedi.
 
ah amk. gitmek isteyeni sikeyim. sarılıp deli gibi boynuna atlayasım var ama

''ama''ları kalbime sokan beynime sokayım

-umarım mutlu olursun dedim gözlerim dolarak
-dilim başka aşkımlara nasıl alışacak şimdi. dedi dolan gözlerimin setleri patladı
-alışırsın zamanla dedim

-alışamam aşkım dedi

eh be ayrılık bu kadar mı zalimsin bu kadar mı zorsun amk. neden bırakmıyorsun kapıyı açıp gideyim
neden hem beni hem onu daha çok üzüyorsun

neden birden aklıma onsuz geçecek günlerin özetini sunuyorsun







**gitmek o kadar kolayken o kadar da zordu

altı üstü kapının kolunu aşağıya basıp kendime çektikten sonra bir adım dışarı çıkacaktım zaten ayrılık rüzgarı kapıyı kendisi kapatırdı
benim unutacak kimsem olmamıştı o güne kadar

kapıdan çıkarsam o mecburiyetle yaşamaya başlayacaktım hep şarkılarda unutmaktan bahsetmiyormuydu
zor olmasa unutmak beste yaptırır mıydı insanlara

efesleri offff ulan offf diye çeken insanların da ebruları değilmiydi unutulmak istenen gitsem önden kalsam arkadan yiyecektim aşkın kazığını
ama mutlaka bir yerimden girecekti

sırtımı dönüp kapıyı açtım
 
o yaz gününde yüzüme vuran soğuk yalnızlığımda üşüyeceğimin sinyaliydi bir kez daha gitme dese dönüp sarılacaktım
demedi

dışarda kaldım.o ise içerde

aramızda hala bir kapıyı çalma mesafesi vardı ayaklarım üzerinde daha fazla duramadım önüme gelen ilk basamağa oturdum
hani arkamdan kapıyı açar mı diye açmadı
5 dakika kadar oturdum

sonra ya kapı deliğinden baktı

yada pencereden benim çıktığımı göremeyince kapıyı açtı
içime bir umut doldu

sikimin bile beğenmediği iki göt yüzünden ilişkimiz ne hale gelmişti amk.

hiç arkama bakmadım geldi yanıma oturdu
-yalnızlığın gidecek adresi yok değil mi dedi







**yaşadığın yalnızlığa bağlı sen benim yalnızlığımda başka ellere gittin dedim ama sonra pişman oldum dediğimden
-gördün mü sürekli aynı şeyler olacak hiç kendimi tutamayacağım dedim bir kibrit çöpü ile kibrit kağıdına döndük
bir kere sürtmeyle bile deliler gibi sarılıp öpüşebilirdik
 
ama hep oksijenini bitiriyordum aşkın tekrar yanmaya inatla karşı geldim
yanımda otururken ağlaması kesilmiş. derin düşüncelere dalmıştı o da lafları ağzına ağzına sokunca konuşacak takat bile bırakmamıştım kızda hala gitmeyip yanımda olması bile aşkının ispatıydı benim için
kendime kızarak kalktım ayağa

-görüşürüz dedim hiç bana bakmadan
-görüşür müyüz dedi?? umutsuzca ağzımdan kaçmış bir kelime değildi gerçekten görüşmek istiyordum
bir kaç saniye daha kalmayı o kadar isteyen kalbim mağlup düştü bacaklarıma
gittim

dükkana geldim

bir kaç saat durup dükkanı kapattım

eve gittim.

ama duramadım evde

bir planım olmamasına rağmen kapıdan dışarı çıktım
evet yalnızlığın gidilebilitesi olan bir adresi yoktu

bir sınav için kendini hazır hissedip sınav sorularını görünce aslında hiç bir bok bilmediğini farketmek gibiydi.
ayrılık hocasına mazeret olarak

beynimde elektrikler kesikti.
 
mum ışığında göremedim onu kadar sevdiğimi diyemezdim. defalarca sınıfta kalmam garanti gibiydi bende bu aşk varken uyku bile yalnız bıraktı beni hiç gelmedi
ertesi gün hayatın realine dönmek zorunda kaldım yine işe gittim
hep gittim hep geldim
hiç birşeyi yine değiştiremedim yalnızdım yine yalnız



**kalbim ebrudan ötesini görmezken

gözümde diğer kadınları bacıdan öte göremedi

5 gün sonra dayanılmaz hal alınca yaşadıklarım

onun gidebileceği her yeri sıkça ziyaret etmeye başladım en azından görebilme umuduyla
dükkanda değil dükkanın önünde durdum hep belki yoldan geçer diye dükkanı kapatınca evlerinin önünden geçtim ama nafile
binlerce kez bişeyler yazmayı denedim telefonla ama hiç birini gönderemedim bir kaç günde unutabiliyorsa insan sevilmeyi bile haketmeyen birisidir.
ben unutamadım

ama sevilmeyi başka sebeblerden dolayı haketmiyordum çünkü delikanlılığı yine o yaptı
ilk mesajı yine o gönderdi

-günaydın.

bir günaydın bu kadar anlamlı olmazdı.
 
kalbimdeki ölü hücreleri yeniledi resmen

-günaydın

diye cevap verdim

keşke daha başka birşey de yazsaydım çünkü dondu kaldı muhabbet
akşama kadar elim telefonda bekledim o yazmayınca çok saçma da olsa
-iyi akşamlar nasılsın? yazabildim

-nasıl bıraktıysan öyleyim işte.sen nasılsın? dedi nasıldım ki ben? seni terkettiğim gibiyim mi deseydim
-sen nasıl olmamı isterdin dedim

-benim fikirlerime ihtiyacın yok sanıyordum dedi hiçbirşey diyemedim
-mutluluk tercihlerini hep kendin için yapıyorsun dedi ellerim titredi yazamadım
konuşsama amk. yazsana bişeyler dedim rezilliğimden sustum sadece

-halimi hatırımı sorman bile mutlu etti beni çok sağol hiç görüşemeyiz sanmıştım halbuki dedi







-görüşelim ebru dedim. bütün utancımla

-nasılsınlarda mı kalacak hep görüşmemiz dedi

-mutlu olmuyor musun böyle dedim

-beni mutlu etmek için mi görüşüyorsun sadece dedi

-bilmiyorum dedim gece olmadan
 
-iyi geceler sana kelebek dedi

-çok mu karattım yine akşamı yoksa dedim

-bir güneş kendi ışıklarını güpegündüz bu kadar nasıl söndürebilir inan anlamıyorum. güneşimsin dedi

-kendimi bende anlayamamaya başladım zaten iyi geceler sana yarın görüşürüz dedim

-görüşürüz dedi

dükkan kapanıncaya kadar bekledim

gidip gecenin muhakemesini uyku öncesi yaptım salaklıklarımın iyice farkına vardım
o yazmadan ben yazdım

-günaydın diye

-bi kaç dakika bekle dedi

dakikalarca benim yazmamı beklediğiniz gibi bekledim yarım saat sonra dükkana geldi
vay amk. bırakıp gittiğim kıza bak bırakılır mı lan bu diye kendi kendime sövdüm

-şimdi konuş bakalım söyle günaydınını benimle dalga mı geçiyorsun. daha mı çok acı çektirmek istiyorsun görelim dedi

hem korkarak hem utanarak ama dik durmaya çalışarak

-günaydın dedim

-günaydın kelebek nasılsın dedi. çok alaycı bir şekilde

-teşekkür ederim sen nasılsın dedim

-bende iyiyim gideyim mi şimdi. geçtin mi dalganı dedi

-bişey içermisin dedim

-içmem dedi. çok sinirliydi. babam bana o derece kızsa evlatlıktan redderdi

-özür dilerim dedim

-bende seni seviyorum gerizekalı dedi.(önceki bölümlerden hatırlarsınız. gitme ile biten
entryden)
 
-ben onu demek istemedim dedim

-sen ne dersen de olm ben seni seviyorum. gidiyorum ama yine de seveceğim.ne halin varsa gör dedi

-bi çay içseydik dedim arkasından.

-önce sevdiğini söyle dedi

-özür dilerim dedim. biraz utanma sırıtma harmanıyla

-adam gibi söyle dedi

-seviyorum dedim

-kimi dedi

-ebeeee(ebeni diyecektimişim gibi) ebruyu dedim

-baştan kur cümleyi dedi

-seviyorum dedim.

-beni cümle içinde kullanarak söyle dedi. gülümesesini saklayarak

o kadar hiç utanmamıştım herhalde. binlerce söylediğim seni seviyorum o kadar utanarak söyledim ki.
-deli dedi bana




**gerçekten delilikti yaptığım.ya geri gelmeseydi?

artık tekrar barışmış sayılırdık ama sadece sayılırdık
çünkü toprağın altındaki aşkımızın hazinesinin

kapağını açabilmek için kenarlarında kalan toprağı da almak herekiyordu haklı olarak naz yaptı
-ben gidiyorum dedi

-nereye dedim

-ben görevimi yapıp beni sevdiğini hatırlattım biraz da sen koş peşimden dedi
 
-bi saniye dedim. derken hemen elini tuttum. yakaladım işte dedim

-sen öyle san kelebek bey dedi. elimden kurtulup gitti vay amk. nazın çekiciliğine bak.
nasıl sikersen öyle sikilirsin puştluğuna gitmedim.
arkasına baktı benim gelmediğimi gördü adımlarını iyice yavaşlattı

sonra durdu

ey allahım dediğini sandığım bir hareket ve yüz ifadesi ile yürümeye devam etti
gözden kaybolduğu köşeden dönünce arkasından koştum köşede bekliyormuş
-hayret koşabiliyormuşsun dedi

-evet para bozdurmaya gidiyordum dedim

-aklın sıra beni en büyük banknotun mu sandın dedi

-dur geç kaldım görüşürüz dedim. gülerek

-çok gıcıksın kelebek dedi

-aşkımın maddiyatı tamam bozulma.

ama dükkana dönmem lazım görüşürüz dedim döndüm geri giderken
-bi kere sarılsaydık bari dedi

-onu ben gidiyorum diye artislik yaparken düşünecektin dedim







**içimdeki barışma sevincinden olsa gerek ilkokullu çocuklar gibi koşarak dükkana gittim
 
ben yokken bir müşteri gelmiş.

ona satışı yapıp gönderdikten sonra mesaj attım

bir an önce gitsin diye de ne fiyat teklif ettiyse verdim. ben aşkımın ihalesini tekrar kazanmışım
pazarlıkla mı uğraşayım amk.

-gelme sırası bende mi şimdi dedim

-neden gelecekmişsin dedi

-koşarken ellerim havadaydı görmedin mi dedim

-onu koşmaya başlamadan düşünecektin dedi

-akşam buluşunca da fikirlerin aynı mı olacak dedim

-akşam buluşacağımızı kim söyledi dedi

-gece buluşuruz dedim cevap yazmadı
-yarın buluşsak dedim

-sanmıyorum dedi

bende yazmadım

bir saat kadar sonra dükkandayken

-evin önündeyim dedim

10 dakika sonra

-hani nerdesin dedi

-aşşağı ineceğimi sanmıyordum dükkana geçtim dedim

-yaa beni neden boşuna aşşağı indirdin dedi

-dükkana gel dedim

-hayır beyefendi sen geleceksin yeter benim geldiğim dedi
 


**

-o zaman dükkanı kapatıncaya kadar bekler misin lütfen dedim

-bu kibarlığın sebebi beni özlemiş olman mı dedi

-hayır seni boşuna aşşağı indirmiş olmanın özrü dedim

-özrün kabul edilmedi. dedi

-ben nasıl affettireceğimi biliyorum merak etme dedim

-hadi bakalım dedi

dükkanı kapatma saati geldi. dükkandayken mesaj attım

-aşşağıda bekliyorum dedim

-filme bakıyorum gelemem dedi

-topu topu bir buçuk saat sürer beklerim dedim

-sonra bir filme daha bakacağız dedi

-kendi hayat filmin bitinceye kadar beklerim dedim ben bu sırada evlerine doğru yola çıktım. gerçektende 40 dakika daha bekletti
sonra aşşağıya indi

-merhaba dedi

-merhaba dedim

-hadi iyi geceler bu buluşma sana yeter dedi şaka yaptığını umdum ama gitti.
-bu gece bir daha buluşacak mıyız diye mesaj attım

-sanada iyi uykular dedi

çaresiz eve gittim mesaj da atmadı
 
belli ki benim burnumu sürtmek istiyordu

bozuntuya vermeden izin verdim.

ertesi gün dükkana gittim

biraz daha haz alsın yaptığından diye peşinden koşuyormuş numarasına başladım

-lütfen bugün seni bir kere göreyim dedim tahmin ettiğim gibi. yine sallamadı
saat başı mesaj attım seni çok özledim.
yeter çektirdiğin acılar lütfen affet artık affet
spor mağazasına gidiyorum dizlik alıp önünde diz çökmeye geleceğim

bu tarz mesajlar atınca anladı tabi piçlik yaptığımı

-çok eğleniyorsun değil mi dedi

-tamam pişmanım dedim

-kalbimi kırıyorsun hep dedi

-mesajlaşmayla olmaz inadı bırak günler geçiyor buluşup konuşalım dedim

-yeni çıkmaya başlamış sevgili kuralları geçerlidir. öpmek sarılmak yok dedi

-kurallar için daha önce bir buluşma yapalım sonra yine normal buluşuruz dedim

-o zaman buluşmada yok dedi

-kurallar buluşması bitmiştir. tamam kabul. dedim

-işin bitince haber ver o zaman dedi

o saatten sonra geceki buluşmaya kadar kendimi hazırladım. işim hiç kolay değildi
beni çok zorlayacağı belliydi dükkanı kapattım ve mesajı yazdım
 
-ben hazırım.dükkandan sizi eve yürüme mesafesi kadar uzağım dedim

-gelince tekrar hatırlat bana dedi naz yapacağı belliydi.
evlerinin altına geldim.

-bu mesaj aşşağıda olduğumu hatırlatma mesajıdır.yazdım gönderdim bana gönderdiği cevapta sadece
-bekle yazıyordu

kadının eline ipleri verirsen böyle olur tabi amk. bekledim.10 dakika geçti yok 20 dakika geçti yok deli gibi aşşağıda bekliyorum
bir mesaj daha yazdım

-başka bir zaman buluşma arzusundasınız galiba müsadenizle gidiyorum dedim

-ben seni unutmuşum birazdan geliyorum dedi yine on dakika beklettikten sonra aşşağı geldi
bir surat bir tavır sanki film artisti.makara yapacak benimle belli amk.

onun o halini görünce en büyük uğraşım ciddi kalıp gülmemi önlemekti ama ne mümkün

-hoş geldiniz hanfendi dedim elini kibar valeler gibi öpmeye yeltendim

-hoş bulduk gerek yok dedi

kendi kaleme gol atmış kadar göt oldum aşkın önünde

-nereye gitmek istersiniz dedim

-beni takip et dedi

yürüdü gidiyor

üç beş adım gerisinden bende yürümeye başladım.o adımlarını yavaşlattıkça bende yavaşlattım

-yanımda yürüyerek takip et dedi

bi devlete hükümdar yapsalar vay o milletin haline.
 
ama madem onu zamanında üzdük.sonra gönlümüze yenildik ve tekrar beraber olmak istedik gönlümden ruhumdan iki oy çıktı ona
bırakayım da biraz hükümdarlığını sürsün

sonra dudaklarında bir isyan çıkarır tekrar hükümdar olurum mantığıyla biraz da piçliğine yanına koşup hemen yanında yürümeye devam ettim
**iskeleye doğru yaklaştığımızda bizim yerimize gideceğini sandım ama daha ilerde bir yere yürüdü.

bende yanında yürüdüm.

geriye döndü ve bizim yerimize bakarak sonra da bana kısaca bakarak
-yok henüz buraya oturmayı hak etmiyorsun dedi

-sen otur ben ayakta bekleyeyim dedim

-boynum ağrır sana bakacam diye dedi

-zaten bana hiç bakmıyorsun ki dedim

-evet haklısın gidelim dedi hakaten de hiç bakmıyor geriye yürüdük
yere geldik o sorgusuz sualsiz kendi eviymiş gibi oturdu

ben otursam mı oturmasam mı diye düşünürken otur bile demedi

-evet buluşma isteğinin sebebi neydi dedi ben ayaktayken

-ayrılığı hakedip haketmediğimizi tartışacaktık sanırım dedim

-ayakta bekleyenler hep suçlulardır dedi

o el ele tutuşma olayını tekrar konuşmaya dayanamayacak kadar bozulmaya meyilliydi
sinirlerim.

o yüzden hiç tartışma konusu yapmadım kimin suçlu olduğunu

-buyrun kesin cezamı hakim hanım dedim
 
-zamana danışmam lazım.erteliyorum celseyi oturabilirsin dedi gerçekten suçluymuşum gibi oturdum
bana göre bir naz oyunuydu yapılanlar ama

ebrunın bütün suçları benim üzerime atmaya çalışması

kendi suçlarını tamamen sıfıra indirgeme uğraşı içinde olması içimdeki çocuğun oyun zevkinin amk.du
bak kelebek diye cümle kurup arkasında geçmişi tekrarlaması en son istediğim şeydi
/

/

**bir an pişman olur gibi oldum tekrar buluştuğumuza
bir süre sessiz kaldık

-konuşacaklarımız bittiyse ben gideyim dedim

-bir daha yapmayacağım desem inanır mısın bana dedi

-zamana danışırım dedim

-ikimizin de zamana mı ihtiyacı var yani dedi

-galiba dedim

ne hayallerle gelmiştim ama muhabbet iki sevgilinin birbirinden

zaman isteme gibi siktirboktan bir muhabbete dönmüştü

-bu zamanı benimle mi bensiz mi geçirmek istersin dedi

-sensizlik bölümünü biliyorum.seninle olursayı örneklendir dedim

-en azından böyle görüşürüz dedi

-ikramiyesi de olur mu böyle görüşmelerin dedim(öpüşme sarılma el ele tutuşma)

-kalbime kalbime gelirse ziyaretlerin ikramda kusur etmem dedi
 
-bırak şimdi sadede gelelim.arkadaşmıyız sevgili mi dedim

-sen hangisini istersin dedi

-eski ebruyu dedim.içimde kalmışlıkla

-ben hiç değişmedim kelebek hep aynıydım dedi

-o zaman arkadaş bile olmayalım ebru dedim

-neden dedi

-üstü üste söylüyorum iyi dinle dedim ben hayatındayken kim olursa olsun
başka erkekle benim olmadığım bir yere ne amaçla olursa olsun gidersen

hangi duyguyla dans edip elini tutmanın

bir daha bana açıklamasını yapma şansı bile vermem haberin olsun dedim

-çok büyütüyorsun bunu arkadaşım o benim dedi

-seni kalbimde büyüttüğüm kadar

bu olayı da büyütürsem cinayet sebebim olur. ya sana kalbimin çapını küçülteyim yada
sen başka erkeklere adımlarını küçült dedim

/

/

**-hiç mi erkek arkadaşım olmasın dedi

-benim de kız arkadaşlarım olsun.bende onlarla senin yaptığını yapayım sonra tekrar sor
soruyu dedim

-ama niyet önemli dedi

-namaz kılanların cehennem korkusuyla mı cennet umuduyla mı kıldığını allah bilir ebru.
benim tek kıblem senken sen başka yerlere dönersen

aşkın cennetinden uzak cehennemlerinde yakarsın beni dedim
 
-tamam haklısın dedi

-bir daha bu konuda haklı olmak istemiyorum.dedim

-tamam denerim dedi

-seni zorla çağırmadım.zorla kendime aşık etmedim.

ki bu son yaptığın zaten aşık olmana ters bir durum bana göre. gitmek istiyorsan değişemeyeceğine inanıyorsan durma
ama ben bir daha aynı sebebden dolayı gidersem beni de durdurmaya çalışma dedim beyler içimi döktüm mü döktüm
rahatladım mı evet gerisini ona bıraktım kendiyle yüzleşsin amk.
yine tamam söz gibi şeyler mırıldandı ve yanıma biraz daha yaklaştı tamam artislik yaptık kıza ama seviyorum da amk
-ebru bana bu konuda söz verme.

yapmak istersen yine yap ama bana önceden haber ver. sevgilim değilken yapmış olursun dedim
-tamam hakim bey siz bütün dosyaları kapatmışsınız dedi

-evet kapattım.kararımı da verdim.şartlı tahliyesin gönlümde dedim tahliye sevincini bir sarılmayla kutlamak istedi
birikmiş sinirim geçmediği için gönülsüz izin verdim sarılmasına
-sen beni kendi yerine koy.beni öyle gördüğünü düşün ondan sonra ver temyize ver.dedim

/

/

**-kendimi tek koymak istediğim yer yanın.çok seviyorum seni.dedi
 
-benim de sevmeye devam etmeme yardımcı ol dedim sinsice sırıtarak dudaklarıma yaklaştı
sonra küçük bir öpücük kondurdu

-böyle mi dedi

-bu taktik hiç aklıma gelmemişti dedim yine öptü.
özlediğim öpmeler olduğu için

bende yenilgiyi kabul ederek kendi sahasında top çevirmesine izin verdim bir süre öptükten sonra
-evde yaptıklarımdan çok utandım kusura bakma dedi(soyunması)

-istediğimi sandığın şeyi almaya çalışsaydım bana mani olacakmıydın dedim

-sana daha çok kızardım galiba ama sözümde durabilme şansımın devam ettiğine
seviniyorum dedi

ben bir şey demeden

-gördüklerini unutabilir misin dedi

-hiç sanmıyorum dedim pis pis sırıtarak

-terbiyesizlik yapma dedi

-soyunan sensin terbiyesiz olan neden benim dedim

-pişmanım ama dedi

-ben göreceğimi gördüm.sözünü 5 gözle beklemeye başladım dedim

-4 gözle denir ona ama dedi.biraz düşündü

-çok pissin yaaa diye ekledi

yine bir hafif şamar yedik.

yüzündeki utancını göhsümde saklamaya çalıştı

-utanma aşkının sanatı değil miyim.sanat için soyundun varsay dedim.yine gülerek

-kapat konuyu lütfen dedi
 
-inşallah bir daha ayrılmak gerekmez gördüklerimi tekrar görmek için dedim ağzımı kapattı.sonra ağzımı kapatmak için ellerinden dudaklarına geçiş yaptı. gecenin geri kalan kısmında daha fazla da konuşturmadı zaten
sonra eve bıraktım.yolda türlü muziplikler yaparak uzunca bir sarılma ile veda edip
yarının ne getireceğini beklemeye başladık tekrar başlayan aşkımızla

/

/




**ertesi gün oldu

ilk mesaj

-tekrar sevgilin olarak uyanmak çok güzel yazıyordu

bende tekrar salıvermeye karar verdim kendimi aşkın kollarına

iki günlük dünya amk. seviyorum işte
kız da beni seviyor en azından seviyormuş gibi görünüyor içimde kalan şüpheleri bir kenara koymaya karar verip
yalnızlık odamdan çıkıp aşkın havasına bıraktım kendi bedenimi çok ıslatırsa bir dahaki aşklara önyargı verirdi en azından
kim aşk donunun altında kaç cm beklediğini bilebilir ki kaderde varsa zaten girecek olan cm.ler girer her türlü
-günaydın ebrum dedim

-kahvaltı yapalım mı beraber dedi

-sen mi hazırlayacaksın dedim

-annemler evde ama gel istersen dedi
 
-boşver sizin evi dükkana gel ben hazırlayım sana dedim

-sen mi hazırlayacaksın dedi

dükkanda ne hazırlanır amk.menemen mi yapacam sanki

-evet ben hazırlayacağım dedim

o geliyorum deyince ne hazırlayacam lan şimdi derdine düştüm hergün simit poğaça bir yere kadar amk.
hem yemeyi özlediğimden

hemde ebrunun tepkisini merak ettiğimden gittim karpuz beyaz peynir aldım.
o gelinceye kadar herşeyi hazırlamıştım hiç yadırgamadı
bu ne diye sormadı bile.

zaten öyle zengin triplerinde olan bir kız da değildi olsa benim gibi birisiyle ne işi olurdu ki??
çayları da söyledim

kahvaltı yaparken dahiyane bir fikri olduğunu söyledi

-nedir dedim

-tatile gidelim dedi

-millet alanyaya geliyor tatil için biz başka yere mi gidelim. hayatında hiç tatile gitmemiş ben
-biraz uzaklaşmış oluruz dedi

-annen baban dedim??

-henüz konuşmadım onlarla dedi

-izin vereceklerini sanmıyorum dedim

-en azından bir deneyeyim dedi
 
-ebru çalışıyorum nasıl gideyim tatile dedim

-sezon sonuna doğru gideriz o zaman,bir kaç gün izin alırsın ne olacak dedi aslında gitmek istiyordum hemde çok.
bir kaç gün sadece ebruyla olmak

o ankaraya gitmeden önce çok iyi gelebilirdi ama babasının izin vereceğini sanmıyordum tatile gitmek de öyle kolay değil para lazım ebruya herşeyi ödetmek olmazdı
ben ödesem kış uykusunda yağı tükenmiş ayılar gibi aç aç gezecektim kışın

-tamam bakarız dedim

//

//

**günler geçerken ebru her konuşmasında nereye gideriz ne yaparız gibi sürekli tatil fantazisinden bahsediyordu
gerçekten çok gitmeyi istediği her halinden belliydi ben bir süre onun hayellerine ortak olsamda
bir süre sonra sıkıcı gelmeye başlamıştı

bu durumdan kurtulmak için makaraya sardım onun muhabbetini ama benim böyle davranmam
tatile gitmek istemediğim olarak algılandı onun tarafından buna da bir çözüm olarak tekrar hayallerine ortak oldum bu sırada ceyhunda alanya magazininde yerini almıştı
artık cesurca yeni sevgilisi ile dolaşıyordu piyasada ben bu durumdan hiç bahsetmedim ebruya
 
onun bu konuda ne düşündüğü ve

olayı bana nasıl anlatacağı çok merak ettiğim bir şeydi onun gözüyle ceyhunun başka bir kızla çıkması??
bir buluşmamızda ebru

-sana bir iyi bir kötü haberim var dedi

-birini seçerek başla bakalım dedim

-ceyhunun yeni bir kız arkadaşı varmış dedi

-iyi haber nedir dedim.laf karmaşasına sokarak ebruyu

-iyi haber buydu canım dedi

samimi bir mutluluk vardı yüzünde unutmuşmuydu bunca zaman sonra ceyhunu daha doğrusu ben unutturabilmiş miydim??
-diğer habere geçelim dedim

-babamla kavga ettik dedi

-sebebini biliyorum galiba dedim

-evet izin vermedi dedi

-ben olsam bende vermezdim kızma adama dedim

-zaten sende istemiyorsun gitmeyi diye tavır yapıp gitti

//

//

**bir kaç mesajla ikna ettim.

ama kafasına koymuştu bir kere tatili

-o zaman habersiz gideriz dedi habersiz nereye gidiyorsun amk.
ya başımıza birşey gelirse nasıl açıklayacağız
 
kendi riskimi alırım ama ebrununkini alamazdım

-sezon sonu gelsin bir çaresine bakarız ebru diye ateşin üstüne kül bastım biraz ebru babasına rest çekmiş gözüküyordu
ama buluşmalarımızda eve daha erken gitme telaşı içinde olması gücün hala babada olduğunun da göstergesiydi
işin daha kötü yanı

eskiden arasıra dükkana uğrayıp çay içen babası dükkana da gelmez oldu
çok büyük bir ihtimalle

benim ebruyu tatile zorladığımı düşünüyordu sonuçta o da bir erkekti
ve bir kadınla erkeğin tatile baş başa gidince aynı odada kalacaklarını

ve bunun da babası tarafından en azından bilmek istemediği sonuçlar doğuracağını babası  da biliyordu

geçen süre zarfı içinde elif beni hiç siklemiyordu harbiden hiç siklemiyordu
bunun altında yatan nedeni öğrenmek geç oldu ama sonunda buldum artık yörüngesinde başka bir erkek vardı
elif gibi bir kızın öyle bir erkeği tavlaması hiç de zor birşey değildi zira lavuk bana göre elif klasmanında top koşturacak birisi değildi ancak dostluk maçı yapabilirdi ikisi
kıskandığımdan mı söylüyorum hayır benden sonra alt lige düşmesi üzücü
bende bu arada iki dersten kalarak ikici sınıfa geçtim ebru bunu bir başarı olarak bile gördü
hiç ders çalışmadığım için o varken
 
ebru bu arada uzattıkça uzatmış tatil olayını

her konuşmasında bu durumdan bahsetmiş ailesine

vay beni göndermiyorsunuz vay ben şu yaşıma geldim

bakmış babası olacak gibi değil

hep beraber gitmek kaydıyla kabul etmiş

ebru muhtemelen ayakkabılarını hiç yıpratmadan geldi dükkana uçarak direk boynuma sarıldı
-gidiyoruz bir yer seç dedi

//

//




**tabi ben annesi babası ve kardeşinin de geleceğini bilmiyordum

-ıssız bir ada sen ve ben aşkımızın 3 seçeneği olsun dedim

-mifafirler de olacak dedi

-kimler dedim

-ailemde bizimle geliyor ancak böyle izin alabildim dedi

bu durumda gitmek mantıksızdı alanyada kalsak daha çok başbaşa olabilirdik

ama ebru bu duruma sevidiği için onun da şevkini kırmamak adına birşey söylemedim ama nasıl olacaktı
nereye gidecektik

kim kiminle hangi odada kalacaktı

tüm bu sorulara cevabların akşam yemeğinde konuşulacağını ebrunun

-akşam seni yemeğe çağırıyorlar demesiyle öğrendim çok soğuk geçeceğini tahmin ettiğim akşam yemeği annesinin çok sıcak karşılaması ile içimi ılıtsada
 
babasının hiç yerinden kalkmadan tv izlemeye devam etmesi

eksilere indirdi yine beni

hoşgeldin bile demedi

ebrunun yüzünden bana kızmıştı çok büyük olasılıkla

zamanım da kısıtlı olduğu ve dükkana dönmek zorunda olduğum için biraz geç gitmiştim bilerek
yemek hazır bekliyoruz mesajına kadar

bu durumda içeri girdiğim için yemek de hazırdı

direk masaya davet etti annesi oturdum

tabaklar doldurulmuş olmasına rağmen babası yine de gelmemişti

annesinin tekrar daveti ile masaya geldi daha önce hiç görmediğim soğuk suratıyla

-hoşgeldin dedi ebrunun babası hoşbulamadık ama
-hoşbulduk dedim

aç olmadığı konuşmasından belli oldu

-tatilinize bizde katılacağız müsade edersen dedi.ima çok fazlaydı.kızarmam kaçınılmaz oldu.suçsuz yere asılmakdı bu amk.

birisinin çıkıp hayır o suçlu değil demesini bekliyordum

-evet çok güzel olacak diye yumuşattı ortamı birazcık annesi

-tatil için nereye gitmeyi düşünüyorsun dedi

düşünüyorsunuz demediği için tek kaldım yine sorudaki suçlu

-bilmiyorum diyebildim sadece

-tatile karar verdiğine göre nereye gideceğine de karar vermişsindir diye düşünmüştüm dedi sikerim seni de tatilini de kızınıda deme aşamasına gelmiştim ki
telefon çaldı.

baktım patron arıyor.
 
telefonu açtım o birşey demeden geliyorum hemen dedim

-müsadenizle gitmem lazım.size iyi tatiller dedim.masadan kalkarken ebrunun beni korumuyor olması
bunun üstüne babasının bana yüklendiğinin farkına varamaması beni yeterince sinirlendirmişti

her zaman ki kapıya kadar beni takip etti suratımdan anladı yanlış birşeyler olduğunu
-konuşsaydık öyle gitseydin dedi

-baban yeterince konuştu.bende yeterince susmak zorunda kaldım.iyi tatiller size  dedim

-ne demek iyi tatiller sen gelmiyor musun dedim

-sen babanı dinlemiyordun galiba.

benim fikrimmiş gibi bi bana sövmediği kaldı. istemiyor işte adam gelmemi dedim
-ne demek istemiyor yaa dedi gitti içeri

bende çıkacak olası bir aile kavgasından kaçmak için durmadan dükkana gittim

radyo haberlerinden maçın skorunu öğrenmeyi beklemek gibi ebrudan mesaj bekledim ne oldu diye

//

//




*ben skoru beklerken telefondan canlı yayın dibime kadar geldi ebru dükkanı kapatma saatlerinde geldi
merhaba nasılsın iyimisin sorularına temkinli cevaplar verdim

moralimin babasının bana olan tavrından dolayı bozuk olduğunu ima etmeye çalıştım

-bende gitmiyorum dedi

-daha iyi gitmeyelim zaten yanlış anlaşıldığımız yeter dedim
 
-evet haklısın dedi

ebrunun bu tavrı babasına olan sinirimi biraz yatıştırmıştı bir kaç muhabbetten sonra ebru yine lafı tatile getirerek
-gelecek sene gideriz dedi

-tamam söz gideriz dedim

-nereye gitmek isterdin ciddi cevap ver ama dedi

-hiç düşünmedim aslında dedim

-bi kaç seçenek sunayım mı dedi

-sun bakalım dedim

-bodrum,marmaris,kuşadası,

o sayarken.ben en çok antalya kaşı görmek istiyorum dedim

-duymuştum ama hiç gitmedim dedi sonra birden konuyu değiştirdi, başka başka konuşmaya başladık işler nasıl.
annen ne yapıyor

kardeşine bişey yaptılar mı yine

hiç alakasız konu değiştirmesinin sebebini iki gün sonra anladım ebru cevabını almıştı
babasına olayın iç yüzünü iyice anlatıp benim nereye gitmek istediğimi öğrenip işin gerisini babasına bırakmıştı
ebruya o gün ısrarla dükkana gelmesini istememe rağmen gelmeyişi beni üzerken babası çıktı geldi
adam bana sayıp sövecek neden kızımı ayartıyorsun tatil için diye düşünürken
 
-ebru herşeyi anlattı yanlış anlaşılma olmuş kusura bakma dedi evet amk.yaa yanlış anladın amk.şöyle kendine gel
nerde bizim eski müstakbel kayın peder

-izin alabilecek misin??dedi

-ne için dedim

-tatil için dedi

-ne tatili dedim

-bizimle gelmiyor musun dedi

-nereye dedim

-kaş a dedi

o an çaktım ebrunun durumunu.ve dükkana gelmeme sebebini

-yerleri ayırttım dedi ama ayrıntıya girmedi.
kim kiminle kalacak ne zaman gideceğiz muammaydı

yazlardır çalışıyorum.bi tatil görmemişim bu tatil abazalığına bir şans doğmuştu

-benim fikrim değildi gerçekten dedim

-bilmiyordum sonra öğrendim dedi vay amk.herife sarılıp öpesim geldi
-bi konuşayım patronla dedim

-ebrudan öğrenirsin ayrıntıları tekrar ona haber verirsin dedi

-tamam teşekkürler dedim

-buraya kadar gelmişken bir tavla atalım iki çay söyle dedi

çayları söyleyip 5 0 da tavlayı kaybederek uğurladım bey amcayı.




**hemen patronun yakasına yapıştım
 
bana izin ver böyle böyle böyle dedim

-kim duracak dükkanda dedi iki üç gün dur amk.
idare edersin abi dedim

-olm ben ingilizce bilmiyorum ki çok fazla nasıl idare edeyim,sonra gidersin dedi

-ben ona da çözüm buldum sen kafanı yorma dedim

-ne çözümü dedi

-bütün malların üzerine fiyat etiketi yapıştıracağım o fiyatı göster daha da konuşma alan alır zaten dedim

yine yokuşa sürdü işi olmaz diye forvetteki ısrar taktiğimi değiştirip kontrollü futbola dönerek
-iyi sen nasıl istersen öyle olsun.gitmeyivereyim dedim

zaten daha da 3 hafta vardı tatil gününe daha sonra ebru ile mesajlaşma trafiğini buluşmalarımızla park ederek
geç kaldığı için babası tarafından park cezaları derken tatil zamanı da yaklaşıyordu
patron kontrollu futbolu benimsemiş olacak ki

hiç bir şekilde acıyıp tamam ulan git ne olacak amk.demedi durum maçın sıfır sıfır biteceğini gösteriyordu
ama beraberlik benim için tatil kupasına yetmiyordu mutlaka gol bulmam lazımdı son günlerde presi arttırdıkça arttırdım
baktım patron savunmada hata yapmıyor çirkefe vurdum işi
attım kendimi ceza sahası içinde
 
-ben işi bırakmaya karar verdim abi dedim

-niye lan dedi

konuşmayınca anladı.tatil mevzusunda takıldığımı işten çıksam nereye gidecektim
önümüz kış kim iş verir amk.alanyada

-sen bilirsin dedi

hassiktir bırak gol atmayı üstüne bir de kırmızı kart gördük

-yarın gel hesabı görelim.o zaman dedi

-kolay gelsin sana dedim gittim.




**iki gün kalmıştı tatile

muhabbete gölge düşmesin diye ebruya işten çıkma olayını anlatmadım nasıl olsa öğrenecekti ama en azından tatilden sonra
-tamam izin aldım dedim.akşamki buluşmamızda çok sevindi.
-ama kurallarım var dedim

-nedir dedi

-tatildeyken ailen bizim yanımızdayken fazla samimi olmak yok.

hem ben rahatsız oluyorum hemde onların fazla samimiyetten dolayı rahatsız olacağını düşünüyorum dedim

-seninle yalnız kalınca samimileşirim o zaman dedi

-şu samimiyeti bir fiili örnekle bakayım dedim

iki kolunu omzuma attı dünyada hiç birşey umrunda değilmiş gibi kendini tamamen bana bırakarak öptü
-nasıl dedi

-bir kaç örnek daha alayım dedim
 
-örnek alırsın ama şifreyi zamanı gelince çözebilirsin ancak dedi

mesajımı tekrar aldım.aynı örneği kullanmaya devam ederek öpüşmeye devam ettik ertesi gün dükkana gidip patronla hesabı kesecektim
bir gittim ki.vay amk yerime eleman bulmuş bile.

böyle olmasını istemezdim gibi patron eski eleman geyikleri yaptı hesabı kestik
aldığım paraların bir kısmını yanıma alıp bir kısmını da çok zor geçeceği şimdiden belli olan kış için bankaya attım
götüme başıma şort mort alıp tatil hazırlıklarını tamamladım gün geldi
bindik arabaya 6 saat süren yolculuk sonucu antalya kaş a vardık ebru dediklerimi yapıyor sadece gizli sırnaşmalar yapıyordu
daha heyecanlı olduğu bir gerçekti ama yakalanma korkusu sizin oynadığınız risk budur şuku avlarından daha riskliydi antalya kaş a gitmeyenler için söylüyorum mükkemmel bir yer aile bireyleri tarafından da onay gördü
bu mükemmeliyet

gideceğimiz oteli bir kaç kişiye sorarak bulduk otel recepsiyonuna geldiğimizde
mükemmel bir matemetik sorusuyla karşı karşıya kaldım kaç oda tutuldu??kim kiminle nasıl kalacak??
 
**en mantıklı cevabı babası bulmuştu zaten rezervasyon yaparken ben ebrunun erkek kardeşi ile
diğerleri de başka bir odada sevinmedim desem yalan olur gerçi ebrunun kardeşi
tam bir artist zengin piçiydi o sıralar

kimseyi beğenmez.elinden telefon düşmez.adibas nayk takıntılı

tam bir zengin piçi ama beni de ne sevdiğini belli eden nede nefretle bakan bir kayınçocuk işte

bu şekilde bir yerleşim planının altında yatan sebeb olsa olsa ebrunun kardeşini
ikimizin birlikte yatma ihtimaline gardiyanlık terfisi olabilirdi otele yerleştikten sonra
hep beraber çarşıya gittik

aç karınlararımızı doyurmaya gittiğimiz bir restoranda limana nazır balık yedikten sonra
ebrunun babası

garsonla muhabbete başladı nereye gidilir ne yapılır garsonda bildiklerini anlatırken
bilmek istediği başka bir şey sordu

ben sanane amk.demek isterdim ama sordu işte

-gençler nişanlı mı evli mi dedi??

yaz yağmuru yağdırdı masaya

ben ıslammışlıkla buhar oldum sinirden

ebru aradaki mesafeyi biraz daha açtı ikimizle olan
 
babası ne diyeceğini düşünürken annesi de onun ağzına bakarken piço cevabı verdi
-sevgililer abi bişey yok daha

-hayırlısı dedi garson.yaşlı arabulucu teyzeler gibi. babası hesabı istedi.ödedikten sonra kalktık.
bir daha oraya gitmeyeğimiz kesin gibiydi.çenesini biblediğim  yüzünden zaten tek çarşısı olan 30 dakikada heryerini dolaşabileceğiniz
çarşısını da gezdikten sonra otele döndük havuz başında bir kaç şey daha içtikten sonra odalara çıktık
hep beraber ebruların kaldığı odaya gidip balkon muhabbetine başladık beraber birşeyler yapıyor olmak
bizi daha da yakınlaştırıyor gibiydi ailesiyle

dikkat etmeye çalıştıkları şeylerden yavaş yavaş vazgeçmeye başlıyorlar konuşurken daha samimi konuşuyor
ve beni de kabullenmişe benziyorlardı

ben anne ve babası ile olan ikili ilişkiler üzerinde çalışmalar yaparken ebru da bize katılıp sıkça benden bahsediyordu onlara
ailesinin sorduğu sorulara dürüst ama düşünme payı bırakan cevaplar verince muhabbet daha da uzuyor sordukça sorasıları geliyordu
ben onların sorgusundan kurtulmak için onlara uzun cevaplar vermesi gereken sorular
sorarak

kendime de hem düşünme hemde üzerimdeki ilgiyi azaltmaya çalışıyordum kısacası daha çok sevdiler beni
yatma vakti yaklaştı
 
herkesin odasına gitmesi gerekirken

bana ben biraz daha kalayım burda sonra gelirim dedi annesi geç kalma diyerek babasını da alıp gitti.
odada ben ebru ve kardeşi kaldık

özel olduğu gerekçesiyle izin istedi kardeşinden ebru odada yalnız kaldık




**ama etrafda fazlasıyla baskı hissettirecek

her an içeri girebilitesi olan diğer aile bireyleri vardı

zaten öyle bir ortamda işin bokunu çıkarmak da yanlış olurdu ebru her ne kadar çişi erken edip
direk öpmeye çalışsa bende bundan oldukçanın abartılısı bir şekilde haz alsamda birinin onu durdurması gerekiyordu
sarıldıkça sarılıyor öptükçe öpüyor sınır tanımaz haldeydi
pek de kolay olmayan bu işi ani bir el freniyle

-bu gece olmaz ebru dedim

sanki karı olan benim amk.

-neden dedi

-adet dönemindeyim dedim

onun gülme krizinden faydalanarak

kendimi ondan araladım ki ani açılacak bir kapıya karşı tedbirli olayım
 
romantizmin anasını sikmiş olan ben

ondan sonraki öpüşme çalışmalarında aynı şehvetin bir daha tekrarlanmamasına sebeb oldum
o gece

sonra ailenin güvenini kazanmak adına

ve bu gece erken gidersen yarın ki meraklarının bugüne oranla daha az olacağına ikna ederek uğurladım

ebrunun kardeşi ile gereksiz bir geyiğe girdik esir aldı lavuk beni
sordukça sordu anlattıkça anlattım konu aşk meselesiydi ona fikirlerimi sundum
konuşmanın sonlarına doğru

bana göre içinde çok derin manalar taşıyan

-abla mı nasıl kendine aşık ettiğini anladım dedi

-hadi yaa kaç para verdiğini de söyledi mi dedim. gülerek sanki beni parayla satın almış gibi
-evet evet daha iyi anlıyorum dedi

-iyi geceler sana dedim

yattık

ertesi gün sanki işe gidiyormuşum gibi erkenden kaldırıldım amk. öyle tatilin
benim bildiğim tatil sünger gibi içersin deli gibi alışveriş yaparsın sığır gibi de yatarsın en azından ben öyle gördüm çoğu turistten
vay efendim neymiş

hep beraber kahvaltı yapılacakmış
 
ebru tarafından kaldırılmak işin iyi tarafı olunca baktım etrafta kimse yok
ortam naz yapmaya müsait

okula gitmesi gereken ama gece süper mario oynamaktan uyuyamamış ilkokullu gibi kaldırdıkça tamam deyip tekrar yattım



**ebru fırlamalık peşinde olduğumu farkedince

tamam bende yanına yatarım artık babam kaldırır bizi dedi yanıma yatması başka birşeyimi kaldırmak için yeterliydi ama
babası tarafından o halde yakalanma ihtimali herşeyimi söndürebilirdi

tehdite kalkarak cevap verdim

ortamın hala ikimizden ibaret olmasından faydalanarak bir öpücükle lavaboya geçtim daha sonra beni hazır kıta aşşağıda bekleyen familyanın yanına indim
-evet ne yapıyoruz dedim

amerikan filmlerini hala yaşayan ebrunun kardeşi

-plan tamam dostum bizi takip et dedi

komikti lan piç

çarşıya yürüyerek gittikten sonra bir yerde kahvaltı yaptık

saat 10 a kadar oturduktan sonra

en yüksek trajlı yapılması gereken tatil aktivitesi olarak boat tura çıktık kaş'ın koyları yarım adaları etrafında turlarken
mola verilen yerlerde yüzüp yemek yedik

epey hoş geçtiğini sandığım tekne turundan sonra otele tekrar gelip herkes dinlemeye çekildi
odasında

ya ebru yorulmamıştı

yada benimle olma isteği ağır basmıştı ki
 
bizim odadaydı

halden anlamaz piço bizi yalnız bırakmasada ebru o yokmuş gibi davranıyordu zaten ben kendimi koltuğa ebruda bana bıraktı
piç gardiyan görevini yeterince yerine getiriyordu

akşama kadar yarı mayışmışlıkla ebrunun sorduğu bir kaç soruya cevap verdim ne kadar mutlu olduğunu onun ağzından dinledim
akşam yemeği için bayanlar süslenirken

biz kaprimsi şortlarımız ve üzerimize bulduğumuz ve en temiz olduğunu düşündüğümüz t
shirtleri giydikten sonra

otel barına inip birer içki devirdik erkekler olarak

onları bekleme merasimi kadın erkek eşitsizliğini bir kez daha göz önüne serdi. koyunlar gibi onlarca dakika barda suladık kendimizi içkilerle
tekrar bir restorana gidip

yemek yeme faslını bitirdikten sonra

meydandaki dondurmacıdan dondurma yiyerek otele döndük ebrunun tekrar bizim odada birazcık daha kalma isteği reddedilmedi aynı mevzuların ötesine gidemeyerek gardiyandan dolayı
ertesi güna başladık ismini hala hatırladığım akça germe plajına gittik.
serilip güneşlenme denize girip vücudu tuzlu suya bandırma suyun altında nefesleri tutma ,
şakrabanlıkdan ileri gelen boğulma numaralı derken

yanmış burnum birbirinden faklı tenlere sahip belim ile belaltımla beraber öğle yemeği için akça germeye gelmeden önceki bir kamping alanına gittik
 
**peder efendi çok marifetli olduğunu söyleyip etleri kendi pişirmek istediğini söyledi salata ve yan sanayi mezelerini camping personeline yaptırdı
etleri attı sonra telefon geldi

o sıcakta bütün pişirme olayı benim başıma patladı allahtan bir zeytin ağacı gölgesindeydik
ben kömürü yelledim

ebru beni yelledi

götüm sıcaktan yellenirken

artık ne konuştuysa amk. etler pişinceye kadar kapatmadı telefonu

işin başa düştüğü et pişirme olayı etlerin afiyetle mideye düşmesinden sonra yüzmeye güneşlenmeye devam edildi
yine odaya çekilme olayından sonra

ebruyla birlikte uzanıp kalktığımızda bizi bir sürpriz bekliyordu piço anne ve baba ortada yoktu
biraz odada onları bekleyip aşşağı indik hani ordalardır diye
baktık oturmuşlar hep beraber içiyorlar

bizde oturduk

-biz yemeğimizi yedik.siz de gidin bir yere istersniz beraber dedi. babası

aslında pek yediklerini sanmıyordum ama bizi yalnız bırakmaya çalışma jestleri hoşuna gitmişti ebrunun

-hemen gidelim çok acıktım dedi ebru onların yanından ayrılıp
ebrunun nereye gidelim sorusuyla karşılaşınca

-boşver yemeği odaya gidelim kapıyı kilitleyeyim yatalım dedim

-ben zaten pek aç değilim galiba dedi. ciddiye alarak ama aslında espriye takviye yaparak
 
bir yer bulduk

romantik ortamı (kendimi çok fazlasıyla aşarak ve hiç espri yapmayıp üzerine iltifatlar yaparak) bozmadım

yemek üstü içkileri de içtikten sonra

liman boyu yürüyüşümüzü yapıp götümünüzün beğendiği bir bank a oturup sevgili olmanın tadını çıkardık

başımıza birşey gelmiş süsü vermemek ve onları telaşlandırmayacak bir saatte geri döndüğümüzde

herkesin yatmış olduğunu gördük ebru ilk önce kendi odasına gidip daha sonra benim yanıma geldi bir süre beraber yattık
dokunmadan öpüşmeden konuşmadan

bu aslında tatilin bitme sinyallerinin ve yakında ayrılacak oluşumuzun tiyatrosuydu birbirimizi o kadar yakından severken hiç dokunamamak öpüşememek sarılamamak.






**

bir süre öyle kaldıktan sonra

-sana birşey sorabilirmiyim dedim

yüzünü bana dönerek sadece gülümsedi sor aşkım dercesine

-şimdi ben sana dokunmuyorum ya hani. sen beni gay filan sanmıyorsun dimi dedim sarıldı bana bir kaç tane öptü
vücudunun ağırlığını üzerime bırakıp birşey hissedince verdi cevabı

-öyle sanmama izin vermiyor dedi. kastettiği şeyde belliydi

yine aynı utançla yüzümü boynuna sarılıp gizledim
 
geceyi de tamamladıktan sonra son gün kahvaltı
küçük çakıl plajı

derken tatil bitti dönüş yolculuğunu da tamamlayıp tekrar alanyaya geldik teşekkürleşme ve güzel bir tatil olduğuna kanaat getirmeden sonra
eve gittim

sabah kalktım ama gidecek yer yok amk. artık işsiz güçsüz birisiyim
ebrudan

- bugün işe gittin mi dükkana geliyorum mesajını alınca gerçekleri açıklama zamanı ona da geldi
buluşma yeri belirleyip

üç beş konuştuktan sonra durumu anlattım
-benim için işten mi çıktın dedi

-sen benim için babanla kavga ettin dedim

-ama şimdi ne yapacaksın dedi
-bir iş bulurum sen merak etme.hem sen ankaraya gidinceye kadar beraber oluruz dedim buruk sevinçler yaşadı o sene dünya kupasında finalini haketmemize rağmen 3.olmaya
sevinmek gibi







**çarşıda iş peşinde koştum gündüzleri ama sezon sonu olması nedeni ile bulamadım ebru bir iki defa babamın yanında çalış desede karşı çıkınca sormayı bıraktı
babasına işte çıktığımı iş buluncaya kadar söylememesi konusunda da söz aldım ebru ankaraya dönünceye kadar iş bulmadım aslında bulamadım
 
para miktarının gün geçtikçe azalıyor olduğunu görmek

depresyona sokuyor gibi olsada

bir aylık bir iş buldum

okulu için üniversiteye giden birisinin yerine all exclusive bir otelde garsonluk

garsonluk tecrübem çok fazla yoktu aslında barmendim ama iş iştir diye kabul ettim

ektra bir şey bilip shato brian servisi yapmana gerek yok çünkü aşçı başı ne pişirse millet onu
yiyordu

tezgahtarlıktan kalma ve daha önce barmenken alakart bir otelde çalışmamdan dolayı müşterilerle konuşma isteğime ciddi bir şekilde karşı çıkılarak uyarı yapıldı
neymiş müşteri ile konuşursam benden yüz bulup daha fazla içermiş herşey beleş olduğu için mal gibi dolaşıp ne isterlerse onu getir boşlarını topla kenarda dur yapılacak iş buydu
amk. öyle işin bana çok tersti ama çaresiz bir ay katlandım ama çalışma saatlerinde bırak ebruya mesaj atmayı
telefonu nereye koyduğumu bile unutuyordum

iş çıkışı birikmiş mesajları cevaplayıp tekrar mesajlaşmaya devam ediyorduk

zaten iş yerinde çalışanların hepsi mal dı bana göre. sikimtonik bir çalışma stili
birbirinden nefret edercesine çalışan mesai arkadaşları

lüksün boku çıkmış salonda duyulan ses sadece mısınız müsünüz kibarlıktan kırılacak amk millet
biri kola istiyor sokayım kolana diyesim geliyor o derece sinir verici bir de gündüzleri toplantı yapıyorlar ki hiç sorma
benim çalışma sürem bittikten sonra yine boşta kaldım
ebru artık dayanamadığını söylemeye başladı bensizliğe elimden gelebilecek en iyi şey ankaraya gitmekti
 
kalacak yerimde yoktu

ebru da yurtta kalıyordu

-yarın sabah ankarada olacağım mesajıma tepkisi

-gelmek zorunda değilsin kelebek di

ama ben yine de gittim

-tahmin ettiğimden daha dertli bir karşılama oldu gözyaşı vardı ebruda
gün boyu da üzgündü

sebebini sormaya korkacak kadar çok seviyordum ayrılmak istiyor musun diye sorsam evet der
ve zaten nereye gideceği ne yapacağı belli olmayan ben i hepten şaşkına çevirir diye hep alttan aldım

düzelecek az kaldı dayan sabret ne varsa teselli namına yapılacak yaptım henüz iki ay onsuzken bu derece bunalımda olması
geleceğe numaralı gözlerle bakmama sebeb oldu. artık iyice uzağı göremez olmuştum







**o soğuk ankara kışında kardelen sevinci bile yaşatamadım ebruya.

geleceğe çok karamsar bakmaya başlayan ebru götümden yediğim soğuğu kalbimden
getiriyordu

vedamızı ısıtan tek şey bir kaç damla ılık gözyaşı oldu otobüs yolunda kadere isyan hakkına sahib olmama rağmen hayırlısı olsun dedim hep
alanyaya tekrar döndüm

bir süre sonra mesaj sayısında azalma aramalarında tamamen bitme
 
sevgi sözcüklerinde ise gevşemeler başladı ana tema hep ayrılığa dayanamamaktı
babası da işten çıktığımı farketmiş beni telefonla arayıp görüşmek istediğini söylemişti bir kaç gün köye gitmem lazım dönünce görüşelim diye kendime zaman yarattım
köye gittiğimi sandığı süre zarfında iş aramaya devam ettim ama nafile sadece yeni yapılan binalarda amelelik işi var
babasının ısrarlı aramalarına geliyorum diye cevap verdim

konu belliydi

gel otelde çalış

çalışmama isteğimi gerekçelerle anlattım

ama işe alındın yarın başla birazcık hatrım varsa dedi. ne iş yapacağım diye soramadım bile
-otel içinde patronunum dışarda yine aynıyız. dene eğer istersen çalışırsın istemezsen çıkabilirsin.ama yarın başla. dedi ve kalktı gitti

masada yalnız kaldım

diğer personelin bakışları üzerimdeydi

en baştaki çalışmama isteğim sebebide buydu

ebruya haber vermedim.

ertesi gün işe gittim

-çok sevindim geldiğine dedi. müdür beyi çağırdı

-yeni elemanımız yardımcı olursunuz dedi

-hangi bölümde çalışacak dedi bir cevabı olmadığı belliydi
-onu siz halledersiniz dedi

odadan çıktık ne maaş belli nede ne iş yapacağım

müdür kendini tanıttı oteli gezdirdi biraz çalışma sistemlerinden bahsetti
 
sonra bana daha önce yaptığım işler sordu barmenlik yaptığımı duyunca gerisini konuşmaya
gerek kalmadan

-bara geçelim o zaman maaşın işliyor dedi.iyi bir adama benziyordu bara yaklaştık
diğer bar personeli ile tanıştırdı

zaten beni daha önceden sima olarak tanıyorlardı ve kim olduğumu da biliyordu

sıcak bir tanışma geçmesine rağmen torpilli bir piçsin dercesine baktıkları da belliydi







**ilk gün bana birşey yaptırmadılar onları izledim
barda 3 eleman daha çalışyordu

otel alakart oteli

yani ne satarsan parasını al sistemi

ebru otele girdiğimi babasından öğrenince akşam beni aradı

-hayırlı olsun yeni işin dedi.

-baban çok ısrar etti dedim

-babam benden daha mı kıymetli bende ısrar etmiştim dedi

ben cevap ararken

-hiç hoşuma gitmedi bu yaptığın dedi telefonu kapattı

söylecek sözlerin varken surata telefon kapatılması kadar sinir bozucu birşey daha yoktur herhalde

offff ki ne of

işten çıksan bir dert devam etsen başka bir dert bu yaptığı hareketin bedelini ona ağır ödettim
-anladığım kadarıyla senin konuşman bittikten sonra benim söyleyeceklerimin önemi yok yazıp
 
sonraki hiçbir mesajına cevap vermedim

aramalarında meşkul oldum hep bu süre zarfında
otel personeline kendimi sevdirmek üzerimdeki damat kıyafetini çıkarıp sizdenim demek adına

işe hep erken gelip hep geç gittim

yıkanması gereken bardağı bardakçı elemana değil kendim yıkadım

barın çöpünün dökülmesine dolaplarının doldurulmasına işim olmamasına rağmen yardım
ettim

bana göre barda yanlış yaptıkları hareketleri

bildiğim püf noktalarını artislik ve bilmişlik yapıyor diye anlaşılmasın diye dile getirmedim zaten elim shaker sallamaya içki hazırlamaya yatkın olduğu için
çok yavaş bundan iş çıkmaz bu nasıl barmen diye laf söylettirmedim müdür veya ebrunun babası etraftayken
onları görünce çalışıyormuş görüntüsüne girmedim hiç birisine saygısızlık yapmadım
bana bildiğim şeyleri anlatırlarken biliyorum zaten demedim

çalışma saatlerinde ebrunun babasının yanına hiç gitmedim. yalaka ve ispiyoncu olma ihtimalini ortadan kaldırmak için

ama yavaş yavaş piç ruhumu onlara müşterilerle konuşurken onları güldürmemden uzun uzun muhabbet yapıp aldığım tipler ve sattığım içkilerden belli ettim
bildiğim 30 kadar bar triğini müşterilere sorarak ilgi odağı oldum akşamları yemek sonrası çalan müzikte dans etmeye başladım
bir süre sonra beni kabullendiler

şırıngayı verdikten sonra iyice kendime dönüştüm bu sırada tekrar ramazan bayramı yaklaştı
ebru alanyaya döndü
 
otele geldi

ben çalışırken bara geldi biraz surat yaparak oturdu hiç oralı olmadım
-bir su alabilir miyim dedi bana bakarak

işim varmış gibi görünüp

-bir su verir misin dedim diğer barmene kasiyer kızla konuştular hoşgeldik hoş bulduk onlar otururken benim antre saatim geldi bardan çıkıp giderken
-bekle konuşalım dedi

-sen konuşup ben cevap veremeden dinleyeceksem mektup yaz. görüşürüz dedim. gittim







**gitmemim sebebi kıza artislik yapmak değildi olası bir ayrılalım isteğine dayanamazdım gitmek değil kaçmaktı aslında benimki
biraz dinlenip duş alıp saçımı başımı yaptıktan sonra otele geri döndüm
ebru yoktu ama havuz kenarında bir masa hazırlanmıştı hiç birşey yokmuş gibi işin başına geçip
gelen içecek siparişlerini çıkardım

ebrunun annesi ve babası birde kardeşi geldiler masadaki yerlerine oturdular ama ebru gelmemişti
bu durumlarda neler hissedilebilieceğini tahmin edebilirsiniz
 
kendi kendinize telaşlanır nereye gitti lan bu şimdi??
ne yapıyor amk. diye düşünür

neden gelmedi diye kendinize sorar

sonrada galiba bana kızdı diye cevap verirsiniz galibası yok basbaya bana kızmıştı
ama masanın 4 kişilik oluşu vazo içindeki su misali umudumu bir süre canlı tuttu beynime baykuşlar sıçsın
amk.bu kadar seviyon kızı neden üzüyorsun telefonu çıkardım
yazdım mesajı

-sen acıkmadın mı??

cevap gelmedi çünkü kendisi geldi bir kaç dakika sonra mesajı da masada okudu
bana bakmadı bile mesajı okurken ve cevap yazarken

-iştahımı kapatıyorsun yazdığı cevaptı
ben işime baktım

kafamı oraya çevirmemeye gayret göstererek

yemekler yendi

önde ebrunun annesi yanında babası arkalarında da gelsem mi gelmesim mi sorularıyla boğuşan ebru

merhaba hayırlı olsun geyiğinden sonra

-seni çok çalıştırıyorlar mı oğlum dedi annesi bu sırada ebru da oturdu bara
 
-hiç sorma sabahtan akşama kadar paspas çekip bardak yıkıyorum. burda iş bitiyor mutfağa gidip bulaşıkları yıkıyorum

odalara çıkıp çarşafları değiştiriyorum. çimleride cımbızla biçtiriyorlar kurtar beni lütfen
dedim. annesine







---yazık kıyamam ben sana dedi gülerek ama gülmeyen tek ebru vardı
-birşey içermisiniz dedim önce annesine bakarak

-mayhoş bişey yap da içeyim dedi babasına baktım
aynısından dedi ebruya döndüm
bana bakmıyordu bile

-siz birşey içermisiniz hanımefendi dedim

cevap vermedi

bende annesi ve babasına iki tane mojito yapmaya başladım ben yaparken ebru diğer barmene içecek siparişi verdi
içekleri servis ettikten sonra bir kaç tane daha soru sordu annesi onları cevaplarken aklım hep ebrudaydı
telefonu cebime alıp lavaboya gittim

-hala konuşmak istiyor musun yazıp gönderdim cevap yazmadı
geri döndüm telefonda kıpraşım olmadı

sonra hastalanıyorum galiba diye izin alıp gitti eve

annesi ve babasıyla bir süre daha konuştuktan sonra onlar da gitti
 
ertesi gün işe gittiğimde ebru gelmedi. oysa ben gelir diye bekliyordum

o gün çalıştım ertesi gün yine gelmedi

sonra babası hasta olduğunu söyledi ben sormadan

-akşam üstü ziyarete gidebilir miyim dedim izini aldım
bir çiçek yaptırıp kapısına dayandım

annesi ile kapıda görüştükten sonra odasına gittim

beni gülümsememle ve elimde çiçekle içeri girdiğimi görünce gözleri parladı ama suratı da asıktı
kapıyı kapattım

bir iki adımla yanına yaklaşacaktım ki

-gelme sana da bulaşır bütün huylarım dedi durmadım yanına yaklaştım
çiçeği yanına bıraktım

eğildim yanağını öpmeye çalışırken kafasını diğer tarafa döndürdü yine de öptüm
eliyle sildi







** yüzü öbür tarafa dönükken

-hoş geldin alanyaya. bayramın mübarek olsun. özür dilerim. geçmiş olsun. dedim yüzü hala öbür tarafa dönüktü
ellerini tutmaya çalıştım kaçırdı sonra yine yakaldım
başını kendime çevirdim gözlerinde yaş vardı
 
zorla sarıldım bir elimi başının altından geçirerek bir kez daha öptüm
dudağından

sonra başımı döndürüp numaradan öksürdüm

-hasta oluyorum boş yatak var mı bu revirde dedim zorla sarılma yerini özlem giderici sarılmaya bıraktı muhtemelen hasta olacaktım ama kimin umrunda amk
-bir kez daha öpeyim yanından doktor bile kaldıramaz artık dedim

-gerçekten hastalanacaksın uzak dur dedi

-babandan bana izin alırsın bi kaç gün yatarız beraber dedim yine öptüm

-tamam bitti hasta ziyareti kısa olur git artık dedi

-tamam dedim

kapıdan dışarı çıktım

masada duran bayram şekerinden iki üç tane alıp tekrar odaya girdim

-yine ne oldu dedi

-bayram ziyaretine geldim dedim

yanına yaklaşıp şekeri uzattım

- bayramın mübarek olsun dedim

-tamam seninde görüşürüz hadi dedi

-bir kere sarılıp öpüşseydik dedim

-hastayım görmüyor musun dedi.

-olsun dedim yine sarılıp öptüm

-tamam git artık deli dedi

tekrar gireceğimi bildiğim için uzatmadan yine çıktım

annesi ile zaman geçsin diye bir kaç muhabbet yapıp tekrar odaya girdim
 
gülerek karşıladı bu defa solgun yüzü ile

-yine ne var dedi

-oooo sevgilim gelmiş ankaralardan dedim

-ben senin sevgilin değilim dedi

-hadi yaa arkadaş mıyız dedim

-arkadaş bile değiliz dedi

-yanlış yere mi geldim yoksa ben dedim.

-yanlış zamanda yanlış şeyler yapıyorsun dedi

-iyi tamam gidiyorum o zaman dedim

-hep de yanlış zamanda gidiyorsun dedi

yanına yaklaştım uzandım onu biraz kenara iterek

-gitme zamanımı hep sen belirliyorsun aslında ama farkında değilsin.bu defa farkında olarak yine sen karar ver git deyinceye kadar yanındayım dedim







**yanına hiç gitmeyecekmiş gibi iyice yerleştim işe gitme zamanım geldi kalkmadım
ebrunun annesi kapıyı çaldı hemen doğruldum
oturur vaziyete geçtim içeri girdi
telefon elinde konuşmaya devam etti

-burda. ebrunun yanında tamam merak etme dedi babasıyla konuştuğu belliydi
geç kaldık amk işe

-ben gideyim artık dedim
 
annesi

-ben izin veriyorum sana istediğin kadar otur dedi

-yok ben gideyim ayıp olur dedim

-ebruyu böyle bırakırsan ayıp olur dedi

-hastayım ona da bulaşacak anne gitsin dedi ebru annesi siz bilirsiniz diyerek çıktı odadan
kulağına eğilip

-seni bir kere daha öpmeme izin verip iyice ''sen''hastalığını bulaştırır mısın bana dedim

-sen zaten şifamı kapmışsın. dedi yanağından öptüm
-şimdi iyice çaresiz hastalığına düştüm. beni öldürme lütfen seni seviyorum dedim eli elimdeyken yataktan kalktım
-görüşürüz dedim

gittim

-bende seni seviyorum diye mesaj attı işe gittim.
geç kaldığım için özür dileyerek bara geçtim

2 gün daha ebruyu antre saatlerinde ziyaret ettim herşey normale döndü
iki gün de dışarı çıktık beraber yürüdük. konuştuk yedik içtik sonra yine ayrılık
şimdiye kadar ki en zor vedaydı günler geçti
ben çalışmaya

o okumaya
 
beraber mesajlaşmaya devam ettik

3 defa daha geldi yaza kadar

daha ötesi olmaz sandığım aşkım gitgide büyüyordu

bu arada otelde kış boyu genelde yaşlı müşteriler olduğu için manita olayları da olmuyordu o konuda rahattım
ama otel havuzuna girmeye başlamalar başlayınca yazın geliyor olduğunun farkına vardık
genç nüfusun gelmeye başlamsıyla

oteldeki genç personelin de kilotları kabarmaya başladı personel arası
şu kız benim bu kıza kimse sulanmasın muhabbetleri başladı

içkili ortamda direk çalışan gençler olduğumuz için kızların ilgisi genelde barmenlerdeydi bunda içiyor olmaları ve barın loş ışıkları da etkiliydi
herkes kız seçimi yaparken

ben tamamen gay kaldım konuya

bana muhabbetçe yaklaşmaya çalışan kızlara gay olduğumu söyledim espriyi anlamayan siksalak kızlar
dalga geçtiler

ebru olmasa ben onlara dalgayı gösterirdim hak ettikleri ama

hristiyanca da olsa dua etsinler ebruya amk.

ben sınıfta kaldım beyler

4 dersten kaldım

ebru sınıfı tekrar geçip geldi alanyaya kış boyu farkedemediğim bir olayı ebru gelince farkettim
 
kasiyer kız ajanmış

yan gözle baktıklarım bile rapor edilmiş neyse ki bir bok yememiştim
bir yaz günü ebru babasından izin alarak benimle diskoya gitmek istediğini söyledi izini aldık
iş çıkışı taksiye bindik

ama gideceğimiz adres ebru tarafından disko olarak belirlenmedi bizim evin adresini verdi
taksici de olduğu için ne yapacağız bizim evde diyemedim

taksiden indik

-diskoya gidecektik hani dedim

-boşver diskoyu konuşamıyoruz orda dedi

eve çıktık. bizim aileden kimse yok annem babam yaylada bu ebru tarafından biliniyordu kardeşim nerde allah bilir
bir şişe votka aldık yanına da tanta ilimon yukarı çıktık
birer bardak doldurduk

salona geçtik

içki içme bir bardakta sınırlı kalırken öpüşmelerin hesabını tutamaz olduk
haliyle kan başka yerlerimde pompalanmaya başladı

ara vermek istedim verdirmedi
onu caydırmak için elimi kolumu fazla uzattım street fighter da ki dhalsim gibi
 
korumaya geçmedi kendini

boynunun altını ilk defa utançtan kızarmış olarak gördüm biri beni hiç durdurmadı
bu kısmı çok özet geçiyorum

beraber olduk. ilk defa
bakire miydi evet

pişman mıydı??




**hiç beklemediğim bir zamanda hiç beklemediğim birşey gerçekleşmişti kış günü karpuz yeme zevkinin istediğin tadı alamakla orantısı gibiydi sanırım ondan daha fazla bir pişmanlık vardı içimde.
ben onca sene bekledikten sonra bu kadar basit olabileceğini düşünmüyordum aslında sexden daha zevkli olan karşı koymalarıymış
olmaz demesiymiş,

elimi çekmeleri,istediğim yerlere dokundurtmamasıymış

uzun öpüşmelerden sonra çektiğim taşşak şişmesi acıları bile daha zevkliymiş herşey oldu bitti
arkasında koşacak birşey kalmadı

ebruyu sevme amacım onun sahibi olmak değildi zaten o da bunun farkında olduğu için
bu güveni ona vermiştim peki şimdi ne olacaktı biraz acısı vardı
olan bitenden konuşmak için doğru zaman değildi
 
ama herşeyden sonra hadi seni eve götüreyim demek

fahişeye bu senin paran hadi eyvallah demekten farklı olmayacaktı ben bunları düşünürken o sadece bana sarılıyordu
kollarımdayken annesiymişim ve gidecek başka kimsesi yokmuş gibiydi bebeğim bu sorumluluk tahmin ettiğimden daha da ağır geldi bana
artık hata yapma lüksüm azalmıştı

bir kız en değerli hediyesini bana vermişti teşekkür bile edilemeyecek bir hediye
öyle ki teşekkür etmek çok basit kaçardı

konuşmak için kelime bulmakta en zorlandığım anlardan birisiydi

ne denilebilir di ki?? ben birşey demedim o da diyemedi
o uzanırken artık bana ait olan bedeninin sadece yanak kısmına bir öpücük konudurarak kalktım ve duş almaya gittim
havuzdan çıkmak bilmeyen çocukları gibi dudaklarım morarıncaya kadar duşta kaldım sonra üstümü giyip tekrar yanına gittim
o da kalkmış

üstünü giyinmiş oturuyordu

kaçamak gözlerle bana bakabiliyordu sadece yanına oturdum
-sıcak su var istersen dedim

-beni eve bırakırmısın lütfen kelebek dedi saat de diskoların kapanma saatini geçmiş
annesi ve babasının merak etmeye başlamasına çeyrek vardı
 
-taksi mi çağırayım yürüyelim mi dedim

-yürüyelim dedi dışarı çıktık
annesi yada babasına telefon açtı

-yoldayız yürüyerek geliyoruz merak etmeyin dedi kapattı ben o telefonla konuşuyor diye birkaç adım ötedeyken
o elinin ellerimi tutmaya ihtiyacı olduğunu belirtircesine elleri benim ellerimi arıyordu
onca yıldır tuttuğum eller bile farklı gelmişti bana sıkıca tutmaya çalışmasından dolayı
dakikalarca sessizce yürüdükten sonra evlerinin önüne geldik
merhamet dileyen gözlerle bana

-lütfen üzme artık beni dedi

kirpiklerim bir saniye kadar kapalı tutarak verdim tamam işaretini sarıldık
dudakları kulağıma yakınken tekrar

-lütfen dedi

-söz dedim sarılma bitince
zaten düzgün olan saçlarını ve üstünü başını tekrar düzelterek

-iyi geceler seni çok seviyorum dedi

-biliyorum dedim gülümseyerek

-işe geç kalma yarın hadi git dedi

-tamam patron hanım dedim
 
tekrar iyi gecelerle ayrıldık

taksiyle eve gittim

beraber yattığımız yere yattım

bir iki saç telinin benim için bu kadar değerli olacağını düşünemezdim şairler,besteciler senin bir saçının teli için ölürüm derken
gerçekten ölmeyi düşünerek yazdıklarını farkettim

türküler geldi aklıma abartı yapmadan samimice yazılmış geldi hepsi

yoksa hassiktir amk. kim kimin için ölür bu devirde diye düşünüyordum hep itina ile topladım dökülmüş saç tellerini
//

**koyacak yerin bile kıymeti olacaktı o telleri

hayat yaşanları bir kenara koymak gerektiğini hatırlatırcasına uykumu getirdi ve tekrar kalktığımda gitmem gerekn bir iş vardı
hayatın sikinde bile değildi yaşanmışlar kim kimin altına yatmış
kim kimi sevmiş umrunda değildi

banane amk.dercesine za man akıp gidiyordu

sikiniz bir deliğe girince süperman olmuyorsunuz piç kuruları dün neyseniz yine osunuz
işe yine otobüsle giden kuru fasulye yeyince osuran uçamayan.götünden ışın çıkaramayan insancıklarız hepimiz
ne o yoksa hepimiz kendi kendimizin götünü kaldırmaya müsait hayvanlar mıyız

hayat bilgisinin artislik diye bir dersi yok

hiç bir zaman bana 10 üzerinden 10 vermedi

çok iyi geçtiğini sandığım derslerden bile sıfır aldım hep
 
sıçmaya tekrar gidince hep bütünlemeye kalırsın hiçbirşeyi de bütünleyemezsin otele gittim
kimsenin bi sikten haberi yok

bira doldur kola aç şarap buzla kovaya gönder çalıştım it gibi
ebru gelsin istemedim

yaptığım şey bir diğer barmene

olm dün gece şu karıyı evire çevire ile başlayan bir hikaye anlatmak değildi kendimde kalması gereken bir sırdı
gömülü toprağımın altında yatan vatan dedelerime layık bir şekilde yaşamak gerekiyordu dün geceyi

içimde ama saygıyla kimse umrumda değilken ebrudan mesaj geldi
-izin al babamdan görüşelim.çok yalnız kaldım ama öncekiler gibi değil yazıyordu

-işim bitinceye kadar yalnız kalalım dikkat çekici olmasın sırrımız dedim

-mesajını bekliyorum o zaman dedi işimi bitirdim
artık dur  diyecek kimsede kalmadı

-hazırım nereye geleyim dedim

-buluşmasak mı acaba kendimi çok basit hissediyorum dedi

-buluşacağın kişi benim.benim içinde basit birisi değilsin dedim

-yanlış anlama ama çok pişmanım dedi

-anlıyorum.seni evden almaya geliyorum hazır ol aşşağıda dedim
 
-yüzüne bakabileceğimi sanmıyorum dedi

-yüzüme bakmadan konuşursun o zaman dedim evlerinin altına gittim
bekliyor olduğumu belirten bir mesaj attım aşşağı indi
evet yalnızdı

yalnız hissediyordu

bir sarılma ile onun yanında olduğumu belirtmek istedim ağlayarak
-yalnız kalsam daha iyi olacak galiba dedi

-beraber yaptık acısı yaşanması gerekiyorsa beraber yaşayalım dedim

-teşekkür ederim ama ne diyeceğimi bile bilemiyorum bana biraz müsade et dedi

-yanımda da bilmemeye devam edebilirsin.bırakama seni böyle dedim

-kimseye söylemedin dimi dedi

-oteldeki herkese ballandıra ballandıra anlattım dedim

-hala şaka yapıyorsun.dedi çok sitemkar bir şekilde

-sadece ikimiz bileceğiz merak etme dedim

-hap aldım bugün inş. bişey olmaz dedi(gün ertesi hapı hamilelik önleyici)

-olmaz üzülme dedim

-ben çıkıyorum yatmaya kusura bakma dedi

-iyi geceler dedim

alnından öpüp uğurladım




**ertesi gün yine otele çalışmaya gittim ebruda öğlenden sonra geldi
 
üstümü değiştirmeye gitme saatime kadar kitap okudu mesaj attım çıkmama yakın
-dışarda bekleyeyim mi diye

bara su almaya gelip

suyu alırken

-bekle dedi

dışarı çıkıp biraz otelle aradaki mesafemi açtıktan sonra beklemeye başladım onun da otelden çıktığını görüp kendimi farkettirdikten sonra
yavaş adımlarla yürümeye başladım bir süre sonra bana yetişti
yine sessizce yanımda yürümeye başladı

kim söz gümüşse susmak altındır dediyse bok yemiş amk konuşmamız lazım işte
-nasılsın dedim

-iyiyim teşekkürler sen nasılsın dedi

-sen iyiysen bende iyiyim dedim

-dün gece uyuyabildin mi dedi aslında uyudum ama
sanki uyudum desem vurdumduymaz gibi görüneceğimi düşünerek

-eh işte biraz.sen uyuyabildin mi dedim

-pek sayılmaz dedi

-olan oldu artık ebru yanındayım merak etme dedim.

-yanlış zamanda oldu ama dedi

-bırak tek yanlışımız bu olsun üzme kendini dedim

-yanlış anlaşılmış olmaktan korkuyorum.dedi
 
-hata senin değil ben ileri gittim özür dilerim dedim ebru elinde hiç koz kalmamış batak oyuncusu gibiydi onu bu durumdan kurtarmak benim görevimdi
ama lafla anlatılacak veya kapatılabilecek bir konu değildi

tek yapabileceğim zamanla onun bu pişmanlığını unutturmaktı ben alacağımı almış
onun bakire olduğunu ve onun için ilk olduğumu öğrenmiş olmanın gazıyla daha da çok bağlandım ebruya

olayları eski seyirine döndürmek gerekiyordu tekrar okula gitmesine sayılı günler kalmıştı ve her buluşmamızda
her konuşmamızda

ikimiz de pişman pişman olamazdık gün geçtikçe paylaşımlar çoğaldığı için üzerinde konuşulası konu sayısı da artıyordu
bu olay da en azından bir konu olarak kalmalıydı

ikimizin geleceğinin akıbeti için şimdiki durumdan kurtulmak gerekiyordu

en azından ankaraya onu bu psikoloji ile gönderemezdim ilk adımı ben kendim gibi davranmaya başlayarak attım
-bende hap atsa mıydım acaba hamile kalmam dimi dedim

-offf dedi üzüntülü gülümsemesi ile

-hamile kalırsam anne mi olurum baba mı dedim

-sus lütfen dedi

-haptan başka kaldı mı dedim

-ne yapacaksın dedi

-bir daha lazım olmaz mı dedim
 
-çok kötüsün kelebek dedi

hızlı adımlarla yürümeye devam etti arkasından yetişip
-alınganlık yan etkisi yapıyor galiba bu hap dedim

-dalga geçme o konuda o zaman dedi

-tamam affet sahibini dedim

-tıp dünyasına acıyorum kötü espri yapanlar için bir ilaç bile bulamadılar daha dedi ayarı yedik.ama en azından biraz gülmüştü
konu dağılmıştı

ben yanında yürümeye devam ederken

elimi tuttu

-affettin olarak algılıyorum bunu dedim

-şansını zorlama dedi

-benimle birşey içmek izter misiniz zor bayan dedim

-ben ısmarlarsam olur dedi

-paran var diye artislik yapma bende çalışan birisiyim dedim

-sana birşey ısmarlamak için işten mi kovdurayım seni dedi vay amk.şaka yapıyor olsa bile gurur kırıcıydı lan bu.
-tamam içmiyorum dedim.

-off tamam sen ısmarla dedi

bir yere gittik

birer çay içtikten sonra onu eve bırakıp bende üstümü değiştirmek için eve gittim
sonra otele geçtim

akşam gelen bir mesajla ne bok yiyeceğimi şaşırdım
 
-anneme herşeyi anlattım kelebek

iyi bok yedin amk.çok iyi bok yedin

ben nasıl bakacağım kadının suratına bir daha

-herşey derken onu anlatmadım umarım dedim

-onu da anlattım dedi

-alanyayı terk etmemi istiyorsun sanırım dedim

-babama anlatmayacak söz verdi dedi

-ebru yaptığının doğru olduğunu sanmıyorum dedim yaa amk..anneye bu anlatılır mı??
mesaja cevap verme süresi uzadıkça daha da sinirlendim

-merak edilecek birşey yok korkma dedi

hay korkularımın amk.

çok yüksek bir yerde,karanlıkta,dar bir kutunun içine,yılanlar ve örümceklerle aynı yere
koydu beni

///

***

**sen adamların kızını kendine aşık et aklını başından al
ailesi yerine sürekli seninle olmak istesin

otellerinde işe başla

sonra kızlarının namusunu da al

sonra merak edilecek birşey yok diye kendini avutmaya çalış babası geldi bara
-bir soğuk su verir misin kelebek dedi elim ayağım titredi amk.
yoksa adam kızının başına gelenleri duydu da
 
herşeyin üzerine bir soğuk su mu içmek istiyordu beni öyle görünce
-bir şeyin mi var kelebek hasta gibisin dedi

bu ne demekti lan şimdi laf mı çarpıtıyordu bana

-yok iyiyim saolun dedim

-bir şey varsa söyle dedi.ağzımı ararcasına

çok heyecanlandım piçler.çapraz sorguda hissettim kendimi çok normal bir su isteme olayı bile beni paranoyak yaptı tamam eyvallah babası bilmiyor gibi gözüküyordu ama
bi de annesi var daha

akşam yemeği için yine benim çalıştığım otele geldiler

zaten personelde bana şaka yollu takılmaya başladı seni hiç yalnız bırakmıyorlar diye
hakaten amk.iki dakika rahat bırakın da çalışalım

onlar otele girdikten sonra

ellerimde ayaklarımda bir güç kesilmesi oldu

fıçıdan bira doldurmak için bira bardağını havada tutacak kadar bile kas yokmuş gibiydi kollarımda

göz göze gelmemek için selam bile vermedim

onlar oturdular

bizimki biraz oturduktan sonra yanıma geldi

-nasılsın diye bişeyler soruyor ama

benim gözüm masada acaba annesi babasına telaşlı telaşlı birşeyler anlatıyor mu diye

bu arada ebruya da cevap verdim

-büyük harflerle hiç iyi değilim ebru dedim anladı kızgın olduğumu
 
-tamam sorun yok aşkım rahatla lütfen dedi

-ebru sonra konuşuruz git şimdi lütfen dedim

ben ebruya bunları anlatırken anne ve babası konuşuyorlardı bir ara babası masadan kafasını çevirip bana baktık
hemen barın içine eğildim paranoyam bu boyutlara çıkmıştı
sanki rakip taraftarın arasında kendi takımımın forması ileydim amk.

herkes bana bakıyor gibiydi

yemek sonrasına kadar kabus gibi geçti yemek sonrası masaya davet edilince kabus gerçek hayatla karışmaya başladı
hiçbirşey yokmuş gibi davranması gereken ben iken bunu başarabilen annesi ve babasıydı
ben henüz gözlerimi annesinin gözleri ile şahsen tanıştırmamıştım uzaktan bana baktıkları belliydi ama
ben tanıştırmama konusunda ısrarcı oldum bir kaç tane soru sordular bana
-alışabildin mi.memnun musun falan filan işte

ama bu soruların hepsinin altından bir anlam çıkarmaya çalıştım içimde hep ne zaman sadede gelecekler acaba
beni neden çağırdılar ki amk masaya diye düşündüm

-yaz sonu tekrar tatile gideceğiz.senin için patrondan izin aldım dedi.benim patron

vay amk.biz iyi yere kapak atmışız

-patron izin verdiyse benim için sorun yok dedim

-ne zaman gideceğiz dedim.
 
-3 gün sonra dedi

-yaz sonu erken geldi biraz dedim

ebru ayağıma vurdu bok yeme amk.tatile gidiyoruz işte dercesine

-tamam ben işimin başına döneyim dedim.masadan kalktım klasik mesai arkadaşları merakı ne konuştunuz sorularına
-3 gün sonra işten kovuyorlar dedim.

-hadi lan dediler

-üç. gün sonra işe gelmeyince görürsünüz dedim

gece bitti

ebruyla gece konuşup bir güzel azarladım. ona göre herşey normal amk.
sonraki gün kandırdı beni kızgınlığım geçti kimse o konu üzerinde durmuyordu
tatil de yaklaşıyordu

biraz aramız normale döndü

artık o konuyu biraz kapatmışa benziyorduk normal olarak öpüşmeler başladı
ama sadece normal öpüşmeler ve o güne geldik
ben hazırlanıp evlerinin önüne geldiğimde ilk sürprizi gördüm

biladeri gelmiyordu ebrunun arabaya binip tatil yerine gittik kemer
ben matematik hesablamaları içinde iki bilinmeyenli denklemle boğuşurken bir anahtar ebrunun eline verildi
 
diğer anahtarı onlar aldı

ben nereye gideceğim  konusunda kararsızken

ebru

-centilmen ol biraz benim valizi de taşı dedi

tamam eyvallah taşıyalımda bana yatacak yerin yok gibi davranmayın amk

aynı kattaki odaya çıktıktan sonra annesi ve babası kendi odasına girince
ve anahtar sayısı bire düşünce bende nerde kalacağımı öğrendim içeri girdik
kapıyı kapatıp kilitledi ebru

//

//

**ne salakmışım farkedemedim dedim

-neyi farkedemedin dedi

-neyin peşinde olduğunu dedim

-neyin peşindeymişim ki dedi

-şimdi nedir bu tatilde aynı odada kalma muhabbeti?geçen sene izin vermeyip bu sene babanın bana tatil teklif etmesi ve üstüne aynı odada kalmamıza
izin vermesi tam da biz cinsel ilişki yaşadıktan sonra.

bunların hepsinin tesadüf olduğunu sanmıyorum.doğruyu söyle babanda biliyor mu dedim

-ben anlatmadım yemin ederim dedi

-annenin anlatmış olma ihtimalini kaldıracak bir yemin edebilir misin dedim

-bana anlatmayacağını söylemişti ama dedi

-bundan sonra kendi başına karar alırken beni de içine düşüreceğin ihtimalleri hesabla ebru
dedim

-ben banyoya giriyorum dedim.
 
valizden gerekli şeyleri aldıktan sonra duşa girdim

tahmin ettiğiniz gibi çok zevkli birşey değildi ebru ile aynı odada olmak tamam iki sevgili olarak süper gözükebilir ama
yan odada annesi ve babasının olduğunu bilmek pek eğlenceli değildi

ben banyoda iken

kapıya gelip

-ben annemlerin yanına gidiyorum akşam ne yapacağız bir sorayım dedi

-tamam dedim ben devam ettim duşa

dışarı çıktım ebru odada yoktu.ama her an içeri yabancı biri girebilir diye banyoda giyinmiştim üstümü
yatağa uzandım ebruyu bekledim

ne yapacaksak ona göre giyineyim diye

biraz içim geçmiş uyuyakalmışım ebru geç kalınca uyandığımda o da bana sarılmış yatıyordu
sadece gözümü açarak uyandım o farketmedi başı göhsümde olduğu için
o halinden bile ne kadar sevildiğimi biliyordum hiç bozmadım uyuyormuşa devam ettim
o beni yanağımdan öperek kalktı o öpünce bende gözümü açtım havlusunu alıp o da banyoya gitti arkasından bende kalktım banyonun kapısına geldim
kapı kapalıydı banyonun o içerdeydi üstünü çıkarma süresi verdikten sonra
 
-ebruuu çok sıkıştım kapıyı açsana dedim

-yaa çıplağım şimdi ama dedi

-sanki görmedim ne olacak aç dedim

-olmaz bekle dedi

ısrarla kapıyı vurmaya devam ettim

-offf tamam diyerek kapıyı açtı

ama çıplak değildi üstünde havlu vardı

-hadiii dedim

-ne hadi dedi

-dışarda bekler misin lütfen dedim dışarı çıktı
ben biraz oyalandıktan sonra sifonu çektim çişim yoktu ki amk.piçlik peşindeyim kapıyı açtım
üstüne sardığı havluyla beni bekliyordu havlunun bir kenarına ellerimi silerken pis pis de gülüyordum ona bakarak
o ise bir an önce banyoya girme telaşındaydı havluya elime yeterli kavramayı yaptıktan sonra asılarak kendime çektim havluyu
dayak yiyeceğini anlamış boksörler gibi sarıldı bana

-çok kötüsün yaa dedi

-bi kere öpmezsen bırakmam dedim

-öpmem dedi

-o zaman ben öperim dedim
 
-bi kere ama dedi

-lan pazarlığı mı olur bu işin istediğim kadar öperim dedim

yanağından başlayıp dudağını son durak olarak belirlediğim öpüşme serüvenine o da dudakta kaldığım yerde devam etti
biraz öpüştükten sonra

-izninizle kelebek bey dedi

-buyrun hanfendi dedim ama havluyu da bırakmıyordum

-ver şunu yaaa dedi yalvaran gözlerle

-onsuz git ne olacak dedim

mahrem yerlerini eliyle kapatarak içeri kaçarcasına girdi

-nereye gidecek mişiz dedim kapının dışından

-restoranın birine gideriz dedişer plan yokmuş dedi bende biraz daha uzandıktan sonra
üstümdekileri çıkarıp akşam için giyindim o banyodan çıkınca
saç için gerekli zamanı ayırdıktan

ve dişleri macunladıktan sonra

ebrunun üstünü giyindikten sonra banyoyu ona teslim ettim o da saç baş derken dışarı çıkmaya hazır hale geldik
onların kapısını çaldık aşşağıda bekleyin geliyoruz dediler

lobiye inip oturduktan sonra

onlarda hazırlanıp aşşagı indiler

hala bize baktıkları zaman utanıyordum alışmam baya uzun sürecekti bu genişliğe ama hayat süperdi lan
 
tam sonradan görme bir piç haline geldim

böyle düşünmemin sebebi onlar için çok normal olan

tatile gitmek

lük restoranlarda yemek yemenin benim için daha önceki hayatımda hayallerde olmasıydı çok güzel bi kız arkadaş
zengin bir aile

imkanlarda sınır yok

paramız kısıtlı şunu yapamayız tasası yok ne güzel hayat amk.
ben ömrüm boyunca çalıştığım parayı yemeden içmeden biriktirsem alamam o otelin
birisini.

restorana gittik

yemeği yedik

sahile nazır bir restoranda ben hala çekingenken
onların eğleniyor gözükmesine

bende bukelemum hormanlarımı salgılayarak ayak uydurdum yemek üstü içkiler içildikten sonra
kısa bir kemer çarşı turundan sonra otele döndük
hızını alamamış olan aile bireyleri

odaya davet etti bizi

biraz da orda oturduktan sonra

gerilmeye başladım

birazdan kızları ile bir gece geçirecektim

vay amk.kızıma ne yapacak acaba diye düşün müyorlar mıydı acaba
 
tahmin edin ebru annesi ve babasına ne diyerek izin istedi

neyse amk.bir sürü küfür edersiniz şimdi burda bırakılır mı diye.

ebru

-sizin yapacak işiniz vardır bize müsade dedi.hadi gidelim kelebek dedi.

ebru diye başlayıp ebenin diye devam eden sonuna ne koyacağımı akıl edemediğim bir sözcük kıtlığına girdim

//

//

** o saçmalıkla

-biraz daha oturalım dedim

4 senedir beni tanıyan ve artık oğlu olarak kabullenmiş annesi

-uykun yoksa otur oğlum biraz daha dedi

-henüz yok dedim.ebruya da dönerek

-uykun varsa seni odaya bırakayım dedim

-iyi olur dedi

benim amacım altında kaldığım yükün altından kurtulup üzerimdeki kötü bakışlardan arınmak

yoksa uykum olmadığından falan değil

annesi ve babasını eğer rahatsız ediyorsam biraz daha rahatsız edecektim ama en azından onların gözünde abaza olmayacaktım
annesi ve babasının kapısını açık bırakarak ebruya odaya kadar eşlik ettim
-nasıl uykun yok yaa dedi

-uykum var ama bunun için izin isteme şeklim farklı sen kendi iznini aldın.ben de izini alıp
gelirim.iyi geceler sana dedim

odaya tekrar döndüm annesi ve babasına
 
-rahatsız etmiyorum değil mi dedim

-hayır hayır otur dedi annesi sonra konuşmaya başladık
onların esnemeye başlaması için aradan yarım saat geçti ben yeşil ışığın yandığını görünce
-izninizle bende yatayım artık dedim

-iyi geceler dediler

ama içimde kendimi onlara bu gece birşey yapmayacağıza inandırma çabası vardı çok aptalca ama yine de dedim.
-çok yorulmuşum bugün.tatil yapmak çalışmaktan daha yorucuymuş dedim.

hem esneyerek hem yavaş adımlarla yorgun gözükmeye çalışarak odadan ayrıldım gerdeğe kızın annesi ve babası tarafından uğurlanmak kadar bi genişlik mi var amk. hoş beni 4 senedir tanıyorlardı
onlara hiç saygısızlık etmedim

muhtemelen ebru gece gündüz benden bahsediyordu ilk geceyi bile anlatmakta sakınca görmediğine göre gerisini siz düşünün artık
geçen seneki tatile izin vermemişti babası ama bu sene izin veriyorlardı
genelev kadınının işine alışması gibi genişledi bana olan güvenleri

bizim odaya girdim

ışıklar sönmüş

yatak odasına geçtim klima çalışıyor
ortam sessiz
 
ebru yatıyor gözüküyor

ben nereye yatacam tabiki yanına

yoksa beni elde ettikten sonra benden sıkıldın mı diye düşünüp yarın kavga malzemesi olarak kullanmaz mıydı?

üzerimdeki kot u çıkardım.t shirtü de çıkarıp başka birini giydim yatağa sessizce uzanıp çarşafın altına girdim
ebru uykuyu 5 geçe durumuna gelmiş biraz uyanır gibi olarak bana sarıldı yine uyumaya devam etti
bende yatmaya çalıştıktan sonra aklıma kurt düştü şimdi ne olur ne olmaz
bir şekilde annesi veya babası odaya girer

beni boxerla görür rezi oluruz diye düşündüm nedense ben onlar kadar rahat olamıyordum yataktan tekrar kalkıp
bir şort geçirdim bacağıma sonra yerimi tekrar alıp yattım
sabah yine ebru bende önce uyanmış

bana sarılmış vaziyette öpme destekli beni uyandırmaya çalışıyordu uyanık halde biraz daha yatakta kaldıktan sonra
ebru kalkıp üstünü giyinerek annesinin odasına gitti hem kalkmamışlarsa kaldırmak
hemde kahvaltıya gitmek için

ebru geri geldiğinde ben hala yatıyordum

-hazırlar mı dedim
 
-yarım saat sonra dedi

-gel bakayım buraya yarım saatimiz varmış değerlendirelim dedim

-dün gece o hakkı kaybettin dedi

-iyi o zaman boş boş otur orda yarım saat dedim

-istediğim yerde otururum dedi yanıma gelerek o da yatağa uzandı
dokunmak istedim izin vermedi elleriyle
daha çok hoşuma gitti bu nazı öpmek istedim
tavır yaptı bakire rahibeler gibi

tamam naz iyi güzel hoşta zaman geçiyor amk öptür işte zaten yarım saate sığacak değil asli mevzumuz
ön sevişmenin zamanından çalmayalım dimi ama

gider e gider halimi ortaya koyup

bende öbür tarafa dönerek yüz çevirdim ebrudan bacaklarımı da karın boşluğuna çekip kıvrıldım
2 dakika kadar dayandıktan sonra arkama sarılarak bana yaklaştı
yüzümü göremediği için sincice gülüyordum biliyorum amk.geleceğini
naz yapmanın zevkini biraz da ben yaşadım

o bana dokunmaya ve beni kendine çevirmeye çalışırken ama sonra düşündüm ki
gün boyu öpememe ihtimalim var
 
zaten gece de işler kesat gitti dudaklarımda inadı bırakıp ona döndüm
yarım saatin 10 dakikasını naz 15 dakikasını dakikasını oynaşma ve 5 dakikasını son rütuşlarımızı yaparak geçirdik
sonra kahvaltı için ailesiyle lobide buluştuk

bana kızımıza ne yaptın dercesine bakmadıkları için utanmama da gerek kalmadı
//

//

**boş bir ormanda önünü hayal dünyana göre tahmin ederek ama asla ne beklediğini bilemeyerek
yürümektir,hayat benim yoluma çıkan
gönül akarsularından şelale manzaralı

kelebeklerin hangi çiçeğe konmak için seçim yapmakta zorlandığı bir yoldu şimdilik
geçtiğim köprülerde üvey dayı sahibi olarak ayılara rütbe taktım yaşım hep büyüdü
durdurulamadı zaman

geçen yıllara isyan ettirmeyen birisini çıkardı Rab karşıma insanlar için en değerli elmas
bulununca dikkat etmezsen keser elini

o elmasım oldu

kesti bir kaç kez elimi

kolye yapıp kalbime asıncaya kadar
 
onun değeri sayesinde bende hayatın değerlerinden yararlanıyordum nasıl mı en kral mekanda kahvaltı yaparak
annemden babamdan bana miras hayatta bir iki dilim peynir
ev çıtlatması bir kaç zeytindi benim gördüğüm ama gittiğimiz restorandaki
açık büfede peynir çeşidi bile en az 20 taneydi teşekkür etmem gereken
annesi ve babasımıydı

ebru muydu

yoksa aşk mıydı

otel düzeninden bildiğim kadarı ile tabağı tıka basa doldurmak görmemişlikti
en azından ben öyle yapanlara yuh diyordum bana da yuhlar olmasın diye
ebru ne alırsa bende aldım

belki doymazdım ebrunun yediklerinin aynısı  ile ama

göz doygunluğu yeterdi bana

zaten gönlümü aşkı ile emziren ebru idi

kendime harcamalar yapabilme lüksü veren babasıydı tek verebildiğim karşılık ise kendim olmaktı
barda çalıştıktan sonra tatile gelince yaz günü biraz soğuyor gibiydi alın terim kahvaltıyı yaptıktan sonra kahve ile mideleri kafeinledik
daha sonra denize doğru yol aldık
 
daha önceleri denize girdikten sonra kurumak için kendimi güneşe bırakacağımda

kumla aramda sadece havlu olurdu

ama şimdi kumla aramıza şezlongdu da almıştık zenginlik güzel şeydi amk.
-gel sana yüzme öğreteyim dedi ebru bilmiyorum sanki amk
şuna beraber yüzmek istiyorum desene direk

bana şaka yaparken dikkatli olmak gerektiğini unuttuğu için pişman ettim onu dalgaların kumlar üzerindeki son durağına kadar gelip
-nasıl yüzeceğim anlat bakayım dedim

-kaç kere yüzdük beraber sanki bilmiyorsun dedi

-unuttum dedim

-gel göstereyim dedi

-önce sen göster bi dedim

o biraz daha denizin içine girip

deniz görmüş mutlaka herkese yapılmış şaka olan bana su fırlattı
sonra sizinde tahmin ettiğiniz bir ıslatma kavgası

her zaman olduğu gibi erkeğin galibiyeti ile tamamlandı biraz yüzdükten sonra
ayaklarımızı yere basıp kafamızı suyun üstünde tutabileceğimiz son derinlikte ebru bana sarıldı
gözüm direk unutmuş olduğum annesi ve babasına gitti

ama onlar kendi aleminde

biri kitap okuyacam diğeri de bulmaca çözecem diye uğraşıyor
 
amk.tatilde kitap mı okunur.

götünü başını tavuk döner gibi döndür

önce kıpkırmızı ol sonra da zencimsi bir görünüme bürün baktım onlar bakmıyorum
ebrunun boyunun benden 10 cm kısa olmasının dengesini

boynuma sarılması ve suyun kaldırma kuvvetini kullanarak ağırlığını bana vermesi ile çözdük

hala bakan olmadığını görüp

-tuzlu bi öpücük alabilir miyim dedim o zaten dünden razı
hal böyle olunca anne baba gözetçisi de ben oldum

onların bakmıyor olduğundan emin olduğum zamanlarda öpüştük

dudaklarımın morarmaya başladığını ellerimin deniz suyundan pörtlediğini farkedince anladım

artık dışarı çıkma zamanı gelmişti yüzerek sahile doğru ilerledik yürüyerek çıkmaya başlayıp
göbek altım da sudan kurtulunca hemen suya geri dönüp
-sen devam et benim az işim var dedim.pis pis gülerek canavar uyumamış hala
annesi ve babasının yanına gittiğimde ilk dikkat çekecek şey o olmasın diye beklemem lazımdı

bir iki kulaç daha atıp kısa bir açılma ile tekrar uyuttum ve bende gidip yerimi aldım şezlongdaki
ebrunun benimle dalga geçercesine gülüşünün sebebini bir tek ikimiz biliyorduk bunu da anlatmazdı herhalde amk.
 
anlatmadı.




**biz yerimiz alınca bu defa babası takıldı

-hanım gel bende sana öğreteyim yüzmeyi diye onlar bizden çocuk amk. Onlar denize gidince biz ebruyla başbaşa kaldık
-bir şey içermişin dedim ebruya

-soğuk çay olabilir dedi

-annenler ne sever dedim

-barmenleri sendin sen daha iyi bilirsin dedi

Sahilin Büfeye gidip 4 tane şeftali aromalı soğuk çay aldım

Bizden de para çıksın amk. herşey beleş olunca yardıma muhtaç gibi hissediyorum kendimi

Yalnız kalınca ebrudan soru almak kaçınılmaz oldu

-mutlu musun dedi

-cevabını sen bilirsin ancak dedim

-nasıl dedi

-seni ne kadar mutlu edebiliyorsam o kadar mutluyumdur dedim

-ben yeterince mutluyum dedi

-o zaman ilk amacım yeterin üzerine çıkmak olacak dedim

Bu sırada annesi ve babası geldi

Soğuk çayları görüp

-kime teşekkür ediyoruz dedi babası

-barmeninize dedi ebru

-birayı terci ederdim ama neyse dedi babası şakayla karışık

Hemen kalkarak büfeye doğru yürüdüm

Arkamdan dur şakaydı deselerde aldırmadım
 
Birayı kapıp geldim

Tekrar yineledi babası şaka yaptığını gerek yoktu dedi

-ben kendime aldım zaten dedim

Bardağa döktüm birayı

Hiç gülme mimiği vermeden

Kayın pedere bu şaka yapılır mı amk.

-aa pardon dedi bozularak

-ama size ikram etmek istiyorum kabul ederseniz dedim

Buzlar bir anda eridi tabi

Annesine sordum siz değiştirmek istermisiniz siparişinizi diye

-çok iyi seçim sağol dedi

Biraz güneşlendikten sonra pizza yemek için bir restorana gittik

Pizzaları yedikten sonra ortalama hesabı

Artı eksi hesaplayıp hesabı istendiğinde ben ödemek için ısrar ettim

Mecburen kabul ettiler yoksa kavga çıkaracak hale gelmiştim

Bok var amk artislik yapıyon bırak ödesinler işte

-maaşına zam almak istiyorsun herhalde diye takıldı babası

-zammı haketmek için şu an çalışıyor olmalıydım dedim

-ne dersin hanım yapalım mı bizim mütavazi elemana dedi

-baba zaten paranın yarısını bana mesaj atarak harcıyor dedi

-bana mı atıyor kızım onu da sen düşün dedi babası ebruya takılarak

-yap biraz hak etti çocuk dedi annesi

-tamam o zaman bir dahaki ay sürpriz olsun dedi

Vay amk patronla tatile git. kızını ellerinden al yeme içme yatma hemde kızıyla beleş olsun

Üstüne bir de zam al.
 
Otele döndük yemekten sonra

Onlar otel havuzunda kaldı bende otel odasına çıktım Hem ebrunun hemde benim havluyu değiştirmek için Ebru bende geleyim mi dedi
Ya dur amk. Kıllandırma işte milleti gündüz gündüz ne yapacaksınız ikiniz yukarda diye

-kaslarım iki tane havluyu taşımaya yeter sağol dedim.







**odaya çıktım denizde kullandığımız havluları balkona astıktan sonra diğer havluları alıp aşşağı inerken
çok hızlı hareket ediyordum

ebru bu belli olmaz binbir mazeretle odaya gelir

nasıl olsa gece beraber yatacağız

aceleye ne gerek var sonra havuza indim
ebrunun havlusunu serip kendimde yerimi aldım babası elinde iki tane bira ile geldi
bana doğru

-ben içmeyecektim dedim

-ikisini de kendime aldım zaten dedi

ama o gülerek söylediği için şaka olduğu hemen belli oldu sonra babasının dikkatini otelde asılı olan bir afiş çekti
-bu gece burda canlı müzik varmış akşam yemeğini burda yiyelim mi dedi babası

bana bakarak.

bana ne bakıyon amk.ben miyim patron siz nere giderseniz bende oraya gelicem
 
-hanımlar karar versin dedim. üzerimdeki yük azalsın diye

-beraber karar verelim dedi annesi

-ya iyi çalmıyorlarsa dedi ebru

-benim bir fikrim var dedim

bütün gözler üzerime toplandı

-akşam üstü biraz balkonda otururuz. onlar çalmaya başlayınca müziği biraz dinleri eğer hoşumuza giderse burda kalırız dedim
-daha mantıklı bir fikri olan yoksa katılıyorum dedi babası diğerleri de katıldı başka ne yapacaklardı ki
havuzda bir iki saat durduktan sonra

biz peder beyle 3 er tane bira devirmişiz muhabbet de yavşamaya başladı tabi haliyle adam iyice samimi oldu benimle
ebru postasını koydu hep babasıyla konuşunca

-bir daha ki tatile ikiniz gidin isterseniz dedi

-git de sustur şunu dedi şaka ile

-seni kim susturacak beyefendi dedi ebrunun annesi

vay amk. kadınlar bize cehpe almış ağız tadıyla bi kaç bira içirmiyorlar
-dağılalım bence dedim ebrunun babasına

-onlar dağıtmadan dağılsak iyi olcak dedi ben ebrunun yanına geçtim
beni takip et dedim

-gelmiyorum dedi

-kes lan gel diyorsam gel dedim. yavşak bir ses tonuyla
 
-bak sen hadi bakalım gücün yetecek mi getirmeye dedi

-sen bilirsin dedim

balıklama atladım havuza atladığım yerden geri çıkıp vücudumdan akmakta olan bütün suyu üzerine akıttım elleri ile mani olmaya çalışsada ıslanmıştı
sonra elinden tutup ayağa kaldırdım havuz kenarına yaklaştırıp havuza ittim hemen arkasından da ben atladım
bana kızmış gibi görünerek odaya çıktı

havlusunu bile almadan

ben nevaleyi toplayıp arkasından koştum

ama o çoktan asansöre binip yukarı çıkmıştı
merdivenlerden koşsamda kapı yüzüme kapatıldı

15 dakika bekletti kapıda beni

sonra kapıyı açtığında duşunu almış üzerinde sadece iç çamaşırları vardı sarılmaya çalıştım şakaydı diye
hiç yüz vermedi

-git duşunu al kelebek dedi

-tamam ama ben çıkıncaya kadar üstünü giyinme dedim

-çok beklersin canım dedi

-geceyi beklerim o zaman dedim
 
**banyoya girdim. duşu aldıktan sonra saçları kuruttum sonra üzerime boxer ve havluyu sarmalayıp dışarı çıktım ben duş alırken ebru üzerine bir t shirt giymiş
koltukta otururken

ojeleriyle uğraşıyordu

yanına gidip bende oturdum koltuğa bir süre onu izledim.
sanki ghost filminin başrol oyuncularıyız ben yokmuşum gibi davrandı baktım olacak gibi değil o otururken bacaklarına uzandım
ellerini biraz yukarı kaldırıp başımın üzerinde ojelerine devam etti tepki vermeden durması bişeyleri eksik yaptığımın farkına vardırdı sahte öksürük numarasını da yemedi
gülümsüyor olsa bile yüzünü göremiyordum

-ebruu dedim

ses çıkarmadı

tekrarladım yine tepki vermedi

benimle konuşmuyordu lan resmen

-ben bu akşam yemeğe gelemiyecem midem ağrıyor dedim

ellerimle midemi tutarak

ve hastaymış gibi bir ses tonu ile

buna bile tepki vermedi

ne yaptık ki amk. bu kadar altı üstü biraz ıslatıp sonra da havuza attım

-size iyi eğlenceler ben biraz uzanayım dedim kalktım yatak odasına gittim
uzandım yatağa
 
10 dakika kadar sonra yanıma geldi ben yüz üstü yatıyordum
başım bir tarafa çevirik olarak yanıma yaklaşıp biraz bekledi elinin tersiyle ateşime baktı
-hiç bişeyin yok numaracı kelebek dedi

-mimarlık okuyorsun ebru doktor değilsin ayrıca mide orda değil dedim

-ne oldu ki şimdi yaa. doktora gidelim istersen dedi

-doktora gitmene gerek yok. eczaneden bir hap alman yeterli. daha öncede olmuştu dedim

-tamam ben giderim hangi hap dedi

-affet diye bir hap dedim

-o ne yaa dedi. anlamayarak

benim pis pis gülüyor olmam jetonunun düşmesine yardımcı oldu

-bende gerçekten hastasın diye çok korkmuştum dedi

-kıyamam sana ver hadi hapımı dedim

-affedilecek birşey yok dedi

-o zaman ispatla dedim

-nasıl dedi

-karşılık ver dedim

-neye dedi

dudağına yaklaştım yattığım yerden bi kere öptüm ama karşılık vermedi
yine yatağa uzandım karşılık alamayınca

-vayyy midem nasıl yanıyor bilemezsin dedim.

-hadi kalk giyin geç kalıcaz dedi
 
-ben gelmiyorum hapımı almam lazım dedim kısacık ve çok hızlı bir öpücük verdi
-hadi kalk dedi

-bu ne yaa bu dozla insan iyileşir mi?dedim

-offf dedi

-tamam zorla öpüşüyoruz artık dedim. sahte kızgınlıkla kalktım yataktan
üstümü giyinmeye başladım

-tamam affettim dedi

dudaklarım öpülmeye hazır bir şekilde ona döndüm

bir kaç saniye süren bir dudak temasından sonra bıraktı ben ona sarılıp devam ettim öpmeye
karşılıksız bırakmadı

ben daha birşey demeden

-şimdi olmaz dedi

böylece o işin de naz kısmıyla tanışmış oldum. şimdilik zamanı gerekçe göstererek olmaz demişti bakalım gelecekte ne mazaretler bulacaktı
-şimdi olmaz deyip işin zevkini kaçırınca formalite maçına döndü olay
kazanan olmayacaktı amk.

ben bu formalite maçında kendimi fazla yormadım

akşama kupa maçı olma ihtimali yüksek gibi gözüküyordu çünkü aşşağıdan akort sesleri gelmeye başladı
müzisyenler tarafından
 
ebruyla ben maçı tatil edip üstümüzü giyindikten sonra
annesi ve babasının odasına geçtik

onlarda balkonda oturuyordu ama henüz giyinmemişlerdi

bir süre oturup müziği dinlediler

beğenip akşam yemeğini otelde yemeye karar verdiler

biz ebruyla aşşağı indik 4 kişilik bir yerde havuz kenarına oturduk onlarda bir süre sonra
üzerlerini giyindikten sonra aşşağı geldiler
menüleri aldık

ve birazdan siparişi garson tavsiyesi ile verdiğim steak hayatım boyunca yediğim en güzel steak olacaktı
cafe de paris soslu steak

içinde 40 farklı baharat olan bu sosu yapmasını öğrenecek kadar çok sevdim onlar beyaz şarap söylediler
bende pek şarabı sevmem ama radikalizme gerek yok diye bende içerim dedim ama gazoz da istedim karıştırıp tadını yumuşatmak için
kaliteli şarap olduğu şişesinden belli olan şarap gelince gazozla mundar etmeye kıyamadım
yağ gibi kayıyordu amk. boğazdan yemeği yedikten sonra
bryan adams dan heaven şarkısı çalınca romantikleşen ortamda ebruyu dansa kaldırdım
ama bu cesareti diğer dans edenlerden buldum
 
geceye sarhoşlaşarak devam ettim ama yalnız değildim
diğerlerinin de dilinde çözülmeler vardı

hesap istenip

babasının kredi kartının büyük limitleri sayesinde hesap da ödendikten sonra

odaya gittik

ben yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçalamak için banyoya geçtim dışarı çıktığımda
-hadi çok beklettin diyen. ebru çakır vardı biraz öpüştük
saha sıkı sarılarak öpüşmenin cinsel çağrışım bölümü artınca

-şimdi olmaz dedim

-sen bilirsin dedi

bırakmadım gitmesine izin vermedim.

ikimizde hafiften sarhoştuk ama o benden biraz daha sarhoştu sadece konuşmalarda harf yutmaları vardı
yoksa ikimizde ayakta durabiliyorduk

-yatak odasına geçelim mi dedim

-uykun mu var dedi

-evet ama uykumu kaçırma hakkı senindir dedim yatak odasına geçtik
ben üzerimdekileri çıkarıp bokxerla kalarak klimayı kapatıp yatağa geçtim

-neden kapatıyorsun dedi

-üzerindekileri çıkarmanı sağlamak için dedim
 


**çıkarmadan yaklaştı yatağa ben çıkardım o yine utanmışken
uzun uğraşlar sonucu tekrar acıyacak korkusunu yenerek

beraber olduk

sabah ben ondan önce kalktım o hiç kalkmak istemedi
kendini kötü hissettiğini söyledi

-neyin var diye sordum

-ağrı kesiciye ihtiyacım var sanırım tahriş oldu dedi

-tamam sen uzan biraz dedim

aşşağı inip receptiona ağrı kesici olup olmadığını sordum hapı aldıktan sonra yine yukarı çıktım
ona hapı attırıp başında beklerken kapı çaldı ben actım kapıyı babasıydı
-biz odada yapacağız kahvaltıyı size de söyleyeyim mi dedi

-iyi olur dedim. içeri girip ebruyla konuşmasından korkuyorudum

-tamam görüşürüz dedi gitti allahtan

biraz sonra tepside iki kahvaltı tabağı iki portakal suyu ve bir gül geldi ebru benim ısmarladığımı sanıp teşşekkür etti sürprizim için ama babasının fikri olduğunu söyledim
-bugün ne yapmak istersin dedim

-sadece yatmak istiyorum dedi

bi dakika lan sadece yatarsa olur mu amk. millet ne oldu ne yaptın kıza diye paniğe kapılmaz mı?

-plaja gider uzanırız sadece annenleri telaşlandırmayalım dedim
 
-tamam haklısın dedi

bu durumda bazı yeteneklerden yararlanmak gerekiyor

bana ihtiyacı olan birisinin içinde bulunduğu acıyı dindirebilmek için

-o zaman bugün tuzlu dudaklarından öpemeyeceğim denize girmeyeceğin için. şimdi biraz
avans alabilir miyim dedim

tamamen mahsumane bir şekilde öpüştük

sonra kahvaltı için getirilmiş menaj takımından tuzluğu alıp suyun içine biraz döktüm

-yok bu olmadı.bir yudum al ama yutma o tadı yakalamam lazım dedim biraz güldü
kahvaltısı bitti

-ben bir duşa daha alayım dedi

o banyoya girince ben annesi gilin odaya gittim

kapıyı oda servisi diye bağırarak çaldım

önce babasına kahvaltı için teşekkür edip daha sonra ne yapmayı planladıklarını sordum

jeep safariye gidelim dediler.

hassiktir planlar tutmadı

-bir gün önceden rezervasyon yaptırmak gerek miyor mu onun için dedim

-ben sabah erkenden yaptırdım dedi babası

-biraz geç kalmadık mı saat 10 dedim

-gitmek istemiyorsun herhalde dedi

-yoo hayır isterim de ebruya söyleyeyim ben dedim

-tamam yarım saatiniz var dedi hemen odaya döndüm
ebru durum bundan bundan ibaret dedim gitmemiz gerek dercesine baktım ona

-tamam merak etme daha iyiyim dedi

kemerin ormanları arasındaki safari turumuz başladı
 
ebrunun suratından bazen acı çektiği belli oluyordu ama güleryüzlü gözükmeye çalışarak
ortamı kurtarmaya çalışıyordu

akşam üzerine kadar dağ bayır çamurdan geçme sular içinde kalma yüzün gözün toza bulanması atraksiyonunu yaşayıp

çamurda oynaşan domuzlara döndükten sonra otele geri geldik herkesin o kadar sarsıntıdan sonra dinlemeye ihtiyacı vardı
saat 9 da tekrar buluşmak üzere randevu aldık anne ve babasından

ebruyla beraber banyoya girdik üzerimdeki çamurla banyoyu bataklığa çevirip yatağa uzandık
acısından bahsetmediği için geçmişe benziyordu

bende hiç bir kası çalıştıracak güç kalmadığı için en fazla kasın bulunduğu organımda hareketsiz kaldı

bu durumda sadece uzanmakla yetindik

ebru son kol gücünü de bana sarılmak için kollarını kaldırarak bitirdi ve uyuya kaldı
bende uyudum

kapı çalıncaya kadar da uyanmamışız

-çocuklar uyandınız mı dedi annesikapının dışından. benden açıyorum(kapıyı) deyince

-uyandık dedim

-tamam biz lobiye iniyoruz dedi ve kapıyı açmama bile gerek kalmadı ebru da kalkmıştı
ayakta biraz sarıldık sessizliği

-seni çok seviyorum diyene kadar ebru gözlerinde uyku sersemliği varken yüzünü kaldırıp gözlerine baktım
 
-parmağında benden bir yüzük taşıyabilecek kadar seviyor musun dedim o şaşkınlıkla bana bakarken
cantamdan yüzüğü çıkarıp(doğum gününde veremediğim)

-seni seviyorum sözüne güvenmediğim için değil seni çok seven kalbime bir sözlüm olduğu mükafatını vermek için kabul edermisin dedim?







**gözlerindeki uyku perdesini aralamak için eliyle gözlerini ovuşturdu
lavaboya gitmem lazım dedi durduramadım
gitti

musluğu sonuna kadar açtığını farkettim gelen seslerden hatta duşun suyunu bile açmışa
benziyordu

bendeki hayal kırıklığını tahmin edemezsiniz yüzük elimde
bir otel odasında çok iyi tanıdığımı sandığım ebru tarafından ortada bırakıldım herşey mahvetmiş olma psikojisine
yanlış zamanda mı teklif ettik düşünceleri eklendi

sanki evlenme teklif ettim amk.

oturamadım bile ama yüzüğü de valizin içine basket attım

zorla kabul ettirecek halim yoktu ya amk

isteyenin iki yüzü pişman vermeyenin yüzüğü parmaksız. su sesi hiç kesilmedi
muhtemelen olayın şokundan kurtulmak istiyordu ama içime kurt düştü
 
lavaboya doğru yöneldim kapı hafiften aralıktı içeriye göz gezdirdiğimde
klozetin üzerinde iki elini başının üzerine koymuş oturuyor olduğunu gördüm bende kapının dış tarafına oturdum
aklımdan geçenler

musluktan akan suyun hızı kadardı

pişmanlık, hayal kırıklığı,onu içine düşürdüğüm kötü durumun üzüntüsü şimdi ne yapacağımın soru işareti.
kapının dışında oturmaya devam ederken

ona bakmadan

-özür dilerim dedim oturduğu yerden kalktı yanıma oturdu
ikimizin de yüzü karşıya bakıyordu sonra yavaşça bana yaslandı
başını omzuma koydu

elini önüme uzattı

sadece yüzük parmağı diğerlerinden biraz daha yukarıdaydı

elini tuttum

-hazır olduğuna emin olduğumda tekrar soracağım merak etme dedim elini öptüm
sonra ellerime birleştirdim bende ona yaslandım
-hazırım kelebek bende çok istiyorum. sadece heyecanlandım yanlış anlama dedi
 
-hadi geç kalmayalım üstümüzü değiştirelim bizi bekliyorlar dedim kalktım üzerimi değiştirmeye başladım
-hadi ebru dedim

-o yüzük parmağıma girmeden kalkmam kelebek.ha vereceğin başkası varsa onu bilemem
dedi

-tamam başka zaman takacağım dedim

-sen bilirsin dedi

iki elini göhüs hizasında bağladı inatçı çocuklar gibi valizden yüzüğü aldım
karşısında ayakta bekledim bir süre bekleyince
-vaz geçtin herhalde yine dedim ayağa kalktı. elleri arkasındaydı
-uzatsana parmağını dedim

-ne için dedi

-yüzüğü takacağım dedim

-tekrar söyle dedi

-şansını zorlama istersen dedim

-romantizm fukaralığı yapma. tekrar söyle dedi

-benimle sözlenir misin dedim. geçiştirme bir ses tonu ile

-bu şekilde hayır. ağzına yakışsın teklifin dedi

-3 ten geriye saymama izin verip benimle sözlenir misin.3 dedim.

-o ne yaa dedi

-off ebru.2 nişan 1 evlilik 3 te sözlenmek işte dedim

-hmm. kabul ediyorum o zaman dedi. sevinerek.

-ben vazgeçtim anlayışsız çıktın iyice sen dedim. gülerek
 
-off yaa tamam hadi hazırım dedi parmağını uzatarak

-yok yok biraz daha düşünmem lazım dedim

-parmağımı gözüne sokmadan tak şunu kelebek dedi

-ne kadar romantiksiniz hanfendi dedim. kinaye ile

-benim olacaksın uleyn dedi. gülerek

-peşinde koştuğum başka bir kız vardı biraz beklesek o düşünüyor şu an teklifimi kabul etmezse söz tekrar sözlenecem seninle dedim

-bekletme sebebini anladım beyefendi dedi

-neden miş dedim

-çünkü çok gerizekalısın kız bunun farkına benden önce varmış dedi

-hadi yaa o zaman sen kabul et bari dedim

-bende farkına vardım. düşünerek cevap veriyorum hayır dedi gitmeye çalıştı
iki ellerimi duvara dayadım o da ortada kaldı

-bırak dedi

ebrunun telefonu çaldı bu arada

-telefon çalıyor bırak dedi

-hayır dedim

-annem arıyordur geç kaldık dedi

-merasim yapıyoruz şu an sonra arasın dedim

-ne merasimi kelebek telaşlanacaklar dedi

-sözlenme merasimimiz dedim telefonda çalmayı kesti bu arada
-3 dedim

kollarımı indirdim

bir adım geri çekildim
 
yüzüğü uzattım parmağını uzattı
yüzüğü taktım gözlerine bakarak bana sarıldı
bende ona tabi

sarılma öncesi kısa bir öpüşme oldu sonra yine telefon çaldı
açar açmaz

-tamam geldik dedi

telefonu kapattı

-sözlüne bir öpücük daha verir misin dedi

-ulan öteki kızı da kaçırmış olduk iyi mi dedim eli parmağındaki yüzüge gitti
-ben seni nasıl tehdit edeceğim bende yüzük isterim dedim

-çeneni tutsan zaten alacaktım dedi

-ben bişey mi dedim şimdi. kiminle konuşuyorsun sen deyip sağa sola baktım

-hadi deli hadi geç kaldık dedi

-dur yaa öpüşecektik dedim kısaca bir kere daha öptüm sonra aşşağıya inip
yemek yemeye gittik ailesi ile beraber yüzük farkedildi.
 
---yüzük mü aldın kızım dedi annesi

-kelebek almış dedi ebru durum anlaşılır gibi olmuştu
benim parmağıma da kaymıştı gözler ama benimki boştu

ses çıkarılmadı muhtemelen benim olmadığım bir ortamda konuşulması gereken bir konuydu biraz utandığım için lavaboya kalktım
lavabodan erken dönmeme sebebimden hala utanıyor olmamdı ama mecburen geri gitmek zorundaydım
masaya gittim oturdum
yerimi aldıktan sonra

tam suyu içmek için bardağı kaldırdım ki

-hayırlı olsun dedi annesi hiç oralı olmadım
ebru dürttü beni

-sana diyor diye

-ne hayırlı olsun anlamadım pardon dedim

-sözlenmişsiniz dedi

hassiktir ebru bunu da mı söyledin amk

-kim sözlenmiş dedim. heyecanlandığım için babası lafa girdi
-kızım ile sen sözlenmişsin kelebek dedi adam beni dövecek sandım amk.
-sözlendik mi ebru dedim. ebruya dönerek parmağındaki yüzüğü göstererek
 
-sözlenmedik mi dedi

-çok kırıldım size dedi annesi

hassiktir yaaa offf kaçacak yer lazımdı

-bende çok kırıldım dedi babası

ha sen eksiktin zaten sıçtık iyice amk. habersiz iş yaparsan böyle olur
ver yüzüğü işine bak amk.her yüzük de bi bok mu olması lazım. yıllarca sakladın zaten yüzüğü dursun işte
-pardon kusura bakmayın dedim.

-bari nişanı habersiz yapmayın dedi annesi

nişan mı??

habersiz??

bi dakika lan ne oluyor amk.

açıklamayı ebru yaptı

-çok gücenmişler onlarla beraber takmadığımız için dedi

buz gibi bir biradan çok büyük bir yudum almışcasına serinledim

-sade bir tören olsun istedi ebru dedim.

böylece suçu ebrunun üstüne atarak ona olan kızgınlığımı belirtmek için

-ben mi teklif ettim beyefendi dedi

-iki yüzük olmadan sözlenilmez ebru. diğerini de alıp öyle sözlenelim.hem ailenin haberi olsun demedim mi dedim. gülerek

-bak yaa yalan söylüyor baba dedi

-siz hiç merak etmeyin ben onu biraz kızdırır yüzüğü attırırım.

sonra tekrar teklif ederim iki yüzükle böylece siz de görmüş olursunuz dedim ben işin gırgırındayken gerekli cevap kayın pederden geldi
-söz bir kere verilir.
 
vay amk.

adam bi cümleyle sikti bıraktı beni orda yemek masasında yenmiş yemeğin tabak bulaşığı gibi kaldım

üstüne ebru

-duydunuz mu kelebek bey dedi

yaptığım şakanın eksik yanını bulup beni iyi göt ettiği için peder beye laf yetiştirmeden

-çok haklısınız dedim anladı bozulduğumu
annesi bu arada ebrunun yüzüğüne daha yakından bakmaya çalışıyordu

-çok güzelmiş filan diyor ama neresi güzel amk.
ebruya aldığım yüzükten 100 tane alsan parmağındakinin bir tanesini alamaz

-hadi kalkalım dedi ebrunun babası kimse nereye diye sormadan kalktık otele geldik
-birer içki içelim de öyle yatalım dedi yine ebrunun babası bara geçtik
barmen bar menülerini dağıtmaya başlarken

-gerek yok menüye. soğuk şampanyanız var mı dedi hiç de sevmem amk. o köpürenleri
-ebrunun annesi ben bir de su alayım dedi ebru da ona katıldı
şampanya geldi

mantar itina ile patlatılıp gerekli miktarda köpük dışarı boşaltıldıktan sonra

bardaklar dolduruldu

... nın şerefine cümlesindeki boş yerleri doldurmak kime düşerdi
 
tabiki babaya

-verdiğiniz sözün şerefine çocuklar dedi. bize bakarak ıkına ıkına içtim.
bi daha doldurmasınlar diye de hepsini bitirmedim







**yüzümün ekşimesinden peder sevmediğimi anladı

-başka bişey içer misin dedi

isterim tabi amk.ama direk de söylenmez ki şunu istiyom diye zaman kazanmak için
barmene

-menüyü alabilir miyim dedim aslında içeceğim şeyi biliyorum. bi kaç göz gezdirip
bakarken

-aynısından bana da söyle dedi. ebrunun babası vay amk. üstüme yine sorumluluk bindi
fikrimi değiştirip onun sevdiğini bildiğim iki tane baco söyledim
bakardi kola fikrim hoşuna gitmiş olacak ki

-iyi fikir dedi ebrunun babası içkileri içtikten sonra
-bir tane daha içer misiniz dedim babasına

-hayır yarın araba süreceğim dedi

sanki benim bir tane daha içmek istediğimi anlamış gibi
 
-bir tane daha alabilir miyiz dedi barmene

elinde içki ile gelen barmene de benim için olduğunu söyledi evet yarın alanyaya geri dönüyorduk
-senin ehliyet yok dimi hala dedi babası

-yok dedim

-al bi tane artık dedi

-tamam dedim.

bayanlarda bardaklarını bitirinceye kadar bekledik sonra odalara geçtik
ben herşey iyi güzel sanırken

ebru bana suçları üzerime attığı için surat yaptı şaka olduğunu söylesemde
inatla devam etti

-ne yapmam lazım kendimi affettirmek için dedim

-hiçbirşey yapma dedi ama nazlanmaya başlamasından kafasında birşey olduğu belliydi

-söyle işte herşeyi yaparım senin için dedim

-herşeyi mi dedi. gülümseyerek tırstım bir an amk.
hani ben hikaye yazarken araya girip. hikayeyi devralarak benim götü kaybedişimi anlatıyorlarya

bende öyle birşey olacak sandım

-evet herşeyi lan seviyorum seni ne istersen yaparım dedim

-peki dedi. dudaklarıyla

aha lan sadece öpüşmek istiyormuş sandım dudağına yaklaştım biraz öpüştük
-tamam mı affettin mi dedim
 
-affetme şartım bu değildi ki dedi

-affetmediğin adamı neden öpüyorsun o zaman dedim

-affetmediğim sözlümle şampanya bile içerim.ama o şampanya kadar da soğuk alırım intikamımı dedi

-affetmeden bi kaç kez daha öpüşelim sonra ffeder durursun dedim

-olmaz dedi

-ne istiyorsun söyle o zaman dedim

-şortunu giy dedi

bi dakika tam kavrayamadım olayı ne oluyor amk. benimle beraber olmak istiyor olsa soyun derdi direk şortu niye giyeyim ki??
-niye dedim

-dediğimi yap kelebek dedi

bi fantazisi vardır diye düşünüp biraz heyecanlanarak kotu çıkardım boxerla kaldığım zaman sordum
-bunu da çıkarayım mı diye

-hayır o kalsın şortu giy dedi

gittim şortu giydim

-çoraplarını da çıkar dedi çıkardım
bekle dedi

içeri geçti

kapıyı kapattı yatak odasının

bende mal mal bekledim ne olacak diye

sonra dışarı çıktı

dizlerine kadar olan bir elbise ile
 
-hadi gidiyoruz dedi

-nereye gidiyoruz dedim

-beni takip et dedi

-yalın ayak mı geleyim dedim

-terliğini giy dedi

-emredersiniz de affedilmeyi neden bu kadar gizemli hale getirdin dedim

-hadi hadi konuşma dedi odadan çıktık
resepsiyoncunun şaşkın bakışları arasında oteli de çıktık denize doğru yürümeye başladık
piçlik koktu burnuma

-sex on the beach yapmaya mı gidiyoruz dedim

-bunun içinde affedilmeyi dileyeceksin kelebek bey dedi eh beee bişey de denmiyor amk.
plaja geldik

-tamam mı dönelim mi dedim

-hayır yüzeceğiz dedi

-ebru sarhoşu vardır diskodan çıkanı vardır, hırsızı vardır gel dönelim dedim

dedim de kime diyorum

o üzerindeki elbiseden bir çırpıda kurtulup denize yürümeye başladı bile bende t shirt çıkarıp
arkasından gittim

denize girdik mi girdik

sarıldı bana öpüşmeye başladık tuzlu tuzlu yine ben biraz kendimden geçtim
 
-hadi odada devam edelim durduramıyorum dedim

-ben durdururum merak etme dedi

bi tane bekçi geldi tüm ortamın amına koydu

sanki denizi sikiyoruz amk.

-hop bilader ne yapıyonuz burda dedi

-yüzüyoruz dedim

-laaan bırak almışsın elin cavır gızını git bi otele götür dedi

vay amk. ebruyu turist beni de karı götürecek yeri olmayan fakir piçi sandı

-dayı ayıp oluyor ne turisti dedim

-neyse yasak çıkın dedi

nasıl bi yasaksa amk. alanyada yasak değil.hem madem göreceksin neden suya girmeden önce görmüyon

-tamam çıkıyoruz git sen dedim

-bekliyorum dedi

ebru sen bekle burda dedim

-tamam sakin ol dedi ebru

-git başka bir yerde beklede kız çıksın dedim

-5 dakika sonra burda görmeyeyim dedi

vay amk. oğluna bak kim verdiyse o sorumluluğu deniz kendinin sanıyor bekçi gidince
ebruda çıktı otele döndük ıslak ıslak
duşa beraber girdik yine

sonra da zaten hafif olan ebruyu kaldırıp yatağa götürdüm

---akıllı evlenince böyle götürülür dedi.
 
-uzun zamandır spor yapamıyorum kas yapayım diye böyle götürüyorum dedim

-romantizm fakirisin kelebek dedi

amk ben fakiriysem sen de çeneni tut.ne güzel taşıyoz işte

-sözlülük romatizmi öldürürmüş dedim bu sırada yatağa geldik
onu yavaşça yatağa bıraktım

birden birşeyler yapacak olmanın heyecanı ile utandım kıpkırmızı oldum evet kırmızı ben yine ben
utangaç halimden oldukça haz alan ebru da ellerimden tutup beni kendine çekti
-bir öpücük verir misin sözlüne dedi

-evlenmeden olmaz ebru kusura bakma dedim

-zorla öperim o zaman dedi

-kol kaslarına güveniyorsan dene dedim

biraz daha çekti kendine, sizce karşı koyarmıyım amk.

-hiç zor olacağa benzemiyor dedi

yaklaşıp öptü. sonra bıraktı öpmeyi bana baktı

-bu kadar mıydı? dedim

-daha ne olsun sözlümü öptüm işte dedi

-iyi ben yatayım o zaman alacağını almışsın sen dedim

-senin almak istediğin bir şey mi var yoksa dedi

-bilmem dedim. nasıl bir şekilde dediğimi tahmin edersiniz

-kol kaslarına güveniyorsan dene dedi

-benim kadar güçsüzsen hiç sorun olmayacağa benziyor dedim

-dene bakalım dedi
 
ilk denemelerimde karşı koydu. gülerek ve naz yaparak yataktan kalktım bir kaç esneme hareketi yaptım
-ne yapıyorsun deli diyerek öylece bana baktı

-zorlayacağa benziyorsun ısınmam lazım dedim.ona aldırmadan ciddi bir şekilde esnemeye devam ettim o gülme krizindeyken

sonra yatağa geçtim uzandım
-ne oldu dedi.

-çok yoruldum. maç yapacak halim kalmadı dedim.

-masaj yapayım istersen dedi

-hani istemiyordun dedim

-naz da mı yapmayalım dedi

-sözlünü usandırdın iyi geceler sana dedim o üstüme atladı
tekrar öptü bir kere

-nerde kaldığımızı hatırlattı mı sana dedi

-biraz daha kopya verir misin dedim

ilkine göre biraz daha uzun süren bir kez daha öptü beni

sonra da olanlar oldu malumunuz.

ertesi gün kalktık

artık alanyaya gitme günüydü

sabah kalhvaltı için otel restoranında buluştuk

kahvaltıda bayanlar deniz gidip akşam üzeri dönmek istediklerini söylediler. ama biz ebrunun babasıyla denize giderken
ebru annesi ile kısa bir çarşı turuna alışveriş için gittiler ebrunun babası ile
 
maaş konusunda konuştuk

-maaşıma zam istemiyorum. diğer personelin bu duruma vereceği tepkiyi az çok tahmin edersiniz.bu durumdan rahatsız olmak istemiyorum. zaten yeterince yüksek maaşım dedim

-kimin haberi olacak ki dedi

-muhasebecinin olur. müdürün olur onların da ağızlarını ne derece tutabileceği soru işareti
dedim

-söz verdim ama eşime dedi

-zam yaptığınızı söylersiniz olur biter dedim.

-tamam o zaman sen bilirsin ama bir şartım var dedi

-nedir dedim

-bunu söz hediyesi olarak gör. ehliyet masrafların benden dedi.

-şartınızı kabul etmiyorum kusura bakmayın dedim

-neden dedi

-böyle yapacaksanız. bana maaş da vermeyin zaten. herşeyi siz ödüyorsunuz dedim

-iyi sen bilirsin dedi

bir süre oturduk ben denize girdim çıktım biraz daha uzandıktan sonra ebrular geldi nerden aklına geldiyse
-hadi jet skiye binelim dedi

iki tane kiraladık 15 dakikalığına.

birisine ebru ile ben diğerine de ebrunun babası tek başına bindi. ebrunun annesi binmek
istemedi

o heyecanı yaşayıp

biraz da yüzdükten sonra otele döndük üzerimizi değiştirip
yolculuk için hazır hale geldik

antalya aksuya kadar yemek yemedik.
 
aksudaki köftecide köfte yedikten sonra alanyaya döndük

bugün izinlisin dedi babası ama ben aksam servisinde otele gittim millet vaaaay falan diye karşıladı
kimden duydularsa duymuşlar amk. onlardan kimse gelmedi akşam
ebruyla mesajlaştık otelde olduğumu söyledim ve iş çıkışı buluşmak üzere sözleştik
işim bitince yanına gittim

yorgun olduğumuz için fazla durmadan gönderdim onu bende gittim yattım ertesi gün ehliyet için başvuruya gittim.
biraz daha zaman vardı yeni derslerin başlaması için bu durumu ebrunun babasına da söyledim otelde. ebrunun babası şoförü çağırdı
bana direksiyon dersi vermesini söyledi aksam üzeri antre saatimde
ilk denemelere başladık

eli el freninde

şöyle yap böyle yap derken

bir kaç başarısız araba kaldırma denemesi

daha sonra stop ettirme sayısında ki azalma ile birinci viteste yavaş yavaş sürmeye başladım ikinci gün ki eğitime ebru da geldi
ama onu arabaya bindirmedim.

4 gün üstüste gittik

biraz daha öğrenmiştim artık sürmeyi ama heyecan vardı
 
şoför tamam oldu bu iş sana sadece pratik lazım artık dedi

ona telefon geldi

arabadan indi bana da yavaşça tur at dedi

geri geri sürerken gaza yanlışlıkla fazla yüklendim

heyecanım artınca direksiyonu da ters tarafa kırdım ne oluyor amk derken ayaklarım dolandı yine gaza bastım
araba 1 bucuk metre yükseklikteki bahçeye düştü ters dönmüş bir şekilde
ben emniyet kemeri asılı olduğu için yukarda kaldım bacaklarım direksiyona sıkıştı
alnımın üzerinde saçların başladığı yerin hemen üstünde kanama başladı

tepesi aşşağı olduğum ve tüm kan oraya pompalandığı için daha fazla akıyordu sağdan soldan yetişenler beni arabadan çıkardılar
arabanın durumu pek de iyi gözükmüyordu

ebrunun bu durumdan haberi olmaması gerekiyordu

hastaneye gitmek gerekiyordu babasına hesap verilmesi gerekiyordu polis e cevaplar verilmesi gerekiyordu
bi arabayı süremedin amk diye kendime küfürler edilmesi gerekiyordu hastaneye gittik önce arabayı orda bırakarak
doktor tutturdu dikiş atacam diye dikiş atılması demek
saçların önünün kazınması demek

bu durumda ebrunun haberi olacağı ilk aklıma gelen şey olduğu için şiddetle karşı çıktım zaten o kadar da büyük bir kesik değildi
 
doktor atmam lazım dedi

sinirlendim doktora

-sorumluluk benim atma dikişi ödemeyi atmış gibi yaparız merak etme dedim doktor da bana kızdı ama ben kazandım.
biraz pansuman yaptılar

bacaklarımda da bişey yoktu yürüyebiliyordum zaten

polis de

kara yollarına zarar vermek. ehliyetsiz araç kullanmak ve ekleri şeklinde bir sürü ceza yazdı arabayı sanayine çekici vasıtası ile gönderdik
şoför mecburen olduğu için ebrunun babasına haber verdi arabada değil bende bir şey var mı diye heyecanla geldi
o günden sonra bir daha koltuğa oturmadım beyler. hala ehliyetim yok

ebrunun haberi oldu

o da kızdı bana neden dikkat etmiyorsun diye. şoföre kızar gibi oldu bir ara neden yalnız bıraktı diye ama ben müsade etmedim

sonuç olarak arabada maddi zarar

bende rezil olma

şoförde pişmanlık

ebruda da korku oldu bana birşey olacak diye. bu akşam izinlisin dedi ebrunun babası
halbuki izni gerektirecek bir durum yoktu hemen arkasından ebru aradı
-bu akşam gel beni al dedi

olayda onun parmağı olup olmadığını öğrenmek için

-çalışıyorum bu gece dedim

-babam izin vermedi mi sana dedi
 
böylece ebrunun olayda parmağı olduğunu anladım

-başka bir kızla randevum var ebru dedim

-kızmıyorum dedi

-tamam o zaman akşam gelirim dedim akşam gittim onu evden aldım
-nereye gidiyoruz dedim

-şu restorana dedi

-ne yapacağız orda dedim

-yemek yiyeceğiz dedi

-ben yedim yemek dedim. yemediğim halde

-acıkıncaya kadar bekleriz o zaman dedi

restorana gittik yemekleri söyledik. heyecanlıydı
bir şeyler sakladığı belliydi

yemek sonrası anladım nedir heyecanın sebebi diye

-çok korktum sana birşey olacak diye kaza yapınca,sen kendini öldürmeden şunu bi al bakayım dedi

yüzük kutusunu çıkardı açtım içinde bir alyans vardı
içinde ebru yazıyor ve benim ona teklif ettiğim gecenin tarihi yazıyordu

-çalışırken takmasam olur mu?diğer kızlar yanlış anlar şimdi dedim

-bende çıkarayım o zaman dedi

vay amk. ne kadar ağır bir şaka yaptığımı farkettirdi bana böyle çıkışması

-en azından inş. parmağıma olmaz dedim gülerek

-o parmağını kırarım zorla sokarım.bir zevkle yüzük taktırmıyorsun dedi
 
-kazadan sonra beyin hücrelerimde bir ayar bozukluğu oldu kusura bakma dedim

-o ayar bozukluğu sende ben seni tanıyalı beri var zaten dedi

--

**ben bişey demeden

-özür dilerim dedi.

-özür dilemeni gerektirecek birşey yok haklısın,en mutlu olman gereken anında

bile işi dalgaya vurup kendimi eğlendirirken seni üzüyorum asıl ben özür dilerim dedim

-bunun farkında olman bile seni seviyor olmama bir sebebtir dedi

-fazla abarttığım anlar oluyor.sen bana aynı şakayı yapsan senin kadar alttan
alamayabilirim.kendimi biliyorsam almam,

anlayışın ve bana katlanabildiğin için teşekkür ederim

halbuki bir gün bu şakaların bir tanesi kızıp arkana bakmadan çıkıp gitsem yaşayamam bile

kumardan kalma bir huy bu galiba adrenalin gibi

beni bırakıp gitme ihtimalini bilerek seni çok kızdırıyorum.böyle bir riski alıyor olmak aslında çok korkutucu,sanma ki ebru tamamdır benimdir bensiz yaşayamaz
ben ne yaparsam yapayım bana katlanır,ben gitsem bile arkamdan gelir düşüncesi var

inan yok,

aklıma ya bir gün biterse diye geliyor ve çok daralıyorum. çok korkuyorum seni kaybetmekten
hiç bir zaman biterse bitsin yaşarım ben onsuz da diyemiyorum

yaşayamaz mıyım?yaşarım elbet ama sende  nefes alıyorsun afrikada ki fakir bir çocukta seni üzmeme izin verme ebru yoksa sonunda ben çok üzüleceğim.
haylaz bir çocuğunum senin ama kulaklarımdan çek arasıra insan çocukken anasız aşıkkende yarsız yaşayamaz.
tekrar özür dilerim dedim

-benim oğlum yeterince biliyor ne yapacağını zaten.
 
sadece uygulama hataları yapıyor bazen onu da zamanla öğrenecektir dedi.

birbirimizsiz yaşayamayacağımız halde birbirimizi kaybetmeye meyilli hareketler
yapmayalım kelebeğim.

daha önce provalarını yaptık ayrılığın seni bilemem ama ben dayanamıyorum sensizliğe
dedi

-evet haklısın ebrum zamanı anımsatan nereye baksak ufuktaki ayrılığı görmeye başladık
yine dedim(ankaraya okul için dönecek olması)

bu sırada yemeği de yedik üstüne kahve de içtik
-kalkalım mı dedi hesabı ödedim
küçük bir yürüyüş yaptık

-herkes için yazılmış birisi vardır ebru dedim onaylarcasına başını salladı
-bazen doğru kişiyi bulmak için geçmen gereken bir kaç kişinin hayatına girmesi gerekir
dedim

ben seni buldum.bana yazılmış doğru kişim için geçmek zorunda olduğum birisi değilsindir umarım dedim

-kaderi bozmak hattimize değil sen sadece umutlu ol ben öyle yapıyorum çünkü dedi

-bugünümüze kadar olan kısma bakıyorum da şükretmek gerekiyor halimize dedim

-tüm dualarımın ilk kelimesinin kelebeğim dedi

-benim tek duam var o da tek kelimeden ibaret.ebru. dedim iskeledeki bir banka oturduk ama bizim yerimize değil başını omzuma yasladı
bende tek kolumla onu sardım bir süre oturduk
sonra bir türkü kafeye gittik bir köşeye oturduk
 
çalan müziğe kaptırdık kendimizi aheste aheste içtik
gelen gülcüden bir gül aldım ebruya

hem gülcüyü kızdırmak hemde ebruyu güldürmek için kıran kırana pazarlık ettim gülcü ile
cingene olduğu için ve bende onunla onun lisanını konuştuğum için ama ebru sıkılmış olacak ki
bir tanesi çekti

-ver kaç para istiyorsa dedi hevesim kursağımda kaldı fazlası ile verdim gitti gülcü ebru sıkılmış olacak ki
-hadi gidelim dedi

hesabı ödedim

gülü masada unuttu

bende neden almıyorsun demedim bir kaç yüz metre yürüdükten sonra
-o yüzüğün akıbeti de sana aldığım gül gibi olmasın dedim

-offf pardon unuttum hadi dönelim lütfen dedi

-boşver hadi gidelim dedim

ısrar etti geri dönmek için bende inat ettim gitmemek için

-burda bekle o zaman dedi

-tamam boşver ebru dedim

-bekle lütfen dedi

geriye dönüp yürümeye başladı
 
bende mecburen arkasından gittim

gülü biraz geçte olsa türkü barın barında buldu masayı kaldırınca bara koymuşlar
gülün fazla olan sap kısmını koparıp tokası ile saçının arasına soktu
-ne kırıyorsun gülü o kadar para verdik dedim.

-paranı vereyim de sus dedi

ağır konuştu yine ama piçliği ben başlattığım için ses çıkarmadım sonra o da ağır konuştuğunu farkedip
koluma girdi

-kızdın mı dedi

-yok tamamen haklısın,ben kaşındım dedim

-ben sana para ile alınamayacaklar şeyler verdim.sende bana paramla alınamayacak bir aşk yaşatıyorsun.

bırak para sadece babamın bana verdiği harçlık sana verdiği maaş olarak kalsın hayatımızda
dedi

haklı amk. allahın fakir piçinin tekisin amk.paradan bahsettiğin kişiye bak.

beni euroyla kaldırıp dolarla sikti beyler










** -yarın ne yapacağız dedi

-ben çalışıyorum annem yayladan gelecek akşam üstü de eve gitmem lazım dedim

-beraber gideriz dedi

-tamam bakarız dedim

onu evine bırakıp bende eve gittim.
 
ertesi gün işe geldim

sabah gelen barmene

-şiftleri değişelim mi ben sabah geleyim sen öğlen gel benim biraz işim var öğlen arası dedim anlaşmayı yaptık
akşam üstü ebru aradı

-bende geleyim mi size dedi

-iyi hadi otelde bekliyorum dedim

-sen geç eve ben gelirim dedi

ben eve gittim

annemle hoş beş konuşurken. yayladan getirdiği üzümden yedim

sonra ebru da geldi

konuşmaya başladılar

annem yayladan bahsetti ebru olan bitenden bahsetti kendi aralarında bir süre konuştular ben banyo yapıp üstümü değiştirken
ben yanlarına geldiğimde mutfaktalardı aralarında ki konuşma
annemin yayladan getirdiği üzüm yapraklarını sordu ebru annemde onlarla yaprak sarması yapacağını söyledi
ebru çok sevdiğini söyledi. annesinin de çok sevdiğini söyledi tamam annenleri de al uygun bir zamanda gelin yapayım dedi bi dakika anne ne yaptın resmen davet ettin ailesini
ebru zaten dünden razı

-tamam yarın geliriz dedi

-hadi gidelim geç kaldım dedim evden çıktık
 
ebru annesini aradı

-kelebeğin annesi bizi yarın yemeğe davet ediyor anne dedi bir süre konuştuktan sonra
telefonu kapattı

-bana haber verirsin kaçta gelelim diye dedi

-tamam dedim ben otele geçtim o eve gitti
gece iş çıkışı işim biraz uzadığı için ebruyla sadece telefonda görüştük

ona yarın öğlen onunla denize gitmek için öğlen antre kullancağımı söyledim

anlaştık

ben eve gittim

annemle yarın akşamki yemek konusunda konuştuk halamları gündüzden eve davet edip
evi çeki düzene sokacaklarını bana da eksik olan bir kaç şeyi yarın almamı söyledi ben sabah erkenden işe gidip
iş çıkışı annemin bana verdiği listedekileri aldım

sonra eve gidip denize gidebilmek için gerekli nevaleyi düzüp ebruyla buluştuk
denize girdik eğlendik derken unuttuğumuz bir şey vardı akşam çalışacaktım
ben yemeğe nasıl gelecektim babası da birşey dememişti
 
sonra otelde gece biraz daha geç gelip barı kapatıncaya kadar bekleyen barmeni arayıp onunla şiftleri değiştirdim
yemek çıkışı otele dönüp barı ben kapatacaktım ben eve geçtim ebru da kendi evine
evde son hazırlıklar yapılıyordu

annem ve halam fesleğenli imam bayıldı yaprak sarma
börülce salatası ve cacık hazırlamışlar

ben onlara

masayı kurmaya yardım ettim

duşu alıp üzerimi değiştirdikten sonra

babamda geldi

halama kalmasını söyledik ama kalmadı ebruya telefon açtım geliyor musunuz diye
-yoldayız dedi heyecanlanmaya başlamıştım
çıkabilecek sorunlar beni endişelendiriyordu ellerinde tatlı ile geldiler
ebrunun kardeşi de gelmişti

benim bilader de evdeydi

kısa bir tekrar tanışma faslında sonra salona geçtik
-sofra hazır direk oturun isterseniz dedi babam

-evet soğumasın dedi annem de
 
bu durumda oturmak zorunda kaldılar yemeğin başındaki tek konuşmalar
çok güzel olmuş afiyet olsun geyiği idi

daha sonra geyik

işler nasıl yayla nasıl diye genel konuşmalardan sonra grublaşmalar oldu ebrunun annesi annemden yemek tarifi alırken
babamla ebrunun babası politikaya atıldılar kardeşlerimiz de
ben şu okulda okudum sen bunu tanıyor musun

o benim de arkadaşım derken onlar da geyik kurdular kendi aralarında ben ortada ters giden bir durum var mı diye
onları kontrol etmekten kimse ile konuşmadım

baktık herkes yemeğini bitirmiş

ben masayı yavaş yavaş toplamaya başladım

bana yardım etmeye yeltenenlere siz devam edin ben hallederim dedim ebru yeltenmekle kalmadı o da yardım etti bana
masayı kaldırdıktan sonra

yavaş yavaş lavaboya el yıkamaya geçtiler ve sonra

oturma grubuna yayıldı hepsi biladerle ebrunun kardeşi
birbirlerine pes iki de rakip olabilmek için yan odaya geçtiler şöyle bir baktım hepsine
vay amk korkacak hiç birşey yokmuş gibi geldi hepsi konuşuyor kendi aralarında
kültür farkını sikine takan bile yok
 
ebru sanki ev hanımıymış gibi

-çay mı içersiniz kahve mi dedi çayda karar kıldılar
ama ne hikmetse çayı da ben demledim sonra biz de içeri geçip
oturunca muhabbete biz de dahil olup sorulan sorulara cevap olduk
ben sıkıldığım zamanlarda

çayın durumunu kontrol etmek için mutfaga kaçtım çaydan sonra
annem tatlıları da ikram etti benim iyi geçtiğini düşündüğüm
buluşma tekrar görüşmek üzere sözler alındıktan sonra vedaya geçti
onları biraz bekletip bende üstümü değiştirdim iş için gitmeseydin demelerine diğer barmene söz verdiğimi söyleyip onlarla gittim
beni işe bıraktılar

geç saate kadar çalıştığım için o gece de görüşmedik ebru ile daha sonraki günlerde annem ebrunun annesini kısır yemeye davet etti
karşılıklı görüşmeleri oldu ebrunun babası
sürekli babama selam gönderdi

biz ebru ile işten arta kalan zamanlarımda görüştük
 
otele geldi geceleri buluştuk denize gittik
ebruyu okulu için ankaraya gönderme vaktine kadar olağan dışı birşey olmadı son gecesinde işe gitmedim
bu durumdan kimse rahatsız olmadı anlayışla karşıladı iş arkadaşlarım
klasikleşmiş veda hazırlıklarında olduğu gibi söylenecek fazla sözün olmadığı bir kaç saat yaşadık
sonra bir arkadaşımın evine gittik orda geceyi beraber geçirdik sadece birbirimizi üzen
muhtemel yaşayacağımız ayrılık acılarından konuşup sarılarak yatarak gece sonu sabaha doğru onu eve bırakmak için onların evine gittik
-burda bekler misin dedi

yukarı çıktı

5 dakika sonra

elinde bir poşetle geldi

-gönderdiğin 30.000 mesaj için teşekkür ederim dedi. ve poşeti bana verdi
tekrar öptü

-yarın gelir misin beni uğurlamaya dedi başımla geleceğimi ima ettim
tekrar öptü

o yukarı çıktı ben eve geçtim
 





**eve gelince poşet elimdeki ağırlığını kaybedip beynimde ağırlık yapmaya başladı
zaten 30bin mesajın için teşekkür ederim dediği zaman aşkımız için bir uğraş vermiş
olduğu belliydi

peki ben ne yapmıştım hiç birşey açtım poşeti
gözüme ilk çarpan bir kaç defter oldu ama onlardan önce bir kutu çıkardım
ebrunun bana hediye ettiği cep telefonu kutusuydu

kutuyu açtım model olarak cep telefonunda son nokta dedikleri cinsten

hani ben paraya kıyıp da o telefonu almazdım

bi tek mesaj bölümü çalışsın birde yes tuşu o kadar küçük olmasın yeter amk

telefonda ne gerek var o kadar atraksiyona

telefonu aldık kabul ettik poşette kalanları çıkardım
4 tane defter

her birinde ebrunun el yazısı

ilk mesajımdan son mesajıma kadar yazmış her sayfanın altına
sayfada kaç mesaj yazılmış onu yazmış diger sayfalarda toplayarak gitmiş
her mesajın başına - işareti koymuş
 
çok begendiklerine yıldız işareti yapmış

benim onu üzdüğüm mesajlarda ünlem işareti koymuş bütün defterleri numaralandırmış
bazı yerlerde kısa notlar almış

bazı bölümlerde kendi yazdıklarını da yazmış. bazı bölümlerde hikayelendirmiş
ama cogunlukla sadece benim yazdıklarımı yazmış

hepsinin basına gün tarihi atmış son defterde bitmemiş bir defter son sayfasına bir not yazmış
*benim için milyonlarca kez bastığın telefon tuşları için ellerine beni bu denli mutlu ettiğin için yüreğine sağlık aşkım
seni seviyorum




** verilen emeğe saygı duydum

kendime baktım olm sen ne bok yedin bu kız için diye bi bok yemedim lan cevabını verdim
ama bişeyler yapmak lazımdı

bir gecede ona birşey yapıp 4 senedir yapıyor imajı veremezdim utandım piçolar
onun yaşadığı aşkın saflığına inandım ha ben sevmiyor muydum seviyordum ama odun sevgili derler ya
memnun oldum benim amk.

muhtemelen o da benim hakkımda birşey yaptı mı acaba diye düşünüyordur
 
ama sadece düşünmekte kalacak çünkü yarın elim boş gideceğim ona bi de telefon almış
benim ona aynı ayarda bir hediye alabilmem için mahelledeki piçleri toplayıp telefoncu soymam lazım yada maaşın dolmasını beklemem lazım
bestesi kadere sözleri alın yazısına ait olan bir türkü kulaklarımda çınladı yine
garibanlığın gözü kör olsun amk. ertesi gün oldu
her zamanki gibi gece cıkacaktı yola ankaranın yolları
8 saat 550 km

denizsiz tatsız tuzsuz

bir insanı alacak benden yine diğer kalabalığın içine sokacak kimse kalbindeki acıları
cektiği acıyı bilmeyecek

yalnızlıklarında yaşayacak sadece huznu kim kimdir nereye gider ne iş yapar
sürekli koşuşturan insanlar arasında kaybolacak güne bir teşekkür mesajı ile başladım
uyanınca o da rica ederim dedi

-30001 inci mesajımı nereye yazacaksın dedim

-kırtasiye de sadece o defterleri satmıyorlardı dedi

-ne yapacaksın bugün dedim
 
-kahvaltı yapacam birazdan sende gel lütfen dedi

-sonra ne yapacaksın dedim

-bilmek istiyorsan gel dedi

-baban gitti mi işe dedim

-kalkmadı o daha dedi

-kalkınca haber ver gelirim o zaman dedim

5 dakika sonra mesaj geldi

-kaldırdım hadi gel dedi







vay amk inş benim için kaldırdığını söylememiştir

umudu ile gittim evlerine

son gün kahvaltısı hazırlanmış evin içinde matem sessizliği var beni öyle bir karşıladı ki annesi sanki yakınımı kaybetmişim surat bükük
geç oğlum geç dedi peder bey kalkmış kahvaltıya oturmuş bile ebru sarıldı bana
-hoş geldin aşkım dedi mutlu görünmeye çalışarak masaya bende oturdum
çay dolduruldu
 
kahvaltı yapıldı

benim de işe gitme vaktim geliyordu

izin alacagım adam yanımda duruyordu ama götüm de yemiyordu amk. sormaya
o kahvaltısını yaptıktan sonra planlar konuşulmaya başladı ufak bir kaç alışveriş
valizin son şeklini aldırmak öğle yemeği için otel planlardan bazıları idi
ben hala izin alamadım

ve bu planlar işlerken ben nerde olacağımı bilmiyordum izin alamadan da babası gitti
otelde görüşürüz diye

ben biraz daha oturdum iş vaktimin gelmesine kadar annem aradı
onunla konuştuk kapattıktan sonra
-telefonu begenmedin mi yoksa dedi ebru

cünkü hala eski telefonu mu kullanıyordum

-cok begendim de alışamadım henuz hem bu daha çalışıyor dedim.

-yok yok begenmemişsin sen dedi

-tamam söz onu kullanacağım cok begendim dedim
 
iş saatim geldi

müsade istedim otele gitmek için ne işi diye ikiside çıkıştı bana
-siz ufak tefek hazırlıklarınızı yapadurun otelde görüşürüz öğlen yemeğinde dedim ebru biraz üzüldü ama kabul ettiler işe gittim
hiç birşey yok gibi çalıştım öğlen yemeği için geldiler
ebru bana bakarak ben ona bakarak arasıra çalışıyor olduğumu hatırlayıp çalışarak yemeğini
yemesini izledim yemeklerini yedikten sonra biraz oturdular
ebru bara gelip

bi kaç işlerinin daha oldugunu söyledi

-akşam antrende görüşürüz dedi

gittiler

ben işten çıkmama yakın ebrunun babasının yanına gidip

-ebrunun gitme saatinde ben çalışıyor olacağım biraz erken çıkabilir miyim dedim

-diğer barmenlerle konuşun kendi aranızda halledin bana sormana gerek yok dedi

-sağolun dedim.

diğer barmenlere gittim olayı anlattım
lan olm bi siktir git gelme amk. akşam dediler valla mı lan dedim
vallaymış beyler ciddiymiş adamlar

ne olur ne olmaz müdüre de ilettim olayı

o da onay verdi
 
ebruyla buluştuk aksam 5 den sonra

bizim yerimize gittik oturduk bir saat kadar bilindik ayrılık konuşmaları
gizlenmeye çalışılan bir kaç damla yaş ama işin kötüsü
ben alışmış gibiydim ayrılığa öncekiler kadar koymadı
ama aynı durum ebru için geçerli değildi

o gizleyemeden ağlamaya başladı vakit azaldıkça ebrunun annesi aradı
kızım nerdesiniz bişey yemeyecekmisiniz diye konuştuklarını tahmin ediyorum cünkü bu sorulara karşılık cevaplar verdi
birazdan geliriz diye de telefonu kapattı







onlara gittik oturduk
ebru yemek yemek istemedi

o yemeyince bende yemedim bekle bekle derken
zaman geldi evden çıktık otogara vardık
valiz arabadan çıkıp otobüsteki yerini alırken
 
ebrunun gözyaşları yuvasından çıkıp yanağındaki yerini aldı uzun sarılma tek bir öpücük
defalarca söylenmiş seni seviyorum dan sonra otobüse bindi

o an'a kadar alışmış olan ben içimdeki onsuzluğu hissetmeye başlayınca üzüntü kudurması yaşadım

tek yapabildiğim el sallamalarına karşılık vermek oldu yine yalnızlık yine ortada kalma
yine teselli verecek dostum mertebesine ulaşamamış kişilerin eksikliğini hissettim halden anlamaz soför bastı gitti
gelde bil amk. şimdi ne yapacagını nereye gideceğini
annesi babası ve kardeşi benden önce alıştılar onsuzluğa

hadi gidelim kelebek dediler

-valla mı ankaraya mı dedim üzüntümü gizleyen gülümseme ile

-deli dedi annesi benimkinin aynısı gülümsemesi ile beni eve bıraktılar
yattım

ertesi gün iş ertesi gün yine iş
daha ertesi gün yine iş

erteler arası hasret konuşmaları

özlemi başka dillerde anlatma çalışmaları günler geçti gitti
ben bu arada geçen sene okulda kalmış tekrar hakkımı da kullanmamıştım
bu durumda askerlik olasılığı beliriyordu
 
bir gece tam 4 saat konuşarak ebruya durumu açıkladım
o illaki olmaz gitme askere okula devam et dedi

bende illaki gideyim aradan cıksın senin okulun bitmesine yakın benim askerlik de bitmiş olur
dedim







oku ondan sonra kısa dönem git dedi

bi sene kaldım en iyi ihtimalle senden bir sene sonra biter sonra 6 ay da askerlik çok uzar iş müsade et gidip geleyim dedim

altından girdim üstünden çıktım kabul ettirdim ama çok gönülsüz bir şekilde
askerlik şubesine ebrunun babasının hatta haberi olmadan hatta ebrudan başka kimsenin haberi olmadan gittim
4 tertiplerin alınma vaktiydi

tecili bozdurup gitmek istiyorum kasımda dedim sen istediğin zaman gidemezsiz dediler
en yakın subatta 1 tertip gidersin bozdurmak istiyormusun dediler kısa bir hesab yaptım
subatta gitsem

mayıs ortasında falan biterdi ertesi sene

bozdurdum

soyup götüme başıma baktılar ibnemiyim diye baktılar herşey normal askere gidenlerin ki gibi bizden haber bekle evine yazı gelir dediler ebruya durumu anlattım
 
başladı ağlamaya ya doğuya gidersen ya sana bişey olursa
vay beni unutursan

yok böle olursa diye bütün karamsarlıkları gün yüzüne çıkardı benim de götüm tutuşmadı degil amk
biraz zaman geçti ebru alanyaya döndü iki günlüğüne
beraber geçirdik

müşteri sayısının az olması sebebi ile

rahat rahat gezebildik ama

gündem konusu askerlikti

iki gecenin birinde beraber yattık diğerini ailesi ile geçirdi
3.sünüde yine ankara yollarında

o gittikten bir kaç hafta sonra sonuçlar belli oldu şubat 23 te askersin olm kelebek diye bir yazı geldi
15 ay eben sikile vatanın kıymetini bilesin

akan kanların azizliğini kavrayasın diye seni de alacağız dediler

askerdik ama nereye

amasya çavuş talimgah

hemen asker moduna geçtim saçlarımı kestirdim 3 numaraya saçları kestirince
babasına da açıkladım durumu çok şaşırdılar
sanki ben sünnetsiz bir cavur turistiyim gibi şaşırdılar
 
tepki bile veremediler ebruyla konuştuk gelmemesini söyledim ankarada ineceğimi
onunla günü geçireceğimi

sonra amasyaya gececeğimi söyledim anlaştık
bütün kabile ve arkadaşlarım beni uğurlamaya gelmeden önce bin bir kişi bana askerlik anısını anlatıp tavsiye verdi
çoğu dayak yemeden geldiğini artislik yaparak anlattı nelere dikkat edilmesi gerektiğini hepsi söyledi gideceğim gün
cebime paralar sıkıştırıldı annem ağladı
havaya atıp düşürmeden tuttular
ve başladık amasya yolculuğuna ilk mola ankarada olacaktı benim için







**genelde ebrunun katettiği kmler geçildi ve ankaranın buz gibi olacağı

verilen molalardaki hava soguklugundan belli oluyordu

normalde sabah altıda orda olmam gerekirken

saat 6 30u buldu

garip yerlerde yolcu indiren şoföre ettiğim küfür cehenneme reserve yaptırdı
 
sonunda elimdeki kücük bir valizle ankaraya indim hem sabahın hem ankaranın hem de kışın sogugunu ebruyu görünce unuttum
kafamda bere vardı

otogarın içinde sıcak bir yere geçtik kafamdaki bereyi çıkarınca ebru saçlarımın halini görüp
ağlama ihtiyacı hissetti

benim onu teselli etme ihtiyacı hissetmeme sebeb oldu tekrar tekrar konuştuk
askerlik olayını

ama artık yapabilecek bir şey yoktu askerdim artık
onun bana hediye ettiği telefonu çıkarıp ona teslim ettim

almak istemedi ama

askeriyeye telefon sokmanın yasak olduğunu söyleyip

ikna ettim

neden getirdiğim konusunda bana yine kızdı telefonumdaki bir kaç önemli numarayı bir kagıda yazıp telefonsuzluğa da alışmaya başladım
neyin nasıl olacağını bende tam olarak bilmediğim için

ebruya oraya gidince sana bilgi veririm dedim görüşmelerimiz konusunda

-bana mektup adresini de ver oraya gidince dedi

kendi yurt adresini de telefon numaralarını kaydettiğim kagıda ekledi

tek korkusu benim amasyadan sonra
 
doğuya gitmemdi

bir de beni 3 ay göremeyecek olması

birer tost yedik

hava dışarı çıkılıp gezilemeyecek kadar soguktu

zaten öğlen 12 gibi amasya otobüsüne binmem lazımdı o zamana kadar oturduk konuştuk
ebru tek kişilik

askere uğurlama töreni düzenledi benim için hem annem oldu ağladı
hem arkadasım olup en büyük asker benim aşkım dedi belki havaya atacak kadar gücü yoktu ama
onun sevgisi ile zaten havalarda uçuyordum otobüse binmeden önce bana bir zarf verdi bu nedir dedim
-oraya gidince aç lütfen dedi sevgilim olarak sarılıp ankaranın acımasız soğugu
ebrunun gözyaşlarını suratımda dondurdu beni öpmeye çalışırken askere gittiğim için hiç korkum yoktu
hiç üzülmüyordum

ama ebruyu orda öylece bırakmak

aşkın vicdansızlığından başka birşey değildi otobüse binip hareket edince
kendi kendime kaldım

artık ne bir işim ne de sevdiklerime yakın olma şansım vardı
 
ebrunun verdiği zarfı açtım

bir adet muska

kocaman kagıdın içine sarılmış benim bir maaşım ve o kagıtta yazan tek bir satır
-sanma ki karşılıksız verdim.bu bir borçtur. seni seviyorum askerim zaten benim param vardı
olmasa bile sevgiliden para almak hoşlanmadığım birşeydi hem de öğrenci olan bir sevgiliden
hem de benim bundan hiç hoşlanmayacağımı bilen bir sevgiliden otobüsteyken mesaj yazma şansım yoktu
amasyaya gitmeyi bekledim otogarda inip
kendi kendime boku yedin olm kelebek bu sogukta askerlik mi yapılır amk dedim askerlik boyunca binlerce kez kullanacağım kulube kartlarından bir tanesini alıp ebruyu aradım
-zarfı geri gönderiyorum ebru dedim

-nasıl geçti yolculuk dedi

-iyi geçti burası karlı. zarfı geri gönderiyorum dedim

-burası daha da bir sogudu sen gidince dedi

-ebru zarfı gönderiyorum dedim

-bende seni çok özledim.ne zaman teslim olacaksın dedi

-hiç hoş değil yaptığın var benim param dedim

-hadi biterse beni arayamazsan. sesini duyamazsam. hadi çalarlarsa sende ki parayı. dursun bir kenarda işte bana borçlanmaktan neden bu kadar korkuyorsun dedi

ben telefonla konuşurken inzibatlar da enseme çöktü zaten kulubenin başında beklemeye başladılar
 
baktım ebru ile bu konuyu konuşmak bir tartışmaya yol açacak hiç lafdan anlar gibi değil
-tamam benim gitmem lazım dedim

-kendine iyi bak lütfen beni aramayı unutma seni seviyorum dedi.

ben sadece

-bende seni seviyorum diyebildim

kapattım telefonu

inzibatlara aç olduğumu söyledim

askeriyede verirler yemek dedi bi kaç don atlet alayım dedim onu da verirler dedi
baktım adamlar kararlı beni götürmeye

çarşıya çıkamayacağım bi kaç ay müsade edin gezeyim traj köpüğü bıcağı falan alayım dedim kaçacak olsam buraya gelmem dedim
nafile beyler aldı adamlar beni

arabaya götürüp diger askerler adayları ile beraber götürdüler
kışlaya anababa günü
kilodun içine kadar aradılar

yiyecek içecek hiç birşey almadılar

daha sonra

evrak bölümüne gittik kayıtlar alındı
sıraya geçtik
 
bütün askeri elbiseleri yüklendim

zaten sadece onların verdiğini taşıma ölümdü bi de üstümde hiç hazır olmadığım
o kıyafetleri giydim

botları taşımak zaten başlı başına zulüm sağdan soldan emir yağıyor
yürü bekle ilerle konuşma takip et sırayı bozma
vay amk asker oldukya lan

84 gün geçireceğim bölüğe geldik parmak izi kayıt falan derken
uykusuzluk yogunluk ayrılık acısı iyice bitkinleştirdi beni

çevremde bir sürü dertli ve ne bok yiyeceğini bilmeyen 20 li yaşlarda askerler vardı eli belinde gezen kıyafetlerinde ne anlama geldiğini henüz bilmediğim rütbeler vardı onları görünce biraz doğruluyordum ne olur ne olmaz diye
500 kişiye 6 tane telefon yeter mi amk. millet hayat hikayesini anlatıyor sanki bi konuşmaya başlayan bırakmıyor

ebruyu arama işi yalan oldu

aksam iştiması için toplandık çünkü

vay şöyledir vay böyledir anlattı durdu amk. komutan yemeğe gectik
karnımı doyurdum

telefona koştum ama yine dolu bekle bekle yok
ben biraz geç gidenlerden olduğum için

sonradan gelenlere gece gece silah teslim ettiler
 
neymiş yarın sabah komutan kontrol edecekmiş silahla bi kaç hareket gösterdiler
ama bi kaç hareketi öğrenmek

bazı sığırların kafalarının hala memleketlerinde olduğu için iki saat sürdü
tam olay bitti telefon açarım dedim millet deparla koştu telefona
kararlıydım bekleyecektim sıranın gelmesini tam sıra azalmışken
bu defa yat iştiması başladı

koğuşa girdik dışarı da çıkarmadılar yatağa yattım
yorganın altına girdim ağlıyordum ama sinirimden
kız o kadar merak etti bir arayamadık diye

gece saat 3 oldu birisi kaldırdı beni ne oldu dedim nöbetin var dedi
ananın amı amk.ne nöbeti

botluk nöbetiymiş koğuşun dışında bekle dediler

bi yere gitme dediler eşofman terlikle çıktım kamuflaj bot giy dediler
 
ne kadar durcam dedim bi başla bakalım dediler geçtik nöbete
saniyeler bile ölüm amk.

1 saat sonra beni kaldıran yine geldi başkasını kaldırdı

tamam sen yat dedi banada

bi sigara içebilir miyim dışarda dedim yasak dedi
telefon açabilir miyim dedim

yasak dedi

anneme babama haber veremedim dedim

acıdı bana aç dedi

gecenin 4 15 inde ebruyu aradım defalarca çaldırdıktan sonra uyandırdım
bütün isyanlarımı dile getirmek istiyordum ama üzülmesin diye herşey çok iyi
sıra gelmedi o yüzden arayamadım dedim

o uykulu uykulu seni seviyorum dikkat et beni unutma gibi seyleri tekrarladı durdu telefon konuşmasını bitirip iyice dertlendim
baktım dışarda sigara içenler var bende çıktım
ben nerden bileyim amk. onların üst devre oldugunu

kule nöbetinden geldiklerini yanlarına gittim
ateş istedim
 
hemen makaraya sardılar

vay toruna bak ateş istiyor dedesinden diye dedenin amk piç ver işte dertliyiz
pardon dedim döndüm gidiyordum

-nerelisin dedi bi tanesi

-antalya dedim

-neresinden dedi

-alanya dedim

-bilirim alanyaya tatile geldim dedi

verdi ateşi vay amk ne kadar sevindim

hava soğukken sigara içmesi de bir ayrı zevkli oluyor

soguğun agzından çıkardığı dumana bir de sigara dumanı ekleniyor dolu dolu içiyon sigarayı

bi kaç soru sordu şurayı bilir misin burayı bilir misin diye bilirim tabi amk. göt kadar yer alanya






**ben bilirim filan derken. başka bir dede benimle konuşana
-siktir et şu piç torunu siktir git lan sen de yat amk. dedi

-iyi geceler dedim gittim yattım bir saat uyumadım bile bagırıyorlar amk. koğuş kalk diye
en iri sesli bi angut seçmişler bağırsın diye

ilk gün heyecanı olduğu için yataktan fırlayarak kalktım askerliğin bana göre en boktan yanı
 
her sabah traş olmak

sabahın köründe buz gibi suda buz gibi havada

traş ol üstünü giy kahvaltı yap silah al
iştimaya geç hepsi zamanla yarış gibi gerekli sayım yapıldıktan sonra
amasyanın karla karışık topragında 500 civarındaki askerin ayak sesleri eğitim alanına doğru çınlamaya başladı

daha sonra sıkıntıdan saydım kaç adım olduğunu 3500 adım günde 4 kere katediyoruz
yemeden içmeden 14bin adım eder ilk günler herkes birbirine saygılı sevecen yaklaşıyor
nerelisin geyikleri

birbirini tanıyor olabilme ihtimalleri en çok konuşulan konular arasında işin ciddiyetini
askerliğin gerçekten annelerin ve sevenlerinin meraklanacagı kadar zor oldugunu ilk gün ki kışla hopörlerinden yapılan
şehit asker için bandonun çaldığı bir marşla öğrendim insanın içini acıtıyordu o borazandan çıkan melodiler derin hayallere sokarken
acaba benim için de çalacaklar mı bir gün diye ister istemez korkuyordu insan umarsızca boş boş geçirdiğin günler için kendine isyan ediyordu insan
anneye yapılan saygısızlıklardan dolayı duyulan pişmanlık

kırdığın kalblerin hesabını dönünce ilk iş olarak özür dilemek olarak söz veriyordun kendi
kendine
 
ince çizgideydin bi kaç ay sonra
risk bölgesinde olup hain bir saldırıda veya cesurca vatan ugruna ölecektin belki vatan için çok degerli olup şehit sayılacaktın ama
peki ya seni seven gönüller şehitliğimi isteyecek miydi

ilk gün fazla sıkmadılar mangalara ayrıldıktan sonra manga komutanı ile tanışma kendini tanıtma
yürüyüş dönmeler

aksam üzeri bölüğe döndüğümüzde

herkes birbirine kaynaşmaya başlamış konuşuyor kantinde çay sırası bekliyor ama benim beklediğim yer yine telefon kulubesinin önüydü
birinci hedefte bu defa ebru değil annem vardı

onunla konuştuktan çok iyi olduğum ve herşeyin çok güzel gittiği yalanını attıktan sonra ebruyu aradım
ama cevap vermedi

sırada bekleyenler de mız mız etmeye başlayınca çaresiz bıraktım aramayı dışarı çıktım
yalnız bir köşeye oturdum bir sigara yaktım
üzerine askeri kıyafetin hiç yakışmadığı uzaktan bakınca dert manyağı olduğu belli
sigarayı içine çekişinden ve cigerlerinden dışarı bırakmayı unutmasından aklında birinin olduğu apacık ortada olan birisi

yanıma oturdu
 
merhaba topraam dedi ama

o aksanla benim toprak olma ihtimalim sıfırdı

merhaba dedim sigarası bitmemişti ki sigara paketini çıkardı içer misin dedi
yok var benim sağol dedim

yanlış anlamayın piçler ama kısa marlborodan başka içmem vay amk içmem demeseydim keşke
keşke boğazım sikilseydi o sigarayı içseydim de

ne kadar derdi varsa dinlemeseydim

vay amk. herif garibanlıktan bir başladı aşkına işine gücüne anasına babasına ne varsa anlattı zaten dertliyim amın cocugu bi de sen anlatma diyemedim lan
acıdım bile piçe sevgilisi bırakmış
zaten sevdiğinden de emin değil

bana sordu ee sen anlat diye

baktım bi de ben anlatsam özlemimi askeriyeden firar edip amasyada kafa çekecez ben çok zengin piçiyim dedim
alanyalıyım

her hafta bir karı gecede iki tane değiştirdiğim zamanlar bile oluyor dedim

amacım itici olmak benden uzaklassın da sürekli dertlerini anlatmasın onu mu dinleyeyim
amk

vay be hacı bende gelsem alanyaya beni de gezdirir misin dedi

vay amk demin ki dertli manyak gitti amsalak bi asker çıktı karşıma
 
gel dedim ayarlarız karı kızdan bol ne var amk dedim valla mı dedi
baktım gelecek amk. benim gitmem lazım çorapları yıkayacam dedim dur bende yıkayayım dedi
hay amk yapıştı lavuk bana

ilk asker arkadaşıyım sonuçta gittik karı gibi çorapları yıkadık dişleri fırçaladık
yat iştiması için koğuşlara geçtik

millet koğuşlarda birbirlerinin yataklarına konuşlanmış yavaş yavaş grublanmalar başlamış
dogulular karedenizliler ankara ve cevresinden olanlar

artis piçler

garibanlar

hepsi grublanmış benim ki de bana sardı
hacı yorgunum yatacam dedim

eyvallah dedi

sayımlar yapıldıktan sonra yine yattık gece birde yine kaldırdılar
amk kogusta elli kişi var bu sıra bana her gece nasıl geliyor onu da anlamadım

ama kime hesab soracan hızlı hızlı giyindim benden önceki nöbetçiye
bi lavaboya gidip geliyoum dedim
 
direk telefona koştum ebruyu aradım

biraz daha canlı bir ses tonuyla konuşup herşeyin güzel gittiği ambiyansını yaşatmak istedim
telefonda

bu saatte niye ayaktasın dedi seni aramak için kalktım dedim iyi konuşalım o zaman dedi
dedi ama yalanın ortaya çıkmasına ramak var amk nöbetçi birazdan bagıracak nerde kaldın
diye

günler nasıl geçiyor yoruluyor muyuz.zor mu

komutanlar iyi mi?arkadaslar nasıl? kötü davranıyorlar mı?

sevgili şefkati içeren tüm sorularına

herşeyin güzel gittiği yönündeki söylemlerimi bildirdim biraz olsun sevinmiş gözüküyordu
en azından rahatlama vardı

bu duruma bende sevindim

henüz askere geleli çok az olmasına rağmen şimdiden başlamıştım az kaldı diye onu teselli
etmeye

sonra aniden kapatmam gerek komutan çağırıyorum dedim

hızlı bir seni seviyorum muhabbetinden sonra yavaşca avizeyi kapattım ulan bir telefon olsada sabaha kadar mesajlaşsaydım
askeriyede telefon kullanılamaz diye oy verenlerin telefonları çekmesin inşallah

mal gibi kandırıldığımı hissederek gerekli mercilere küfür ederek nöbeti tuttum ama her işte bir hayır vardı lan ebruyla konuştum
onun gülümseyen sesini duydum amk. daha ne olsun







**ikinci gün kalkışımda da aynı gürültüyle kaldırıldığımı görünce
 
askerlikte adam akıllı kaldırılmanın olmadığını farkettim oysa ebru beni öyle mi kaldırıyordu beni
üstünü başını giyinirken ufak tefek mırıldanmalarda başladı artık millette küfür seslerinde yükselmeler başladı
üstümü giyinip dışarı çıktım botları giymek için elimde boya ile ama botlar yok amk.
benim kinin yerine koydukları bot benim ayak numaramdan 3 numara büyük herkes botunu giyince bekledim acaba artar mı bi tane ayak dengim bot diye ama nerde amk.
çaresiz giydim

kim bilir kim giymişti daha önce ayagında hastalık var mıydı
adım atarken bot ayaklarımdan önce yere değiyordu ben bir kaç saniye sonra yere bastığımı farkediyordum
vay amk o kadar da demişlerdi bana botunun içine ismini yaz diye ben nerden bileyim o kadar midesiz insanlar olabileceğini amk. zamanla neler kaybolmadı ki
adam diş fırcasını çalacak kadar büyütmüş işi amk

o dişlerinin amk. bırak sarı kalsın da çalma daha fazla adam olursun bu adamlarla aynı yerde askerlik yapmak zorundasın
askerlerin götü yavaş yavaş kalkmaya başladı herkes kendi kimliğine bürünmeye başladı
bunu farkeden komutanlar dizginleri eline almaya başlayınca sürünmeler
istikamet yemeler
 
şınav cezaları gibi tek emirle toplu sexler yapmaya başladılar askerler tarafından suçlular tespit edilip
salaklığından ve beceriksizliğinden yapamayanlar hoş karşılandı piçliğine bilerek yapmayanlarda
ağırlıklı kesim tarafından anasına avradına selam edildi daha 4 üncü gün kamuflajın dizleri parçalandı
zaten buz gibi havada sürünmek ne demek askere gitmeyenler henüz bilemez kamuflaj kardan ıslanırsa bide
o günden hiç bahsetmeyin her yerde sıra beyler
çay içeceksin kuyruk

verilen molalarda kantine koş kuyruk silah alma ve bırakma işleminde kuyruk banyoya girme kuyruk
yemek alımında kuyruk

telefonda kuyruk

amk milletin arkasında beklemekten ibneye çıkacak adımız sabah mıntıkları öğlen mıntıkaları
buz gibi zeminde izmarit toplamak ellerin buz tuta tuta
o izmariti atana ana avrat küfür etmek bir de hiç sigara içmeyenlere acımak
arasıra kışla fırınından satılmak için bölüğe gelen lahmacuncudan lahmacun almak

çayın plastik bardakta da tat verdiğini bilmek ince belli bardağa hasret kalmak
 
sivil hayatta yüzüne bile bakmayacağın adamların sana verdiği emirleri harfiyen yerine
getirmek

aldığı rütbe ve benden bir kaç ay önce askere gelmiş olmanın verdiği göt kalkmasını sineye çekmek

o yaşta evlenip de askere gelen karısını çocugunu veya doğacak olan cocugunu memlekette bıranların dertlerini dinlemek

komutanlık saatlerinde uykunun götünden akması

gün eğitimi bitince saat 8 de ayakta kalacak halinin kalmaması

botların içinde şişmiş ve beyazlaşmış ayakların

sadece yeni aldığın gömleğin iğnelerini çıkarırken kullandığın iğneyi apış arası patlayan ve dizleri parçalanan kamuflajını dikmek için kullanacağın

çavuş olmak istiyorsan atışlarda görev ifa şartlarını yerine getirmek

silahla koşmayı öğrenmek hemde belirli bir zaman diliminde

kuzey yıldızını siktir et karıncanın hangi yöne yuva yaptığını bilmek

silahı bir dakikadan daha az sürede sökmek gözünü kapatınca bir dakika daha avans almak manga nasıl hareket eder nasıl emirler veririr uygulayarak öğrenmek
bedeninin binbir eziyetle eğitim adı altında sikilmesine izin verip bunun merhamet duygusunu azaltmak için yapılan bir eğitim olduğunu düşünmek

hep bir ağızdan çok gür bir sesle gündoğdu marşını söylerken tüylerinin diken diken olması verin lan beni o teröristlerin arasına hepsinin amk gazına gelmek
bırak konuşmayı sıçmayı bilmeyen adamlarla asker arkadaşı olmak zorunda olmak milletin ilgi toplamak için attığı yalanları dinlemek
karı kız konusu açılınca ağzı açık amsalaklarla muhattab olmak

sevdiğini kalbine gömebilmek aşkını içinde yaşamayı öğrenmek sürekli onu düşünmek
ne yapıyor oldugundan istediğin zaman haber alamamak
 
beni düşünüyor mudur benim onu düşündüğüm kadar sorusuna düşünüyordur elbet deyip
kendini teselli etmek

batan güneşlere sevinmek

akılda bir soru ile acaba beni bekler mi diye

gün boyu akılda kalan tek görevin telefona koşup yardan haber almak

terhis olan dedeleri görünce vay amk harbiden bitirdi gidiyor lan adam demek saçma sapan askerlik düşecekmiş geyiklerine inanmak hayal kurmak
ben ne yapıyorum dercesine dagların tepesine tırmanıp elde kazma kürekle x v z çukurları kazmak
hiç hasta olmadığın halde revire gitmek için götüm başım ağrıyor demek

gittiğin revirde neyin var amk denildiği zaman verdiğin cevaba göre kontrol edilmeksizin ilaç
sahibi olmak

sadece aklıma gelen ilk izlenimlerim geçen bir kaç hafta içinde

ebruyu görme ona kavuşma hayallerimi yaklaşan yemin töreni sonrası yatılı izin alabilme ihtimalim canlandırdı

babamı arayıp yalvardım gel diye

al beni kurtar şurdan diye

ilk başlarda olmaz desede sonra ikna ettim

ebruya da fırsat bulunca telefon açtım gelebilir misin diye

gelirim dedi

gelirim cümlesi bana 3 paket sigaraya maal oldu beyler sevinçten önüme gelene vermişim
birden saymam gereken şafak sayısı azaldı benim için şafak ebruyu görmekten ibaretti
ben alanyada o ankarada iken de sayırdum zaten askerliğe iyice alışmaya başladım
baktım tek başıma mal mal düşünerek zaman geçmiyor
 
bende işi piçliğe vurdum

bi kaç am göt meme hikayesi anlatıp çevreyi genişlettim yemin törenine kadar sayılı fırlamalardan biri haline geldim
yemin törenine kadar var amk ben bu yaşıma kadar hiç yürümemişim hissi veren tören yürüyüsü tören rahatı tören otu boku ne varsa öğrendik
ve zaman o güne geldi aileler içeri alındı
tribünlerdeki yerlerine geçtiler

20bin asker o gün yemin etti

namus şeref ne varsa vatana teslim ettik

yemin sonrası babam bölüğe kadar gelip beni aldı ebruyla dışarda buluştuk
kalabalık olduğu için sadece sarılabildik

ama bana acır gözlerle bakması hala aklımda

4 kilo vermiştim

ebrunun babası da gelmişti babamla beraber iki gecemiz vardı
cuma ve cumartesi

iki baba bir öğrenci kız bir asker oğul

**amasyaya ebrunun babasının getirdiği araba ile döndük babalar önde biz arkada gizliden gizliye sarılmalar
el ele tutuşmalar

sessizce kahkaha atarcasına gülmeler

iyiydik yani ebruyla

eee anlat bakalım asker diye girdi askerliğe babası ebrunun
 
biraz anlattım

komutanlar çok iyi arkadaşlar çok iyi eğitim çok iyi herkes saygılı birbirine kimse üzülmesin dimi ama
amasyaya geldik

topu top bir caddesi var zaten

eskişehirin porsuğu istanbulun bogazı misali şehri ikiye bölen bir nehir var en büyüğünden
ortalık harbi ana baba günü

çünkü tüm anne babalar asker evlatlarını almışlar hasret gideriyorlar

arabaya uygun bir park yeri bulduktan sonra

biz de nehir boyu biraz yürüdük topluca aç olduğumuza karar verdik
ebrunun babası degilde kendi babamdan tırsıyordum

çünkü ebruya çok yaklaşınca ne yapıyorsun dercesine bakıyordu yemek yemek için bir lokanta tarzı yere gittik
ebru bana garip garip bakıyor sonra da gülüyordu belli ki yalnız kalsak söyleyecek çok şeyi vardı
ben hala sivile alışamadım babama bile komutanım diyordum yanlışlıkla dil alışkanlığı amk makaralarını da yapıyorlardı benle
yemekte de benim askerliğe geldi yine konu

o nasıl bu nasıl sorup duruyorlar

ben hiçbirine ebruyu üzme ihtimali olan cevap vermedim ebemin tecavüze ugradığını hep kendime sakladım
yemeği yedikten sonra hesab kavgasının galibi duygu sömürüsü ile babam oldu bırakın da oğluma bir yemek ısmarlayayım diyerek
 
sonra gündüz vakti nehrin diger tarafında canlı müzik yapan bir yer vardı oraya gittik

yine her yer askerlerle dolu bizde oturduk bir kenara
ince belli bardakta çay söyledim

tamam çayı özledik eyvallah da canım acayip bira çekiyor amk alkolsüzlükten karaciğerler çalışmaz oldu
boşuna taşıdık amk







**böbreklerden öğütülerek geçen soğuk bir bira

aklıma soktum bi kere kışlaya dönmeden içmem lazım

ben askerlikten bıkmışım bana hala askerlikle ilgili sorular soruyorlar baktım olacak gibi değil amk
hem babama hem ebrunun babasına siz nerde yaptınız askerliği diye yıktım muhabbeti onlara onlar anlattıkça anlattı
yok şöyle dayak yedim

vay şu komutana şu postayı koydum onlar anlattı ben dinledim
ellerim masanın altında ebrunun ellerinde kulağım emaneten onlarda
ruhum hala asker aklımda ebruya doya doya sarılmak bi de bira var
babamlara siz gidin demek bile aklıma geldi
 
giderler mi amk

ordan kalktıktan sonra

babamların önceden tutup eşyalarını bıraktıkları motele gittik babama içten içe kızdığım oda taksimini görünce
beni yanına almış

ebrumu da babasının yanına vermiş eh amk tatilde öyle miydi
planlarda bozulmalar meydana gelmekte

kurduğum hayallerin üzerine en azından acil bir şekilde soğuk bira içmem lazımdı pederin yanında da bira içmiyorum
adam oğul sevgisinden beni bırakacağa da benzemiyor kız orda bekliyor
öpemiyorum sarılamıyorum

ama amk'un zamanı öyle hızlı geçiyor ki askeriyede geçmeyen zamanın aksine adam düşünmez mi amk
bunlar sözlü biraz yalnız bırakalım konuşacakları vardır diye
babam telefonu açtı annenle bir konuş dedi
ağlaması gereken benim o ağlıyor onu da teselli ettikten sonra babamın telefondan ebruyu aradım biraz babamdan uzaklaştım
 
**ebruya

-nasıl yalnız kalacaz biz yaa dedim

-bilmiyorum ki yanındayken daha çok özlüyorum seni dedi

vay amk hakaten nasıl buluşacaktık

kafam durdu amk

milyon tilkilerin dolandığı kafa 1 tane tilkiye hasret kaldı beynimi sikim

-en son ihtimal babaları uyutmak ebru başka bir plan geliştirebilirsem haber veririm sana
dedim

-off bekleyemem akşama kadar dedi

-valla bende bekleyemiyorum ebru. çok özledim seni dedim

-hadi ya böyle odalarda duracak mıyız al babanı bi yere gidelim de en azından yanında olayım
dedi

dogru lan amk neden ayrı odalarda mal mal baba evlat oturuyoruz ki

-hadi babanı al da gelin aşşagıya biz bekliyoruz dedim yüksek sesle ki bizim peder de duysun bir süre sonra otel önünde buluştuk
ebru sanki ilk defa görmüş gibi yine sarıldı bana sarılmakla kalmadı sarılı kaldı bir süre
yine aynı nehir yine aynı cadde
yine aynı kalabalık yürüdük

ebrunun babası bu defa benden diyerek bizi bir restorana götürdü içecekler sipariş edilirken
laf açtım

isterseniz siz bira için diye ebrunun babası anladı durumu canın bira mı çekti yoksa diye
 
çekti tabi de nasıl içecen amk kim kimdir etrafta tehlikeli olabilecek rütbeli var mı bilmiyorum ki bişey

zaten saçlardan ve faullerden kabak gibi asker olduğumuz belli

kolaya devam ettim

babamla karşılıklı birer bira içtiler

yemek sonrası tavla duellosuna davet edildim ben unuttum babamla oynayın dedim
bana bulaşmasınlar diye de babama
-hadi baba artislik yapıyordun yok böyle iyiyim yok şöyle iyiyim oynayın bakalım dedim







**tamam oynarız dedi

tavla ve nargile olan yere geçtik

onlar tavlaya daldılar biz ebruyla konuşma fırsatı bulduk

-iyi misin gerçekten dedi ebru

-evet iyiyim sen yanımdasınya dedim

-çok özledim seni derken kafasını da omzuma koydu

iyice dertlendim amk

babama bir bira içebilir miyim desem mi demesem mi derdine düştüm zaten sigara da içemiyorum yanında iyice krizdeyim
kalkıp gidip bir yerde sigara içmek için bahane de yok

baktım olacak gibi degil

ne olursa olsun dedim

-biz biraz yürüyebilir miyiz dedim babaların ortasına koydum lafı ebrunun babası keyfinize bakın çocuklar dedi
 
peder ses cıkarmadı

-hadi ebru dedim hareketlendim ki babam durun gitmeyim diyemesin

dışarı çıktık

-ebru çok acil yapmam gereken şeyler var dedim gülerek

-nedir dedi

-sigara içmek bira içmek seni doyasıya öpmek

-sigara içersen beni öpemezsin dedi

-iyi hadi yürü o zaman dedim

ara sokağın birisine girip ebruya içmek isteyip istemediğini sordum istemedi
şişe en meşhur türk birasından aldım iki tane

birisi direk kafaya diktim

tek seferde 50 cl kilo aldım

ikicisini sindire sindire içme taraftarıydım ki ebru tokadımsı lafı yapıştırdı
-demek bira dudaklarımdan daha tatlı geliyor ayıp etmişmiydik evet kesinlikle
derler ya alkol zararlıdır alın size bir zararı daha

5 dakika yalvartıp

6 7 kez öpme denememi reddetti restini restle gördüm
-madem öptürmeyeceksin bir sigara yakayım dedim

-o zaman şansını tam kaybedersin dedi

-biraz şansım varsa neden bu kadar uğraştırıyorsun o zaman dedim

-kırdın ama beni dedi
 
-tamam kırık mırık kabülümsün öpeyim hadi dedim

-sensin kırık öptürmüyorum dedi

-ebru vakit azalıyor dedim

-haketmedin dedi

amk uzattıkça uzatıyor bira şişesini yere bıraktım iki elimle belini kavradım kendime çektim
vücutlar birleşti ama o kafasını geri çekiyordu bir elimi belimden alıp ensesine götürdüm
boyun kasları dayanamadı askeri eğitimli kol kaslarıma







**ilk bir iki denemede ağzı kapalı kaldı ama sonrasında eskisi gibi
özlenen beklenen öpüşme gerçekleşti bana çektirdi mi çektirdi
o kadar uğraştıracak ne vardı amk bir öpüşme için küçük bir piçliği hak etti mi?fazlası ile
o da tam öpüşmekten zevk almaya başladığında kafamı geri çekip ondan ayrıldım
-ne oldu dedi

-sigara yakacağım yeter öptüğüm dedim

askerde dayak yememiştim o güne kadar ama hala askerdim ve ilk tokatlayan komutanım ebru
oldu

vay amk askere dokunmak 6 aydan başlar
 
sonra hemen sarıldı özür dilerim dedi ama tokadı yedik bi kere baktım ağlamaklı oldu
gülümseyerek

-şakaydı ya gel buraya dedim

yine öptüm

ama onun öpüşme zevkinin ırzına çoktan geçmiştim

-hadi gidelim merak ederler dedi

dönüş yolunda bir sigara yaktım

3 4 fırt çektim ebru elimden alıp attı bizimkiler tavlayı bırakmış bizi bekliyorlar birer çay daha içip kalktık
amaç pederleri uyutup buluşmaktı

otele gittik

ebruyla sarılırken uyuya kalmama anlaşması yaptık odaya geçtik
peder tutturdu duş alacam diye hay amk zaman geçmiyor
vay köyde şöle oldu biliyon mu vay şu öldü duydun mu
yok şu kocaya kaçmış şu iş şöle
alanyaya şunu yaptılar anlattıkça anlatıyor adam
-tamam hadi baba yatalım uykum geldi dedim ama numara degil harbiden geldi sabahın köründe kalktık amk kolay mı?
 
bekle allah bekle

yattığı yerden konuşuyor adam

öbür tarafta ebruların durumu nasıl onu da bilmiyorum

ben uyumuş numarası yapıp konuşmalarına cevap vermemeye başladım biraz sonra bir horultu kopunca anladım ki gitme vakti geldi
hafiften kalkıp telefonu aldım pederin ebruya mesaj attım
-durum nedir diye

cevabı beklerken ağaç oldum

-yattı. diye mesaj gelince

-tamam odanın kapısının önünde bekliyorum seni dedim onların kapı önüne geldim
o da beni bekliyordu bi dakika ama
nereye gidecektik ki?

hiç bir yere gitmedik beyler

koridorda sessizce
biri kapıyı açar mı korkusu ile

dudaklardan çirpen seslerden sonra daha sessizce öpüşmeye çalışarak

duyulan en küçük seste biraz aralanıp berkemal hissettiğimizde tekrar devam ederek beklediğimize degen bir zaman dilimi yaşadık






**odalara geçme zamanı geldiğinde herkes memnundu geceden
 
son bir buse ile ayrılıp odalara döndük

bir kaç zaman süren yaşanmışlık sevinci ile uykuya daldım gecenin bir tanesini geride bıraktık
ben askeriyeye alışmışlıktan öyle fazla uzun uyuyamadım erkenden kalktım amk. ortada koğuş kalk diye bağıran birisi de yoktu ama kalktım işte
kalkıp üstümü giyinirken benim çıkardığım sese peder de uyandı

duş almam gerekiyordu beyler gece ses çıkarmayayım diye almamıştım ben hemen duşa girdim
duştan çıkıncaya kadar ahali planları yapmış kahvaltıya gidiyoruz
askeriyede botluk nöbeti gibi bekledim ebrunun hazırlanmasını sonra hep beraber kahvaltı yapılabilitesi olan bir yere gittik tamamen asker style menemen söyledim ben özledim amk
ebruyla birbirimize bakarken dün geceki haylazlığımızı hatırlıyor gibiydik utangaç gülümsemelerimizden

kahvaltı faslı bittikten sonra çaya doyuncaya kadar çay içtim yine bilindik ne yapsak muhabbetti başladı
bu sırada kahvaltı yapılan yerden de ayrılmıştık

30 dakikada her yerini gezebileceğiniz amasyanın o işlek caddesinde ebrunun babası gözüne
bir hamam kestirdi

hamama mı gitsek konusunu açtı ebrunun gitme şansı yoktu
ne işi var erkeklerin arasında

babam fena olmaz deyince siz gidin biz ebruyla dolaşaduralım biraz dedim sonra yine burda buluşuruz dedim
benim pederin durumdan haberi yoktu ama
 
ebrunun babasının bizi yalnız bırakma anlayışı içerisinde olduğu belliydi hadi madi diye ısrar ederek babamın da gönlünü aldı onlar hamamda kaldı
1 saat sonra görüşürüz diye ayrıldık onlardan

onlar hamama girer girmez ebruya bir saatimiz var dedim

-bi yere gidip oturalım mı dedi

-otel odasına gidip oturalım dedim

-böyle direk söylemesen dedi

vay amk ebru auta çekecek şutumuz mu var amk. topu topu 1 saat işte

-otele gidelim mi ebru dedim

-ne yapacağız dedi çok yavşak bir ses tonu ile

-gidince kararlaştırırız dedim

tuttum elinden başladık yürümeye otele doğru

genelde önde yürüyen bendim onu asılarak çünkü acelesi olan ben gibiydim

otele geldik anahtarı aldık odaya çıktık
hakan şükürün dünya kupasında rekor saniyede erken attığı gol gibi gerçekleşti herşey ama daha maç bitmemişti 60 dakikalık müsabaka devam etti
sonra çarşıya geri döndük bende bir yüz gram civarında bir azalma ile

ben artık rahatlamış bir şekilde hamamın önüne gittim babamlar da rahatlamış bir şekilde hamamdan çıktı

hamam çıkışı biraz gezdikten sonra öğlen yemeği yedik

amasya kalesine gezmeye çıktık

araba ile çevre köylere de gezmeye gittik annemle yine konuştum.
patronun telefondan iş arkadaşları ile görüştüm
 
akşam oldu

askerlikten bir gün daha azalmıştı ama ebru ile veda ma da bir gün daha yaklaşmıştık son gecemiz olacaktı
ertesi gün beni en geç 17 de teslim etmeleri gerekiyordu

akşam yemeği için yemekler yendikten sonra yine oturup konuşulabilecek bir yer bulduk o gece bira içme peşinde degildim
sigara ihtiyaçlarımı wc ye kaçarak giderdim

tek isyanım kalmıştı ebruyla başbaşa geçirilemeyen zaman

durumdan haberdar olan ebrunun babası tekrar tavla müsabakasına davet etti babamı

o da kabul etti panpa olma yolunda iyi yollar katettiler bu ziyarette biz bu defa gitmedik
ayrılmadık yanlarından

ebru babasını ben babamı desteklerken

atılan zara pür dikkat bakılma esnasında ben ebruya gizli yanak öpücükleri konduruyordum muhtemelen hissediyorlardı ama ne yapayım amk özlemişim
babam yenilince sıra bana geldi adam benimde tozumu aldı
ebrunun dalga geçmek için eline yine bir koz geçmişti sonra yine yorulmuş ihtiyar heyeti ile otele geçtik herkes kendi odasına
dünki plan geçerliydi ama

bu defaki adres koridor değil nehir kenarında bir yer oldu

havanın serinliğini birbirimize sarılarak bir bankta oturarak ısıtmaya çalıştık konuşulası çok şey vardı ama genelde ikimizde susmayı yeğledik
çünkü konuşmalar muhtemel gözyaşlarını da beraberinde getirecekti
 
geç saat olunca otele döndük

dışarda bankta kaybettiğimiz zamanın acısının hepsini kapı önünde çıkardık bir türlü veda edemedik
alı koyamadık kendimizi sarılmaktan ve öpüşmekten

nihayet ayrılmamızla benim yatmam arasında 3 dakika oynamıştır en fazla sabah kalktığımda güneşten nefret ettim amk
son gündü

ebruyla geçirilebilecek sadece bir kaç da biraz fazla bir zaman kahvaltı için buluştuğumuzda
bana son tembihler edilmeye başlandı askerlik tecrube sahipleri babam ve babası tarafından

ona dikkat et buna dikkat et diye babamın lavaboya kalktığı bir anda ebrunun babası bir zarf çıkarıp bana verdi içinde yine para olduğu belliydi
almam kesin kararım dedim

yarın maaşın bu hakettiğin para nasıl almazsın dedi

adam dogru söylüyordu aslında 23 günlük çalışma maaşını almamıştım ama istemedim almayı

zorla verdi ama

ben bırakırım sen ne yaparsan yaparsın çünkü alınterinle kazandığın para dedi mecburen aldım
sonra çarşıya gittik

beni askeri diz seviye çorapları yeşil atlet gibi malzemeleri almaya zorladılar

askeri kantinde var desem de inandıramadım illa beni rezil ettiler ebrunun yanında nerde kaldı amk o sivil boxerlar
orayı gez onu yap bunu yap derken vakit geldi beyler
 
ayrılık veda arefesindeydik
ebru sağlam gözüküyordu

beni kışlaya bırakmaya giderken

ama kışla görününce göz yaşları da erimeye başladı

elleri şimdilik yetiştirebiliyordu kurulamayı yanağını ama ben babamlarla vedalaştıktan sonra sırayı ona getirip
-askerini unutma aşkım deyince benim ellerime de ihtiyacı oldu akan yaşlar için ben görevimi yapıp sildim ama
içli içli ağlamasına tek çözüm kalan şafak sayısının bir kaç saniyeye düşmesi gerekliydi etraf zaten oğullarından abilerinden kardeşlerinden ayrılabilmeye çalışan ailelerle doluydu biz de onlardan sadece birisiydik
herkes gibi bizde ayrıldık

içeri girip üst aramam tamamlayıncaya kadar beklediler içeri geçince
ebrunun gözyaşlarını göremeyecek mesafedeydim belki ama hıçkırarak ağladığı nefes alışından belliydi

onlara son bir el salayıp asker selamını çaktım

kendi gözlerimde dolmasına sebeb oldu bu selamım ama olsun

onlara verdiğim selam öylesineydi ama sağda solda komutanları görmeye başlayınca
mecburiyet haline geldi yine yine askerdik amk
açtık götü koştuk yine komutan amcaların kıllı kucaklarına yat dese yatıyon sürün dese sürünüyon öl dese ölüyon bölüğe geldim herkes isyan
 
daha doyamamışlar ailelerine

ama birde ailesi gelmeyenler var yada gelemeyenler millet bunun polemiğini yaparken akşam iştiması herkes dönmüşmü sayımı
bir kaç geç gelen piçi ayakta bekleme ızdırabı onlar gelince mazaretlerini dinleme faslı
ordan dışarda yediğimiz yemeklere hiç benzemeyen yemek yemek sonrası askerler toplantısı
toplantı konusu olarak benim şu gelmiş

şu böyleymiş muhabbetlerinde askerlerin yeni duydukları haberleri diğerleriyle paylaşma
gereksinimi

bir köşede sessizce kalmış sigaralarında çekecek fırt kalmadığını farkedemeyecek kadar dertli
askercikler

bu gün de geçsin diye erkenden yatağa koşmuş şafak mağdurları

ve tüm bu olup bitenleri izleyen izlerken ebrusu gözlerinin önünde olan ben bir gün daha geçti
ertesi gün aynı yol aynı adımlar
artık bildiğimiz eğitimlerin tekrarı bunların üzerine biraz daha yenileri
eskiye göre tek değişik olan şey firarın artık hapis cezası olarak sana geri dönmesi verilen yeminden sonra öyle oluyormuş

geçen günlerde fırsat buldukça telefon konuşmaları

hangi askerin nasıl bir şahsiyet olduğunu yavaş yavaş anlamaya başlama verilmiş bir kaç kilo daha
ve atışlar genel söylenti
 
atışı iyi olanların doğuya düşeceği konusuydu ama atışı kötü olanlarında çavuş olamama ihtimali vardı ben ne olursa olsun dedim
salladım 3 mermiyi de

3 ü de aynı delikten geçmedi ama görev tamam dediler. üçgen yeterli küçüklükteymiş sonra seçmeler için bir sürü komutan geldi
topladılar bütün kışlayı

yok berberim diyen bir adım öne yok terzi aşcı metal işler falan barmenleri de çağırdılar
ben barmen grubunun yanına gittim

gelen komutan 15 kişi civarındaki askerlere genel sorular yöneltti şu likör neyden yapılır falan filan
herkes parmak kaldırıp cevapladı

sonra garsonlarla ilgilenen komutan yanımıza geldi zaten yan yanaydık

bizle ilgilenen komutana müsade ederseniz bir soru sorabilir miyim barmenlere dedi soru şu kadın ve erkeğin oturduğu masaya şarap nasıl servis edilir.






**herkes birbirine bakarken

bana bakarak sen yeşil gözlü anlat bakayım henüz askere gitmeyenler bilmez
ama birisi size seslendiği zaman tekmil vermeniz gerekir y.s.kelebek antalya emredin komutanım dedim
sen yeşil gözlü diye beni işaret ettikten sonra

anlat bakayım dedi
 
-komutanım şarap dikkatle açıldıktan sonra mantarı erkeğe gösterilir ki şarabın yatık saklandığına inandırılsın
sonra şarap şişesinin etiketi erkeğin okuyabileceği şekilde sağında tadımlık olarak erkeğin bardağına doldurulur.
erkeğin onay vermesinin ardından

bayanın sağına geçilip bardağı içilmeye hazır şekilde doldurulduktan sonra tekrar erkeğin sağına geçilip bardak doldurulur
bundan kasıt centilmenlikte

bayanın üzerine dikkati çekmekten uzak durarak rahatsız olmasını engellemektir dedim

-nereliydin sen dedi tekrar tekmil verdim
-bonservisin var mı dedi

-hayır yok komutanım dedim

-tamam dedi gitti sonra aynı yerdeyken bir komutan daha geldi
-sende işine yaramayan renkli gözlü asker var mı komutanım dedi

-ben ve bi kaç renkli gözlünün daha ismini alıp gitti acemi birliğinin sonrların dogru yaklasırken herkesde nereye düşeceğinin telaşı başladı
amasya genelde kıbrıs a gönderiyormuş

acemiliğin son günlerinde ki başka bir telaş da askerlerin tekrar vedikleri ile kavuşabileceği 1 haftalık dağıtım izniydi

kantinden hatıra defterleri alınıp

sivilde görüşmek istenen askerlere verilerek birer safya ayrıldı
 
klasik cümle ile başlar hepsi

''herşeyden önce bana kalbin kadar temiz bu sayfayı ayırdığın için teşekkür ederim'' ama ben pazarlığı peşin ettim
eğer o cümleyle başlayacaksan hiç yazma sayfa ayırdıklarım
hep başka cümle ile başladılar çavuşluk sınavına girdik herkes kopyasını çekti
askerler için aç aç grubu geldi

gelen sanatçı bayandan tek görebildiğimiz birazcık bacak dekoltesi idi

halbuki götümüzü parçalamıştık amk aç aç derken bende sandım karı bize striptiz yapacak amk
yanımıza tek kar kalan bi kaç ankara havasında kurt dökme eylemini gerçekleştirmek olmuştu ve listeler asıldı beyler
başında öyle bir kuyruk vardı ki

üzülenler sevinenler bakıp telefona koşanlar

ben korkuyordum bakmaya

ya doğuya düştüysem diye

tamam doğu da bizim vatan orası da bizim toprak ama öyle düşünmüyorsun işte asker alunca ben milletin dağılmasını beklerken arkadaşın birisi koşarak geldi
-vay senin balını sikeyim kelebek dedi

bu iyiye işaretti beyler

-noldu lan dedim

-istanbul küçükyalıya düşmüşsün olm dedi

küçükyalı nedir ne değildir hiçbir fikrim yoktu beyler
 
istanbulu bilenlere sorduğum kadarı ile asya yakasında bir yerdeydi oraya giden askerler ne bok yer görevleri nedir onu da bilmiyordum ama istanbuldu amk.ne kadar kötü olabilirdi ki
etrafta hakkari şırnak tunceli mardin sınır kapılarına düşmüşleri görünce çok şanslı piçsin kelebek dedim kendi kendime
bu durumu ebruya haber vermem gerekiyordu

ama tel sırasına geçsem dagıtım izni bitince anca sıra bana gelir komutanlarla bile vedalaştık
sağolsun manga komutanımız uzman çavuşun verdiği tavsiyeler ilerde çok işime yaradı







**öğlenden sonra son eğitime gidecektik. herkesde bir rahatlama yavşaklık piçlik vardı
kimse uygun adımı takmıyor asker arkadaşı ile sivilde yürüyor gibiydi

eğitim alanına giderken omzunda yıldız sayısı çok fazla bir komutanına yakalandık tüm bölük bizim komutanı bir güzel fırçaladığı belliydi
adamın iyi niyetini resmen suistimal etmiştik

komtuan fırçayı attıktan sonra gitti

herkes bir ceza beklerken

başımızda üsteğmen olan komutan sadece biraz daha düzgün yürüyün dedi o da kim bilir kimi düşünüyordu
nişanlısını anasını arkadaşlarını

ceza almamanın verdiği ciddiyet bir kaç yüz adım sürdü sadece

sonra herkes aynı cıvımaya devam etti

bölüüüüüük diye öyle bir kükredi ki üsteğmen herkes put kesildi
 
istikamet sağınız dağılın marş marş dedi herkes sağına doğru koşmaya başladı
ondan sonra tam iki buçuk saat boyunca sadece iki emir duyduk

yat

marş marş

o sıkılmadı bir koşturup bir yatırmaktan

sonra insafa geldi

geç gelen insafın amk ne yürüyecek hal kaldı
ne de küfür etmedik delik

botunun bağ deliklerine kadar sövdüm buna sebebiyet verenlerin tekrar asker gibi yürümek için şartmış ama bu eğitim
bagırırken marşları öyle bir söyledik ki

beşiktaşın kırdıgı decibel rekorunu lafda bırakmak için sadece bir gözlemci kulağı lazımdı
ginesten

eğitimi tamamlayıp bölüğe geldiğimizde çogunluk gülüyordu ama bir şekilde anlatacak bir anımız olmuştu işte






**arkadaşlarla son fotograflar bölüğe gelen fotoğrafçı sayesinde çekildi adresler telefonlar alındı
çantalar hazırlandı

geliyorum diye ailelere haber verildi

ama benim dagıtım iznim ebrunun sınavları olduğu döneme denk geldi bu yüzden ebru alanyaya gelemeyecekti
bende onun yanına ugrayıp konsantrasyonunu bozmak istemiyordum
 
cünkü benim geleceğim gün

onun saat 10 ve öğlen 2 de sınavı vardı

gel gelme derken

sen bilirsin diye seçimi bana bıraktı

sabah erkenden kışladan kalkan otobüse bindim saat 11 gibi ankaraya vardım
yer yurt bilmediğim ankarada onu bekledim sınav bitme saatinde
onu aradım kulubenin birisinden buluştuk
o gün sınavların kötü geçmiş olması benim şansımın istisnalarından bir tanesiydi suçu kabullenip
-benim yüzümden kötü geçti kusura bakma dedim

anlayışımı ve teselli etme methodumum ebrunun daha çok üzülmesini elime verdi elde ne bok yiyeceğini bilemeyen bir kelebek kaldı
ankarada havanın henüz soguk olduğu bir havada

askerlikte defalarca topu komutan amcaların taşşaklarının keyfine kaçmış bir askercik kötü geçmiş sınav tesellisi yapıyor sevgilisine
yok hoca gıcık yerlerden sormuş

inanılmaz mantık hatası var zaten amk şu öğretmenlik konusunda hayattan öğrenecek o kadar şeyleri varken öğretmenlerin körpelere bişeyler öğretmeye çalışıyorlar
öğrencilerin en güzel yılları bu siktimin hocası nerden sorar acaba diye düşünmekle geçiyor sonra da bilmişlik yapıp bu nedir şu nedir yazın kağıda diyorlar
öğrencilere gerizekalı muamelesinden başka bişey değil amk
 
sen öğretebildiğine inanıyorsan neden hala soruyorsun

neyse fazla da haksızlık etmeyelim en azından okuma yazma öğrendik onların sayesinde ellerinizden öperim hocalarım
-keşke gitseydin direk alanyaya seni de üzdüm dedi

-yok ben üzülmedim dedim

-haa iyi o zaman demek sınıfta kalsam bi de göbek atacaksın dedi kadınların lafı götünden anlama yeteneğini bu örnekleme ile gördünüz kıvır olm şimdi kelebek kıvırabilirsen






---seni görmenin sevinci daha baskın çıktı kusura bakma dedim

-tabi tabi dedi

-uzatma oturup ağlayayım mı yeterince yaptım zaten sensizliklerde dedim ellerimi kaldırdım havaya
-sana teslimim bir kaç saatimiz var. komutanlar yeterince ceza verdiler dedim

-burda mı dedi

-benim için bir sakıncası yok dedim

-bi saniye dedi

telefon açtı bir tane arkadasına

benim geldiğimi söyleyip evin müsait olup olmadığını sordu

sonra tamam deyip kapattı

ben hemen gideriz diye düşünüyordum ama

-birer çay daha içelim mi diye sordu içtik
otogardan son alanyaya hareket saatini sorduk 11
 
akşam a dogru kalktık arkadaşının evine gittik klasik öğrenci evi
her yer heryerde amk adam biraz toplar
arkadaşları ile tanıştırma faslı derken

konu yine döndü dolaştı amk askerliğine geldi o nasıl bu nasıl derken
eve iki tane de erkek geldi

kızların arkadaşıymış

bu nasıl bir müsaitliktir onu da anlamadım

iki saat konuştuk evde hala ebruyu öpemedim ki dışarda olsak çoktan bitmişti iş akşam saat 8 civarı
yemek yapmaya başladılar bana yine bi sıkıntı geldi
o kızların erkek olan arkadaşlarıda

götleri korka korka sordular askerlik nasıl diye iyice gözlerini korkuttum ibnelerin
sonra bir tanesi ebruyu merak etme biz göz kulak oluyoruz ona dedi

-sana değil ebruya güvenirim ben dedim

-valla peşinde koşan çok erkek var dedi

-benim gönlüm sadece koştuklarıyla kalmasını ve boşa yorulmaları ister ama ebru ne yapar
bilemem dedim

-yok abi seni çok seviyor kız merak etme dedi

-sende mi koştun nefes nefese gördüm seni dedim biraz gülümseyerek

-yok beni koşturan başka da artık yan yana yürüyoruz merak etme dedi

-adına sevindim dedim olayın üstüne külü serptim
 
ne yapıyor şu kızlar bir bakalım dediler

mutfaga gittik

müsait bir anda yine ellerimi kaldırdım ebruya bakarak diğerleri merakla sordu ne yapıyorsun diye
-askeri sır askere gitmeden öğrenemezsiniz dedim

-hadi ebru çabuk ol dedim. öpmeyi kastederek ama başkalarının yemeği çabuk yapmasını anlayacağı bir şekilde







---off tamam siz oturun içerde dedi

yemek geldi yedik
baktım bunlardan bize hayır yok amk kimse halden anlamıyor
siz şu odaya falan geçin diyen yok derken telefon çaldı ebrunun mesgule aldı
tekrar çaldı

yine mesgule aldı

3üncüye cevap verdi

-ben seni sonra ararım diye

herkesin ortasında kim o diye sormak olmaz diye üstelemedim

yemekler yendikten sonra

kızlar sofrayı kaldırırken ebrunun telefon yine çaldı bu defa telefonu kapattı
-bi sorun mu var dedim
 
-yok bişey sonra konuşuruz dedi

-salona gel sonra olunca dedim. salona geçtim onu beklemeye başladım
geldi

-dinliyorum dedim

-ya yok bişey dedi

-telefonunu aç dedim

-boşver şimdi dedi

-ısrar ediyorum dedim

-ya önemli bişey değil dedi

-kalp kırma boyutuna getirme beni aç telefonu dedim açtı
-sonra ararım diye söz vermiştin yerine getir şimdi dedim

-sonra ararım dedi

-ebru ara dedim

-bana asılan birisi işte sürekli arıyor böyle dedi

-telefonunu verecek kadar yüz verirsen adama arar tabi dedim

-ben vermedim başkasından almış. numarayı değiştirecektim ama sen yanlış anlarsın diye değiştirmedim dedi

-ara bakayım şunu dedim

-sen karışma boşver dedi derken telefon yine çaldı
ebrunun elinden telefonu almama fırsat kalmadan mesgule aldı telefonu elime aldım
bir dakika civarı sonra yine aradı
 


---efendim dedim

-sen kimsin dedi

-siz kimi aramıştınız beyefendi dedim

-ebruyu dedi

-yanlış numara değil ama o biraz meşgul şu anda ben yardımcı olabilir miyim dedim

-neyle meşgul dedi

-beni dinlemekle meşgul şu an başka sorunuz var mı dedim

-sen kimsin yaa dedi

-telefonuna cevap vermekle görevlendirdiği kişiyim dedim

-siktir lan dalga mı geçiyorsun benimle dedi

-evet dalga geçiyorum kiminle dalga geçtiğimi öğrenebilir miyim dedim

-ben ebrunun arkadaşıyım dedi

-nasıl bir arkadaşlık bu dedim

-sanane dedi

-amacın nedir? neyin peşindesin? seviyor musun bu kızı? sana ayarlayayım mı dedim

-ben kendim ayarlarım dedi

-böyle sürekli telefonla rahatsız ederek ayarlayamazsın. önce bir barda sen çok sarhoşken tanışacaksın

aptallıklar yaparak onu güldüreceksin ertesi gün mesaja doğru harfleri dizme sanatını uygulayacaksın sonra bir şansın olabilir.

ben yıllar önce öyle yaptım. hala da beraberiz dedim direk suratıma kapattı telefonu
ebruya verdim. aramazsa delikanlı çocuktur olurda benden ayrılırsan delikanlılığının hatrına bi şans verirsin.ama tekrar ararsa telefonunu değiştir dedim

-tamam dedi bana sarıldı

-çok var mı bunlardan dedim
 
-arasıra oluyor ama ben ne yapayım laftan anlamıyor bazıları dedi

gel benimle dedim

müsade istedik

hepsine teşekkür ettim memnuniyetlerini belirttiler benimle tanışmaktan o saatte bir kuyumcuya götürdüm
ebrunun bana verdiği zarfı giderken ona teslim etmeyi düşünüyordum ama lazım oldu işte amk
gittik buyrun yardımcı olayım dedi tek taş yüzük var mı şef sende dedim






***var burda çeşitlerimiz dedi

zarftaki maaşım kadar olan para miktarını söyledim bu civarda bişey olsun dedim bi tane çıkardı
bu nasıl dedi

ebruya sordum

-bi saniye dışarı gelir misin dedi dışarı çıktık
-neden alıyorsun şimdi bunu hem nasıl vereceksin parasını çok pahalıdır o dedi

-sana aldığım yüzük pek söz yüzügüne benzemiyordu. sevdiğim var dediğin zaman kulaklarında sorunlu olanlar olursa gözlerine sokarsın dedim

geçtim içeri

-tamam aga bunu begendik alıyoruz dedim

aynı duran zarfı katlanmış halinden çözüp kurtararak ebrunun gözü önünde kendi elleri ile
içine dizdiği paraları adama verip yüzüğü aldım
 
-bu nolcak şimdi iki kere sözlenilir mi dedi

-verdiğin sözü tuttuğunu ummaktan başka elimden birşey gelmez ebru.ama bu umut bile sana tekrar teşekkür sebebimdir. seni seviyorum dedim

geçirdim parmağına

biraz zorladı ama o saatte kim bulacak amk tamirciyi

-fazla sıkarsa yarın ölçüsünü değiştirirsin dedim

-onun adına özür dilerim dedi

-ben erkekler adına senden özür dilerim dedim

taksiye binip otogara gitmek aşkın sünnetini gerçekleştirdikten sonra farz oldu otogara geldik
sarılmalar öpmeler derken
- telefonunu saklıyorum hala ama yanıma almayı unuttum istersen benimkini al hattımla
beraber izin sonuna kadar dedi

güven vermek budur

-sende kalsın o çocuktan fırsat bulup meşkulde değilken yakalayabilirsem konuşuruz dedim

-böyle konuşma lütfen dedi

-şaka yapıyorum dedim

-valla al sende kalsın ben yeni hat alırım dedi

-sende kalsın sana güvenmesem asker kaçağı bir sevgili olurdum dedim

-sagol dedi

-biraz daha lafa tutarsan kaçan otobüs olacak dedim

dişleri dudaklarını geverek gözleri benim gözlerime odak yaşları yanaklarına secdede
saçları deli ankara rüzgarında ne yapacağını bilemezken
 
elleri ne yapmak istediğini belli edecek şekilde tekrar havaya kalktı bir kaç saniye kendimi tutmak zorunda kaldım
onu sarılmaktan kemiklerini kırma ihtimalini ortadan kaldırmak için en büyük öpücük değildi belki
en uzun sarılma da değildi ama

gönlümün en büyüğü kalp kaslarımın en uzunuydu ebrum







**3 4 basamak ankaradan ayağımı kesti

ebruya yine el sallamak zorunda kaldığım bilmem kaçıncı vedaydı her seferinde bu kadar acıtmasa ne olurdu ki sanki
istikamet alanya

bıktığım amasya sogundan sonra

alanyaya ilk adımı atar atmaz topragına secde edip öperim diye düşünüyordum o kadar özlemden sonra

otobüs hareketlendi

yalnız yolculuğun tek dostu hayallerle alanyaya kadar geldim dolu dolu geçti hayaller
bilinmez soruların ihtimallerini düşündüm hep yolculuk boyunca usta birliği nasıldır?
ebru ile geleceğimiz nasıl olacak?

kelebek ömrü için en önemli soru bu ikisi idi

alanyaya geldim

öperim sandım ama öpmedim topragını

o kadar hayal kurarak gidiyorsun alanyaya

ama otogarda inince bir bakıyorsun
 
alanyanın pek de umrunda degil senin geldiğin geldiysen geldin amk havasında
üzülüyor insan amk

ilk koşulması gereken kişinin yanına koşup ellerinden öperek hasret gidermesini sağladım benim verdiğim kiloları görüp
elmacık kemiklerimin belirgenlişmiş oldugunu görünce herşey çok iyiydi dediğim hiçbirşeye inanmadı
bu durumunda anne tarafından yapılması gereken tek şey

benim sevdiğimi bildiği tüm yemekleri yapıp zorla ağzıma tıkmak

sen tüm maçı kaybet 6 7 sayı fark ye maçta akşam hava kararınca da gol atan kazanır diye kandırmaya çalış cocukluk futbol panpalarını

olur mu anne bir günde geri alınır mı o kadar kilo gündüz vakti duyan geldi amk eve
hala teyze konu komşu

karı milleti bile kendi kocalarının askerlik anılarını anlatmaya başlayınca evden kaçmanın şart oldugunu anladım

şartı yerine getirmek biraz zor oldu üstüme üstüme gelen sorulardan
birisinin evde şeker kalmış dediğini duyar gibi oldum ben giderim dedim direk
dur filan demelerini dinlemeden kaçtım amk mahalledeki piçin birisini yakaladım
verdim parayı

bu paraya şeker al

sonra git kip dı çeynç ne demek onu öğren
 


**daha sonra bizim eve götür şekeri dedim kip dı çeynç ne demek abi dedi
lan olm önce şekeri al hadi kaybol dedim mahalledeki herkesi özlemişim
oturup çay içesim geliyor manavla bile amk

otele gittim

vayy hoşgeldin geyiklerinden sonra yine aynı konuya döndü muhabbet eeee nasıldı askerlik
ebrunun babası da gördü beni

odaya çağırdı

ihtiyacım olup olmadığını sordu

sonra karısını arayıp geldiğimi haber verdi

tamam deyip telefonu kapatır kapatmaz yarın akşam bizde yemektesin dedi ordan ayrılıp biladeri aradım nerde olduğunu öğrenip telefonuna el koydum
eve geç millet dağılınca bana haber ver uykusuzum yoldan geldim yatacam dedim

ben ondan haber beklerken

çarşıya inip

eski esnaf arkadaşlarla makaraya indim

insan asker olunca ölümü yakından hissediyor herkesle helalleşmek istiyor o yüzden eski patronun yanına da uğradım bir helallik almak için
ondan allah katında alacağımızı alıp vereceğimizi verdikten sonra gözüm o mu acaba diye birisine takıldı
oydu amk
 
elif

o da bana aynı gözlerle bakınca

uzaktan merhabalaşmak kaçınılmaz oldu o uzağı yakınlaştırdı
tokalaştık

-nasılsın dedi

-iyiyim sen nasılsın dedim

ben asker olduğumu acemiliğin bittiğini bugün alanyaya geldiğimi

bir hafta kaldıktan sonra usta birliği için istanbula gideceğimi anlattım o da alanyada ev aldıklarını
bir optikçi de çalıştığını okulu dondurduğunu söyledi

istanbula geleceğini geldiği zaman beni görmenin iyi olcağını söyleyince hala ebru ile beraber olduğumuzu söyledim
sorun değil dedi

en baştan beri hiç sorun etmedi ki zaten amk baktım yine bilindik elif
neyse ben gideyim dedim







**valla olmaz illaki bişey ısmarlayacağım sana dedi

belki gerçekten iyi niyetiyle söylüyordur diye de kırmak istemedim ama korkum ağır bastığı için
başka zaman yoldan geldim yorgunum dedim o zaman yarın gece dedi
yarını anladım da neden gece dedim kendi kendime
 
tamam bakarız dedim

telefonunu ver dedi

numara benim değil bilmiyorum dedim

kendi numarasını yazmak için biladerin telefonunu aldı ve numarasını kaydetti

bana verip

-yarın gece aramanı bekliyorum dedi bakarız dedim
baktım biladerin arayacağı yok ben de ebruyu arayıp yolda onunla konuşa konuşa eve kadar gittim aramamış lavuk şimdilik
çok özlemiş beni

gelmek istiyormuş o da alanyaya ben tekrar gelemez miymişim
derken son gün ankaraya gelip ordan istanbula geçeceğim konusunda anlaştık eve geldim oturma odasına geçmeden
direk annemlerin yatak odasına geçip kapıyı da kilitleyerek yattım
aksam 10 gibi annem kaldırdı

biraz tv izleyeyim dedim ama ne mümkün annem yine esir aldı
gece gece bişeyler yedirdi yine

bi de çay koyunca tekrar uyuma ihtimalim de gitti ebruyla biraz mesajlaştık
sınavı olduğu için erken kesmek zorunda kaldık sonra sıkıntıdan
 
elif e mesaj attım

-yarın gece işim çıktı kusura bakma dedim

-bu gece bunu yazacak vaktin varsa şimdi boşsundur bu gece buluşalım dedi

-yok yatıcam ben yorgunum dedim

-o zaman yarın başka bir zaman buluşalım dedi

-ebrunun ailesi ile yemeğe gidecem dedim

-yemek çıkışı buluşalım dedi illa buluşcak amk
-ne yapacaksın buluşupta boşver hadi iyi geceler dedim

-öyle boşver demeyle olmuyor dedi beyler baktım kız bana tecavüze kararlı
ölü taklidi yaptım mesajına cevap vermedim

sonra mesaj ın sonuna lar takısı getiren 4 5 mesaj daha attı ölü kalmaya devam ettim
sonra o da umudunu kesti

uyudun galiba diye son mesajını da attı sabah 6 da zor uyuyabildim kalktığımda ise öğlenden sonra idi telefonda iki değişik kişiden mesajlar
-aşkım çok iyi geçti kalkınca haber ver

-hala uyuyor musun uykucu bunlar ebrudan
-yanlış bişey mi yaptım

-umarım beni yanlış anlamamışsındır gibi bir kaç tane daha mesaj da eliften
 
ebruyu aradım

onlara yemeğe gideceğimi söyledim

daha çok üzüldü kendisi de orda olamayacağı için










**dert babası oldum amk bu gurbetin

onun haketmediği teselli lekesini geçirdim ama onu teselli etmekten kendi teselli sularım kirlendi evden çıkmadan önce ne olur ne olmaz
elif manyağı arar diye telefonu erkenden kapatıp ebruların evine gittim
uzun uzun tutmasınlar sıkılırım diye içeri girer girmez
kuzenlere 9 da söz verdim orda olmam lazım dedim içeri girer girmez baskın geldi oda
eksiklik vardı sandalyenin birisi boştu
hata mı yapmıştık yoksa o eve giderek

zaten akıldan çıkmayan ebruyu

korku filmlerindeki amk salak oyuncularının

gitmemesi gereken yerlere bir de ışıkları açmayı akıl edemeden gitmeleri gibiydi üzüntü ve derin bir offf çekme ihtiyacı kaçınılmaz oldu
tem umduğum annesi veya babasının keşke ebru da burda olsaydı dememeleriydi

onlar dile getirmediler ama
 
gönlüm sürekli onu mırıldandı durdu yemeği yeyip
onların da bir kaç sorusuna katlandıktan sonra saat 9 a yaklaştı
ben artık gideyim müsadenizle dedim ebrunun babası tutturdu ben bırakayım diye
gerek yok şurası hemen diye ısrar etsemde baktım kıllanır gibi oldular ne bok yiyecem acaba diye sakince tekrar anlattım
beyaz yalanla ikna edip ayrıldım

annesi söz aldı tekrar geleceksin gitmeden diye karambolde vermiş bulunduk sözü
dışarı çıktım

biraz yürüyüp telefonu açtım ebruyu aradım
bir sürü fırça kaydı vay telefonun neden kapalı bişey oldu sandım
onu da ikna ettim yemekte annen baban rahatsız olmasın diye kapattım herkes arıyor hoş geldin gel bi ugra diye
hem babanı arasaydın söylerdi zaten orda oldugumu dedim tatmin oldu
ebru tamam da

elifin başıma neler açtığının farkında mısınız

hem annesi gile hemde ebruya yalan söylemek zorunda kaldım ama ikisini de atlatmanın verdiği rahatlama ile canım alkol çekti
 
ama nerde içecem eliften tırsıyom korktuğum başıma geldi telefon açtı nerdesin diye
aynen verdiğim cevabı yazıyorum

-sana numaramı veren beynimi sikeyim

-ya ne var bunda oturup konuşalım istedik. ebrun var korkma yemem seni dedi nasıl etti bende bilmiyorum
sonunda

-tamam bir şey içelim sonra rahatsız etmeyeceksin beni söz mü dedim

-söz dedi

-nerdesin dedim

-evdeyim dedi

-nereye geleyim dedim

-eve gel dedi

dışarda bir yerde içsek gören olsa boku yiyecez

eve gitsem olmaz

-başka bir yer söyle dedim

-tamam şuraya gel dedi

dediği yer alanyanın semti diyelim

alanyadan uzak olması görülebilitemizi azalttığı için bindim taksiye

gittim

durduğum yerde beni bekliyordu

bir eteğin boyunun o kadar kısa olması gerekmiyor

o kadar kısa olacaksa arasını dikip kilot olarak kullanmak daha mantıklı bence

askerde sap görmekten zaten her dişi hatunu ilk fermuar arkasından görmeye başlıyorum
 
neyse artık verdik sözü içilecek bişeyler
nerde içiyoruz dedim

-şurası bizim ev dedi

yalan yok beyler eve davet etmesi hareketlenme yaşattı bacak aramda neden mi çıktım evine
valla bilmiyorum yemin ederim bilmiyorum




**asansörde anladım yanlış yaptığımı

onunla o kadar sıkışık bir yerde kalmak bile germişti beni ama çıktık bir kere
eve girdik

oturacağım yeri gösterdi avrupai aplikleri açtı
içerisi loştan biraz daha aydınlıktı

nedendir bilmem heyecanlıydım

-ne içersin diye sordu

-ne var dedim

vitrini gösterdi çalıştığım barın küçüklüğü gibi ne ararsan var

baktım menüye bakıp ne istediğine karar veremeyen kararsız birine dönüşeceğim sen seç farketmez dedim
barmen sensin sen seç dedi

yoksa ben bişeyler ayarlayayım mı dedi onun ayarlayayım mı demesinde
nuri alçonun bakışlarını gördüm ve tırstım
 
-sen iki bardak getir yeter dedim bardakların boş olduğunu göreyim diye mutfaga geçti
buzda ister misin diye seslendi bana katlanmak zor zanaat
-yok gerekmez dedim iki bardakla geldi bende bir viski seçtim
ya glenfiddich ti yada glenmorangie

bardakların ilaçsız oldugunu görüp tatmin olduktan sonra

-buz niye getirmedin dedim

-getirme demedin mi dedi

-ben öyle bişey demedim dedim

-neyse dedi gitti buz da getirdi

onları da koyduktan sonra

bu viski beyler şakası yok amk zaten uzun zamandır içmiyorum içki çarpılmayayım diye normalde o viski kola ile piç edilmez ama






---kola da getirir misin dedim

-başka bir eksik varsa söylede gidip gelmeyeyim dedi

-şikayetçiysen gideyim dedim

-getiriyorum diye kalktı gıcık etmek lazımdı karıyı
bende gerekli şeyleri yapıyordum
 
ama çok seksiydi gözüm o mutfaga giderken kalçasında kalıyordu amk
kolayı da getirdi

-pipet var mı dedim

-yok dedi gıcık almış bir ses tonuyla

vay amk isteyecek başka bişey de kalmadı bir yudum aldım
-müzik mi tv mi film mi dedi

-hiç birine gerek yok bunu içer giderim dedim

-bi film var takayım sıkılırsan gidersin dedi

film fikri fena degildi aslında istedigim zaman sıkıldım deyip kaçabilirdim

hem filme bakarken fazla konuşamaz bu durumda elifin bana yaklaşması da zor olurdu

o bir dvd takarken bende ebruya mesaj attım nasılsın aşkım diye
ondan gelen klasik cevaplara klasik mesajlar ekleyerek

bir de gün raporu verip bir arkadaşın yanındayım diye mesaj attım hangi arkadaşın deyince heyecanlandım panik yaptım amk
bi arkadaş işte askerlikten konuşmaya başladı sıkıldım dedim

elif de uyuz olmuşa benziyordu ben ebruyla mesajlaşıyorum diye filmde başladı bu arada aplikleri biraz daha loşlaştırdı elif
geldi yanıma oturdu amk

içkisini almak için sehpaya uzandığında bacakları bacaklarıma değecek mesafedeydi bu durumun bende yarattığı etkiden kurtulabilmek için
lavaboya kalktım
 
geri geldiğimde biraz daha uzak bir mesafeye oturdum







**film tekrar devam etti

amk filmi o kadar mı güzel olur

sonunda ne bok olacak diye daldım gitti filme bişey olmaz amk diye bir barda daha doldurdum film olması iyi olmuştu
elifin bacaklarından alıkoyabiliyordum gözlerimi

ta ki filmi durdurup

-begenmediysen kapatayım derken bana dönmesi

ve gözlerimin verdiği bacak arası frikiğinde kalmasına kadar

-yok çok begendim dedim harbiden de begenmiştim amk

iyiki oturur haldeydim yoksa gördüklerimden dolayı esas duruşa geçmiş şahsı muhterem elif tarafından farkedilebilirdi
film devam ederken elifte yayılmaya başladı koltuğa mini etek giydiğinin farkında olmadan hemde
baktım benimki esas duruşu hiç bozmuyor aklımda kötü kötü şeyler geçiyor
şeytan bir sol kulağıma bir sağ kulağıma fısıldıyor hadi olm akıt şu içindeki irini al sana fırsat diye şeytana uydum ama farklı bir taktikle
filmi durdurur musun dedim

heyecanlı bir şekilde durdurdu

-bişey mi oldu dedi bunu derken banu alkan bakışlarını görür gibi oldum
 
ebruyu seviyordum

aldatamazdım

aldatırsam yüzüne bakamazdım

-lavaboya gitmem lazım dedim

kalktım wc ye bi baktım hala ayakta bizimkisi gitsem film aklımda kalacak
bi daha ya bulurum ya bulamam zaten sonları da yaklaşmış kalsam sadakatin ırzına geçecem
kendi kendime bunları düşünürken bile ebruyu aldatıyor hissettim kendimi

sonra bir fikir peydahlandı bende elime kuvvet içimdeki irini akıttım
benim küçük asker esas duruşu bozup rahata geçti

artık öncelikli olarak yapmak istedigim şey seks degildi buna güvenerek içeri girdim
elifin seksi oturuşunu aldırmadım çünkü artık terhis olmuştum o duygulardan

film sessizce tekrar başladı

elif tekrar doldurmuş bardakları yavaşca onu da içtim
filmin final sahnesi yaklaştı

yine durdurdu filmi

-ne olacak tahmin et bakalım dedi







---sen izledin mi dedim
 
-evet izledim daha önce dedi

bi kaç tahmin yaptım hiçbiri çıkmadı parmağımdaki yüzüğü gördü
-nişanlandınız mı dedi

-hayır sözlendik dedim

sevdiğim bir konuyu konuşmaya başladık elifi kendimden sogutmak için bir fırsattı
-çok şanslı kız ebru dedi

bunu bana ilk defa söylemiyordu hatırlarsanız

-şanslı olsa yanımda olurdu dedim

-ben şanslı mıyım şimdi dedi

bak amk konuyu nereye çekti yine

-neyse açta bitirelim şu filmi dedim

-şansım olsaydı neyse boşver dedi hay amk utandırdı beni
filmin sonunu izledik kurguya hayran kaldım amk film hakkında yorum yapıp begendiğimi söyledim
gece için teşekkür ettiğimi söyleyip ayrılmak için izin isteme aşamasındaydım ki telefonu çaldı
telefon konuşması özeti şimdi git sonra gel misafirim vardı

birisi sanki apartmanın dışında eve gelmek için izin istiyor gibiydi telefonu kapattı
-gelsin ben gidiyorum zaten dedim

-yok şimdi gitme dedi

-neden dedim
 
-aşşağı da bekliyor dedi

-beklemesinin benim gitmeme engel olan kısmı ne dedim

-yanlış anlar şimdi yardım et lütfen dedi

-neyi yanlış anlar elif ne yardımı edeyim sana dedim

-bu cocuk bana asılıyor dedi

-gidip döveyim mi amk ne yapayım asılıyorsa dedim

-dışarı çıkarken seni görürse sorun çıkarabilir dedi uyuz oldum amk içine düştüğüm duruma bak
-eve gitmem lazım annemler bekliyordur merak ederler dedim

-dur biraz gitsin sonra gidersin dedi kimden korkuyom ki amk
onlar mesajlaşmaya başladı gelirsin gelemezsin diye bana dönüp gitmiyor dedi
-benim gitmem lazım kusura bakma dedim







---ya çıkma lütfen dedi

-ben üst katın merdivenlerine çıkayım sen çocuğu çagır içeri girince gideyim dedim

-gelmesini istemiyorum ki.lütfen bir tane daha iç gider o dedi

-yok gitmem lazım dedim elimi tuttu lütfen dedi
-iyi tamam dedim

sarılmaya yeltendi bir daha yaparsan giderim dedim

-pardon dedi

içkileri tekrar doldurdu
 
-ışıkları kapatayım da yattığımı sansın dedi

-korkma bişey olmaz açık kalsın dedim ama dinlemedi kapattı amk

geldi benim oturdugum koltuga o da oturdu

bayağı da yanıma oturdu

biraz oturduk mal gibi sessizce

sonra sağol derken bir elimi bacagımın üstüne attı

önemli degil derken bende elini bacagımın üzerinden aldım sessizleşen ortamda seksi seksi nefes almaya başladı pencerenin ışıgı direk bacaklarına vuruyordu
içimdeki irin tekrar toplanmaya başladı

sonra kalktı pencere yaklaşıp geri geldi bana daha yakın oturup

-gitmemiş hala yaaa dedi aynı anda bana sarılıp gitme lütfen dedi

-bana bir daha dokunursan sikerim elif dedim

-gerçekten mi dedi

-evet gerçekten dedim çok ciddi bir şekilde

-yine dokundu hemde bacaklarımın kasık bölgesine dogru ayaga kalktım
-sana iyi geceler dedim

-dur şaka yaptım falan dediyse de dinlemedim

çıktım kapıdan

merdivenleri kullanırken lavuk sen kimsin diye sorarsa ne cevap veririm diye düşünüyordum aşşagı indim
caddeye baktım allahın kulu yok
vay amk bekleyen kimse de mi yoktu acaba
 
yoksa elifin aradığı adam da hayal ürünüydü eh amk elif senden herşey beklenir
neyse vukuatsız atlattık amk

daha da gelirsem iki olsun

zaten ebrunun bunları duyması kasten adam öldürme sebebi







**eve gittim zıbardım

geride kalan geceyi

diğer sik sahibi kişiler tarafında götü kaldırılmış

kendi saplarının kendilerine sadık olmasını şart koşan ama sapsızken her erkeği potansiyel sevgilisi sanan
amlı olmayı tüm erkekleri elinde oynatabilme kozu sanan örnek kevaşenin birinin elinden kurtularak tamamladım
askerliğin şimdiye kadar bana kazandırdıgı tek şey nizami bir şekilde yatağımı yapıyor olmamdı sabahları

ertesi sabah kalktım otogarı aradım bilet ayırtmak için istanbula gideceğim gün bilet yoktu
bende bir gün öncesinden aldım

bu bir geceyi ankarada geçirecek olmam demekti sakalları kesmiyordum
neden traş olmadın diye komutanlara inat ama saçlarımı ne bok yiyecegi belli olmayan
bir askerin eline teslim etmemek için kestirdim aynı gün bildiğiniz 3 numara
alanya onsuz pek de eglenceli degildi
 
aslında çok eglenceliydi ama bu eglenceyi yaşayabilmek için onsuz duygularımın olması lazımdı

denize gittim

o arkadaşın yanına köye falan derken otele gidip ebrunun babasıyla konuştum annesi de otele geldi
böylece ben onların evine gitmek zorunda kalmadım babadır elleri öpülür bayramda seyranda ama hakeder
cebinde ne varsa kendim ne yerim diye düşünmeden verdi bana

almak istemedim ama zorla verdi

bir de kart verdi bana banka kartı kendi adına açılmış bir hesap parayı kendi hesabına yatıracaktı






**bende kartla onun şifresini girip çekecektim böylece banka da kesinti yapamayacaktı
havale olmadığı içim

gün geldi ankara üzerinden istanbul yolu gözüktü

ben mi yaptım yoksa ana yüreğinden midir bilinmez annem ağladı sarılırken babam ve kardeşim sadece sarıldı
son kez ebruyu arayıp yola çıktığımı söyledim

beni bekleyeceğini söyledi

8 saat onu görme hayali ile yaptım yolculuğumu ama gelmedi

telefon açtım ama aradığım sevgili telefonunu bilmediğim sebebten dolayı kapatmıştı koskoca otogarda öylece oturdum kaldım bankın birisinde
iki bacagımın arasında valizimle
 
7 saat bekledim

en az 200 kere aradım ama gelen de olmadı cevap verende
benim telefonum olmadığı için ordan ayrılırsam beni bulamaz diye hiçbir yere gitmedim akşam oldu
karanlık çöktü gelen giden yok telefonda hala kapalı elime valizi aldım
ebrunun arkadaşının evini zar zor olsa hatırlayarak buldum kapıyı çaldım
kızın birisi açtı hatırladı beni
ebruyu sordum direk

-haberimiz yok dedi durumu anlattım yurda telefon açtı kız yurtta da yokmuş
aklıma kötü kötü şeyler gelmeye başladı

beni aldatıyor olmasını veya beni artık sevmiyor olmasını siktir edin başına sağlığı ile ilgili
bir sorun mu geldi diye korktum

kızların yanında bir erkek olması tek umudum du ama herkes ders çalışma peşinde sınav manyağı olmuşlar
kaldım mı koskoca ankarada ne yapacağını bilmez bir şekilde

alanyayı arayıp annesine babasına da sormak istemedim onları telaşlandırmamak için kızlar sagolsunlar gel burda bekle biz de meraklandık dediler
 


** ben otururken

çay demlediler

ebrunun diger arkadaşlarını aradılar yanında mı diye öyle mal mal bekledik panik halinde
sonunda telefonu açıldı

kızın onlarca denemesinden sonra çalıyor deyince heyecanlandım ben aldım telefonu
-nerdesin ebru dedim

-sen nerdesin dedi

-arkadaşlarının evindeyim sabahtan beri seni bekliyorum dedim

-ne işin var senin orda dedi

kimin kimden hesab soracağı karıştı

-ebru nerdesin dedim

-niye gidiyorsun onların yanına dedi

böyle davranmasının altında muhtemelen bir sebeb vardı

-sen nerdesin ben oraya geleyim dedim

-gelme istemiyorum sen mutlu gözüküyorsun orda dedi

etrafa ciddi ciddi baktım amk kamera şakası falan mı yapıyorlar diye

-çok mutluyum burda ebru kızlarla sabahtan beri bi ankara bi roman havası oynuyoruz sevinçten.

bunu der demez telefonu kapattı

tekrar ararken tansiyonumun çıktığının farkındaydım sinir uçlarım gıdıklanıyordu
ama bu işin sebebine öğrenmeden küfür etmeyecektim
 
telefonu yüzüme kapatma konusunda ne kadar hassas oldugumu biliyordu bunun hesabını da sonraya bıraktım
kızdan izin alarak tekrar aradım balkona çıktım
aradım

-ne var dedi

-tekrar sorayım mı sen anlatacak mısın dedim

-benim anlatacak birşeyim yok sana dedi

-madem yoktu neden çağırdın beni ankaraya dedim

cevap vermedi

-sen bana neden böyle yaptıgını anlatıncaya kadar gitmiyorum askere haberin olsun dedim

-beni bir daha arama kelebek dedi

-tamam aramam ama sebebini söyle dedim

-sana karşı tüm duygularımı kaybettim dedi

-daha düne kadar çağırıyordun aşkım gel çok özledim diyordun ne oldu bir günde dedim

-geçte olsa farkına vardım yaptıgım hatanın dedi

baktım ağlayacağım hem sinirden hemde duygusal krizden

-beni severek hata mı yaptıgını söylemeye çalışıyorsun dedim

-sana güvenerek hata yapmışım dedi bi dakika şimdi biraz kopya verdi işte
güven konusunda konuştuguna göre muhtemelen elif le ilgili birşeyler duymuştu ama o olmama ihtimali de vardı
pişti olmamak için ben elifin adını anmadım
 
---tamam yarın gidecektim ama bu gece ilk buldugum otobüsle giderim istanbula. gitmek var dönmek yok. muhtemelen beni bir daha aramayacaksın

numaranı da degiştirme ihtimalin var. ölüm var kalım var son bir kez göreyim helalleşelim lütfen dedim

-yurda girdim çıkamam dedi

-tamam yarın sabah ben seni tekrar ararım yurttan çıkınca helalleşiriz o zaman dedim

-peki dedi ve kapattı telefonu

kızların yanında yatmak uygun olmayacagı için

onlara bir pansiyonda yer ayırtmıştım dedim ve gittim

bir kaç tane taksiciden yardım alarak

bir pansiyon buldum

gece yattıktan aynı gün teslim olmam gereken güne uyandım dışarı çıkıp ebruyu aradım kulubenin birisinden
şuraya gel şu saatte dedi yine kapattı
oraya vardıgımda hiç alışık olmadıgım bir karşılama vardı ışıl ışıl gözleri bana hiç bakmıyordu bile
öylece oturuyordu

tek yaptıgı ben yanına oturup merhaba deyince parmagında ki iki yüzükle oynamaya başlamak oldu bir çıkarıp bir takıyordu ona aldıgım yüzükleri
bense sadece ona bakıyordum

elimdeki çantama bir yük daha binecekti

ebruya verdiğim kalbimi artık kendimde hissediyordum hiç taşımıyordu artık
elimi uzattım
 
hakkını helal et diyemedim çıkmadı ses
karabasan oldu ayrılık

titreyen ellerim öylece kaldı orda sonra çekmek zorunda kaldım
hiç konuşmayacak gibiydi

-ben gidiyorum ebru sebebini anlatmayacak mısın dedim

-bildigin şeyleri tekrar niye hatırlatayım ki dedi

-hiç birşey bilemiyorum iki gündür dedim

-alanya nasıldı kelebek eğlenebildin mi arkadaşlarınla dedi ama arkadaşlarınlayı büyük harfle söyledi
-devam et dedim

-sen soruma cevap ver önce dedi evet yavaş yavaş dökülmeye başladı
-hayır hep seni özledim dedim

-hmm bazı kişiler aksini iddaa etti dedi bi boklar duymuş oldugu kesinleşti
-yanlış tahmin etmişler dedim

-sen niye elifle buluşuyorsun kelebek dedi

-hadi buluştuğunuzu boşver bana neden yalan söylüyorsun dedi

-hadi bana yalan söyledin neden geceyi onun evinde geçiriyorsun dedi

-amasya dönüşünde bana niye uğradın direk gitseydin ya sevgilinin yanına dedi yakalanmışız amk
arkadaşının birisi görmüş beni telefonlaşmışlar ebru ile sürekli
 
elifi tarif edince kız ebruda takip et demiş eve girdigimiz görülmüş
ama ebru hesab sormak için ebru beni ankaraya davet etmiş davet gerçekleşinceye kadar da hiç birşeyi çaktırmamış
aranızda benim yerime ebruya açıklama yapmak isteyen var mı?

**evet beyler sayılı saatler sonra nasıl siklerin altına yatacagımı bilemediğim bir yıllık daha askerliğim vardı

deli gibi sevdiğim kızın bana nefretle bakan gözleri bitmişmiydi lan herşey
bu muydu amk

yemediğimiz bir yarraktan dolayı götümüze mi kaçacaktı ayrılık siki
ben köz kös otururken ebru da yüklendikçe yükleniyordu

-bana tutamayağın sözler neden verdin

dedi

-tuttum ben sözümü ebru dedim daha çok kızdı
-başkasının koynuna yatarak mı tutuluyor artık sözler artık dedi

bişey demedim

ona da bakmıyordum

-tamam kelebek haklısın sende haklısın demekki ben sana yeterince iyi sevgili olmadım. sende hata aramıyorum artık.her istediğini yaptım ama demekki yeterli değilmiş.
ne istediysen verdim. hatta istemediklerini bile verdim.tek elif olduguna da inandıramazsın artık beni.

tek bir sorum var neyi eksik yaptım onu söyle bari lütfen dedi kafamı hafifçe ona çevirdiğimde gözlerinin yaşlı oldugunu gördüm
 
böyle bir acı böyle bir çaresizliğin tarifi yok

birazdan asılmayı bekleyen idam mahkumu gibiydim

sevdiğim onsuz yaşayamayacagımı bildiğim kız muhtemelen siktir git diyecekti bana yine diyecek birşey bulamadım
ne dersem diyeyim inanmayacagı belliydi kafasında ben ile elifi aynı yataga koymuş yapılabilecek çok fazla şey yoktu
ben konuşmayınca daha da ağlaması arttı

-konuşsana sinir etme adamı dedi

-o gece o eve gittim deli gibi seviştik sen hiç aklıma bile gelmedin. onun yanındayken sana yazdığım mesajlarıda sen şüphelenme diye yazdım

bunca yıl sana hep yalan söyledim.tek elif değil onlarca kızla seni aldattım. seni hiç sevmedim. hiçte sevmeyeceğim dedim

aptal aptal bana baktı ne diyecegini şaşırdı o şaşkınlıkla bana bakarken
-tüm gücümü toplayıp sana bir kere vuracaktım acım azalsın diye ama onu bile
haketmiyorsun. erkek olsam bildiğim tüm küfürleri hakedecek durumdasın şu an gözümde. yazıklar olsun sana dedi
-ben duymak istediklerini anlattım ebru anlatacağım başka hiçbirşeye inanmayacaktın. böyle olması gerekiyormuş kusura bakma dedim

cebimden istanbul biletini çıkarıp yırttım gözünün önünde çevreye saygısızlık ederek yere attım bütün parçalarını
-artık gidecek yerim bile yok dedim

-istedigin yere git bundan sonra beni ilgilendirmiyor dedi kalktı parmağındaki yüzükleri çıkardı oturdugum yere bıraktı yürümeye başladı
 


**ben oturdum kaldım

gidiyordu resmen

-son birşey rica edebilir miyim senden dedim

durdu

-son ricam olacak söz dedim

gitmekle gitmemek arasında gidip geliyordu ama çaresiz bir şekilde sevdiğini bildiğim için en azından dinleyeceğini biliyordum ricamı

-ne var dedi

-bir arkadaşa telefon açmam lazım telefonunu kullanabilir miyim dedim

-al senin olsun bana bundan sonra lazım olmayacak zaten diye götüme bir iğne daha batırdı

-hayır otur lütfen dedim oturmadı
-lütfen dedim

hiç konuşmadan oturdu

biladere mesaj attım ebrunun telefonundan

-bilader elif diye bir kız nosu olcak mesajları silmediysen vardır orda bu numaraya acil bir
yolla dedim

bir dakika sonra bilader numarayı gönderdi

-bak ebru şimdi elifi arıyorum hiç sesini çıkarma ve sadece dinle dedim

-sizin aşk konuşmalarınızı dinlemek istemiyorum dedi ama meraklıydı acaba ne konuşcaz diye
belliydi gönlünün üzerine bir su serpilmesine ihtiyacı oldugu o kadar yılın hatrı vardı en azından
elifi aradım

cevap verince megafonu da açtım
 
konuşmaları aynen yazıyorum

-alo buyrun

-merhaba elif ben kelebek nasılsın

-iyiyim kelebek aramazsın sanıyordum sen nasılsın

-bende iyiyim sağol.

-bu telefon kimin

-benim yeni numaram elif askeriyeye sokmaya çalışacagım mesaj atarsın sokamazsam da istanbula gidinceye kadar mesajlaşırız olur mu dedim

-tamam sağol dedi

-ben kapatıyorum kendine iyi bak dedim

-bişey sorcaktım sana dedi

vay amk sonra sor başka zaman sor elife güvenip iş yaptık amk.ama sike sike

-buyur elif dedim

-o geceden sonra bir daha aramadın beni neden şimdi numaranı veriyorsun. dedi

-otobüsüm kalkacak o geceyi de sebebini de mesajlaşarak konuşuruz dedim

-tamam iyi yolculuklar dedi

-sağol deyip kapattım







**elimi valize attım eş dost arkadaşların telefon numaralarının kayıtlı oldugu not defterini de
ona verdim

telefonu ebruya uzattım.

-artık kelebek sensin. istedigin soruları ona sen sor kelebekmişsin gibi. dedim

-ben konuşmam dedi

-bana inanmak hiçbirşey olmadıgını duymak istiyorsan sana birinci ağızdan şans verdim. istersen ona yazma ben günlerce sana tekrar tekrar onu dokunmadığımı bile anlatayım
 
ama inanacaksan.ha korkma benim ezberimde tek bir telefon numarası var o da seninkisi onu arayıpda kendimi sana affetirecek sekilde konuşmasını rica etmem

nasıl olsa biletimi de yırttım istedigin kadar beklerim sen bana inanıncaya kadar dedim

hiç birşey diyemedi.ne yapsam düşüncelerindeydi

-gel beni otobüse bindir istanbula uğurla otobüste telefon kullanamam zaten telefonum da yok.5 saat gibi bir zamanın var şimdiden başla mesajlaşmaya

istediğini sor. istersen fikir vereyim.

ona blöfler yap acaba öpüşmesek miydi diye.

-bilmiyorum dedi

biraz olsun inanmıştı ama şüpheyi kendisi geçirebilir di ancak bende ona bu şansı verdim
-tamam hadi gidiyoruz dedim

-nereye dedi tuttum kolundan
taksi cevirdim bir tane otogar dedim taksiciye
-kelebek sen başla elifinle yazışmaya istersen dedim hiçbirşey bilmiyora benziyordu
ben yanındayken yazmadı

otogarda taksiden inerken

-ben vereyim senin paran yoktur askersin sen dedi

-ben veririm dedim

herşey hala sevdiğine işaretti

otogara gittim 10 dakika içinde kalkacak bir otobüs denk geldi bileti aldım
otobüse valizi teslim ettim
 
-bu yüzükler sende kalsın yaptığıma inandığın cevaplar alırsan eliften, çöpe atarsın benim başka verecek kimsem olmaz çünkü. dedim

söyleyecek çok seyim vardı ama en lazımlarını söyledim sadece

-çok şanslısın beni unutmak istersen sadece numaranı değiştirmen yeterli olacak. yoksa hep arar dururum seni her boş vaktimde. kendine iyi bak ebru dedim

ve henüz 5 dakika olmasına rağmen otobüse bindim







***sarılmadık öpüşmedik güle güle bile demedi
camdan ona bakmak istiyordum ama tutmakta zorlandığım gözyaşlarım dökülür de üzülür diye bakmadım

el sallamak bekle beni sevdiğim senin için geri geleceğim demek isterdim ama kısmet olmadı sarılıp bir kez öpmek isterdim üzülme herşey geçecek buda bitecek demek isterdim
ama otobüs kalktı gidiyordum artık

sadece o eve gitmek beni bu kadar ağır cezalandırdı

işin en kötü tarafı aşkımı elifin ellerine teslim etmiştim

ben ne kadar anlatsamda ebru inanmayacaktı ama en azından şeytan da olsa elifden medet bekledim

o yolculuk acaba mesajlaştılar mı?

elif aptalca birşeyler yazdı mı diye düşünerek geçti en önemli soru ebru bana inanacak mıydı
yolda bir kez mola verdik

elifi aramak aklımdan geçti ama ararsam gerçekten bir orospuluk yapıp beni ebrudan ayırma fırsatını ona vermemi degerlendirebilir diye yapmadım

zaten inanın telefon numarasını da hatırlamıyordum ancak tekrar bilader numarasını almam gerekiyordu istanbula geldim
 
e 5 üzerinden küçükyalıda indim biraz yokuş tırmandıktan sonra kenan evren kışlasına girdim
gerekli belgeler teslim edildikten sonra beni tabura götürdüler diger biriken askerlerle tabura adım attım
daha önce hiç görmediğim denizci kıyafetli askerler mi dersiniz mavi kamuflajlı havacılar mı dersiniz
siyah bereli tankçılar mı dersiniz komando bereli askerler mi dersiniz

sivil kıyafetlisi takım elbiselisi kirli sakallısı
normal piyadesi ne ararsan var

ne oluyor burda nasıl bir yer derken kayıt işlemi yapıldı
bir koğuş gösterdiler birini yakalayıp
-nasıl bir yer burası dedim

-siktir git devrelerine sor dedi

devre kim amk sanki hepsiyle 10 yıldır arkadaşım söylesene işte pezevenk bilmiyoz üst devre ne demek öğrendikten sonra
diş ağrısı dayanılmaz bir hal aldı

bi kaç askere sordum ne yapabilirim diye

nöbetçi çavuşu bul nöbetçi komutana götürsün ondan izin alıp revire gidin dedi bi tanesi dediklerini yaptım
 


***nöbetçi başçavusu bulduk nöbetçi çavuş komutana
-bu askerin bir maruzatı varmış komutanım dedi

-gelsin dedi

tekmil verip yanına yaklaştım

-dişim ağrıyor komutanım dedim

bir tokat attı

-geçti mi dedi

-geçmedi komutanım dedim

bir tane daha vurdu

-geçti mi dedi

baktım adam deli amk

-geçti komutanım. dedim

-siktir git o zaman dedi

-emredersiniz dedim

dışarı çıktık nöbetçi çavuşla

eh amk

askeriyede yediğim ilk dayağa mı yanayım. nerde ne bok yediğimi bilemediğime mi yanayım kızdan ayrılmanın keskin virajındayım ona mı yanayım
dişim ağrıyor işte orospu evladı komutan geçmedi ona mı yanayım akşam iştiması öncesi
beni zorla tutup mıntıka yaptırdıklarına mı yanayım

iştimada en az 200 tane çök kalk yaptırdıklarına mı yanayım yemekten sonra mutfaga gönderilip bulaşık yıkadığıma mı yanayım
 
geri gelip duş bile alamadan yattıktan sonra gece ikide kaldırılıp diğer yeni gelmişlerle er erbaş gazinosu yıkadığıma mı yanayım

birisini öldüresiye dövmek istediğim halde kimseye dokunamadığıma mı yanayım yoksa sabaha kadar uyuyamayıp saatlerce ağladığıma mı?






***bu defa kaldıramadılar üstdevreler zaten uyumamıştım
kendi kendime boku yedin olm kelebek bitmez bu askerlik demeye başladım rutin askeri işleri artık benden bir kaç ay önce askere gelmiş
askerler yaptıyordu

benden yaşça küçük olanlar bile emir verme hakkına sahipti

amam benim onu yap bunu yap burayı temizleye üzülecek kızacak duygularım kalmamıştı artık

ben tüm duygumu ebrudan gelecek habere bağlamıştım bazen yerdeki bir izmariti faraş a süpürmek için dakikalarca zaman kaybediyordum
aklımda hep ne oldu ne olcak sorusu vardı

her boşlukta telefon kulubesine gidiyor ebruyu aramaya yelteniyordum ama tek bir şüphe her seferinde aramama engel oldu
ya numarasını değiştirdiyse??

değiştirmemiş olma umuduydu beni ayakta tutan

bu umudu bir kaç numaraya bastıktan sonra duyabilme ihtimalim olan aradığınız kişiye... yapamadım
aradığım kişinin bulmuş olduğum tek kişi olması umudu ile arayamadım

gel dediler geldim git dediler gittim
 
bir iş oldugu zaman el kaldırdım gönüllü yaptım

boş boş oturup kara kara düşünmektense sikilmek daha hızlı geçiriyordu zamanı bu durum böyle fazla sürmedi
insanlar benim gayri ihtiyari de olsa işten kaçmayacak birisi oldugumu farkettiği için bana fazla yüklenmediler

daha çok isyan eden diger tertiplere iş buyurmaya başladılar

ama dikkat ettikleri başka bir konu benim ilerde çavuş olup tüm bunların acısını çıkarabilme ihtimalim olmasıydı

tüm devreler geldikten sonra

taburdaki tüm yeni gelmiş askerleri topladıktan sonra bölüklere dagıtım seçmesi başladı






**terziler, berberler,eli klavye tutanlar kim ne yeteneği varsa sıraladı

bazı amk denyoları ben kantinciyim komutanım bile dedi kantine gecebilmek için ama bu seçmelerde en önemli olan şey ehliyetti
ehliyet sahiblerine özel ilgi gösterdiler

boru değil adamların emekli paşa şoförü olma ihtimalleri var ben barmen oldugumu söylemedim
çünkü subay astsubay gazinosunda komutanların dinlenme vakitlerinde onlara sürekli çay kahve doldurup hazır kıta beklemeyi götüm yemedi zaten sürekli aptal aptal geziyorum
bi komutan bişey ister duymam yada dalgınlığıma gelir boşu boşuna dayak yerim diye sustum
sadece

sonra bölük komutanları yakın koruma
ikamet koruma
 
ve karargah bölüğü

asker taksimi yaptılar herkes işine yarayacağı secti

beni ilk önce fiziğimden ve göz rengimden dolayı yakın korumaya seçtiler üst devreler anlatmaya başladı
olm seçilirseniz köşesiniz

paşa bodruma tatile mi gidiyor 3 ay yanındasınız

paşa istanbulda alışverişe mi gidiyor yada gezmeye yanındasınız kısacası paşa nereye siz oraya dediler
herkes bi mutlu direk telefona koştu

o kadar uyarılmış olmalarına rağmen ailerine anlatmaya başladılar onları öyle görünce bende annemi aradım
bir sürü kızdı bana

annen yok mu senin

insan bir haber vermez mi

öldün mü kaldın mı hergün haberleri izlerken adını duyarım diye fenalık geliyor ne varsa saydı bana
haklıda







**ben ona nasılsın anne derken bile aklımda ebru vardı bir şekilde konusunu açmaya çalışıyordum
ebru sizi aradı mı diye

ama annemin bile aramadı demesinden korkuyordum telefonu kapattım
iç bahçeye geçip oturdum bir banka
 
o geldi

ekşın

karargah bölük komutanı herkes kaçacak yer arıyordu
ama adam sadece kantine baskın yapmaya gelmiş o kantine girince iç bahçe boşaldı
ama ben farkına varamadım olayın

ayakta beklemeye devam ettim esas duruşta

baktı yerde bir tane çöp var ona bakan tek kişi de ben

-amına çakim arkadaşım gel şunu al burdan dedi

-emredersiniz diye koştum aldım

sonra gitti

iç bahçe eski formunu aldı

görevi olmayanlar oturmaya başladı

her bir köşeden namı ve yaptıkları duyulmaya başlandı ben tek başıma oturuyordum
bankta sonra karargah bölüğünün yazıcı tayfası geldi yanıma oturdular konuştular
bende kalktım biraz yandaki merdiven basamağına oturdum bi tanesi benden iki devre üst olan
-şurdan bi su alır mısın bana dedi

en son benden kim ne rica etmişti onu bile unutmuştum koşarak gittim amk
getirdim

bana nerelisin nerden geldin diye sorular sormaya başladılar
 
daha soracakları var gibiydi ama ben konuşmak istemiyordum üzülme geçer dediler teselli bile ettiler beni
-zaman zaten geçiyor benim teselliye ihtiyacım onsuz geçecekse olacak dedim. cümlenin açılımını yaptırdılar bana biraz daha konuşturarak.






**öğlenden sonra

yakın koruma komutanı tanışma faslı için bizi yanına çağırdı tek tek

sebebini o an bilemedim ama en sona bırakıldım sıra bana gelince tekmil verdim
-kelebek sen karargaha geçeceksin dedi.

-emredersiniz dedim

çıktım odadan

karargah yazıcılarının yanına gittim dedim böyle böyle olmuş

biliyoruz dediler

15 dakika sonra bizim komutan toplayacak askerleri sende geleceksin dediler gittim 15 dakika sonra geldim
ekşın herkesi içeri alıp tek tek konuştu bana sıra gelince
tekmil verip içeri girdim

-gel amına çakim arkadaşım otur dedi

masasındaki kagıttan herkes hakkında notlar aldığı belliydi

eğitim durumu. ehliyet.ana babanın hayatta olup olmadığı elimden ne iş geldiğini sordu

-hiç bi iş gelmez komutanım dedim

-amına çakim arkadaşım senin neden bana gönderdiler o zaman dedi
 
-bilmiyorum komutanım dedim

-ne iş yapıyordun sivilde dedi

-turizm dedim

-niye geç geldin askere dedi

-askerliği uzatmak için okuyormuş gibi yaptım dedim

-vay amına çakim neden devam etmedin okula o zaman dedi

-düzenli bir hayata geçmek için dedim

-tamam siktir git amına çakim arkadaşım dedi

-emredersiniz dedim

ben aşşagı indim götümü banka koymadan ismimi bagıran birisi geldi
-benim dedim

-ekşın seni çağırıyor koş dedi

gittim kapıyı çaldım tekmilden sonra emredin dedim

-habercimsin amına çakim arkadaşım dedi

-emredersiniz başka bir emriniz var mı dedim

cevap vermedi

çıktım







**aşşagı indim herkesde bir merak neden çağırmış diye

-ekşının postasıymışım dedim

her duyan üst devreden aldığım ilk yorum

-yarragı yedin olm bitmez senin askerlik oldu herkes bişey demeye başlayınca bende şaşırdım
 
nasıl olacağını zaman gösterecekti

ebruyu aramayı aklımın ucundan bile geçirmiyordum korkumdan dolayı ama telefon kulubesine hep yakın bir yerde bekliyordum
bir askerin telefon numarasını çevirdikten sonra

gözlerindeki ışıltıyla dudaklarından dökülen nasılsın aşkım lafı beni bitirdi

önce annemi aradım tekrar

lafı çevirip dolaştırdım ebruya getirdim annemi aramış nasılsınız diye
-beni sordu mu dedim

-görüşüp görüşmediğimizi sordu sadece dedi

-eee anne çatlatma anlatsana başka ne dedi dedim

-kendin konuşmuyor musun bana neden soruyon ne bilim ne dedi aklımda mı kaldı sanki dedi bir umut dogdu içime acaba dedim
-tamam anne görüşürüz selam söyle dedim cevabını bile beklemeden kapattım numarasını çevirdim ebrunun
son rakama basmak çok uzun sürdü

lütfen çalsın numarası diye bir milyon sure geçti aklımdan çaldı
değiştirmemiş

sonra cevap verir mi acaba sıkıntısı başladı

verdi

-aloo

kim konuşabilir ki ilk söz ne olur şimdi burda ne denir

-alo dedim bende

-kimsiniz dedi
 
bir süre sesimi çıkaramadım

-kapatıyorum dedi kapattı da
evet lan evet değiştirmemiş amk numarasını bu kadar mutluluk yeterdi

ama ihtimaller hala yüksekti ya iş boka sardıysada benim ağzıma tekrar sıçabilmek için tek iletişim kalan telefon nosunu da o amaçla değiştirmediyse

biraz kendimi toparlayıp tekrar aradım

-aloo dedi yine

yine ses çıkaramadım halbuki öyle planlamamıştım konuşacaktım

-kimsiniz dedi

-benim dedim

-sen kimsin dedi.ama tanıdıgı belli idi heyecanlandı çünkü sesi

-hala bir elin diğer elinden ağır mı ebru dedim?







---kelebek dedi

-efendim dedim

kem küm ederek nasılsın dedi

-sana bağlı dedim

ama beklediğim cevap gelmedi beyler. hatta ağzıma sıcan bir cevap geldi

-hayır herşey sana bağlı neden gittin o kızın evine dedi

içinden en çıkılmaz bir soru neden girdiğimi ben bilsem de söylesem hemen lafı değiştirmem lazımdı o sorudan kurtulmak için
-mesajlaştın mı onunla dedim

-soruma cevap ver kelebek dedi

-parmağımda yüzükle gittim. seni deli gibi sevdiğimi bildiği halde gittim.
 
ne o yüzüğü parmağımda taşımaya ne de senin sevgini kalbimde taşımaya hiç ihanet etmedim
ebru dedim.

-gitme kelebek her çağırana gidilseydi her gece bir bi kaç yere gitmem gerekirdi benimde.
dedi

-haklısın dedim

-hep bana hak verip durma çok kırdın kalbimi dedi

-askerine nefret indirimi yapamaz mısın çok özledim seni dedim

-numaramı değiştircem kelebek dedi

-değiştirmene gerek yok ben aramam istersen dedim

-seninle alakası yok elifin sana yazmasını istemiyorum artık dedi

-peki bana verir misin yeni numaranı dedim

-daha almadım ama şu an vermeyi düşünmüyorum dedi

-haklısın benim yaptıgımı sen yapsaydın şu an seninle konuşmazdım bile dedim

-aşkı tek başına yaşama kelebek dedi

-elifden hiç bir çıkarım olmamasına rağmen seni üzeceğini bile bile egoistlik yaptım ne diyeceğimi bilmiyorum dedim

-bende bilmiyorum dedi

sonra ağlamaya başladı

-ben seni gece gündüz düşünürken sen gidip elin kızları ile film izliyorsun hemde kendi
evinde

yapma bunları kelebek lütfen dedi

-özür dilerim dedim

-anca özür dilersin zaten kendine iyi bak dedi ama kapatmadı telefonu
-ebruu dedim

-ne var dedi

-şu batan güneşlere sevinmemi sağla lütfen yoksa gerçekten hiçbir anlamı kalmıyor dedim
 





---kendine iyi bak kelebek kapatıyorum dedi

-tekrar araya bilir miyim seni dedim

-bilmiyorum dedi kapattı telefonu

işin iyi tarafından bakınca ebrunun sesini duymuştum kötü tarafı henüz affetmiş olmamasıydı.
ekşın çağırıyor koş dediler

beyler her odaya girdiğimde hep tekmil verdim çıkarken girerken gerekli selamı verdim

-emredin komutanım dedim

-nerdesim amına çakim arkadaşım dedi

-telefonla konuşuyordum dedim

-eğitim timine sende katıl seni siktir edersem en azından bi boklar öğrenmiş ol dedi

-emredersiniz dedim çıktım

*eğitim timi yeni gelen askerlere koruma görevleri nasıl yapılır. kullanacakları silahları öğretmek

genel askeri bilgiler bir de spor bölümünde komando eğitimi eğitim timi 6 hafta civarı ve bitince mavi bere takma töreni görevim fixlendi
her sabah erkenden kalk

traş ol üstünü değiştir

diğer askerler mıntıka yaparken ben komutanın odasını sil süpür o gelince bi ihtiyacı var mı çay şeker poğaca neyse onları hallet
sonra izin alıp sabah iştimasına katıl ve eğitim timi ile sabahtan akşama kadar yardır komutanın nöbetçi oldugu günler gece 1 e kadar uyanık ol yani o uyuyuncaya kadar bişey isterse getir istemezse o nerdeyse kapısında bekle
 
şanslıysan subay astsubay gazinosunda oturur sende televizyon izlersin

arasıra koğuşları ve diger yerlerde askerler ne yapıyor onu denetlerken askerlerin ondan nasıl tırstıgını izle zevk al

olaylar böyle gelişirken

artık geceleri koğuş yıkamaya kaldırılmadım

kantine gittiğim zaman ufak tefek sudur kektir onlardan para almadılar

benden üst devreler benden çekindiler komutan sayesinde ama belli de etmediler alt devre
herzaman alt devredir

kafama takılan bir olay vardı

elif







** biladeri arayıp numarasını tekrar istedim

-yaz amk şunu doğru düzgün bi yere sorup durma bana dedi

-tamam artislik yapma ver dedim aldım noyu aradım elifi
çaktırmadan sinsice daldım muhabbete

-nasılsın iyimisin falan

o da bi isyan amk

-neden bana sevgilinin numarasını kendi numaran gibi veriyorsun dedi

bana gider yapmasına çok kızdım ama karıya mahkumum amk onda var cevaplar o yüzden
sabrettim

-öyle olması gerekti kusura bakma dedim

-bende şey sandım dedi

o şeyin ne oldugunu bilmeye gerek yoktu

-mesajlaştınız mı onunla dedim

-hayır aradı beni dedi
 
vay amk vay neler olmuş haberimiz yok

-ne konuştunuz dedim

-boşver dedi

-anlat lütfen benim için çok önemli dedim

-seviyor musun bu kadar ebruyu dedi

-evet dedim

-o seni daha çok seviyor bence dedi

-nasıl? anlat hadi dedim

-aradı beni kim oldugunu tanıttı.

o gece hakkında bildiklerini söyledi. ne yaptıgınızı hiç sormuyacagım dedi. sonra bana seni sevip sevmediğimi sordu. arkadaş olarak evet seviyorum dedim
o zaman sadece arkadaş olarak davrandığını umuyorum dedi. evet öyle davrandım dedim.
sonra bak elif eğer ondan vazgeçemeyeceksen aradan çekilirim çünkü benim sevenlere saygım var dedi.

çekilecek bir durum yok dedim

o zaman sen saygı duy bir daha evine davet etme dedi. sonra telefonu kapattı ebru dedi.
-başka görüştünüz mü dedim.

-hayır dedi

-emin misin dedim

-evet dedi

-tamam o zaman elif aşka saygı duy dedim. bende kapattım telefonu
 


** elifi ordayken sikmedim ama ebrunun taktiği ile de olasa manevi bir şekilde siktikten sonra keyfim yerine geldi orgazm sigarasını iç bahçede yaktım
artık çevremde daha fazla insan oturuyordu

bunda ekşın reyizin payı büyük olsada benim de yavaş yavaş insanlarla tanışmaya başlamış
olmam

ve can sıkıntımı gidermek için

abazan askerleri toplayıp alanyadaki kelebek am peşinde uydurma hikayelerini anlatmam da
etkili oldu

ben anlattıkça çevre çoğaldı

piçliğimiz ayyuka çıktı

vay amk anlat hele derken beni dinleyenlerden azmışın kudurmuşa dönmüş olanları wc ye koşup

şafalarını yazıyorlardı wc duvarlarına beyaz beyaz

anlatabilme yeteneğini vücut diline yansıtabilirsen kaçarın yok dinlenirsin

yine heyacanlı heyecanlı anlatırken birikmiş kalabalığın arasında tahmin edin kimi gördüm ekşın
tam bana bakıyor hatta yarısını bile dinlemiş tepkisi aynen şu oldu
-vay amına çakim arkadaşım ne oluyor burda herkes esas duruş tabi bende
kulağımda bir çift parmak

-ne anlatıyom amına çakim benim bile sikim kalktı deyip enseye tokadı da patlattı ben bişey diyemeden
-cezan şu asker yarın çarşıya çıkıyorsun ferre dergi alıyorsun

kışlaya yakalanmadan sokuyorsun bu seni dinleyen abazalara dağıtıyorsun.

ben yakalarsam cezan askeri hukuka göre olur dedi.
 
enseye bi tane daha patlatıp gitti

o gider gitmez askerler yerde iptal gülmekten ben ense ağrısından gülemiyorum bile
vay amk. çarşıya çık götün yiyorsa kışla nizamiyesinden içeri o dergileri sok

sonra yakalanmadan askerlere dagıt göt lazım ama bi dakika lan çarşıya çıkıyorum amk dayanamadım beyler






**ebru telefonu degiştirir ve ben onun numarasını alamam diye tekrar aradım merhabalaşma faslı bittikten sonra yine o siktir boktan cümleyi kurdu
-ne var

seviyoruz amk daha ne olsun

-numaran aynı mı hala diye aramıştım dedim

-demek ki aynıymış dedi

-kapatayım o zaman dedim

-sen bilirsin dedi

-bana verecek misin numaranı dedim

-hayır dedi

-tamam rahatsız ettim o zaman pardon kendine iyi bakarsın dedim

-dur bişey sorcaktım dedi

-buyur dedim ama aklım hala o hayır da ağladım ağlayacam

-arkadaş kalmak ister misin dedi

-hayır dedim

-neden dedi
 
-bana kurduğun her cümlede tekrar ilanı aşkını beklemektense. delikanlı ayrılığımla oturum kendi kendime konuşurum. dedim
-biraz delikanlı olsaydın arkadaş değil sevgilin olmaya devam ederdim zaten dedi

-hiç kızmadım sonuna kadar haklısın.

ben o eve girdim delikanlılıktan çıktım sen girseydin kalbimi tek verdiğim kişiyi orospu olarak anacaktım. dedim
-arkadaş da olamayacağız öyle mi dedi

-seni bu kadar severken arkadaş olamam git benim yaptıgımın aynısı sen yap bende senin benden nefret ettiğin kadar nefret edeyim

sonra yaşanan yıllar hatrına arkadaşlığa bende katlanayım dedim

-ben sen değilim kelebek dedi

-biliyorum ebru özür mü? istiyorsun bir milyon kere en içten dileklerimle. pişmanlık mı duymak istiyorsun? allah binbir türlü belamı versin.

bana cesurca git de giderim ama beni uzakta tutup kalbimi kendine çekme dayanamam arkadaşlık aşkına dedim

-kapatmam lazım dedi

kaçmak istiyordu çünkü ne istediğini o da bilmiyordu onu arayacak olan kişi yine ben olmak zorundaydım
-tamam dedim

-sonra arayayım mı yine dedim

-sen bilirsin dedi

-ben aradığımda arkadaşın olarak konuşmam haberin olsun bir rahatsız olursan aşkımdan sıkılmadan yüzüme kapat çünkü kızacak bir sevgilim olmaz artık dedim







---tamam dedi

-o zaman görüşürüz kapatmam lazım dedim
 
kapattım

onu tekrar aramak için kaybettiğim tek zaman tekrar numaraları çevirip
onun cevap vermesini beklemek oldu

-efendim dedi

-merhaba aşkım seni çok seviyorum nasılsın dedim hiçbirşey diyemedi
bende zaten beni bir anda affetmesini bekleyip iyiyim aşkım sen nasılsın bende seni çok
seviyorum demesini beklemiyordum

eğer öyle yapsaydı götüm iyice kalkacak

ve ona karşı ne hata yaparsam yapayım onu kaybetmeyeceğimi düşünecektim ama onsuz da yapamıyordum
özledim onun aşkım demesini seviyorum demesini

onu kırdığım için mantıklı olarak dememek hakkıydı ama

hangi aynştayn aşıkken kalbine söz geçirebilmiş ki ben gecireyim ama istiyordum lan işte amk seviyorum demesini
-orda mısın aşkım dedim

-burdayım kelebek dedi

-en çok neye dua ediyorum biliyor musun dedim

-bilmiyorum dedi

-allahın bana verdiği yeteneğe dedim

-anlamadım dedi

-kalbim mesaj gönderiyor beynim yorumluyor dilim dönüp sana seni seviyorum diyor. bunları derken gözlerim ışıldıyor

ve kulaklarım tekrar duymayı bekliyor neyse tamam

bu kadar risk aldığım yeter en azından sen suratıma kapatmadan
 
ben kapatayım ki şansım devam etsin bir dahaki aramalarımda

haa bu arada unutmadan seni seviyorum dedim. biraz bekledim hani bende der mi diye ama demedi

sonra yavaşça telefonu kapattım halimden bi haber olan asker panpalarım olayı tüm tabura yaymış
ekşın reyiz kelebeği nasıl siker diye onun makarasını yapıyorlar

olm ne bok yicen sokabilcen o dergileri diye bana takıldılar







---yardımınız lazım tek başıma sokamam dedim

-anlat amk ne yapacaz dediler

planımı anlattım riskli ama ok verdiler yukarı bölük yazanesine çıktım
yazıcılarla makara yaparken yan odadaki ekşın

-amına çakim arkadaşım burda mısın gel yanıma dedi sesimi duyunca

girdim emredin komutanım dedim

-sen ne yaptıgının farkında mısın amına çakim arkadaşım dedi

-emredin komutanım dedim
-böyle hikayeler anlatıyon sonra birbirlerini sikecekler amk başımı belaya sokacaksın benim cezanı kestim kışla giriş nizamiyesine haber verdim seni baştan sona arayacaklar getirir ve
yakalanırsan

askerlik boyu çarşı yasağı

o dergileri getiremezsen emre itaatsizlikten askeri disko cezaevi

getirir ve bana yakalanırsan da dayak yiyeceksin haberin olsun arkadaşım dedi

-emredersiniz dedim
 
-şu imzalanacak defterleri getir dedi

-emredersiniz dedim gittim getirdim
imzalarken odada bekledim çıkabilirsin demediği için

imza atarken

-kitap okur musun dedi

kitaplığa baktım kütüphane amk hepsini bana özet çıkar der bi de onunla uğraşmayayım diye

-hayır komutanım dedim

-amına çakim kusura bakma arkadaşım senin için ferre kitaplar koyamadım kitaplığıma dedi gülümseyerek

-kitaptan okumam genelde komutanım dedim

-vay amına çakim gel buraya dedi

o askeriyede ki kısa saçın dezavantajını tekrar yaşadım enseye inen tokatla biraz ensede saç olsa en azından şiddeti azalırdı
imzaların bitmesini bekledim

hepsini kapattı defterlerin imza işi bittiği için

-başka bir emriniz var mı komutanım dedim

açtı klasik müziği kulaklığını takmak üzereyken

-rahatsız etme dedi

-emredersiniz dedim




**loreena mckennitt hastasıydı bende çok severim

çıktım akşam iştiması komutanlık saati derken yat iştimasından sonra sızmış kalmışım ertesi gün yine kalk odasını temizle derken o da geldi
-bir emriniz var mı komutanım dedim

-yok canım sağol dedi
 
bana canım diyorya akşam çarşı dönüşü canım benim diyerek sikecek adam ben ise hala ne bok yiyeceğime tam olarak karar veremedim

sabah iştimasından sonra

-defterini al gel amına çakim arkadaşım dedi daha çarşı defteri bile yok bende
acemilikteki çarşı defteri geçerli olmuyor kantinden aldım
yazıcılar gerekli şeyleri yazdılar

tabur komutanına götürüp mühürlendi imzalandı artık çarşıya çıkma işlemi hazırdı
üstümü değiştirdim bölük komutanı imzasını aldıktan sonra da

-inşallah başına iş açarsın arkadaşım ben çok sevmem artisleri dedi

-emredersiniz dedim

çarşıya çıktım

akşama kadar gezdim küçükyalıda fazla bilmediğim için götüm yemedi kadıköy veya başka bir yere gitmeye
adaların karşısında bir yere oturdum yattım yemek yedim gazete okudum çay içtim derken akşamı ettim

dönüş vakti geldi

ben nasıl çıktıysam öyle nizamiyeye geldim

nizamiyede kilodu açıp onun içine bile baktılar ama bi bok yok ki bulsunlar amk tabura döndüm saat 5 e 10 filan vardı
en geç dönüş saati 5 ti ve saat 5 aynı zamanda komutanların lojmanlara dönüş saatiydi

5 e gelmesine yakın ekşın beni gördü servise binecekken

-amına çakim gel arkadaşım buraya dedi
 
deli gibi koşarak yanına gidip emredin komutanım dedim çok yüksek sesle

-soktun mu içeri dedi

-emrettiğiniz gibi komutanım dedim

-nerde amına çakim dergiler dedi

-askerlere dağıttım komutanım dedim

-vay amına çakim servis kalkıyor şimdi yarın sabah hatırlat sabah ereksiyonu ile sikecem seni
dedi

-emredersiniz komutanım dedim




**iştimaya katıldım akşam iştimasına

iştima bitimi ile akşam yemeğinden sonra ki boşlukta askerlerle toplandık olayı anlattım böyle böyle yaptım diye
onlar zaten görevlerini biliyorlardı anlaşma sağladık
bunun şerefine bir hikaye daha anlattım ve koştum telefona
kimi aradım ?

önce can beyler annemi

hayır dualarını sözlü olarak duyup ellerinden manevi bir şekilde öptükten sonra sıra geldi
canan'a

çevirdim numarayı cevap yok

tekrar denedim yok

gittim iç bahçede biraz oturdum

sonra redial ama yine yok

o gece o telefona cevap alamazsam yatamayacağımı biliyordum alamadım cünkü yat iştiması için koğuslara gittik yatamadım
 
yattığıma uyku denmez

kimileri sınırlarda düşmandan gelecek kahpe kurşun korkusu ile nöbet tutarken o gece

ben sevdiğimden gelebilecek ayrılık kurşunu korkusu ile sabaha kadar nöbetini tuttum hala bir umudu olan aşkımın

bu kadar dert arasında ekşın reyizin ereksiyonu ile de uğraşacaktım sabah odasını itina ile silip süpürdüm paspasladım
masasını düzelttim

benim yapmamdan nefret ettiği halde botlarını boyadım

ve geldi hemde ben botları boyarken

-amına çakim arkadaşım sana boyama demedim mi dedi

-zaman kaybetmeyin bu sabah daha önemli işleriniz var diye boyadım komutanım dedi

-vay amına çakim hatırladım arkadaşım iştimadan sonra topla gel o arkadaşlarını dedi

-emredersiniz dedim

iştimadan sonra cesur oldugunu düşündüğüm bi kaç tanesini alıp odasına gittik

tek tek sordu herkese dergi nerde diye

hepsi okuduk göreceğimizi gördük sonra yırttık attık komutanım dedi

-tamam sizde suç yok siktirin gidin amsalaklar dedi




***onlar dağıldı odadan bende kaçmaya teşebbüs edercesine

-bir emriniz var mı komutanım dedim kapı eşiğine yaklaşarak hafifte bir gülümseme ile

-gel amına çakim dedi

-emredin komutanım dedim önce surata bir tane vurdu
-sokmamışsın içeri hiç bişey götüne kadar arattırdım neden yalan söyletiyorsun askerlere dedi canımdan bezdim amk.ne bok yicektim amk başka yol mu vardı
-emredersiniz komutanım dedim. konu ile çok alakasız bir şekilde
 
-niye yalan söylüyorsun diye bir tane daha vurdu benim gözümden yaşlar akmaya başladı beyler
ağlıyordum ama zaten alışkın oldugum tokattan dolayı değil ebrusuzluğa alışamadığım içindi göz yaşlarım
-emredersiniz dedim yaşlı gözlerle

yine vurdu

-emredersiniz dedim

-siktir git elimde kalacaksın amına çakim dedi beni yediğim tokatlar sikimde olmadığı için ona
-başka bir emriniz var mı dedim tekrar ama boynumu hafif yana kırıp yüzümü tokat yemeye hazır hale getirerek

tekrar vurmak istiyorsan vur sikimde degil dercesine

-yok dedi çıktım

eğitim timi için diğer tertiplerin yanına katılmak zorunda idim

ama telefona koştum yine

çevirdiğim numara bu defa cevap verdi

artık kendimde neden dün gece cevap vermedin diye hesap soracak erkeklik kalmamıştı ekşın reyiz sağolsun dayağın etkisi ile zaten doluydum
-efendim dedi

-merhaba aşkım dedim ağlamaklı bir sesle

-ne oldu dedi.

-bişey yok aşkım merak etme sen beni sadece sesini duymak için aradım. kendine iyi bak dedim.ama onun beni hala düşünerek

ne oldu demesi ben üzgün oldugumda tesellim olan kişinin hala destekçim oldugunun hissine kapılmam daha çok ağlamama sebeb oldu

-üzme kendini geçiyor günler ne kaldı ki bitmesine dedi o hala askerlik derdinde ben onsuz ölüyorum haberi yok
 
-gitmem lazım tosbiş kalbime emanetsin dedim

-tamam dedi. kapattım telefonu




**yardırarak eğitim time gittim

eğitim timinde ekşın reyize bir çözüm bulmam lazımdı böyle sabah akşam dayak olmazdı amk
aynı akşam ekşıın nöbeti vardı

zaten uykusuzum dayak yemişim bi ton eğitim timinde yat sürün
sevgili ile aramız hala muallak

eh be ebecim sende haklısın bu kadar derdin hepsini sana bu yaştan sonra yaşattı hayat akşam ekşın subay astsubay gazinosundayken
zap yapıyordu kanallar arası tek bir sahne gördüm rahmetli sunaldan
kovmirim la puşto kovmirim

ben kendimi kovdurabilir miydim??

kovdururdum ama yapmadım çünkü birden bir cep telefonu sesi duyuldu

ekşın yerinden kalkarak

-amına çakim yakaladım seni arkadaşım dedi

koştu subay ast subay gazinosundaki çaycılık yapan askerin yanına

telefon hala çalıyor ben ve çaycı da ne bok yiyor lan bu diye ona bakarken o da her tarafı arıyordu telefon nerde diye
-bi telefon çalıyor ama sizin telefonunuz galiba komutanım dedim
 
-nerde amına çakim dedi

-masanın üzerinde komutanım dedim

-vay amına çakim melodiyi değiştirmiştim unutmuşum dedi bu adam bırakılır mı amk.
biz hafiften gülümserken tehdit geldi

-bu olay duyulursa siktiğim asker sayısı populasyonunda(nüfus)iki tane artış olur haberiniz
olsun dedi







---hangi olayı komutanım dedim.

-aferim arkadaşım dedi

aferim duyunca sağol demek farzdır askerde bana sen yatabilirsin dedi ekşın
-bi telefon açabilir miyim komutanım dedim

-tamam görüşme bitince bana tekmil vermeden gitme dedi

-emredersiniz dedim

koştum telefona

ebruyu aradım. öyle kolayda değil beyler kart dayanmıyor amk. masraflı iş sürekli cep tel nosu aramak
-merhaba ebru nasılsın dedim

-iyiyim sağol dedi

-bende iyiyim sende sağol dedim

-iyi dedi

-sınavların nasıl geçiyor dedim

-bitti alanyaya gideceğim dedi

vay amk yaz tatili geliyor ebru alanyada olacak
 
ama vatan bana mı emanet ben mi ekşına emanetim yardırıp duruyoruz

-iyi yolcular dedim

-aşkım demiyorsun artık dedi

-anlamadım dedim

-aşkım diyorum demiyorsun artık dedi

-lütfen tekrar et ebru sesin gelmiyor dedim çok iyi duyuyorum aslında ne dediğini aşkım diyor eskiden sürekli dediği gibi
başka anlamda kullanıyor ama yine de diyor

duymak da acayip ediyor beni

offf çekip yedi tepesini sallayasım geliyour istanbulun

-yok bişey neyse dedi

-ne demiyorum sana dedim

anladı amacımı tekrar tekrar duymak istediğimi

-sen ne demek istersen onu dersin sorun yok benim için dedi

-platonilerle bile olsa seni sevmek hala çok güzel dedim bunu derken ilk günler kadar heyecanlanlıydım
durum nerden nereye gelmişti






**elifi bulsam askerlik boyunca geneleve dahi gitmemiş askerlerin arasına atmak istiyordum ben yine ebruya aşk durumumu itiraf edince utandı mı sıkıldı mı yoksa duymak mi istemedi
bilinmez

telefonu kapatmak istedi

-neyse görüşürüz az bir işim var dedi

-tamam kendine iyi bak dedim
 
kapattım telefonu

iç bahçeye gidip kimse yokken bir sigara yaktım

ekşın sıkılmış aşşagı inmiş beni telefon kulubelerinin orda görmeyince saga sola bakmış silahlıktakine sormuş
sonra o da dışarı gelmiş

ama ben boynum önde alnım bir avucumun içinde kara kara yere bakarken onu farketmemişim bile

sigara bitinceye kadar izlemiş dalgınlıktan izmariti yere atınca
-amına çakim arkadaşım yakaladım seni dedi

işin gücün yok mu amk ekşın yaa

-emredin komutanım dedim

-mıntıka zamanı gelmiş şu iç bahçeyi bi elden geçir dedi

bi izmarit attım diye koca bahçedeki tüm izmaritleri yarı aydınlıkta topladım gittim mıntıkayı yaptığıma dair tekmil verdim
hiç üşenmedi iyice her köşesine baktı var mı diye ama bulamadı git yat veya tamam demeden çekti gitti yine odasına
odasına gidip bir emriniz var mı komutanım dedim olmadıgını söyledi bende gittim
yatağa biraz uzandım ama içimdeki sıkıntıyı gidermek için arka arkaya sigara yakmam gerekiyordu

uyumak inanın mümkün değildi herşey bu haldeyken aşşağı inmek yasak
wc de sigara içmek yasak

ekşının nerden çıkacağı belli değil

ama yine de yakalanmadan hızlı hızlı wc de bir tane içtim
 
biraz debelendikten sonra uykuyu da becerdim

günler eğitim timinde hızla geçti

artık ebruyu aramaya korkar olmuştum

çünkü o kadar uğraşıma rağmen bana karşı hiçbir yumuşaması en azından bir kez daha konuşalım demesi yoktu
öyle ki konuşmalarımızda benimle mecburen konuşuyor gibi geliyordu yılların hatrına bir askeri üzmemek için gibiydi herşey
denemedim mi denedim unutmayı







**ben denedikçe daha çok acı çektim

beni tek mutlu eden şey tekrar beni sevebileceği ihtimali kalmıştı

anladım ki ne kadar üstüne gidersen unutmaya çalışmanın o kadar götüne giriyor herşey boş zamanlarda askerlerin eğlenmek için yaptığı makaralar bile sıkıcı geliyordu
lan kelebek bişey anlat da gülelim diyenlere ana avrat sövesim geliyordu

nasılsın diye hal hatır soranlar bile herşeyi tekrar hatırlamama sebeb oluyor çektiğim acılar
tazeleniyordu

demekki neymiş aşk acısı ile askerlik aynı hayatını birleştirirsen doğan çocuğun ismi ''hayat'' olurmuş ama en ızdıraplısından

tek ekşın değil diğer komtanlarda bir acayip bana kalırsa hepsi bir acayip
hepsi otorite kurmak

komutan olduğunu farkettirmek

rütbelerine saygı duyulmasını isteme derdinde onlarda haklı
askerler çok fena çünkü
 
biraz yumuşayan askerlerin kötülüğünü istemeyen komutanların burnundan getiriyorlar yavşaklıklarıyla

askerlere karşı iyi tutumlu olan komutanların nöbetlerinde inanın daha uzun iştimada
bekliyoruz

herkes nasıl olsa x komutan bişey demez ceza vermez diye ne sıraya geçiyor ne laf dinliyor ne de esas duruşu esas duruş gibi yapıyorlar

bir kaç uyarılma sonrası anca kendilerine geliyorlar

artık askerlerden bıkmış bazı komutanlar psikopat ayağına yatıyor

bazı komutanlar hiç bir askeri sikine takmıyor hiç biri ile muhattap olmuyor

yanlışını gördüğü askeri direk mahkemeye veriyor veya hakkında yazılı işlem başlatıp kendi bölük komutanına teslim ediyor

bazı genç komutanlar kimi örnek alacagını ve ne yapacağını tam olarak tecrube azlıgından dolayı bilemediği için daha tehlikeli olabiliyorlar

kolay değil 500 tane 20li yaşlarda hepsinin muhtemelen en az bir tane sorunu olan ve bu sorunlardan kurtulabilmek için piçlik peşinde olan askerleri idare ve komuta etmek

geçmiyordu beyler günler geçiyordu ama geçmiyordu işler
yeni gelmiş olmak çevrede neler olup bittiğini izlemek aslında benim için bir avantajdı askerleri ve komutanları ve düzeni yeni tanıyordum
yani tam alışmadığım için herşeye sıradan ve rutinleşmemişti henüz askerlik

ama o yoktu

onun olmamasına da alışamamıştım henüz kalbim sıradanlaşamadı
rutinleşmedi henüz ayrılık

çatır çatır birini sikerken yakalansam bu kadar üzülmezdim bu kadar dert olmazdı bana







** hafta sonu nizamiyeden telefon geldi
 
benim ziyaretçim gelmişti

istanbulda bir dönem alanyada beraber çalıştığımız bir arkadaşım vardı mecidiyeköyde oturduğu için karşılaşamadık ben anadolu yakasında oldugum için ama bir iki kere telefon açıp çarşıya çıkınca haber vermemi yanıma geleceğini vakti olursada ziyarete geleceğini söylemişti
demekki gelmişti kamuflajları giyip gittim
yasaktı çünkü askeri eşofmanla gitmek biz henüz kep takıyorduk
mavi bereyi eğitim timi bitmediği için haketmemiştik

bi tane üst devre al olm havan olsun amk giy şunu öyle git dedi neyse aldım bereyi gittim
görevli asker sizinle görüşmek isteyen kişi nin ismi ebru ... görüşmek istiyor musun tanıyor
musun dedi ebru mu??
istanbula mı gelmiş

beni ziyarete hemde

düzeltecek saç yokki söyle bir yana alsam

elim ayağım nereye gitti lan benim neden heyecanlıyım bu kadar
gözlerim neden sürekli ufuktan belirecek kişiyi gözlüyor ve çıktı beyler
belirdi ilerden yavaş yavaş geliyor bi kaç adım sonra beni gördü
hadi gül bi kere ebru bir gülümseme lütfen
 
içim ısınsın da korkmayayım artık yüzükleri elime teslim etmeye geldiğinden gülmedi beyler
-merhaba dedi sadece

sarılmadı bile

oturduk kamelyaya

-ben bişey içer misin diye sordum

-hayır içmeyecem dedi

-bişey yer misin dedim

-hayır dedi

-borç tahsil etmeye gelmiş gibisin dedim konuşmadı






---kiminle geldin dedim

-okuldan bir kız arkadaşım burda kalıyor ama yanında kalmayacağım gece dönüyorum dedi

-gezmeye mi geldin dedim

-evet istanbulu görmeye geldim dedi

-bende istanbulun bir parçası olduguma sevindim dedim

-sana birşey vermeye geldim dedi

yüzükleri verecek sandım beyler herşey bitti diyecek sandım

hani birden ağlama hissi duyarsınız da yaşlar nerden çıkacağını bilemez genzinizde kalırya bir kaç damla

o modla ne vereceksin dedim

cüzdanından şimdinin parası ile 10 lira çıkardı

-bunu al dedi

şaşkın şaşkın baktım hiç bişey anlamadım
 
-karnın mı acıktı bişey mi istiyorsun kantinden ben alırım var param dedim

-hayır dedi. içeriye sokmaya çalıştım ama almadılar

seneler geçirdik seninle .her anını çok sevdim seninle olmanın dün gibi her saniyesi ezberimde. hiç sana yanlış bişey yapmadım

hep sana ait kaldım. hergün benim seni sevdiğim kadar sende beni seviyor musundur diye merak ettim.ama hiç ikna olmadım

hep kendim seni daha çok sevdiğimi hissettim. beni sevdiğini biliyorum. yada belki de sadece
inanmak istiyorum sevdiğime

burda mutlaka satıyorlardır.bu parayı al git bir kalem bir defter al sonra ne kadar dolu aşk yaşadığını hatıralarımızı yazarak anlat dedi

-anlamadım ki dedim

-laf olsun diye mi sevdin beni bu güne kadar dedi

-hayır dedim

-kalbin beni sevmeye alıştı diye mi seviyorsun dedi

-hayır dedim

-hayatında sırf biri olsun diye mi sevdin beni dedi

-hayır dedim

-o zaman ispatla kelebek dedi

-ne yapmamı istiyorsun anlamadım dedim

-beni sevdiğine inanmak istiyorum. sensizlik ne kadar zor oluyor bilemezsin kelebek. uykular
girmiyor her hatıra saniye saniye gözümün önüne geliyor.

sensizken bunlarla boğuşuyorum en az benim kadar beni seviyorsan her anımızı hatırlarsın o zaman inanırım sana dedi.

anladım ne demek istedigini ama boku yemiştim amk. tamamen bir zaman karmaşası geldi gözümün önüne zaman dizini beynimle ön sevişme yaptı

oraya gittik buraya gittik onu konuştuk bunu konuştuk şunu dedim bunu dedi vay amk ne bok
yicem lan ben

-bu mu affetme sebebin olacak dedim

-evet dedi
 





---hala seni sevdiğime inandıramadım demek dedim

-inandıklarıma tezat şeyler yaptın kelebek dedi

baktım konu yine elife kayıyor kabul ettim tamam dedim

-uçağım kalkacak gitmem lazım dedi

-bir kere sarılabilir miyim dedim elini elimin üzerine koydu.
-seni sevdiğime pişman etme. boşuna sevmişim dedirtme lütfen dedi bu nasıl bi istek amk. yazarak olur mu.
-tamam dedim. ayağa kalktık ben sarıldım o da mecburen sarıldı ama mecburiyet gitti bir süre sonra ne kadar özlediğini ima eden bir sarılma oldu

gözleri dolu dolu mu desem yoksa umutlu mu desem. yoksa yalvarır bir şekilde mi desem

-kendine iyi bak dedi

döndü gitti

peki nasıl yazacaktım her hatırayı bölüğe döndüm
biladeri aradım

şu verdiğim adrese acil olarak şurda duran defterleri gönder dedim

(ebruya yazdığım mesajlar)bana hediye ettiği istanbuldaki arkadaşın evinin adresini verdim
pazartesi ekşın reyize sordum onları içeri sokmamda bir sakınca var mı diye

ne kadar dedi

bi kaç defter dedim gözü korkmasın diye

-amına çakim hepsini okumam lazım arkadaşım. gizli birlik burası dedi

-okuyun komutanım dedim
 
-begenmezsem acısı çıkarırım arkadaşım dedi.

-emredersiniz komutanım dedim

-tamam getir amına çakim dedi. nizamiyeye ben haber veririm dedi plan şuydu beyler.ben ne yazmışım mesaja
o ne cevap vermiş olabilir.

mesajlardaki ipuçları ile nerde buluştuk ne zaman ne hissettim onları bulup ebruya istediğini
vermek

**

**gittim önce bir defter aldım

deftere benim için ön hazırlık oldu

ilk önce tüm ilklerimizi hatırladığım kadarıyla yazdım

tarih dizini olmadan

çünkü ilk defa denize gittik

nasıldı onu hatırlıyorum ama tarihini veya neden önce veya sonra oldugunu bilmiyordum düşündüm düşündüm o böyleydi bu böyleydi ne hatırladıysam yazdım
ekşın reyize defterler gelinceye kadar mükemmel ötesi askeri disiplinle yaklaştım onun çok sevdiği emir tekrarını yaptım hep
yüksek sesle tekmiller verdim

nizami bir asker oldum hiç kimseye bulaşmadım mıntıkalarda arazi olmadım
ebruyu da arasıra arayıp nasılsın iyi misin dedim bunun ötesinde hiç bir konu açmadım
sadece olagan günlük şeylerden bahsettim

ona gereksiz gereksiz şunu yaptım bunu yaptım iştimaya gittik koştuk süründük yattık kalktık
 
aşkım demedim hiç bir cümlemde veya herhangi bir sevgi belirtisi defterler geldi
ekşın reyiz e getirdim

-amına çakim arkadaşım ben okumam bunların hepsini dedi

-alabilir miyim o zaman komutanım dedim

-hayır kitabım bitsin bi ara göz atarım dedi

4 gün koyduğum yerden kıpırdamadı bile hergün alabilir miyim komutanım dedim
-daha okumadım amına çakim arkadaşım dedi

4üncü gün bana acımış olacak ki

-al tamam gerek yok okumama dedi

tarihli ilk mesajdan başladım okumaya

hepsini tek tek okudum tekrar canlandı gözümde hepsi

45 gün civarında sürdü yazmam

cünkü 3 kere en baştan yazmak zorunda kaldım bu sürede eğitim timi bitti
**berelerimizi taktık

eğitim timinde ikinci oldum

avantajım cavuş oldugum için askeri temel bilgileri iyice ezberlemiş olmak

yazıcılarla yakın ilişkide oldugum için o gün göreceğimiz dersleri bilmek ve ön hazırlık
yapmak

sivilde de spor yaptıgım için sporda zorlanmamam

bunun mükafatı ise ekşının bana daha fazla sempati duyması ve beni çift çarşı ile ödüllendirmek oldu

ebruya yazdığım bitinceye kadar ebru ile normal konuşmaya devam ettim
 
yazıp yazmadığımı sordugu zaman karalıyorum bişeyler deyip konuyu kapattım hep mutlu görünmeye çalıştım
ama onu hiç aksatmadım hergün bazen iki bazen bir sefer arayıp kısa konuşmalar yaptık hiç aşk konusuna girmediğim onun da dikkatini çekti
-beni hala seviyor musun kelebek dedi

elime düştü mü düştü

şu soru müstahak oldu ona

-sen beni seviyor musun?

-önce ben sordum dedi

-artık aşkımı duymak değil okumak istiyorsun o yüzden bekle dedim

-tamam dedi

-sen seviyor musun dedim

-bilmiyorum dedi

bir aşık için en son duymak isteyeceği laf

amk ya seversin ya sevmezsin bilmiyorum ne demek

-öğrenince haber verirsin dedim

-tamam dedi kapattık

yazdığım kitap şu an anlattığım tarzda değildi en azından küfür yoktu
genelde şiirsel bir yazım dili vardı kısaca örnek vermek gerekirse
*****saatin 5 e gelmekte olduguna aldırmayışımdın uyandığımda yanımda olmadığına isyanım telefonumun mesaj sesine hayranlığımdın gülcülerle muhattap olma sebebim
 
yüzüme giden damarların açıcısı bacaklarımda ki kasların gevşeticisiydin haylazlığımın kulağından tutan avuçlarıma sıcaklık katan
gönlümdeki tatmin yüreğimdeki yaşam azmimdin
**diye uzayan ilk günden nizamiyedeki o güne kadar olan bölümleri her satıra dayanan bir anı vardı.
12 tane de ebruya yazdığım ayrıca şiir vardı bu kitapta

bitirdikten sonra tekrar tekrar okudum

10 gün civarında hep eksik bişey yazdım mı diye düşündüm ekşın kitabı istedi
çünkü biliyordu uğraştığımı özel komutanım desemde
-amına çakim arkadaşım burdaki paşaların bilgilerini sızdırmadığını nerden bileyim mecbur okumam lazım dedi

çaresiz getirdim

bana hiç yorum yapmadan kitabı baştan sona okudu bir günde sonra yanına çağırdı
-vay amına çakim arkadaşım senin ne şimdi bu açıkla bana dedi durumu anlattım
en baştan sona kadar

inanır mısınız elifin evine gittim diye beni bir akşam yemeği bulaşıgı ve 4 çarşı ile cezalandırdı

-amına çakim arkadaşım kızı kandırabilirsin ama beni kandıramazsın sikmişsindir sen o kızı
dedi

yapmadım etmedim desemde inandıramadım
 
herşeye eyvallah cezalar tamam ama kitap iki gün bende kalacak arkadaşım dedi

-komutanım bu kitaba bağlı herşey göndermem lazım bir an önce dedim

o zaman git fotokopisini çek yengene de okutacam bazı yerleri hoşuma gitti dedi emredersiniz dedim o kadar sayfayı çektirip ona verdim
tek tek kendisi zımbaladı

-adresi yaz ben göndereyim kargoyla dedi

ekşın on numara adamdı beyler tanıdıkça çok sevilecek bir insan mükemmel ötesi komik ve zekiydi
haftada 3 sabah kışla etrafında 9 km olan koşu parkuruna beni de götürürdü diğer göze girip çift çarşı kapmak isteyen askerlerle beraber

ama yarı yolda kalanları döverdi

kışla etrafındaki kulelerde nöbet tutan askeri göremezse hepimizi yere yatırır sessiz olma
komutu verir

sessice kuleye tırmanır askerin silahını alır bi de güzelce döverdi koşularda tayt giyerdi dizlerine kadar inen
koşu sonrası odasına gider mekik aleti ile ah uh sesler çıkarak mekik çekerdi hep gizli baskınlar yapar askerler vukuat işliyor mu diye onları takip ederdi
**ona ispiyon yapmaya gelmiş askerleri

-amına çakim arkadaşım sen söyleyince zevkli olmuyor benim kendim bulmam lazım diye siktir ederken aynı anda döverdi de

hiç bir askerin maaş konusunda hakkını yemez

kuruş kısımlarını fazlası ile cebinden karşılar hepsinden helallik alırdı fakir askerlere kendi cebinden yardım ederdi
terziyi çağırıp sadece iğne iplik ister kendi dikerdi

botunu bana boyatmaz hiç bir özel işini yaptırmaz yaptıracaksada mutlaka rica ederdi

-amına çakim arkadaşım bi çay getirir misin gibi
 
subay astsubay berberine

-amına çakim şu saç kesmeyi öğrenmem lazım diyecek kadar garip bir adamdı

benim 5 çarşımı keser 15 çarşı verir 7 sini yine keser altı verir 3 alır derken en çıkılmaz bir matemetik işlemine sokardı

ebruyu aradım

-nasılsın dedim

-bilmiyorum dedi

-neden ne oldu dedim

-birisi kitap göndermiş dedi

-beklediğin birisi mi göndermiş dedim

-evet dedi

-demek birisi olacak kadar uzağım sana artık dedim

-sevdiğim birisi olarak düzelteyim o zaman dedi

-arkadaş olarak sevdiğin birisi mi dedim

-evet dedi

taa amk o arkadaşlığın

-tamam ebru başka demek istediğin bişey var mı dedim

-bu pazar çarşıya çıkacak mısın dedi

-belli olmaz dedim

nasıl belli olsun amk ekşın var

-tamam çıkarsan görüşürüz dedi

-ne görüşecez dedim

-sana bişey vercem dedi

o merakla yaşayacağıma başıma gelecekler yaraktan gelsin amk

-söyleyemez misin ne vereceğini dedim

-hayır pazar çıkarsan görüşürüz
 
-tamam dedim

ekşına gittim

-bu pazar çarşıya çıkabilir miyim komutanım dedim

-olmaz amına çakim nöbet kilitlediler bana bu pazar dedi

sesim soluğum kesildi amk

**-haftaya çift çıkarsın dedi

-komutanım bu pazar çıkayım bi daha istemem çarşı dedim

-amına çakim eylem mi var bu pazar yürüyüş mü yapacaksın kıllandım amına çakim göndermiyorum dedi

-ebru gelecek komutanım dedim

-ziyarete gelsin bi saat izin veririm dedi

ekşını tanıdığım kadarıyla ısrardan nefret eden birisi oldugunu bildiğim için

-emredersiniz komutanım başka bir emriniz var mı dedim

-yok amına çakim dedi

akşam defterleri imzalamaya götürdüm

bi kere daha sordum yine olmaz dedi
ertesi gün sabah yine sordum yine olmaz dedi bu defa tokatla öğle yemeğinde yine sordum
yine enseme vurdu bir daha sorarsan tüm çarşılarını kapatırım dedi akşam oldu
ben izne çıkmak istiyorum komutanım dedim

-çıkmazsın ben çıkınca gidersin izne dedi

iyice sinirlendirdi amk

-o zaman firar ederim komutanım kusura bakmayın dedim beni bi güzel dövdü beyler
 
-bana mı yapıyon amına çakim askerliği istersen firar et nasıl olsa yakalanıp sike sike yine yapacaksın dedi

-razıyım komutanım dedim

baktı dayaktan uslanacak gibi değilim git bana astsubayı çagır dedi
o geldi

bu asker hakkında vukuat raporu hazırlayın bir hafta disiplin koğuşu cezası yazın beni tehdit etti dedi

astsubay emredersiniz deyip odadan çıktı herşey hazırlandı
en son yine ekşının imzasına kaldı iş ben götürdüm imzalatmaya
imzaladı

-başka bir emriniz var mı dedim

-git iç bahçede bekle ben çağırıncaya kadar gelme dedi emredersiniz dedim
gittim aşşagı

yarım saat sonra yazıcı sigara içmek için aşşağı indi bana koştu
**-olm kelebek benden duymuş olma ekşın seni disipline göndermeyecek dalga geçiyor seninle dedi hafta sonu da gönderecek haberin olsun dedi

koşarak gidip ellerinden öpesim geldi ekşının o kadar dayağa o kadar eziyete rağmen

biraz daha durdum yanına gittim tekmil verdim
-amına çakim ben sana gelme demedim mi dedi

-bi emriniz var mı diye sormaya geldim komutanım dedim
 
-sen dans etmeyi biliyon mu amına çakim dedi

-eh işte biraz komutanım dedim

-hafta sonu askeri discoda hünerlerini görmek isterdim amına çakim dedi

piçe bak makara yapılır da bu kadar yapılmaz amk.şaka yaptıgını öğrenmesem ana avrat söverdim yok lan sövemezdim götüm yemezdi amk

-isterseniz pazar günü nöbetinizde yanınızda olayım pazartesi gönderin komutanım dedim

-gerek yok amına çakim dedi

-emredersiniz dedim gittim

cuma geçti ses yok

cumartesi zaten izin günü gelen yok

pazar sabah erkenden damladı nöbet teslim almak için beni gördü
-disco da neden degilsin amına çakim arkadaşım sen dedi

-bekliyorum komutanım haber gelmedi henüz dedim

-vay amına çakim beraber bekleriz o zaman dedi

emredersiniz dedim

8 oldu ses yok 8 30 oldu ses yok herkes çarşıya çıktı amk ben hala bekliyorum gönderecek
diye

9 oldu yine yok

sürekli giriyorum odasına hani unuttumu diye

onun odasının dışında duvara yaslanıp çömeldim umutsuzca her saniye ona küfür ettim
birden kapıyı açtı

-amına çakim arkadaşım gel buraya dedi

-emredin komutanım dedim

-çarşı defterini getir dedi
 
-emredersiniz komutanım dedim

getirdim imzalarken
-ben bu kadarla affediyorum o eve gitmeni inşallah kız da affeder dedi

**elif tekrar ediyorum amına çakim senin. koştum üstümü değiştirdim
nizamiyeden dışarı çıkıp

ilk telefondan ebruyu aradım kadıköydeyim dedi
bindim otobüse gittim yanına elinde hiç bişey yoktu
bana verecek

-ne vereceksin dedim

-acelesi yok dedi

yanında çantası vardı

ne verecekse o çantadan çıkaracaktı ama çantada pek büyük değildi

-iyi tamam bekliyorum o zaman dedim

-teşekkür ederim yazdığın için dedi

-okudun mu dedim

-evet dedi

-istediğin gibi olmuş mu dedim

-hayır dedi

bu cevaptan sonra çantadan söz yüzüğünü çıkarıp bana teslim etmesi ihtimali çoğaldı onu biraz daha göreyim
biraz daha sesini duyayım diye
 
hiç konuşmak istemedim biraz daha bana baksın
her gece düşündüğüm her an aklımda olan birisini en azından birazcık daha yakından hissedeyim diye sessizce ama herşeye hazırlıklı gözlerine baktım

bir kaç desimetre uzaklıkta olan ellerine bir daha dokunamayacağım korkusunu kendi ellerimi
tutarak

bir daha dudaklarından öpememe ihtimalimi sıcaktan kurumuş dudaklarımı ıslatarak bastırmaya çalıştım

-hazır mısın dedi

neye bile diyemedim

elini çantasına attı iki yüzüğü çıkarıp masanın ortasına koydu ilk defa ağlamaya dudaklarımdan başladım büzüştüler gittiler
nefes alma fonksiyonlarımı off çekerek normale döndürmeye çalışsamda fayda etmedi yüzümü kaldıramadığım için damlalar yüzüme degmeden yerlere döküldü
-kelebek dedi

-efendim dedi o halde ona bakamadan

-bana bak dedi

sonra damlalar yüzümde yol bulmaya başladı parmağını uzattı
-tak bir kez daha çıkarttırma dedi

filmlerde sacma sapan aşıklar yolda gördüğü herkesi öper herkese sarılır ya mutluluktan onlara saçma sapan diyeni ekşın reyiz siksin
haklılarmış beyler herkese sarılıp herkesi öpmek istermiş insan bu arada saol amına çakim ekşın duaların kabul oldu affetti beni.






**babanız alkolikse onun alkolü bırakabileceğini sadece umut edersiniz
 
alkolü bıraktım bir daha içmeyeceğim derse de her gece eve gelişinde ilk dikkat edeceğiniz şey içmiş olup olmadığı olur
alkolle babanız sizin için aynı anılmaya başlar

en yakın arkadaşınıza en büyük sıkıntınızı sırlarınızı vererek anlatırsınız ondan beklediğiniz tepkiyi alamayınca hem pişmanlık duyar
hemde ona bir daha birşey anlatmazsınız

güvenini kaybederek yaşanmaya devam edilecek şey değildir aşk kazıklandığınızı hissettiğiniz bir markete bir daha gitmezsiniz
aşıkken durup düşünebilme olayları gözden geçirebilme yeteneğiniz varsa çekeceğiniz acılar daha da azalır
sevdiğiniz kişi orospu olmayabilir ama orospu çoçukluğu yapmayacağı anlamına gelmez siz birine deli gibi bağlanmışken
geceniz gündüzünüz onu nasıl mutlu ederimi düşünmekle geçerken

aynı tepkiyi size vermemesini bile orospuluk olarak algılarsınız

yıllarca beraber olduğunuz birisinin üzerinde hak sahibi oldugunuzu düşünürsünüz götünü sallayarak yürümesinden
götüne geçirdiklerine kiminle konuştuğundan kimin yanında olduğuna
sürekli boğarsınız nerdesin ne yapıyon kim var yanında diye hepsini bende düşündüm
ebru nerde ne yapıyor kiminle

o ceyhun piçiyle görüşüyor mu

erkek arkadaşlarının evine gidiyor mu
 
onlarda kaldıgı oluyor mu?

evet hepsini düşündüm ama sadece düşünmekle kaldım hiçbirisini ona yansıtmadım
sadece gözümle gördüklerimin hesabını sordum ceyhunla sarılırken görmem
o arkadaşı ile el ele diskoda dolaşması sizce hayat bu adar tesadüfi mi?






**ebru'nun yaptıkları sadece benim gördüklerimden ibaret miydi hiç mi sarılmadı başka bir erkeğe
hiç mi gidip dans etmedi?

şimdi size bunları sordum

bende sizin bildiğiniz kadar biliyorum sonuç ne peki?
sadece şüphelendiğimizle kaldık

gözüyle görmediği bir şey için en kötü anımda askerdeyken hayatımı zehretti bana onun için birşey yapmamı istedi
sabahlara kadar uğraştım yazdım

onun için ekşından bir trilyon dayak yedim

bu muydu yani

hadi affetim tekrar tak barışalım aynı mı olacaktı herşey
sevinmedim mi barışacak olmamıza tabi ki sevindim çünkü seviyorum ama parmağı düzelt yüzüğü tekrar tak sonra hadi öpüşelim
 
el ele gezelim sevgili olalım yine o kadar basit değil beyler
benim hayatımda bu olayın yüzüğü tekrar taktım sonra sarıldık barıştıktan ibaret olmasını istemedim böyle bir anı istemiyordum
-niye geri geldin dedim

-sevinmedin mi dedi

göz yaşlarımı da yavaşca kuruladım

-sevindim geldiğine dedim parmağı hala havadaydı sadece yüzüklere baktım
-takmayacak mısın dedi

-önce biraz konuşalım dedim

bana trip attı vay efendim istemiyormuş beyefendi boşuna gelmişim o kadar yolu falan diye önceden ağlamış olmam
yaşadığım onsuz günlerin sıkıntısına birde onun bu tribi eklenince sinirlendim







---sen benim sözüme güvenmeden o yüzükleri çıkarabiliyorsan tekrar güvenmeye başlayınca kendin neden takmadın dedim

bana geldin sebebini bile açıklamıyorsun gelmenin

istediğini yaptım ama amacım beni affetmen değil suçsuzluğumu kanıtlamamdı ben bir kere söz verdim sana ve hala da sözümde duruyorum.
hala güveniyorsan kendin tak. söz yüzüğü bir kere geçirilir parmağa babanın dediği gibi
dedim

konuyu yine eliften açtı vay niye gidiyonda ben gitsem şöyle olurda falan filan
 
-anladım ebru sen hazır değilsin bu yüzükleri takmaya içinde hala şüpheler var onları gider öyle gel bana dedim

-hazır olmasam buraya gelmezdim dedi

-hazır olsan hiç çıkarmazdın,bi kere şüphe duydun mu çıkarır atarsın bir daha da takmazsın senin amacın belli üzüntülerine dayanamadın tekrar takıp mutluluk oynayacaksın benimle
ben oyun filan istemiyorum en baştan beri seni adam gibi sevdim hala da adam gibi
seviyorum

buna inanıyorsan kendin tak. hala benim takmamı istiyorsan demekki hala şüphelerin var benim onunla hala bişeyler yaptığımı düşünüyorsun ve sana tekrar söz vermemi istiyorsun
hayır ebru bir kere söz verdim.o yüzükleri taktım sözümün arkasındayım karar senin yüzüklerde burda buyur dedim

**bunları söylerken haksız olduğum yerlerde yok değil piçler kızın evinde ne işin var beynini siktiğimin kelebeği

haksız mıydı peki ebru haklı oldugu yerler vardı kim olsa aynısını yapardı
sevgilini başka bir kızın evine gittiğini duyacaksın da hadi olmuş madem affedeyim
diyeceksin

daha önce söyledim ben affetmezdim o yine de şans verdi geldi
gelme sebebini sevgisinden başka açıklayabilecek olan var mı??

benim aklıma başka birşey gelmiyor ama seviyorsa da güvensin
güveniyorsada o yüzüğü zırt pırt çıkarmasın yüzükler bir süre bekledi masada
bi bana baktı bi sağa sola baktı bi yüzüklere baktı

-takmayacaksan arkadaş olmak istemediğimi zaten biliyorsun ben gideyim dedim

-git kelebek, çok meraklısın gitmeye dedi
 
-hayır kararını bekliyorum bak masada küllük var ya parmağına tak yada küllüğe at bende hayatımın adresini öğreneyim dedim

-biraz yürüyebilir miyiz dedi







**evet benim de ihtiyacım vardı yürümeye

hadi takmazsa giderse ne bok yicen amk kelebeği sike sike peşinde koşacan yine amk artisi yüzükleri ben aldım elime
kadıköyde yürümeye başladık kalabalık insanlar ayırdı yürümemizi ama tekrar tekrar yine kavuştuk

çok istedim elinden tutmayı

yarimi öyle bir yere ittim ki tutmasam ellerinde düşecekti

o kadar yürüdük ki sonunda insan sayısında azalmanın oldugu bir yere geldik

ben durdum o biraz yürümeye devam etti

sonra benim gelmediğimi fark edip o da durdu geri dönmedi
ben yaklaştım

bir elini tutup yüzükleri içine bıraktım

sonra deniz tarafına dönüp o tarafa yürüdüm

ben denize bakarken ensemde saclarını hissettim

kafasını biraz eğerek koyduğu için boyu ancak o kadar yetiyordu

sonra korkakça ellerini yavaşça böbrek hizamdan göbeğime ordan da kalbime doğru yaklaştırdı

aşşağı hiç bakmak istemiyordum

ama güneş yüzüğün tektaşına vururken

kalbimde gözlerime mutluluk gözyaşları komutunu verdi
 
hiç sabırsızlanmadım dönüp ona doya doya sarılmak için o gözyaşları içimdeki sıkıntıyı giderdi ohh bee dedirtti beni yavaşça kendine döndürdü
bakamadım ona

alnı yanağıma değinceye kadar kendime çektim onu

-çok sevdim seni ne yapayım kelebeğim dedi

başparmaklarımı kulak altında diğer parmaklarımı da boynundan ensesine uzanır halde gözlerime bakmasını sağladım

nemliydi gözleri ama gülüyordu

-hiç bir zaman di'li geçmiş zamanda kalmasın sevgin dedim sonra ellerini havaya kaldırdı
utangaç gülümsemesi ile

-koltuk altın yırtılmış dedim dalga geçtiğimi anlayınca
-peki sen bilirsin dedi başını yana çevirerek ellerimle kendime çevirip
bir kez öpmek inanın hiç zor olmadı







**unutmaya başladığım dudakları hatırlayıp biraz doyum elde edince

-zaten bugünde öpüşemesem gay olmaya karar vermiştim. dedim

-zor olmazdı senin için o kadar askerin arasında dedi al amına çakim kelebek aldın mı cevabı
öp işte çemçük götün kaşınıyor illaki öpüşmeyi ön planda tutmadık
bi kaç hasret ve özlem öpüşmesinden ziyade daha çok sıkıca sarılmalar oldu
 
ikimizde yine ayrılığın olacagını biliyorduk

ama bu defa en azından kalblerimiz bir olacaktı

yemek yemeye gittik bir yere

sık sık yüzüğü öptü parmağındaki

onunla sadece karşıya kadar gidebildim vapurla çünkü havalimanına gitmesi gerekiyordu ve benimde geri dönmem gerekiyordu kışlaya
vapurda yan yana sarılarak geçirdiğimiz yolculuk diğer dönüş vapuru hareket edinceye kadar yüz yüze oldu küçük öpücüklerle

kalkan vapurum denizden karadan ayrılırken

bize gelen geçenler ne oldu lan bunlara neden ağlıyorlar diyecek kadar dikkat çekiciydi aşk bitti sıra ekşın reyize geldi
bir an önce gitmem lazımdı geç kalmam halinde kim bilir kaç çarşımı daha kapatacaktı vapurla kadıköy ordan küçükyalı derken
düştük ekşın reyizin kucagına

üstümü değiştiremedim biraz geç kaldığım için benden başka geç gelenlerde vardı
ekşın akşam iştimasına geldi yoklamaları kontrol etti
üstünü değiştirmeyenler burda kalsın digerleri yemekhane geçsin dedi ben ve yaklaşık 20 kadar kişiye
sadece 10 dakika verdi kamuflaş ve botları giymek için koştuk geri gelebilen geldi
gelemeyenleri tespit etti

biraz bekledikten sonra gelenler ve gelemeyenler diye ikiye ayırdı herkesi yere yatırdı
 
-amına çakim arkadaşlarım sizin galiba gözleriniz bozulmuş çünkü kolunuzdaki saati görüp zamanında gelemiyorsunuz

mıntıka yapılacak ama gözünüz bozuk oldugu için ayakta yapamazsınız sürünerek yerdeki pislikleri yakından görerek iyice temizleyin dedi

herkes ruh haline göre tepki verdi içinden ama ben gülümseyerek yaptım

-amına çakim arkadaşın sen iyice sürün kirli kirli asker sikme fantazimi senin üzerinde deneyeceğim dedi. bana

**




**gerekli cezalar çekildikten sonra ekşın tarafından yemekhaneye götürüldük yemekhaneci asker yemeği bol bol dagıttığı için bize kalmamış
bunu farkeden eşkın panik atakla yemekçi askerlere verdi veriştirdi

ama sonra hatanın kendisinde olduğunun farkına varıp onların üzerinde ki ellerini çekti süründürdüğü herkesi yine komutası altına alıp askeri fastfood a götürdü
ve herkese tost ısmarladı

hamburger yemek isteyenlere sağlığa zararlı amına çakim tost yeyin dedi yemek istemeyenlere tehdit yoluyla yedirdi aç kalmanıza izin veremem diye
o gün onun nöbeti olduğu için bende o nereye ben oraya arkasında dolandım durdum

yat iştimasını aldıktan sonra subay ast subay gazinosunda tv izleyerek dinlenmeye aldı
kendini

bende mecburen tahaf ettim sürekli bir ihtiyacı var mı diye derken beklediğim soruyu sordu
-anlat amına çakim arkadaşım ne yaptın dedi

-süründüm komutanım dedim imalı bir şekilde

-gel amına çakim arkadaşım beyninde temassızlık var senin anlaşılan dedi yanına yaklaştım alnıma patlattı iç tokatı
-komutanım sabahın ilk ışıklarında umutsuz bir güne uyandım beni bekleyenime kavuşamayacağım için.lakin ilerleyen zaman içerisinde gerekli
 
merciilerden gerekli izinleri aldıktan sonra kendimi nizamiye dışında otobüse koşarken buldum.aslında sadece otobüse koşmuyor sevdiğime de koşuyordum

hoş ne olacağını beni neyin beklediğini bilmiyorum.bir türlü gelmeyen doğru otobüse tekerinden başlayıp şoförüne kadar uygunsuz saygılarımı belirttim.

vesselam otobüs geldiği zaman içine binmeye bile cesaretim yoktu korkuyordum komutanım

-amına çakim senin beynine reset atmak lazım nasıl konuşuyon öyle doğru düzgün gittik oldu olmadı desene dedi

-kitap okumayı sevdiğiniz için böyle konuşuyorum komutanım dedim

-bu bir emirdir anlat amına çakim dedi

-beklenen yere vardığımda vücudumda ana üssü kalbim olan değişik belirtiler meydana gelmeye başladı

ama benim en çok ihtiyacım olan organım ayaklarımdı.hem onun yanına kadar yürüyebilmek hemde karşılaşacağım olumsuz bir durum karşısında

ayakta durabilmek için.bir adım attım onu gördükten sonra

günlerce beklediğim bu görüşmede haketmiş olayım yahut olmayayım tek ihtiyacım bir sıcak gülümseme idi

lakin gülmedi komutanım

birbirlerine mecburen selam veren asker komutan selamlaşması oldu sadece bu bir kötüye işaretti
oturup konuşulma esnasında masanın üzerine çıkarılıp konulan iki adet yüzük işaretleri iyice belirgenleştirince

askeriyedeki mantık dışı cezaların aslında yaşanılan hayat için bir ipucu olduğunun farkına vardım

ağaç a neden selam verilir?mantık 0

bir ömür rayında ilerlerken neden birine aşk selamı verilir yıllarca hemde esas duruşun en alasında

**-içtim mi amına çakim sen dogru dürüst anlat şunu dedi ekşın

-o yüzüklerin masada olmasının sebebi benim tekrar takmamı istemesiymiş komutanım
dedim

-taktın mı dedi
 
-kendisi taktı komutanım dedim

-tamam gerisini anlatma belliki bundan sonra askere illegal işler yapmışsınız amına çakim
dedi-gitti mi dedi

-gitti komutanım dedim

-tamam amına çakim o bir daha gelinceye kadar çarşı iznini kapatıyorum senin dedi

-ama diyebildim sadece

-amına çakim sen gider başka bir kızın daha evine girersin.yeter dedi

-emredersiniz komutanım dedim

-sen bu askerlere de böyle mi anlatıyorsun abazan hikayelerini dedi kem küm ettim
-amına çakim askerlerin suçu yok ki dedi

-başka bir emriniz var mı dedim.hem kaçmak hemde muhtemelen sinirlenme ve beni cezalandırmasından kaçmak için

-nasıl olsa bu gece yatamazsın sen gece devriyesine benimle gelirsin dedi

-emredersiniz dedim

aşşağı indim ebruyu aradım

onun da alanyaya dönmüş olması lazımdı

insan hayatın eksilerini bir kere düşünmeye başlayınca önce bir dal sigara sonra düşünme devam ederse çakmağa gerek kalmadan

yakılan diğer sigara hayatında eksi sayısı çoksa markete gitme

koy gitsin bu hayatın götüne diyebilecek kadar vahimse durum taşıyabildiğin ve cebin el verdiği kadar aldığın alkol

ve sonrasıdır yalnızlık

askeriye gibi bir yerde içme imkanların kısıtlıysa bir dost selamı en alkollü içkidir

benim tek dostum ebruydu

bir gülümsemesi aşkım demesi özledim demesi yılların beni süründürmüşlüğünü dizlerimi çürütmüşlüğünü unutturmak için yeterliydi

öyle de oldu
 
mutluydum çünkü artık duyduğum kelimeler arasında aşkım ı da seçebiliyordum

işin doğrusunu söylemek gerekirse özlemle birlikte sadece onlara konsantre oluyordum

bana aşkım diyordu aşkım




**konuşmalarımız yavaş yavaş benim ne zaman izin kullanacağım konusuna kaydı ben de net bir şey söylemedim.
telefon konuşması devam ederken muhabbet iyice seni seviyorumlara doğru yavşamaya başlamışken

ekşının sesi ile kapatmak zorunda kaldım ebrudan özür dileyerek aşk düzlüğünde yardırırken ekşına çevirdim yüzümü
-gel amına çakim nerdesin dedi

-emredin komutanım dedim

-bana şu iki askeri çabuk bul gel dedi

gittim ikisinide buldum geldim

bu bölümü askere gideceklere ders olsun diye yazıyorum iyi okuyun askerler içeri girer girmez ekşını o kadar sinirli hiç görmemiştim
hangisine ilk önce ve hangi vurma ritmi ile vuracağını bilemeyecek kadar çileden çıkmıştı olay şu
bu iki salak aynı tertip.hemde benim tertip

birbirlerini tanıyorlar ve arkadaş oluyorlar.sürekli beraber takılıyorlar.

birbirlerini sivilde ziyaret etmeye karar veriyorlar ve birbirlerinin ev numaralarını alıyorlar

bir tanesinin annesi dul

orospu çocugu annesi dul olan arkadaşının evini arıyor ve annesine yazılıyor. resmen düpedüz yatma teklif ediyor.sen dulsun kaşınıyordur falan diye. annesi sapıktır diye kaile almıyor
ama aramaları sıklaştırıyor cinsel fantazilerini anlatmaya başlıyor
 
dul kadın gelen telefon ile oğlunun aradığı telefonun aynı oldugunu bir süre sonra
farkediyor

ve bu durumu oğluna anlatıyor.çocuk deliriyor ama orospu çocugu nöbette oldugu için
o da onun ailesini arayıp telefona çıkan kim varsa ana avrat soy sülale ne varsa kayıp

hızını alamıyor koşuyor nöbet kulesine yolda deli gibi koşarken başka bir rütbeli araba ile koşarken bunu görüyor

asker selam vermeden koştuğu için rütbeli arkasından gidip yakalıyor

bir türlü durduramıyor rütbeli de küfür yiyor rütbelinin rütbesi de taşşaklı cinsten telefon açıyor bölüğe ama ekşın wc de oldugu için haberi olmuyor
astsubay gidiyor derhal gelin diye emir verdiği için rütbeli teslim ediyor ve raporlarını ertesi gün istiyor astsubay askerleri bölüğe getiriyor ve durumu anlatıyor
ekşın bunları bir güzel dövdükten sonra ikisinin de başına nöbetçi asker koydu birbirlerini gece öldürmesinler diye
ertesi gün bölükten ikiside ayrı yerlere sürüldü arkalarından da evrakları gönderildi
artık ne bok yediler bilmiyorum










**herkesin yazılmış bir hikayesi vardır herkesin kitabının adı da aynıdır ''kader''
ismi aynı olmasına rağmen herkes için farklı bir senaryo yazılıp çizilmiştir

siz nasıl benim bir satır sonra ne yazacağımı sadece tahmin etmekle kalıp gerçekte ne olacağını bilemiyorsanız

bende bana yazılmışları bilmediğim bir dönemdeydim
 
bir sonraki gülme sebebimden bir sonraki üzüntüme

hayallerimin yüzde kaçının gerçekleşme ihtimali olduguna dair en ufak bir fikrim bile yoktu

tek bir kişi üzerine kurulan hayaller

ananıza babanıza kardeşinize ve diğer sevdiklerinize yaptıgınız en büyük haksızlıktır yaptıgınız haksızlığı onları kaybedince anlarsınız ki
gidenin arkasından ağlamak zaten insanlık tarihi modasıdır büyük annemi kaybettiğim o günlerde
ne kadar vefasız bir torun oldugumu farkettim

kim bilir köydeki evinde çalan her telefona acaba asker kelebek torunum mu diye kaç kere koştu ve

hepsinde de yanıldı

oysa beni ne çok severdi ki aynı şekilde bende onu çok severdim ama kimlerin peşinde koşarken kimleri unutmuşuz bu dersi
acı bir tecrübe ile verdi hayat
ben üzülmeyeyim diye bana verilen geç haberden dolayı cenazesine gitme şansım olmadı bir yaşa kadar hiç tanımadığın bir kişi sen doğalı beri yanında olan oğlundan kızından ayırt
etmeyen

bir kişiye değişilmişti

kim bilir belkide onun safi duaları ile bugünlere gelebildim yaşlanmış bedenine mi üzülsün
geri gelmeyecek yıllarına mı vefasızlaşmış ardında bıraktıklarına mı? nur içinde yat..
yazıcı tayfadan basit bir işlemle ne zaman terhis olabileceğimi sordum verilen cevap çok manidar beyler
1 mayıs 2005
 
yani doğum günüm

aynı zamanda ebrunun okulu bitirme yılı

bu durumda ebruya ilelebet kavuşmamda hiç bir sıkıntı kalmayacak ama hiç izin kullanmazsam
kullanırsam bu süre kullandığım gün kadar uzayacak

kullanmazsam ebrusuz ne yapacam

kullan gitsin amk dedim gittim ekşının yanına

ama konuyu açmadım bile çünkü adam hala sinirli geçen olaya ekşın zamanla beni sevdiğini bana belli ederken
diğer askerlere de beni kayırdığını belli etmemek için ilk başta beni sikiyordu bazen canı sıkılıyor beni çağırıyor bazen konuşuyor
bazen bana soruyor

bana garip cezalar verip eğleniyordu

yakaladığı cep telefonundan birisini bana verdi

-al amına çakim bunu kullan ama bir rütbeliye yakalanırsan sikme işlemini gerçekleştiririm
haberin olsun dedi

-emredersiniz dedim elime aldım telefonu

-vay amına çakim yakaladım telefon kullanıyorsun diye makara yaptı telefonu da geri aldı günler geçerken iki hafta boyunca çarşıya çıkarmadı
3 üncü hafta yalvarmak ve ihtiyaclarım oldugunu söylediğimde

-karaköyde nöbet tutacam oraya gidersen amına çakim senin deyip makarasını yine yaparak
izin verdi







**izni aldıktan sonra ebruyu aradığımda bir sonraki haftasonu iki günlüğüne istanbula gelmeyi planladığını söyledi.

kiminle geleceğini sordum
 
annem babam ve kardeşim dedi

o zaman ne yapmam gerekiyordu mutlaka haftaya çift çarşı almam gerekiyordu ama nasıl amk cuma günü çarşı defterlerinin imzalanması sırasında
ekşın herkesin defterini imzaladıktan sonra benim defterimin olmadığını gördü her seferinde benim çarşı defterimi imzalarken naz yapar dalga geçerdi ki
benim defterimin orda olmadığını farketti çünkü o hafta çarşıya gideceğimi biliyordu

-amına çakim senin defterin nerde dedi

-uygun görürseniz bu hafta çıkmak istemiyorum komutanım dedim gözlerini kısarak ne oldu acaba dercesine bana baktı ve
-amına çakim arkadaşım paran yoksa ben borç verebilirim dedi

-hayır komutanım var sağolun dedim işi gücü bıraktı
-ne oldu amına çakim neden gitmiyorsun o zaman dedi

-haftaya çıkmak istiyorum izninizle komutanım dedim

-olmaz amına çakim sen istediğinde değil ben istediğimde çıkarsın dedi

-ebru gelecek ailesi ile komutanım dedim

-herhangi bir vukuatta yardımcı oyuncu rolü bile oynarsan sonucunu biliyorsun amına çakim
dikkat et dedi

-emredersiniz komutanım dedim

-tamam bu hafta da çık çarşıya dedi

-ben aslında hafta çift çıkabilir miyim diye lafı ağzımda dolaştırdım

-vay amına çakim kucağımda bir ağırlık hissetim(kucağıma düştün kelebek)

-siz nasıl emrederseniz komutanım dedim

-sen çavuşsun amına çakim bölükte hiç vukuat olmazsa çıkartırım çift çarşıya dedi

-emredersiniz dedim

odadan çıktım
 





**hafta sonu kendime nöbetçi çavuş kolluğu paraflattım nöbetçi çavuşluk zor iştir
çoğu çavuş sıkar askerleri

kendine laf gelmesin diye

içtimalarda gereksiz yere sağa dön sola dön dirsek temas aralığı bilmem kaç adım açıl
şınav vaziyeti al

gibi bir sürü emir verirler ki askerin götü başı oynamasın benim kolluğumda millet alışık olmadığı için
zaten emir vermeme gerek kalmadan düzgünce geçtiler sıraya bilmiyorlardı çünkü nasıl davranacağımı
bir de korktukları şey vardı

sinirlerimin bozulması durumunda ekşına yapacağım şikayet

hafta sonu olduğu için onlar adına nöbetçi komutandan izin alıp futbol oynattım normalde karşı çıkar komutanlar askerin bacagına bişey olurda uğraşırım diye ama beni seven bir komutana denk geldi ve aldım izni
hafta sonları en düşük tertiplere koğuş yemekhane ve er gazinosu yıkatma günüydü

onlarla beraber bende yıkadım benim yardım ettiğimi gören bir kaç tertip de makarasına yardım etti

bazıları ise hiç yaklaşmadı bile

kısacası çavuş olarak onlara hiç bir zorluk çıkartmadım

onları yormayacak basit yollarla günlerini tamamlamasını sağladım bu bir asker için çok önemliydi
 
çünkü bir günü geride kaldığında en azından küfür edecek bir nöbetçi çavuşları olmamıştı o kadar küfür edecek sebebleri varken

gece yat iştimasından sonra komutana yoklamayı verdikten sonra

-beyler ekşının ailevi sorunları varmış.bu hafta sıkıntılı bir hafta geçirecek bence vukuattan uzak durun yoksa hıncını sizden alır haberiniz olsun dedim

böylece ekşının kudretinden yararlanmış olacaktım

ben hergün ortalarda ve vukuat işlemeye müsait yerlerde geziyor bizim bölükteki askerlerin vukuat işleme ihtimali olan yerlere gidiyordum

beni görünce yapamazlardı çünkü

ekşına şikayet edeceğimden korkarlardı ve haftalardır çarşıya çıkmadığımı da biliyorlardı hergün ebru ile konuşmaya devam ettim
ekşın götünden baskınlar düzenledi aklı sıra vukuat bulmak için

iç bahçeye indi çogu zaman başka bölükten askerlerin bazı yavşak hareketlerini gördü ama aklı bizim bölükteki vukuatta olduğu için karışmadı diğerlerine
herşey normal giderken







**bizim bölükteki bir asker hastalandı öyle ahım şahım bi hastalık değil götü başı ağrıyormuş o gece de 1 3 nöbeti varmış
yerine asker lazım

nöbetçi çavuş kendi tertiplerinden kimseye diyemiyor

zaten süt devrelerine hiç diyemiyor

alt devreler yeni geldiği için kule nöbeti tutamıyorlar diğer askerlerde niye ben amk niye ben diye isyan ediyor muhtemel bir kriz kapıda
kim başkasının 1 3 nöbetini tutmak ister amk onlar da haklı gittim nöbetçi astsubaya komutanım ben tutabilir miyim dedim
 
olmaz sen çavuşsun dedi

biraz zorladım başka asker mi yok dedi komutanım ben gönüllüyüm dedim
gönüllü nöbet mi olur şimdi hiç tutturmam sana gider kendini vurursan başım büyük belaya
girer dedi

adam kıllandı tabi

sonra gittim bizim nöbet manyağı bir asker vardı onu kaldırdım bu nöbete gidersen sana 5 gün çarşı yazdırmayacağım dedim söz mü lan dedi
söz amk dedim

tamam dedi gitti nöbete

ertesi gün nöbete gitmek istemeyen herkesi yazıcıya söyledim en boktan nöbetleri ona
yazdırdım ve söz verdiğim gibi o askere de hiç nöbet yazdırmadım 5 gün

hafta sonuna kadar ekşının odasını normalde iki güne bir paspaslamama rağmen hergün paspasladım

genelde kapısında durdum çağırınca hemen gireyim diye resmen karısı oldum amk
onunla koşulara gittim ebem sikildi 9 km koşmaktan

her sabah ki içtimada vukuat yoktur komutanım diye ekşına tekmil verildiğinde ekşın hep bana baktı gülümseyerek

sonunda cuma günü oldu çarşı defterlerini götürdüm
herkesinkini imzaladı benimkini bir kenara ayırdı kendi elleriyle çift çarşıyı yazdı ikisini de imzaladı
çarşı defterinin en sonuna kendi cep telefonu numarasını yazdı

-amına çakim arkadaşım bu cumartesi ben nöbetçiyim

cumartesi günü geç gelebilirsin ama döverim haberin olsun dedi.
 
-emredersiniz dedim gittim







---burdaki vukuatlarla uğraşmak benim bu devletten maaş aldığım için görevim.ama sen sivilde yaptığın vukuatlarınla seni sevenlerini uğraştırma dedi

mesaj açık ve netti ebruyu üzme
-emredersiniz komutanım dedim
subay nöbet listesine baktım onun ismi yazmıyordu bir tane üstteğmende gözüküyordu nöbet. ne oluyor amk diye gittim o subayın yanına ve komutanım cumartesi nöbetçi siz misiniz
dedim

-yok ---yüzbaşı değiştirmek istedi dedi

---yüzbaşı dediği adam ekşın amk ekşına bak bana kıyak yapmış cumartesi sabahı oldu çarşıya çıktım
telefon sonrası otobüs ordan ebru ve ailesinin yanına gittim kollarımın tek ve en uzun sarmalamak istediği kişi ebru olduğu için onu en sona bıraktım
güldüler beni görünce sevindiler yani sıcak bir karşılama yaptılar
ebrunun annesinin suratında acıyarak bakış vardı bana karşı artık asker olduğum için mi üzülüyordu
yoksa kızının bensizken üzülmelerini görüp ona mı üzülüyordu bilemem

ebru ile bana göre kısa ama izleyenler için uzun oldugunu sandığım bir sarılmadan sonra

onun dayanamayıp beni yanağımdan öpmesi ile

onu tekrar bir an önce öpmem gerektiğini farkettim
 
onlarda istanbul konusunda pek tecrubeli olmadıkları için

ne yapacağımızı bilmiyorduk ama sanki el birliği ile beni mutlu etmek için uğraşıyorlardı

nereye gidelim?

karnın aç mı?

askerde canının çektiği bişey oluyor mu?

bi eksiğin var mı?

annene babana bişey göndermek ister misin?

bunlar bana yöneltilen sorulardan sadece bir kaçı idi karşıya geçelim dedim
çünkü anadolu tarafında pek fazla gezilecek bir yer yoktu







**karşıda eminönü sultanahmet derken ebruyu tek öpebildiğim yer eminönündeki bir alt yaya geçidinin

kalabalığından yararlanarak hissettiğim bir kaç saniyelik öpüşme oldu zaman öyle hızlı geçti ki saat 4 olmuştu ve ben hala karşıdaydım
ordan kışlaya gitmek en az bir buçuk saat ekşını aradım
telefonda tekmil verdim.y.s.kelebek antalya diye

-sesimi başka duyan var mı dedi

-yok komutanım dedim

-söyle amına çakim arkadaşım ne istiyorsun dedi

-ne kadar geç kalabilirim komutanım dedim

-amına çakim senin yüzünden en sevdiğim müziği yarıda kesmek zorunda kaldım.ne kadar dayak yemek istersen o kadar geç gel dedi

-sınır var mı komutanım dedim
 
-12 yi geçmesin dedi

-emredersiniz dedim durumu ebrulara anlattım onlarda yol yorgunuydu kaldıkları otele gittik
beni otele almak istemediler kayıtlı olmadığım için tamam gidelim dışarda bir yerde otururuz dediysemde
babası inat etti bende otelciyim falan diye en sonunda nasıl yaptı bilmiyorum kabul ettirdi hep beraber odaya çıktık
iki oda tutulmuştu biri anne baba diğerleri de cocuklar olan için askerlikten konuşulduktan sonra anne ve babası gitti
biz üçümüz kaldık

kardeşine bizi biraz yalnız bırakırmısın dedi ebru o yatak odasına geçti yattı
biz salonda kaldık

salonda kaldıktan sonra tek vermem gereken detay ebruyu gülme krizine sokan askeri yeşil donum oldu bir türlü geçmedi krizi
yasak amk ne yapayım







**saat ona kadar özlenmişleri giderdikten sonra bir kaç damla yaşıyla bıraktım ebruyu
11.40 civarında nizamiyeye geldim gerekli sorgudan sonra tabur arandı
 
ekşın haberim var dedi ve bölüğe gittim odasına girip tekmil verdim
saat 12 ye 7 vardı

bacaklarını masanın üzerine atmış klasik müzik dinliyor
geldiğimden hiç haberi yokmuş gibi davrandı ta ki 12 yi bir geçene kadar
bana baktı

-amına çakim geldin demek ben sana 12 yi geçirme demedim mi dedi. çok yumuşak bir ses
tonuyla

daha önce geldim desem o da biliyor geldiğimi ama adam garip adam amk kaçarı yok sikicek
beni

suçumu kabul etmişcesine durdum karşısında

-dur amına çakim klasik müzik eşliğinde sikersem tempomu yavaşlatır oynak bişey çalayım
dedi

bekledim ne bok yiyecek acaba diyerek

bi tane hareketli parça açtı masasından kalktı
ben muhtemel vurma ihtimali olan yerlerimi sıkmaya başladım esas duruştayken

-vukuat var mı dedim

-yok kumutanım dedim

-tamam git yat dedi

-emredersiniz dedim

tam kapıdan çıkıyordum

-bu kadar basit olmasın amına çakim dedi

komutan konuşunca esas duruşa geçmek askeri farzdır geriye dön komutu verdi
 
sırtım ona dönük kaldı

içimden gerçekten sikecek mi lan diye bile geçti ben beklerken tekrar geriye dön komutu verdi
-yok amına çakim bugün sikimin kalkmayacağı tuttu. gidebilirsin dedi

-emredersiniz dedim gittim yattım

sabah içtimasında görev devri yaptıktan sonra o evine gitti ben yine çarşıya çıktım o gün geç kalma lüksüm yoktu






** ebrularla buluştum

beraber kahvaltı yaptık kadıköyde

daha sonra onlarla saat 3 30 da buluşmak üzere ayrıldık ebru ve ben saat 3 e kadar ebru ile yüzüğü tekrar taktığı yerde oturduk
öğlen yemeği hiç aklımıza bile gelmedi izin kullanmam konusunda ısrar etti bakarız diyebildim sadece
genelde onun başı omzumda bazen dizimde

bazen elleri ellerimde bazen ellerim saçlarında kulağının kıvrımlarına kaşlarının çizilişine
dişleri gülümsemesine yakışan

kirpiklerinin güzelliği gözlerini kaçırınca anlaşılan gözlerime bakınca dünyaları unutturan
sözlerine bakınca aşkı tattıran
 
hasreti hayata isyan

varlığı yaşama hayran bırakan

ebrumla saat 3 olunca birazdan gerçek anlamda yapacağımız vedanın ön provasını öpüşmelerle takviye yaparak yaptık







**diğer aile fertleri ile buluştuktan sonra

ayak üstü biraz konuşup iyi dileklerimizi karşılıklı sunduktan sonra bir miktar parayı cebime sıkıştırdılar

almak istemesemde yapacak birşey yoktu

ebru ağlıyordu ama gözyaşı kuru kuru akıyordu onu fazla üzmemek için hemen gittim
kışlaya döndüm

o gece uyuyamadığımı az çok hepiniz zaten tahmin ediyorsunuzdur esas ekşın ertesi gün yaşandı
pazartesi sporu için ekşın tüm bölüğü 9 km lik koşuya çağırdı

gelip tamamlayabilenlere herzamanki gibi çift çarşı vereceği vaadinde bulundu nöbeti olanlar hariç herkesi spora götürdü
bir kaç km koşup milletin pestili çıkmaya başlayınca bölüğe yerinde say komutu verdi
-evet amına çakim arkadaşlar şimdi çarşı izninden geç gelenlere ön uyarıyı uygulamalı olarak göstereceğim dedi

evet beyler ekşının siki kalkmıştı bu defa

-amına çakim şimdi bana bir asker lazım gösterebilmek için,hmm kim var çarşıdan geç dönmüşlerden seçelim benim aklıma kelebek geldi uzman çavuşum ne dersiniz dedi

-kelebek gel amına çakim arkadaşım dedi beyler mevsim yaz. hava bunaltıcı
 
üstümde askeri şort var yani dizlerim çıplak

üzerinde bulunduğumuz arazi yer yer taşla kaplı toprak arazi. yere adım atınca kalkan tozu hesab edin
-yat amına çakim dedi

bi kaç km koşmuşum götüm dahil her yerim terli yatar yatmaz çamur adam a döndüm
-sürün amına çakim dedi

herşeye rağmen bana yaptığı o kıyak izinden dolayı hiç küfretmedim suratımı bile ekşitmedim
her verdiği komuttan sonra emredersiniz dedim

başım hep karşıya bakar haldeydi ve hiç isyan eder gözükmedim

askeri parmak hesabı mesafe tahminime göre 700 metre yerde kaldım bu süre zarfında onlar fazladan bir tur attı çevrede
ayağa kalktığımda üzerime yapışmış tozdan dizlerimin kanadığını sadece hissedebiliyordum bir süre sonra bölükle koşmaya devam ettiğimde de dizlerimde ılık ılık akan kanları hissettim
ama eğilip hiç bakmadım

ekşın koşamayanları uzman çavuşla kestirmeden gönderdi ama ben ve bi kaç kişi ekşını takip
etmeye devam ettik

onun ne amaçla yaptığını biliyordum

diğer askerlerin bana verdiği izinden haberi olmasını istemiyordu haklıydıda

olan bi kaç gün boyunca bükmekte bile zorlandığım dizlerim ve dirseklerime oldu ama ebru ile geçirilen o gece için herşeye değerdi.



**bölüğe döndüğümüzde bazı askerler tarafından dalga konusu oldum

-sürüngen haberci diye

bazıları benim adıma ekşına küfretti

ama ben küfür etmelerini bile istemedim
 
duşu alıp kamuflajı giydikten sonra tekrar görev yerime döndüm
ekşının beni gördüğü zaman ekstradan topallamayı bırakın topallamadım bile çünkü birincisi o tip askeri sevmezdi
ikincisi beni ezen insanlara ezilmiş gözükerek onlara daha fazla zevk vermem

hiçbirşey yokmuş gibi karısı olmaya devam ettim

ikimiz de erkeğiz ama rütbelerinden dolayı sikici olan o içeri çağırdı beni
-emredin komutanım dedim

-iki çay getir dedi

odada ondan başka kimse yoktu acaba niye iki çay söyledi yanlış mı anladım diye emir tekrarı yaptım yine

-emredersiniz komutanım iki çay getirip geleceğim dedim baktım bişey demiyor doğru anlamışım iki çay olduğunu gittim iki çay getirdim masasına bıraktım
-başka bir emriniz var mı dedim

-var amına çakim bekle orda dedi

-emredersiniz dedim

-çayı içiyormuş gibi yap ama içme dedi-

emredersiniz dedim ne çay içmeden nasıl içiyormuş gibi yapılır ağzımı mı höpürdeteyim komutanın karşısında

-ziyaat olsun komutanım dedim

-ne çabuk içtin amına çakim dedi

-biraz soğumuş komutanım dedim

-vay amına çakim benimkide soğumuştur git bana yenisi getir dedi ekşınla makara yaparsan böyle olur
 
-emredersiniz dedim gittim bir çay daha getirdim

-aç dizlerini dedi




---emredin komutanım dedim anlamamış gibi

-dizlerini aç ağda yapmışmısın ona bakıcam amına çakim dedi

-yok komutanım yapmadım dedim

-aç amına çakim gözlerim de inansın dedi

açtım dizi bi baktı manzarayı görünce üzüldü biraz ama belli eder mi sizce

-vay amına çakim bekle burda dedi yazıcının birine seslendi yazıcı geldi
-git amına çakim bana revirciyi getir bu arkadaşım düşmüş galiba dedi

-gerek yok komutanım dedim

-feci düşmüşsün amına çakim dedi

-askerim komutanım emirle düşer emirle kalkarım sorun değil dedim

-vay amına çakim gidebilirsin dedi

-başka bir emriniz var mı dedim

-yok dedi

ebruyu aramaya gittim yine

nasılsın geyiği esnasında çok kötü oldugunu beni çok özlediğini bu duruma dayanamadığını hep yanımda olmak istediğini
hiç bişeyden zevk almadığını gece gündüz benü düşündüğünü telefonu ne zaman çalarda benimle konuşur onu beklediğini tekrar istanbula gelmek istediğini
geriye kalan günlerde buna nasıl dayanacagını ağlayarak ve isyan ederek söyledi
 
her ne kadar geçecek diye teselli etmeye çalışsam da ne ağlamasını durdurabildim ne de isyanını
baktım olacak gibi değil çözümü kaçmakta buldum 30 dakikalık teselliden sonra

gittim iç bahçede plastik bardakta çay ile sigara içtikten sonra dayanamadım ve tekrar aradım

-bişey mi oldu diye açtı telefonu

-hayır sesini özledim dedim

-daha yeni konuştukya deli dedi

-sen daha yeni görüşmemize rağmen beni özlüyorsun ama dedim




---kelebek şu izne gel artık ben dayanamıyorum dedi

-ebru daha yeni görüştük biraz zaman geçsin o zaman kullanayım izni dedim vay efendim ben özlememişim vay ben onu artık sevmiyor muymuşum
hadi bunları siktir et en sinir bozucu lafı da

-tabi sen istediğini aldın kendini tatmin ettin(seks)oldu

-sen ne istiyorsun peki dedim

-hep yanında olmak istiyorum dedi

-ben istemiyorum öyle mi dedim?

-öyle demek istemedim dedi

-seninle her yattıktan sonra kaçtım mı senden dedim

-tamam özür dilerim öyle demek istemedim dedi

-ben burda keyfimden askerlik yapıyorum senden uzak kalabilmek için askerlik yapıyorum öyle mi dedim

-kelebek lütfen dedi

-tek sen seviyorsun ben bilmiyorum özlemek ne demek aşk ne demek sevdiğinsizlik ne
demek.ben burda nelerle uğraşıyorum

senin bana destek olacağın yerde hala sevgimin şüphesinde paranoyalarda yaşıyorsun
 
-hayır inanıyorum sevdiğine dedi

-o zaman firar sebebim olma ben senin okulunu bekledim ve hala bekliyorum bende kalmaya devam edemeyeceksende haberim olsun dedim

tamam kızma dedi ama kızmamak elde mi amk beni siktin simdi sikinde değilim diyor resmen olay sadece sikişten ibaret olsaydı
turizmdeyken sikimi sokmadığım ülke kalmazdı

baktım daha da çok sinirleneceğim ve sinirlenirken onu da üzeceğim

-tamam geliyorum izne ne zaman istediğini söyle komutanla konuşayım dedim.

-bilmiyorum ki dedi

-tamam düşün bana haber ver o zaman dedim

-tamam kapatıyor musun dedi

-hayır dedim

-kapatacakmış gibi konuştunda dedi

-hayır konuşalım dedim




** -seni çok seviyorum dedi

-ister inan ister inanma bende dedim

-biliyorum dedi

konuşma böyle devam etti

iki tarafda alınmış ve nazlı olarak

sonra da formaliteden yumuşamış izlenimi verdik konuşmaya ve kapattık telefonu
onu tekrar kısa zamanda aramam lazımdı ve o seferki konuşmada

son görüşmemizden bahsetmeden herşey normalmiş gibi davranmam lazımdı ki

hem benim bu konuya fazla takıldığımı düşünüp üzülmesin hemde eski tadına varalım aşkın
 
tek dostum ekşın desem yalan olmaz piçler

bazen herifin yanına elimi kolumu sallayarak girip

bende onun gibi konuşup amına çakim ekşın çok dertliyim ne olacak bu halimiz diye dertleşesim geliyordu

kapısına gittim

içeri girip geldiğimi ve bir emri olup olmadığını sordum parmağıyla yok dedi çıktım yazıhane de otururken
bir süre sonra -

-kelebek gel amına çakim diye bağırdı

-emredin komutanım dedim

-amına çakim bizim şarkımız çalıyor neden gelmiyon dedi bu ekşın olmasa askerlik herhalde bitmezdi



**içeri girdim çalan müzik klasik müzik amk.

iyi tamam bizim şarkımız da kimin söylediğini siktir et hangi enstrumanlar kullanıyorlar onu bile seçemiyorum

o kendini kaptırmış müzikle gerilip müzikle gevşiyor

ben sevmediğim bi müziği seviyormuş numarası yapıyorum bir ara kafamı müzik ritmi eşliğinde salladım
-amına çakim asker gibi dur karşımda dedi

ki en sevdiği şey de esas duruş zaten

esas duruşta müziğimizi dinledikten sonra bana bakıp gülüyordu
belli ki amacı benimle dalga geçip askerlik stresinden uzaklaşmak

-begendin mi dedi

-gerçekten mükemmel hepsini takdir ettim dedim
 
-amına çakim sanattan da anlıyon en çok neyi sevdin dedi

-özellikle o sazın tellerine dokunuşu çok hoşuma gitti komutanım dedim makara mı yapıyom ciddi miyim diye bana gözleri kısarak baktı
makara yaptığımı anlasa sikecek

-ne sazı amına çakim dedi bütün enstrumanları tek tek saydı bana

-önemli olan sazmış gibi dinleyebilmektir komutanım. dedim

-kelebek açık çarşın kaldıysa hepsini kapatıyorum amına çakim dedi

-üzüntülerin ismini öğrenirseniz mutlu olamazsınız.her derdi mutluluk ve yinede şükürler tadında yaşarsanız daha çok zevk alırsınız komutanım dedim

-amına çakim kelebek siktir git dedi

-emredersiniz bir emriniz var mı komutanım dedim

-var ama sana verip ziyan etmek istemiyorum amına çakim dedi

-emredersiniz dedim




**biraz daha odasının önünde ve civarında bekledikten ona bildirmem gerekenleri
imzalatmam gerekenleri imzalatıp onu gönderdikten sonra

tekrar telefona kostum

daha önceki kalp kırıntılarımızı üç kere alnıma götürüp kimsenin ulaşamayağı bir yere bıraktıktan sonra
ebruyu aradım

-nasılsın aşkım diye giriş yaptım

aynı şekilde o da bana karşılık verdi

biraz aşkımlı canımlı konuştuktan sonra o da özlemini içine gömmüş isyan ediyor şekilde
belirtmedi

-ne zaman gelmemi istiyorsun karar verdin mi dedim

-şu an bilmiyorum sen nasıl istersen öyle yapalım dedi

ebruya bir mayıs gününün önemini anlattım
 
bana hak verdi ama görmeden yapamayacagını da söyledi

-biraz zaman geçsin özlem biraz biriksin gelirim söz dedim

-tamam ama fazla uzun olmasın ara dedi

-senin için herşeyi yaparım bilirsin sen ne zaman dayanamaz hala gelirsen söyle o zaman
geleyim.ama bunu bana sitem olarak değilde gelmeni istiyorum olarak söyle gereksiz üzmeyelim birbirimizi dedim
-tamam deyip onay verdikten sonra ne yapıyor ne ediyor

daha doğrusu ne yapamıyor nelerden bensiz zevk almıyor onları anlattı

bende ona yapmayı özlediğim şeyleri anlatınca baktık iş yine dayanılmaz bir şekilde özleme dogru geçiyor yine konuyu değiştirip

biraz daha konuştuktan sonra kapattım gece dersi vardı beyler
her askerin korkulu rüyası

amk karanlıkta sessizce ders anlatır komutanlar

iki hafta da bir genelde salı veya çarşamba günlerine denk gelir gece saat 11 e kadar sürdüğü olur
yüzünü gözünü boyamak zorunda kalırsın askeri makyajla




**ekşın beni çağırdı

-ders notlarını getir amına çakim arkadaşım bi gözden geçireyim dedi eğitim dosyasından o gecenin notlarını çıkardım
ona vermek istedim ama almadı

-sende kalsın amına çakim biraz oku sorduğum zaman dogru cevap ver çift çarşı verdiğimi görsün diğer askerler dedi

-ben zaten biliyorum komunanım okumaya gerek yok dedim

-amına çakim söyle o zaman şu nedir dedi

-şu şu şudur komutanım dedim
 
-peki bu nedir dedi

onu da anlattım

bi kaç soru sordu hepsini cevapladım

-vay amına çakim çift çarşı veresim geldi ama kapatmıştık dimi senin çarşıları dedi

-siz nasıl emrederseniz komutanım dedim

akşam yemeği sonrası eğitim alanına kadar değişik askeri ilerleme şekillleri ile gittik bizim bölüğün uzman çavuşları astsubayları ve subayları da geldi
ekşın bana bölüğe katıl emri verdi bende diğer askerlerin arasına oturdum astsubay dersin bir kısmını anlattı
ekşın da diğer rütbeliler gibi onu dinledi arada takviyeler yaptı dinlemiyormuş gibi görünenleri sikici bakışları ile

dinlemeye davet etti

sonra sorular sorma kısmı geldi

ekşın rastgele kaldırdı sordu askerlere sordugu soruları bilemeyenlere
-amına çakim dua et gece dersindeyiz ve yüksek ses çıkarmak yasak bende hard sevdiğim için seni sikmeyi erteliyorum gündüz olunca bağırta bağırta sikcem

-vay amına çakim senin dersi uyuyarak dinlediğini nasıl farketmemişim gibi askerleri tehdit
ederek

sorduğu soruları bilenlere çift çarşı vererek devam etti gece bana sorduğu soruyu bilince
-amına çakim sana veresim gelmiyor.hep mundar edeceksin çarşıyı diye korkuyorum bi tane daha sorayım dedi

sordu onu da bildim

bi tane daha sordu onu da bildim




** amasyada sürekli yazarak eğitim görmenin ekşının haberi olmadan o geceki konuları tekrar gözden geçirmenin de faydası vardı
 
sonra işi yine makaraya döktü ekşın

-bölüğe soralım amına çakim haketmişmisin diye dedi bi asker kaldırdı
-vereyim mi çift çarşı kelebeğe hak etti mi dedi

-siz nasıl uygun görürseniz komutanım dedi asker

-evet mi hayır mı amına çakim dedi

-evet haketti komutanım dedi

-tamam o zaman seninkini kesip ona veriyorum dedi bi askere daha sordu haketti mi diye
gariban kendi çarşısı gidecek diye korktu

-hayır komunanım dedi

-seninkini de kesiyorum amına çakim dedi

hiç kimse sıradaki kaldırılan asker olmak istemedi ne deseler çarşıları gidiyor amk velhasıl komutanları da soktu makaraya
-haketti mi başçavuşum dedi bizim astsubaya

-haketti komutanım dedi

-sizin çarşınızı da kesiyorum o zaman dedi gülerek kendi aralarında makara yapmaya devam ettiler
ama benim çarşı alıp almadığımı birtek ekşın biliyordu ortada kaldı amk ekşın mola verdi ama sigara içmek yasak amk
sadece bizim taburda değil tüm kışlada gece dersi olduğu için nöbetçi yüksek rütbeli subaylar
denetlemeye gelebiliyor

sigara da ucundaki kordan dolayı gece araziye uymak adına yasak

mola gece boyunca devam etti

zaten anlatılacak konu belli olur usta birliğinde

komutanlarda o saate kadar orda olmaktan zevk almaz
 
eve gidip dinlenmek varken gece dersi bitti
bölüğe geldik




** ayakta duracak halim yok

telefona bi baktım sıra gelmiyecek gibi direk gidip yattım
üst devre olmaya başladığımız için bizim devrelerden yavaş yavaş cep telefonları çıkmaya başladı

herkes gizli gizli kullanıyordu sağda solda

benim de aklıma geldi kullanmak ama kullananların aldıkları 30 günlük askeri cezaevi hapsinin yanı sıra askerliklerinin de

aynı gün sayısı kadar uzadıgını bildiğim için pek yanaşmadım bir süreliğine

konturluden devam ettim

ebru ile normal konuşmalarımız devam ederken ona çıkıp arasıra eğlenmesini söyledim
o da canım istemiyor sensiz eğlenemem falan dese de çıktı bir sonraki gün gece nasıl geçti diye sorduğumda
çok eğlendim demesi biraz garip geldi

-ne yaptın dedim

-bi bara gittik arkadaşlarla dans ettim içtik sonra çorbacıya gittik ve eve döndüm dedi soru bir arkadaşlar kim
soru iki kiminle dans ettin

soru üç içtiğine göre sarhoş oldun mu soru dört çok eğlenmene sebeb olan kim
bunlar aklımdan geçenlerdi ama hiç birisini sormadım
 
git eğlen dedikten sonra o eğlenince bunları sormak yanlış anlaşılmaya açık sorular olur ve kendi kendimle çelişirdim o yüzden sormadım
sadece iki gün sonra bensiz eğlenemeyeceğini söyleyen kişinin tekrar dışarı çıkacağını duymak pek hoşuma gitmedi

ama yapacak bişey yoktu

onun sevgilisi olmam onu esir alacağım ve benimle beraber askerlik yapacağı anlamına
gelmezdi

-iyi eğlenceler dedim konu kapandı



** o gece uyunabilir mi uyunamaz

saat 3 e kadar yani diskoların müziğin sesini kısma vaktine kadar beklenir mi evet

3 05 de aşşağı inip ebru aranır mı aranır

duyduğunuz sesin size sarhoşumsu gelmesine kızılır mı kızılır peki bu ona belli edilir mi hayır
neden çünkü yarın beklenir

-nereye gidiyorsun şimdi dedim

-eve gidicem dedi

-tamam 15 dakika sonra ev numarasından ararım o zaman dedim

-tamam dedi

20 dakika verdim beyler

20 dakika sonra aradım cevap yok

21. dakika aradım yine yok

25 e kadar denedim

ebrunun annesi açtı telefonu utandım konuşamadım kapattım
 
ebru eve gelmişse annesi de hala uyanıktır rahatsız olmasın diye 10 dakika bekledikten sonra ebrunun cep telefonunu aradım
3.aramamda açtı

-merhaba aşkım nasılsın dedim

-iyiyim dedi

-nerdesin dedim

-oturuyoruz dışarda kuzenimle dedi

-aa ne güzel hangi kuzenin ver bi selam vereyim dedim

-al dedi

basbaya kız kuzeninin birisiydi şüphelenecek bir durum yok




**biraz nasılsın iyimisin gibi gereksiz tefarruatlar konuştuktan sonra ebruyu istedim telefona

-çok içmeseydin keşke başın ağrıyacak yarın deyip başı ağrımaması için tavsiyelerde
bulundum

-kalbim ağrıyor kelebek gel artık dedi

-tamam geliyorum merak etme yarın konuşuruz dedim sarhoş sarhoş daha fazla dertlenmesin diye
sonra o evine çıkıncaya kadar konuştuk

kontör bitti yenisini takıp tekrar aradım ve bir süre sonra uyuyakaldı sabah gözler balon gibi kalktım
içtimadan sonra ekşın tabur komutanına uygunsuz yakalanan bir askeri çağırttı odasına ben dışarda beklerken bağırma sesi geldi
sonra beni içeri çağırdı ekşın koltuğuna oturmuş asker karşısında esas duruşta
-emredin komutanım dedim
 
-amına çakim kelebek bıktım bu askerlerden bana farklı bi fantazi anlat bunu senin hayal dünyana göre sikecem dedi

gel de anlat amk




**askere bi baktım bizim tayfadan kurtarmam lazım elinden ama nasıl

-ne anlatim komutanım dedim

-amına çakim domaltim mi bacak omzamı yapim seç işte birini dedi

-komutanım hiç sizin tipiniz bir asker değil bu dedim

-vay amına çakim güzel fikir ben bunun kafasına poşet geçirip de sikeyim dedi adam illaki dövecek beyler kaçarı yok
-komutanım ben öyle demek istemedim dedim bana baktı
-grup sevmiyorum amına çakim sen çıkabilirsin dedi baktım beni de dövecek amk
bi emriniz var mı komutanım dedim

-biraz daha kalırsan ikinci poşeti aramaya da başlıyacam dedi

hemen yardım odadan birkaç şaplak sesinden sonra asker olay mahalinden uzaklaştı

bende fazla yakın durmadım hıncını alamadıysa olan bana olmasın diye

öğle yemeğini yedikten sonra içtimaya kadar olan vakitte telefona gidip ebruyu aradım bir kaç uzun çaldırmadan sonra cevap verebildi
-tünaydın dedim sesi uykulu olduğu için

-kusura bakma dün gece için dedi

dur bakalım kendi yaptıklarının farkında mı diye

-ne yaptın ki dün gece dedim

-biraz fazla içmişim dedi
 
-sarhoş mu olmak istemişsindir olmuşsundur ben kimim ki bunun için benden kusrunu göz ardı etmemi istiyorsun dedim

-sarhoş olmak istemedim kelebek yanımda olmanı istedim hep istediğim gibi ama yoktun dedi

-yanında olabilecek birine mi baktın gece o saate kadar dedim




** -benim bakmama gerek yok bana bakanlardan sadece birini seçmem yeterliydi ama ben zeten seçeceğimi çoktan seçtim.gel gelelim o hala bundan şüphe duyuyor dedi
-eğlendin mi dedim

-eğlenmedim dedi

-neden dedim

-erkeklerin her yanında erkek olmayan bayan kişiyi bir av olarak görmesinden nefret ettiğim için dedi

-neden o kadar av konumunda bekledin o zaman dedim

-bana kurşun sıkıldı serseri bir avcı tarafından kalbimi kıpırdatamıyorum yerinden şimdi uzaklarda sesini duyabiliyorum sadece ama gelecek inş dedi
-kimmiş bu avcı dedim

-akıttığım kan damlalarının değerini bilmesini umduğum birisi dedi

-ben tanıyor muyum bu avcıyı dedim

-sadece ateş ettiğini bilip beni vurup vuramadığından şüphe mi ediyorsun yoksa dedi

-sıktığım kurşunun nereye gittiğini biliyorum dedim

-nedir yine neyin peşindesin bir daha çıkma bu kadar içme sana güvenmiyorum mu demek
istiyorsun dedi

-istediğin kadar çık istediğin kadar iç ama sarhoşken yediğin kurşunun farkına ertesi gün varırsın sonra birde bakmışsın başka avcılarınsın bunu unutma dedim
-benim için bir tek sen varsın kelebek dedi

-eve çıkıp benim seni evden arayacağımı unutacak kadar sarhoş olma bir daha dedim

-kuzenin ısrar etti açık havada otur biraz kendine gel diye dedi
 
-başkalarının tavsiyesine ihtiyac duyacak kadar içme o zaman bir daha dedim

-tamam dedi




---senin askerde olan bir sevgilin oldugunu sürekli seni düşündüğünü geceleri başına bişey
geldimi diye

merakından uyuyamadığını farkedemeyecek kadar sarhoş olma bir daha dedim

-tamam içmiyorum bir daha dedi

-hayır ebru en başta söyledim istediğin kadar iç hayat senin mide senin para senin ama ben işime gelen yere kadar senin olurum dedim
-bu sözlerinin hepsini bir yere yazıyorum eger bir gün bensizlikten sıkılıp

üzüntüden dertten içerde çok sarhoş olursan aynı lafları ertesi gün sende duyacaksın haberin
olsun dedi

-duyacaklarımın bunlarla kalmayacağımın farkında olacak kadar ayık yaşıyorum merak etme
dedim

-o kadar ayık yaşıyorsanız başkalarının evlerine gidip içkiler içmemeyi ne içip kafanızı iyice bulandırarak gittiniz acaba kelebek bey dedi

evet konu yine döndü dolaştı yaptığım bir aptallıktan dolayı götümde patladı

-bu konuyu kapatmadık mı dedim

-istersen serbest olsun gidip gelelim başkalarının evine canımız sıkılınca açar kapatırız
konuyu bu kadar basitse dedi

yani bu ne demek oluyor siki tuttuk ömür boyu o eve gitmenin vebalini çekecez

-ebru istiyorsan istediğin yere gidebilirsin. seni durdurmam gitme diye yalvarmam.sen affettin gittim diye ama ben affettmem.

bana affetmiş gözüküpte tekrar tekrar aynı konuyu konuşacaksak onu da şimdiden haberdar et
ki bileyim dedim

-bak kelebek bir daha öyle birşey yaparsan arkandan allahından bul diye beddua etmekle
kalacağımı sanıyorsan yanılıyorsun.

cezanı direk kendim gücümün yettiğince veririm haberin olsun dedi

-tamam gitmem bir daha. seni kaybetme korkusunu yeterince yaşadım dedim
 
-tamam sinirlerim bozuldu yine başka bişey konuşalım dedi

evet ilerde muhtemel aynı aptallığı yapma ihtimali olan benden farksız sığırlar şekilde gördüğünüz gibi

dün geceden dolayı benim ona kızmam gerekirken konu dönüp dolaşıp yine beni mallığıma
geldi.

akıllı olun olm sikleri yok diye sikemezler sanmayın lafla da olsa sikerler böyle sarhoş edip başkalarının evinde sikti amk
-yemekler nasıl dedi

-çok iyi dedim




---yemek yapmayı öğrendim gelince ben pişircem sana dedi

-bu konuyu tekrar konuşalım daha gencim dedim

-yaaa ben senin için yemek öğreniyorum senin dediğin lafa bak dedi

-tamam romantikleşiyorum hemen ölümüm senin elinden olsun aşkım benim dedim

-amma da romantiksin dedi

-ne pişireceksin omlet mi makarna mı dedim

-geç bakalım dalganı gelince görürsün dedi

-iyi inşallah dedim

-kelebek dedi

-efendim dedim

-kaç gün kaldı aşkım dedi

-ben sayıyorsundur sandım dedi

-askerliğin bitmesine 270 gün var ama ben alanyaya gelmene ne kadar var onu soruyorum
dedi

-bilmiyorum ne zaman istersin dedim

-şimdi dedi

-şimdiler biraz daha sensiz geçecek en kısa zamanda geleceğim ama merak etme dedim
 
biraz ofladı bi kaç karşılıklı seni seviyorumlardan ibaret olmayan aşk betimlemelerinden sonra öğlen içtiması sebebi ile kapattım telefonu

o saatten sonra ekşının en mutlu oldugu anı gözetlemeye başladım adam iki dakika rahat durmuyorki amk sürekli ekşın peşinde
kimi nasıl yakalayabilirim onun peşinde amk akşam üstü odasına geldi
beni çağırdı

-amına çakim kelebek taktik değiştirmem lazım dedi

-emredin hangi konuda komutanım dedim

-askerler muhtemel baskın planlarımı saatlerimi ve tekniklerimi çözmüş. kimseyi
yakalayamıyorum amına çakim dedi




--belki yakalanacak bir durum kalmamıştır komutanım dedim

-amına çakim asker vukuatı sever bu lafımı unutma dedi

-emredersiniz komunanım dedim

-gel amına çakim seni hiç aramıyorum üstünde bişey çıkarda sebebsiz dövmemiş olurum en azından dedi

-dövecek ne yaptım ki şimdi komutanım dedim

yanına yatakta bekleyen soyunmuş karılar gibi çağırdı parmağıyla gittiğimde beni bekleyen am değil bir tokattı
-emredin komunım dedim neden vurduğunu söylesin diye

-amına çakim dayağı peşin atayım üstünde bişey çıkmama durumunda hevesim kursağımda kalmamış olur dedi

bu arada bana vurmaları şiddetli cinsten değil beyler cepleri aradı bişey yok
her bulamadığında vay amına çakim diyor botlarını çıkar dedi
 
çıkardım bişey yok

çorapları da çıkarttı ondan da bişey çıkmadı

-vay amına çakim boşuna ayak kokuna katlandık. dedi kokmuyor lan amk inanmayın makara yapıyor
-sana bi hediyem var amına çakim dedi

çekmeceden telefonu pis pis sırıtarak çıkardı ve bana uzattı yine aynı taktikle dövecek
-komutanım bu taktiği denemiştiniz dedim

-vay amına çakim yeni taktikler bulmam lazım. tamam beni yalnız bırak dedi

-bi emriniz var mı komutanım dedim

-yok amına çakim dedi

-benim bir maruzatım var komutanım dedim

-söyle dedi

-uygun görürseniz izne çıkmak istiyorum dedim

-bakarız sonra dedi

**vay amk net bişey demedi bende tırstım tekrar sormaya

bölük astsubayına gittim durumu anlattım komutanım net bişey demedi dedim

izin almadan izin kagıdı hazırlayıp imzasına sunarsak hiç vermez uygun zamanlarda tekrar sor dedi

ekşın nereye ben oraya peşinde koşarken

sabah koşularında benimle dalga geçmelerinin hemen ardına komutanım izin dedim bakarız dedi
gündüzleri odasına istemeden içecek götürdüm komutanım izin dedim bakarız dedi
bi türlü bakmadı ebruyu oyalayamaz hale geldim

bi gün yine benim izin peşindeyken
 
çağırmamı istediği askeri bulamadığım için bana kızdı biraz da bağırdı çağırdı
eh amk bu hayatın ne olcaksa olsun diye

-ben izne çıkmak istiyorum komutanım dedim

-yok sana izin dedi

-gitmem lazım komutanım kendim için değil dedim

-ne oldu amına çakim arkadaşım bi sağlık sorunu mu var dedi

-özledim komutanım dedim

-ne zaman gitmek istiyorsun dedi

-en kısa zamanda dedim

-tamam hazırlat evraklarını dedi

-emredersiniz dedim ebruya haber vermedim yazıcılar evrakları hazırladı imza işleri halledildi
ekşın tabur komutanına da imzalattıktan sonra

param var mı diye iyice sorup paramı gösterip tatmin olduktan sonra bana bilet almam için hafta içi çarşı izni verdi
10 günlüğüne alanyaya gidecektim bileti aldım
ebruya yine bişey demedim ve izin günü geldi
bindim alanyaya akşam üzeri indim

**valizi bırakmak için eve gitmeden önce bir tane simkart aldım sim kart açılıncaya kadar eve gittim
 
annem yaylada oldugu için onun elini öpemedim kardeşimle ve babamla görüşüp
babamdan bir miktar para aldıktan sonra dışarı çıktım
telefon açılıp kullanılabilir hale geldi ilk aradığım kişiyi zaten biliyorsunuz ama cevap vermedi
tekrar aradım yine vermedi

-ben kelebek acil aç dedim

5 dakika sonra sessiz bir yere gidip yine aradım

bu defa açtı

-kelebek dedi benmiyim acaba şüpheleriyle çok kısık bir sesle
-ebru dedim

-nerdesin bu kimin telefonu dedi

-nerde olcam askerdeyim.bir arkadaştan aldım seni aramak için sonra silecem numaranı
dedim

-tamam da konturluden neden aramıyorsun dedi

aranır mı amk direk göreceksin 0 242 yi sürpriz kalmayacak

-çok sıra vardı ama ben sesini özledim dedim

-bende çok özledim kelebeğim dedi

-nerdesin dedim

-evdeyim dedi

-shh kapatmam lazım komutan geliyor galiba görüşürüz ararım birazdan dedim telefonu kapattım
evdeymiş öğrendik
 
**evin önüne gidip arasam yoldan geçen araba seslerini duyup kıllanacak o yüzden aramadım
otele gittim ebrunun babasının yanına bi iş gerekçesi ile bir yere gitmiş
telefon açtım geldiğimi ve ebrunun haberi olmadığını ona sürpriz yapmak istediğim söyledim
-yarım saat bekle ben eve gidicem bu akşam ebru yemek yapacaktı sen de gelirsin dedi yarım saat kadar personelle takıldım
sonra geldi arabadan inmeden beni çağırttı arabayla eve doğru giderken kırmızı bir gül aldım ebrunun annesini aradı ve durumdan bahsetti
ebrunun annesi ebruyu markete göndereceğini bu sırada bizim eve görünmeden girebileceğimizi söyledi

arabayı kenar bir yere park ettik

annesi balkondan bize gerekli izni verdikten sonra eve girdik

ebruyu ilk görüşüm sırtı dönük olarak oldu

biz eve girdik

bu sırada annesi bir servis daha açtı masaya

bana onun odasına girip beklememi söylediler kapı çalınca içeri girdim ki her taraf ben amk
duvarda resimlerim

masada ona yazdıklarım

bilgisayarının ekranında ikimizin resmi

ona hediye ettiklerim yastıgının başucunda ebrunun içeri girdiğini duydum
**pis pis sırıtıyordum birazdan yapacağım sürpriz için
 
ebru babasına hoşgeldin nasıl geçti günün diye konuşurken sana yemek yaptım diye kendiyle böbürlendi
biraz bekledim

telefonun tüm seslerini kapattım ebruya mesaj yazdım
-şu an ikimizin yıldızına bakıyorum sende balkona çıkıp bakar mısın beraber izlemiş olalım
yine dedim

içerden mesaj sesi duyuldu

-geliyorum bi saniye diye içerdekilere seslendiğini duyunca yemek yenen salona sessizce girip yerimi aldığımda gerçekten de dışarda balkondaydı
-balkondayım şimdi yıldızımızı arıyorum dedi

-içeri bak görürsün belki diye gönderdim mesajı

baktım aklına gelmiyor evin içine bakmak benim orda olma ihtimalim gülü aldım balkon kapısına yaklaştım
kapıya elimi dokundurup kapı gıcırtısına bana bakmasıyla

gözlerini bir süre açık tutup şaşkın bakışlarını gülümseyen bakışa çevirmesini sadece gülümseyerek izledim
hiç birşey diyemedi

-hoşgeldin de mi demiyeceksin dedim gülü uzatarak

-gıcıksın işte demiycem dedi

-tamam gideyim o zaman dedim onun dediği gibi gülümseyerek birden boynuma depara kalktı
öyle bi sıktı ki gül heç oldu

tam ayrılacakken sarılmaktan henüz aç mideme bir tane yumruk salladı

-bu ne şimdi dedim acılı gülümseme ile
 
amk dayak yemek kaderim midir nedir herkes dövüyor

-sebebini sonra anlatırım yalnız kalınca dedi

-tamam dedim

** masaya oturmaya davet edildik

ebrunun yaptıgı tek yemek ve annesinin yaptıgı yardımcı yemeklerle dolu olan masaya
oturduk

herkes tabağını doldurmaya başlarken

-yemeyecek misin dedi ebru

-bana pizza mı söylesek korkuyorum yemekten dedim annesi ve babası gülerken
ebru pis pis bakarak

-bunu da hatırlat bana sonra dedi

sonra ebrunun yaptıgı yemeği tabaga koyarken henüz tadına bile bakmamışken

-ebrucum süper olmuş valla eline sağlık çok begendim tarifini verir misin bunun dedim

-kelebeek tamam yeme istemiyorum dedi

-çok açım mecburen yiyecem dedim bir çatal aldım
değişik bir tat kitap tarifi bir yemek oldugu belli

ama malzemeden çalmadıkları için çok güzel olmuş ebruya yemeği konusunda yaptığım şakalardan dolayı
2 buçuk tabak yedim ki alınmasın gerçekten begendiğimi görsün diye yemek sonrası ebrunun babası bir de kahve içelim elinden dedi
o kahve yaparken ben de masayı kaldırdım annesinden rica ederek her mutfaga gidişimde ebrunun boynundan bir kere öptüğüm için
o kahve yapmayı uzattı

bende yük taşıyabilme hamallığımı azaltıp azar azar götürdüm tüm kaldırılması gerekenleri
 
kahvelere geçtik onları içerken ebrunun kardeşi de geldi
beni görünce sarıldı o bile özlemiş amk

dışarda bir yerde burger yemiş piço karnı da aç değil o yüzden biz konuşmaya devam edip
sürprizin kritiğini yaparken

gülüşmeler yaşandı herkes o an ki durumdan memnun gözüküyordu ebru odasına izin isteyerek gitti
geri geldiğinde daha çarşıya çıkılır bir kıyafet giymişti

-biz biraz yürüyebilir miyiz baba dedi

**gerekli izni alıp görüşürüzlerle onlardan ayrılıp asansöre bindik
stop düğmesine basınca ebru beni öpmesini hızlandırmak için elimi kaldırdım fakat boşta olan karnıma bir tane daha vurdu ekşının şiddetinden uzak
-vurup duracak mısın böyle dedim beklemediğim yumruğu yeyince

-evet hakediyorsun dedi

-ne oldu dedim

-deli neden ilk bana haber vermedin seni doya doya öpseydim sarılsaydım ya ilk gördüğümde
dedi

-bu yumrukların sebebi bu mu şimdi dedim

-ikincisi yemeğimle dalga geçtiğin içindi dedi

-yedim eline sağlıkta biraz daha hızlı vursan hepsini çıkaracaktım dedim

-pislik dedi

ellerimi tekrar kaldırdım hafif karnımı büküp olası bir yumuruğa karşı önlem almak için bu defa şiddetli yumruk değil öpüşme yaşandı
asansörde baskın yeme ihtimaline karşı
 
apartmanı terk edip ikimizin yeri olan iskeledeki yere gittik sağda solda gördüğüm dostlarla kısa merhabalaşmalarla sırtımı bankın oturulacak kısmına
başımı ebrunun omzuyla kalbi arasına yasladım kalp atışlarını hissedecek şekilde
o elleriyle beni nasıl sarsa derdindeyken arasıra eğilip alnımı öptü
ellerimi elleriyle yavaşça çitiledi

kelebeğim ler ebrularımla karşılıklı düet yaptı

kısık sesle söylenen seni seviyorumlar dalga seslerini ancak bastırdı gelen geçene aldırmadan iki aşık rolü ustaca oynandıktan sonra
kaç gün kalacağım

ne yapacağımız konuları ele alındı

ebru benimle uyumak istediğini söylemesi ile bunun yolları arandı




**bizim eve gitmek için izin almak gerekliydi.

ilk geceden bizim eve gitmek bir şekilde ailesine yapacagımız şeyler için izin almak olacagından bu fikir hoş olmazdı

uyumaktan bahsediyoruz yani tüm geceyi sabah dahil beraber geçirmek ailesi de biliyor benim geldiğimi
ebru ben kuzenlerimde kalacam dese kimse inanmaz kalktık yerimizden du bakalım ne olcak diye evlerinin önüne geldik
ışıklar hala yanıyordu

-hadi eve çıkalım bir bakalım durum ne diye dedim
 
eve çıktık karnım acıktı amk. askeriyede alışmışım akşam yemeğinden sonra gece de tost
yemeye

ebrunun annesi ile babası filme bakıyor kardeşi de odasında kim bilir ne bok yiyor

-ne yaptınız çocuklar dedi annesi

-ebru gezdik biraz siz ne yaptınız dedi

-filme bakıyoruz dedi annesi

eveeet filme bakmak

ebruya dönüp kaş göz işareti yaptım anladı durumu

-nasıl film güzel mi dedim

-iyi şimdilik az kaldı bitmesine dediler

-tamam bitsin bizde bakarız o zaman dedi ebru karnım hala aç ebruya durumu anlattım
gel dedi mutfaga götürdü

ekmek arasına koyabileceğim malzemeleri çıkardı bende begendiğimden seçip arasına
koydum

ebru annesi ile babasına da bişey içermisiniz diye sordu

onlara meyve suyunu doldurdu




** karnımı doyurduktan sonra biraz oturduk bu sırada onların filmde bitti biraz yüzsüzlük yapmam gerekecekti çünkü ayaga kalktılar film bitti diye bu durumda misafirin siktirip gitmesi gerekir ev sahipleri uyuyacagı için ebru araya girdi bizde izleyelim diye
onlar tamam biz yatıyoruz deyip odalarına geçince

biz ebrunun odasına geçtik dvd yi de alarak ebrunun tv ye bagladık onun yatagına yattık
filmin sadece başını hatırlıyorum
 
sonrası ikimizinde pek umrunda olmadı kendi kendine oynadı film saat 5e kadar sürdü
sonra o uyuya kaldı ellerini üzerimden yavaşça kaldırıp gidecegimde yine uyandı

-gitme bu saatten sonra dedi

-bu saate kadar burda oldugumu bilmesinler ayıp olur dedim bırakmadı biraz daha beklemem gerekti onu tekrar uyutabilmek için
bu defa o beni sarmadan elleriyle ben sardım ki kaçabileyim uyandırmadan uyku benim de gözlerimden akıyordu o kadar yol yorgunlugu vardı çünkü ha uyudu ha uyuyacak derken
sabah bizi kaldıran ebrunun annesi oldu

salondan seslenmesi ile saate baktım 11 e geliyordu
bu demek oluyor ki babası işe gitmiş

ama muhtemelen bizim beraber yattıgımızı görmüş

annesi de aynı sebebten dolayı bizi odadan kaldırmak yerine salondan kaldırmış rezillik çok büyük çünkü
filme bakarken uyuya kalmış olma imajında çok uzak bir haldeyim

kot pantolan kendini içeri girenlere işfa edecek bir yerde nasıl kalkacam da kadının suratına bakıcam amk
ebru kalktı

onun hiç umrunda değil amk.




**sanki her gece beraber yatıyormuşuz gibi kalktı ne yapacagını bilmez beni öptü
salona geçti sesli sesli annesini öptü
 
ben odadan kafamı çıkaramıyorum

kahvaltı hazırmış diye odaya tekrar girince çıkmak zorunda kaldım uzun zaman sonra boynum bükük kahvaltı yaptım utancımdan dolayı hay amk nasıl uyuya kaldım
kahvaltıyı yaparken ne yapacaksınız sorusu geldi denize gideriz herhalde dedi ebru
sonra kapandı konu

kahvaltı sonrası ben kaçmak için izin aldım ebrudan ama tek şartla
üstünü değiştir denize gitcez

annesi mutfaktayken ona teşekkür ettiğimi belirten seslenme ile evlerinden ayrıldım

eve gidip dolapları karıştırdıktan sonra şort havlu ne lazımsa aldım
gittik denize

deniz muhabbeti aynı uzan bişeyler iç arasıra denize atla denizde sarıl
tuzlu tuzlu öpüş

biraz da alnımla burnum kızardı

o kadar kreme ragmen

ilk defa görüyor güneşi çıplak beden o da nasibini aldı birazcık

akşam üzeri ebruyu evine bıraktım bende eve geçtim onlara çıkmadan biraz uzandıktan sonra otele davet ettiler
orda yemek yedikten sonra
 
onları bizim yaylaya götürmeye davet ettim




** bi taşla iki kuş vuracaktım

ne ikisi amk. kuş sayısına bakın şimdi ebru yanımda olacak 1
ben araba sürmeyi bilmediğim için babasını şoför olarak kullanacam 2 envayi çeşit yol masraflarından kurtulacam 3
annemi görecem 4

onlarında görmek istediği bir yere doganın bana göre en güzeline götürecektim 5

bu kadar kuş milli parklarda kalmadı amk

tamam dediler

-ne zaman gidelim dediler

aklımdaki plan dün gece ailesine uygunsuz bir şekilde yakalandığımız için

hem olayın üzerinden zaman geçsin hemde ebru bu gece de benimle uyumak istemesin diye

-sabah erkenden çıkalım yola dedim

-iyi sende bizde kal o zaman dedi ebru

deme ebru öle amk

deme yine kızarttın beni

tek ben degil kimse ne diyeceğini bilemedi

-salonda yatsın baba bi de onu uyandıralım diye vakit kaybetmeyiz beraber kahvaltı yaparız
gideriz dedi

bu fikir onları yumuşattı biraz

tamam bakarız dediler ekşın reyiz gibi

-gerek yok ben sabah taksiyle gelirim diye kolpa yaptım ne gerek var diyeceklerini bildiğim için

gece iskeleye yürüyüşe gittik
 
süt mısır yedik beraberce sonra eve döndük
herkes temkinliydi

erkenden yatalım dediler

bana yatacagım yer gösterilirken

akıllı olun mesajı gönderildi sanki inceden




**ben akıllıca yattımda

ebrunun yanıma gelirken aklı nerdeydi bilmiyorum yattı yanıma
mecburen uyumadım onu yatagına göndermek de 3 saatimi aldı

sabah kalktıgımızda ikimizde ayrı yataklardaydık uyuya kalmadığıma sevindiğim anlardan birisi oldu hazırlıklar yapıldı
caps makineleri alındı

bindik arabaya

yaylaya dönüş yolunda yaz meyvelerinden oluşan bir kaç poşet

marketten alınmış yolda görülen çocuklara verilecek zamanın lüks çikolotaları benim tarafımdan listeye eklenmiş
yağ şeker salça vesayire

derken 1 bucuk saat süren yolculuktan sonra bizim yaylaya geldik tel çekmediği için annemin de haberi yoktu
beni görmesi ile bana koşup sarılması ahaliyi biraz duygulandırdı

ama dayımın esas duruş komutunu çok güçlü sesiyle söylemesi duyguyu gülümsemeye çevirdi

ebrular karşılandı tanışmamış olanlar tanıştı
 
sabahtan kalan ocagın altına kuzenler tarafından odun eklenip onlara gözleme yapıldı
çardakta oturuldu

benim hakkımda bolca konuşuldu ebrulara köy gezdirilirken
ikram edilen elma armut yeni yeni çıkan yayla üzümü kiraz ikram edildi tarladan toplanan mısır közde pişirip ikram edildi
sonra onlara hediye edilmek üzere

domates patlıcan biber sogan gibi sebzelerle beraber meyvelerinde oldugu bir kasanın agzı iple iyice sarıldı

akşam üstü olan iki adet horoza oldu




** çaylar da içildikten sonra gidelim dedi annem bi gün daha kal diye bana yalvarınca
ebru da bir günde ben kalayım diye ailesine yalvardı sonuçlar pozitif
onları gönderdik

ebru ben annem ve kız kuzenlerim çardakta kaldık kuzenler ebruyu esir aldı sorularıyla
annem de beni

derken annem ben yatıyorum dedi

laf eden olur siz de fazla kalmayın yatın dedi kuzenler çardağa yıldızlar altına
iki ayrı yatak hazırladılar

onlar gitti

biz yıldızları izledik
 
yaylada fazla ışık olmadığı ve yüksekte oldugumuz için hepsini çok net görüyorduk matemetikle arası iyi olan mimar adayı ebru bile o kadar yıldızın varlıgından habersizdi hafif serin esen rüzgar
300 metre aşşagıdan akan derenin derinden gelen kurbağa sesleri eşliğinde sadece sarılarak yattık
sabah ki kahvaltıya ebru hayran kalmıştı ben ise sadece özlemiştim tamam da biz nasıl geri dönecektik amk
köy dolmuşu desen sabah erkenden gidiyorlar ki çoktan gittiler

giden birini beklesen kim bilir ne zaman gider arabada boş yer olur mu?

gitmesek olmaz telefon yok ebrunun annesi meraktan ölür kahvaltıyı yapıp
ebruyu 600 metre aşşağıda akan göksu nehrine götürdüm

çocukken hep yaptıgım ama büyüyünce yazları çalışmaktan fırsat bulamadığım balık avlamayı yaptım
bi kaç tane tuttum da

ama ebru hepsini yazık diye geri suya bıraktı




**bu sırada onunla konuşurken bir tane balık yakalandıgını farkedip kargıyı ebruya verdim

-şunu bir tutda sigara yakayım diye

o eline alır almaz panik yapıp kaldırdı balık etrafımızda dolaşırken ebrunun aslında bana sarılmak olan amacı
benim belime kadar ıslanmama sebeb olan suya düşmeme sebebiyet verdi
balık bi yerde ben bi yerde ebru hanımda çok pardonlu kıs kıs gülmelerde
 
sessizce hafiften gülümseyerek dışarı çıktım balık avladıgımız kayanın üzerine çıktım
-bişey olmaz hadi gidelim dedim

böylece o ayaga kalkınca onu suya atmak için daha az yorulmuş oldum

zaten herhangi bir tehlikeye çarşı suya dayanıksız tüm eşyalar ebrunun çantadaydı onlara bişey olmadı

ebruyu suya attıktan

onun agzından çıkabilecek tüm küfürleri duyup

pislik gerizekalı salak aptal manyak olduktan sonra bende atladım suya

benim ıslatılacak yanım kalmamıştı balıklama atladığım için ama ebrunun yüzü sanki biraz
kuruydu

görev tamamlandıktan sonra sudan kaçmaya çalışan ebruyu iyice kızdırdım tekrar tekrar
yakalayarak

ben gidiyorum dedi başladı yürümeye nah gidersin amk biraz yürüdükten sonra sinirinden oturdu kaldı
gönül alma görevi böyle başladı

numaradan düştüm ıslakken komik olayım diye yerdeki kırmızımsı toz üzerime yapıştı çaktırmadan yüzüme de sürdüm elimi
yanına gittim gülmemesi elde degildi ama gülmüyordu triplerde yine

-affetmedin mi dedim




---hayır dedi

-boşuna çamura yattık desene dedim

-çok gıcıksın dedi

-hadi gidelim seni bi yere götürcem dedim

-kurumadım daha dedi
 
-gel sen dedimm tuttum ellerinden

yürürken üstümden biraz çamur alıp yüzüne sürdüm tokadı da haketmiş oldum böylece
sonra ben yine suya daldım çamurun yarısı çıktı
gerisini çıkarmaya uğraşırken

o da girdi suya

tamam işte olay bu barıştık yine nehir sefasından sonra geri yürüdük
bayır bir yerde oturduk iyice kurumak için ona papatya tarzı çiçekler topladım ama
bir türlü taç yapamadım amk. mundar oldu o kadar çiçek biraz da uzandık diz baş yine iyice kuruduktan sonra
bir kaç dudak teması akabinde armut çaldık

ama dedemin bahcesinden haram olmaz amk

eve geldik ki annem kıyamet kopardı bu ne hal diye ebruya bir şalvar verdi kuzenin birisi
tam köylü kızı oldu

o da şikayetçi olmadı bu durumdan

akşam köy ekmeği yapmak için toplanmış bayanları izledi arkasından çökelekli ve papatesli gözlemeden yedik
ama hala bir geri gitme planı yoktu

bu durumda sabah köy dolmuşu ile gidecektik
 


**ebrunun yıkanmış kıyafetleri asıldı kız kuzenlerler iyice muhabetti kurdu ben bile ikinci sırada kalmaya başladım
oturup konuştuktan sonra yatma vakti geldi

yine ikimize farklı yatak ama birisi yine boş kaldı

sabah horozun bile nde açma germe hareketleri yaparken kalktık dolmuşa bindik
nostaljik bir yolculukla bu kim lan
kimlerdensiniz sorularına yanıt vererek alanyaya geldik telefonun ilk çektiği yerde aileye haber verdik
sonra onu evlerine bıraktım

ama bende kaldım ailesinin ısrarı üzerine

ne yaptıgımız nasıl geçtigi konusunda ikimizde çok memnun gözükünce ortada bir sorun kalmadı

kahvaltı sonrası ebrunun annesi ile çarşıya çıktık ilk gittiğimiz yer bir tuhafiye oldu
ebru burda kuzenlere dikiş nakış işlenmeye hazır tülbent mil iplik yani çeyiz yapılmaya gereksinim malzemeler aldı bolca

öğlenden sonra aynı köy dolmuşuna verdi kuzenlere göndermek üzere bir gün tekrar gidelim diye yineledi
ebruyu evine bıraktı eve geçmek için
ondan ayrılır ayrılamaz aslında mutluluğumun tek sebebinin o oldugunu farkettim yürüdüğüm yol bindiğim otobüs indiğim durak girdiğim evimiz onsuz olunca bi anlamsızdı
amk

onsuz hayat bimde satılan le diye başlayan şeyler kadar adiydi. resmen le hayattı amk
 
o gece evlerinin önüne gidip telefonda konuştuk birbirimizi görerek ta ki benim şarj bitinceye kadar



** sonra eve dönüp yattım

onsuz

ertesi sabah ekşını aradım

haber ver demişti gidince kaç gün geçti amk

-amına çakim arkadaşım şehit oldum sandım nasılsın dedi

-saolun komutanım dedim

-ne var amına çaki çabuk söyle ekşın peşindeyim dedi

-iyi olduğumu söylemek için aradım dedim

-tamam amına çakim vaktinde gel. zaten kaç gündür asker dövmüyorum dedi gülerek

-bi emriniz var mı komutanım dedim

-sıkıldın mı lan kapatmak ister gibi konuşuyon amına çakim dedi

-telefondan döversiniz diye korkuyorum komutanım dedim önce güldü sonra
-iyi tatiller arkadaşım dedi

gerekli sagolu dedikten sonra

bi kaç amca dayı ziyareti yapıp harçlık kabarttım

cep dolumunun götümü kaldırmasını fırsat bilerek ebruyu bir restorana davet ettim akşama

cevap bilindikti

neden olmasın

yemeği yerken ebru ile ne zaman görüşebilecegimiz planları yapıp

o andan itibaren üzülmeye başladık ayrılacaz diye

bizi yerimizde bira içip kendimizi teselli etmek pakladı
 


**yine sarılıp yatmak istiyorduk ama şartlar zor amk her gece nasıl olsun

yatma bölümünü çıkarıp sarılmalara bolca öpücük kondurarak kafanın çakır haliyle

ebruyu eve bıraktım

ebrunun evi önünde vedalaşmak 40 dakika sürdü ertesi gün deniz
bir sonra ki gün içi bizim eve gitme orda kimsenin olmamasından yararlanma bir gün otelde yemek
ailecek artı ben akşam gezmeleri derken son güne geldik
ebru bende geleyim dedi ama babası sonra beraber gideriz diye kandırdı bilet alındı
ve istanbula giderken

birbirinden ayrılmadıgı için damla denemeyecek kadar çok göz yaşı bırakıldı yoklugunda avutulacak kollar anı yaşama hissini kabarttı
emredersinizleri bol olacak dudaklar yarin dudaklarıyla nemlendirildi aglandı sızlandı
verilen sözlerin işaretleri(yüzük) karşılıklı olarak öpüldü

ve 45 dakika ucağın düşme ihtimalinden değilde günlerin geçmeyecek olmasından korkularak
istanbula inildi

gel amına çakim diyecek komutanım nerde lan benim

odasına girdim geldim tekmili vermek için yazıp çiziyor plan yapıyor
-ben geldim komutanım dedim

-çok zekiyim amına çakim yarın ekşın var dedi.

-emredin komutanım dedim anlamadım çünkü
 
-sır amına çakim dahice bir plan geliştirdim dedi




---ben gideyim o zaman komutanım dedim

-amına çakim ikimizin sırrı olacak üstünü değiştir gel dedi

-emredersiniz dedim

gittim üstümü değiştirdim. geri geldim odasına girip tekmil verdim eliyle bi dakika işareti yapıp bana bakmadan beni bekletti
meraktan çatlayacaktım amk ne yapacak acaba diye

kagıda bişeyler yazıp çizip duruyordu bana baktı
-astsubaya akşam içtimasına katılmayacağını söyle gel dedi.

-emredersiniz dedim.tam çıkıyordum. depocuyu da çağır bana dedi

gittim astsubaya ekşının yanında olacagımı söyledim depocuyu da çağırdım ekşın depocuya
-amına çakim anahtarı ver baskın yapacam depoya dedi asker anahtarı verdi
bana dönüp

-gel amına çakim dedi

depoya gittik

herşey yerli yerinde ortalıkta bir sorun gözükmüyor.ama ekşının hevesi kursagında kalmışa
benzemiyordu

kendisine bir tane askerlerin giydiği eşofman altından aldı depodan çıktık
tekrar odasına döndük. sonra yazıcıyı çağırdı bölüğün koğuşlarda yatma planını istedi. herkesin yattıgı yatak belliydi.
 
hala neyin peşinde oldugunu bilmiyordum

bana gidebilirsin dedi o da evine gitti



**ben aşşagı indim akşam yemeği derken

komutanlık saati(yani askerlere bir saatlik verilen ders)

o gün çok erken bitirildi nöbetçi astsubay tarafından herkes bu durumdan çok memnundu ve o günki rütbelilerde genelde askeri sıkmayan komutanlardı
bu rahatlıkla herkes koguslara dagıldı

derken yazıcı beni çağırdı gel yazıhaneye gidiyoruz diye gittik bir baktım ekşın orda
tamamen asker gibi giyinmiş

eşofman bir de yeşil askeri tshirt tarzı atlet

-otur amına çakim dedi.

cebinden bir telefon çıkardı ama kendi telefonu degildi

belliki askerin birisinden yakalamıştı olay açığa çıktı beyler
ekşın askerin birisinde cep telefonu yakalıyor

rehberi bir açıyor ne kadar asker ismi varsa kaydetmiş denyo ekşın hepsine mesaj çekiyor
mesajda telefonla beraber bana gel amına çakim yakaladım seni ... yüzbaşı

diyor.

iletim raporu gelen her mesajda heyecanlanıp git bana bu askeri getir amına çakim diyor

gidip telefonla beraber askeri getiriyorum

her yakaladığı askerin elinden telefonu alıp yeni asker numarası var mı onu araştırıyor
 
bu sayı git gide artıyor tabi

17 tane telefon yakaladı

yüzündeki keyfi görseniz kendisiyle resmen gurur duyuyor amk

askerlerin hepsini odaya soktu

isimlerini tek tek aldı sonra hepsini gönderdi



** ben merakıma yenilip ne yapacaksınız komutanım dedim

-düşünüyorum amına çakim arkadaşım dedi

ekşın görevini tamamlamanın verdiği mutlulukla bölükten ayrılırken o halde tüm koğuşları
gezdi

baktı başka yanlış bişey yapan var mı diye gerekli ekşını yaşadıktan sonra evine gitti
o gider gitmez bana karşı bir cephe oluştu vay neden haber vermemişim
yok neden söylemiyormuşum

amk sanki ben biliyordum

allahın sıgırları hem yasak olmasına rağmen telefon kullanıyorsunuz

hemde askerlerin isim soy isimlerini telefonunuza kaydiyorsunuz

onlarla konuşmak için mi kullanıyorsunuz amk telefonu almayın vermeyin numaranızı gel gelelim kabak bana patladı
bütün yakalanan ibneler bana afra tafra yaptı

suçum olmadıgını haberim olmadıgını söylesem de inandıramadım iyice üstüme geldiler
beni de sinirlendirdikleri için ekşının onları nasıl sikeceği konusunda bende kötü planlar yapmaya başladım
 
gece bu olaylar yaşanırken ebruyu aramayı da unuttum tabi
ilk aklıma geldiği anda koştum telefona biraz sitemkardı geç aradığım için

-nerdeydin merak ettim bişey mi oldu diye. konu sapsın diye ekşının planını anlattım
-ne yapacak şimdi onlara dedi

-boşver onu hasret bize ne yapacak onu konuşalım dedim

-aşk bize yapacağını yaptı hasret ne ki dedi

vay amk özledim diye ağlayan kızın dediğine bak

-dayanacaksın yani dedim

-başka yol göster sensiz olmayacak onu yapayım dedi

-iyi gördüm seni kendini üzmüyorsun sevindim buna dedim

-sende üzülme geçecek dedi




---geçiyor işte biraz senle biraz sensiz.hem hep yanında olursam bıkarsın zaten benden dedim

-hep yanımda olda bıkıp bıkmayacağımı gör dedi

-o risk alınacak bir risk değil ebrum olmaz sensiz dedim

-artık önümüzde 8 9 ay kaldı benim okul senin askerlik bitiyor o zaman ayrılmayacaz hiç dedi

-inşallah dedim

-bizim çocugumuzun gözleri ne renk olur kelebek dedi van minüt amk çocuk??
lan yoksa ebru hamile mi kaldı.yok canım daha neler

sormaya bile korktum

ama hangi ara hamile kalacak ki amk

kurdalamak lazımdı bu konuyu
 
-hangi çocuk ebru dedim

-gelecekte olacak cocugumuz kelebek dedi

derin bir nefes aldım. kromozonlar henüz birleşmemiş

-koyu yeşil olur herhalde dedim

-saçları nasıl olur dedi

-ilk kel dogar sonra bi renk tutar begenmezsek boyatırız sorun etme şimdi bunları dedim

-hayalini kuruyordum da kusura bakma dedi

biraz üzülmüştü sesi

-ismini ne koyarız dedim. hayalini canlandırmak için

-erkek olursa sen koyarsın kız olursa ben dedi klasik ebeveyn çocuk ismi paylaşımı işte aslında bu konuşma artık büyüdüğümüzün ilişkimizin güçlülüğünün
üzerimizdeki aşk acemiliğinin bitmeye başladıgının habercisiydi artık daha ciddiydik
gelecek hakkında planlar yaparken pervasız olamayacak çağa gelmiştik cünkü zaman daralıyordu
oynanan oyun değildi.

yapacaklarımızdan nasibini alacak iki gönül vardı tek ihtiyacımız olan zamandı
ama herşeyi zamana bırakmak da bazı şeylerin üzerinin tozlanmasına sebeb verebilirdi




**ebru da bunu yapıyordu

sürekli geleceğimizin tozlarını alıp konuyu canlı tutup geleceğimizin parlak olmasını istiyordu hep
 
bense bu konulara girmekten kaçınırken aslında unuttuğum
yada farkına varmadığım bir his yaşatıyordum ebruya

acaba

evet acabaları düşünmesine sebeb oluyordum

acaba kelebek bana evlenmek çocuk sahibi olmak kadar baglı degil mi diye düşünmesini sağlıyor olabilirdim

kendimi geç mi denir erken mi denir bilinmez onun yerine koyup bunları düşününce ona hak
verdim

çünkü benimde ilerde tek evlenip çocuk sahibi olmak istediğim kişi oydu o halde neden onun dileklerindeki kayan yıldızı durdurmaya çalışayım ki
tutayım ellerinden kaldırayım başımı gökyüzüne beraber bekleyelim kayacak yıldızı en fazla boynum ağrır amk.
değmez mi kalbin ebrusuna

fazlasıyla

telefon kapandı gece noktalandı ertesi gün ekşın bölüğe geldi
gel amına çakim dedi

muhtemelen bana dün gece askerlere ne ceza vereceğini anlatıp fikrimi alacaktı

-amına çakim kelebek sabaha kadar uyuyamadım dedi

-hastamıydınız komutanım haber verseydiniz dedim

-amına çakim ne ceza vereceğimi düşündüm dedi

-buldunuz mu dedim

-bi tane var ama bilmiyorum amına çakim sen ne düşünüyorsun dedi

-komutanım siz bu askerlere ceza verirseniz en fazla 20 gün sonra unutulur sonra yine aynı şeyler olur en iyisi vermeyin karar vermemiş gibi gözükün
 
günlük ufak cezalar verin nöbet gibi temizlik gibi daha da zorlaşsın böylece bu konu sürekli sıcak kalacağı için diğer askerler daha çok korkar dedim

-amına çakim fena fikir değil ama benim daha müthiş bi fikrim vardı boşuna mı düşünmüşüm
dedi

-neydi komutanım dedim

-bu 17 askerin hepsini çağıracam. hepsinin mahkeme dosyasını hatırlatacam

bir ay süre verecem. başka birisini cep telefonuyla yakalayan ve yakalatanının dosyasını silecem nasıl fikir amına çakim dedi

-komutanım bölük içi savaş çıkar rezil oluruz diger bölüklere dedim yapmasın böyle bişey
diye

nerden buldu amk bu fikri millet birbirine düşer amk

-çağır amına çakim şu askerleri dedi

-emredersiniz dedim

bulabildiklerimi çağırdım nöbette veya görevde olanlar kaldı ekşın bu amk sikecek de millet nasıl domalacağını bilmiyor askerler o halde yani



---kendinizi nasıl affettirebilirsiniz amına çakim dedi

hiç birisinde ses yok suratlarından tek okunan korku ve pişmanlıkları belki biraz da kendilerine kızgınlıkları

-beni tatmin etmek zordur amına çakim yakaladım hepinizi sonuçlarına katlanacaksınız dedi bi kaç tanesi emredersiniz dedi
ekşın hepsinden duymadığı için

-anlaşıldı mı amına çakim dedi

hepsi emredersiniz dedi bu defa

-kelebek bana yazıcıyı çağır dedi

gittim çağırdım

elindeki yakalanmış asker listesini yazıcıya verdi
 
-bu arkadaşlarıma dönüşümlü olarak nöbetleri geçir. çarşı defterlerini getir çekmecemde dursun. koğuşları yıkasınlar. bahçeyi bunlar sulasın. tüm işlerde bunları

taş ocagı mahkumları gibi kullanın ikinci bir emrime kadar dedi yazıcı emri aldıktan sonra
askerleri de gönderdi

-amına çakim kandırdın beni kelebek fantazilerimi senin yüzünden uygulayamıyorum dedi hayırlısı olsun komutanım deyip arazi oldum yanından
yapılacak geniş kapsamlı denetimler yaklaşıyordu

sorulabilecek tüm sorular ve yapılacak spor ve atışlar konusunda ekşın tarafından uyarılıp denetime hazılanıyorduk

her komutan gibi o da bölüğünün başarılı olmasını istiyordu kendi teknikleri ile eğitimi çok zevkli bir hale getiriyordu.
adamın zaten kelime dağarcıgı çok komik. askere hitap tarzı çok iyi kendisi de son derece
bilgili askeri konularda




**ebruyla olan bir kaç konuşmamızda kendisine mektup da yazmamı istedi aslında bir sevgiliye mektup yazmak çok zordur.
duygularınızı direk kalbinizden alıp beyaz bir kagıda kopyala yapıştır yapmak kolay değildir,

bu kadar kolay olsa ne siyah renk kalır dünyada yazmak için kalemle ne de bir yeşillik
ormanlarda

sürekli konuştugun halini hatrını sordugun herşeyini bildiğin birisine de nasılsın iyimisin beni soracak olursan süperim amk da denmezdi.
özlemi kelime oyunlarıyla farklı dillere döküp dudağının bükülmesine sebeb olmayı istemeyecek kadar çok seviyordum onu

uzaktaki bir sevgilinin tek ihtiyacı olan mesafelere ragmen sevildigini

en az onun kadar kalbinde aklında ruhunda oldugunu ispatlamaktı

içinde hiç nasılsın iyi misin ben iyiyim içermeyen onlarca mektup yazdım ona sadece birini örnek olarak vereyim hatırladıgım kadarıyla
 


---nerde yürüdüğünü bilmezken birden bir kelebek çıkar karşına alışık değilsindir fazla görmeye
hayranlıkla onu ürkütmeden izlemeye çalışırsın yavaşça yaklaşarak daha yakından görmek istersin o kadar küçük ve masum bir böcekten bile
birden hareketlenmesinden dolayı korkarsın kendini geri çekersin

ama yine de onu bırakamazsın kanat çırpasını izler nereye konacagını takip edersin bir yere konacak gibi olursa bir iki adımla ona yaklaşırsın tekrar
eğer konarsa hiç yorulur muyum diye düşünmeden onlarca adımı tekrar atarsın yine uçar yine hevesin kaçar ama yine de gözün kelebekte kalır
aşkta böyledir işte

normal hayatının dışına çıkarır seni birden çıkar hep karşına
ne kadar güzel dersin

utanarak yaklaşırsın heyecanınla

seni görmesine izin verdiği kadar yaklaşırsın hiç gitmesin istersin
gitmemesi için çekingen bakarsın hep kendinden ödün verirsin ama gider kısa bir süreliğine de olsa bazen
her adımı izlersin eğer sevdiysen tekrar yakınlaşmak için tekrar umut verse koşarsın sebebini bilmeden
geçen yıllarına hiç acımazsın peşinde koşmaktan

bir gün biter yada bitmez ama kalbin hep aşk kelebeğinde kalır...
 
**bu tarzda sade mektuplar yazdım ebruya

telefonlarda hep mutlulugunu dile getirdi mektupları okuması ertelerinde bu da bana haz verdiği için daha da önem vererek yazdım
ekşın bölüğü rockynin boksa hazırlanması gibi hazırlıyordu

dağ bayır koşup italyan çukurlarından çıkma mücadelesi verirken gezlerde gözlerde arpacıklardaydık hep
ekşın askerlere daha özenle davranıyordu denetim öncesi haftada
ekşın benden cezalı askerleri çağırmamı istedi telefondan yakalananları çağırdım
-amına çakim başka çarşı cezalısı arkadaşım var mı yazıcıya sor dedi

gittim bi kaç tane daha değişik sebebten çarşıları kesilmiş askerleri de buldum geldim




** hepsine hitaben

-amınıza çakim arkadaşım hepinize çarşı izni veriyorum bu haftalık. göstereceğiniz performasın gözüm açık değil fermuarım açık izleyecem dedi

açık açık tehdit etti askerleri gönderdi
-vay amına çakim tükürdüğümü yalatıyorlar bana dedi sessiz kaldım
hafta sonu çarşıya bende çıktım tüm askerler gibi çarşıya çıkmadıgımız gün ektradan eğitim yaptık zaten ekşınla olan anlaşma da böyleydi

denetim günü geldi

çok güzel performans gösterdik

atışa seçilen herkes ben dahil görev ifa şartlarını yerine getirdi

bölük 1500 metre koşu denetlemesinde herkes çizgiyi zamanında önce geçti
 
diğer mekik şınav barfiksde de yeterli başarıyı gösterdik kısacası bölük açısından iyi bir denetleme geçti
bu ekşını çok mutlu etti bölüğü toplayıp
-hepinize teşekkür ederim amına çakim dedi

cezalı askerleri ayağa kaldırıp hepsini affettigini söyledikten sonra

-amına çakim aynı suçtan double double yaparsanız bazı deliklerinizi pota kadar genişletirim
dedi

denetleme esnasında atışı ve sporu kötü olanlar ya revire ya da nöbete gönderilmişti ki bi sakaklık çıkmasın

onların haricindeki tüm askerlere çift çarşı verdi

sabah içtimasında tabur komutanı bölük komutanlarını ve asker personeli tebrik edince götümüz iyice kalktı

ebru da son ünideki son senesi için ankaraya gitmeye hazırlanıyordu

tekrar izine çıkmam konuşulmaya başlanmıştı ama ilerki bir zamanda kullanmaya iki oyla
karar verdik

bunun yerine ebru yine bir hafta sonu istanbula gelme kararı aldı ekşına gidip durumu anlattım
-komutanım benimde çift çarşım var mı dedim

-var amına çakim dedi biraz zorladıktan ve dalga geçtikten sonra

-ben uygun görürseniz öbür hafta çıkmak istiyorum çift çarşıya komutanım dedim

-tamam amına çakim zaten nöbet tutacak asker lazım olur diger askerler çarşıdayken dedi

-emredersiniz dedim




**hafta içine girdik nöbetlerden sonra hergün arıyordum
salı günki aramamda
 
-nasılsın dedim

-iyiyim dedi ama değildi amk

-bişey mi oldu dedim

-ben hafta sonu gelemiyorum dedi

-sorun değil haftaya gelirsin dedim

-haftaya da gelemem dedi

tansiyonum düştü beyler.bir daha ki haftayı sormaya götüm yemedi

-bir sorun mu var dedim

-sorun yok başka bir işim çıktı dedi

-ne işi dedim

-boşver dedi

beni hiç bu kadar boşvermezdi

-ebru konuşmak istediğin bişey var mı dedim

-hayır moralim bozuk biraz dedi

-gelemeyeceğin için mi dedim

-hayır dedi

vay amk gelemeyeceğine üzülmüyor bile

-anlatmak ister misin dedim

-ailevi boşver şimdi sonra konuşuruz dedi

-ben yanlış bişey mi yaptım dedim

-hayır seninle alakası yok dedi konu kilitlendi öylece kaldı amk



**babasını aradım ebrunun

normal nasılsın muhabbetinden sonra
 
laf aralarında tekrar tekrar sordum herşey yolunda mı diye

evet amk hiç bi bok gözükmüyordu adamın olaylardan bile haberi yok gibiydi aynı gün akşam ebruyu tekrar aradım
nasılsın sorularımda yine soguk cevaplar verdi olayın detayını hiç anlatmadı

-ee sen nasılsın diye bana döndürdü muhabbeti

-hiç iyi değilim dedim

-neden dedi

-nedeni anlatması gereken sensin ebru dedim

-ben iyiyim beni merak etme dedi

-başka kim var merak edilecek bende ki dedim

-ne bilim anneni et babanı et dedi

-seni merak etmemi istemiyor musun dedim

-üzülmeni istemiyorum dedi

-üzme o zaman sende mutlu ol dedim

-ol demeyle olsa keşke dedi

-lafı uzatma ebru demek istediklerini söyle bekliyorum dedim

-konuşuyoruz işte daha ne diyim dedi

-şimdi iyi değilsen sonra tekrar arayayım dedim

-aramana gerek yok dedi

-aramayayım mı hiç dedim bişey demedi
peki sen bilirsin desem o telefon kapandıktan sonra sike sike yine arayacağım için demedim

-ben geleyim mi izne dedim

-kışın kullanırsın dedi
 
-tamam yanına gelirim ama dedim

-tamam dedi




** o tamam bile mutluluk vericiydi korkularıma

-hasta mısın ebru dedim

-yok iyiyim merak etme dedi

bu tarz konuşmalar 1 hafta sürdü

ben hala neler oldugunu çözememiştim

bir hafta sonra terhise gidecek olan üst devrenin birisinden cep telefonunu aldım artık işi mesajlaşmaya dökmem lazımdı geceleri çünkü bi sorun vardı amk
ama normal konuşuyordu sadece

seni seviyorumlara tek cevabı bende idi

o bana demiyordu seni seviyorum diye

her kurdugu cümlenin sonuna aşkım koymuyordu gündüzden içmeye karar verdik
taburun kamelyasında gece içtimasından sonra içecektik benim kafam içmeye gerek kalmadan sarhoştu zaten çözememiştim ebrudaki sorunu bir türlü
bir asker daha vardı bizimle gelmek istiyordu içmeye ama bizimle gelenlerden birisi siktir etmiş bunu çok konuşuyor diye harbidende tam bi yavşaktı çenesini siktiğim
içtima sonrası

kamelyaya indik

gündüzden ayarlanmış içkileri plastik bardaklara doldurduk ben üzülüyordum öyle kös kös
 
ilk bardagı direk içtim ikinciye yudum yavaşça
üçüncüyü içerken kafamdaki yıldızlar

içeri giren ilk kişinin yıldız sayısını takıldı her taraf yıldızdı omzunda
tabur nöbetçi subayı beyler tabur nöbetçi astsubayı uzman çavuşu
nöbetçi astsubaya emir verdi komutan ne içiyorlar bak dedi
alkollü komutanım dedi




**bir kişi 4 kişiyi nasıl pert eder o gece anladım bizim karşılık verememizin de etkisi vardı tabiki uzman çavuşla revire gittik alkol kontrolü için
sadece ağızdan koklayarak alkollü oldugumuz kanaatına geldi tabura dönüp sabaha kadar tek ayakta bekledik
sabah nöbet devri esnasında ordaydık vukuat vardı
ekşın beni gördü

bişey demedi odasına gitti direk herşey bir anda yayıldı tabura sabah içtimasına çıktık
tabur komutanı

o alkolik pezevengler buraya gelsin dedi
 
tüm tabur önünde işfa etti bizi

saydı sövdü iki tanesi de kendi habercisiydi yakalananların ben ekşının suratına bile bakamadım
hiç birşey demedi bana konuşmadı bile amk
ne odasına çağırdı sayıp sövdü ne de dövdü
hiçbirşey demedi

bizim savunmaların alınmasına bölük astsubayı yardım etti sonradan öğrendik ki bizim çağırmadığımız asker uyuz olmuş muhabereye gidip kışla komutanı numarasını istemiş
zaten burdan anladık gammazlandığımızı kışla nöbetçi amirliğini arayıp
taburun kamelyasında içki içildiğini söylemiş ordan bizim tabur aranıp gidin bakın emri verilmiş hemen cep telefonunu çöpe atarak imha ettim
bi de ondan yakalanmayayım diye ebruyu arayıp durumu anlattım
-aferim iyi yapmışsın diye kızıp kapattı telefonu görüşürüz dedi ben hergün aramaya devam ettim tek konuşulan konu ne oldu idi savunmaları vermek uzun sürdü
bölük astsubayı bize çok yardımcı oldu

örnek vakalar araştırıp alınan cezalardan bahsetti nasıl savunma yazmamız gerektiğini söyledi dosyalarımızı bir ayda hazırladı
 
yani ne kadar geç olursa o kadar iyi diye bu sırada taburda adımız alkoliğe çıktı
haliyle başka hiç bir vukuata karışmadığımız gibi

gider yapıp dalga geçen askerlere bile fazla diklenmedik

o piçe de hiç dokunmadık bizi gammizledi diye sırası vardı çünkü kendi aramızda planı yaptık 4 ümüz
ne diyeceğimiz nasıl soktugumuz ne kadar içtiğimiz konusunda
ebru da bu arada ankaraya okul için çoktan dönmüştü

onu davet edemiyordum çünkü çarşı sadece beşiktaş tribünlerindeydi artık bizim için ekşın bana makara yapmıyor
amına çakim kelimesini bile dinlemiyor

kulağım hep onun odasında bana seslenir mi diye beklerken bizim dediği şarkımız çalınca onu atlatıyordu
çayını almaya kendisi gidiyor

bazen ben dururken yazıcıya birini çağırmasını istiyordu ebru ile de aramız gittikçe soguyor
telefonlarımın bazılarına cevap vermiyordu

izin alıp yanına gitmem gerekiyordu ebrunun ama ekşından izin almaya götüm yemiyordu bitiyordu lan resmen ilişkimiz
gitmem lazımdı amk

suç üstüne suç işleyip bi de firar mı etseydim amk

cep telefonu kullanmadığım için geceleri de mesajlaşamıyorduk hala sebebini bilmediğim bir sogukluk vardı
telefonda her soruşumda bişey yok diyordu
 
konu kapanıyordu

hiç izne gelicek misin diye sormuyordu

hiç özledim demiyordu

bende aramayı azaltmaya başladım

hani özler mi merak eder mi bir sonraki aramamda biraz daha sıcak davranır mı diye yok amk

sonra yine mecburen aramaya devam ettim az da olsa hissettiğim sevgisini duymak için bombok bir hayat olmaya başladı
geçen günler iyice geçmez oldu

aklım mahkemede ne olcak ebruyla ne olcaklardaydı ilk mahkeme 45 gün sonra olduı
ifadelerimizi aldı

bir tane asker ailevi sorunları nedeni ile psikolojik ilaç kullandığını söyledi bir tanesi hiç içmediğini iddaa etti
ilaç içtiğini söyleyenin doktor raporunu

içmediğini söyleyen içinde revirde kontrol eden doktoru mahkemeye davet ederek 45 gün sonraya salladı mahkemeyi

ilk mahkeme sonu ekşından izin istemek için kapısını çaldım

-bir maruzatım vardı komutanım dedim

-söyle dedi bana bakmadan

-uygun görürseniz izne çıkmak istiyorum dedim

-izin yok bu hafta çarşıya çık dedi

-komutanım dedim lafımı keserek

-çıkabilirsin dedi resmen siktir etti beni ebruyu tekrar aradım
 
istanbula gelebilir misin hafta sonu dedim

-başka arkadaşlara söz verdim haftaya geleyim dedi

hangi arkadaş amk ne sözü sinirlendim zaten doluydum amk hem izne çıkamıyorum hem
askerlik bok gibi

sevgili sevgili olmaktan çıkmış amk günleri geçmiyor

-bu hafta gelirsen gel gelmeyeceksen bir daha da gel demem dedim

-tamam gelmem bende dedi

-tamam gelme kendine iyi bak dedim kapattım telefonu gittim bir kenara oturdum iyice ağladım
içimdeki sinir biraz azaldı

hafta sonu geldi

ekşının nöbetçi oldugu gün çarşıya çıkacaktım çarşı defterim imzalanmış herşey hazırdı
herkes çıktı ben astsubaya rahatsız oldugumu söyleyip çıkmadım öğlen yemeği esnasında ekşın beni gördü
-neden çıkmadın dedi

-rahatsızım komutanım dedim

-odama gel yemeğini yeyince dedi

-emredersiniz dedim yemeği yedik odasına çıktım
-niye çıkmadın dedi

-biraz rahatsızım dedim

-izin mi istiyorsun dedi

-hayır komutanım artık istemiyorum dedim

-tamam evraklarını hazırlat pazartesi git dedi
 
-gidecek bir yer kalmadı komutanım dedim duygulanmış bir şekilde

-niye dedi

-biz ayrıldık komutanım dememle ağlamam aynı zamana denk geliyordu

-otur kelebek dedi

karşısına oturdum

cep telefonunu çıkardı masaya koydu bana dogru biraz uzattı kalktı gitti odadan
kapıyı kapattı çıktı ben ayakta kaldım ona saygıdan o kalkarken kalktıgım için git demediği için
o gelmeden gidemeyeceğim için oturdum kaldım orda bir saat

geri geldi

telefonuna hiç dokunmadığımı gördü

-çıkabilirsin izinlisin git yat dedi koğuşa çıktım öküz gibi uyumuşum
sabah içtimasından sonra ebruyu tekrar aradım sadece nasılsın iyi misin diye sordum
hiç bişey yokmuş gibi iyiyim sen nasılsın dedi

-bende iyiyim dedim

mahkemeden haber var mı diye sordu

yok dedim

-bu hafta geliyorum istanbula dedi

-iyi kiminle dedim

-yalnız dedi

-hayırdır ne yapacaksın dedim

-sevgiliminle görüşeceğim dedi
 
-iyi geçer inş dedim

-hayırlısı inş izin alabilir dedi

-çalışıyor mu dedim

-yok asker dedi

bi dakika lan benden mi bahsediyordu amk

-ismi ne dedim

-kelebek dedi

efendim demişim amk heyecandan

**iyi misin dedi

-beni bırak şimdi sen iyi misin dedim

-evet ççok iyiyim seni göreceğim için mutluyum dedi

bi dakika orda bi dur şimdi amk koca koca haftalardır neydi peki bana yaptıkları hakkıdır
konuşmak istemez duyguları biter
beni sevmek zorunda değil ya amk

peki öyle olduysa şimdi bu geri dönüşün sebebi neydi telefonla konuşulacak bir konu oldugunu düşünmediğim için
-hangi gün geleceksin dedim

-cumartesi dedi

-ben çıkamayabilirim ama henüz net bişey söyleyemem dedim

-farketmez cuma gece arar söylersin çıkamayacak olursan haftaya gelirim dedi

-tamam ebru kapatmam lazım kusura bakma dedim

-tamam aşkım dedi aşkım??
 
-hadi görüşürüz dedim

-kelebeek dedi

-efendim dedim

-kelebeğim dedi

-efendim ebru dedim

-seni çok seviyorum dedi

-bende dedim imalı bir şekilde kapattım telefonu telefonu kapattım ama telefonda kaldım amk
ne düşüneceğimi bilemiyordum çünkü ne olmuştu amk.
ihtimaller belirdi




**1 başkasını bulmuş bir an ona dalmış ve yogunlaşmış ama sonra beni sevdiğini farkedip bana dönmüş olabilirdi

hamile olma ihtimali yoktu eğer bir kaza sonucu olmuş olsa bile okulu sebebi ile cocugu aldırır bu konuda da benden gizli iş çevirmezdi

yine birisinden benim hakkımda yalan yanlış bişey duymuş sonra gerçekleri öğrenmiş ve bana dönüş yapmış da olabilirdi

ayrılığı daha fazla kaldıramayıp unutmaya çalışmış ama başarısız oldugu için tekrar aşkımlara dönmüş olma ihtimali de vardı

yada belkide gerçekten bir şey yoktu ve ben onu çok sevdiğim için aynı duyguları onda göremediğimden dolayı paranoya yapmış da olabilirdim

ama seni seviyorum denmez miydi amk sevgiliye

ailesi ile tartışmış bunun moral bozukluğu da bana yansımış da olabilirdi amk ihtimalden çok ne var ama hangisi o önemli
ekşına gittim hala bana soguktu

çok büyük hayal kırıklığına uğratmıştım adamı
 
onun için nerdeyse en değerli asker iken yaptığım hatadan sonra onun beni eskisi gib sevmesi ve kollamasını bekleyemezdim

hatamla oturmam gerekliydi

herşeye rağmen beni hala seviyor oldugunu telefonunu masasında bırakıp eğer istersem ebruyu arayabileceğim mesajını verdiği zaman anlamıştım

geçen günlerde sessiz sakin kimseyle konuşmayan

askerlerin ve diğer komutanların naber lan alkolik söylemlerine aldırmadan geçirmiştim

çogu zaman elimde plastik parmakda çay ve iki parmağım arasında da bir sigara tutar şekilde
herkesden uzak oturuyor olurdum

geçen hafta çarşı iznine çıkmadığımı ekşın biliyordu

çıkmadığıma üzülmüştü hatta ben o yüzden ekşının izin vermeme ihtimalini düşünmüyordum
bile

ama yine de sordum çıkabilir miyim diye

-ihtiyaçların mı var dedi

-o gelcek komutanım dedim

-ayrılmamışmıydınız dedi

bir an sessiz kaldım ne diyeceğimi bilemediğim için o konuşmaya devam etti
-askeriliğin geri kalanını bitiremezsin olası acıyla gitme dedi

-gitmezsem hep içimde kalır komutanım belirsizlikler var onları çözmem lazım bunları düşünmek daha zor oluyor dedim

-tamam çık o zaman dedi

-saol dedim odadan çıktım




**bir gün sonra ebruyu aradım gelebileceğimi söyledim

-çok sevindim dedi

-bende dedim

-çok özledim seni kelebek dedi
 
-bende dedim

-ee nasılsın dedi

-sana haber vermek için aradım görüşürüz gitmem lazım dedim

-tamam seni seviyorum dedi

-bende dedim yine kapattım telefonu

cumartesi günü erkenden kalktık herzamanki gibi kadıköyde ebru ile buluştuk
sanki hiçbirşey yokmuş gibi sarıldı bana kocaman

çenemin altıyla boynum civarından bir yere nemli bir sesli öpücük kondurdu

-gel oturalım şuraya dedi cafenin birini göstererek

-hayır biraz daha sessiz bir yere gidelim dedim

-öpmeyi mi özledin dedi

-öpeceğim dudaklardan çıkanları iyi dinlemem lazım o yüzden sessiz bir yere gitmek
istiyorum dedim

-tamam dedi

yürüdük yürürken o bana sordu

nasıl gidiyor zor mu yoruluyor musun gibi sorular hepsine sallama iyi kolay bişey yok
gibisinden cevap verdim yere geldik
oturalım dedim

-ee anlat dedim

-soguk ankara dedi

-soguktan konu açılmışken kendinden de bahset dedim

-ben üşümüyorum dedi

-beni üşüttün dedim

-nasıl yani dedi
 
-ebru şu olayı çözelim neden bana öyle davrandın dedim

-nasıl davrandım dedi

-eskisi gibi değildin dedim

-şimdi iyiyim kelebek dedi

-bana sebebini söyle dedim

-sebeb yok ki dedi

-peki ebru dedim

biraz sessiz kaldık elini kaldırdı

-öpmek istemiyorum dedim

-neden dedi

-sebeb yok ki dedim




---konuşmak istemiyorum kelebek dedi

-tamam dedim

-izne ne zaman çıkacaksın dedi

-konuşmak istemiyorum ebru dedim

, elimi tuttu bana sarıldı

-sende böyle yapma ne olursun dedi

-benim yaptığımın türevlerini sana kim yapıyor onu söyle o zaman dedim

-herkes dedi

-ne yapıyor dedim

-konuşmak istemiyorum dedi

-tamam sen konuşup bana yanlış giden şeyi söyleyinceye kadar bekliyorum

-senin üzülmeni istemiyorum ben üstesinden geldim zaten dedi

-anlatmazsan daha çok üzüleceğim vakit daralıyor yalvartma beni anlat şunu ebru dedim
 
sessiz kaldı

-hamile misin dedim

-hayır dedi

-sana yanlış bişey mi dedim yanlış bişey mi yaptım dedim

-hayır dedi

-ailenle ilgili bir hastalık saglık durumu mu var kavga mı ettiniz dedim

-hayır iyiler allaha şükür dedi

-sen mi hastasın bişeyin mi var. çok mu özledin dayanamıyormusun ayrılığa dedim

-hayır kelebek hayır dedi

-delirtme o zaman adamı anlat şunu dedim

-hiç bişey yok dedi

-bak ebru sinirleniyorum kalbini kırmamak adına giderim lütfen anlat dedim

ve sebebini anladığım ilk cümleyi kurdu

-herkes salak salak konuşuyor dedi

-kim dedim

-herkes dedi

-ne diyorlar dedim

olayı onun ağzından ben anlatıyorum




**okuldaki arkadaşları kız olsun erkek olsun bunu biryerlere davet ediyorlar. ebru gitmek
istemiyor

bu durumu arkadaşları bana baglıyor benim çıkartmadığımı düşünüyorlar bilmeden konuşarak beni ebrudan sogutmaya çalışıyorlar
benim hakkımda yeni tanıştığı kişiler soru soruyor

mesela nerde okuyor diye

ebru okumuyor diyor.ne iş yapıyor diyorlar asker diyor
 
benim okumayan asker ve basit birisi oldugumu anladıkları zaman suratlarında oluşan ifade ebrunun hiç hoşuna gitmiyor

çünkü herkes ebruya salakmış gibi bakıyor onun dediğine göre

çevresindeki kız arkadaşları sürekli onu yeni erkeklerle tanıştırma peşinde oluyor

yeni tanışacakları erkekler kendilerini ebruya beğendirmek için türlü yalamalıklar yapıyor ebru da hem kız arkadaşlarına hem de onlara
erkek arkadaşı olan birisine başka birini bulmak için uğraşlarının iğrenç oldugunu düşünüyor

tepki vermek de istemiyor kalblerini kırmamak için

bu yüzden kimseyle konuşmuyor ve kendini yalnız hissediyor

en yalnız oldugu anlarda ben yanında olamadığım için daha çok üzülüyor

ailesi ile olan konuşmalarında bazen hiç benim hakkımda soru sormamaları ebrunun gücüne
gidiyor

o istiyor ki ailesi benimle olmasını desteklesin ve kendisini teselli etsin bunları düşünmekten okulda derslere konsantre olamıyor
tüm bu sebeblerden dolayı asosyalleştigini düşünüyor

ve en kötüsü bu hayattan nefret ediyor.ve onun deyimiyle şu lanet günler bi geçse diyor ben seni seviyorum dediğim zaman sadece bende demesini
aslında deli gibi haykırarak bende seni çok seviyorum demek istediğini fakat ağlamaktan korktuğu için söyleyemediğini söylüyor

sürekli ne zaman ararım diye beklemede oldugunu

içki içme olayından dolayı bana komutanların muhtemel kötü davranmalarını alacagım cezanın az olması için dualarını
geleceğimizi

müstakbel çocuklarımızı

olur mu olmaz mı düşünceleri eşliğinde oldugunu anlattı geçen hafta gelmeme sebebini de
parasının tümüne yakınını benim hesabıma havale ettiği olarak açıklıyor ki
 
ben ona bir konuşmamda paran var mı diye sordugunda babam gönderecek sağol demiştim bunların çoğunu gözyaşlarını engellemeye çalışarak anlattı
cogunda gözlerime bakamadı çaresizliği okunuyordu yüzünden
son noktayı çok özür dilerimle koydu öyle davrandığı günler için




---olanlara üzülüyorsun dimi ebru dedim

-evet kelebek dedi

-üzülme dedim

-nasıl üzülmem sen yoksun başkaları var oldugunu sanıyor ama onlar hiç yok zaten dedi

-üzülünce geçecek mi ki ebru gülümsemeyi öğrenmen lazım herşeye rağmen dedim

-gülemiyorum güldürmüyor hiç birşey sensiz dedi

-bana bak dedim

gülümsüyordum

-sen delisin ama dedi ağlamaklı gülümseyerek

-annemin durumunu biliyorsun dedim(özürlü olmasını kastederek doğuştan felçli bir kolunu kullanamıyor.bir ayagı da diğerine göre kısa)

-evet biliyorum dedi

-12 yaşındaydım bana gülümsemeyi öğrettiğinde dedim nasıl dercesine gözlerini kıstı ve bana baktı
-anadolu lisesine gideceğim ilk gündü beni karşısına alıp
**seninle okula gelmek isterdim ilk gününde ama baban götürsün

hani annenin bu halde oldugunu görüp ilerde muhtemel arkadaşların olacak kişiler görmesin istemiyor olacagın için anlarım seni
param da yok sana verebileceğim
 
herkes istediğini alırken sen alamayacaksın

aslında bunları seninle konuşmamamı gerektirecek kadar küçüksün büyüyünce anlayacaksın üzülmenin boşa oldugunu
ama olacaklara aldırma kaldır kafanı bana bak dedi kafamı kaldırıp ona baktığımda ne yapıyordu biliyor musunuz? gülümsüyordu
hadi sende gülümse şimdi iyi dersler oğlum dedi üstüm giyinikti
kapıya kadar uğurlamaya geldi beni ayakkabılarımı giyip
onunkileri de önüne koydum ellerimi kaldırdım
hadi anne okula götür beni dercesine gülümseyerek geldi
boyumun o zamanlar ona göre küçük olmasının avantajını gözlyaşlarımı gizlemekte kullandım
çaktırmadan sildiğimi düşündüğüm anlarda kafamı ona çevirip gülümsedim en gidebileceği herkesin annemi görebileceği yere kadar bırakmadım ellerini o bana gülümsedi ben ona gülümsedim
kimseyi umursamadım bir kere öptü beni
ben öpmeyle yetinmeyip sarıldım
 
-sağol anne dedim

annem kendi üzüntülerini o haldeyken yenmişse bende onun oğluyum bende yendim
sende benim kız arkadaşımsan sende yenmelisin şimdi gülümse bakayım dedim
gülümseyemedi ağladığı için bana sarıldı




**kendini toparlayabilmesi için yaklaşık yarım saat sessiz kaldım sadece ona sarıldım
onun da yapmak istediği tek şey o gibiydi zaten hafiften başlayan yağmura aldırmadık ikimizde
-hadi hastalanacaksın gidelim dedi

-ben hastalanınca sen paslanacak mısın sende hastalanırsın durduğumuz hata hadi gidelim dedim

ayağa kalkmaya yeltendi ben kalkmadım
-hadi dedi

-henüz değil dedim

-neden dedi

-hala gülümsemedin dedim

-zamanı gelince gülerim dedi

-tamam ben o zamanı burda bekleyeyim o zaman dedim tamam oldu mu dedi sahte bir gülümseme ile
-ne oldu mu dedim

-güldüm ya işte dedi

-gülmüş olsan kalbimde hissederdim bunu demekki olmamış dedim
 
-hadi sana yemek ısmarlayayım dedi

-aç değilim henüz dedim

-oturalım o zaman ,anılarımız arasına istanbulda yağmurda oturup ıslanarak hasta olmayı da
ekleriz dedi

-çok açım ebru hadi gidelim dedim

-hayır beyefendi kendin kaşındın oturcaz dedi

-tamam oturalım ama damlalar sadece gökten yağacak bundan sonra söz mü dedim

-gidinceye kadar söz ama sensizken yine akıtırım bende birikenleri dedi

-tamam dedim

bir süre bekledikten sonra epey ıslanmıştı yağmur gören yerlerimiz

-şimdi anı mı oluyor bu dedim




---evet şikayetçi misin dedi

-hayır da fazla monoton değil mi sence dedim

-neyi varmış dedi

-istanbulda yağmur yağarken öpüşerek hasta olmayı bekledik olarak hatırlasak bu anıyı dedim

-tamam bi kere dedi

-pazarlık mı yapıcaz şimdi dedim

-deli dedi en son

kısıtlamasız öpüştükten sonra artık bir anımız vardı kalktık
ebru inat etti bana kazak almak için

kendisi de almazsa giymeyeceğimi söyleyip onu da almaya zorladım ıslak olanlar onda kaldı
yemek yiyebileceğimiz bir yere gittik

ebru yemek yerken biraz daha bahsetti diğer insanların benim hakkındaki görüşlerinden
 
destekleyenlerin de oldugunu fakat onlara bile inanmadıgını dile getirdi hiç pişman olmadıgını
çok kolay olsa bu kadar sevemeyeceğini söyledi

-seviyoruz dimi birbirimizi dedim

-kendin cevap ver dedi

-ben seviyorum senin de sevdiğini biliyorum o zaman neden üzgünüz ki şimdi. bilmiyor muyduk bunların olabileceğini bak sağına soluna

birbirine kıkırdayan aşkla gülen sevgililer var. onlardan bir eksiğimiz yok üstüne bir kaç yıl fazlamız bile var. dedim

-onların sevdikleri hep yanında ama kelebek dedi

-onlar da bir gün bir süreliğine ayrılmak zorunda kalacaklar ebru. bunu onlar da biliyor ama yaptıkları şeye dikkat et

beraber olmanın tadını çıkarıyorlar. dedim

buruk bir gülümseme ile bana baktıktan sonra elleri ellerimdeydi ellerime dokunma süresi çoğaldıkça aşkla bakar gözleri de aydınlandı
-hadi çocuk olalım elimizdeki dondurmayı eritmeden yiyelim. keyfine varalım dondurmanın
yoksa zaman eriyip gidecek ve dondurmamızdan hiç zevk alamayacağız dedim

-benim ki çilekli olsun dedi gülümseyerek

-benimki de ballı olsun bal dudaklım dedim. ellerimi kaldırarak

-burda olmaz deli dedi

-olur?? nerdeydi bu çıkaramadım istanbul semti mi dedim

-tamam dur gideriz dedi




** yemeği yedik.e-5 küçükyalı istikametine gidecek otobüslerin yakınlarında bir yerde
oturduk

yağmur yağsam mı yağmasam mı kendi de bilmiyordu.

yağmurda sarılıyor olmamızdan herhalde ebru yine evliliğe getirdi olayı

-çocuklarımızla da gelelim buraya ilerde kelebek dedi
 
-yağmur yağmadığı zaman geliriz dedim

-söz mü dedi

-söz ebrum. okulun nasıl gidiyor dedim

-iyi ama zor çok çalışmak gerekiyor dedi

-sözümü erteliyorum. okulu bu sene bitirirsen seneye kışın istanbula geliriz ama çocuğumuz olmaz dedim. sırıtarak

-yaparız ne olcak ki dedi

-bişey olmaz da erken olur dedim

-ne kadar kaldı gitmene dedi

-bir saat dedim

saat 3 buçuğa geliyordu

-sen nasıl döneceksin dedim

-biletimi aldım merak etme dedi

-hadi gel benimle dedim

onu atm ye götürdüm

atm ye gidince benim için yatırdığı paraları geri çekip ona vereceğimi anladı

-kelebek var param bak dedi. gösterdi hem parasını hemde kartını.

-olsun çok param olursa çok harcarım sende kalsın biriktirirsin ikimiz için dedim

-almam dedi inat etti

-almazsan ne öperim ne de sarılırım sen giderken.ve istanbula da gelmem seneye dedim

-yaaa off dedi.

-tam hepsini çekecekken o zaman yarısını alırım sadece dedi

-o zaman dudaktan değil yanaktan bir öpücük sarılma değil sadece tokalaşma olur. istanbul
yerine de daha yakın bir yere gideriz dedim

-tamam bende 2 hafta sonra yine gelecektim 4 hafta sonra gelirim o zaman dedi dedi

-resmen beni öpmemek için para teklif ettin şimdi bana farkında mısın? yoksa ağzım soğan mı
kokuyor dedim.

-dur bakayım dedi yaklaşıp bir kere öptü dudağımın üzerinden

-dudak yoktu dedim

-daha parayı almadım ki dedi gülerek paranın yarısını çektim
ona uzattım

almadan bir kez daha yaklaşıp öptü

sonra çantasına koydu parayı biraz yürüdük




**ama kendi kendime sövüyorum ya gerçekten öptürmezse diye

sarılmadan ayrılınır mı lan kızdan

kendi başımı yakıcam amk blöflerim yüzünden zaman daraldı
gitmem farz oldu askeri hukuka göre sarılmadan tek elimi kaldırdım
ama ebru diğer elimi de kaldırıp beni öptü bende karşılık verdim
sarılmak refleks halinde gelişti

-ebru dedim

-efendim dedi

-ebru dedim

-efendim dedi

-ebru dedim

-efendim kelebek dedi

-gülümse dedim

-seni mutlu edebiliyor muyum dedi

-çok fazla dedim

-kelebek dedi

-efendim dedim

-kelebek dedi

-efendim ebru dedim

sadece gülümsedi

bu defa ben gülemedim amk hatta gözlerim doldu
-yeşil gözlerindeki ıslaklığı kurutta doya doya bakayım hadi gülümse şimdi dedi yine gülemedim amk
-bana ders veren deliye bak kendin gül önce dedi gözlerimin sileceğini çalıştırdım
damlalar yanaktayken gülümsedim




---bana tek yalanın şimdiki bu gülümsemen olsun çok seviyorum seni hadi geç kalma dedi yanağımdan bir çift dudak ısısı ile otobüse bindim
otobüs şoförünün sikinde değildi amk neden ağladığım parasını verdim yerime geçtim bana aldıgı kazagın dirsegi ile camdaki buguyu silince gördüğüm ebru
hala gülümsüyordu

en azından gülümsemeyi deniyordu

ondan ayrılırken bir yalan daha attım gülüşümle otobüsdeki yaşlı teyzeler yanıma yanıma yanaştı kalksana amk yaşlıyım ben oturayım dercesine sike sike kalktım
ayrılık acısını otobüsde ayakta bir yerlere tutunarak ve şoför amcanın arkaya ilerleyelim komutlarına uymaya çalışarak çektim

arkaya ilerlerken

geride bıraktığım sadece şoför maali değil aynı zamanda ebrumdu otobüs ilerlerlediğinden ayrıca ekşına dogru da yürüyordum aynı zamanda
otobüsde bir liselinin manitasına manitayı siklemezcesine mesaj yazması bile imrenilecek bir durum haline geldi benim için

muhtemelen benim yaşadıklarımı yaşamadığı için o telefonda yazdığı kelimelere benim göstereceğim kadar önem göstermiyordu

otobüs kışla muhitine yaklaşınca

amına çakim arkadaşım inecek var demek geldi içimden ama

şoförü nezaretlik kendimi hastanelik etmek istemediğim için sadece düğmeye bastım yine tırmanılması gereken kışla
yine nizami olup olmadığımı kontrolünün yapıldığı nizamiye kapısı bir an önce üstümü değiştirip içtimaya hazır olma çabası
yemek sırası yat içtiması

askerlerin bugün bi manita ayarladım istesem kesin verir palavraları
sabah kalk boş pazar günü top tekmele

çarşı iznine çıkmamışlarla askerlik düşer mi lan geyiğinden sonra ebruyu aradım
-nasılsın dedim

-iyiyim yalancı sen nasılsın dedi

-yalancıkdan güldüğümü nasıl anladın dedim




---bırakta tanıyayım seni o kadar dedi

-seni ne kadar sevdiğimi bilecek kadar tanı yeter dedim

-o zaman çoktan en iyi dostum olmuşsun da sen beni tanıyor musun yeterince dedi

-tatile gelmedin herhalde bugün sevdiğinden gelmişsindir dimi dedim

-yok yeterince tanıyamamışsın henüz hala bana sormandan belli dedi

-benim sana soracağım tek soru olur ama cevaplamanı istemiyorum ebru dedim

-soru ne neden cevap istemiyorsun dedi

-hep sevebilecek misin beni? soru bu dedim

-evet tabi ki dedi

-cevaplama ebru sadece yaşat dedim

-bildiklerimi söylerim tahmin ettiklerim için belki, umarım,inşallah gibi şeyler derim dedi

-sen beni sevebilecek misin hep dedi

-o benim sorum kendine başka soru bul dedim

-geleceğimize belkileri umup inşallahlarla dualarda mısın yoksa evet diyecek kadar inanıyor
musun kalbine dedi

vay amk üzerime gelen kişi camını kırdığım bakkal amca mı lan

kaçsam kesin yine yakalar beni aynı mahalledeyiz amk sike sike cevap verecez ebruya

-dostunum ben unuttun mu?hani şu çok iyi tanıdığın dostun. sürekli bildiğin soruları sormak sıkıcı gelmiyor mu sayın hocam dedim

-yanlış cevap verirse sıfır verme heyecanı da zevkli oluyor ama sayın öğrencim dedi

bakkal amca kafaya koymuş ya göt ya cam diyor amk. tamam babama yaptırtıcam camları dicem ki affedecek beni amk kaçarı yok

-inanıyorum dedim

-neye inanıyorsun dedi

-kalbime dedim

-ne diyor peki dedi

-tek kelime mırıldanıyor ama hiç sıkıcı gelmiyor şarkı dedim

-alla alla neymiş o dedi

-ebrum dedim

---bende dinliyorum ona benzer bir şarkı dedi

-muhtemelen beste aynı sanatçınındır dedim

-olabilir seninkinin bestecisi kim dedi

-aşk dedim güldü
-müzik kime ait peki dedi

-kalbim ritimleri belirliyor dedim

-deli yaa dedi

-delirten kim acaba dedim

-tamam yine suçlu benim o zaman dedi

-ben mutluyum senin işlediğin suçlardan merak etme dedim

-suçlu sensin bitir şu askerlik cezanı da gel artık dedi

-az kaldı merak etme dedim

-ankaraya gelsene kelebek dedi

-ne zaman dedim

-izin kullan gel dedi

amacını tahmin etmek zor değildi beni çevresindekilere göstercek alın işte sevgilim bu ankaraya benim için geldi. bakın el eleyiz mutluyuz
gördüğünüz gibi başka bir erkeğe ihtiyacım yok demek istiyordu diğer insanlara

-tamam bakarız diyebildim

ama tepkisi sert oldu

-bakma gel işte dedi

-tamam ebru geleceğim dedim

-hayır gelmiyeceksin beni mutlu etmek için diyorsun dedi

-ebru tükürük bende kalsın gelince iade ederim sana dedim

-iyi bakalım görücez dedi.ama geleceğime inanmışlık vardı o yüzden mutlu geliyordu sesi

-gitmem lazım içtima vakti geliyor dedim

-tamam aşkım dedi

-beni hala seviyor musun dedim.

-düşünmem lazım dedi öyle makarasına

-niye düşünüyorsun ki iki dakika kalbine soruver cevabıda direk copy paste yap bana dedim

-seviyormuşum o zaman dedi

-bende seni seviyormuşum görüşürüz dedim




** tel kapandı

hala asker oldugumuzu hemen farkettiren

kasıntı uzman çavuşlardan birisi

-kapat telefonları geç sıraya komutlarını arka arkaya verince anladım

yat kalk

ve ekşın

geriye dönüş yaptı bana karşı

-gel amına çakim arkadaşım dedi sabah içtimasından önce
ben ebru ile ilgili ne yaptığımı soracağını beklerken

-amına çakim durum mühim arkadaşım dedi

-emredin komutanım dedim

-sana bir görev verecem hatırlat bana içtimadan sonra dedi

ben içtimaya koştum

o da geldi

içtima sonrası kapısını çalıp görevi hatırlattım merak içindeyken

-amına çakim arkadaşım kışlada başka taburdan birisi firar etmiş dedi benimle alakasını düşünürken devam etti
-amına çakim ben sizin ananızım burda babanızım sizin başınıza bi bok gelirse ilk hesab bana sorulur.ben ekşın peşinde koşarken

kim ne bok yiyor onları araştırırken hangi askerin de derdi var bilemiyorum zaten bana söylemezler korkularından hiç dert dinleyen birine benzemiyorum
ama sen bizim bölükteki askerlerlerle nasılsın diye başla bi dertleri varsa anlatırlar zaten kıyıda köşede kimseyle konuşmayanlarla konuş
amına çakim arkadaşım kısacası dertli askerleri bul getir bana dedi

-ne yapacaksınız peki dertli olanlarla komutanım dedim keşke demeseydim



---karşılıklı içki içecez amına çakim sende gelirsin tam olur o zaman alkolik seni dedi

-emredersiniz dedim ayarı yemiş bir şekilde

askerlere gidiyorum nasılsınız lan diyorum hepsi şafak derdinde amk

bitmiyor da bitmiyor diyor herkes

öyle kimseden ahım şahım dert bulamadım ama ekşına eli boş gidilmezdi
bi tanesini not aldım

izni bitmiş ama çok özlemiş

bi tanesinin anne ve babası konuşma yeteneğinden yoksun onlarla irtibata geçemiyor bi tanesi görevinden çok şikayetçi ve başka görev almak istiyor
diye ekşına notları verdim

-görevini beğenmeyeni getir amına çakim dedi

getirdim

-görevin nesinden memnun değilsin amına çakim dedi

-memnunum komutanım dedi piç

-tamam çıkabilirsin iyi görevler arkadaşım dedi

-gel amına çakim dedi bana yanına yaklaştığımda
-yanlış istihbarat amına çakim cezanı seç dedi

-siz nasıl uygun görürseniz komutanım dedim

-tamam amına çakim sonra karar veririz şu izni biteni çağır dedi onu da çağırdım ama tırsıyom bi amcıklık da o yapacak diye
-iznin kaldı mı amına çakim dedi

-kalmadı komutanım dedi asker

-izin istiyor musun dedi

-hayır komutanım az kaldı zaten dedi

-tamam çıkabilirsiniz dedi askere bana siktim seni kelebek dercesine bakarken

-diğerini de çağırayım mı komutanım dedim

-elli yıllık karım gibisin amına çakim seni sikmeye bile üşenir oldum dedi




** -komutanım dedim lafı ağzıma sokup

-çağır amına çakim dedi

-anlat amına çakim dedi askere asker durumunu anlattı
annesi ve babası ile sadece işaret dilinde konuştugunu hafta sonları çarşı izninde web cam da konuşabildiklerini

ama hafta içi veya çarşı izni kesildiğinde onları merak ettiğini diğer kişilerle telefonla görüşüp onlara bilgi ulaştırdıgını ama bunun da her zaman olmadıgını söyledi asker
-tamam amına çakim götün kaşınmasın gözüme fazla batma çarşı iznin kesilmeyecek. haftanın salı ve perşembe günleri de bana uğra dedi

salı ve perşembe günleri neden uğra dediğini sonradan anladım. kendi telefonundan çocugun annesi ve babasına mesaj yazıp

hal hatır soruyormuş ama bunu ben göremediğim zamanlarda yapmış kimse bilmesin diye

diyeceksiniz ki çocugun annesi ve babası nerden biliyor mesaj yazmayı bende bilmiyom biliyormuş işte amk

son getirdiğim askerdeki bir sorunu çözdüğümüz için ekşın mutluydu

-başka var mı amına çakim dedi

-şimdilik yok komutanım dedim

-vay amına çakim içecek adam çıkmadı bu günü de alkolsüz geçireceksin dedi diline düştüğüm adamın farkındasınız
-görev burda bitmedi amına çakima araştırmaya devam et dedi

-emredersiniz dedim de daha kim bana derdini söyler amk gördüler derdi olanı ekşına götürdüğümü

zaman geçti

ekşınla aramız yine eskisi gibi olmaya başladı ebruyla görüşmelerimizde
gelmiyor musun

ne zaman geleceksin

gel artık gibi ardı arkası bitmeyen güvensizlik konuşmalarından sonra
mahkeme tarihi geçsin gelecem dedim en son mahkemeye gittik vakti geldiği zaman
eksik evrak yüzünden ve nöbetçi hakim yüzbaşının bu olayın emsallerine bakmak istemesinden dolayı yine ertelendi 45 gün sonraya
ertelendiğini ekşına bildirip izin istedim ekşında verdi fazla zorlamadı

10 gün daha izin aldım

direk otobüse binip ebruya haber vermeden ankaraya gittim

normal bir telefonla onu aradım




** -nerdesin dedim

-yurttayım dedi

-ankarada bildiğin çiçekçi var mı dedim

-hayırdır dedi

-bi sevdiğime gül almam lazımda dedim

-bi dakika ya sen nerdesin şimdi dedi yerimi söyledim
-sakın kıpırdama geliyorum hemen dedi

bende bi bok anlamadım yaptıgımdan nasıl sürprizse amk hem haber vermeden geliyom hemde sürpriz yapmadan onu çağırıyorum

ama sürpriz yapamamam da başka bir etken daha vardı

para yoktu amk cepte çıksa çıksa şimdilerin 100 lirası çıkardı o da alanyaya dönüş yolunda anca yetecek bir paraydı
gelince kızdı bana

-neden haber vermiyorsun diye

-kusura bakma dedim

-kaç gün izin kullanacaksın dedi

-10 gün dedim

-tamam yeter dedi

-kaç gün burda kalayım dedim

-10 gün tabikide dedi

ne demek on gün lan alanyaya gitmeyecek miyim amk

-10 gün nasıl kalacam burda dedim

-pansiyonda kalırız beraber dedi

-alanya dedim

-bensiz gidemezsin kelebek dedi

-beraber gidelim o zaman dedim

-okul var dedi

sonra hiç hesablamadığım bişey oldugunu daha farkettim

neden izinli olacagı bir bayram yada seyranda kullanmadım ki izni iznin piç olacağı şimdiden belliydi
inat edip alanyaya gidecem desem aramız bozulacaktı

kalacak olsam para yok

-alanyaya hafta sonu bari gidelim de para alayım dedim

-bende para var kelebek.bir daha alanya lafı edersen elif için gittiğini düşünmeye başlar olay çıkartırım dedi

resmen beni çevresine tanıtmak

kendini mutlu etmek için kullanacaga benziyordu öyle ahım şahım da değilim ki amk
bakınca vay amk ebrunun sapına bak ne kadar yakışıklıymış desinler ebru bilmiyor ki
her çiçek arının damağına göre güzel

---bende dinliyorum ona benzer bir şarkı dedi

-muhtemelen beste aynı sanatçınındır dedim

-olabilir seninkinin bestecisi kim dedi

-aşk dedim güldü
-müzik kime ait peki dedi

-kalbim ritimleri belirliyor dedim

-deli yaa dedi

-delirten kim acaba dedim

-tamam yine suçlu benim o zaman dedi

-ben mutluyum senin işlediğin suçlardan merak etme dedim

-suçlu sensin bitir şu askerlik cezanı da gel artık dedi

-az kaldı merak etme dedim

-ankaraya gelsene kelebek dedi

-ne zaman dedim

-izin kullan gel dedi

amacını tahmin etmek zor değildi beni çevresindekilere göstercek alın işte sevgilim bu ankaraya benim için geldi. bakın el eleyiz mutluyuz
gördüğünüz gibi başka bir erkeğe ihtiyacım yok demek istiyordu diğer insanlara

-tamam bakarız diyebildim

ama tepkisi sert oldu

-bakma gel işte dedi

-tamam ebru geleceğim dedim

-hayır gelmiyeceksin beni mutlu etmek için diyorsun dedi

-ebru tükürük bende kalsın gelince iade ederim sana dedim

-iyi bakalım görücez dedi.ama geleceğime inanmışlık vardı o yüzden mutlu geliyordu sesi

-gitmem lazım içtima vakti geliyor dedim

-tamam aşkım dedi

-beni hala seviyor musun dedim.

-düşünmem lazım dedi öyle makarasına

-niye düşünüyorsun ki iki dakika kalbine soruver cevabıda direk copy paste yap bana dedim

-seviyormuşum o zaman dedi

-bende seni seviyormuşum görüşürüz dedim




** tel kapandı

hala asker oldugumuzu hemen farkettiren

kasıntı uzman çavuşlardan birisi

-kapat telefonları geç sıraya komutlarını arka arkaya verince anladım

yat kalk

ve ekşın

geriye dönüş yaptı bana karşı

-gel amına çakim arkadaşım dedi sabah içtimasından önce
ben ebru ile ilgili ne yaptığımı soracağını beklerken

-amına çakim durum mühim arkadaşım dedi

-emredin komutanım dedim

-sana bir görev verecem hatırlat bana içtimadan sonra dedi

ben içtimaya koştum

o da geldi

içtima sonrası kapısını çalıp görevi hatırlattım merak içindeyken

-amına çakim arkadaşım kışlada başka taburdan birisi firar etmiş dedi benimle alakasını düşünürken devam etti
-amına çakim ben sizin ananızım burda babanızım sizin başınıza bi bok gelirse ilk hesab bana sorulur.ben ekşın peşinde koşarken

kim ne bok yiyor onları araştırırken hangi askerin de derdi var bilemiyorum zaten bana söylemezler korkularından hiç dert dinleyen birine benzemiyorum
ama sen bizim bölükteki askerlerlerle nasılsın diye başla bi dertleri varsa anlatırlar zaten

kıyıda köşede kimseyle konuşmayanlarla konuş

amına çakim arkadaşım kısacası dertli askerleri bul getir bana dedi

-ne yapacaksınız peki dertli olanlarla komutanım dedim keşke demeseydim



---karşılıklı içki içecez amına çakim sende gelirsin tam olur o zaman alkolik seni dedi

-emredersiniz dedim ayarı yemiş bir şekilde

askerlere gidiyorum nasılsınız lan diyorum hepsi şafak derdinde amk

bitmiyor da bitmiyor diyor herkes

öyle kimseden ahım şahım dert bulamadım ama ekşına eli boş gidilmezdi
bi tanesini not aldım

izni bitmiş ama çok özlemiş

bi tanesinin anne ve babası konuşma yeteneğinden yoksun onlarla irtibata geçemiyor bi tanesi görevinden çok şikayetçi ve başka görev almak istiyor
diye ekşına notları verdim

-görevini beğenmeyeni getir amına çakim dedi

getirdim

-görevin nesinden memnun değilsin amına çakim dedi

-memnunum komutanım dedi piç

-tamam çıkabilirsin iyi görevler arkadaşım dedi

-gel amına çakim dedi bana yanına yaklaştığımda
-yanlış istihbarat amına çakim cezanı seç dedi

-siz nasıl uygun görürseniz komutanım dedim

-tamam amına çakim sonra karar veririz şu izni biteni çağır dedi onu da çağırdım ama tırsıyom bi amcıklık da o yapacak diye
-iznin kaldı mı amına çakim dedi

-kalmadı komutanım dedi asker

-izin istiyor musun dedi

-hayır komutanım az kaldı zaten dedi

-tamam çıkabilirsiniz dedi askere bana siktim seni kelebek dercesine bakarken

-diğerini de çağırayım mı komutanım dedim

-elli yıllık karım gibisin amına çakim seni sikmeye bile üşenir oldum dedi




** -komutanım dedim lafı ağzıma sokup

-çağır amına çakim dedi

-anlat amına çakim dedi askere asker durumunu anlattı
annesi ve babası ile sadece işaret dilinde konuştugunu hafta sonları çarşı izninde web cam da konuşabildiklerini

ama hafta içi veya çarşı izni kesildiğinde onları merak ettiğini diğer kişilerle telefonla görüşüp onlara bilgi ulaştırdıgını ama bunun da her zaman olmadıgını söyledi asker
-tamam amına çakim götün kaşınmasın gözüme fazla batma çarşı iznin kesilmeyecek.
haftanın salı ve perşembe günleri de bana uğra dedi

salı ve perşembe günleri neden uğra dediğini sonradan anladım. kendi telefonundan çocugun annesi ve babasına mesaj yazıp

hal hatır soruyormuş ama bunu ben göremediğim zamanlarda yapmış kimse bilmesin diye

diyeceksiniz ki çocugun annesi ve babası nerden biliyor mesaj yazmayı bende bilmiyom biliyormuş işte amk

son getirdiğim askerdeki bir sorunu çözdüğümüz için ekşın mutluydu

-başka var mı amına çakim dedi

-şimdilik yok komutanım dedim

-vay amına çakim içecek adam çıkmadı bu günü de alkolsüz geçireceksin dedi diline düştüğüm adamın farkındasınız
-görev burda bitmedi amına çakima araştırmaya devam et dedi

-emredersiniz dedim de daha kim bana derdini söyler amk gördüler derdi olanı ekşına götürdüğümü

zaman geçti

ekşınla aramız yine eskisi gibi olmaya başladı ebruyla görüşmelerimizde
gelmiyor musun

ne zaman geleceksin

gel artık gibi ardı arkası bitmeyen güvensizlik konuşmalarından sonra
mahkeme tarihi geçsin gelecem dedim en son

mahkemeye gittik vakti geldiği zaman

eksik evrak yüzünden ve nöbetçi hakim yüzbaşının bu olayın emsallerine bakmak istemesinden dolayı yine ertelendi 45 gün sonraya
ertelendiğini ekşına bildirip izin istedim ekşında verdi fazla zorlamadı
10 gün daha izin aldım

direk otobüse binip ebruya haber vermeden ankaraya gittim

normal bir telefonla onu aradım




** -nerdesin dedim

-yurttayım dedi

-ankarada bildiğin çiçekçi var mı dedim

-hayırdır dedi

-bi sevdiğime gül almam lazımda dedim

-bi dakika ya sen nerdesin şimdi dedi yerimi söyledim
-sakın kıpırdama geliyorum hemen dedi

bende bi bok anlamadım yaptıgımdan nasıl sürprizse amk hem haber vermeden geliyom hemde sürpriz yapmadan onu çağırıyorum

ama sürpriz yapamamam da başka bir etken daha vardı

para yoktu amk cepte çıksa çıksa şimdilerin 100 lirası çıkardı o da alanyaya dönüş yolunda anca yetecek bir paraydı
gelince kızdı bana

-neden haber vermiyorsun diye

-kusura bakma dedim

-kaç gün izin kullanacaksın dedi

-10 gün dedim

-tamam yeter dedi

-kaç gün burda kalayım dedim

-10 gün tabikide dedi

ne demek on gün lan alanyaya gitmeyecek miyim amk

-10 gün nasıl kalacam burda dedim

-pansiyonda kalırız beraber dedi

-alanya dedim

-bensiz gidemezsin kelebek dedi

-beraber gidelim o zaman dedim

-okul var dedi

sonra hiç hesablamadığım bişey oldugunu daha farkettim

neden izinli olacagı bir bayram yada seyranda kullanmadım ki izni iznin piç olacağı şimdiden belliydi
inat edip alanyaya gidecem desem aramız bozulacaktı

kalacak olsam para yok

-alanyaya hafta sonu bari gidelim de para alayım dedim

-bende para var kelebek.bir daha alanya lafı edersen elif için gittiğini düşünmeye başlar olay çıkartırım dedi

resmen beni çevresine tanıtmak

kendini mutlu etmek için kullanacaga benziyordu öyle ahım şahım da değilim ki amk
bakınca vay amk ebrunun sapına bak ne kadar yakışıklıymış desinler

ebru bilmiyor ki

her çiçek arının damağına göre güzel




**hani olurya amk manitanız aşkııııım bi film çıkmış mutlaka gidelim der siz hangi filmdir diye sorarsınız en sevmediğiniz tarzda boktan bi film çıkar ama sike sike de gidersiniz baygın baygın 1 buçuk saat filmi izlersiniz nasıldı diye sorunca çok iyiymiş diye eleştirmen olursunuz iki dakika ebrunun beğendiği film on gün sürecekti
ben niye mi katlanacaktım bu filme??

ileriyi görme diyelim

geceleri ne bok yiyeceğimi bilemez halde askerlik yapmak istemiyordum

-karnın aç mı dedi

önce şu kalacagımız yere bi gidelim valizi filan bırakayım dedim

-hmm nerde vardı dur bi saniye dedi

telefon açtı bir arkadaşına telefonla konuşmayı yarıda kesip
-kız arkadaşımın evinde boş oda var orda kalalım mı dedi

-sen bilirsin dedim

düşünmeden ama aslında otele verilecek parayı düşünerek

-tamam hadi gidiyoruz dedi telefon konuşmasından sonra

eve gittik

aynı ev daha önce gittiğim

kızlar beni daha önceden tanıdığı için hoş denilebilecek bir karşılama
ben odaya geçtim

ebruda geldi

-biraz yorgunum uzanayım dedim

-tamam dedi

3 4 saat uyumuşum akşam olmuş seslere uyandım
sanki çarşı marş bestelemiş onu deniyorlar ama henüz hep bir ağızdan söyleyemiyorlar dışarı çıkmaya bile korktum amk kalabalıktan



**çünkü muhtemelen içeri girince insanların hepsi birden bana bakacak

ve buyrun bu da kelebek diyecek birisi

elimi yüzümü yıkamam lazım odadan çıkamıyorum korkudan sanki umumi wc de açık renkli donuma sıçtımda topluma çıkmaya korkuyorum

hafifçe araladım kapıyı baktım kimse yok piyasada bekledim ebru gelir diye

hani telefonda yok ki ebru gel kalktım artık diyeyim yarım saat kadar daha bekledikten sonra ebru geldi
-uyandın mı derken öpmesi de bir oldu

-bunlar kim dedim

-arkadaşlar dedi

-ilk gün sadece ikimiz oluruz sanıyordum dedim rahatsızlığımı belirtmek için
-kusura bakma hadi gel dedi

-ebru böyle tanışma mı olur dedim

-ya gel bişey olmaz dedi

üstümü değiştirdim ondan aldığım cesaretle beraber dışarı çıkıp zaten kısa olan saçlara aklımca ayar vermeye çalıştım

içeri girmeye hazırım ama hangi kimlikle gireceğimi bilmiyorum

sessiz sakin olsam mal amk bu derler
çok konuşsam ne diyo lan bu derler

ne bok yiyeceğimi bilmeden içeri girdim haliyle bir sırıtma belirdi suratımda nezaketen hepsine bi göz gezdirdim
bildiğin insan amk kahvede maç izleyen cemaatin tv sinin önüne geçmiş gibi hissettim
kendimi

merhaba dedi hepsi gel otur diye de yer gösterdiler

ama benim nedense ebruyu annem ellerini de en güvenli yermiş gibi hissetmek geldi içimden velhasıl oturduk



**kısa bir sessizlikten esnasında

olay mahalini inceledim

ne oluyor amk burda dercesine

herşey home party stilinde hazırlanmış içkiler mezeler çerez falan
kim kimin manitası bilene aşk olsun zaten

çoğu turistlerden gördüğüm tarzda entel dedikleri cinsten

belli ama amk adamlar okumuş çenesi gevşeğin birisi
eeee diye başlayan sıkıcı sorulardan bir tane sordu daha da ardı arkası kesilmedi
sıkıldım tabi haliyle

her cevabımı yavşak bir gülümseme ile süslemek zorunda hissediyordum kendimi çünkü konu burda mı kalacaksınıza geldi
evet cevabına

piçin birinin aklı sıra yaptığı

-ben yıllardır yalvarıyorum bir gece müsade etmediniz burda kalmama aşk olsun esprisi ile muhabbet başka yerlere kaydı

komik değildi bana göre ama işe yaradı amk benim üzerimdeki yogunluk azaldı

kendi aralarında şakalaşırken ben ebruya aç oldugumu söyledim beni takip et diyerek mutfaga götürdü
mutfakta sarıldı

-ne yemek istersin aşkım dedi

-sen yedin mi dedim

-evet dedi

-tamam bende aç değilim o zaman dedim. bensiz yediğine kızdığım için

yine de koydu önümebi kaç tabak yanıma oturdu

aklına yeni gelen soruları sordu

-nasılsın? askerlik nasıl? mahkemeden haber var mı? annele görüştün mü?

biliyor mu burda oldugunu gibi




**diğerlerine normal cevap verip

-annem burda oldugumu bilse kızar bana neden gelmiyorum diye dedim

-tamam ben içeri geçiyorum dedi

içeri geçme sebebi belli amk dedikodu dinleyecek millet benim hakkımda ne düşünüyormuş onu öğrenecek

bende içeri geçtim

-oo barmenmişsin hocam ne içelim ne tavsiye edersin dedi

-bugüne kadar nelerden hoşlandın dedim

gittiği barlarda içtiği yada sağdan soldan duyduğu kokteylerin ismini söyledi

bana cevap hakkı düşmeden herkes barmenmiş gibi yok o da güzel bu da güzel diye fikirlerini söyledi

benimde canıma minnet zaten

-basit yapabileceğimiz bir kokteyl var mı dedi

-tatlı mı ekşi mi dedim

bş kaç kişi tatlı diğerleri ekşimsi bişeyler istedi

ikisine de birer kokteyl tarifi verdim basit yapabileceği kendi aralarında ki konuşmaları bana göre çok uyuzdu
biri salakça fikrini söylüyor sonra topu başkasına atıp sen ne düşünüyorsun diyordu zaten konuşma tarzları ekşiciler gibi amk uyuz uyuz. çok bilmiş tarzında
gidin desen kimi nere kovuyon sike sike katlandım bana sorduklarına cevap verdim
fazladan soru sormadım hiç

bana laf sokmaya çalışan olmadığı için bende onlara bişey sokmak zorunda kalmadım sadece barmensin bira içiyorsun şaşırtıcı dedi birisi
-evet haklısın erkek olup erkekle konuşmak kadar garip değil mi dedim

muhtemelen anlamadı hiçbirisi belki sonra sonra anlamışlardır ne demek istediğimi ben piçlerden şişe çevirmece tarzında bir oyun beklerdim ama
iyi ki oynamadılar sadece içip içip konuştular bazıları erken ayrıldı
kalanları da ev sahibi kızlar kovaladı belirli bir saatten sonra yarın görüşürüz diye biz konuşmaya devam ettik ebru yanımda bana yaslanmışken
kızlar da müsade isteyip gittiler odalarına ebru başbaşa kalmayı bana teşekkür ederek
hem geldiğim için hemde arkadaşlarına iyi davrandığım için sorun değil yatalım mı dedim
-hastayım kelebek dedi

-tamam işte yatalım hadi dedim

yatağa geçtik bi kaç öpüşme sarılma derken

sabah kalkıp kızlarla beraber kahvaltı yaptıktan sonra




---nereye gitmek istersin dedi

-sen bilirsin dedim. imalıca

-hadi çıkalım karar veririz dedi

-okulun yok mu bugün dedim

-bugün yok dedi

olaylar ne yapsak ne yapsak derken bir yere oturup konuşma

bir yerde yemek yeme

yapacak hiç bişey bulamayıp sinemaya gitme sonra bişey içip eve geldiğimizde
sanki param olsa hepsini ben ödeyecekmisim hissi veren cebimdeki paranın ciddi miktarda azalışı

hani ebru hadi kelebek işine bak dese ankarada beş parasız asker başıma kalacaktım
sonra tek yol hale gidip kamyoncunun birisiyle göt karşılığı alanya istikametine gitmek olurdu
herhalde

izin kritiği yaptığımda farkettim ki aslında acınacak haldeyim
herkese göre göreceli olan aşkın peşinde koşarken kendimi bıraktığım yerlerin farkında değilim
resmen her konuda bir kızın eline bakıyor haldeyim hiçbir şeyde naz yapma lüksüm kalmamış
ne param var aldığı şeylere ben bunu yemem şunu isterim diyebiliyorum

ne de göt var ebru ben bu hayatı kabul edemem ben gidiyorum diyebiliyorum

ne bok yersem yiyeyim ebru her zaman iki bir önde aşk artı para onda oldugu için
yakında bu skora eğitim de eklenecek

3 1 den sonra maçı berabere getirebilmek için

aşka attığım bacak arası golün 3 gol değerinde olması gerekecek mahalle maçlarında oldugu gibi




**kahvaltı için ekmek alımına beni görevlendirdiler

co-görevli ise ebru oldu

buz gibi havada yeni yağmış kar'ı ayakla tekmeleyip biraz havaya biraz da ebrunun bacaklarına doğru gelmiş olmasının

ebru da yarattığı etki kar'ı gayleştirip üzerime fırlatması şeklinde oldu bir kısmını elimle sıyırıp yoluma devam ederken
ikinci hamleyi de yapmasına yine ses çıkarmadım

ebru kartopu oynunu oynamak için çok hevesli gibiydi

ama ben bu oyun için incinin jane'i gibi çok sıkıcı bir karektere büründüm hiç karşılık vermeyerek
amacım sıkıcı olmak değil onun hastalanmasından korkmaktı ekmeği alıp geri dönerken atmaya devam etti
ben ses çıkarmadıkça olayı abarttı

karı avuçlayıp boynumda aşşağı bırakmaya kadar gitti olay biraz silkelenip yıkılmadan yoluma devam etmeye çalışırken ebru benim önümü kesti karşımda durarak
yere eğilip yol kenarında birikmiş kardan bir avuç alarak elime bıraktı
sonra yine eğilip bir avuç daha aldı
doğum günü pastasını suratıma yapıştırır gibi yapıştırdı

sonra bana bakarken benim de ona aynısını yapacağımı düşündüğü için gözlerini kapadı
suratına avuçlarımdakini değil dudaklarımdakini yapıştırdım

-gıcıksın dedi




**önden önden yürümeye devam etti kahvaltı hemen hemen hazırdı

bi kaç mutfaktan masaya nakliye işine bende yardımcı olduktan sonra ebru okula gitmesi gerekirken gitmemeye karar verdi
benim için sorun olmadığını söylesemde gitmedi kahvaltı sonrası yine yalnız kaldık evde
yatağa geçip uzanarak konuştuk

-kızgın mısın bana dedi

-beni hastalandırmaya teşebbüs ettiğin için mi dedim

-benimle kalmanı istediğim için dedi

-ben mutluyum seninle olmaktan dedim

-tamam istersen gideriz alanyaya beraber dedi

-sen bilirsin dedim

-bu hafta sonu gideriz o zaman cuma gününden dedi

-tamam dedim

bu tavrı beni biraz yumuşattı bütün kırgınlığımı aldı

bende aşkın gazına gelip sarılmalarımdaki samimiyeti arttırdım resmen fingirdek birisi oldum amk ona karşı
yeterli fingirdeşmeyi gerçekleştirdikten sonra

-hadi dışarı çıkalım dedi

-kar sadece yerde kalacak ama dedim

-söz veremem hem seninle oynaması da zevkli değil dedi

-başka bişey buluruz zevk alacağın hadi dedim

dışarı çıktık. cebimin bakiyesi 10 türkiş lira(tahmini) beyler ona da deli gibi sigara alasım var zaten
anlayacağınız onu da yok sayın

ne desem ki kıza hadi bi yere gidelim desem neyle diyecem

lafla gidilebilecek yerleri düşündüm sadece yürü ve kartopu oyna en ucuzu bu sıfır maliyet amk



**diyeceksiniz ki lan mal neden babanı arayıpda istemiyorsun nerden arayacan amk telefonda çıkacak ankarada oldugum ekşın reyize sarıldım
ebruya telefon açmam gerektiğini söyledim komutanıma aradım ekşını cepte kalan kontur kartlarından
-y.s.kelebek antalya deyince

-alkollümüsün amına çakim dedi

-hayır komutanım hava soguk ondan öyle geliyordur sesim dedim

-kanyak iç amına çakim o zaman dedi

-emredersiniz dedim. sessiz gülerek

-söyle amına çakim tam baskın yapmak üzereydim dedi

durumu anlattım ankarada oldugumu söyledim para lazım komutanım dedim

-amına çakim ben sana nasıl vereyim şimdi parayı dedi

-bunu düşünemeden aradım komutanım dedim

-tamam amına çakim 30 dk sonra beni tekrar ara dedi

emredersiniz dememe gerek kalmadan kapattı telefonu

30 dk nasıl dolar diye düşünürken ebrunun kartopu heyecanı geçmemiş gibiydi o da eğlensin diye üzerine fırlatıyormuş gibi yapıp ıskalar geçen atışlar yaptım ama o direk bana atıyordu acaba acır mı halime diye
bana attıklarına karşı boksör reflekslerimi kullanmadım hiç

hassiktir ne boksörü ne refleksi amk içimiz dışımız şamar yemek zaten

ebru benden sinirini iyice çıkardıktan sonra parmaklarım artık çok üşümekten ısı basınç yapıyordu zaman da dolunca ekşını tekrar aradım
bana bir adres kışla adresi verdi orda bir komutan ismi söyledi
o sana verecek git ondan al amına çakim dedi

-emredersiniz deyip kapattım

bowlinge gittik ebruyla

ben bowling oynamaktan çok sıcak bir yerde olmama sevindim

ankaralı panpalarıma allah sabır versin kışları götünüz donmuyor mu amk?
yine hesablar ebrudan




** akşam eve geldiğimizde önceden aldığımız malzemelerle kızlara yemek pişirecektim yapması çok basit olan tavuk köri malzemelerini aldık
ebru aldı daha dogrusu

ben onları hazırlarken ebrunun hastalanıyor oldugunu farkettik yemekleri yeyip kızlarla hoş beş muhabbet ettikten sonra
ebru hafiften hasta haliyle kafeye gideceğimizi söyledi

bir kafeye gittik

yine üni gençliği orda muhabbet aynı
okul böyle hoca şöyle

bana ebrunun abarttıgı kadar kimse ilgi göstermedi herkes normal konuşuyordu amk

esmer yakışıklı bir arkadaş ebruya yaklaşıp
-bu mu kelebek dedi

ben kim lan bu amcık diye bakarken

-evet dedi ebru

-merhaba memnun oldum çok duydum adını dedi kendisini de tanıtarak

-bende memnun oldum dedim hiç olmadığım halde

hani dedim artık gördü kim oldugumu merakını giderdi gider rahat bırakır bizi diye düşündüm ama
ebruyla muhabbete daldılar durumu aynen özetliyorum



**bi ortama gidilmeye karar verilir eğlence amaçlı beraber bişeyler yapmak adına
sonra sözde senle eğlenmeye ve vakit geçirmeye gelmiş kişi elinden telefonu düşürmez
mesaj da mesaj mesaj da mesaj

arasıra da sana eğleniyor musun diye sorar içten içe uyuz olursun
yada aynı şekilde eğlenmeye çıkmışdır

sik gibi eski bir tanıdıgını görür havadan sudan veya her ne boktansa gerekeksiz gereksiz konuşur dururlar

bu durumda onların konuşmasını ve mesajlaşmasını beklerken

zaman sana wc sırasında içerdeki lavugun bir an önce sıçmasını beklemek kadar zor gelir

bırak amk yeter işte konuştun sonra görüşürüz de yolla

yok amk 40 dakika kadar geyik sardırdılar işin boktan tarafı lavugun da kız arkadaşı var
o da wc kapısında bir an önce sıçılmasını bekliyor kapıya vurmam gerekti beyler
nasıl lafa girsem kalbini kırmadan benimle ilgilense biraz da diye düşünürken




**imdadıma lavugun manitası yetişti çok tatlı bir ses tonu ile bana
-nasıl geçiyor askerlik dedi

bende iyi geçiyor sizin okul nasıl derken

ebru lavugu bıraktı bize döndü ne konuşuyoruz acaba diye

ortam bir anda gerildi bana bakışlarından

vay amk adeletsizlik bu olsa gerek

bir dilim ekmek çalan ben trilyonları hesabına geçiren ebru karşısında yine suçlu oldum

-hadi gidelim kendimi iyi hissetmiyorum dedi. bana yaklaşıp alçak sesle

-bende son bir 40 dkdır iyi hissetmiyordum gidelim dedim

hiç konuşmadan eve geldik sırtını döndü
-ben hastayım diyerek yattı

sinirlendim hatanın bende bulunmasına

balkona çıktım buz gibi havaya uzun uzun düşündüm normalde ekşının verdiği adrese gidip parayı almayacaktım çünkü bu şekilde olmasını istemiyordum
ne bilim başka şekilde alırım diye düşünüyordum bankadan hesabıma gönderilmesi gibi
mesela

ama ertesi gün ekşının verdiği adrese gidip parayı aldıktan sonra alanyaya dönmeye karar
verdim

geri dönüp yatağa yattığımda uyuyor olan ebruya uzunca baktıktan sonra ateşini kontrol etmek aklıma geldi

biraz vardı ama abartılacak birşey yoktu

sabah kalktık ben tek başıma yine ekmek almaya geldim ebruda yine ankara soğuğu var bana karşı
ben okula gidiyorum diyerek gitti




**bende parayı almaya giderim diye düşünüyordum ama bakkal amcadan aldığım istihbarata göre

benim cebimdeki para oraya gitmeye yetmez mecburen eve geri gelip uzandım sigaramda 3 tane kalmış yarım yarım içtim ebruyu beklerken
durumun bu hale gelmiş olmasına kızgınlığımdan dolayı ebrudan para isteyip alanyaya dönmeye karar verdim ebruyu bekledim
nasıl isteyeceğime tam olarak karar verdim

ona olan kızgınlık ve kırgınlığımı da belirteceğim diye kendi kendime düşündüm herşey hazırdı
sevgiliye kızılacak

ufaktan hesap sorulacak

gurur bir süreliğine sike takılmayacak para istenip alanyaya dönülecek
ama gelin görünki

her plan tutmuyor..

eve geldiğinde ayakta duramayacak kadar hasta bir sevgili var

sinir ve hesab sorma olayını önce bir dahaki resmi bayramda asılmak üzere saklanması gerek türk

bayrağı gibi rafına koydum

durumun ciddi oldugunu görünce de

sünnet elbisem gibi bir daha kullanılmamak üzere sandığa tıktım merhamet hasta oldugu için üzüntü
hastalıgının yüzüne verdiği mahsumluğa olan hayranlık

eczaneye gidip ilaç alamayacak kadar fazla olan lidyalılar sövme annemin istediği doktor olamadığım için pişmanlık
kısacası ben daha hastaydım




**ilacımsa üzerine toprak atılması gereken kötü günler

diğer kızlarında gelmesi onların bu konuda daha bilgili olması bi kaç ilaç alabilecek kadar paraya sahip olmaları ile
iyi bir arkadaş görevini yerine getirirken

benim tek yaptıgım ellerinden tutup yanındaymışım hissi vermek oldu aynı anda boğazının da ağrıyor olması sebebi ile
markete gidip son bir kaç demir para ile hazır çorba aldım evde ona hazır hale getirdim
bu davranışım

onun gözünde seri şuku sebebiydi içti
çok kötü olmuş diye dalgasını geçti

o yattı ben yattım o uyandı ben uyandım onun bogazı ağrıdı benim içim sancıdı onun ateşi yükseldi

benim ona sevgim

gitmedim kaldım ankarada

3 gün boyunca her bana baktığında özür diledi iznimi mahvettiğini düşündüğü için
istersen git alanyaya dedi istemiyor oldugunu bildiğim ve gitmeyeceğimi bildiği halde cafede olanlarda dolayı da özür diledi
o konuştugu delikanlının kendisi ile çıkmak istedigini

bu ilginin yanındaki kız arkadaşını ebru için terkedebilecek kadar çok oldugunu belirli bir zaman sonra ebrunun da beni sevdiğine inandığını
ama beni mutlaka görmek istediğini söylediğini samimi bir şekilde itiraf etti




** o gün konuştukları ana konununda

ben oldugumu ve mutlu olmamızı dilediğini söyledi kızmadım
ama o delikanlının kız arkadaşına acıdım

ebrunun iyileşme süresince benim yaptığım yemekler benim de hasta olma riskini göze alarak kısa öpüşmeler
onun için sıktığım portakal suyunu komple üzerine dökmem

sakar oldugum konusunda ciddi makaralar yapılması

benden hasta bakıcı olmayacagı konusunda kızlardan gelen kikirdemeli dalga geçmeler ama herşey için teşekkür eden
seni çok seviyorum şapşalım diyen bir ebru

iznin son günlerinde gittiğimiz kafelerde ebrunun taze portakal suyu var mı diye sorup yok onu yalnızken içerim gibi esprileri
babamın sürpriz şekilde bankaya yatırdığı para

o parayla eczaneye gidip biberon alarak bundan sonra

sana getireceğim içecekleri buna doldurayım en azından dökülmez hatırası kızlara teşekkür
ebruya bol ağlamaklı ve bol sarılmalı bir vedanın ardından tren ve istanbul
son olarak da görmekten bıkmaya başladığım her adımla yaklaşırken nefret ettiğim kışla



**kışlaya geri dönmek hafta sonu izninden sonraki pazartesi sendromu tekrar yeşil kıyafeti giymek nefret edilen gri lise pantolonu
iznin bitmiş oldugunu bilip bir daha izne gidemeyecek olmak okulda devamsızlığın 19lara dayanması

oooo hoş geldin kelebekler eşliğinde asker arkadaşları tarafından karşılandıktan sonra

ne oldu ne bitti ben sormadan anlattılar zaten

adamlar sıkılıyor ağızları da mahalle karılarıyla kafa kafaya gidiyor haliyle beni direk ilgilendirdiği için ekşından bahsettiler
adam ben yokken kuzu gibiymiş herkes acayip tırsıyor fırtına öncesi sessizlik diye ertesi günki içtimaya ekşın geç kaldığı için odasında bekleyemedim
direk içtima alanında karşılaştık sırada iken

emir komuta bölük komutanlarına verildikten sonra

spora gidecekler görevi olanlar ayrıldıktan sonra ekşın da koşuya katıldı benimle hiç konuşmadı
kırıldım amk

-hoş geldim amına çakim demesini beklerdim

kondisyonsuz bir şekilde götümden nefes alarak koşuyu tamamladıktan sonra

her uzun koşudan sonra oldugu gibi askeri futbol sahasında ekşın bacaklarımız kasılmasın hafif tempo yürütüyordu bizi

-göbeklisiniz amına çakim mekik çekelim askerde yatmış demesinler dedi dinlenmeli 60 ar mekikten sırasında bile benimle konuşmadı ki
bana karşı tavırlı oldugu belliydi

spor sonrası duştan sonra belli oldu herşey

duşu alıp gerekli yazı işlerini takip ettikten sonra




---kelebek gel amına çakim dedi

-emredin komutanım dedim koşarak yanına

-amına çakim ben emretmiyorum artık çünkü sikine takmıyorsun beni dedi

-emredin komutanım dedim anlamamış ses tonu ile

-ben sana git parayı al demedim mi neden almadın amına çakim dedi

durumu anlattım otobüs param kalmadı gidemedim. sonra da babam gönderdi zaten diye

-o zaman bana neden bilgi vermiyorsun amına çakim komutandan bir sürü fırça yedim neden
gelmiyor diye dedi

bişey diyemedim.

-zaten 10 gündür yoksun amına çakim dedi

beyler bu on gündür yoksun lafı çok tehlikeli bir laftı

adamın sanki karısıyım hamileliğimden dolayı beni sikemiyor ve adeta sikmek için lohusanın bitmesini bekliyor o derece azmış bakıyordu bana

-cezanı da buldum amına çakim dedi

-emredin komutanım dedim

bu defa amerikalıların fuck you anlamında kaldırdıkları orta parmağıyla gel gel yaptı bende
onu takip ettim

iç bahçeye gittik

kabaca hesaplayıp beni iç bahçenin ortasında bıraktı

bu arada diğer askerlerden de iç bahçede olanlar vardı kendisi de karşısında bir banka geçip
-amına çakim kelebek senin seni sikmekten bıktın artık farklı fantaziler arıyorum. şimdi biraz
kendini parmakla sana bakarak masturbasyon yapacam dedi

ben anladım ne demek istediğini ama yine de sordum

-emredin komutanım diye

-kendine emret amına çakim komut ver sonra yerine getir dedi

diğer askerlerde bana bakıyor çıkacak muhtemel eğlencenin onlarda farkında hepsi reserve aldı amk bana bakıyorlar
ben başladım

sağa dön diyorum sağa dönüyorum sola dön diyorum sola



bilmem kaç adım ileri marş diyorum ilerliyorum

-hangi komutu yerine getireceğin bizim için sürpriz olmasın amına çakim arkadaşım yüksek sesle söyle biz de duyalım dedi ki

zaten öküz gibi böğürerek veriyordum komutları

daha yüksek sesle vererek devam ettim basit komutlara

-amına çakim ekşın kat şu olaya yat sürün bi boklar ye sikim bile kalkmadı daha dedi askerler karnını tutuyor amk sessiz gülecez diye
tamam amk dedim madem ekşın eğlenmek istiyor askerlerde eğlenceye hazır o zaman başlasın gırgır diye

ard arda seri komutlar vermeye başladım

yat deyip nizami bir şekilde yattım sürün deyip nizami süründüm
şınav vaziyeti alıp şınav çektim

bunları yaparken ekşın devam etti makaraya

-biraz hareketlenme var amına çakim hadi az kaldı orgazma dedi askerin birisi gülmeyi abartınca
-amına çakim arkadaşım sen tiyatroyu yatarak izle dedi

bu sırada diğer komutanlarda ekşının benimle makara yaptığını bildiği bir tane üstteğmen de iç bahçeye indi

yanına yaklaşıp durumu sordu gülerek

-üsteğmenim fazla yaklaşma boşalmak üzereyim dedi millet kırılıyor amk gülmekten
kendi kendime verdiğim komut

-istirahat et oldu

hiç birşey olmamış gibi olduğum yere oturdum resmen dinleniyorum ekşın bana bakıyor garip garip
amk sanki por no izliyordu da elektrikler kesildi o derece eli sikinde kaldı adamın

onun fantazilerine kurban gitmemek için kendimi parmaklamaya devam ettim onun tabiriyle resmen kendi kendimi perişan ettim yat kalk sürünlerle
imdadıma öğle yemeği yetişti




**ekşın hiç bir askerin aç kalmasına dayanamazdı ve hayatta açlık cezası vermezdi bundan bende faydalandım

ama yemek sonrası içtimadan sonra beni balkondan görebileceği bir yerde konuşlandırdı ve akşam içtimasına kadar aynısını yapmaya devam ettim

arasıra pencereden bakıp makarasını yaptı

-amına çakim arkadaşım kusura bakma müziğin sesini kısma buttonu bozulmuş seni
duyamıyorum biraz daha yüksek sesle komutlar ver

-sadece komut verip komutları yerine getirmediğini farkedersem bunun cezasını da düşündüm amına çakim

-amına çakim arkadaşım özlemişim seninle sevişmeyi tarzında makaralarını yaptı akşam olmak üzereyken artık sesim kısıldı hiç çıkmaz oldu resmen

her askerin yanında mutlaka kalem ve kagıt olur

bende madem sikiliyorum zevk alayım amk mantigı ile

kalem ve kagıdı çıkarıp komutu yazıyorum sonra komutu yerine getiriyorum

komutu yerine getirdikten sonra tekrar yazıyorum tekrar yerine getiriyorum

sessizliği farkeden ekşının pencerede oldugunu göz ucu ile farkedince aynısı yapmaya devam
ettim

onun tepkisini beklemek için taa aşşagı yanıma kadar geldi
-amına çakim arkadaşım dedi ama gülüyor elimden kagıdı aldı baktı harbiden komutları yazmışım

-emredin komutanım diyemedim ses çıkmadı

kalemle tekrar bir kagıda emredin komutanım yazıp verdim

-gel amına çakim dedi

odasına gitti bende arkasından

sıcak bir çay getirtti bana odasında onu içirtti

-aniden başlayan baş ağrın olarak varsayıyorum bunu kelebek daha doruklarına ulaşamadık
seksin dedi

tam kalemi aldım bişey yazcaktım

-tamam amına çakim emredersin diyeceksin gerek yok dedi

ben başımı yana kayırdım hayır o değildi aslında iması ile hafiften gülüseyerek beni koğuşa gönderdi



**nöbetçi çavuşada akşam ve gece içtimalarından muaf tutulmamı söyledi bende öküz gibi biraz uzandıktan sonra
ebruyu aradım nasıl ne yapıyor diye

-özledim dedim

-ne çabuk dedi

-kapatıp sende özleyince arayayım istersen dedim

-benim özlemediğimi nerden biliyorsun dedi

-yanlış tahmin denemesi ve yanılma diyelim dedim

-yok yanılmamışsın özlemedim ki dedi gülerek

-bende başkasını özlemiştim zaten dedim

-yalan söyleme kelebek dedi

-tamam emredersin dedim

-komutan mıyım bana emredersin diyorsun dedi

-emir alınca emredersin demeye alışmışım pardon dedim

-beni sev o zaman dedi

-emredersin dedim

-beni hiç bırakma dedi

-emredersin dedim

-benden başkasını sevme dedi

-emredersin dedim

-bu emirleri yerine getirmezsen peki dedi

-sen komutları düzgün verdiysen getiririm dedim

-başkasını seversen kalbimin şehidi ederim seni haberin olsun dedi

-aşk sağolsun dedim

-aşk maşk sağolmasın kelebek beni bırakma dedi

-tamam emredersin dedim

-senin bana bir emrin var mı dedi

-yerine getirecek misin dedim

-elimden geldiğince dedi

-elinden geleceğini bildiğim bir emir zaten dedim

-emret o zaman dedi

-hiç bir zaman yalan söyleme dedim

-tamam kolaymış emredersiniz çavuşum dedi

-ne yapıyorsun nasılsın dedim

-portakal suyu içiyorum dedi gülerek üç beş dalgasını daha geçti
seviyorumlar sensiz yapamamlar ve kapattık telefonu




**ekşın ertesi gün

bu hikayenin başlığına ilham veren makarasını yaptı benimle odasına çağırdı
-amına çakim arkadaşım affetsem mi deyip bana baktı

-tamam amına çakim affettim gidebilirsin dedi

tam kapıdan çıkarken baş selamı vereceğim sırada

-amına çakim affetmesem mi deyip

-yat amına çakim sinirim geçmemiş dedi

sonra yine affetsem mi deyip gidebilirsin

affetmesem mi deyip sürünme şınav yatma gibi cezaları yaptırdı en az 30 kere yaptı bunu
en sonunda

-amına çakim sikime en güzel sen görünüyorsun şu an kışlada ilgiyi üzerinden çekmen lazım.
dedi

-evet komutanım başka bir olay da olmamış zaten ben yokken dedim

-sana sadık kaldım amına çakim kimseyle uğraşmadım seni aldatmamak için dedi ne denir şimdi amk sağol mu desem bilemedim
bu konuşmadan sonra gidebilirsin dedi

tam yine gidecektim

pis pis gülerek

-affetmesem miiii dedi ben yine bir komut beklerken

-tamam amına çakim gidebilirsin dedi

gidebilirsin de nereye gidicen görev yerim kapısının önü adamın ben aşşagı kaçıp kantinden çay aldım
ekşın ekşın peşinde koşmaya devam etti sürpriz baskınlarıyla



**benimle içki içmekten yakalanan birisi izne çıktı izini hastane raporu göndererek uzattı
diğer mahkemeye kadar mahkemeye gelmedi

askerin birisi

savunmasını baskı altında yaptıgını söyledi

hakim onun tekrar savunmasını istedi derken karar yine 45 gün göte geldi bölüğe dönüp durumu anlattığımızda
bölük astsubayı siz cezayı sivilde yatarsınız yetişmez evraklarınız dedi

savunmamı baskı altında yaptım diye bizim bölükten olmadığı için bizde sorun yaşanmadı askerlikte günler azaldı
artık en üst tertip olduk

ebru ile kalan günleri saymaya başladık plakalara doğru yaklaşırken
hayal dünyamızı da genişletip

ne yaparız ne ederiz nasıl yaparız diye planlar kurmaya başladık

ebru son sınavlarına ve hazırlaması gereken ota boka tüm zamanını ayırıyordu

nerdeyse hiç dışarı bile çıkmıyordu okulu uzatmamak için benim elimde bir koz vardı
bana verdiği yalan söylememe kozu

istediğim soruyu sorup dogru cevabını alabilirdim diger erkekler hakkında

ama herhangi boktan bir durum için zaten geçmeyen askerliğin son dönemleri için ektra bir üzüntü ve gereksiz tartışmalar yaşamak istemediğimden dolayı hiç sormadım
hoş kimin yalan söyleyip söylemediğini tam olarak bilmek de uçabilmek kadar büyük yetenek insanlık adına

zaten şüpheci milletiz amk

gözlerine bakıp seni seviyorum diyene bile hassiktir gerçekten mi lan diye sorasımız geliyor sanki sorsan da gerçekten dese tüm yalan ihtimalleri ortadan kalkacak



**ebruyla çok sık telefon görüşmeleri yaptık son günlerde askerliğin hep alanyada buluşunca yapacağımız şeylerden
onun okulundan

askerliğin son günlerinden anaların babaların sıhhatlerinden ikimizden
aşktan konuştuk

son günlerde en üst tertip olmanın yavşaklığı vardı üzerimizde

yeni gelen askerlere acıyarak bakmaya başladık bizim de ilk geldiğimiz günleri hatırlayarak sürekli birbirimizle laf makaraları yaptık
mahkeme bizim için kararı verdi

25 gün hapis cezası çavuş olduğum için arttırılarak 26 gün oldu benimki

ama askeriyede yatamayacaktık böylece askerlik uzamayacaktı sivilde çekecektik cezamızı

ekşın benim gideceğimi ve en üst tertip olduğumu anladığı için bana karşı daha arkadaş gibi davranmaya başlaması ile birlikte baba tavsiyelerini de eksik etmedi
kendine has tarzı ile bana tavsiyeler verdi

hatırladığım kadarıyla anlattığı bir hikaye vardı

-amına çakim arkadaşım çok eski zamanlarda fakir bir genç dolaşırken bir kese dolusu altın bulmuş
günlerce sahibini aramış

içini açıp bakmamış bile ne var diye uzun uğraşlar sonucu sahibini bulmuş
kesesi sağ salim alan adam çok teşekkür ederek içinde 1000 altın bulunan keseden

10 tanesini gence vermiş

yıllar geçmiş çocuk bir kıza aşık olmuş kızın babası olmadığı için
kızı amacasından istemişler

kızın da gönlü olduğu için kabul edilmiş herşey

çocuk kızı çeyizleri ile birlikte kendi köyüne deve ile götürürken devenin sendelemesi sonucu kızın çeyizleri etrafa saçılmış çeyizlerin içinde olan bir kese altın da yere saçılmış
çocuk bu ne dedim altınlar için

bu bana babamın hediyesi yıllarca bunu benim için biriktirmiş

bir gün kaybetmiş ve bulan gence 10 tanesini vermiş 990 tane altın var onda demiş amına çakim arkadaşım sende hakettiğimi mutlaka zamanla bulacaksın dedi
ben hikayeyi düşünürken

---amına çakim kelebek çok küfür ettin mi bana dedi

-hayır komutanım dedim

-salakmışsın amına çakim sen aynısını bana yapsan ben küfrederdim dedi. gülerek


-ben size sizin bana yaptığınız iyilikleri yapsaydım bana nasıl teşekkür ederdiniz komutanım
dedim

-teşekkür edilecek bişey yapmadım amına çakim dedi

-o zaman komutanlık görevinizi yaptığınız için teşekkür ederim dedim

-bişey değil amına çakim dedi

-teskereni ben vermek isterdim amına çakim ama izne çıkıcam burda olmayacağım dedi

-ne zaman çıkacaksınız komutanım dedim

-aslında pazartesi ama cumadan sonra yokum iki gün ekstra izin olacak takvimi kandırdım amına çakim dedi

yani bir günüm vardı

daha sonra istesemde sivil olarak bile o kışlaya giremezdim artık bizim devrelerde bayram sevinci oluştu
ekşın izne gideceği için aslında tüm taburda oluştu
herkes onu severdi ama ne yapacağı belli olmadığı için aynı zamanda korkarlardı da bense hiç sevinemedim
bir asker arkadaşında bulamadıklarımı buldum onda en azından samimiydi
kimsenin arkasından konuşmuyor

ne düşünüyorsa onu direk söyleyebiliyordu

-amına çakim kelebek gitmeden önce bir sürpriz yapmak istiyorum. bunlar ben yokken çoşar şimdi amına çakim gelince bunların derdiyle uğraşmaktan

tatilde dinlendiğimi unuturum dedi

-siz nasıl emredersiniz komutanım dedim ama final ekşının ne olduğunu bilmiyordum

bence çok zeki bir komutandı

tatil dönüşü birikmiş sorunlarla uğraşacağını bildiği için

bu duruma önlem almak adına kendine perşembe gecesi nöbet yazdırttı askerlere gözdağı verecekti
akşam yemeğinde içtimalarda sadece askerleri gözetledi kimseye karışmadı
gezindi durdu

bende peşinden gittim hep




**gece içtimasını aldıktan sonra normalde uzanıp biraz dinlenmesi için odasına götürdüğümüz yatağı istemedi

bizim yattığımız koğuşta boşta olan bir yatağın çarşaflarını değiştirtip oraya yatacağını söyledi
haliyle kimse o koğuşta yatmak istemedi üstünü değiştirip eşofmanlarla koğuşa geldi çoğu kişi uyuyor numarası yapıyordu
taki patlattığı espiriye kadar

-amınıza çakim arkadaşlar eğer osuran olursa bütün koğuşu ayağa kaldırır

aynı osuruk kokusunu buluncaya kadar herkesi osurtuncaya kadar sikerim ona göre. osurmak isterseniz dışarı çıkın amına çakim arkadaşım dedi
miller krizlere girdi gülmekten böylece koğuşun çoğunun uyumuyor olduğu da bellli oldu

-amına çakim kelebek nerdesin dedi ekşın

-emredin komutanım dedim

-öğlen yemeğinde ne yedi bu askerler dedi

kuru fasulye değildi ama

-kuru fasülye komutanım dedim

-vay amına çakim depocu burda mı bana bir gaz maskesi getirsin dedi gırgır devam ederken bir kişinin ayağının koktuğunu hissetti
tüm koğuşu kaldırıp ayak yıkamaya gönderdi

millet ayak yıkamadan dönünceye kadar o da hafiften kendinden geçip uykuya başlamıştı ben içeri girenleri sessiz olmaları konusunda uyarırken
duyduğu bir kaç ses sonrasında

-amına çakim gözlerim kapalı ama sikim kalkık haberiniz olsun yatın amına çakim dedi

tık ses çıkmadan kimseden sabah oldu

ben sabah kalkınca koğuş kalk diyerek ekşını da uyandırırım aynı ses ile diye düşünüyordum
ama

adam komutan amk benden önce kalkmış hazırlanmış bile ekşınla olan son günümde
gün içerisinde bana teşekkür etti herşey için

bende ona teşekkür ettim

akşam içtimasına kadar bekledi lojman servisini kaçırma pahasına sırf askerlere şu hikayeyi anlatabilmek için



---iyi dinleyin arkadaşlar dedi. amına çakimsiz

zamanın birisinde bir kadınla bir erkek birbirini çok sevmiş amına çakim gel zaman git zaman evlenmişler
adamın annesi de onlarla yaşamak zorunda kalmış

zamanla gelin kaynana kavgası bunların arasında da başlamış aralarındaki anlaşamamazlık nefrete dönüşmeye başlamış kadın kocasını çok seviyormuş
onsuz yaşayamayacağını biliyormuş bu yüzden kocasına gidip

bir çare istemiş

adam bir yanda can veren anası bir yanda canını vereceği olunca ne yapacağını bilememiş doğal olarak bir çözümde bulamamış
bulacağı çözümde bir tanesinin kalbini kırmak gerekiyormuş çünkü

kadın çözüm bulup sadece kocası ile mutlu bir hayat yaşamak istediği için çözümü bulmaya kararlıymış

ne yapsam ne etsem derken bakmış çözüm yok kayın validesini öldürmeye karar vermiş
bu yüzden iksirler hazırlayan bir ermiş in yanına gitmiş durumu anlatmış ne yapabilirim diye de sormuş
ermiş kişi.. sana bir zehir vereceğim

bunu kayın validenin yemeğinin içine hergün damlatacaksın

3 ay sonra ölür

yalnız bu süre zarfında kayınvalidene iyi davran ki kimse senden şüphelenmesin demiş kadın zehiri alıp
yemeğin içine atmaya başlamış yedirebilmek içinde
kayın validenin sevdiği yemeklerden yapmaya başlamış

eve gelen misafirler ve komşular şüphelenmesin diye de bir dediğini iki etmemiş kayın
validenin

bu durum kayın validenin hoşuna gitmeye başlamış gördüğü ilgi ve alakayı karşılıksız bırakmamış
o da gelinine iyi davranmaya başlamış

o ona iyi o ona iyi olunca nerdeyse panpa olmaya başlamışlar ama bu olaylar iki ay sonra olmaya başlamış
kadın her gün zehiri attığı için pişman olmuş ve ermiş kişinin yanına koşmuş

bana lütfen bir panzehir ver ben artık onu öldürmek istemiyorum çok iyi birisiymiş aslında demiş

ermiş kişi

aynı şişeden bir tane daha uzatmış

al bunu kullanmaya devam et

bu zehir değil yaşlıların bünyesini güçlendirici birşeydi zaten demiş..(anlattığı iki hikayede
anonimdir)




**amına çakim anladınız mı arkadaşlar dedi çoğu kişi gibi bende anladığımı belirttim
-kısacası beni nasıl sikerseniz bende sizi öyle sikerim..her gece o koğuşta ben yatıyormuşum gibi davranacaksınız anlaşıldı mı amına çakim dedi

-emredersiniz dedik hep bir ağızdan

-zaten kelebek askerliği bitirdiyse hepiniz bitirirsiniz amına çakim diye de bana yine takıldı yokluğunda teskere alacakların hepsi ile tek tek vedalaştı
benimle vedalaşırken gözlerim doldu o güldü ama
gülmek istemediği belliydi

bir senemi peşinde koşarak harcadığım bir insandan ayrılacaktım

üç günlük basit bir orospudan bile ayrılırken için burkuluyorken insanın adam gibi adamdan ayrılmak futbolu jübile ile bırakmak kadar acı vericiydi ben arkasından odasına kadar takip ettim
odasından çantasını alıp

peşinden tabur sınırına kadar onunla yürüdüm

-ben taşırım amına çakim desede vermedim el çantasını

-tamam amına çakim gelme başka sana başarılar dilerim sivil hayatında dedi.. elini çantaya uzattı ben çantayı vermek için bir hamle bile yapmadım

galiba bir kez daha sarılmak istiyordum gözlerim harbiden dolmuştu bir kez daha amına çakim dese diye bekledim
-allah gerçek sevdiğine veda etmek zorunda bırakmasın kelebek dedi. amına çakim yoktu arkadaşım yoktu. asker arkadaşımmış gibi

benim için duasını etti ve gitti

ben sağol bile diyemedim

geri kalan günler yatış şeklinde geçerken

sağduyulu askerler yanlış yapmaya çalışan askerleri uyardı sevinç ve heyecan doruk noktaya çıkmıştı
birazdan tüm sezonun mücadelesi bitecek ama kupa yerine bir kağıt vereceklerdi elimize

15 ay bitmek üzereydi

osuruktan asker arkadaşı olduğunu sananlara sahte telefon numarası

ve sahte adresler verdim

alanyaya gelecem mutlaka seni görecem

tatil için gelsem bana yardımcı olurmusun diye soranlara olmam arkadaşım kusura bakma dedim
ne gerek var amk fazla fazla yalana

askerlikte alışamadım sana neden sivilde de bir şans vereyim ki

ankara izmir konya yurdum köşelerine işim düşerse mutlaka ara diyenleri de samimi bulmadığım ve sadece lafta kalacağını bildiğim için sikime takmadım

ekşına giderken bir mektup yazdım içinde bol bol teşekkür olan
ve başarılar dileklerimin bulunduğu




**diğer komutanlarımla da vedalaştıktan sonra

sabah içtimasında bölükteki arkadaşlarla vedalaştıktan sonra

nizamiyeden dışarı adım attığımda ilk dediğim şey

vay amk bitti lan askerlik oldu

sabiha gökçen ordan antalya ordan alanyaya geçtim aslında direk ankaraya gitmek isterdim
ama ebru ile o konuda konuşmuştuk

yogun sınavları sebebi ile ben onun sınavları bitirmesini bekleyecektim

alanyaya gelip

bir kaç el öpme

geçmiş olsuna a gelenlerden sonra tek yaptığım şey

mal mal etrafta dolaşıp sivile adepte olmaya çalışmak oldu

askerlik bitmişti ama benim adam edip edemediği tamamen muammaydı ebrunun son sınav günü ebrunun babası ile ankaraya gittik
yol boyunca benim askerlikten konuştuk babası ile aynı zamanda bana ne zaman işe başlayacağımı sordu bende biraz dinlenmek istediğimi söyledim
anlayışla karşıladı ve her zaman beklerim diye de belirtti

yurdun önüne parkettiğimizde gördüm ebruyu uzun zaman sonra ilk defa

karşımda okulu bitirmiş bir sevgili karşısında askerliği bitirmiş bir sevgili vardı
ayrı kalmak zorunda olmayan iki sevgili vardı artık önce babası ile sarılmasına müsade ettim
sonra bana doğru yürümesini bekledim

-merhaba mimar hanım dedim

-merhaba teskerelim dedi okul yoktu askerlik yoktu

artık bizi ne ayırabilirdi ki

babası sebebi ile ahım şahım bir sarılmadık

ebru yurttaki eşyalarının çoğunu arkadaşlarına bıraktı diğerlerini arabaya aldık
ankarada bir yemek sonrası alanyaya doğru yola çıktık ebru sınav için geç yatıp erken kalkmasından dolayı arabada uyuya kaldı
bende bu sırada artık evlenme teklifi etmeliyim diye düşündüğüm için planlar yapıyordum

planlarıma arasıra ebrunun babasının sorduğu sorular sebebi ile ara versemde alanyaya kadar
devam ettim

ama hiç bir plan hoşuma gitmedi şöyle düzgün bir evlenme teklifi yapmam lazımdı ama doğru zamanda yapmak daha da önemliydi
ebru arasıra uyansada alanyaya kadar randuman alamadık ondan yorgun olduğu için onlar beni eve bıraktıktan sonra
ebrunun beni aramasını bekledim

bu sırada hala düşünüyordum nasıl bir evlenme teklifi yapabilirim diye




**ebru kendine gelince evden beni aradı

nasılsın yorgunluğun geçti mi muhabbetinden sonra aynı gece buluşmaya karar verdik
saat 12 yi geçtiği ve konuşabilmek için en mantıklı yer sahil olduğu için sahilde buluştuk ilk birbirimiz tekrar görme anında
gülümser bir öpüşme ve sarılma kombosunu yaptıktan sonra

-sana telefonunu getirdim dedi(bana hediye aldığı ve askere gitmem sebebi ile onda kalan
telefon)

aldığımız bir kaç meyve ve içecekle sahilde oturduk

bende fazldan bir heyecan vardı çünkü benim kafam evlilik tekflifindeydi

zaten sıkıntılı dönem geçmiş artık sevdiğimle sürekli beraber olabilme heyecanı da vardı

bunlara ilave olarak onun elini tutabilme

başını omzuma koyduğunda ona sarılabilme mutluluğu sevdiğin kişinin seni de seviyor olduğunu bilme zevki vardı sahilde otururken sessiz kaldık bir süre
aslında konuşulması gereken çok şey vardı ama sorun nasıl lafa girileceğiydi
kimse lafa giremedi sustuk kaldık

ben ebruyu iki bacagım arasına almış

yere oturur haldeyken başını göğsüme yaslamış bende onu kollarımla sarmış haldeydim yüzümüz sahile dönük
ellerimiz birbirini ısıtır haldeydi

dudaklarımı arasıra onun saçlarından kurtarıp denk gelen yere öpücükler konduruyordum arasıra özlemin baskısı ile karnını ağrıtacak kadar sarılıyordum ona
ellerimin ellerini tutmaktan terlemesine hiç aldırış etmiyordum




**yanımda duran meyveden arasıra ebrunun ağzına tıkıyordum ama çoğunu da ben yiyordum
saçlarını ellerimle okşadım

kulağının arkasından dökülen saçlarını bıkmadan usanmadan tekrar kulağının arkasına taktım

-ebru dedim

harfsiz bir şekilde evet anlamında midesinden konuştu

-ebru dedim

bana döndü sadece baktı ben ona yaklaşıp öpünce tüm vücudu ile bana döndü
o da beni benim istediğim şekilde öptü

-gidelim mi dedim

-nereye dedi

-bizim eve dedim

ses çıkarmadan ayağa kalktı taksiye binip bizim eve gittik sessizce benim odaya girdik
sabaha karşı 5 gibi onu evine bıraktım herşey çok sadeydi
beklenen heyecan yok gibiydi yada gizli tutuluyordu heyecanlar
-bana mesaj at kalkınca dedi anlaştık
ben eve dönüp yattım kafam karışık gibiydi
gibisi ne amk resmen karışıktı işte herşey basitleşmiş gibiydi ona göre
sadece yapmamız gerekenleri mecburi bir şekilde yapıyor gibiydik

zoraki sevgililer gibi olmuştuk amk




**ama ona olan sevgimden ve aşkımdan hiç şüphem yoktu

ben onu o kadar çok seviyordum ki aslında benim ne düşündüğüm değil onun ne düşündüğü benim için daha önemliydi

eğer o da benim gibi heyecanın gittiğini düşünürse işler boka sarabilir araya bir sogukluk girebilirdi

işin garip tarafı o kadar ayrı geçen yıldan sonra çekilen askerlik okul aradaki km den sonra buluşmanın daha ikinci gününde herşey normalmiş gibi davranabilmekti
ben ise evlilik hayali kuruyordum

ama bu şekilde onun gözünde sıradan bir sevgili gibi hissettim kendimi

iyice emin olabilmek için bir kaç buluşmanın daha gerçekleşmesine karar verdim mesajı attım
-aşkım nerdesin çok özledim buluşalım. gibi klasik liseli moduyla

-evdeyim nereye geleyim dedi

bir kafede karar kıldık

kafe öncesi evinden aldım

kafeye giderken elinden tutmak istedim

-sıcak kelebek dedi

-peki dedim

sonra dayanamadı yanlış anladım sandı herhalde kendisi tuttu elimi

-sıcak ebru dedim. gülümseyerek

-pislik dedi.ama bırakmadı elimi

cafeye oturduk

aldığımız kararlar bir süre ben çalışmayacağım onunla zaman geçireceğim
planları yaptık

aspendosa gideriz olimposa gideriz.

dimçayına pikniğe gideriz şelalelere gideriz
raftinge gideriz

bir süre plan

ben hepsine tamam eyvallah gideriz dedim de

para lazımdı gençler




**cafedeki buluşma sonrası ebru o gece için annesine söz verdiğini ve bu gece buluşamayacağımızı söyledi

anlayışla karşıladım

o gece buluşmadık mesajlaşmalarda da ne yapıyon ne ediyon geyiğini yaptık
gece telefonla aramamda ertesi gün arkadaşlarına söz verdiğini istersem benim de gelebileceğimi fakat sadece kızların olacağını söyledi

ona da eyvallah dedim

ben bu süre zarfında akrabalardan

param olmadığı gerekçesi ile geri vermek üzere borç paralar istedim

kardeşimden amcamlarımdan eski iş arkadaşımın birinden babamdan borçlar alıp ebru ile geçirilecek güzel zamanlarda harcamak üzere cebime koydum
bir şekilde evlenme teklifi etmem konusunda net kararı veremiyordum çünkü kendime baktığımda cebinde hiç parası olmayan
henüz bir işi bile olmayan

otele dönüp çalışsam 12 lerden önce karım olacak kişiyle beraber olamayacak olan birisiydim böyle bir durumdayken
ebrunun karşısına çıkıp benimle evlenir misin desem

biraz hayalci

gerçekleri tam olarak göremeyen

duygu esiri bir teklif olarak görülebilirdi ebru için

bu durum ertelememe sebeb oluyordu ki

aslına bakarsanız ona teklif ederken alabileceğim bir tek taş parası bile yoktu cebimde ebru arkadaşları ile buluşması sonrası
benimle buluşmak istedi yanına gittim
sarhoş değildi içmemişti pek ikimizin yerine gittik iskeledeki ikişer birayla



**ben doruktaydım beyler

tanışma hoşlanma ilk el tutma sarılma öpüşme sevme derken hayatımı onunla birleştirmeye hazır hale gelmiştim

bi şekilde ona belli etmem gerekiyordu bu durumu

-eee ebru ne olacak böyle halimiz dedim

-ne varmış halimizde dedi

-mutlu musun dedim

-evet çok mutluyum dedi o sormadan ben söyledim
-bende çok mutluyum dedim

-eskisi kadar mutlu musun dedi

-eskiden bahsederken tarih versen dedim

-ilk tanışmamızdaki heyecanın var mı hala dedi

parmaklarımı açarak bir elimi öne doğru uzattım ve biraz titriyor numarası yaparak

-alkolden değilse hala heyecanlıyım bak dedim gülümseyerek

o sustu

derin bir iç çekti

o da elini uzattı ama alanya kalesi yıkılsa bile sarsıntıdan etkilenmeyecek kadar dümdüz
duruyordu eli

mesaj açık ve netti

ben artık heyecanlanmıyorum

içime düşen korkudan dolayı fazlasını duymak istemedim

bu konulara girip heyecanım bitti kelebek demesinden korktuğum için kendimce espri yaptım

-şundan bir kaç fırt daha çek belki titrer ellerin dedim

-beni ne kadar seviyorsun kelebek dedi

bu soruyu sorma amacı benim kafamda

kelebek ben aslında ayrılmak istiyorum ama senin beni çok sevmenden dolayı ayrılırsak üzüleceğini bildiğim için sana katlanıyorum gibi geldi

-ölümden daha çok ,seninle olmak ve sensizlik arasındaki tüm karşılaşmaların sensizlik lehine sonuçlanmasından korkacak çok seviyorum dedim

sarıldı bana kelebeğiim dedi deliiiiim dedi aşkııım dedi



**bense yere düşmüş bir çocuk gibiydim bir kişi bana bakıp ah yavrum ne oldu dese ağlayacak kadar çaresiz ve hazırdım ağlamaya

tek duam yere düştüğümü kimse görmesin kendi kendime ayağa kalkıp hiç birşey yokmuş
gibi devam edeyim di

-olur mu sence dedi

-ne olur mu dedim

-biz ikimiz dedi

-bi saniye soruyorum hemen dedim

olur diyor kalbim..ama şüpheci mantığımın cevabını vermek istemiyorum diye ekledim

-kalbin neye olur diyor kelebek dedi

ağzımı yüzümü sikeyim ki

-senden gelecek herşeye olur diyor ebrum dedim

-herşeye mi dedi

-evet herşeye dedim

-ya ayrılalım dersem dedi derin bir sessizlik aldı beni
suratımda fatih terimin saçma sapan surat mimiklerinden oluştu ne yapacağımı ne diyeceğimi bilemedim
onun suratına bakamadım

çünkü yüzünde eğer varsa ayrılalım gerçekten kelebek ciddiyetini görmek istemiyordum aşk penaltıyı işaret etti
kaleci ben golcü ayrılık

kalbim sessiz

beynim hangi köşeye yatayım derdinde gözlerim kapalı şu gelirken
uzanan bir el ve gönlümün tek taraftarı ebrunun tamam şakaydı demesiyle topun auta gittiğini anlayabildim



---bana bir daha böyle şaka yapma dememle ona sarılmam arasına sadece saniyeler girdi

bi kaç sıyrıkla atlattığım kazadan

birinin tamam geçti bişeyin yok demesini beklercesine sessiz kaldım

-benimle evlilik hayalleri kurduğunu hatırlıyor musun dedi

-evet ebru dedim

-şimdi bana dürüstçe cevap ver. sence hayalde mi kalır sadece dedi

-cevabı sende bu sorunun dedim

-istiyor musun dedi

-evet dedim

vay amk resmen o bana teklif etti.

biraz düşünmem lazım diye makara mı yapsamıydım diye düşündüm kendi kendime

-bir şartla kelebek dedi

-yapabileceğim bişey mi dedim

-daha önce yaptığın bişey dedi

-o zaman sorun olmaz emret dedim..

**bana kimse hayatımda bu kadar boktan bir teklif yapmamıştı.

-en baştan başlayalım kelebek dedi

aptal bir şekilde baktım.ne diyon amk gibisinden

-en baştan hiç tanımadığım birisi olarak başlayıp.. arkadaşım sevgilim ve sonrada kocam
olmanı istiyorum dedi

bu nasıl bir evlenme teklidir amk yüzüğü parmağıma götümden sokuyor ben birinci tepki olarak direkt
-olmaz dedim

-bir düşün bence dedi

-neyin peşindesin anlamadım ki dedim

-bende bilmiyorum neyin peşinde olduğumu ama istediğim bu dedi

-ne istiyorsun dedim

-ya anlamıyor musun dedi

-hayır hiç birşey anlamadım dedim

-senin anlayacağın şekilde anlatayım en baştan tanışacağız numaramı alacaksın dedi lafını keserek
-var bende numaran zaten dedim

-dur dinle önce dedi

-yani peşinde koşayım sana asılayım numaranı alayım tekrar zamanla benden hoşlanmanı sağlayayım elini tutayım sarılayım öpeyim kendime tekrar aşık edeyim

ve sonrada evlenelim mi diyorsun dedim

-evet kısmen dedi

-ben bunları yaparken sen ne yapacaksın peki dedim

bişey diyemedi

-kabul etmiyorum dedim

-neden dedi




---yıllardır bekliyorum seninle beraber olabilmeyi tam beraber olduk derken sen oyun peşindesin.ne gerek var tutuyorum zaten elini seni seviyorum zaten

birden durdum konuşmayı bıraktım biraz düşündükten sonra

-anladım tamam sen beni sevmiyorsun artık. bunu bana bu şekilde söylemene gerek yoktu. istemiyorsan açıkça söyleyebilirdin dedim

-hayır seni çok seviyorum dedi

-tamam işte seviyormuşsun başa dönmeye ne gerek var dedim

-lütfen dedi

-hayır dersem ne ile tehdit edeceksin beni dedim

-bilmiyorum dedi

-sen bildiklerini anlat ben orda sorayım o zaman dedim sustu konuşmadı
bu ne amk şimdi..ben yıllarca aşkın altına su çekmişim suyunu kaynatmışım çayını demlemişim. iyice demlensin diye

yıllarca beklemişim.tam hazır olduğunu anlayıp bardağa doldurmuşum içine şekeri atıp karıştırmışım

aşkın çayını içmeye hazırım

birde bakmışım çay soğumuş git beni tekrar kaynat diyor

suyumu ısıt yine diyor

ah ayar yerini bir türlü bulamadığım kalbim

ah nasıl bir anda nasıl unutulur nasıl sevmeyi terk edilir bilemediğim aşk ızdıraplarının amk.
ulan birazcık sadece birazcık matemetiğim zayıf olsaydı çekeceğim acıların hesabını yapmakta zorlanmasaydım siktir git senin de amk oyunun da amk. derdim
ama hem seviyorum hem korkuyorum biliyorum amk onsuz bi bok yiyemeyeceğimi
zaten ebrunun bunu teklif etmesi bile beni tedirgin etmişti bi boklar ters gidiyordu ama ne
amk

biraz daha direndim yapmayalım etmeyelim böyle mutlu değil misin

istediğin başka bişey varsa onu yapayım emrin olsun dedim ama sanki sağırlar konuşuyorum oldukça kararlı bunu yapmaya



---peki ne amaçla bunu yapmak istiyorsun dedim

-bilmiyorum dedi klasik karı cevapları bilmiyorum farketmez
sen bilirsin

amk bilmediğiniz ne var ki sizin işiniz gücünüz entirika(nasıl yazılıyor lan bu amk kelimesi)

farketmez dediğiniz şeylerde hep yaptığımız hataları farkedersiniz sen bilirsinlerde kendi bildiğinizi yaptırıncaya kadar tavır surat naz
-eğlenmek amacıyla mı yapacaz bunu dedim

-hayır dedi

-ne kadar sürer bir haftayı geçer mi dedim

-nerden bileyim en baştan başlıcaz işte dedi

-öpemeyecek miyim seni dedim

-aklın fikrin öpmekte zaten dedi

-anladım aklımın sende olduğunu göremiyorsun ve ispatlamamı istiyorsun dedim

-ispatlaman gereken çok şey var aslında dedi

bu lafta bana dokunacak başka şeyler(elif)de çıkabileceği için üstüne gitmedim konunun

-ne zaman başlayacağız peki dedim elini tuttum aynı zamanda elini elimden çekti hemen şimdi dedi
kendi tarafıma çekilip ebruyu denizin dalgaları ile aldattım düşünürken neyim var neyim yok
dalgalara verdim

içimde bir umut vardı

inadından vazgeçer dayanamaz sarılmamaya diye

lan makara mı yapıyor olm benle diye kendime sordum

cevap bile yok amk beynimde

-tamam konuşalım nasıl olmasını istiyorsun söyle onu yapalım ebru dedim

-beni hiç tanımıyormuş gibi benimle tanışacaksın. sonra nereye gideceğini beraber göreceğiz
dedi

-ebru ayrılmak mı istiyorsun benden dedim

-lafı buraya getirip durma. bunu yapma amacım senden ayrılmak değil dedi

-amacını söyle o zaman dedim

-zamanla öğrenirsin dedi




** bana garip vahiyler geliyordu da ben aşkın peygamberi değildim anlamıyordum denilenleri benim halim kader kısmet vicdanlarındaydı
-başladık mı şimdi. merhaba ben kelebek nasılsınız güzel bayan sizden çok hoşlandım hadi çıkalım dedim

-bu kadar ciddiyetsiz mi olacaksın dedi ters ters bakarak. böylece işin şaka olmadığının farkına varmış oldum

ciddiyet arayana bak amk oyun oynuyor benimle ciddi ol diyor

ben neden başıma bunların geldiğini biliyorum amk

o kadar turist kızı koynuna girmek için kandırırsan başına bu gelir kısacası nasıl sikersen öyle sikilirsin
ben nerden bileyim amk kız nasıl tavlanır

incinin eksi 5. nesil üyesi değilim ki başlık açayım beyler kızı tavlamam lazım acillll yardım diye
-telefon numaran var mı bende dedim

-yok dedi

-adını biliyor muyum dedim

-hayır dedi

-o kadar da sıfırdan başlamasak dedim

-sıfırdan başlayalım yüz olursa evleniriz dedi

aşkımın öğretmenine bak sen eyvallah amk ona da eyvallah aklıma gelen tüm teknikleri denedim
ilk önce bir mesaj yazdım yanımda oturan gerçekte sevgilim oyun içinde hiç tanımadığım kişiye

-merhaba ben kelebek geçenlerde sizi gördüm bir arkadaş vasıtası ile numaranızı aldım. umarım yanlış anlamazsınız sizinle tanışmak istiyorum dedim

mesaj sesini duyunca

-beni her beğenenle tanışmamı beklemiyorsunuz herhalde kusura bakmayın rahatsız etmeyin lütfen dedi

yerimden kalktım

bi kaç adım geriye gidip tekrar geri döndüm

-merhaba ben size az önce mesaj atmıştım tesadüfen burdan geçiyordum sizi gördüm dedim
elimi uzatarak

-ben kelebek dedim

elim havada kaldı bakmadı bile bana




---tamam ben oynamıyorum ebru sıkıldım dedim

-bu kadar çabuk mu bıkacaksın. evlenince de sıkılıp gidecek misin hemen dedi. suratında ki ciddiyet cumhurbaşkanı halka seslenişinde görülen cinsten

kalktı ayağa gidiyor amk resmen adım atarak ilerliyor
-nereye gidiyorsun ebru dedim

-eve dedi sadece

-tamam dedim yanına yaklaştım yanında yürümeye başladım

-sen niye peşimden geliyorsun dedi

-eve kadar yalnız yürümene müsade etmem dedim

-sanane ki dedi

10 adım kadar gerisinden yürümeye devam ettim içimden akıl mantık dışı küfürler ediyorum kendime
evine kadar yürüdüm arkasından geri dönüp bir kere bakmadı bile

kapıdan içeri girerken hani döner en azından iyi geceler der diye bekledim onu da demedi yolun karşısına geçip oturdum cama çıkar da orda mıyım bakar diye ama çıkmadı düşünmekten yine beynimde orgazmlar oluştu
ne kadar oturdum bilmiyorum ama bi boka faydası olmadı oturmanın

şurdan kalkayım gideyim.bu kadar nazı ben kaldıramam zaten sevse böyle yapmazdı diye kendimi kandırıp eve gittim yattım

amk sabah bi kalktım yalnızım..
telefonum da sadece saat tarih batarya durumu ilgili şebeke var

mesaj yok amk

cevapsız da yok

anlaşılan o ki sevdiğim bana vereceği tüm mesajları vermiş kendime sorduğum tüm soruların cevabı da onda kalmış yatakta biraz sancılı kıvrandım
yastığı kafamın neresine koyacağımı bilemedim aslında bilemediğim şey ne bok yiyeceğim di
-benimle bir kahve içmek ister misiniz diye mesaj attım ebruya

-hayır diye cevap geldi




---bugün ne yapacaksınız diye tekrar attım

-o sizi ilgilendirmez dedi

-aslında beni ilgilendiren sizsiniz dedim

-ama ben sizinle ilgilenmiyorum dedi

-ilginizi çekebilmek için ipucu verir misiniz dedim

-rahatsız ediyorsunuz dedi

-rahat ettirmek için ne yapabilirim dedim

-mesela bidaha mesaj yazma dedi

-bidaha bölümünü silip tekrar gönderir misiniz mesajı dedim

-neden dedi

-ilerde sevgilim olunca neden mesaj yazmıyorsun diye kızarsın da ondan dedim

-ısrar -5 puan kendine ukalaca güven -5 puan dün gece koruma amaçlı eve kadar bırakma +3 puan kibar konuşma +3 puan. dedi

-ebru sıfırda bari kalsaydım eksi 4 e düşürdün dedim

-ciddiyeti bozma -10 puan dedi

güne eksi 14 le başladık

ben böyle aşkın amk arkadaş sinir oluyorum ama malım ya bi yandan da gülüyorum amk
-özür dilerim hanfendi yazdım

saçları onun sevdiği gibi yaptım. jölesiz ama karışık sakalları böyle güzel dediği şekle soktum
sevdiği t shirtlerden birini giydim

bunları yaparken farkettim ki aslında onun için özenmeyi ihmal etmişim bazen evlerinin önüne gittim
bekledim belki çıkar diye

kimse yok

mesaj yazsam nerdesin diye eksi veriyor amk sike sike bekledim
kimse yok

otelde çalışan bir arkadaşı aradım ebru geldi mi diye otele uğrayıp denize geçti galiba dediler
kleopatra plajında ayağıma değmeyen kum kalmadı onu ararken ama bulamadım

ter bezlerim güneşle panpa olmuşlar cıvık cıvıklar amk sulandırdalar iyice muhabbeti tekrar aradım olm denizde yok bu kız diye



otele yemeğe geldi dedi

amına çakim kelebek istikamet otel marş marş derdi ekşın olsaydı öyle yaptım girişini görebileceğim yerde bekledim
o otelden çıktı

beni gördü ama gözlerini kaçırarak peşinden denize bende yürüdüm

şezlonga uzandı güneşleniyor hanfendi
o götünü başını bronzlaştırıyor

biraz bekledim aslında ne bok yiyeceğimi bilmediğim için o denize girmek için hareketlenince bende hareketlendim
vay amk beraber sevgili olarak yüzdüğümüz denizde ne bok olduğumuzu bilmediğim bir halde yüzüyorduk

yurtdışı türk erkeklerden oluşan bir grup ebruya asılır gibi oldu

bende onun peşinde dolandığım için aslında bende ona asılıyor gibi gözüküyordum

onlar uzaktan laf atmaya devam ederken ben yaklaştım yanına ebrunun

-merhaba beni hatırladınız mı dedim

-hayır dedi

-biraz konuşabilir miyiz dedim

-hayır dedi offf çektim
bu arada kıyıya çıktı tekrar uzandı

gittim en sevdiği dondurmadan aldım iki tane birini uzattım

-bunu size aldım dedim

-teşekkür ederim istemiyorum dedi

-fikriniz değişir belki diye buraya bırakıyorum dedim yanına bırakıp biraz uzakta ona bakmaya devam ettim dondurmayı alıp turist çocuğunun birine verdi
vay ben bu karı kız tavlama sanatının zorluklarının ta amk




**tamam hadi oyun oynamak istemişsin belirli bir yaşta belirli bir zekadasın

yıllarca okudun kafan da çalışıyor

bu oyunu oynama isteğinin mutlaka bir sebebi olmalıydı durup dururken kim sevdiğine beni yediden tavla der ki benim için önemli olan da neden böyle yapmak istediğiydi inat ettim amk ben bu işi çözecem diye
hiç konuşmadan ona sadece orda mı diye bakmak kaydı ile ona hiç asılmadan sulanmadan yattım plajda
o denize girdiği zaman suya girdim ve onu takip ettim gözümle son kez girdikten sonra eşyalarını toplayıp eve doğru yürüdü arkasından bende gittim
yol kenarından bir çiçek koparıp uzattım almadı

-bir saniye konuşabilir miyiz dedim

-ne var dedi

-saati soracaktım dedim

telefonunun saatine bakıp saati söyledi

-teşekkür ettim evlerinin önüne geldik
yine selamsız sabahsız eve girdi

bende eve gittim

duş alıp üstümü değiştirdim

gitmekle gitmemek arasında çok kaldım beyler

bir yanım siktir et ne bok yerse yesin kendi oyununda diyordu ama benim aklımda daha farklı düşünceler vardı
1.si aslında bana göre önemli olanı

bir gün bu aşk biterse kelebek yeterli değeri vermedi

peşimden yeterince koşmadı

benim bir isteğimi yerine getirmedi dedirtmemek için istediğini yapmaya karar verdim

-sizinle mutlaka görüşmem lazım diye mesaj attım evden çıkmadan önce

siklenmedim tabi

evlerinin altına geldim




** -evinizin önünde bekliyorum diye bir mesaj daha yazdım ve onun beni görebileceği bir yerde oturmaya başladım

bi kere çıktı pencereye onu görür gibi oldum kayboldu yine içeri saat başı mesaj attım inecek misiniz hala sizi bekliyorum diye
akşamı saat 7 den gece 11.50 ye kadar bekledim ne gelen oldu ne de mesaj atan

saat 11.50 de mesaj geldi

-aşşağı inmeyeceğim dedi

-nasıl olsa sabah inersin.. diye mesaj yazıp gönderdim beklemeye devam ettim

-+2 yazdı

o beni eksi 4 ten artı ikiye çıkarmıştı ama benim gözümde sürekli eksiliyordu

-98 kalmış. acelem yok dedim

mesaj gelmedi geri

bi o yana volta attım bi bu yana ebrunun evin önü hapis oldu bana gece 3 kadar bekledim tüm inadımla
kendi kendime dedim ne olur amk en fazla sabaha kadar beklerim

en azından görür onu ne kadar sevdiğimi de aşkı bitirirse benim vicdanım rahatta kalır onun ki hazırol

öyle de oldu sabah güneş doğuncaya kadar bekledim

2 kere polis durdu ne arıyon burda diye

kimliğimi gösterdim alanyalı olduğumu görünce bişey demediler ama burda durma dediler

birisini bekliyorum şehir dışından gelecek burda sözleştik diye kandırdım onları tüm inadımla bekledim.
uyudum uyuyacam sürekli aynı yerde bekleyince ve yapacak birşey olmayınca geçmiyor amk zamanı bir türlü
babası işe gitti kendimi yine farkettirmedim

saat 10 gibi evden çıktı yine plaj modundaydı
onun peşinden plaja kadar gittim o plajda yerini aldı sahte marka ürünler satan butiğin birisine gittim
bir adi şort bir de ucuz t shirt aldım

butikçinin verdiği poşete ayakkabı çorap kot ne varsa doldurdum

ameleler gibi yalın ayak plaja indim

bir şezlong bir şemsiye kiraladım ebrunun yakınlarında hiç konuşmadım onunla
beni görmesini sağladım şemsiyeyi ayarladım havlusuz uzandım
çok geçmeden uyumuşum zaten




**öğlenden sonra 3 gibi kalktım

kalkmama sebeb olan şey birisinin şemsiyenin ayarları ile oynuyor olduğunu farketmemdi güneşte kalan kısımlarıma gölge etmeye çalışıyordu şemsiye ile
ayaklarından tanıdım ebru olduğunu ama açmadım gözlerimi çok fazla

böyle bir şey işte amk

nefret etmeye başlarsın yaptıklarından dolayı

bir miligram merhamet görürsün tüm nefretini unutursun o yerine geçtikten sonra
bir süre daha uyuyor numarası yaptım ama açlık başıma vurduğu için kalktım
bir yandan açlık bir yandan susuzluk bir yandan aşksızlık
kalktım yerimden

ona hiç bakmadan suya daldım ıslak ıslak geri geldim
havlu bile yoktu amk kurulanacak

biraz uzandım

sonra büfenin birisine gidip bişey söyledim yemek için
onu hızlıca yeyip geri geldim tekrar yattım yüzüm ona dönüktü
gözlerimi hiç ondan ayırmadım

yarım saat kadar baktım ona ama o bana sadece bir kere baktı o da göz ucuyla

sonra denize girdi

çıktı uzandı
kitap okudu

tekrar girdi denize ve akşam 5 gibi eve doğru yürüdü arkasından elimde poşet ayaklarım çıplak yürüdüm

yine bir çiçek kopardım peşinden koşup
uzattım

çiçeği aldı ama sağol bile demedi

-biraz konuşabilir miyiz dedim

ses etmedi




**evine kadar yürüdüm onun arkasından o eve çıktı
bende kendi evime gittim biraz uzandım bi kaç saat daha uyuduktan sonra
saat on gibi yine evlerinin önüne gittim odasının ışığı yanıyordu bu evde olduğuna işaretti
-konuşmak isterseniz aşşağıda bekliyorum diye mesaj attım

-inmeyeceğim diye cevapladı

11.50 civarında

-+10 oldu. diye bir mesaj daha gönderdi

ondan alınan bu artı notlar gerizekalının birisinin bana aferin demesi kadar anlamsızlaşmaya başladı

inadım inat bekledim

saat 2 civarında odasının ışığı söndü yarım saat daha bekledim
baktım bi sikim çıkmayacak yine

eve gittim saat 9 gibi kalkıp 9.30 da şort havlu hazırlanıp evlerinin önüne yine gittim

evde olup olmadığını bile bilmiyordum

-evde misiniz diye mesaj attım

balkona çıktı bana baktı geri girdi

yine deniz

yine konuşma tekliflerime olumsuz

3 gün böyle devam etti

o nereye ben oraya peşinden gittim bıkmadım usanmadım
geceleri 23.50 civarında mesaj attı hep

puan 10dan 25 e kadar çıktı

onun odasının ışığı kapandıktan sonra bende eve döndüm denizde sevdiği meyvelerden tabak yaptırıp gönderdim hep çiçek verdim



**3 gün sonra sabah ailesi ile beraber arabaya bindiler ve gittiler

üzerlerindeki kıyafetlere bakılacak olursa günü birlik bir eğlenceye gidiyorlardı bu dimçayı aqua park şelale veya başka bir yerde olabilirdi
onları takip etmedim çünkü ailesi de vardı

-iyi eğlenceler yazdım mesajla

-cevap da gelmedi zaten

akşam üstü yarım saatte bir dolandım evlerinin önünden geldiler mi acaba diye

saat 7 gibi geldiler yukarı çıktılar daha da aşşağı inen olmadı 23.50 de yine mesaj geldi

5 puan kaybetmişim artık ne bok yediysem 20 ye düştü

ama pencereden kafa uzatıp orda olup olmadığıma bakmalar çoğaldı

1 saatte bir bakıyordu

gece 1 gibi yattı ben yine eve gittim ertesi gün yine geldim

bekledim

denize gitmedi otele gitti

orda iki saat kadar durup eve döndü eve dönüş yolunda
-biraz konuşabilir miyiz dedim

-işim var sonra konuşuruz dedi

dur sikerim işini de seni de derdim o derece sinirlenmiştim artık ama merak işte amk ne işi var diye ses çıkarmadım
takibe devam ettim

evine çıktı

bir saat kadar kaldı üzerini değiştirdi ve çıktı evden

bir saat diye buraya yazıyorum çok basit geliyor size belki ama

o bir saat beklemek ne kadar zor bekleyeniniz varsa bilirsiniz amk

iskele tarafına yürüdü

bir kız arkadaşı ile öpüşüp sarıldı balıkçılar çay evine gittiler
bende orda bir yerde oturup çay sigara içtim paso




**iki saat kadar oturdular

sonra kalktılar

şehir merkezine doğru yürüdüler

ayrıldılar kızla ebru tek yürümeye devam etti benim onu takip ettiğimin de farkındaydı
önce ev tarafına yürüyordu ama sonra yolunu değiştirip yine iskele tarafına döndü bizim ikimizin yerine doğru yürüdü

arkasından yaklaşıp

-biraz konuşabilir miyiz dedim yine

-hayır dedi

buna çok sinirlendim ama sesimi çıkarmadım

-neden konuşmak istemiyorsun günlerdir peşinde koşuyorum dedim

-buyur konuşalım kimsiniz dedi

-ben kelebek dedim

-ne istiyorsun dedi

-seninle tanışmak istiyorum dedim

-ne iş yapıyorsun dedi

-çalışmıyorum şu an dedim

-okuyor musun dedi

-hayır dedim

-araban var mı dedi

-hayır dedim

-evin var mı dedi

-hayır dedim

-neyine güvenip benimle tanışmak istiyorsun peki dedi

-pardon sizi birine benzetmişim dikkatli bakınca anladım kusura bakmayın dedim yüzümü dönmem ile bir yerlere elim kırılıncaya kadar vurma isteğime engel olamadım elim kırılmadı ama çok ciddi zedelendi



---kelebek diye koştu arkamdan elimi tutmaya çalıştı bişey var mı diye elini çektim dokundurmadım elime
eve gittim

mesaj yazıyor sürekli

elin nasıl oldu

öyle demek istemedim

geleyim mi bişeyin var mı biraz konuşalım
kelebek yanlış anladın

ben 23 50 ye kadar sesimi çıkarmadım

23 50 de mesaj gönderdim

-eksi 100 ebru diye

sinirden ne bok yiyeceğimi bilemedim bunun intikamını almak için yemin ettim o mesajlara devam etti
ben telefonu kapattım

sabah da yaylaya gittim

yaylada telefon çekmez beyler bizim o zamanlar tabi

annenmle oturdum

balığa gittim

tutttuğum balıkları geri saldım ağladım
sızladım yattım kalktım
kimseyle konuşmadım

annem haricinde

6 gün sonra akşam yaylaya gelen köy dolmuşunda bir misafirim vardı







**köy dolmuşunun akşam gelme vaktinde çoğu işi gücü olmayanlar toplanır kim gelmiş ne getirmiş diye
biraz geç gelirse herkes meraklanır acaba bişey mi oldu diye

dolmuş durdu

benim de pek umrumda değildi

ben kendi derdimle meşkuldüm çünkü dünya sikime bir şekilde yatıyordum
kız kuzenler ebruyu daha önce gördükleri çok sevdikleri için
ben onlara ebrudan ayrıldık diyemedim

çünkü beni çok seviyorlardı ve benim üzülmemi istemezlerdi annem de her zaman benim mutluluğumu isterdi
ona da anlatmamıştım geçen olayları

zaten kimseye gidipte şu bana bunu bunu dedi diye anlatmanın kendi zararıma olacağını biliyordum o dönemde

çünkü onlarda ebruya kızıp vay amk demek öyle diye sürekli kalbimdeki acının altına odun atacaklardı
kendimde yansın sadece kendimi yaksın istedim o yüzden kimseye anlatmamıştım arabadan inen kişi ebruymuş
misafir gelmiş

olaya geniş açılarla bakmak gerekirse

çok düşünüp taşınarak gelmiş olması gerekliydi benim onu siktir etme ihtimalimi bildiği için

cumartesi günü akşam gelmiş

normal bir günde gelse en fazla sabaha kadar kalabilir sabah 6 da giden aynı köy dolmuşu ile geri dönmek zorunda kalırdı

ama ertesi gün pazardı ve köy dolmuşları çalışmıyordu

bu demek oluyordu ki en erken pazartesi sabah gidebilirdi geriye

ben gelen kişinin ebru olduğunu kuzenlerimle konuşurken onun sesini duyunca anladım sikimde bile olmayan dünya götüme girdi birden onun sesini duyunca
benzetmişimdir sesini diye siklememeye çalıştım ama ne mümkün bas baya onun sesi amk










**kafamda bi kaç saniye içinde trilyon plan proje sinir heyecan nefret aşk kalp sızısı geçtiği için

galiba tam olarak ne bok yiyeceğimi bilemediğimden dolayı ters taraftan pencereyi açıp atlayarak kaçtım
aslında kaçması gereken kişi oydu

teke tek olsak hiç bir yere gitmezdim durur gelmesini bekler laf üstüne laf sokar siktir ederdim sonrada ama
ortada üzülecek olan annem ve kuzenlerim vardı

onlara bana dediklerini anlatsam benden önce siktir ederlerdi zaten ama bu iş ebruyla benim aramdaydı

akşam 6 civarında gelmişti dolmuş

ben kaçıp köy kahvesine gittiğimde yaşlı köy moruklarıyla okey oynamaya başladım kalkan birisinin yerine
amcalar tam gülme krizi sebebi amk

benim kafam ebruda onların ki turist karılarında

köy yeri genelde herkes birbirine uzaktan da olsa  akraba olur çoğu kişi birbirini tanır

sürekli geldikleri için birbirleri ile makaranın en kralını yaparlar çünkü herkes herkesin zayıf noktasını biliyor

onlar kendi aleminde konuşurlarken ben tüm ihtimalleri gözden geçiriyordum

bunları yaparken bir çayımdan bir yudum alıp onu içmeyi unutup diğerini söylediğim de
oluyordu

küllükte yanan sigaram varken bir tane daha yaktığımda oluyordu taş çekmişken tekrar çekmeler
oyunla da alakam yoktu yani

sordukları sorunun bana olup olmadığını anlamak için bana mı dedin emmi dediğim de oluyordu
arasıra da garip garip sorular geliyordu

sorulan soru genelde

onların bir turist amı ile tanışma hayalini benim gerçekleştirmemi istemeleriydi yaşları başların sikinde değil adamların
makarasındalar tabi işin

karı kız konusu kapandıktan sonra ben ebruya odaklandım
öncelikle ne amaçla gelmiş olabileceği ihtimalleri üzerinde durdum




**diyeceği şey

-vay kelebeğim yanlış anladın

vay ben öyle demek istemedim de tarzında bir sürü özür saçmasından sonra affetmemi
bekleyecekti

eve dönsem mi dönmesem mi arasında kaldım

dönsem annem ve kızların yanında onunla nasıl ne şekilde ve onun nesi olarak konuşacaktım

direk siktir etsem kız nereye gidecekti.

ama yaptıklarının hesabını sormak için yemin etmiştim bir şekilde bunun hesabını sormam lazımdı
gidip tekme tokat dövsem tarzım değil

suratına tükürsem tükürük bezlerimi yorduğuma bile değmeyecek

bi kaç laf sokup yerin dibine dibine gömsem kendimi sinirlendirdiğime değmeyecek tüm bunları düşünürken hala bir karara varamadım
sonra amcanın birisi oyun oynarken yanlış oynadığım(fazla taşla bittiğim için)

-kendine gel koçum dedi çözüm buydu işte
hem oyun için hem ebruya karşı kendim olmam yeterliydi gece 12 ye kadar oynadık
en son kahveci siktir etti gidin karılarınızla oynayın biraz diye

koskoca köyde misafir olan benmişim gibi nereye gideceğimi bile bilmiyordum bizim evin yakınına geldim
bir sigara yaktım oturduğum yerde o bitince bir tane daha yaktım
eve çıktım

annem çoktan yatmış

ebru kızlarla evin çardağında konuşuyor kız kuzenler hemen tepkiyi verdiler
sen nerdesin

misafirin gelmiş neden gelmiyorsun

hiç kahveye gitmezdin neden gittin bu gece




**gibi tepkilerini gösterdiler

soluk bir suratım vardı

muhtemelen kuzenlerim ebruyu görünce aaa ebru mu gelmiş diye koşup sarılmamı bekliyorlardı

bunu yapmayacak ben

ve yapmayacağımı bilen ise ebruydu

-hoşgeldin dedi ebru

-hoşbulduk dedim ona bakmadan

-ben lavaboya gideyim diye izin aldım kızlardan

wc ye gittim

20 dk da çakmağı bir kez kullanarak 5 tane sigara içtim hani yatarlar mı diye bekledim
yatan yok odaya geçtim yattım yatağıma
çardaktan konuşma sesleri geliyor ama tam olarak duyamıyorum ne konuştuklarını ben yattıktan on dakika sonra
kuzenimin birisi geldi odama

-aa yatmış diye tepki gösterdi

bi kaç defa kelebek diye seslendi ben ses çıkarmayınca gitti
ben uyuyamadıkça onlar konuştu

ses kesilince bende uyumuşum sabah kalktığımda

yüzümü yıkamaya gitmeye korktuğum için biraz daha yatakta kaldım

amk ne sikim işse sik gibi saklanbaç oynuyordum.

annemin hadi kelebek efe kalk artık demesi ile mecburen kalktım günlerdir bana gösterilmeyen özen ebruya gösterilmişti kahvaltıda

çıkıp gitmek geçti aklımdan kahvaltı yapmadan ama annemin kafası karışır diye oturdum

günaydın diyenlere günaydınla cevap verdim ebru dahil kahvaltı bitti
kızlar bulaşığa geçti ebru hariç annemde bahçeye indi çardakta kaldık ebru ile
ben kahvaltı sonrası sigaram ile çayı içmeye devam ediyordum ayağa kalktı yanıma geldi oturdu
elime şöyle bir göz gezdirdi.kabuk bağlamış yarayı ima ederek




**-acıyor mu dedi

sağ elimi kalbime götürdüm

-evet dedim ona bakmadan

-öyle demek istemedim ki.valla yanlış anladın.üzgünüm derken ağlamaklıya döndü sesi

ben gayet sakin bir şekilde

-yarın git dedim

-beni affedinceye kadar gitmem dedi

-affedilecek bir şey yok sen haklısın.dedim

-sana dürüst olacam ebru dedim.sakin olmaya çalışıyorum ama elim titriyor.sinirli değilim
sadece heyecandan

baktı merakla dinledi beni.gözlerinin dolu olduğunu görmüyordum ama hissediyordum

-dur burda konuşmayalım başka bir yere gidelim dedi mantıklıydı.ağzına daha rahat sıçabilirdim
çünkü ebruyu ağlarken görse annem benim ağzıma sıçardı ayağa kalktım yürüdüm o da peşimden geldi
15 dakika kadar yürüdükten sonra bir yere oturdum o da yanıma oturdu

bir süre sessizlikten sonra

-kelebek dedi

-dur senin diyeceklerin belli ben konuşayım dedim

-benimde söyleceklerim var ama dedi

-ben konuşayım o zaman diyecek birşeyin kalmayacak dedim

-benim sana herzaman söyleyecek bir cümlem var(seni seviyorum) zaten kelebek dedi

-o cümle artık benim için anlamsız neyse boşver dedim.

-sonra beni de dinlemeyeceksen hiç konuşmayalım seni görmeye devam ederim en azından
sessiz sessiz dedi

cebimde iki şimdinin parası ile 17 lira filan vardı beyler

elimi cebime attım hepsini çıkardım dizlerinin yanına koydum

-çok param olsa uzun uzun anlatırdım sana ama bu kadar var.onun için kısaca anlatmam
gerekecek iyi dinle dedim

ağlamaya başladı yüzünü öbür tarafa dönerek ben konuşmaya devam ettim.






**-gelmişsin hoşgeldin.ama git ebru

ben kimselere söyleyemedim ayrıldığımızı.dedim.arıldığımızı lafını söylerken yüreğime bişeyler battı.

sen git ben uygun bir dille anlatırım başka bir sebebten ayrıldığımızı.

buraya geldiğinde seni siktir etmememin sebebi annemle beraber oturup ağlamak istemememden dolayıydı.

beni üzdün.kalbimi kırdın.

ama ben sevdiklerimi senin kadar kolay üzemem

çok büyük yemin ettim senden o söylediklerinin intikamını almak için buraya gelerek intikam almamı da kolaylaştırdın.

senin gibi birisi olsaydım.

biraz yalvartıp özür dilettikten sonra

yıllardır senin yaptığın gibi seviyor gibi gözükür

ve sen bana iyice aşık olduktan sonra beni deli gibi sevdiğini gördüğüm anda senin bana yaptığını bende sana yaparak intikamımı alırdım.
beni göt gibi ortada bıraktığın gibi bende seni bırakırdım. kim bilir belki bilerek başka bir kızla yakalanır
belkide senden yüz puan alınca nikah masasında
evlenmek istiyor musun diye sorduğunda

hayır kocaman sıfır diye tüm sülalene ve tanıdıklarına rezil ederdim. ama ben o geçen 5 yılın kusura bakma küfür etcem
amına koyim ki çok sevmişim seni deli gibi sevmişim
yıllarca köpeğin olmuşum gönlünün kapısında bilmediğim duyguları sen yaşattın
kalbimin kan pompalayan bir organdan ibaret olmadığını ispatladın

gidecek tek yerim düşünecek tek şeyim oldun çok mutlu ettin beni
ben sevgiye  muhtaçken sen çıktın karşıma

hiç balonu olmamış bir çocuk gibiydim seninle tanıştığımda elime bir balon tutuşturdun
yıllarca heyecanla taşıdım o balonu

aşkın çocuğuydum

nerden bilebilirdim ki balonların bir gün hemde birden bire patlayacağını ama yine de sağol
sen olmasan belki de hiç balonum olmayacaktı

5 yıl boyunca balon mutluluğu yaşattığın için kıyamadım sana
git bi daha da gelme

varsın bu aşk benim evim arabam olmadığı için bitmiş olsun biraz üzülürüm
sonra geçer mi bilmem ama

sahip olduklarıma razı birisi ile de evlenerim

bu arada çok konuştum verdiğim para yeterli gelmeyebilir bu kadar konuşmaya ama borcum olsun çalışır öderim

yarın sabah git ebru.dedim ayağa kalktım
arkamdan

beni dinlemeyecek misin dur
gibi söylemlerine hiç aldırmadan yürüdüm gittim.










**duygular yalan mı lan yoksa

hani nefret ediyordum amk ondan

hani ağzına iyice sıçıp siktir git lan diyecektim

ne oldu amk bana

sadece git diyebildim özetle

nasıl bir insana nefretle git derken

kalbim kal nolursun diye yalvarıyordu ki

aşka nefret nefrete aşk karışınca mı bombok oluyor insanın kalbinin tadı

dur lan kelebek gitmesin amk dedim kendime ayaklarımı frenlemeye çalışarak ama inadım siklemedi bile kalbimi
yürüdüm

arkama bakmadan bir gölge hissetmek istedim gelsin arkamdan diye ama gelmedi durdum geri baktım
yüz üstü otururken

belini büküp ellerini yüzü ile yer arasına koymuş sırtındaki nefes alışlarından ağladığı belli oluyordu
beni tutan şeyin ne olduğunu bilmiyordum ona koşup ağlama dayanamam demek için onu orda öyle bırakıp gidemezdim ama yanına gidip ağlama da diyemezdim
hem onsuz eve dönmek

bana ebru ile ilgili yöneltilecek bir sürü soru anlamına geliyordu

oturdum bekledim onun ağlamasının geçmesini uzunca bir süre öyle uzandı kaldı
bir süre sonra ağlamıyormuş gibi gözüküyordu ama ağlamanın etkisi aldığı derin nefeslerden belli oluyordu
2 saat kadar oturdu

yüzünü arkasına bile dönmeden arasıra göz yaşlarını silerek
arasıra uzanıp arasıra oturmaya devam ederek sonra kalktı

o kalkınca bende kalktım biraz daha ilerledim ve onu beklemeye başladım bana 5 mt mesafeye yaklaşıncaya kadar bekleim sonra yürümeye devam ettim
-dinlemeyecek misin dedi

-hayır dedim

-peki sen bilirsin dedi

onu evin önünde kuzenler karşıladı onlarla bıraktım onu
gülümsemeye çalışıyordu ama artık bi bokluk olduğunu kuzenler de anlamıştı ben yukarı çıktım girdim yatağa
hep peki sen bilirsin demesini düşündüm

fazla mı inat etmiştim acaba diye pişmanlık bile duydum

akşam üzeri kalktım yataktan yemeğin hazırlanma vaktine doğru da kaçtım evden kahveye şansımdan masalar doluydu oyun oynayamadım
kelebekliği bırakıp sinek oldum masaya amk vakit bir türlü geçmedi
eve gitmeme sebebim ne bok yiyeceğimi bilmediğimden idi

gitsem kiminle ne konuşacaktım ki tek konuşmak istediğim kişi ile yabancılığın
arifesindeydik

gece saat 1 gibi eve gittim herkes yatmış ışıklar sönük oysa ben öyle istememiştim
en azından ebru uyanıktırda bir kere görürüm diye düşünmüştüm

eve gelince farkettim ki

hassiktir lan pezevenk bu saate kadar kahvelerde gez ondan sonra kız seni beklesin diye de
dua et

amcıklık bende olduğu için sesimi çıkarmadım

bunları düşünürken kimseyi uyandırmayayım diye de sessiz sessiz hareket ediyordum ki

-kelebek diyen ebru sesinden dolayı az kalsın donuma işiyordum.
aklım çıktı amk öyle böyle korkmadım

erkeklik bokuna korkmamış numarası bile yapamadım şoktan dolayı derin bir nefes aldıktan sonra
-evet yatmadın mı sen dedim

-görmeden yatmak istemedim.şimdi yatabilirim.iyi geceler dedi

sana da iyi geceler desemiydim ki. demedim
önümü göremiyormuş numarası yapıp ışıkları yaksamda bir kez daha yüzünü görsemiydim
ki.

açamadım

mal gibi gittim yatağıma yattım

uyu uyuyabilirsen

saat altıda köy dolmuşu köyden gidiyor

yok abi nefret bana göre değil amk basbaya gitmesin istiyordum

bana dediklerinin hepsini unutmuşcasına seviyordum onu

sanki annemden dayak yemiştim ama yine de anneme  sarılmak istiyordum uyumama çabalarım beni daha çok yordu
sabah kalktığımda ilk işim saate bakmak oldu ama saat çoktan 8 olmuş sabah kalkar kalkmaz ağlanırmış kendimde gördüm
başka da bi bok yapmadım zaten yatakta kaldım

evde sesin kesildiği bir anda oltaları alıp çay kenarına indim balık avlamak için sallıyordum ama boşuna amk balık yakalanıyordu çekmiyordum bile
aslında öylesine inmiştim boş boş oturmak için

balığı da bırakıp çayır bir yerde uzandım ana karnındaki çocuklar gibi dizlerimi iyice kendime çekerek

yayla bensizdi ben onsuz
nasıl ağlayacağımı bile bilemedim uzanırken sesler duydum
kafamı hafif kaldırıp baktığımda gelen iki kuzenimdi ama onları boşverip yanlarında yürüyen ebruya takıldı gözlerim

gitmemişti lan

kuzenler akşama balık yiyemeyiz böyle yatarsan diye dalga geçip beni teğet geçtiler balık avlamaya onlar indi
ama ebru yanıma oturdu

-otobüsü kaçırmışım dedi

-yarın ben kaldırırım seni dedim

-yarında kaçırırım dedi

inatla ertesi gün demeye gerek yoktu anlaşılan sonsuza kadar kalacak gibiydi

-niye gitmedin ebru dedim

-annene sordum kalabilir miyim diye kal yavrum dedi.dedi

-tamam yarın ben giderim dedim

-bende gelirim o zaman dedi

-niye geliyorsun dedim.

-sen niye benim gittiğim yere sürekli geldin dedi

-hata yapmışım dedim

-biraz hata da ben yapayım o zaman dedi

-sen hata limitini aştın ama dedim sessiz kaldı

bende konuşmadım

kızlar bu arada yakaladıkları balığı bize gösteriyordu

onların gülümseyen bakışına karşılık bile veremedik ikimizde

-hani hergün denize gidiyordum ya hep sen gelirsin de görürüm seni diye gittim.dedi sesimi çıkarmadım ama yüreğime bişeyler battı
-evin altında beklediğinde çok yorulma diye ışıkları kapatıp uyuyor numarası yaptım.gidip dinlenmeni istiyordum ama her gidişinde de sana kızıyordum

bana çiçek vermeye çalıştığında sana dönüp öyle sarılmak istedim ki bir yerlerini kırarım
diye korktum

biraz konuşabilir miyiz dediğinde sus sadece seni seviyorum de yeter aşkım diyecek oldum
hep ama diyemedim

beni ne kadar sevdiğini hiç sorgulamadım beni sevdiğini biliyordum ki zaten deli dedi tüm bunları söylerken cümleleri tek tek kurdu.
her cümlesinde neden amk neden böyle yaptın bu oyun ne sikime madem demek istedim ama kendini nasıl olsa söyler diye kesmedim sözünü







**işin açığını söylemek gerekirse

gerisini siktir et amk

sarılalım barışalım yine sevgili olalım demek istiyordum

tek ihtiyacım olan ebrudan mantıklı bir cevap alabilmekti neden onları söylediği için konuşmaya devam etti
ağlamanın hem arefesinde hem ertesinde bir surat şekli vardı bana bakmıyordu ki bende ona bakmıyordum zaten
-sana babamın cebindeki para hep sorun oldu kelebek bilmiyorum kaç kişi senin hakkında kelebeğe bak

bir tane zengin kızı buldu köşeyi döndü diye düşünüyordur sen öyle olmasan bile sürekli düşünecekler zaten
sen de sürekli gurur yapacaksın

inatla parasını değil onu sevdim diyeceksin ama inandıracağın kişi sayısı seni hiç bir zaman
tatmin etmeyecek

sana yüzlerce hediye almak istedim bugüne kadar

belkide binlerce

benim gönlümde babamın tüm parasını harcayarak alacağım hiç bir hediye seni mutlu edemez. hepsinden değerlisin benim için
bana içten içe kızarsın

kıza bak benim bunun gibi pahalı hediyeler alamayacağımı bildiği halde bana neler alıyor diye gücenirsin diye almadım

sırf bu yüzden senin gözünde orospu birisi olarak anılma riskini alarak seninle beraber oldum
ilk defa.

en değerli kişiye sakladığım hediyemi sadece sana verdim telefonu teşekkür için aldım
zamanla alışman içinde bilerek askerlik öncesini seçtim çünkü direk versem onu da
almayacağını biliyordum

hep böyle gitsin istemiyorum kelebek




**bunlar hep içimde kalsın istemiyorum sürekli bunları düşünmek istemiyorum
ne yaparsam yapayım maddiyatımdan dolayı yapıyormuş gibi hissetmek istemiyorum ben 5 senedir bilmiyor muydum sorduğum sorunun cevabını
benim bildiklerimi senin de bilmeni istediğim için sordum ben zaten kabullendim öyle sevdim seni
evlendiğimizde başkaları sana sorarsa ne tepki vereceksin

sağa sola yumruk atıp terk mi edeceksin beni babamın parası yüzünden seni tanıdım sandım ondan sordum
5 senede alışmıştır artık diye sordum benim bildiğim kelebek
yıllardır peşimden koşan kelebek sabahlara kadar kapımda bekleyip
annesini babasını askerdeyken bana değişmiş kelebek

öyle bir anda hem de para için bırakıp gitmez diye düşündüm

benim kelebeğim ellerini havaya kaldırır bırakalım artık şu oyunu hadi öp beni der sandım demedin
gittin

geri de gelmedin

ben dediklerimden pişman olduğum için yanına gelmedim seni sevdiğim için geldim
ailemle kavga ederek geldim

onlar mezuniyete gitmemi düşünürken ben seni düşündüğüm için senin yanına geldim kimin kimi ne kadar sevdiği tartışmasında değilim
sana göre sen beni bana göre ben seni çok seviyorum senin beni hala sevdiğini bilmesem yanına gelmezdim



dün git derken içten söylediğine inansam giderdim bir daha da gelmezdim zaten alanyaya geldik
plaja gittik

ne güzel oturduk

sonra öpüştük

hadi eve gidelim dedin

eve gittik yattık beraber olduk bu kadar basitleşti herşey
elmi tutarken dizlerin titremedi hiç beni arayıp şarkılar dinletmez oldun bir sürü heyecanı sandığa kaldırdık
ben istedim ki farkına var bazı şeylerin

hata tek sende değil bende yanlışlar yapıyorum bende basitliğe uydum
her buluşma teklifine evet demesem buluşmalarımızın değerleneceğini

her yatma teklifine olur demesem sevişmelerimizin heyecanının artacağını ama düşün
unuttuğundan veya umursamadığından bana çiçek almayı unutsan
bende sana nerde benim çiçeğim desem içinden geldiği için değil mecburi hissettiğin için
getirecektin

o yüzden başlamak istedim en baştan

5 senedir 100 puanı çoktan aştın zaten

bugünden sonra seni bırakıp başka birisiyle evlenemem ki

puanların sebebi gün sonunda neyi doğru yapıp neyi yanlış yaptığını muhakeme edebilmen içindi

bunları sana söylerken hep kendimi düşünüyormuş gibi görünebilirim




hep benim mutluluğum üzerine oynamak istediğim bir oyunmuş gibi gelebilir sana haklısın bu yüzden senden özür diliyorum

ama o gün sorduğum sorular için pişman değilim kusura bakma ama artık sadece sevgili olmak istedim iki sevgili diye ansınlar bizi
bir zengin bir fakirle tamlamasınlar bizi dün git dedin gitmedim
şimdi git dersen yine gitmem

çünkü bu kadar konuşmamı dinlediğine göre hala beni seviyorsun. bende seni seviyorum kelebeğim dedi.
bir kaç damla sildi gözünden derin nefes aldı içinde biraz tuttu ben ne desem diye düşünüyordum içimden vay amk diyordum tabi bişeyler diyecek gibi oldum
ama o tüm nefesini verdi

rahatlama nefesi gibiydi bu

belkide siktir git demediğime sevinmişlik nefesiydi ayağa kalktı
kızların yanına indi

bir süre ne yaptınız yakaladınız mı balık şeklinde sorular sordu

konuştu onlarla

kızların yakaladığı balıklara baktı kovanın içinde ölmüş olanlara
ayy yazıık diye üzüldü

sonra kızlara hadi gidelim diye baskı yaptı yanımdan geçerken



-görüşürüz dedi

ben sesimi yine çıkaramadım

bende onun yattığı gibi yattım kaldım ama ağlamadan
tek sıkıntım ne yapacağımı bilememekti

ama en çok yapmak istediğim şey ona sarılmaktı kuzenler balıkları yakalayıp dışarı bıraktı
ebru beni yakalayıp orda bıraktı

balıklardan farkım nefes almak için çırpınışlarımı içimde yaşıyor olmamdı balıklardan daha şanslıydım
çünkü bir kaç fiziksel çırpınışla ebrumun kol koyların dalabilirdim dediklerini gözden geçirdim
evet amk fazla gurur yaptık küçük emrah değil küçük kelebek olduk dönem dönem yine dediği gibi kızı salladığım zamanlarda oldu
tamam sevgimi sürekli gösterdim onun için sürekli bişeyler yaptım onu mutlu etmek için türlü taklalar attım ama
o ufak ayrınları gözden kaçırmamamı istemiş

bi de işi sürekli aynı yatakta yatmaya çevirmişim

sevgilisi olup yıllarca beraber yatamayanlar var evleninceye kadar onları düşün elimi tutarken dizlerin orgazm olsun demek istemiş
ne bilim amk bir sürü bok yemişisiz işte ki bunları istemiş

hata benim herşeyi doğru yapıyor olduğuna inanmamdan kaynaklanıyor geniş bakınca haklı olduğu konular var

diye düşündüm




kendimi biraz alıştırsam da hala sinirliydim bana o para muhabbetini yaptığı için kalktım biraz daha balık tutmak için
sonra balıklar onları siklemeyip ebruyu düşündüğümü anladılar herhalde ki kancaya taktığım yeme tenezzül etmez oldular

bende toplanıp eve doğru gittim

kızlar yine toplanmış diğer köy kızları ile beraber

o kadar karının arasına kara murat girse yalan olur mantığı ile yanaşmadım yanlarına bir kez ebruya baktım
o bu bakışımı kaçırdı döndüm gidiyordum
kuzen kelebek yemek yemeyecek misin diye sorunca

tüm gözler bana çevrildi

utanıp başımla hayır diyebildim sadece ebru bana bakıyordu bu kez gülümsesem gülümseyecek
suratımı assam suratı asılacak halde bana baktı

olay mahalini hemen terk edip

köy meydanındaki piçlerle 9 aylık oynamaya başladım

onlar avaralıktan 9 aylığı 90 aylık yapmışlar ama olsun sıkılmadan oynadık derken akşam
oldu

eve gitme vakti geldi




beni kapıda ebru karşıladı

bi kaç tane olan merdiven basamağına oturmuş

beni bekliyordu

dondum kaldım onu görünce

baktım ok uzun sürecek o bekleyiş içeri geçmek için yürümeye başladım
onun oturduğu yerden kalan boşluktan geçerken elimi tuttu bir ayağım alt basamakta
diğeri üst basamakta

bir elim ebrunun ellerinde titrek diğer elim kendine yer aramakta aklım kalbim ruhum özüm gözüm elimi tutanda da
ben nerdeydim

aşkın en ortasında




**top önüme düşmüş.ama rakip oyuncu yerde yatıyor

gitsem kesin gol

ama centilmenlik yapıp topu taca mı vursam

yoksa gole mi gitsem diye tam karar veremediğim için duraksadım kaldım

ebru bu duraksamadan faydalanıp

biraz oturur musun deyince

yoğun baskı sonucu topu taç a attım yanına oturdum
ondan gelecek tepkileri bekliyorum

sanki bir elimde şemsiye bir elimde mayom var havaya göre hareket edecem tek korkum şemsiyeyle denize girip mayoyla yağmura yakalanmak

oturduk öyle

bir süre ne o bana bakabildi ne ben ona

nefes alma şekli bile bişey söylemek anlamına gelebileceği bir durumdaydık

-sıfır puanda mıyım hala dedi aklı fikri oyunda amk hala
-5 puan falan dedim

-elini tekrar tutabilmem için geçerli puan kaç dedi

elime kozları verdi meydan geniş amk
o kadar da intikam yemini ettik

en azından biraz süründüreyim mantığı ile

-tanımadığın insanlarla böyle mi konuşursun sen. önce kendini tanıt dedim

-ben ebru dedi

-ismin çok sevdiğim birisinin ki ile aynı artı bir puan devam et dedim

-evim yok arabam. arabam yok. işim yok dedi

burda beni acayip sikti beyler. aslında bana ders veren bir cümleydi onunda kendisine ait bir evi arabası yoktu
ve o da henüz çalışmıyordu. herşey babasınındı amk




---neyine güvenipte benimle tanışmak istiyorsun o zaman dedim

-çalışırım arabamda olur evimde. dedi ve ikinci mesaj geldi

-tamam diyebildim

-bu kendime güvenden bi kaç puan alamaz mıyım dedi

-5 puan daha vereyim dedim

-on puan elini tutmaya yetiyor mu dedi

-tanıştığımıza göre tokalaşabiliriz dedim elimi uzattım gülüşümden piçlik peşinde olduğumu anladı o da güldü ama sesini çıkarmadı

-güzel miyim dedi

-eh işte dedim

-o eh işte kaç puan daha verir bana dedi

burdan sonra resmen laf oynaşmasına başladık. öpüşmenin ön sevişmesinde gibiyiz

-1 puan dedim

-o kadar çirkinsem yıllarca çok sevdiğim birisi bana hep yalan söylemiş çok güzelsin diye
dedi

-baskı kurmak yok ama dedim

-yaylaya geldim senin için dedi

-iki puan da bu etti 13 dedim

-çok insafsızsın ama biraz torpil yap şu puanlarda dedi

-isyan ve işime karışmak eksi 5 puan dedim.

-gıcık dedi başını diğer tarafa döndürdü.

-artislik yapmak. küfür.trip eksi 7 puan bir puanın kaldı dedim

-başlarım puanına ama haa dedi. sarıldı bana

-vay hanfendiye bak. beni günlerce süründürürken biz hiç bişey demedik.on dakikada yüzlere çıksın istiyor puanı dedim

-off tamam beni de süründür de mutlu ol o zaman dedi bir sigara çıkardım yakmaya çalışırken çakmağa üfledi
-yapmasana dedim

-içme sigara dedi

-neden dedim.

-öpüşürken kötü kokuyor dedi gülme krizine girdim

---nerden biliyon öpüşeceğimizi dedim ellerini kaldırdı havaya
pis pis sırıtarak ona baktım sigarayı yaktım bir nefes çektim
-iyi geceler kelebek bey dedi

yanımdan kalktı

-gıcık diyerek

ellerinden tuttum

biraz kuvvet kullanarak yanıma yine oturttum

elini bırakmadım yanımda otururken başını omzuma koydu
-omzum ağrıyor ebru dedim

-pardon gıcık bey dedi başını kaldırdı. ellerimle başını tekrar omzuma koydum

-öbür taraf ağrıyor başını kaldırmana gerek yok dedim dizlerime eliyle vurdu yavaştan
-sakat bırakacaksın bir gün beni dedim

-o kadar vurmayla sakat mı olunurmuş dedi

-dizimden bahsetmiyorum ebru felç oluyorum sen yokken yanımda dedim

-ne felci dedi. şaşkınlığından ve heyecanından dolayı

-tüm vücudumda.ne gülebiliyorum.ne yürüyebiliyorum.ne duyabiliyorum.ne
konuşabiliyorum. tüm fonksiyonlarımı kaybediyorum vücudum daki dedim

-çeneyle ayaklar hiç fonksiyonunu kaybetmişe benzemiyordu ama basbaya eksi yüzü verip
gidiyorsun beyefendi dedi

-senin de heyecan fonksiyonun kaybolmuş hanfendi. dedim

-heyecanlandırsaydın sende o zaman dedi

-bak yine ben suçlu oldum dedim

-seviyorsan olacaksın dedi

-bak kaşınma ama dedim

-nasıl kaşıyacaksın dedi. gülerek

-kendime has taktiklerim var dedim

-ben biliyorum o taktiklerini yemem artık dedi yine gayri ciddileşti muhabbet



** -hadi bakalım dedim. ellerimi kaldırdım tekrar

-intikam dedi

az önce o kaldırınca ben öpmediğim için

-ödeştik mi dedim elimi indirdim.

-evet dedi

tekrar kaldırdım elimi

hani siklemez gibi kafayı yana çevirirler ya aynısını yaptı

-hani ödeşmiştik dedim

-geriden gelip öne geçemez miyim dedi

yani 1 sıfırdan iki bir öne geçti hanfendi aklı sıra

işin sırrını çözmek ve gerçekten öpmek istemiyor mu diye anlamak için yine bir sigara çıkardım

yavaşca ağzıma koydum

çok ağır hareketlerle çakmağı çaktım üfler mi diye bekledim
üflemedi amk

yaktım sigarayı içerken hiç konuşmadık

-yatalım mı dedi

-beraber yatmam dedim

-ya ben beraber mi yatalım dedim dedi

-iyi beraber yatmayalım o zaman dedim

-yatmayalım da demedim kelebek dedi güldüm.
-çok gıcıksın. utandırıyorsun beni dedi sarıldı gözlerime bakmamak için
-ter kokuyorum sarılma dedim

-bahane bulup durma ikidebir sarılacam işte dedi

-hayır sarılma dedim

-inat ediyorum dedi

-yeterli puanın yok sarılabilmek için dedim




** -söyle ne yapmam lazım sarılabilmek için dedi biraz düşündüm
-nazıma katlanacaksın bir süre dedim

-tamam kabul ama şimdi biraz mola istiyorum az doyayım sarılmaya sonra nazına devam
edersin dedi

-bu gece komple mola mı versek acaba dedim. yine pis pis gülerek

-amacını biliyorum kelebek efendi dedi. yine tokat yedim amk

ayağa kalktım

ellerinden tutup ayağa kaldırdım

-gel benimle dedim

sokak lambasının biraz loşlaştığı bir yere kadar yürüdük durdum onu kendime çevirdim
kırmızı kart görmüş oyuncu ile hakem arasındaki anlamsız bakışma gibi bir süre birbirimize baktık

ellerimi uzattım ikisini birden

iki elini de ellerimin üzerine koydu

bi kaç santim havaya kaldırdım derin derin gözlerine bakarak

-biraz daha kaldırmak için kaslarımı yorma dedim

elleriyle altta kalan elimi kavradı ve biraz daha havaya kaldırdı kaldırdıkça yaklaştık birbirimize
ikimizde öpüşmeye teslimdik çünkü 180 derecedeydi ellerimizle vücudumuz ilk hamleyi o yaptı
öpmek için dudaklarını büzdü ve bana yaklaştı

-çok aceleci davranıyoruz.ben hazır değilim henüz ama dedim. liseli kızlar gibi naz yaparak elin yukardan inip karnıma yumruk olarak gelişini göremedim bile
-biraz daha aşşağı vursan bebeğimizin olma ihtimalini ortadan kaldıracaktın dedim

-seni büyütemedim ki daha dedi ellerimi kaldırdım



---kaç gol gerideydim ben dedim

işaret parmağını kendi dudaklarına götürüp sus işareti yaptı benim dudaklarıma yaklaştı
aradaki parmağı çekince aşk annem ebru dudaklarımda günlerdir biriken acı kalıntılarını sildi yerine en sevdiğim tadı dudaklarıma sürdü
ibnelikten geri kalmayan ben biraz geri çekilip
-sarımsak mı yedin sen dedim

ama kendinden emin olan sarımsaksız ebru bu defa ensemden kavrayarak iyice kendine çekti

yine o tat

on ile 15 dakika arasında süren öpüşme sonrası sarıldık
-sana sarılıp yatabilir miyim bu gece dedi

hiç konuşmadan başı omzumda yavaşça eve yürüdük el ele sonra ikimiz için de ayrı ayrı hazırlanmış yataktan
ebrununkini seçtim olası bir baskın ve yakalanma durumunda sapık olan ben olayım diye

yatakta yerimizi aldıktan sonra bana sarıldı ve göğsüme göhsüme hangisi doğruysa onu okuyun amk başını koydu

-sadece sarılacak mıyız dedim

-yetmez mi dedi

-yeter dedim

-gerçekten mi dedi

-one night stand a karşıyım ben dedim

-pis pis konuşma git yatağına dedi uyuyor numarsı yaptım sessizce sonra yine başını koydu
ellerimi sık sık sıkıp yüzümü okşadı



**arasıra yanağımdan ve boynumdan öptü bazen ellerimi dudaklarına götürüp öptü nefes alışverişi uyku ritmini yakalayınca
bir süre daha yanında kalıp sessizce yanından kalktım alnını öperek üstünü dikkatlice örtüp yatağıma geçtim
sabah uykusuzluk halinden anlamayan uykunun iyice tadına varmış kuzenlerin kalk artık demesi ile uyandırılıp

kahvaltıyı yaptık

kızlar ebruyu esir aldılar bir süre konuştular annem komşuya gitti bende fırsattan faydalanıp uyudum tekrar
uyandığımda neler olmuş neler amk

(burda bırakırdım da edeceğiniz ağır küfürlerden tırstığım için devam ediyorum)

evin önünde bir araba araba çok tanıdık ebrunun babasının
aşşağıda konuşma halinde olanlar ebru annesi ve babası
karşılaşmayı tribünden izleyenler annem ve kuzenler beleş tribünde ise ben
konuşma tarzlarına uzaktan bakınca nasılsınız hoşgeldiniz gibi değil basbaya tartışıyorlar gibi
olay mahaline gitmekle gitmemek arasında kaldım

baktım ipler kopacak kabağın benim başıma patlama riskini de alarak gittim yanlarına

-hoş geldiniz dedim elimi uzatarak annesine konuşmalarının tam ortasına dalarak
-hoşbulduk dediler

pascal nouma misali oyuna girer girmez kırmızıyı gördüm beyler

-bize biraz müsade eder misin dedi ebru kenara çekildim annemlerin yanına çıktım
-size ne lere kadar uzandı muhabbet kendi aralarında ki sessizce birbirlerine bağırıyor gibiydiler
biz onları öylece izlerken

hepsi arabaya bindi araba hareket etti
**top önüme düşmüş.ama rakip oyuncu yerde yatıyor

gitsem kesin gol

ama centilmenlik yapıp topu taca mı vursam

yoksa gole mi gitsem diye tam karar veremediğim için duraksadım kaldım ebru bu duraksamadan faydalanıp
biraz oturur musun deyince

yoğun baskı sonucu topu taç a attım yanına oturdum
ondan gelecek tepkileri bekliyorum

sanki bir elimde şemsiye bir elimde mayom var havaya göre hareket edecem tek korkum şemsiyeyle denize girip mayoyla yağmura yakalanmak
oturduk öyle

bir süre ne o bana bakabildi ne ben ona

nefes alma şekli bile bişey söylemek anlamına gelebileceği bir durumdaydık

-sıfır puanda mıyım hala dedi aklı fikri oyunda amk hala
-5 puan falan dedim

-elini tekrar tutabilmem için geçerli puan kaç dedi elime kozları verdi
meydan geniş amk

o kadar da intikam yemini ettik

en azından biraz süründüreyim mantığı ile

-tanımadığın insanlarla böyle mi konuşursun sen. önce kendini tanıt dedim

-ben ebru dedi

-ismin çok sevdiğim birisinin ki ile aynı artı bir puan devam et dedim

-evim yok arabam. arabam yok. işim yok dedi

burda beni acayip sikti beyler. aslında bana ders veren bir cümleydi

onunda kendisine ait bir evi arabası yoktu

ve o da henüz çalışmıyordu. herşey babasınındı amk




---neyine güvenipte benimle tanışmak istiyorsun o zaman dedim

-çalışırım arabamda olur evimde. dedi ve ikinci mesaj geldi

-tamam diyebildim

-bu kendime güvenden bi kaç puan alamaz mıyım dedi

-5 puan daha vereyim dedim

-on puan elini tutmaya yetiyor mu dedi

-tanıştığımıza göre tokalaşabiliriz dedim elimi uzattım gülüşümden piçlik peşinde olduğumu anladı o da güldü ama sesini çıkarmadı

-güzel miyim dedi

-eh işte dedim

-o eh işte kaç puan daha verir bana dedi

burdan sonra resmen laf oynaşmasına başladık. öpüşmenin ön sevişmesinde gibiyiz

-1 puan dedim

-o kadar çirkinsem yıllarca çok sevdiğim birisi bana hep yalan söylemiş çok güzelsin diye
dedi

-baskı kurmak yok ama dedim

-yaylaya geldim senin için dedi

-iki puan da bu etti 13 dedim

-çok insafsızsın ama biraz torpil yap şu puanlarda dedi

-isyan ve işime karışmak eksi 5 puan dedim.

-gıcık dedi başını diğer tarafa döndürdü.

-artislik yapmak. küfür.trip eksi 7 puan bir puanın kaldı dedim

-başlarım puanına ama haa dedi. sarıldı bana

-vay hanfendiye bak. beni günlerce süründürürken biz hiç bişey demedik.on dakikada yüzlere çıksın istiyor puanı dedim

-off tamam beni de süründür de mutlu ol o zaman dedi bir sigara çıkardım yakmaya çalışırken çakmağa üfledi
-yapmasana dedim

-içme sigara dedi

-neden dedim.

-öpüşürken kötü kokuyor dedi gülme krizine girdim



---nerden biliyon öpüşeceğimizi dedim ellerini kaldırdı havaya
pis pis sırıtarak ona baktım sigarayı yaktım bir nefes çektim
-iyi geceler kelebek bey dedi

yanımdan kalktı

-gıcık diyerek

ellerinden tuttum

biraz kuvvet kullanarak yanıma yine oturttum elini bırakmadım yanımda otururken
başını omzuma koydu

-omzum ağrıyor ebru dedim

-pardon gıcık bey dedi başını kaldırdı. ellerimle başını tekrar omzuma koydum

-öbür taraf ağrıyor başını kaldırmana gerek yok dedim dizlerime eliyle vurdu yavaştan
-sakat bırakacaksın bir gün beni dedim

-o kadar vurmayla sakat mı olunurmuş dedi

-dizimden bahsetmiyorum ebru felç oluyorum sen yokken yanımda dedim

-ne felci dedi. şaşkınlığından ve heyecanından dolayı

-tüm vücudumda.ne gülebiliyorum.ne yürüyebiliyorum.ne duyabiliyorum.ne konuşabiliyorum. tüm fonksiyonlarımı kaybediyorum vücudum daki dedim

-çeneyle ayaklar hiç fonksiyonunu kaybetmişe benzemiyordu ama basbaya eksi yüzü verip gidiyorsun beyefendi dedi

-senin de heyecan fonksiyonun kaybolmuş hanfendi. dedim

-heyecanlandırsaydın sende o zaman dedi

-bak yine ben suçlu oldum dedim

-seviyorsan olacaksın dedi

-bak kaşınma ama dedim

-nasıl kaşıyacaksın dedi. gülerek

-kendime has taktiklerim var dedim

-ben biliyorum o taktiklerini yemem artık dedi yine gayri ciddileşti muhabbet



** -hadi bakalım dedim. ellerimi kaldırdım tekrar

-intikam dedi

az önce o kaldırınca ben öpmediğim için

-ödeştik mi dedim elimi indirdim.

-evet dedi

tekrar kaldırdım elimi

hani siklemez gibi kafayı yana çevirirler ya aynısını yaptı

-hani ödeşmiştik dedim

-geriden gelip öne geçemez miyim dedi

yani 1 sıfırdan iki bir öne geçti hanfendi aklı sıra

işin sırrını çözmek ve gerçekten öpmek istemiyor mu diye anlamak için yine bir sigara çıkardım

yavaşca ağzıma koydum

çok ağır hareketlerle çakmağı çaktım üfler mi diye bekledim
üflemedi amk

yaktım sigarayı içerken hiç konuşmadık

-yatalım mı dedi

-beraber yatmam dedim

-ya ben beraber mi yatalım dedim dedi

-iyi beraber yatmayalım o zaman dedim

-yatmayalım da demedim kelebek dedi güldüm.
-çok gıcıksın. utandırıyorsun beni dedi sarıldı gözlerime bakmamak için
-ter kokuyorum sarılma dedim

-bahane bulup durma ikidebir sarılacam işte dedi

-hayır sarılma dedim

-inat ediyorum dedi

-yeterli puanın yok sarılabilmek için dedim

** -söyle ne yapmam lazım sarılabilmek için dedi biraz düşündüm
-nazıma katlanacaksın bir süre dedim

-tamam kabul ama şimdi biraz mola istiyorum az doyayım sarılmaya sonra nazına devam
edersin dedi

-bu gece komple mola mı versek acaba dedim. yine pis pis gülerek

-amacını biliyorum kelebek efendi dedi. yine tokat yedim amk ayağa kalktım
ellerinden tutup ayağa kaldırdım

-gel benimle dedim

sokak lambasının biraz loşlaştığı bir yere kadar yürüdük

durdum onu kendime çevirdim

kırmızı kart görmüş oyuncu ile hakem arasındaki anlamsız bakışma gibi bir süre birbirimize baktık

ellerimi uzattım ikisini birden

iki elini de ellerimin üzerine koydu

bi kaç santim havaya kaldırdım derin derin gözlerine bakarak

-biraz daha kaldırmak için kaslarımı yorma dedim

elleriyle altta kalan elimi kavradı ve biraz daha havaya kaldırdı kaldırdıkça yaklaştık birbirimize
ikimizde öpüşmeye teslimdik çünkü 180 derecedeydi ellerimizle vücudumuz ilk hamleyi o yaptı
öpmek için dudaklarını büzdü ve bana yaklaştı

-çok aceleci davranıyoruz.ben hazır değilim henüz ama dedim. liseli kızlar gibi naz yaparak elin yukardan inip karnıma yumruk olarak gelişini göremedim bile
-biraz daha aşşağı vursan bebeğimizin olma ihtimalini ortadan kaldıracaktın dedim

-seni büyütemedim ki daha dedi ellerimi kaldırdım



---kaç gol gerideydim ben dedim

işaret parmağını kendi dudaklarına götürüp sus işareti yaptı benim dudaklarıma yaklaştı
aradaki parmağı çekince aşk annem ebru dudaklarımda günlerdir biriken acı kalıntılarını sildi yerine en sevdiğim tadı dudaklarıma sürdü
ibnelikten geri kalmayan ben

biraz geri çekilip

-sarımsak mı yedin sen dedim

ama kendinden emin olan sarımsaksız ebru bu defa ensemden kavrayarak iyice kendine çekti

yine o tat

on ile 15 dakika arasında süren öpüşme sonrası sarıldık
-sana sarılıp yatabilir miyim bu gece dedi

hiç konuşmadan başı omzumda yavaşça eve yürüdük el ele sonra ikimiz için de ayrı ayrı hazırlanmış yataktan
ebrununkini seçtim olası bir baskın ve yakalanma durumunda sapık olan ben olayım diye

yatakta yerimizi aldıktan sonra bana sarıldı ve göğsüme göhsüme hangisi doğruysa onu okuyun amk başını koydu

-sadece sarılacak mıyız dedim

-yetmez mi dedi

-yeter dedim

-gerçekten mi dedi

-one night stand a karşıyım ben dedim

-pis pis konuşma git yatağına dedi uyuyor numarsı yaptım sessizce sonra yine başını koydu
ellerimi sık sık sıkıp yüzümü okşadı



**arasıra yanağımdan ve boynumdan öptü bazen ellerimi dudaklarına götürüp öptü nefes alışverişi uyku ritmini yakalayınca
bir süre daha yanında kalıp sessizce yanından kalktım alnını öperek üstünü dikkatlice örtüp yatağıma geçtim
sabah uykusuzluk halinden anlamayan uykunun iyice tadına varmış kuzenlerin kalk artık demesi ile uyandırılıp

kahvaltıyı yaptık

kızlar ebruyu esir aldılar bir süre konuştular annem komşuya gitti bende fırsattan faydalanıp uyudum tekrar
uyandığımda neler olmuş neler amk

(burda bırakırdım da edeceğiniz ağır küfürlerden tırstığım için devam ediyorum)

evin önünde bir araba araba çok tanıdık ebrunun babasının
aşşağıda konuşma halinde olanlar

ebru annesi ve babası

karşılaşmayı tribünden izleyenler annem ve kuzenler beleş tribünde ise ben
konuşma tarzlarına uzaktan bakınca nasılsınız hoşgeldiniz gibi değil

basbaya tartışıyorlar gibi

olay mahaline gitmekle gitmemek arasında kaldım

baktım ipler kopacak kabağın benim başıma patlama riskini de alarak gittim yanlarına

-hoş geldiniz dedim elimi uzatarak annesine konuşmalarının tam ortasına dalarak
-hoşbulduk dediler

pascal nouma misali oyuna girer girmez kırmızıyı gördüm beyler

-bize biraz müsade eder misin dedi ebru

kenara çekildim annemlerin yanına çıktım

-size ne lere kadar uzandı muhabbet kendi aralarında ki sessizce birbirlerine bağırıyor gibiydiler
biz onları öylece izlerken

hepsi arabaya bindi araba hareket etti



**arkalarından baktık kaldık

hani giderken görüşürüz eyvallah demedikleri için az ilerde bir yerde park ederler sonra dönüp gelirler diye bekledim ama
araba gitti de gitti amk

ebru arkasına dönüp el bile sallamadı

ben geri gelecekler umudu ile oturdum onları bekledim

-gelirler mi dedi annem

-mutlaka gelirler dedim

annem gelirler lafını duyunca horozun birini yakalattı kestiler tüylerini yolmaya bile başladılar

kuzenlere sordum nasıl geldiler

ben uyurken ne oldu diye

*arabayla gelmişler evin önüne park etmişler ebrunun babası ve annesi arabadan inmiş bizimkilere selam vermiş
annem yanlarına gitmiş biraz konuşmuşlar nasılsınız hoşgeldiniz diye sonra ebru da yanlarına gitmiş
annemin yanında selam dahil hiç birşey konuşmamışlar annem buyurun demiş eve davet etmiş
-siz buyrun biz geliyoruz demiş. ebrunun annesi

annem de geliyorlar diye çıkmış çardağa biraz da önden evi toparlayayım diye bi bakmış ki gelen giden yok
10 dakika civarında konuşmuşlar sonrasını biliyorsunuz zaten
benim duyduğum ebrunun size ne demesi idi. bunu da resmen bağırarak söylediği için duydum ama konuşmada tansiyon hayli yüksekti
akşama kadar oturdum




**ne dönen oldu ne de geri gelen akşam gelen köy dolmuşu
önce umudum oldu sonra hayal kırıklığım sofraya horoz kondu millet afiyetle yedi
ben hani bir gelen olur diye umutla bekledim ama

kimse gelmedi

ertesi sabah alanyaya dönmedim hani gelir diye

akşam ki köy dolmuşuna kadar bekledim gelen olmadı dolmuşcuya sabah beni almadan gitmemesini tembihledim annem sabah erkenden beni kaldırdı
maddiyat kötü

ceplerimi bile borçluyum amk

annem bişey sıkıştırdı cebime al lazım olur diye bindim dolmuşa
telefonun çekmeye başladığı yerlerde mesajlar dökülmeye başladı ebrudan
ama dünden sonra gönderilmiş mesaj sayısı sıfır amk

biladeri buldum

üç beş muhabbet

o da cebindeki paranın bir kısmını bana verdi

mesajlar geldiği için ebru alanyaya geldiğimi anlamıştır iletim raporlarından bu yüzden bana mesaj atar veya arar diye bekledim
öğlene a kadar belki uyuyordur diye bekledim ama yine yok evleri civarına gittim
ebrunun babasının arabası yok

evde kim olup olmadığı da belli değil sonra yazdım mesajı



-ebru.tek kelime yazdım gönderdim

iletim raporu geldi telefonuma ama ses soluk çıkmadı geriye

30 dakika kadar bekledikten sonra aradım ama aradığımız aboneye o anda ulaşılamadı her on dakika da bir aradım
yüzlerce dakika denedim ama hi ulaşılamadı akşam üstü evlerinin önüne gittim ışıklar yanıyor biraz sevindim en azından alanyada ebru diye
ama niye benim mesajı aldıktan sonra telefonu kapalıydı ki neden bana güle güle demeden gittiler
neden ebru alanyaya döndükten sonra bana mesaj atmadı neden aramadı
kafamda bir milyon soru olduğu için tam olarak ne yapacağıma da karar veremiyordum bana göre en yüksek ihtimal
ebru habersiz yaylaya gelmiş ailesi merak etmiş
haber vermeden gittiği için kızmışlar ve alıp götürmüşler böyleyse neden aramalarıma cevap vermedi ve telefonu kapalı hadi desek şarjı bitti
telefonumu ezbere biliyor bi yerden arar. haber verir bekle allah bekle
gece saat 1 e kadar yine kapısında bekledim açlığa dayanamayıp
püskevit aldım bir de meyve suyu

bir tane ağzıma attım tam meyve suyunu çekecem

bir taksi durdu

içinden ebru indi



** taksinin kapısı ile apartmanın kapısı arası mesafe ile benim ile taksi arasındaki mesafe aynıydı

ayağa kalktım

-ebru dedim. dönüp bakmadı sesimi yükselterek tekrar
-ebru dedim. aynı anda yürümeye başladım ona doğru yine durmadı
dış kapıyı açarken 5 metre civarındaki bir mesafeden

-ebru dedim yine duymadı duymaması imkansızdı
içeri girdi. arkasından kapıya vurarak ses çıkarmaya çalıştım asansöre binmeden direk merdivenlerden çıktı gitti
elimdeki püskevit ve meyve suyu olduğu gibi kaldı.ne bir yudum daha çekebildim ne de bir tane daha atabildim ağzıma
ben yine onun odasını görebileceğim bir yere gittim kendi kendime sorduğum sorular şöyleydi
-olm kelebek bi bok mu yedin amk

-lan babası kıza benimle konuşmayı mı yasakladı yoksa

-amk yoksa bu içeri giren ebru değil miydi.(bunu sorarken ebrunun odasının ışığı yandığı için)cevabı almış oldum

kendimi rahatlatmak için iyi ihtimallerden de bahsettim kendime

-olm morali bozuktur duymamıştır beni. aklında başka bişey vardır.

şarjı bitmiştir şimdi odasında şarja sokar mesajımı görüp beni arar diye düşündüm ama bi bok olmadı sadece osuruk oldu umutlarım
odanın ışığı yandıktan 5 dk sonra söndü

gözlerimi perdeye öyle bir yoğunlaştırdım ki acaba bir hareket olurda bana bakar mı diye ama rüzgar bile kıpırdatmadı amk ben şaşı olmanın eşiğinden dönmekle kaldım
kendimi olm biraz daha bekle

kız seni seviyor

sevmese yaylalara gelmez. mutlaka bir sorun vardır diye avuttum




** 3 dakika daha bekle 5 dakika daha derken saat 3 oldu

sabaha kadar beklerdim ama sabah dolmuşa binmek için erken kalkmış olmamdan dolayı

eve gittim uyudum

kalktığımda saat 11 i buluyordu

direk(t)(türk dil kurumundan uyardılar böyle yazılıyormuş amk)olarak evlerine gittim

biraz bekledim ekşın çıkmadı

denize gittim ebru orlarda mı diye yok babam denizde

amk bir erkeğin hayatla gerçek anlamda yüzleşmesi için bitirilmesi gereken askerlik bitmiş ben yüzleşmem gereken hayatı anlamaya çalışıyorum hala
ne oluyor amk. biri bana bir açıklama yapsın amk yerinde kim neden alıp götürüyor sevdiğimi benden
gözüm denizlerde pencerelerde

yollarda alanyada

telefonum tek numarayı tuşluyor

karar verdim ilk bulduğum yerde tutacam konuşacam evin önüne gidiyorum giren yok çıkan yok
denize gidiyorum kimse yok sağa sola gidiyorum ebru yok amk telefon kapalı
3 gün kafayı yedim yiyecem nerdeyse

hep de kendimi olm sen bir yere bakarken o başka yere geçmiştir şanssızlığından diye teselli
ediyorum

dedim sikerim böyle işi harap oldum amk

gittim evlerinin önüne bastım zile

ses yok

aynı gece 4 e kadar bekledim

eve giren yok

acaba mezuniyet için ankaraya mı gittiler diye düşündüm ama artık dayanılmaz hale geldi aklımdaki sorular
ertesi gün kalkıp otele gittim

vay kelebek hoş geldin hoş gittin resepsiyondakilerle konuştuktan sonra ebrunun babasını sordum
dün burdaydı. bugün gelmedi dediler




**ebru yu sordum. hiç görmedik dediler denize yine gittim baktım sağa sola yok amk öğlenden sonra yine otele gittim
ebrunun babası otele gelmiş kapısını çaldım
-müsait misiniz dedim. muhabbet aynen şöyle
-kelebek hoşgeldin. geçen gün için kusura bakma.

-önemli değil dedim muhbabbet orda kaldı.
-ne yapıyorsun nerde çalışıyorsun şimdi dedi

bu sorudan. benim artık otelde çalışmamı istemediğini anladım.

-çalışmıyorum henüz dedim.

aslında nabız ölçmek için sordum. hani burda çalışırsın derse aramızda bir sorun olmadığını anlamak için

-gez tabi biraz daha askerden yeni geldin sayılır dedi ben siktir git dediğini bu lafıyla anladım.
-tamam bana müsade dedim çok isteksiz bir şekilde
-nereye gidiyorsun dedi

-gezmeye. kolay gelsin size dedim. odasından çıkıp kimseye selam vermeden otelden ayrıldım dedim en iyisinin amk seviyor olsa arar durumu açıklardı
yaylaya döneyim dedim

orda ne bok yiyecem




**hem ebruyla da daha konuşmadın en azından ondan bişeyler duyayım diye inatla bekledim. ebruyu ne gördüm ne de nerde olduğunu duydum
kapısında sabahlamaktan(sabahlama derken geceleri sık sık evin önünden geçip odasının ışığı yanıyor mu diye bakmak)

telefonda aynı numarayı çevirip sayısız kez aradığınız numaraya şu anda... duymaktan denize gidip gelmekten ebemi ihmal ettiğim için bolca sikildi ebem
amk öyle boş beleş işler değil bunlar

evin önünde beklemek karnını acıktırıyor para denize gitmek canın su çekiyor otobüs para eve gidiyon bişeyler alıyon para
hayat napolyon olmuş amk alanyasında para para amk yine para askerde aldığım cezanın kağıtları geldi
temyize vermek için yeterli sürem vardı

gidip yatıp kurtulmak ile temyize verip kışın yatmak arasında çok kaldım

bunu bekletirken

otelden bir arkadaş arayıp ebrunun geldiğini
akşam da mekanın birisine eğlenmeye gideceğini söyledi arkadaşları ile telefonda görüşürken duymuş

şimdi duralım

telefonla görüşüyorsa telefonu açık olması lazım aradım yine ulaşılamıyor
cevap veriyorum yeni telefon nosu almış mekanın birisinde eğlenmeye gidecekmiş demek ki keyifler yerinde amk
bi de ben gideyim şu mekana diye hazırlandım gittim peder beyden tekrar para alıp
yerimi aldım mekanda erkenden bir yandan da içmeye başladım
en önlerde bir yerde ayrılmış masa var 8 10 kişilik

22.00 civarı içeri girdiler




** kızlı erkekli grup

ebru beni farketmedi önce

keyfi hayet yerinde

konuşuyor gülüyor istek gönderiyor içiyor amk
o güldükçe ben sinirlendim.

hani diyorum yanındaki erkeklerden birinin eline tutsun

dans etsin de tekme tokat dalayım

vurabildiğim kadar vurayım sonra beni mekandakiler komalık etsin öleyim gideyim amk lavaboya kalktı yanında bir kız arkadaşı ile
bende lavabo yolunda olduğum için beni de gördü tek başıma otururken bişey demeden yanımdan geçti
ses çıkarmadım

lavabodan geldi yerine oturdu eskisi gibi gülemedi konuşamadı
onu canlandırmaya çalışan arkadaşları da başarılı olamadı

yanında oturanlardan bi kaç tanesi benim onun erkek arkadaşı olduğumu bildiği için durumu anladı

biraz böyle oturduktan sonra hesabın masaya gittiğini gördüm

bu benim hareketlenip masaya gitmeme sebep oldu

-bi saniye gelir misin dışarı dedim. kulağına eğilerek masadaki lavuklar tip tip bakmaya başladı
ama ebru kalkınca önden yürüyüp mekan dışına çıktım ki mekandakiler de şüphelenmesin

ebru dışarı geldi

müziğin sesinin azaldığı birbirimizi rahatça duyabileceğimiz bir yerde durduk

-nasılsın dedim.

ses yok

-ebru bişey mi oldu. dedim

ses yok bana bile bakmıyor amk bende ki sinir iyiden iyiye artıyor
-bişey demeyecek misin dedim

yine konuşmuyor amk.

-ebru dedim defalarca

bu sırada diğerleri de mekandan çıktı erkekler yine dövecek miş gibi bana bakıyor sanki kızlar da onları zorla tutuyormuşa benziyor ki.
bence dövülecek birisi varsa o da ebru amk erkeklerden bir tanesi yaklaşıp sorun mu var dedi



**lavukda artislik yapacak bir tip yoktu.

götünü başını sallayarak bir durum mu var bilader sen kimsin deseydi

sikmek ile dövmek arasında kalır belki ikisini birden yapardım ama lavuğun anarşiye karşı olduğu her halinden belliydi
ben sesimi çıkarmadım hani ebru bişey yok der de gönderir elemanı diye ama tık yok çocuk soruyu sordu bekliyor amk
elimi cebime attım bir sigara tırnakladım paketin içinden sigarayı ağzıma koyup
-ateşi var mı dostum dedim çocuk bana bakarak ateşi çıkardı
çakmağı aldım sigarayı yaktım bir nefes alıp üfledikten sonra çakmağı geri uzatıp
-şimdi sorun kalmadı sağol yardımların için dedim. ebruya baktı bir süre
-merak etme sorun yok erkek arkadaşım dedi ebru erkek arkadaşım??
bunu duyduğuma pek sevindiğim söylenemez çünkü kafam daha da karıştı

-ebru dedim

yine bana bakmadan kafası başka gözü başka yerlerdeydi

-ebru dedim yine insan bi efendim der. siktir git der
konuşmak istemiyorum der

seni seviyorum der ama der bişeyler amk




---arkadaşına merak etme bişey yok diyorsun ama erkek arkadaşının merakdan öldüğünün farkında değilsin dedim

ses çıkarmadı

baktım ki delirme aşamasındayım

ve uğruna delirdiğim kişi beni siklemiyor

ortam da kalabalık caddeden sürekli insanlar geçiyor

sövsem kendini kadın koruması sanan bi kaç tane dangalak çıkıp ben olayın aslını öğrenmeden adresim değişecek

sakin olup

-ebru olay nedir. neden böyle yapıyorsun. dedim

-bişey yok dedi

-öp o zaman beni dedim ellerimi havaya kaldırdım.

-şimdi olmaz dedi

-burdaki bir kişi sebebi ile mi öpmüyorsun dedim.o lavuklardan herhangi birini kastederek

-hayır dedi

bileklerinden tutarak

-gel benimle dedim ebruya

hiç itiraz etmeden geldi

iyiden iyiye sesin azaldığı pek kalabalık olmayan bir yere götürdüm

-öp şimdi beni dedim

öpmedi. başı aşşağıda ayağıyla yeri karıştırıyordu

sustu

-demek ki nerde olursak olalım öpülmeyecek birisi olmuşum senin için dedim

yine sustu

-gideyim mi ebru dedim

sesini çıkarmadı

-şu olayı anlat.ne dersen kabulümdür.git dersen gidecem söz dedim

-bişey yok dedi. mırıldanarak




**ben olayı babasına veya ailesine bağlamak ve tepkisini görmek için

-yarın babanın otelinde işe başlıyorum dedim

-babamın otelinde mi dedi. biraz şaşırarak

-evet dedim

-hayırlı olsun dedi

bundan da pek bir bok çıkmadı

-lütfen anlat ebru neden böyle oldu dedim

-bişey yok ki dedi

-tüm bunlardan sonra bişey yok diyorsan demek ki daha bişey görmedin sen dur bakalım neler yapacam sana mı demek istiyorsun dedim

-ne alakası var dedi

-kaç gündür nasıl peşinde koştuğumu anlatacak değilim ebru yorma beni anlat ne olduğunu
uzatma dedim

-bişey olmadı kelebek dedi.

-öp ulan o zaman beni dedim baktı sadece suratıma

-ellerimi tut o zaman dedim

bi kaç saniye geçti

o da yok amk

kafayı yedim yiyecem

-bir cevap için 10.a kadar sayacağım. eger cevap vermezsen başka şeyler sayarak da
gideceğim haberin olsun 10*dedim

ben aşşağı doğru saydıkça ne yapacağını bilemez hale geldi

7 dediğimde bana sarıldı

nefes alışlarından bir şey söylemeye yeltendiği fakat söyleyemediğin anlaşılıyordu ben aşşağı dogru saydıkça daha sıkı sarılmaya başladı
yavaş yavaş 3 e kadar saydım ellerini yavaşça gevşetti
artık bana sarılmıyor ama dibimde duruyordu




** -2 dediğimde yarım adım geri çekildi

-1 dediğimde yanağıma eğilip bir öpücük kondurdu

-ebru sıfır dedim bir adım daha geri çekildiğinde yanağından peş peşe süzülen bi kaç damla yaş vardı

gel de işin içinden çık amk madem ağlıyor bana sarıldı
yanağımdan öptü ki kesin bi boklar dönüyordu

resmen ebru ayrılık otobüsüne binerken beni uğurluyordu

-en azından sebebini anlat da öyle gideyim. yıllarca içimde dert olmasın.bir sevgili neden
kaybedilir bileyim. dedim

o beni dinleyip cevap hazırlamak yerine gözleri başka alemlerde göz yaşlarını silmekle meşguldü

tuttum ellerinden

-ebrum ne olursun anlat dedim

yine sarıldı

-ölecek miyim amk bana kanserli gibi davranma anlat şunu dedim. sinirlice

-neden böyle olduğunu bilmiyorum dedi

-devam et dedim

-bilmiyorum dedi

-5 yılın hatrına anlat. giderim bilmek hakkıydı diye vicdan azabı çekersin.

vicdanını rahatlatmak istediğinde bile beni bulamayacağın birisi olurum.ne olursun anlat dedim

-anlatacak bişey yok dedi

-peki dedim. elimi uzattım. telefonumu çıkardım içinden sim kartı aldım ikiye büktüm. yere attım.
zaten ebrunun bana hediye ettiği telefonu eline bırakıp

-sen henüz kendi kendine sevdiğim insan

nerde,ne yapıyor,ne düşünüyor,iyi mi,keyfi yerinde mi,niçin gitti, neden gelmiyor, niye haber vermiyor, beni hala seviyor mu,beni gerçekten sevdi mi gibi

milyonlarca soruyu hiç sormamışsın..ben iki tanesinin cevabını vereyim. seni çok seviyorum. gerçekten çok sevdim.. diğer cevaplar umrunda olursa bulursun..




**dedim elveda ve kendine iyi bak bile demeden

yanından ayrıldım

hani koşar mı arkamdan dur kelebeğim der mi diye başlarda yavaş yavaş adımlarla gittim ama sonra baktım ki sinirden koşmaya başlamışım

kalbim benim de bilmediğim sorulara cevap arıyor ben cevap veremedikçe

yan etkileri nefesime

ordan göz yaşlarıma etki ediyor herşeye değer dediğim ebru için
aklım boşunaymış desede kalbim bir teselli arıyor

siz iki gün bekleyemediniz yüzlerce küfür ettiniz arkamdan neden böyle yapmış anlat diye ama ben 6 sene geçmesine rağmen neden öyle davrandığını hala bilmiyorum

ordan ayrılırken kalbimi burktum

sıcak olduğu için hissedemediğim kalp ağrım eve gelip yalnızken
sarılıp kalbimi ısıtacak birisinin kalmadığını fark edince daha da ağrımaya başladı

bizim ev

ebrunun defalarca geldiği nerdeyse her köşesine oturduğu

mutfak ebruyla gelen misafirlere bişeyler hazırlamaya çalışırken gülüştüğümüz yer kanepe ilk benim olduğu kanepe
merdiven ebrunun yürüdüğü

evin girişi ebrunun beni beklediği yer

yürürken planlar kurduğumuz bizim cadde ve alanyanın çoğu caddesi her köşesinde yürüdüğümüz
kalesi denizi iskelesi alanya

yayla çiçekler kopardığım balıklar yakaladığım sarılıp boynunu öptüğüm aşkın en temiz oksijenli noktası
nereye gidecektim lan ben

uyusam rüyalarıma girer diye korkuyorum uyanık kalsam kalp ağrım sesli konuşuyor bir yandan siktir et olm
her işte bir hayır vardır. demek ki ebru değilmiş kaderimde yazan diyorum

bir yandan kendimi tutamıyorum gidip döve döve anlattırayım ne olduğunu diye




**iki ucu boklu değnek değil benim durum

ben bok çukuruna düşmüşüm uzatılacak bir değnek arıyorum

koridorda oturdum yere

üstümde ne varsa çıkardım

yine de geçmedi içimdeki sıcaklık halıyı elimle toplayıp
suratım dahil tüm vücudumu fayansa dayadım onun sserinliği de yetmedi

banyoya gittim

banyo kapısını sonuna kadar kilitledim

balkona çıkıp atlamaya karar verirsem bana bir kez daha düşünme şansı olsun diye suyun en soğunu açtım altına girdim
zaten zor nefes alırken iyice kesildi soğuk suyla nefesim

nereye gidecektim ne bok yiyecektim amk

her adreste ayrılık yazacaktı

her gittiğim yerin nüfusu sadece 1 olacaktı benden ibaret nereye gidersem gideyim başka nüfusa kayıtlı olacaktı ebru ben banyoda oturup bunları düşünürken
dış kapının açıldığını duydum

lan ebru mu geldi yoksa diye heyecanlansam da onda anahtar yok ki amk kesin biladerdir diye ismini seslendim

-abi sen misin dedi.

-evet dedim.

-ha iyi amk korkuttun beni dedi

ses kesildi içeri gitti

30 dakika geçip benim çıkmadığımı görünce yine geldi

-çıkmayacan mı dedi

-paran var mı dedim

-karı mı attın olm eve bu salonun hali ne gideyim mi dedi(benim kıyafetler yerde kaldığı için)

-ne karısı olm dedim

-ebru yenge öldürür zaten ne yapacaksın parayı preservatif lazımsa var bende dedi. makara yapıyor piçin biladeri.




**he amk preservatif lazım ebru kalbimi sikiyor

-var mı dedim

-ne kadar lazım dedi

-büyük alacak kadar dedim

-var ama lazım para dedi

-tamam yarın ben sana veririm dedim. nerden vereceksem amk

-iki bira alayım işine bak kontur alacam yarın dedi

-sen bi büyük al gel dedim

-yarın vermezsen diye tehdit edip bakkala gitti ben çıktım banyodan
lavaboda elimi yüzümü yıkadım içip bayılacam plan bu
yoksa uyunmayacak amk

üstüme şort tişört geçirip biladeri beklerken soguk su bardak hazırladım
geldi bi baktı

sadece kendime bardak almışım

-sen bu parayı vermezsin amk bana bende içebildiğim kadar içeyim bari dedi

-sen git yat olm dedim

-o zaman vermem dedi

baktım kardeşimin kalbini de kıracam

hem bana saçma sapan sorular sorar biraz kafam dağılır diye

-al gel amk bi bardak dedim karpuz da kesmiş geldi bardakları doldurdum
şişeyi elimden bırakmadan

benim kini fondip yapıp yine doldurdum




-abi su şişesi bu elindeki rakı şişesi dedi.su şişesini göstererek

-karıştırmışım işte dedim

sabaha kadar bana salak salak şeyler anlattı. yok bi kıza aşık olmuş
o kızı mutlaka ayarlamalıymış bi tane daha kız varmış
onu da seviyormuş aslında ama türklerden hayır yokmuş yakaladığı turistle işini görüp
roberto carlos misali gençliğini avrupalı kızlarla ihtiyarlayınca da türk kızlarına vermeyi
düşünüyormuş

ben bi saatten sonra onu dinleyemez olmuşum sarhoşluktan
sızıp kaldığımı sabah kalkınca öğrendim biladere hapise gittiğimi söyledim
hala sarhoşken adliyeye gidip

teslim oldum

beni alın içeri diye

biraz beklettiler

sonra başka bir suçlu ile

elime kelepçe takıp sivil arabasına götürdüler

aslında tek olsam kelepçe takmazlarmışda diğeri arabadan atlar da kaçar diye takmışlar

mahmutlar cezaevine gittim

işlemleri tamamlayıp resmi çektiler elime bir tabela verip

17 gün 16 gece kalacağım ceza evine girmiş oldum

sonra bir koluma yatak bir koluma sandalye

aynı anda içeri götürdüğüm kıyafetleri

l tipi ceza evinde sürüye sürüye götürdüm durduğumuz yerde burası dediler
beni o an geri salsalar çıkışı bulamayacak kadar karışık bir yerdeydim tecrite yani koğuşu belli olmayan karma suçluların olduğu yere girdim herkeste bir sakal
herkeste bu kim amk

ne bok yemişte gelmiş bakışı

benim ise sikimde değil ebrudan başkası









oturdum köy kahvesine girer gibi
suratım asık
hoş geldin dediler kafa salladım sadece
önce benimle gelene sordular geçmiş olsun bilader diye
o anlattı içinde bulunduğu boktan durumu
sonra bana sordular nedir durum diye
duruşuma ve suratımadaki ifadeye bakılırsa sülalemi doğramış içeri girmiş gibiydim ama
gizem yaratıp pısırık görünmemek için
-içki içmekten dedim
tabi herkes merakda amk içki içmekden insan nasıl içeri girer diye
-kavga mı ettiniz bilader dedi birisi
-hayır dedim
adamlar bi kaç gündür orda ve muhtemelen de daha önce nezarette beklediği için hepsi sakallı
tipler sokakda görsen normal gelir ama içerde olunca psikoloji farklı oluyor tabi
-ee nasıl oldu dediler. baktım bir sürü soru soracaklar
-askerde içki içerken yakalandım dedim
hepsi güldü biraz makara yaptılar.bi alkolik eksikti grup tamamlandı diye
sonra bize konuşmak düşmedi pek.
ileri yaşta olanlar ve daha önce içerde yatmış olanlar
ne nasıldır. içerdeki düzen nedir. yemek olayı yatma olayı duş alma gibi durumları anlattılar
biraz sakinleşti ortalık
herkes kendi derdine düştü

kimi avukatım gelsin çıkarsın beni artık
kimi işlediği suça muhtemelen kaç sene yer onların hesabını yapıyor
bende odaya gidip yatağı ayarlayıp girdim yatağa
biraz uzandım akşam üstü yemek ardından sayım
sonra yine yattım
bir müddet uyuyamadım ebruyu düşünmekten
baktım tek başınalığımın götü yemiyor onsuzluğa
salonda oturan ne idiği belirsiz adamların yanına indim tekrar
adam bi kaç gün önce birini doğramış
yanımda oturuyor amk
öteki içmiş otu boku hala kafası dumanlı halimi hatrımı soruyor
o gerginlik beni biraz ebrudan uzaklaştırdı
ebruyu düşünmek yerine götü kollamanın peşine düştüm
yalnız takılmak pek mantıklı gelmedi bana
bi kaç psikopatla üç beş geyik yapayımda yanımda bulunsun lazım olursa dedim
biraz makara gırgırdan sonra yat saati geldi ışıklar söndürüldü
2 katlı olan koğuşta üsk kata çıktım 3 kişilik odanın birisinde tek başıma kaldım
işin açığını söylemek gerekirse yüz üstü yatmaya götüm yemedi
sırt üstü yatıp götü sağlama aldım
o gece anladım yanlış yaptığımı ne bok yiyecektim amk.
içki de içemeyecektim
birisiyle dertleşmek istesem akıl danışacağım adamlar aklını mantıklı kullanamadığı için içerde olanlar zaten
yalnız kalsam hepten bok bir durum
gözlerimi kapatsamda aklımda
açsamda aklımda
tek soru var
??neden??

o amk nedeninin ihtimallerini sabaha kadar düşündüm ama
sabah kalktığımda ne kalbime ne de aklıma tatmin edici bir rapor sunamadım
ertesi gün gerçek koğuşlara dağıtım günü olması sebebi ile
tecritte bulunan iki kişi ile daha aynı koğuşa gönderildik
yine elimizde plastik sandalye yatağın döşşeği eşyalar
koğuşa girdik 3 ümüz
sanki aynı hayata tecavüzden girmiştik içeri
birden panpa olduk amk
birbirimiz koruyalım ayakları yaptık
içeri girdik ki şansa bak
koğuş ağası seçilecek
koğuş ikiye bölünmüş
seçim var amk bizde 3 oylu bir grubuz
vay hoşgeldiniz çay içermisiniz nasılsınız hemen ilgi alaka iki tarafdanda
çayı içtik
kendimizi anlattık
sonra gözüm gazeteye takıldı amk
alanyanın yerel gazetelerinin birinde
ön bilgi haberinde ki başlık
5 senelik firari alanya canavarı yakalandı diyor
resme bakıyorum
amk acayip tanıdık geliyor
ulan bu kim acaba dilimin ucunda diye düşünürken gazeteyi alıp yönlendirilen sayfayı açtım
ben gazeteye bakarken kanımı serinleten sesi duydum
-olm bu adam bana ne kadar benziyor
benimle gelen panpa dediğim adamdan alanya canavarı diye bahsediyorlar
adamın mekana saldırmışlar
o da kendini korumak için bi kaç tanesini haşat etmiş
mahkeme sürmüş de sürmüş
avukata emanet etmişler olayı takip etsin diye
o da pek siklememiş
birden yakalama emri ve paraya çevrilemeyen 18 ay hapis cezası
gazete bokunu çıkarmış anlayacagınız

seçimler 3 gün sonraydı cezası bitecek eski başkana saygı için son günden bir gün önceyi beklediler
gençlerden birisi olduğum için makara yapmak için beni sectiler
daha var mı bilmiyorum ama 17 gün boyunca bana yaptıkları şakalar
*-abi sigara burda da aynı para mı dedim
-yok koçum bir paket sigara 25 kuruş burda dediler
-çok ucuzmuş dedim.
-ver 25 kuruşu sana vereyim bir paket dediler.
jeton düştü benim. içeri bir kuruş bile sokamıyorsun ki amk. bütün paranı hesabına yatırıyorlar isteklerine göre düşüyorlar.
*ilk perşembe günü
-kelebek şu kağıt kalemi al tüm odalara git yarın cumaya gideceklerin isim listesini yap getir dedi
odaların ilkine gittim
-abi yarın cuma namazına gitcek misin dedim
-burda herkes ateisttir dostum dedi
fazla isyankar gördüm adamı eyvallah çekip diğer odaya geçtim
aynı soruyu sordum
-sende bunu yedin mi dediler. yine göt oldum nere gidiyon amk cumaya hapistesin amk
*dışardan sesler geldi
-kelebek seyyar satıcı geliyor olm git bak ne satıyor dediler
koşarak heyecanla baktım
yemek arabası amk. yine şakanın dalgasına oturttular beni
bunun gibi bir sürüsüne maruz kaldım çoğunu da yedim
bulunduğumuz koğuştaki kişilerin çoğu hafif suçlu insanlar
bu yüzden isteyen herkesi yemekhaneye götürüyorlar
gelmek istemeyenleri de ağır suçluların bulunduğu yerlere gönderebiliyorlar
bende gittim
sabah 6 akşam 19
ilk gün yerleri süpür çek pas. paspas derken
sonra bulaşık için koca kazanlarla mücadele ettim
daha sonra deterjana alerjim var diyerek bulaşıktan yırtıp
soğan soyma, ıspanak temizleme, domates sapı kesme ve sürekli doğrama gibi
1500 kişiye yemek yapılan bir yerde benim gibi mahkum olan insanlarla zaman geçirdim

aradaki dinlenme ve sigara içme bölümlerinde
kendi hikayesini anlatan insanları hayretle dinleyip
aslında dışarıda kalabilmenin tamamen tesadüf olduğunu gördüm
*iki genç birbirini çok seviyor.
erkek kızı babasından istiyor vermiyorlar
istiyor vermiyorlar
defalarca istiyor ama vermiyorlar
kızda çocugu seviyor
kız beni götür beraber olalım sonra mecburen verir diyor
erkek üzerine düşeni yapıyor
kız durumu ailesine anlatıyor
baba deliriyor şikayet ediyor
kızına da baskı yapıyor tecavüz etti diyeceksin diye
7 sene direk göte giriyor.
*çocuk parkta oturuyor
bi tane alkollü geliyor ateş istiyor
çocuk çakmağı uzatıyor tamam sende kalabilir diyor
sen bana acıyor musun lan diye tokatı basıyor sarhoş
sesini çıkarmıyor
kalkıp gitmeye çalışırken sarhoş
arkadan küfür ediyor ana bacı
olm yapma etme desede sikine takmayan sarhoşu bi güzel dövüyor
sabah sarhoş ceset
adamın da hayatı
*adam alanyadan adamı kaldırıyor
köyün birine götürüyor
sabaha kadar dövüp sonra öldürüyor ormanlık alanda
sabaha karşı o köyden tanıdığı birisinin evine gidiyor
kahvaltı yapıp evden ayrılıyor
adamı öldüren yakalanıyor
ifadesinde o eve gidip kahvaltı yaptığını da söylüyor
ev sahibi yardım ve yataklıktan 5 sene

gençler bara gidiyor eğlenmeye
kafalar milyon oluyor
içlerinden piçin birisi olm bende ot var içelim diyor
sarhoş kafanın gazına geliyorlar
bir iki duman derken
eve polis baskını
yasadışı uyuşturucu örgüt mensubu olarak gençlikleri ellerinden 2 sene alınıyor
*adam otelde çalışıyor
abazanın birisi bana bi karı ayarla en rusundan diyor
abi ben bilmem etmem diyor çocuk
olm sor soruştur alanyanın yabancısıyıs seni de görürüz diyorlar
çocuk bi kaç arkadaşını arıyor birisinden numara alıp
telefonu dinlenen pezevengi arıyor
abi bana bi karı lazım diyor
tamam ayarlayalım diyor pezevenk
nasıl olsun diyor
abi bana değil müşteriye diyor.. şuç 1
sonra arkadaşlarını arayıp olm karı istiyorsanız bulayım size diyor
arkadaşları ara olm diyor
aynı pezevengi arayıp tekrar başkası adına karı isteyince aracı pezevenglikten 18 ay
*evliliklerine bir gün var
herşey hazır
davetiye
düğün salonu gelinlik
balayı rezervasyonu
müstakbel eşi ile alışverişe gidiyorlar
yola çıkan çocuk
hakkın rahmetinde
damat cezaevinde
gelin psikolojik bunalımda
buna benzer yüzlerce hikaye tabi bunu sadece onların dilinden dinleyebiliyoruz gerçekde ne olduğunu bilemem


yemek saatlerinde yemeği de biz dağıttığımız için bölüm bölüm ayrılmış suçluların da tiplerini gördüm
siyasi, ağır mahkum, tecavüzcü,otcu ne ararsan var amk içerde
tek kişilik hücrelerde
kafayı gerçekten yemiş
ve kafayı yeme numarası yapan insanları
sürekli bağırarak
yemek koymamız için uzattıkları tabaklarda boklarını görerek
en azından hastane bile olsa dışarı çıkabilmek için günlerce yemek yememiş ve yemeyen insanları da gördükten sonra
aslında ebrulu acıları bırakıp
farklı kelebeklerin uçuşmaya çalışırken kanatlarının incinmiş hallerini gördüğüm için şükür etmem gerektiğini farkettim
o an öyle dedim
ulan senin ki de acı mı amk surda bi kaç gün sonra çıkacaksın
dedim kendimi teselli ettim ama
gel gelelim başını yastığa koyunca yine aynı sancı
yine aynı soru
??neden??
son günlerde bir amca
-senin ne derdin var koçum dedi
-sizin kinin yanında benim kisi zengin çocuğun neden bana araba almıyorsunuz kaprisi kalır dayı dedim
-gönül işi öyle mi dedi
-evet dayı dedim
-bende sevdim dedi
-herkes mutlaka sever tabi dedim
-sen benim gibi sevmemişsindir en az yaşadığın yıl kadar ona aşık kaldım. sevgim hep ama da kaldı. onun için burdayım.hep bekler mi diye yıllarca avutuyordum kendimi
söz vermişti. keşke dayanamayıp sormasaydım ne yapıyor diye o zaman 3 ay sonra başkası ile evlendiğini duymaz kalan 12 sene daha onu nefretli aşk yerine
umutlu aşkla sevmeye devam ederdim dedi.
buraya gelmez ki sorayım ona neden bana böyle yaptın diye. dedi
benim aklımda sadece neden sorusunu sorabilecek olmam kaldı

vay amk ki benim çektiğim acı falan değil o adamı salsan türkiyenin kadın erkek nüfüsu dengesi kadın sayısında bir azalma olacağı için değişecek
bir kere annemle babam geldi ziyaretime sormadım onlara ebrudan haber var mı diye
4 kere elimi bişeyler doğramaya çalışırken kestim
saçlarım en boktan muameleyi orda gördü
ve sonra eşyalarını topla çıkıyorsun dediler
en içten dileklerimle allah kurtarsın dedim
evrakları alıp dışarı çıktım
yalancıyı ajdar siksin ebru gelir mi acaba beni karşılamaya diye ummadıysam
kimse gelmedi amk
annemlere de gelmeyin demiştim zaten sırf ebru gelir diye umduğum için
içerdeyken kendime söz verdiğim gibi
direk gidip bir market buldum
güpe gündüz 4 bira alıp içtim.
neden 4 diye sormayın param ona yetti.bir sigara bir de otobüs parası kaldı cebimde
cepte telefon yok
telefon olsa tek arayacağım kişinin numarası yok
beni aramış olsa haberim olacak bir sim kartım yok
17 günde ne olmuş ne bitmiş hiç bir haberim yok
eve gittim sadece eşyaları bırakıp aynı şekilde evden çıktım
öğlenden sonra olduğu ve yüzülmeye müsait olduğu için
denize kadar yürüdüm parasızlıktan o güneşin altında
mahkumiyet 17 günden ibaret gibi gözüksede
ebruya olanı müebbete benziyordu
deniz dolu ama bana boş
otele gitmeye götüm yemedi ebrunun babasına atar yaptığım için
dayanamadım amk
gittim ebrunun evine
baktım ses soluk yok
nasıl gaza geldiysem başkasının apartman dış kapısını açmasını fırsat bilerek bende apartmana girdim
ve ebruların dairesine kadar mehter yürüyüşü şeklinde çıktım
kapıyı çalsam mı çalmasam mı diye defalarca düşünüp
ne olursa olsun amk diye
kapıyı çaldım
kapı açılırken kalbimin atış hızına
bildiğim duaları okuyan dudaklarım bile yetişemedi

kapı yarım açılıp gel kelebek sesi duyuldu
annesinin sesiydi
resmen normal bir şekilde içeri davet edildim
yemek yapmakla uğraştığı belliydi
beni de muhtemelen kapı deliğinden gördüğü için beni görmeden gel kelebek deyip yine mutfağa yöneldi
ben girmeyip kapıda bekledim
bir süre sonra soru sormaya başladı
nasılsın diye ama
cevap vermeyince içeri girmediğimi fark etti
kapıya gelip.
-bişey mi oldu girsene dedi
-nasılsınız dedim
-iyiyim de sen iyi görünmüyorsun bir sorun mu var dedi
-evet dedim
-bana anlatmak ister misin dedi
-ebru nerde dedim
-istanbuldaa dedi. sanki benim bildiğimi düşünüyormuş gibi söyledi ama
-ne zaman gitti dedim
-10 gün falan oluyor haberin yok mu senin dedi
-kimsenin kimseden haberi kalmadı ki artık dedim
tuttu kolumdan
-geç bakim şöyle dedi beni evin içine aldı
kapıyı kapattı
-otur dedi
oturdum



-anlat dedi
-siz anlatın dedim
-neyi anlatayım dedi
-ebruyu dedim
-ne olmuş oğlum ebruya anlatsana dedi
-bende size soruyorum ne oldu ona dedim
-valla kelebek hiç birşey anlamıyorum dediklerinden dedi
-bende anlamıyorum dedim.
-sen ebruyla konuşmuyor musun dedi
-ayrıldık dedim
-nasıl ayrıldınız dedi. çok şaşırmış bir şekilde
-ne olursunuz bana yaylada ne oldu anlatın dedim.
-yayla için kusura bakmayın size güle güle bile diyemedik dedi
-önemli değilde ne olursunuz anlatın dedim
-ne zaman ayrıldınız siz dedi
-sizden sonra bende alanyaya indim. günlerce ebruya ulaşmaya çalıştım ama telefonu kapalıydı. sonra tesadüfen bir barda gördüm arkadaşlarıyla.
neden böyle yaptığını sordum ama tek kelime etmedi. dedim
-neden böyle yaptı ki acaba dedi
-o nedeni siz bilirsiniz annesisiniz ne olursunuz en azından bana sebebini söyleyin dedim
-valla şimdi senden duyuyorum.ama bence yanlışın var siz daha sonra ayrılmış olmayın dedi
-nasıl yani dedim
-istanbula gönderirken vedalaşıyorduk. beni özleyecek misin diye sordum. kelebekten başka kimseyi özlemeyeceğim dedi.
bu noktada ben bittim. beyler.
ne varsa saldım gözümde

-madem özleyecek niye gitti ki dedim.
-dur ben bir kahve yapayım dedi. benim ağladığımı görünce.
-ne olursunuz boşverin kahveyi. bana yaylada ne oldu.ve istanbula neden gitti onu anlatın dedim
-bize yalan söyledi. kelebek.bugüne kadar hiç yalanını duymamıştık ama yalan söyledi.o yüzden babasıyla tartışmışlardı.
hala kavgalılar. istanbula tatile gideceğini söyledi.bir arkadaşının yanına. kafa dinleyeceğim biraz dedi. babası izin vermedi ama yine de gitti
ama merak edilecek birşey yok kızın numarasını bana vermişti. aradım geldi mi diye evet yanımda dedi
-sen neden aramadın ki hiç dedi.
-yeni telefon numarası yok ki bende dedim.
-nasıl yok dedi.
-telefonu kapalıydı günlerce ulaşmaya çalıştım dedim.
-eskisini kullanıyor yine.siz arkadaş da mı değilsiniz. hiç mi konuşmuyorsunuz dedi
-o benimle konuşmuyor ve konuşmama sebebini de söylemiyor dedim.
-oğlum ben soruyordum ona arasıra kelebek nasıl diye. çok iyi diyordu. gayet normal görünüyordu herşey dedi
-size hiç bahsetmedi mi ayrıldığımızdan dedim
-bahsetmedi de odasına çekiliyordu genelde geceleri. okuldan arkadaşları gelmiş. mezuniyeye de gitmedi zaten
onlarla beraber bi kaç tane de burdan arkadaşı ile gezdi başka da bişey yapmadı. sonra onlar gidince sıkıldım dedi
istanbula gidiyorum dedikten sonra gitti dedi
-hiç mi bişey anlatmadı size dedim.
-valla kelebek bu söylenmez ama ben bişeyin mi var kızım dediğimde. sancım var anne dedi.(adet)doktora götüreyim mi diye sordum yok geçer merak etme dedi
sonra ara ara sordum nasıl oldu diye geçti dedi. sonra da bi gariplik göremedim ben bildiğin ebruydu işte dedi.
-ben bilmiyorum ki artık. ankaradan geldi.bi kaç gün herşey normaldi. sonra bişeyler olmaya başladı. yaylaya geldi herşey yine çok güzeldi.
alanyaya döndü. benimle tek kelime konuşmadı. neden konuşmuyorsun sebebi ne diye sorduğumda da hiç bir cevap alamadım. dedim
-ben hiçbirşey anlamadım.ama gelince mutlaka konuşurum. bende merak ettim şimdi. muhtemelen yaptığın birşeye alınmıştır. çok seviyor seni.onu en kolay sen üzersin
en kolay da sen mutlu edersin dedi
iyice sikti beni amk.

-nasıl çok seviyor dedim
-onlar anlatılmaz kelebek ana kız çok konuştuk senin hakkında bi kere anlattı sonra yakın bulduğu ve benim bildiğim için sürekli anlatmaya devam etti.
ama ben sizin ayrıldığınıza inanmıyorum. mutlaka barışır ebru seninle. dedi
-neden dedim
-bilmiyorum ama onsuz yapamam derken çok içtendi.
ebrunun odasına bakabilir miyim dedi
-hoş olmaz kelebek dedi
-lütfen dedim
-tamam dedi.
biraz baktım. eskisi gibi herşey bana ait.her bir kenarda bana ait resimler. benim ona hediye ettiklerim eskisi gibi duruyor
10 gündür istanbuldaysa 20 günden fazla bu odada bu şekilde kalmaya devam ettiyse beni bitirmemiş kafasında demek ki
ama bu inat neden
bu yaptıklarının sebebi ne bilene göt capssimi verirdim amk o an.
bir an önce onu bulup konuşmam lazımdı ama istanbula gitmem maddiyat yüzünden sıfır ihtimal
sülalede ve arkadaş çevresinde bayram olsa kimsenin yanına gidemeyecem borçlarım yüzünden
masasının üstünde bana aldığı telefonda duruyordu.
yine ikimizin gülümserken çekilmiş fotoğrafı ki bu onun en sevdiği resmimiz di
beni silmiş olsa bu odanın bu halde olma ihtimali çok zayıftı
20 günden fazla bir zamanda bu halde nedensiz bir ayrılıkla bu odada bu şekilde yaşayabilmek için resmen psikopat olmak lazımdı
madem sevmiyorsun
bırakmak ayrılmak istiyorsun
beni beyninde bitirmişsin
veya başkası var
bu oda neden hala böyle?
neden her yerde beni sevdiğinin izleri dururken senin gerçek aşk adımlarını kalbimde hissettirmiyorsun
madem seviyorsun neden konuşup herşeyi çözmemize yardımcı olmuyorsun.
madem seviyorsun ki bu bana değer verdiğin anlamına gelir
üzüntümün senin de üzüntün olması
sıkıntımın senin de sıkıntın olması gerekir
neden sıkıntılarıma bi tek cevapla yardımcı olmuyorsun

tutsana ellerimden
gel kelebek seninle konuşmamız lazım desene
bak şimdi canım benim böyle böyle oldu
kusura bakma ama beraber olamayız artık desene
yada bu tuttuğum ellerden beni şu şu şu yaptığın hatalardan dolayı birazcık pişman ettin.bir daha yapma desene
ne bok yediğimi bilememekten boklar içinde bırakmasana amk beni
ahh ebrum ahh
nasıl bir avcısın sen
eti yenmez
sütü içilmez
ağırlığım uçuşuma engel
ısırdığım yer dişime zarar
bir kelebeğim ben
bi kaç günlük ömür biçilmiş
uçsam mı bi yere mi konsam diye ne yapacağımı bile bilmezken
sen neden nedenleri düşünmekle geçirtiyorsun ömrümün geri kalanını
ya kaldır elini vur başıma yapışayım kendi hayatıma
yada al beni avucuna
parmaklarının ucuna kadar yürüyeyim uçayım tekrar kalbine
..kötü oldum o odanın halini öyle görünce
iyice çıkmaza girdim amk.
kalbimin bir kagıt parçasına sıkıştırılmış adresinde ebru yazıyordu
ama adres sorsam tarif edecek kimsem yok
nerdesin amk bağdat
zaman reyize sığındım mecburen.

odadan çıkıp müsade istedim gitmek için
-olmaz bir yemek ye öyle git dedi
-hayır kelebek otur dedi
-aç değilim az önce yedim dedim
halbuki ölüyom amk açlıktan
-otur şuraya ben hazırlayayım sen yemezsen yeme dedi
tabakları hazırlayıp koyarken
-zahmet oldu aç değildim dedim
-yalan söyleme yemek yemeyi bile unutmuşa benziyorsun biraz kendine gel. dedi
ben yemek yerken nezaketten midir bilmem
beni yalnız bıraktı
yemeğimi yedim
müsade istedim tekrar.
teşekkür ettim herşey için
görüşmek üzere ayrıldım evden
umut 1-ebru annesini arayacak konuşacaklar sebebini öğrenecek ben de aydınlacağım
umut 2-ebru benim hala onun peşinde olduğumu annesinden duyacak ve alanyaya en kısa zamanda gelip benimle görüşecek
umut 3-sahip olduğum bilgi ile ebrunun eski numarasını kullanmaya başlaması benim onunla tekrar görüşmemi onu aramamı istiyor olmasına yorumlayabilmem
umut 4-ebrunun odasının hala beni sevdiğini işaret etmesi ve annesine beni hala sevdiğini ima etmesiaş
bunların yanında bir sürü umutsuzlukta var
ama ben umutlarıma yöneldim
şimdi yapmam gereken tek şey eğer bu umutlardan biri gerçekleşecek olursa
ebrunun karşısına beş parasız çıkmaktansa en azından şimdilik bir işi olan birisi olarak çıkmaktı
hadi görüşelim dedi kız. kahve ısmarlıyacak para yok amk
eşin dostum cebinin bereketine dualarla yaşıyorum


hemen bi kaç yere haber verdim iş lazım diye
haber vermekde kolay değil amk telefon yok
sim kart yok
sonra en kısa zamanda bulmam gerektiği için
kendim bizzat başvurulara başladım
abi eleman lazım mı
abi eleman lazım mı gezdim bi kaç yeri
sezon ortaları olduğu için herkes kadrosunu kurmuş
zor oluyor tabi bulmak
bir restorana gittim hollandalılara hitap eden
-abi eleman lazım mı dedim
-yok sağol bilader dedi
-flemenkçe ve ingilizce biliyorum iyi derecede dedim
hollandaca konuşmaya başladı benimle
hiç hollandada bulundun mu diye sordu(türkçe karşılığı çevirisidir
hayır hiç biz zaman bulunmadım dedi.
biraz daha konuştuk nerelisin ne işler yaptın
askerden geldim. cezam vardı onu yattım hapiste şimdi çalışmam lazım dedim
hapiste niye yattın dedi
anlattım durumu dürüstçe
tamam yarın gel başla dedi
biladeri bulup iş bulduğumu anlattım
biraz para alıp en boktanında sadece yes no ve mesaj yazma özelliği olan sikimsonik bir telefonla
sim kart aldım
açılmasını bekledim bi kaç saat sonra
ebruya mesaj yazdım

merhaba dedim sadece mesajda
iyi tatiller desem. nerden biliyor diye şüphe duyacak
kim olduğumu bilmediği için geri dönmeyeceğini biliyordum
benim amacım iletim raporunda iletildi yazısını görmekti
o yazıyı gördüm beyler
annesi yalan söylememiş eski numarasını kullanmaya başlamış tekrar
eski numarasını kullandığına göre
sim kartı kırılıp parçalanıp veya bozulmamıştı ki
bu da ebrunun telefonunu bilerek kapadığının kanıtıydı benim için
ikinci mesajı yazmadan önce planlar yaptım
bir kağıtla kalem alıp şema oluşturdum
tüm ihtimalleri düşünerek hesaplar yapmam gerekiyordu
başlık yaptım en üste
ebruya kelebek olduğum söylenecek
sonra ikiye böldüm
cevap verirse ve vermezse diye
her iki durumun altına da yapacağım şeyleri kabaca yazdım
mesela cevap veririrse 1 ne şekilde verebilir
normal konuşursa ne yaparım
konuşmazsa ne yaparım diye
yazdığım ihtimal ve karşılaşacağım durumlara vereceğim tepkiler o kadar çoğaldı ki ihtimallerden sayfa zinci saçına döndü amk
baktım iyice beynim sulanacak yazdım mesajı
-bu arada ben kelebek. hapisten çıktım haberin olsun diye
yine cevap gelmedi
bir saat kadar bekledim.
ses çıkmadı

inanın telefonu açsa ne diyeceğimi hiç bilmediğim halde onu aradım
ikinci kez çalmadan meşgule aldı
bu durumda
-pardon sevgilinin yanında seni rahatsız ettim galiba
tarzında dokundurucu mesajlar yazabilirdim ona ama yapmadım
sakin olmak planınım bir numaralı kuralıydı çünkü
ne yapıp ne edip aklımı siken o nedeni bulmam lazımdı
sinirlenip tekrar tekrar arayarak telefonu tekrar kapatmasından
ve telefonu açıp ne var demesinden tırstığım için tekrar aramadım
bir şekilde onunla tekrar arkadaş olma ve görüşme olasılığım vardı
bunu düşünmeme ebrunun odasının hali ve annesinin söyledikleri etkili oldu
bekledim
ben ortaya buğday tanelerini serptim
kuşum gelip onları yiyecek
bende kafasına sapanla sıkacaktım zamanı gelince
beklemeye çekildim ki yapacak başka bişeyim de yoktu zaten
bir mesaj atar mı diye gece nerdeyse uyuyamadım ama yok amk
ertesi gün kalktım işe gittim öğlen civarı
bi kaç tanışma
kim kimdir nedir ne değildir anlattılar bana
bara girdim aynı gün başladım
hiç çekingen davranmadım beyler
bi elim sürekli cebimde telefonu yarım çıkarıyorum ekran görünecek kadar
bakıyom bi bok yok yine sokuyorum yerine
sonra yine çalışmaya devam
yalandan wc ye gidiyorum telefon bişeyler sıçsın artık kabız oldum diye ama yine yok yine yok amk
gece erken gönderdiler beni ilk günüm diye
eve geldim
oteli aradım ebrunun babasın
resepsiyonda ki elemana barı bağlamasını rica ettim
barmen panpaya
olm ben işe başladım. ebru istanbuldaymış. orlara gelirse haber ver. dedim
niye burda çalışmadın babası başka eleman almadı sen geleceksin
diye biraz kızdıktan sonra tamam dedi


iyice bunalmaya başladığım döneme girdim
sanki sikimi kestiler de sikimin derdinden başka bişey düşünemiyordum amk
ne bok yersem yiyeyim ebru aklımdan çıkmıyordu
ertesi gün de işe gittim
herşey normal amk
çalış maaşını al
bi karı bu evlen koy gitsin ebrunun nedenlerine
ikinci seçenek
gez toz eğlen
tuttuğun karıyı sik
biraz durumu olan bi kız bul siktir git başka bir ülkeye
ulan bütün başka karılar bacı gibi gelir mi insana
götlerini başlarını oynatıyorlar sikimi siktir et taşşaklar bile sallanmıyor amk
ben bu haldeyken ebrunun bu kadar kailesiz oluşu
beni yavaş yavaş çıldırtmaktaydı ama sakin olmayı başardım çünkü
sike sike bana döneceğini biliyordum.en azından beni görmek isteyecekti bir gün
şeytan kulağıma ezberletti amk
git bul şunu
döverek konuştur sonra bas tokadı şimdi siktir git de diye ama
dayanamadım amk. yine mesaj yazdım
-en azından iyi misin onu söyle dedim.
-alanya da değilim. gelince haber veririm.
bu amk sadece bu yazıyor
-nerdesin ne zaman gelirsin. diye gönderdim.
-istanbuldayım.ben sana haber veririm dedi.
-tamam iyi tatiller sana. dedim.
biraz yumuşama geldi.ne zaman gelecek.ne zaman görüşeceğiz muammaydı ama duyduk işte amk bişeyler sevinmek lazım
ben yazmadım ona. ondan haber bekliyor moduna geçtim.
gece saat iki gibi mesaj geldi
-uyudun mu diye.

evdeydim
-hayır düşünüyorum dedim.
-ne düşünüyorsun dedi
-senin ne düşünüyor olabileceğini dedim.
bi süre yine mesaj gelmedi bu durumda kuşu ürküttüğümüzü anladım
beynimi sikeyim uyumadım de geç topu ona bırak ne edebiyat yapıyon
-sen ne yapıyorsun dedim. ondan cevap gelmeyince.
dayanamıyor ki amk insan atıyor amk mesajını işte.
-antalyaya geldim.bi kaç gün burda kalıcam. dedi
tamam demedim.
başka hiç birşey yazmadım
amacım benden cevap bekleyip beklemediğini görmekti
1 saat kadar bişey yazmadım.
-uyudun herhalde diye mesaj attı onu da siklemedim. sonra gerçekten uyumuşum amk.
ertesi gün kalktım
-uyuya kalmışım kusura bakma işte yorulmuşum biraz dedim
geç mesaj atarak önemli değil dedi
böylece çalıştığımı öğrenmiş oldu. babasının yanında mı başka yerde mi onu mutlaka bana soracaktı yada annesine
çünkü babası ile görüşmüyordu. kardeşine de sorabilirdi ama aklına o gelmedi
-hayırlı olsun nerde çalışıyorsun dedi
bundan sonra geyik devam etti beyler.
ben hiç birşey yokmuş gibi hapise girdim
çıktım
sonra bir işe girdim. annem iyi babam iyi kardeşim iyi
gibi hiç ona laf sokmadan
hiç neden sormadan
normal bir şekilde konuştum
bu planımdı
o da bana yavaş yavaş canım sıkıldı alanyada
istanbula gittim kız arkadaşımın yanına (kız arkadaşı olduğunu söyledi ki bu iyiye işaret. istanbula bir erkek için gitmedim. demek istiyor)
beni eğlendirmeye çalıştı sağolsun ama orda da sıkıldım
alanyaya gelmeye karar verdim ama bilmiyorum işte bi kaç günde antalyada kalıcam gibi mesajlar attı
ben o böyle söyledikten sonra

-inşallah geçer can sıkıntın dedim. neden sıkılıyor ne oldu diye hiç derinleştirmedim konuyu çünkü onu yüz yüze yakalamam lazımdı
mesajlaşmalar
nasılsın
işler yoğun mu
hava antalyada sıcak mı derken benim istediğim kıvama gelmeye başladı
kendiliğinden antalyada nerde kaldığını söyledi otel ismi olarak
iki gün böyle mesajlaştıktan sonra
bir gece saat 11 gibi seni arayayım mı diye mesaj attım. restoranda işler azaldığı için
-sen bilirsin dedi
arasam mı aramasam mı diye düşünürken. annem yayladan gelmiş. alanyaya inen bir araba ile beni aradı
ne oldu ne yaptınız falan filan derken annemle 45 dakika kadar konuşmuşuz
telefonu kapattım
gelen mesajı aktarıyorum
-mesajı yanlış kişiye gönderdin galiba dedi
-yok sana gönderdim. seni aramak istedim de annem aradı onunla konuştuk k.bakma dedim
-tabi kesin öyledir.iyi geceler dedi.
vay amk başka karıyı aramak istediğimi sandı
-valla ebru annem aradı dedim
-neyse tamam. benim uykum geldi dedi
-bana inanmıyor musun dedim
-anneni bari karıştırmasaydın yalanına dedi
delirdim amk.
restoranın şefine dedim
abi bana izin ver
ne oldu olm dedi
abi bi yere gitmem lazım idare edin lütfen yarın sabah 8 de gelirim dedim.12 de gelmem gerekirken
tamam dedi.
biraz da para verir misin abi dedim.
cebinden şimdinin parası ile 50 tl Verdi

otogara gittim antalya arabası bekledim o saatte
ebruya tek mesaj bile atmadım
yarım saat sonra antalya ya uğrayacak otobüsün birine bindim
otel yakınlarında indim taksiyle pazarlık yaptım
cebimde sadece geri dönüş parası kalacak şekilde ayarladım ama taksici olmaz dedi
yarım saat yürüdüm başka taksi durağında pazarlık yaptım
anlaştık otelin önüne geldim.
-otelin önünde bekliyorum gel. diye mesaj gönderdim ebruya
-hangi otelin antalyadayım dedi
-otelin ismi* nin önündeyim bekliyorum dedim
-şimdi gelemem dedi
-o zaman sen yalancısın demek ki bu otelde değilsin. antalyada bile değilsin belki
ben ispatlamaya geldim yalan söylemediğimi ta alanyadan sende bi kaç adım atarak ispatla dedim
5 dakika filan mesaj yazmadı
sonra
-hani nerdesin yoksun yazdı
blöf yapıyor amk beni gelmedi sanıyor
-aşşağı inmeden nasıl göreceksin dedim
-gerçekten geldin mi dedi
-tamam inandım. konuşmak istemiyorum. kapatalım konuyu dedi
-istersen gel istersen gelme aşşağıda bekliyorum dedim
-aşşağı gel ebru dedim
10 dakika sonra
günlerdir görmediğim
her geçen saniye daha da güzelleştiğini anladığım
hayatım son günlerinde sürekli gönlüme fauller yaparak
kırmızı kartı çoktan hakeden ama hep aşkın avantajına bıraktığım ebru(mu) gördüm
parmağında iki yüzükde duruyordu.

yanıma geldi
o bişey demeden
telefonu çıkardım
bak dedim arama kaydını açtım.
annem yazıyor
detayları ve konuşma süresini de gösterdim
-hadi şimdi iyi geceler dedim.
döndüm gittim. arkamdan iyi geceler dedi
siklemedim
çünkü otobüslerin geçtiği yola çıkabilmek için 1 buçuk saat yürünmesi gerekiyordu tahminlerime göre
sike sike arkamdan da mesaj atacaktı
attı da
-k.bakma dedi
-ben sana hiç yalan söylemedim dedim
bir yandan da yürüyorum amk
-biliyorum dedi
-bilmiyorsun dedim
-biliyorum kelebek dedi
-bilmiyorsun ebru dedim
-inandım dedi
-hadi yalan söylemediğimi ispatladım da seni gerçekten sevdiğimi nasıl ispatlayacağım dedim
-onun ispatına gerek yok dedi
baktım konu yine derinleşiyor konturda hızla tükeniyor
telefonun şarjı da boktan bi tel olduğu için nerdeyse tükenecek.
-şarjım bitiyor. inanmıyorsan sana yakınken onu da ispatlayayım.iyi geceler dedim
telefonu kapattım
gerekli yürüyüşü yaptıktan sonra
2 saat kadar bekleyip
bir otobüse bindim alanyaya geldim
güneş doğmuş alanya.ya
otobüsten indiğim yerden bi de eve yürüdüm 30 dakika
dünyanın en sert bacak kasları bende değilse bile ilk bini zorlarım amk ebru sağolsun
duş aldım
üstümü değiştirdim derken
restorana geldim
patronda orda
olm manyak mısın git yat dedi
abi böyle böyle antalyaya gitmem gerekti gece uyumadım gider yatarsam kalkamam dedim
böyle bana faydan olmaz git yat akşam servisine burda ol dedi
sağol deyip eve gittim yattım
kalktığımda ebrudan tek mesaj gelmiş

-alanyadayım. haberin olsun.
bu mesaja bana yazdığı için veya alanyaya geldiği için sevinmedim
bu mesajda yatan mesaj benim için önemli olan
düşüyorum kollarına kelebek
-hoş geldin yazdım
üstümü değiştirdim. işe gitmek için hazırlanıyorum
patron bana kıyak yapmış izin vermiş akşama kadar
karşılığını vermek için tamamen çalışma modu on
işe gittim çalışıyıyorum
gözüm telefonda ebru bişey yazar mı diye ama siklemiyor yine
müşteriler de kalkınca restoranın barını kapatıp dışarı çıkarken mesaj geldi
-pek sevinmedin galiba geldiğime diye.
şeytan diyor sok lafları götüne.ben alanyaya geldim yayladan sonra senin sikinde oldu mu da şimdi benim sikimde olsun..
plan gereklerine devam ettim
-hoşbulduk demediğin için ben seni pek memnun göremedim o yüzden yazmadım dedim.
-kafam çok karışık kelebek nerdesin dedi
buluşalım sinyali mi yandı lan
-işten yeni çıktım yürüyorum şimdi dedim
o bana teklif etsin diye

-bende oturuyorum yorgun musun dedi
-hayır yorulmadım gündüz uyudum çünkü dedim
-biraz konuşabilir miyiz dedi
ara mı diyor yoksa buluşalım mı diyor anlamadığım için
-nasıl istersen dedim
-evden iniyorum şimdi kaç dakika ya gelebilirsin dedi
-önemliyse koşarım 10 dakika falan sürer dedim
-koşma bekliyorum dedi
gittim apartmanın önünde beni bekliyor
bir tokalaşma ile hakem atışı gerçekleşti
ben susmayı tercih ettim ilk konuşmayı da ona bıraktım
-biraz yürüyelim mi dedi
-sen bilirsin dedim
plaja doğru yürüdük
işin nasıl. yoruluyor musun gibi iş geyiği yaptı bana
bende sallama ve tek cevaplarla geçiştirdim
konu uzamasın da ana konuya dönelim diye
plaja indik dalgaların son vurduğu yere oturduk.
aramızda mesafe kaldı 30 cm civarında
bir müddet sustuktan sonra
-ee nasılsın dedim

-bilmiyorum dedi.bu cevap en nefret ettiğim cevap olmaya başladı. anan zaaa dese bu kadar sinirlenmezdim amk
sustum yine
-kafam çok karışık kelebek dedi
-benim kafam çok sade hiç karışmıyor dedim
-nasıl beceriyorsun dedi
-umur listemde tek kişi var. gerisi umrumda olmuyor böylece karışacak bişey de olmuyor dedim
ayağa kalktı
kıyıya vuran küçük dalgalara ayaklarını şortuna kadar soktu
biraz dolandı denizin içinde
sonra bana dönüp
-ben başka bir eve taşınacağım dedi
-kafanı bu mu karıştırdı dedim
-hayır dedi
-hayırlı olsun dedim. konuyu biraz daha açsın kendiliğinden kiminle ve ne zaman taşınacağını söylesin diye. çünkü ben sorunca sapıtıyor amk
cevap vermiyor
-sağol dedi.
biraz daha sessiz kaldı
-nasıl olur sence dedi
-ne nasıl olur dedim
-başka bir eve taşınmam dedi
-ona yaşayıp kendin karar verirsin dedim
-hadi gidelim dedi
-nereye dedim
-sen konuşmak istemiyorsun anlaşılan dedi
-konuşuyoruz ya dedim
-soğuk cevaplar veriyorsun dedi


baktım biraz kızmış gidecek amk
-ne zaman taşınmayı düşünüyorsun dedim
-bilmiyorum dedi
-yalnız mı kalacaksın dedim
-herhalde yalnız olur bilmiyorum ki dedi
-buldun mu ev yoksa araştıracak mısın dedim
-bakmadım daha dedi
-ailenin haberi var mı taşınacağından dedim
-henüz söylemedim. dedi
-nasıl tepki verirler ki dedim
-annem kabul etmez ama babamı bilmiyorum dedi
-benim de çıkmam lazım aslında başka bir eve dedim
-neden dedi
-kaç yaşıma geldim. askerlikte bitti.iş de buldum. artık annemlerle kalmam doğru olmaz sanırım dedim
-ne zaman taşınacaksın dedi
-biraz zaman var daha. borçlarım var onları ödeyeyim. kışın da çalışacak iş bulursam tutarım bir ev dedim
-sen kiminle kalacaksın dedi
-bilmiyorum ama çarşıya yakın bir ev olması lazım dedim
-benim ki de dedi
birimiz beraber kalalım mı dese diğeri tamam demeye hazır hale geldi muhabbet
-içecek bişeyler alalım mı dedim
-sen bilirsin dedi
-daha oturacaksak alalım dedim
-bilmem benim uykum yok ama dedi
-tamam o zaman hadi gidelim dedim
markete kadar gittik.

--ne içelim dedim
-barmen sensin ama bira olmasın dedi
-vokta mı likör mü olsun dedim
-votka olsun dedi
vokta ile limon aldım
bi kaç çerez cips de aldık
parasını ebru verdi.
plaja indik tekrar
bardakları doldurdum onun kini de biraz sert yaptım kendiminkine göre
ben hızlı içtim
o da hızlı içsin diye
ne istanbul muhabbeti açtım
ne neden böyle yaptın konusuna girdim
ürkmesinden korktuğum için
yan yana oturuyorduk ama
deli gibi sevdiğim
daha önce binlerce kez öpüp kokladığım kıza dokunamıyordum bile
oruç tutuyordum aşka karşı
çeşitli bahanelerle
denizin şerefine
yıldızların şerefine
alanyanın şerefine
mezun oluşunun şerefine
askerliğin bitişi şerefine diye kadeh kaldırdım hep
o bunların şerefine içerken ben onun son yaptığı şerefsizliğe içiyordum
hafiften kafasının çakırlaşmaya başlamasını
-denize mi girsem demesi ile anladım
-giderken girersin şimdi havlu yok üşütürsün dedim
-sen ne yapacaksın dedi bana
-bekliyorum dedim
-neyi dedi

-gelecek görebileceğim birisini dedim
bozuldu biraz.
-ne var senin geleceğinde dedi
damara girip geçmişimizin verdiği kuvvetle onun dilini çözmeye çalıştım
-hayatımda bir kez yıldız kaymasına şahit oldum.tek bir dilek diledim. çok içten diledim.
başka birşey de gözüm olmadığını dileğime bile inandıracak kadar içtendi
dilekler söylenmez ama seni diledim.
gerçekleşti de
yıllarca dilek hakkımı ne kadar doğru kullandığımı düşündüm
dileğimden hiç pişman olmadım
başımı kaldırıp yıldızlara bakar göründüm çoğu zaman ama
aç gözlülük olmasın
benim zaten dileğim gerçekleşti ve gerçekleşmeye devam ediyor başka dileğe hiç ihtiyacım yok diye
yıldız kaymasını hiç istemedim başka
ama şimdilerde farkediyorum da
ya eksik yada yanlış dilemişim dedim
-çok mu yanlış yaptım sana dedi
-senden tek bir şey rica etmiştim ilişkiye başlarken.bir şarkı vardı..
bana sonlarını dinletme o şarkının dedim ama
''seni görebildiğim yer rüyalar oldu.
deli diyorlar bana
ahh ayrılık''..dedim. şarkı melodisi ile ahh ı baya bi uzatarak

ben gözlerine bakıp tepkisini gözlerinde görmek istedim
ama o bana bakmadı bakmak istemedi
belki utancından
belki de anlatmak istediklerin korktuğu için
hala dönüp bişey demedi. bunlara rağmen
konuşmuyordu amk
bu bu bu sebebten dolayı böyle oldu demiyordu
sarhoş olmasına rağmen konuşmuyordu
yüklenmeye devam ettim
-neyse sağlık olsun. elbet bunda da bir hayır vardır.
bir yıldız daha kaymasını beklerim.bu defa içten iki tane dileğim olur. biri kendim biri senin mutluluğun için..
ama yıldız kaymasını beklemeden bir duam var senin için
inşallah bende eksik yaşadıklarını tamamlayacak birini bulursun. dedim
yine konuşmadı.
amk insan demez mi bişey bunların üstüne. konuşmadı amk
dramaya devam mı etsem yoksa konuyu kapatsam mı bilemedim. çünkü tepki vermiyor sadece dinliyordu
ben de sinirden daha fazla içmeye başladım ki
dertli olan da benim zaten amk
biraz kafam dönmeye ve dilimden kelimeler daha rahat çıkmaya başladı
-sana bir hata yaptım da intikamını mı alıyorsun bu şekilde dedim
sustu
-artık beni istemiyorsun ama bensizliğin acısından korktuğundan mı böyle yapıyorsun dedim
sustu
-kurduğun hayallerdeki kişinin ben olmadığımı mı farkettin dedim
sustu
öyle bir susuyordu ki hiç konuşmayacak gibiydi
-beni başkası ile aldattın da onu mu söyleyemiyorsun dedim
aynı anda bana dönüp öyle bir tokat vurdu ki
zaten sinirliydim iyice kan beynime sıçradı
tuttum kolundan

-senin gözünde bir gram değerim varsa.ne olursun anlat. neden böyle yapıyorsun dedim
-kolumu bırak kelebek dedi
bıraktım kolunu
-ne olursun anlat. yalan da olsa bişey söyle bana. dedim
-hala anlamıyorsun yok bişey. kafam karışık sadece dedi
-bak ebru benim de bir sabrım var. bana 1 hafta bekle sonra söyliyecem.ve şu kadar bekle henüz hazır değilim sana açıklamaya de bekleyeyim
ama susma. bana geçiştirme cevaplar verme dedim
kelimeleri yutmaya başladım bile sarhoş olduğum için
kafamda tek bir düşünce var
kelebek şu sebeten dolayı yaptım desin
geçerli olsun veya olmasın mazereti ya da gerekçesi
ebru siktir git diyecem bir daha suratına bakmayacam
-kafam karışık kelebek dedi yine
-hadi bitir de gidelim. senin uyuman lazım. belki bir daha ki konuşmamıza kadar geçen zaman seni biraz büyütür de markete gidip hangi çikolatayı
alacağına karar veremeyen çocuklar gibi davranmaktan vazgeçersin dedim
-sen git istersen ben oturcam daha dedi
nere gidiyon amk kızı orda bırakıp. düşman bile olsa kız bırakılmaz orda
sex on the beach fantazileri kuran onlarca abaza var plajda dolanan
5 dakika civarı uzandım
-yüzün acıdı mı dedi
-hayır dedim.
-ben seni hiç aldatmadım dedi. yüzü denize dönük benim ki ise yıldızlara
-böyle düşünmen bile üzücü dedi
doğruldum olduğum yere
dizlerimle önüne yürüdüm

-öptüm kokladım seni. seni seviyorum dedim. ellerini tuttum kalbimi sana verdiğime adın kadar inandırdım seni.
gözlerimde aşkı gösterdim sana.bir sevgili ne yapması gerekiyorsa harfiyen uyguladım..
uçuyorsun mutluluktan. aşk a kurban olayım dedirtiyorum sana hep
tamam diyorsun. kelebek beni deli gibi seviyor
beni hiç bırakmaz bensiz yapamaza inandırıyorum seni
sonra gidiyorum. nereye gittiğimi neden gittiğimi söylemeden
senin bana ulaşmanı engelliyorum
bir süre sonra herşey normalmiş gibi karşına çıkıyorum
sen bana neden böyle yaptın kelebek ne oldu diyorsun
susuyorum hiç birşey demiyorum
kafanda ki neden sorusu git gide büyüyor
ama cevabı bilemiyorsun çünkü tek cevap bende gizli ve ben sürekli susmayı tercih ediyorum
nereye gitsen bu soru ile yaşıyorsun ama uğruna yaşadığın kişi ısrarla inatla susuyor
lütfen ebru
koy kendini benim yerime
kaldır şu elinin birisini ya el salla güle güle de sebebinle uğurla beni
ya da tut şu elimden otur konuşacaklarımız var de anlat herşeyi ne olursun dedim
biraz bana baktı
söyleyecek gibi oldu lan
tam heveslendim amk
sarıldı bana
-bilmiyorum kelebek dedi
-telefonu neden kapattın onu söyle dedim
-kimseyle görüşmek istemedim. dedi
-arkadaşların da mı kimse dedim

-onlar alanyaya gelmişler. benden rica ettiler bizi dışarı çıkar diye. diğer alanyadan arkadaşlar da ne zamandır çıkalım diyorlardı
ikisini de aradan çıkarmak için gittim.bi nevi mecbur olduğum için mezuniyet nasıl geçti onu anlattılar neden gelmedin dediler. dedi
-hiç de mecbure benzemiyordun.bas baya eğleniyordun dedim
-orda somurtsam daha çok soru soracaklar.ne oldu neyin var diye.ben kimseyle konuşmak istemiyordum. sana bile anlatmadım
anlatacak bişey de yok aslında. biraz kafam karışık o kadar. dedi
-ne yapacağımı da bilmiyorum.ne diyeceğimi de.dedim
-yakınlarım da ol bırakma beni kelebek dedi
-ben gidiyorum dedim
-nereye dedi
-sana bir şey göstermeye dedim
-ne gösterceksin dedi
-bir sevgilinin en ihtiyacı olduğu anda yanında olmamak ne demek onu göstereceğim güle güle dedim
-gidemez sin ki dedi
-neden gidemem gaz mı veriyorsun bana dedim
-ben çok denedim.ama gidilmiyor. gidilse bile geri mutlaka geliniyor. dedi
-sen oyun peşindesin ebru. benim ne kadar sensiz kalabileceğimi denemeye kalkarsan
eski sevgililerinden bir kere gidip bir daha dönmeyen birisi olarak kalırım senin için dedim
-gidemezsin kelebek dedi
-gazına gelip gitmeyecem ebru. bitirmek istiyorsan başka yollarla açık açık söyle bunu dedi
-ben neden geri döndüm dedi

-sen geri dönmedin ben buldum seni.ben yazdım mesajı. hapise girdim çıktım sen istanbullarda gezerken dedim
-neden eski numaramı açtım acaba dedi
-kafamda yeterince neden sorusu varken yenilerini ekleme ebru dedim
ona dönük kaldım bunu söylerken
o da bana dönüktü
bir süre baktık birbirimize
sonra saçma sapan bir yumuşama oldu bende
gözlerimi gözlerinden alamadım bir türlü
çok denedim kırpayım diye ama
yapamadım
o da bana baktı öylece
nere gitti amk beni sinir eden ebru
neden gönlüm birden yavşadı ona
niye kan yerine titreme yayıldı tüm vücuduma
niye yaklaştım ki ona biraz daha
o neden durdurmadı başını
neden yaz günü yağmur başlamadı neden dağılmadı hiç dikkatim gözlerinden
neden nefesi içimi ılıtıyordu
aynı anda nefes alıp aynı anda nefesi tutup aynı anda dudaklarımız neden birleşti
ellerim neden durmadı ki yerinde niye tuttum sıkıca ensesinden onu öperken
o niye saçlarımı yolarcasına kendine çekti beni
neden unutuldu birden
gitmeler
konuşmamalar
boşuna beklemeler
sonuçsuz düşünceler
susmalar
fazla sürmedi ayıldık
geri çekildik
benim unuttuklarım aklıma geldi
onun da kafasının karışık olduğu


az gittik çok geldik
sevdik sevildik
sevdiğimizden emin sevildiğimizi umduk
görünce mutlu gidince ne oldu olduk
deli gibi severken ayrıntılarda kaldık
onun ayrıntıları bana dert
benim aşkım yine bana
koşmayı bırakmadım peşinden
ne zaman koşmaktan vazgeçecek olsam arkasına dönüp hep baktı acaba geliyor mu diye
bırakamadım onu yalnız
yalnızdım çünkü
anam babam kardeşim ve onda ibaret bir hayata soyutladım kendimi
inat ettim ne olursa olsun bırakmamaya
gönüllü kölesi oldum onun
ne derse onu yapıp nasıl davranırsa ayak uydurmaya karar verdim
sıvadım kolları emret sultanım dedim resmen
-ne yapalım dedim.
-gidelim mi artık dedi
-hay hay sen nasıl istersen dedim
kalktık yürüdük onun evine doğru pek de önemli şey konuşmadan
evin altına gelince
-herşey için teşekkür ederim dedi
-iyi geceler ebru hanım. dedim
yaklaştı sarıldı yanağımdan öptü
-iyi geceler dedi
gittim yattım yarın sabah yine iş
yine çalışma yine turist
artık ebru da olağan mesajları göndermeye başladı

yoğun mu restoran. yoruldun mu
ne zaman çıkarsın. gibi
bende hepsine sade cevaplar verdim
iki gün sonra buluşalım mı teklifini yaptı kabul ettim
kısa ve ayak üstü bir konuşma oldu
-benim evden bir an önce ayrılmam lazım. kulağında olsun.ev bulursan haber ver dedim
-tamam ama neden bir an önce diye sordum.
ama tahmin ettiğiniz gibi cevap alamadım
hani o bana kulağında olsun dedi ya.ben bunu kendime görev olarak edindim.
neden biliyor musunuz. onun gözüne girebilmek ve onun için bişey yapabilmek adına
diyeceksiniz ki olm bu karı hak etmiyor ki amk mal mısın sen
evet amk malım. onun malıyım. gözüm başka bir şey görmüyor amk
ebru nokta bitti the end
başkası yok amk
bildiğim bilmediğim tüm emlakçılara sorarak 5 6 tane seçenekle ebruya ulaştım
-beraber bakalım mı işin var mı dedi
evet vardı amk. işe gitmem lazım dı ama yok dedim
bir tanesine baktık beğenmedi.
başkasına bakmaya geçerken ben geç kalmaya başlamıştım
uzadıkça uzadı muhabbet bende sıkıldım hemde işe geç kalma korkusu başladı
-bu güzel ebru dedim
tam beğenmemiş gözükmesine rağmen
-tamam bunu tutuyoruz dedi.
400 lira kira. evde eşya sıfır.
bomboş ev
o aslında dayalı döşeli istiyordu
ben işe gittim.
ben çalışırken mesaj gönderdi
-yarın evi temizlemeye gideceğiz annemle. diye
evi temizlediler.

bi kaç eşya aldılar
elektrik su bağlantısı
bi kaç musluk arızası hepsini giderirken bana mesaj yoluyla bilgi verdi
1 hafta da 3 kere buluştuk hep ev nasıl oldu diye konuştuk
eksikler konusunda ben elimden geldiği kadar yardım ettim
orda bulursunuz burda iyidir diye ama maddi yönden sıfır yardım edebildim
1 hafta sonunda ebru eve taşınacak hale getirdi evi.
ben çalışırken mesaj attı
-ilk misafirim annem bugün diye
-ben ne zaman hayırlı olsuna geleyim dedim
-ne zaman istersen dedi
çalışmaya devam ettim
gece mesaj geldi
-.misafirimi gönderdim diye
açık bir davet vardı
-yeni misafire hazır mısın dedim
-yorgunum dedi
-peki iyi geceler o zaman dedim
-tamam şaka yaptım gel dedi
müşterinin birisinin masada unuttuğu gülü alıp evine gittim kapıyı çaldım
önce evden bahsedeyim.
2 oda bir salon
oldukça şık iç mimari
evdeki eşyalar yeni alınmış
koltuk takımı ve yatak odası takımı alınmış
mutfakta ufak tefek eşyalar
ve salonda tv var.
geçtim içeri hayırlı olsun sağol muhabbetinden sonra
-gel sana evimi gezdireyim dedi
her yeri gezdirdi. mutfakta da
-henüz dolap almadım. lazım olur mu onu da bilmiyorum ki dedi
-boş ver ne yapacaksın dolabı dedim
-neyse sonra bakarız ona bişey içer misin dedi
nedendir bilmem ama ben kendime dolap almayı görev edindim.
götümde don yok amk. kıza dolap alacam hangi parayla
big question mark amk
biraz oturduk

ben gideyim artık dedim
sadece tokalaşmadan ibaret bir veda ile eve gittim
iyi geceler kelebek sağol yardımların için mesajına
ne yaptım ki mesajı ile karşılık verdim
ertesi gün kalkıp işe gitmeden önce ilk olarak
bir beyaz eşya mağazasına uğradım
taksit koşullarını öğrendikten sonra beni adam yerine koyup güvenecekler taksit yapmak için diye düşünürken
patrona gittim
yalan söyledim amk
dedim bizim evde dolap bozulmuş taksitle bir dolap almam lazım bana yardım et dedim
gel benimle dedi
tanıdığı birine götürüp kefil oldu benim adıma
ilk taksidi de kendisi verdi
ebruya mesaj atıp ne yaptığını sordum
dışardayım dedi
akşam 5 de evde olur musun dedim
muhtemelen dedi
eve servisden faydalanıp dolabı ebrunun kapısın önüne kadar çıkardık elemanlarla
abi fişi sok çalışır mı bu kuruluma gerek var mı dedim
yok abi biraz bekletin sarsıldı sonra sokun fişi çalışır dedi
onları gönderip kapıyı çaldım
kapının önüne dayadığım dolaptan ben gözükmüyorum amk
açtı kapıyı kafayı yana uzatıp beni gördü
-bu ne derken anladı ona getirdiğimi
-deli misin sen dedi
-arasıra evine geldiğimde soğuk bişey ikram edersin artık dedim
gülüşmeler sonrası ebem sikilerek dolabı biraz da sürüyerek ve ebrudan yardım alarak
mutfağa taşıdım
sik var amk adamları gönderiyon
yaz günü kan ter içinde kaldım
sarıldı bana sağol kelebek dedi
o sarılma ile
ne ödeyeceğim paraya yandım
ne de kan ter içinde kalışıma
yine oturmamı ve biraz kalmamı teklif etti ama işe gitmem gerekçesi ile durmadım
burda duş al istersen dedi ama
temiz kıyafetler olmadığı için onu da reddettim ve eve gelip üstümü değiştirdim
üstümü giyinip tekrar işe gittim
gece ben çalışırken mesaj geldi
-kelebek dolap soğutuyor. soğuk bişey içmek istersen gel dedi
-tamam çıkmaya yakın haber veririm dedim
rest. dan çıkıp dağıtılmış olan bahşiş paramdan bir miktar içecekle içki aldıktan sonra
ebrunun evine dayandım
hoş geldin dedi
içecekleri dolaba yerleştirdi
film hazırladım dedi
ama tek film değil masa da hazırdı. çerezler yaz meyveleri ve votka masada duruyordu
biraz aralıklı oturduk
film başladı
içtik
pek konuşmadık
ikinci cd yi takmak için kalktığında
daha yakın oturdu
on dakika sonra da elimi tutup omzuna attı bana yaslanarak izlemeye devam etti
film devam ediyordu dvd deki ama
ben kendi hayat filmimde başrol oyuncusu olan kendime
bir replik veremeyecek kadar suskundum
o ise ses sanatı değil görüntü sanatı yapıyordu filmimizde
başını omzuma koymalar
yerini elimi tutmalara dönüştü
film devam ederken
biz artı 18 filme başladık kendi aramızda
normalmiş gibi
sevgiliymişiz gibi
karı kocaymışız gibi gerçekleşti herşey
ebru nedenlerden bahsetmeyince mutlu gözüküyordu
ben gideyim demek
ona orospu muamelisi yapmak olacağı için
ondan komut bekledim
o duşa girdi. bunu fırsat bilip
üstümü giyindim
dışarı çıktığında giyinmiş haldeydim ki
-gidecek misin dedi
-gitmeyeyim mi dedim
-sen bilirsin dedi
ama kafasının karışık olduğuna gerçekten inanmıştım
çünkü saçma sapan bir ilişkiydi bizimkisi
fakir birisi değil ki amk ona dolap aldığıma teşekkür için benimle yatsın
eve gittim
ebruya çaktırmadığım bütün sorular kafamda artarak devam etti
neden üstüne neden biniyordu sürekli
neden böyle yaptı. şimdi neden böyle yapıyor diye
her gece evine gitmedim ama mesajlaştık
mesajlarıma tek kelime ile cevap vermeye başladı ki
bu ebrunun beni siklemediği anlamına gelir tanıyorum amk karıyı
bişey sorunca tek cevap verir
ya canı bişeye sıkkındır yada konuşmak istemiyordur
bende pek üstelemediğim için
böyle devam etti bir süre
beni evine davet etmedi tekrar
akşam iş çıkışı saatini sormadı
çıktın mı diye sormadı
bu durumda eve gelmemi istemiyor gibi gözüküyordu
bazen bende tek cevaplardan ve onun umursamamazlığından sıkıldığım için
ona mesaj yazmıyordum
mesaj yazmama sürem uzayınca nasılsın gibi ses vermemi gerektiren mesajlarla kendinde tutmayı başardı beni
ilk maaşı alıp
amcamlara ve arkadaşlara olan borçları kapattıktan sonra
babam ve kardeşime olanları tecil ettim
ikiside paran olunca verirsin önemli değil diyerek almayacaklarını söylediler.
maaş dediğin ne ki amk osurmayla parçalanacak don
çalışmaya devam ederken
ebru yine saçmalamaya başlayıp mesajları sıklaştırdı
evine çağırdı oturduk konuştuk havadan sudan ama nedensiz
sonra yine evime gittim yatmak için
yine birgün giderken
kış yaklaşmı şimşek vakti gelmişti
yağmur bana burda kal bu gece dedi
o gece orda kalışım
sadece kalmaktan ibaret olup el tutmasına bile gidemedi
3 gün sonra yine gel dedi yine bırakmadı yine kaldım
böyle bir süre devam ettikten sonra
kıyafetler orda kalmaya başladı
kıyafetler orda yıkanmaya başladı
duşlar orda alınmaya başladı
yemekler yapmaya başladım derken oraya yerleştim gibi birşey oldu
ben tüm kazandıklarımı eve gelirken birşeyler almaya harcadım
yine sevgili moduna girdik
ebru bir büroda işe başladı
-eve gideyim ben bu gece dediğim bir gün
-bundan sonra burda kal kelebek gitme dedi
-tüm masraflara ortak olursak kabul dedim
-peki dedi

ama sezon bitti. işsiz kaldım
cepteki para 1000 lira civarındaydı
yani yattığım kış uykusundan ayı olmama yeterli yağ yoktu cebimde
her ne kadar siktir boktan bir şekilde olsada hayallerim gerçek oluyordu amk
ebru ben ve aynı çatı
cebimdeki 1000 lira beni baya götürür sanmıştım ama
ev kirasına ortaklık
ebruya hediye almalar
onu mutlu etmek için yaptığım yemek harcamaları
tüp gaz ot bok derken
15 gün bile sürmedi paranın ömrü
evet ben yine ben fakir piçi kelebek
messinin kazandığını kazansam da yine bitecek gibiydi zaten bende bu ebruya olan gönül eli açıklığından dolayı
iş bulmam lazımdı kışlık hemde
bomboş alanyada
işsiz o kadar genç varken
benim iş bulma ihtimalim
fenerin iki ikiyi
beşiktaşın 8 0 ı
cimbomun 6 0 ı unutması kadar zordu
ebru dert etmeden bana da belli etmiyor numarası yaparak bir süre durumu idare etti
ebrunun babasının oteline gidip çalışabilirdim aslında ama
ebru ile babasının arası bozuk gibi duruyordu
çünkü ebru annesi ile sürekli konuşmasına rağmen
babam nasıl diye sormuyordu bile
ben sorduğumda da boşver diye geçiştirdi hep
ebru da maddi desteği annesinden alıyordu
kendiside kazanıyordu zaten
bunların hepsini yazdım bir deftere
yapılan tüm masrafları yazdım
işim gücüm yoktu amk nasıl olsa
artık kafamdaki yanıtsız neden sorusu ile yaşamaya alışmış gibi gözüksemde ebru yokken
nedir ne değildir neden böyledir diye kendi kendime düşünüyordum
yazılı olarak çalışmaya başladım dersime
en baştan yazdım
konuşmaları hatırlamaya çalıştım
askerlikte ki tel konuşmalardan başlayıp
onun istanbula gelişlerini
benim ankaraya gidişimi
alanyaya gelişimizi
oynamak istediği oyunu
yaylaya gidişimi onun gelişini
yaylada olanları
ve sonrasını hatırladığım kadar yazdım
sonra tekrar tekrar okuyup aklıma gelenleri ilave ettim ki
yazdığım deftere not ilavelerinden götümün kıllarına döndü yazılar
ben bi bok bulamadım tüm bu yaptıklarına
günlerce sürdü yazmam ebrudan habersiz
tek cevabı verecek olan kişi ne o konunun açılmasını istedi
ne de aslında verilecek bir cevabın olduğunu söyledi
tüm ihtimalleri fırsat buldukça sordum
evin her tarafını aradım acaba bir ilaç mı kullanıyor hasta da ölecek mi diye ama yok
kendim gittim ben ölecem de haberim mi yok diye
şükür bende de birşey çıkmadı
ebrunun annesi ile konuştum sık sık
nedir ne değildir bişey öğrendin mi diye
onun tek bağladığı sebeb babası ile olan tartışması
eğer başka bir konu olsa şu an seninle aynı evde oturmazdı diye de destekledi kendi tezini
bende buna inandırdım kendimi
tamam dedim. bunlar babası ile bir nedenden dolayı tartıştılar bundan böyle yapıyor
tamam da amk benimle ne alakası var diye kendime sorduğum da
ulan yoksa benim yüzümden mi araları bozuldu diye düşünmedim de değil
ne olursa olsun. ebrunun babası ile bir kere daha konuşmaya karar verdim
ve oteline gittim.
ilk gidişimde bulamadım ve telefon açtım
nasılsınız iyi misiniz diye muhabbete girdim
-ooo kelebek nerdesin sen ya gel de bir tavla atalım dedi.
bi kaç soruya cevap bulurum umudu ile
ebruya haber vermeden babasının yanına gittim.
tavla oynamadık çünkü oteldeydik. zaten şakasına demişti eskileri yaad etmek için
ama konuştuk...


beni karşılaması son derece samimi ve içtendi
bu adamın benim hakkımda kötü düşünüyor olma ihtimali bence hiç yoktu
peki ben neden gelmiştim adamın yanına sorulara yanıt bulmak için
adamın bundan haberi var mıydı yoktu
o halde adam ulan düştü kucağıma benden iş istiyor diye düşünebilir miydi evet
o zaman ne yaptım
-nasılsın kelebek dediği zaman
-iyiyim ... bey ne yapayım çalışıyoruz işte dedim.
aklındaki soru işaretini kaldırdıktan sonra
otelin işleri hakkında biraz konuştuk
söylenen çayları da içtik
ebrunun kardeşinden konuştuk okulundan konuştuk
benim ailemin nasıl olduğundan konuştuk ama
bana ebru nasıl diye sormadı
ebrunun annesi herşeyi biliyor
aylardır da beraber kalıyoruz ebruyla aynı evde hiç mi duyma şansı yoktu beraber olduğumuzu elbet biliyordu
ama bana ebruyu sormaması aralarının bozuk olduğuna işaretti
bir şekilde neler olduğunu öğrenmek için
konuya girmem gerekiyordu en azından şansımı deneyecektim
-ebru da mimar oldu sonunda dedim
-evet çok istiyordu dedi
-nasıl bir duygu ki mimar babası olmak dedim
-iyi bir duygu kelebek o mutlu olsunda benim ne hissettiğim önemli değil dedi
-mutlu galiba dedim

-inş. dedi ve konu kapanmaya yüz tuttu hemen küllenen muhabbete odun attım
-yaylada da size ikram yapamadan gittiniz kusura bakmayın dedim
-asıl siz kusura bakmayın. ayıp ettik size. hadi sen yabancı sayılmazsın da annenlere ayıp oldu dedi
-önemli değil de neden öyle gittiniz ki dedim
-ebru anlatmadı mı dedi
-hayır dedim
-o zaman benim anlatmam yakışık almaz dedi
off amk yaa harbiden off artık amk
baba kız aynı bunlar amk
damara girdim
-annemler çok üzüldü. oğlum acaba yanlış bişey mi yaptık diye dedim
-onlarla hiç alakası yok kelebek dedi
-o zaman ben özür dilerim dedim
-orda dur kelebek seninle hiç alakası yok olayın. sakın üstüne alınma bu konuyu dedi
-çok özel değilse sorabilir miyim sebebini dedim
-ailevi bir mesele kelebek ama inan seninle bir alakası yok dedi
-demek ben hiç öğrenemeyeceğim bunun sebebini dedim
-öyle büyütülecek bişey değil zaten boşver unut gitsin.biz hallettik kendi aramızda dedi
-iyi peki dedim daha nasıl gideyim amk adamın üstüne yakasından tutup anlat mı diyeyim
sözlünü konuşturamıyorsun benden ne istiyorsun demez mi amk içinden
kayda değmez üç beş daha geyik yaptıktan sonra iyi bir şekilde uğurladı beni
yine uğra tavlada rakip kalmadı senden başka diye takıldıktan sonra
yine cevapsız eve döndüm
ebruya yemek yaptım

geldi beraber yedik gezdik tozduk 3 gün daha herşey çok güzel geçmekteydi ki keşke
cuma pazarına gittim
pazardan bi kaç meyve sebze alıp yemek yapmak üzere eve gittim
kapıyı açmaya yeltendim ama kilitliydi içerde bırakılmıştı yani anahtar
kapıyı çaldım biraz bekledim
açılmadı
mesaj geldi telefonuma
-git kelebek yazıyordu
aklıma ilk gelen eve erkek mi attı amk benden başka diye sinirlendim
bu gerginleştirdi beni
telefon açtım ona
meşgule aldı
tekrar aradım
yine meşgule aldı
daha da sinirlenerek yine aradım ama yine aynı sonuç
-kapıyı aç neden gitmem gerektiğini açıkla ondan sonra gideyim dedim
-babamın yanına neden gittin dedi
-konuşmak için dedim
-tamam git o zaman gelme bir daha dedi
-kapıyı aç dedim
bekledim açmadı
kapıyı hızlı hızlı vurdum aç kapıyı diye
yine açmadı
-kim var içerde ebru dedim
çok geçmeden kapıyı açtı
-gir kendin bak tatmin ol kimse olmadığına sonra git kelebek dedi


bi kaç adım attım içeri elimde sebze meyve pazar malları
daha fazla girsem kendimi rezil etcem belli amk içerde kimse olmadığı
ona döndüm
-şimdi söyle dedim
-git dedi
-neden dedim
-sorma dedi
bana aşırı sinirli olduğu belliydi
babasının yanına gitmeme bu kadar kızması garip geldi bana
-babanın yanına gittim diye mi kızdın dedim
sessiz kaldı
sinir bastı beni zor tutuyorum dövecem ama anasının babasının hatırı var amk
-anlat ebru yoksa bir yere gitmem dedim
-ben giderim o zaman dedi
-tuttum kolundan bir yere gidemezsin. anlat ondan sonra gitmezsem şerefsizim dedim
sustu
-anlat ebru dedim
-ben sana kaç kez daha diyeceğim anlatacak birşey yok diye. kafam karışıktı uzaklaşmam gerekti herşeyden biraz.ama sen anlamıyorsun
annemin yanına gittin hadi tamam ama babamı neden karıştırıyorsun. bana güvenmiyorsan git kelebek dedi
-dünyadaki tüm sevdiklerim üzerine yemin ederim ki hata bende ebru. sana çok inandırdım sensiz yaşayamayacağımı. dedim sebzeleri bıraktım
daha kapı eşiğine gelmeden damlalar yerlere dökülmeye başladı bile
kapıyı da açık bırakıp gittim
5 günü ne siz sorun ne ben söyleyeyim
uyuyamamalar
sinirden duvarları yumruklamalar

bir türlü gelmeyen mesaja isyan olarak telefonu fırlatmalar ama peşinden
olm ya yazarsa umudu ile sike sike parçalanmaması için dua etmeler
gidip telefonu birleştirmeler
anneme durumu çaktırmamaya çalışmanın masterı
yemekten iştah kapanması
sudan mide bulantısı
marketin veresiyesine yazdırılan onlarca bira sigara
kimseyi siklememeler
herkesin amk mantığının hayat felsefesi olarak hemencecik benimsenmesi
aşkın hiç dokunulmayı akıl edilmemiş en ücra köşerine içten küfürler
ne yarrak yiyecem lan şimdi ben sorusunun, neden sorusundan daha ağır basmaya başlaması
oturup hareketsiz düşünmekten boyun bel göt tutulmaları karıncalanmalar
kalb sebeb göhüs ağrısı üçgeni
yürümek istemeyen bacaklar
konuşmak istemeyen dudaklara sağdan soldan ne oldu lan sana tepkileri
bişeyim yok yalanları
ölmeye yakın olup değer mi sorusuna verilmiş iki şıktan elin evetle hayır arasında sürekli gidip gelmesine
gelen bir telefon son verdi
ebrunun annesi
-kelebek nasılsın. müsait misin dedi
merak ne oldu acaba düşüncesinin telefona cevabı.lan ebruya bişey mi oldu acaba korkusu ile verilen cevap
-iyi..yim siz nasılsınız
-nerdesin seninle konuşmam lazım
içe düşen kurdun konuşmamız lafını dolunay olarak algılayıp iyice büyüyüp vahşileşmesi
-ne oldu kötü bişey mi var dedim

-yok yok gel eve ebrunun babası da var konuşalım bi dedi
ebrunun babası da var demesi. daha da korkuttu beni
ama tamam deyip hemen onların evine gittim
içerde ebru da mı var acaba diye tedirgin iken
onun olmadığını görüp
beni hoş karşılamarı hoşl geldin ile içeri buyur etmelerinden sonra derin bir nefes alıp onları dinleyemeye başladım
sadece annesi konuştu
-şimdi kelebek iyi dinle
ben ebrunun annesiyim. onunla her konuda konuştuğumuzu sana daha önce söylemiştim.
bi kaç kez aradım ve sesinden birşeyler olduğunu anladım. yanına gittim. ayrıldığınızı anlattı.ve ayrılık sebebi olarak da
senin babasının yanına gitmene kızmış olduğunu söyledi. burda tüm hata bana ait. çünkü ebrunun babası yanına geldiğini bana söyledi
bende bunu bi kaç gün sonra yani sizin ayrıldığınız gün ebruya söyledim. bana birşey demedi tepki göstermedi o yüzden sana kızdığını da anlayamadım
yoksa seni arar haber verirdim zaten. babası ile konuşmuyorlar. babsına kızgın babası da ona kızgın.ben ne yaptıysam barıştıramadım ama
babasını en sonunda kandırdım.bi şekilde onun yüzünden ayrıldığınızı düşündüğü için bana yardım etmeye söz verdi dedi
-ne sözü dedim
-bizim oğlanın doğum günü var 5 gün sonra oğlanla konuştum. ebruyu arayacak abla kız arkadaşımla kutlamak istiyorum başbaşa bana yardım et diyecek
yardım konusu olarak da ebrudan yemek yapmasını sonra da yalnız bırakmalarını isteyecek ama ebru evdeyken
hep beraber gideceğiz. ebrunun babası seni kendisinin çağırdığını ve sadece konuştuğunuzu söyleyecek. dedi.
-ebru neden kızdı ki benim babasının yanına gitmeme dedim
-senin otelde çalışmanı istemiyor daha fazla sorma anla işte dedi
-ama ben iş istemek için gitmedim ki dedim
-çalışmadığını ben biliyordum.ben bilince babası da öğrendi tabi ki.yani çalışmadığın halde çalışıyorum dediğinde iş için gelmediğini anlamış zaten dedi
-ben bu planda yokum dedim
-neden dediler
-bana daha çok kızar. babasıyla konuştuğuma kızdı sizinle konuştuğuma bile kızdı.
sebebini bilmediğim bir sürü şey oldu. bunları bilmeden hareket etmek istemiyorum. kusura bakmayın dedim

sebebini bilmediğim bir sürü şey oldu. bunları bilmeden hareket etmek istemiyorum. kusura bakmayın dedim
sonra bana bir sebeb söylediler panpalar ama bana hiç inandırıcı gelmedi..
*ebrunun babası ebruya yurtdışı ek eğitimi ne sikimse artık ona gitmesi için baskı yapmış
ebru da kabul etmiş ama kayıt olmamış. başvuru yapmamış. ebrunun babası işleri hallettin mi diye her soruşunda evet baba halletim demiş
babası bunu yapmadığını öğrenince sinirlenmiş karısını da yanına alıp basmışlar gelmişler yaylaya.
inandırıcı gelmemesinin sebebi bu benden saklanacak bir durum değil.
ama bu bana uygun bir dille anlatılabilecek bişey ki ben ebrunun okuluna herzaman benden daha fazla değer vermesi gerektiğini
bir gün benimle ilişkisinin bitme ihtimali olduğunu ama okulunun onun hayatında sürekli bir dönüm noktası kalacağını defalarca söyledim.
kayıt tarihleri ne zamandı??
babası neden bunu yayla başında tartıştı ki ebruyla??
konu bu olsa bile ebru neden bana öyle davrandı?? neden benden uzaklaşmak istedi
telefonu neden kapattı
neden istanbula gitti.
benim aklıma gelen tek şey
ailesi iyi bir plan yapmıştı. ebrunun kardeşinin doğum günü
babasını kullanarak beni onunla barıştırma girişimi
bir aile kızlarının mutluluğu için herşeyi yapmaz mı yapar elbet
herşey yapılabileceği için anlattıkları sebebte kurgu gibi geldi bana
bir de şu var ben onlara ben bu planda yokum deyince son koz olarak bu yalanı da düşünüp bana sunmuş da olabilirlerdi.
yoksa ebru benimle artık daha fazla ayrı kalmak istemediği için babasına karşı gelip okulun yüksek lisansı için yurtdışına gitmeyip benimle mi
kalmayı tercih etmişti.
eh amk öyleyse niye benimle kalmadı neden gitti
hep aynı sorular
ebru konuşmadan bi sikim öğrenemeyeceğimiz kesinleşti
bu olay olsa bile başka bir nedeni daha olmalıydı ebrunun bana yaptıklarının

birden bu teklif karşısında ne yapacağımı bilemedim. iyice paranoyaklaştım
neden ailesi kızıyla beni bu kadar barıştırmak istesin
neden babası kızına o kadar kızgın iken sırf benim için bunları yapsın ki
ulan piyango vurduda haberim yok desen
piyango bileti alacak para yok amk
sesim güzelde bir yerde şarkı söylerken birisi duydu ilerde beni sanatçı yapacak desen
popstar ilk turunda dalga geçilerek elenen sanatçı bile tarkan kalır amk yanımda
tedirginlik oluştuğu için
-ben size haber veririm. dedim
biraz daha ikna etmeye çalıştılar
baktım ısrarcılar
-tamam bakarız dedim.
zorla götürecek değiller ya amk
kafamdaki sorular arkadan müdahale ile yerde bıraktı beni
ebrunun annesi ve babası sağlık ekibi olarak sedyeyle beni ebruya götürmek istedi
aslında tedavimi yapabilecek tek kişi de ebruydu gitmem lazımdı
en azından aşk ın sahasına geri dönebilecek miydim buna ebru karar verecekti
saha kenarına gelmeden beni değiştirin de diyebilirdim.
sakatım ama devam edebilirim de diyebilirdim
ki ne bok yiyeceğimi bilememekteydim
evet gittim
ayrılık acısının yerini bu düşünceler aldı
ihtimaller üzerinde duruyordum

hep evde durmak sıkıcı gelip düşünmemi engellediği için biraz çıkıp dolaşarak rahatlamaya çalıştım
bir kızla buluşmaya gitmeden önce kafanızda cümleler kurarsınız ona söylemek üzere
ayna karşısına geçer tekrar edersiniz kırmızı suratsız söyleme pratiğidir aslında
ben nasıl bir suratla ebrunun karşısına çıkacağımı bile bilmiyordum
yalvaran gözlerle mi
sikimde bile olmaz ister affet istersen etme triplerinde mi
ne olursa olsun ebruya söyleyecek laflarım bitmemişti
her ne kadar kapıdan siktir edildiğim için
amk ben niye kapısına gidiyorum o bana gelsin kovulan yere gidilir mi diye düşünsemde
o amk soruları ve aradığım sebebler yüzünden gitmeye karar verdim
ne olur amk en fazla bir kere daha siktir eder
siktir ederse
onu deli gibi seven kalbimi karşıma oturtur
*bak olm yıllardır deniyorum olmuyor. kaç kere kovdu beni senin hatrına tekrar tekrar gittim.
ama olmuyor amk gel sende vazgeç şu ebrudan diye kandırabilirdim en azından
gönül ne kadar laf dinler bilinmez di ama en azında umutlarını azaltırdım
ama ön çalışma yapmam lazımdı
bunun için ona denecek laflar hazırlamam lazımdı
ilkokulda kürsüde şiir okuyacak öğrenci gibi hazırlandım ağzımdan çıkacak her mısraya
ve 5i gün geldi
ebrunun biladerinin doğum günü
ebrunun annesinden telefon geldi ve bana durumu anlattı


ebru kabul etmiş
kardeşine kız arkadaşına sürpriz için yemek yapıp daha sonra onları yalnız bırakmayı
biz de yemek yapmaya başladıktan sonra eve gidicez hep beraber
durumlar anlatılacak ve ben sessiz kalacam
sonra kaldır elleri dua et affetsin diye
aynen öyle oldu
gittik eve hazır kıta bekledik
ben tırnaklarımı yiyerek izleyen taraftar onlar çekirdek çıtlayanlardan
ne rahatlar amk
kapı açıldı
ilk karşılaştığı annesi
bana pek de şaşırmış görünmeyen bir surat göründü bana ve babasına bakınca
daha da gerildim
annesi ile biraz konuştular duyulmaz bir şekilde
sonra ebru içeri girdi annesi ile birlikte
biz wc önünde karı bekleyen saplar gibi kaldık kapıda
annesi çıktı kapıya
gelin dedi
besmele içerdeyiz
baba lafa girdi
-kızım kelebeği ben çağırdım konuşmak için o gelmedi dedi.
sessiz kaldı bir an bana baktı yüzündeki ciddiyet olumsuzlaşmaya başladı naciddi bir şekilde
-doğru mu kelebek dedi

-sen neye inanırsan takdir senin dedim
ortada kurmaca bişeyler kokusu aldım beyler
kapıdan siktir eden bir kız o kadar çabuk yumuşamazdı amk
aklıma ilk gelen ihtimal
bu ebrunun kafasının karışıklığı geçmedi
bi sebeb arıyordu beni siktir etmek için
benim babasına gitmemi mazaret gösterek siktir etti
sonra baktı ki canı yanıyor ayrılığa
bir süre sonra yine siktir etmek üzere barışma oyunu düzenliyorlar
annesi ve babasından yardım aldı
belki sadece annesi ile kurdu bunları
vay amk ne paranoya ne paranoya ebru ne hala getirdi beni amk
-neyse kardeşimin hatırına dedi ebru gerisini getirmedi
amk affediyor da bakalım ben affedecek miyim
ortadaki gariplikler devam etti
zaten ebrunun kardeşinin doğum günüydü amk. neden doğum günü olan birisi sürpriz yapsın ki kız arkadaşına sürprizi kızın yapması lazım
iyice tırsmaya başladım
-bana müsade bi lavaboya gideyim dedim
amacım sakin kafayla biraz düşünmek
kalktım odadan lavaboya giderken mutfağa göz attım ama hiç bir hazırlık yapılmamıştı
yemek hazırlığı yapması gerekmiyor muydu ebrunun
neyse daha başlamamıştır diye siklemedim geçtim wc ye
bi de sigara yaktım oturdum amk
ne düşüneceğimi bile bilmediğim için
amk sigarası seni de bırakacam diye kendime kızıyordum ki
ses geldi dışardan

-kelebek orda mısın diye
kulaklarımın analizine göre ebruda geliyordu
-evet dedim
-tamam bekliyorum dışarda dedi
ben nerden bileyim amk o lavaboya girecek sandım
sifonu numaradan çektim
çıktım dışarı
-konuşabilir miyiz dedi
-buyur dedim
-dışarı çıkalım burda olmaz dedi
-tamam babanlarla biraz oturalım gideriz dedim
-babanlara ayıp olur biraz oturalım en azından izin alalım dedim
-peki dedi
içeri geçtik bizde oturduk.biz içeri geçince ebrunun annesi ile babası konuşuyordu
sessizce oturduk
-ee nasılsınız dedi annesi
-hadi yemeğe çıkalım hep beraber dedi kimse ses çıkarmayınca
hadi hazırlan ebru dendi.
-nereye gitcez dedim ben
-gider hep beraber biyere gider yeriz dedi annesi
-biz kelebekle gidecez anne konuşmamız lazım biraz dedi
-tamam biz gidelim o zaman dedi kaldırdı kocasını hadi herif dedi gittiler amk
ebru ile kaldık
bizim o evde kalmamız lazımdı.o evde ebrunun kardeşine doğum günü yapılıyor olması lazımdı ama ortada hiç bir belirti yok doğum gününe dair.
belki piçonun bile durumdan haberi yok amk
ben bunları düşündüğüm için pek de ebrunun beni affetmesine aldırmıyordum
zaten kovduğu ve sebebini söylemediği için kızgındım ona

-nasılsın dedi
-sus ebru dedim
-ne oldu dedi
-ağzında ilk çıkacak cümle çünkü ile başlasın neden sorularıma dedim.(hazırlandık amk o kadar)
-pek sevinmedin herhalde burda olmaya dedi
ayağa kalktım
-cümleyi anlamamış olmana veriyorum ve tekrar ediyorum ilk kelimen çünkü olsun sonra gerisini getir dedim
-kelebek dedi
-değişen bişey olmayacak kendine iyi bak ebru dedim
kapının eşiğine kadar geldim.se çıkarmadı amk çıkıp gitsem gittim yani
oturdum kapı eşiğine
yanıma kadar geldi dikildi başıma
iki elimi de havaya kaldırdım yanlara doğru biraz açık bir şekilde
-ebru beni burda iki şey kaldırır.
birisi senin kelebek çünkü ile başlayıp sebebleri anlatarak beni inadırman
diğeri de yalnızlığın hadi kelebek gidelim diye beni kandırması
-demek 10 günde gitmek bu kadar kolaylaştı sana dedi
sinirlendim haliyle ama çaktırmadım
madem gitmek farz oldu az içimi dökeyim dedim
o kadar çalıştım amk dersime.

-başımın en rahat yastığıydın
ellerimin en sıcak cebi
gözlerimin en güzel manzarası
ayaklarımın gidilmesi en kolay eniş yolu
gönlümün en huzurlu ağaç gölgesi
hatun kişiler arasından anamdan sonra tek güvenilesi
dost çevremi uğruna salladığım
hayal defterime resmini tek yağıştırdığım
senin deli demenle delilikten zevk aldıran
sırf seni güldürebilmek için tüm palyaço kıyafetlerini bedenime utanmadan giyebildiğimdin
eksik vitaminmişsin seninle doydu ruhum gıdalarına
yaptığım herşeye değer.
uğruna yapamadıklarıma pişmanlığıma
bazı duyguları öğreten en dikkatli dinlediğim hocama
yani sana yalvarıyorum
şimdi ne gidebildiğim ne de kalabildiğim oldun
gidecek olsam adresimi kaybettirdin gönlümün
kalacak olsam elimden tutmuyorsun.
hadi elim soğuk kalsın ışıkları bile açmıyorsun umudumun
ne kalabileceğime güvenim kaldı
ne de hiç gitme diyeceğine
kal dersen serinliyor kalbim seviniyorum ama
ne kadar sürer ki bu diye sorunca yine dardayım
ne yapıyorum ne ediyorum
seni sevmekten vazgeçemiyorum
ama her gidenin sevgisi bitti de mi gitti sanki
hadi gidelim yalnızlık sen haklıymışsın.. dedim(dışa doğru ayağa kalkarak)
kapının dışında kaldım oda içerden öylece bana bakıyordu
-bir son söz bekliyorsan seni seviyorum. hadi eyvallah dedim

döndüm bi kaç adım attım
merdiven basamaklarına geldim
-dur konuşalım biraz dedi
geri dönüp ona baktım
-cümlenin başında ''çünkü''olmayan hiç bir sözün beni durduramaz dedim
-çünkü seni seviyorum gerizekalı dedi
hakaten gerizekalımıydım amk anlamdığım yada beni gerizekalı yapan şey neydi ki.yine neden yine neden yine neden hep aynı soru
-gerizekalıdan sonra ki nokta değil virgüldü devam et cümlene dedim
-bişey yok kelebek dedi
delirme aşamasına geldim
yanına çıktım yine
-hiç vicdan yok mu sende. nasıl bir değerdir senin sevdiklerine verdiğin. hiç mi acımıyorsun bana. kafayı yiyorum umrunda değil
ya susuyorsun yada bişey yok diyorsun. keyfinden mi kapattın telefonunu yayladan dönünce
neden günlerce umrunda olmadım
görmedin mi peşinden koştuğumu
neyin oyunundasın hala amacın ne
şu kuralları anlat bende bileyim ona göre oynayayım. kafana esiyor git diyorsun.
kafana esiyor bana kendin geliyorsun.
şu nedeni anlat artık dedim
-neden filan yok kelebek kafam karışıktı dedi
sinirimden dolayı işi piçliğe vurdum
-ahh dur bi dakika kafamda bir ağrı var karışıyor mu ne?neyse şimdi gideyim senden de kafama eserse geri gelirim. dedim
-ya dur gitme dedi. çocuk nazı ile
-son kez soruyorum ebru dedim
-git o zaman gitmek için bahane arıyorsun zaten dedi
-ulan siktir ettin yine kapına dilenci oldum hala bahaneden bahsediyorsun.ne halin varsa gör dedim
gittim o da ses çıkaramadı arkamdan

iyi mi yaptım kötü yaptım bir türlü bilemedim amk
gole giden rakip oyuncuyu kırmızı kart göreceğini bile bile yere indirmekti benim ki
dedim ne olursa olsun amk
aşk bundan sonra 10 kişi devam etsin mücadeleye
ben yalnızlığın yedek kulubesinde otururum
eve gidemedim
denize gidemedim
bi yere gidemedim ki
kafaya iyice taktım tüm bunlar kurguydu amk ebru tarafından yapılan
paso bunu nasıl anlayabilirim diye düşündüm
ilk denemeyi anneme yaptım
soru şu
-anne ebru yaylada iken pazartesi günü sabah kaçta kalktı dedim
-erkenden kalktı oğlum dedi
burdan bir sonuca vardım. otobüsçü ile ailesine haber gönderip onları çağırtmış olabilirdi
indim çarşıya köy dolmuşlarının beklediği yere gittim
bizim köyün kini bulup
-ebru sana bişey dedi mi.birine iletmek üzere not verdi mi yada telefon açmanı söyledi mi dedim
-ne diyon kelebek görmedim ben onu yaylaya çıktıktan sonra dedi
birinci tez yanlış çıktı
yılmadım

•     
•  oteldeki elemanı aradım
-ebru hiç otele geldi mi kışın dedim
-2 3 defa geldi dedi
burda bişeylerin dönüyor olduğunu farkettim
babası ile arası açık değilmiydi amk neden otele gitsin ki
-ne zaman geldi dedim
-nerden bileyim olm geldi işte dedi
-babası ile görüştü mü dedim
-tam bilmiyorum ama görüştü galiba dedi
-olm kesin bişey söyle dedim
-kelebek hasta mısın olm sen nerden bileyim kızla babasını mı takip ediyorum. otele geldiğini gördüm. bara gelmedi. restoranda yemek de yemedi demek ki babasının yanına gelmiştir
hem neden gelmesin ki dedi
evet lan evet amk kafayı yiyordum.ruh hastası oldum iyice bunları düşünmekten.
keşke bana kelebek seni başkası ile aldattım
seni sevmiyorum artık
senden kurtulmayı deniyordum
ne bilim işte amk bilindik bir ayrılık sebebi söyleseydi de
bi kaç zaman sadece üzülüp hata bendeyse kendime sövüp
hata ondaysa vay amk orospusu diye onu bir süre andıktan sonra
başkalarında acımı dindirmeye çalışsaydım
sevebilir miydim ki başkasını
ulan birine aşkı doğru düzgün yaşatamadım
diğer kızları da mundar eder miydim ki acaba

gerçek yalnızlığın ilk günlerinde ki beyin amcıklaması
şiddetli ağrılara sebeb oldu
ayrılığı tek başıma yaşamam gerekiyordu
çünkü birisine anlatsam
olm siktir et amk başkasını bulursun
kaderinde bu farmış takma kafana
boş ver amk seni haketmemiş gibi teselli lafları edeceklerdi
amk bunları bende biliyorum zaten ayrıca bunlar bana teselli değil daha çok acı verirdi
bir yakın arkadaşıma veya aile bireyine
böyle böyle oldu diye durumu anlatsam
ne zaman dalgın düşünüyor şekilde görsem o konuyu açacaklar ve daha çok acı çekecektim
madem bu ayrılık acısı beni sikecek
en azından perdeyi örteyim de başkası görmesin bu sikişi diye
elim kolum bağlı çekildim eve
ne yemekde gözüm oldu ne içecekte
her ne kadar saklamaya çalışsam da 24 senedir beni tanıyan anneme durumu çaktırmamam imkansızdı
kardeşim de en büyük panpam olduğu için evden çıkmayan ben kelebeğe pencereleri açmaya çalıştılar belki kendiliğimden uçarım diye
kardeşim belki de bana ömrünün en büyük kıyağını ben ne bok yiyeceğimi bilemediğim zamanda yaptı
bana ps2 getirdi içinde de bilindik futbol oyunu
evde olduğu zamanlar karşılıklı oynadık
olmadığı zamanlar 2040 yılına kadar getirdim ligi hemde en uzun maç süresini seçerek
zaten beş parasız olduğum için içkiye verecek para yoktu
bilader de arasıra sigara getirirdi kendisi içmediği halde

pakette kalan sigarayı zaman dilimine bölüp iyice azaldığı zamanlarda yarısına kadar içip tekrar yakarak içtiğim çok oldu
ebruya kızgın olduğum için ayrılık acısı farklı boyutlarda sikiyordu beni
kendimi kontrol etmekte en zorlandığım şey ebruya gitmekti
aslında gitmekle gitmemek arasındaydım
gitmekten korkmama sebeb onu başkası ile görmek ve
ulan bu muydu bende sakladığın deyip
ebruyu türkiyedeki kadın erkek eşitliğini 100 yıl geriye götürecek şekilde dövmekten korkmamdı
gitmesem de ne bok yiyor bu ebru şimdi
acaba o da üzülüyor mu yoksa ayrılık sikinde bile değil mi?
ne kadar düşünürsem kafamdaki soru işaretleri kadar çoğaldığı için bunalıma kadar gitti iş
kendimi çok durdurdum
defalarca kendimi odaya kilitleyip anahtarı pencereden aşşağı attım gitmeyeyim ebrunun yanına diye
kapıları tekmeledim
mesaj geldi.. heyecanla baktım.. türkcell
telefon çaldı.. ekrana baktım.. bizimkilerden biri.. evde o var mı bu var mı
kapı çalındı gözlerimi kapatarak açtım kapıyı ama her açışımda buruk bir şekilde odama döndüm
ne yaptım ne ettim aklımdan çıkaramadım onu
iyice insanlıktan çıkmaya başladım
asosyalin en önde gideni oldum
utanmasam sıçmaya bile çıkmayacaktım
2 ay civarı geçti böyle
babam bir gün kapıyı çaldı
-naber paşam dedi
-iyi baba dedim
-traş ol üstünü değiştir bekliyorum dedi
-nereye baba dedim
-çabuk ol dedi. kızgın değildi zaten sakin bir insandı
babam yan odaya geçti annem geldi

belli ki işbirliği yapmışlar
-ne oldu anne nereye gidicez dedim
-iş bulmuş sana baban dedi
-ne işi anne dedim
-oğlum söz vermiş.git bi kaç gün çalış sonra bırakırsın üzme babanı dedi
biraz burun kıvırsamda tamam dedim
pederle bir markete gittik
babamın bir arkadaşının marketi
oğlu askere gitmeden önce beraber çalışıyorlarmış
gittikten sonra uzun süre tek kalmış adam
bi kaç eleman bulmuş ama parasını çalmışlar kasadan hep
babamında ağzından benim oğlan çalışır demiş
marketçi ile tanıştık
adam on numara adam o iyilikle holdingler hakediyor
adam bana ilk günden şunları anlattı
-sigaranı bana sormadan al.canının istediğini al ye.eve gidince de şunu yerim diye aklında kalanları da poşete doldur götür evde ye
para kazanmayayım sorun değil ama bu dükkan benim oğlan askerden gelinceye kadar kapanmasın.ben her zaman burda duramam.
geceleri geç yatıyormuşsun zaten ben sabah açarım uyandığın zaman da sen gelirsin gece de sen kapatırsın. anlaştık mı dedi
-tamam dedim
-iyi hadi sana kolay gelsin dedi.
bıraktı gitti adam.tek başıma kaldım
fiyatlarda sorun yoktu çünkü herşeyin fiyatını yazmış önüne
biraz baktım sağa sola derken müşteriler gelmeye başladı alıştım gittim işe
cep para görmeye başladı


-anneme ben yapamıyorum bırakayım işi dedim
-en yakınında ki asıl bırakması gereken kişinin mücadelesine yakışır mı senin bu kadar kolay pes etmen dedi((kendisi)
sırf onun için devam ettim çalışmaya
boş boş dururken ebruyu düşüneceğimi bildiğimden
orayı sil burayı paspasla dolap doldur
derken hep kendime bir meşgale buldum
inatla çarşıya gitmedim ebruyu görebileceğim yerlere
param olmasına rağmen telefona hiç kontur almadım dayanamam mesaj atarım diye
yaz sezonu geldi
çok daha iyi maaşla başka bir yerde iş bulabilirdim ama
huzurumdan dolayı aramadım bile başka iş
yavaş yavaş acım azalıyordu
arasıra dalıp gözümdeki yaşları silerken ayılıyordum
derin derin nefes alıp
sessiz sessiz offfffff offfff çekerek
ama o kadarına bile razıydım ilk zamanlardaki halime nazaran
markette de ufak tefek arkadaşlar edinmeye başladım
mahalle sakinleri ile yavaş yavaş makara yapmaya başlarken
1 tane kız da tüm alışveriş sorumluluğunu üstlenip alışverişe aileden başka hiç bir bireyi göndermiyor gibiydi
utanarak teşekkür etmeler
gözüme bakamadan iyi geceler dilemeler
ihtiyacı olmayan şeyleri almaya geliyor süsü verip beni görmeye gelmeler
başka bir müsteri varken o gidinceye kadar kasaya gelmemeler
şimdi düşünüyorum da keşke ona adını sorsaydım
şimdi belki de evimde beni bekleyen eşim olacaktı
onun bu mahsum halleri beni bile utandırıyordu

ondan etkilendiğimden değil de onun doğallığına ayak uyduramadığım için kendimden utancımdandı belki de
ebru bana hiç öyle bakmadı amk
ama o kıza da ayak diredim. sonra götleri başları oynuyor çilenin en kralını çektiriyorlar diye sadece müşteri kaldı gözümde
1 mayıs da doğum günümde bir mesaj bekledim sadece
gelmedi
o gelmeyen mesaj inadımdan serbest bıraktı beni
insan herşey iyi olsun istiyor doğum gününde
olmayınca bir eksiklik oluyor
içesi geliyor dağıtası geliyor
çarşıya gittim 12 den sonra 2 mayısa girince
biraları aldım doldurdum poşete
ebruyla iskeledeki yerimize gittim
hep bir umudum oldu içimde
hani belki gelir diye
gittiğimde görmediğimde anladım boşa olduğunu umutlarımın
içtikçe içtim
bokunu çıkaracağımı bildiğim için diskolar tarafına ve eğlence mekanlarına gitmedim
ebruyu görsem dövecek kadar sinirliydim çünkü
ama bokunu çıkaran gençler yan tarafıma geldi
oturdular sağa sola
küfürler gırla kendi aralarında
benim daha gözümdeki yaşları kurumamış ağlamaktan
çatacak birisini arıyorum zaten
resmen kaşınıyorum amk
bana bişey demelerini bekledim sadece
baktım demediler
-sessiz olun lan biraz dedim
5 kişiler


dinlenerek dövseler 5 gün ben onlara bi kere vuramadan döverler
sessiz kaldılar ne oluyor lan diye birbirlerine baktılar
hadi dövelim şu amk yavşağını dese birisi diğerler neden olmasın diyecek kadar hazır
uymadılar bana ama konuşmaya da devam ettiler
gerginlikten dolayı kahkahaları azaldı ama benim kaşıntı azalmadı
-ha şöyle adam olun dedim
ve hayatımın panpası ile tanıştım
-lan olm siktir edin telefonla konuşuyor herhalde dedi
-yok dedim size söylüyorum dedim
-bi yanlışlık var sizli bizli konuşuyor bu kibar beyefendi dedi
-kaşınmayın sessizçe yeyin ne bok yiyecekseniz dedim
-tek olsam sessizce kaçardım götüm yemez sana sataşmaya ama ben sende ki götü merak ediyorum 5 kişiye açtın bilmiyorum farkında mısın dedi
diğerleri de muhabbeti dinliyor
-benim ki ne kadar açıksa sizin ki de açık dedim
bunları diyorum ama ne kadar dayak yerim çok acıtır mı diye de tırsmaya hafiften başladım
-gelin lan bi dövelim adet yerini bulsun kaşınıyor bu amcık dedi
başka bir arkadaşı
-hadi olm siktir et gidelim. uyuşturucu almış herhalde bu dedi
-korkmayın amk makara yapalım biraz dedi
ayağa kalktım
-sen kimle makara yapıyon lan dedim
uzun zamandır ayağa kalkmadığım için ayakta kalmakta da zorluk çekiyordum
iki eliyle ittirdi yaklaşmayayım diye diğerleri de iyice yaklaştı
ben onu ittirmeye çalışırken o daha güçlü ittirdi
yere düşerken başımın arkası bankın köşesine çarptı ve açıldı
kanamaya başladı
onlar ayağa kalkmamı beklerken
ben olduğum yere kendi yatağımmış gibi uzandım

başım dönüyor
kanın saçlarımın arasından süzüldüğünü farkediyorum
ama esas süzülme gözümden yanaklarıma doğru gözyaşlarımla
beni ittirene değil ebruya kızgınım
kendime kızgınım sinirden ağlıyorum
onlarda kendi aralarında konuşuyor hadi gidelim diye
beni ittiren
-olm sarhoş bu kanı hızlı akar hastaneye götürelim dikiş atsınlar bişey olur başımız belaya girer amk gibi şeyler söylüyor
ben ayılmaya başladığımda iğnenin iğrenç bir ses çıkararak kafa derimden geçtiğini hissettim
3 dikiş atıldı
doktor işini bitirdiğinde yanımda beni ittiren şimdi ki panpam vardı
-nasılsın dedi
-seni sikicem olm dedim
-ayıl ondan sonra sik sabaha kadar kafana dikiş mi attırayım dedi
herif piç amk laf yetiştirilmiyor
-bi siktir git dedim
t shirtü verdi benim kan içinde kendinin ki de kanlanmış
beni eve bıraktı taksiyle
sonra eve gelmiş çalıştığım marketi bulmuş
bana bir t shirt getirmiş hediye olarak
arasıra geceleri geldi
oturduk
ben de ona tshit aldım bi tane
-amk biz sana bu kadar adi mi aldık. giymem ben bunu diye makara yaptı.
ben ebrudan bahsetmeden konuştum onunla
o da ne kadar yaptığı piçlik varsa anlattı
ne yaptı ne ettiyse beni dışarı çıkaramadı içmek için
bilmiyordu ki ebruyu görmekten korktuğumu
ağustos sonuna kadar markette çalışırken oğlu askerden geldi marketçinin
bana çalışmaya devam et dediler

bir gece panpa geldi
-hadi gidiyoruz dedi
-nereye dedim
-gel amk içecez dedi
olm etme eyleme ben sevmem bar filan desemde zorla götürdü
iki erkek masaya oturduk
içkileri söyledik türkü barda
biz içerken iki tane kız geldi
benim panpanın arkadaşları
bi tanesi çıktığı diğeri de onun arkadaşı
ben zaten ebru bir yerden çıkar diye gergindim
kızlar da yanımıza oturunca iyice gerildim
kızların tanışmak için sordukları sorulara çekingen cevaplar vermem onlar tarafından heyecanlanmış olarak algılandı
kulağına eğilip hadi olm gidelim burda dedim panpaya
kızları da aldı(k)alanyanın kalesine doğru gitmeye başladı panpa
kale yolunda bir markete uğrayıp bira da aldı
ben çaktırmadan beni eve bırak desem de dinlemedi
-olm konuş kızla amk yemez seni dedi
kızda utangaç amk. sanki izdivaç programındayız
çıktık kaleye 4 ümüz oturuyoruz
onlar bizim bişey konuşmamız lazım geliyoruz diyerek kalktılar yanımızdan
çok sikindirik bir pozisyon ne konuşcam amk ben şimdi kızla
görücü usulüyle evlenmiş karı kocanın gerdek gecesi misali kaldık ne bok yiyeceğimizi bilmez halde
zaten kafamda ebru var
aylarrrr geçmiş hala unutamamışım
bu kızla konuşsam onu aldatmış hissediyorum
kız dayanamadı
-ee nasılsın dedi
-iyilik sen nasılsın dedim
ot bok tanışma faslı nere şura bura
o gün farkettim ki bi kızı ayarlamak çok kolay
sadece dilin dönecek,ne dediğini bileceksin
zamanlama hatası yapmayacaksın
ama altın kural fidana çivi çakmaya çalışmayacaksın
sulayıp ağaç yapacaksın önce
ağaçlaşınca sokacaksın

benim hiç kız ayarlama düşüncesinde olmamam kızla ekşici piçler gibi sikimsonik bir bir geyik içine girmeme neden oldu
ne hikmetse kızda ekşici çıktı hiç yadırgamadı muhabbeti konuştukça konuştu
ben kızı bırakıp alanyaya bakarak
ebru burdasın amk senin diye bağırmak isterken
bir ekşiciye tebessümlerle
evet haklısın
bencede
aa öyle mi ne kadar hoş demek zorunda kaldım
sonra sıkıldım aradım panpayı
kız da yanımdayken
-nerdesin hadi gidelim dedim
-tamam geliyorum dedi
o gelinceye kadar beklerken
-sıkıldın mı dedi
-evet dedim
-bende sıkıldım fazla ciddi konuştum kusura bakma dedi
-önemli değil en azından konuşabiliyorsun dedim
-sağol dedi
-durma konuş sen bana aldırma. susarsan neden sustu şimdi bu diye dert olur bana dedim. yine ebruyu ister istemez düşündüğüm için
-peki konuşayım saçma olursa idare et dedi
-saçma da olsa bişeyler söyle ama kafan hiç karışmasın dedim
-anlamadım dedi
-bende anlamıyorum zaten dedim
-neyi anlamıyorsun dedi
-sizi dedim
-biz kim dedi
-kadınları dedim
-oo derdin anlaşıldı senin dedi
-bu kadar anlayışlı mısınız gerçekten dedim
-acıdım şimdi sana dedi
güldüm
-bir daha dünyaya gelsem onu olmak isterim bunu olmak isterim diyenler varya dedim
-evet dedi
-ben kadın olmak isterdim dedim

-neden dedi
-bana neden deme dedim. gülerek ve devam ettim
-nasıl düşündüğünüzü anlayabilmek için dedim
o bişeyler saçmalarken bizimkiler geldi
dudaklar kıpkırmızı amk belli ki şiddetli öpüşmeler yaşanmış
eve bıraktık kızları sonra da beni bıraktı panpa
ertesi gün işteyken dükkana geldi
-olm kız senin numaranı istedi verdim dedi
-lan olm neden veriyon dedim
-teşekkür etcem dün gece için dedi ama ayak yapıyor amk hoşlanmış senden herhalde dedi
-olm başımı belaya sokacan benim dedim
-siktir etmesini bilmiyon mu amk. işine gelmeyen yerde siktir edersin dedi
kız bana bi kaç kere mesaj attı
o gece için muhabbet için teşekkür etti
daha sonra yine benim panpanın kız arkadaşına yine buluşacak mıyız diye sorarken benden etkilendiği gibi bişey söylemiş
kız bunu panpaya söylemiş
panpada bana söyledi
kız mesaj atmaya devam etti ben geçiştirme cevaplar verdim
sonra tuzağa düşüp sadece panpa ile olacağımızı sandığım bir yere onların da geldiğini gördüm
yine yalnız bırakıldık
konuyu kökten bitirmeye karar verdim
-erkek arkadaşın var mı dedim biraz konuştuktan sonra
-hayır senin dedi
-evet panpa var dedim
-pardon kız arkadaşın dedi gülümseyerek
-evet var dedim
-hmm sevindim ne zamandır berabersiniz dedi
-nerdeyse 6 yıl olacak dedim
-çok sevindim dedi
-sağol dedim
-nerde şimdi okuyor mu dedi
-onun hakkında soru sorma dedim
-peki nasıl istersen dedi
-sende kendine bir erkek arkadaşı bulunca konuşuruz onların hakkında dedim
-erkek arkadaş istemiyorum ki ben dedi(yalanlarını siksinler)
kızla konuşmaya devam ettik
bana ebru hakkında tek kelime bişey söylemedi
sormadı da


ebruyu görme korkumu yenip çarşıya çıkmaya başladım
3 oldu 5 oldu dayanamayıp
yavaş yavaş onun olabileceği yerlerde gezmeye başladım
durduramadım kendimi
çalıştığı yerin önünde
evinin önünde dolanmaya başladım
ama ebru yok amk
kız gitmiş beyler
aylardır alanyada yokmuş
başka şehire gitmiş çalışmaya
telefonu da yine değiştirmiş başka numaradan aradım kapalı
başka bir dikkat çekici konu ise ebrunun ailesinin
biz ayrılalı beri bir kere beni arayıp sormaması
kime gitsem kime sorsam diye düşünüp dururken
oteli aradım elemana sordum işten çıkmış
annesi babasına sorulmaz hemen ebruya anlatırlar durumu
belki de rahatsız olurlar kızımız tam unutmuşken tekrar hayatına girmesin diye tedirgin olurlar diye onlara da sormadım
2008 facebook bokuna kadar hiç haber almadım pek de araştırmamıştım
bu sırada şimdiki çalıştığım otele girdim.
kızla acayip arkadaş olduk
mutlaka bu kelebeğin madem kız arkadaşı var neden hiç gelmiyor diye sormuştur kendi kendine
ve anlamıştır beraber olmadığımızı ama yine de sormadı bana
hiç de kız olarak yavşamadı
facebook da ismini yaıp aradığımda karşıma gülümseyen yüzüyle profil resmi çıktı
4 tane profil resmi gözüküyordu sadece
birinde yakın çekim yüzü gülümsemesi ile
diğerinde bir masada otururken elinde bir bardak içki ama parmağında iki yüzük benden kalan(söz yüzükleri)
diğerinde bizim iskeledeki yerimizin hemen arkasında çekilmiş deniz manzarası
sonuncusunda da benim resmim
diğer resimlere saçma sapan bir sürü yorum..
çok güzelsin falan filan
benim resmin altında tek yorum ona ait
sadece (:(
kaç sene geçmiş
parmağında hala benim yüzük
ve benim resim
oysa ne güzel adapte oluyordum hayata
ne güzel unutuyordum onu

*tekrar tekrar resimlere baktım
bu kadar anlamlı 4 resmin olması
benim kafamı karıştırdı
madem o resimler var bu beni hala sevdiğine işaret
neden bu kadar acı çektirdin ki bana
yine neden sorusu yine kahramanı ebru
mutlaka yine bir amacı vardı
biliyordu ki o resimleri başkası görsün diye değil ben göreyim diye göndermişti
nedenini bilmiyorum ama kendimde bir suçluluk duygusu hissettim
olm kelebek bu kız seni unutmamış ama sen sikine takmadın iki buçuk senedir ne aradın ne sordun diye kendi kendime söylendim
kim haklı kim bilir.
ama ebrunun bu yaptığı bir taktik de olabilir diye temkinli yaklaşmaya karar verdim
neden sadece o 4 ve direk benimle alakalı resmi koysun ki sadece
belki bana bir gün dönüp o kadar suçlu olmasına rağmen
kelebek sen beni unuttun ama ben seni unutmadım bak resimlere de diyebilirdi.
mantık devreye girdi
bu defa ebrunun tuzağına düşmemeye karar verdiğim için
sazan gibi atlamadım konuya
arkadaşlık teklifi falan yapmadım
kendi profilime ebru ile ilgili resim eklemedim
googledan bir yalnızlık resmi bulup bende ekleyebilir ve ona mesaj verebilirdim yalnızım diye
ama ben yeterince peşinden koştum
siktir edilen de bendim
boş yere o kadar acı çeken de
doğru düzgün ayrılamadık bile
dur olm kelebek madem hala seni seviyor mutlaka seninle iletişime geçecektir
nasıl olsa telefonunu kapatan yine o oldu
habersiz başka şehre taşınan da
ister istemez kafamda kaldı o resimler
ne yalan söyliyim çoğu zaman internet kafeye gidip baktım o resimler duruyor mu diye
hep durdu orda
kızla tanıştıktan ve ona kız arkadaşım olduğunu söyledikten sonra
hep saygı duydu bana
daha önce de dediğim gibi hiç yavşamadı
ama ne mesajı eksik etti ne de beni bir yere davet etmeyi
çalıştığı yerde maaş alınca beni mutlaka ilk hafta sonunda yemeğe götürürdü
bana çok değer verdi
güldü güldürdü
sıfır menfaatle yaklaştı bana
bende onun hiç kalbini kırmadım
her davet ettiğinde gitmeye çalıştım
arkadaşlarla bir yere gideceğimizde
olm kelebek ben kız arkadaşımla gelecem sende kızı getir derlerdi
dışardan bakınca sevgili gibiydik ama aslında hiç alakası bile yoktu
çünkü bende kıza karşı sadece saygı vardı
bana olan aşktan konuşmama sabrı bir gece bütün arkadaşlarla bir canlı müzik barına gidince bozuldu
tüm arkadaşlar sevgilileri ile gelmişti
tek sevgilisi olmayan ben ve kızdı
ben sevgili olanlara imrenerek bakarken
ebru ile olan günlerimizi hatırlıyor
baktığım kişiler gibi aşkımlı canımlı günleri düşünüyor
onların birbirlerinin ellerini tuttuğunu görünce kendi ellerimin soğukluğunu kendi ellerimi sıkarak gidermeye çalışıyordum
çalan dans parçası ile sevgililer bir bir kalktı
masada kızla ben kaldım
kıza da üzülüyordum bir yandan
benim yüzümden midir bilmem ama kimse ile çıkmadı benimle tanıştıktan sonra
2 buçuk seneden bahsediyoruz
en yakın arkadaşın kim deseler o kızı derdim
birbirimize bu konuda hep şaka yapardık
-bi sevgili bulamadın seni dansa kaldıracak dedim
-sen buldun sanki dedi
-var benim sevgilim dedim
-yalanlarını yesinler dedi
gülümsedim
-terbiyesizlik yapma bi dansa kaldırır insan dedi
-öküzüm işte kusura bakma dedim
-güzel teklif edemezsen kalkmam dansa ona göre dedi
-hadi dans edelim dedim
-off hakaten öküzsün ama kabul ediyorum dedi
kalktık dans ediyoruz beraber
diğer çiftler bize bakıyor
benle göz göze gelen erkekler göz kırpıyor
millet beni baş göz etme derdinde ama benim başımdaki tüm organlar ebruda
gözümde acaba ebru içeri girerde beni bu halde görür
birleşme ihtimali varsa bile tüm ihtimallerin içine ederim tedirginliğinde
normal bir şekilde yandan el tutarak dans etmemiz
kızın boynuma sarılması ile seyir değiştirdi
bende mecburen beline attım elimi
ben gözlerimi kaçırmaya çalışırken o bana bakıyordu
o bişeyler demeden çıvık bir espriyle soğutayım ortamı diye

onun ayağıma basması için adım kaydırdım bilerek
tam basamadı ama offf çekerek
-ayağıma bastın dedim
-dans pratiği yaptıracak bir sevgilim olmadığı içindir dedi
-bulalım sana bir tane dedim
-anlamadın dimi hala dedi
yarrağı yedik amk
aslında onun ki aşk değil de bana bağlanmak sayılırdı
alışmışlık
yakınlık
birlikte geçirilen güzel zamana saygı
ne bilim aşk dediğini ben ebruda yaşadım
o bana baktığı zaman benim göremediğim bir sürü anlam ve meal vardı gözlerinde
kız çirkin miydi
hayır 100 erkeğe sorsan 90 ı gideri var denecek tipte bir kız
zaten güzel olmasa panpam niye bana ayarlamaya çalışsın en başta
anlamadım dimi hala dedikten sonra
neyi anlamadım desem yapıştıracak seni seviyorum diye
diyalog seyri değiştirme taktiği ile
-hadi oturalım dedim
masaya geçtik
müzisyenler ara verinceye kadar bekledi
-kim bu sevgilin.. neden ben hiç görmüyorum dedi
-başka şehirde şimdi dedim
-hafta iki 3 kez buluşuyoruz. bazen 7 8 saat beraber olduğumuz oluyor
iki buçuk senedir bir kere mesajlaştığını görmedim biriyle dedi
-konturu yok gariban biraz mektup yazıyor dedim
-dalga geçme benimle kelebek ciddiyim dedi
-mesajlaşıyoruz da sana denk gelmemiştir dedim
-neden hiç yanına gitmiyorsun neden o buraya gelmiyor. nasıl bir sevgili bu dedi
-bu konuda konuşmayacaktık. kapatalım konuyu lütfen dedim
-bana resmini göster en azından bir göreyim şunu dedi
-tamam gösteririm dedim
-cüzdanında yok mu resmi dedi
-tamam uzatma dedim. biraz kızgın bir suratla
bana kızdığı içmesinden belli oldu
kafasına dikip büyük yudumlar alması
bardağı masaya koyması değişmeye başladı
herkesin içinde sevgilimmiş gibi trip atmaya başladı
ben zaten ebruya kızgındım
-gel benimle bir saniye dışarı dedim
anladı kızdığımı
-tamam özür dilerim dedi
ayağa kalktım ben bir nefes alayım diye de müsade istedim bizimkilerden
dışarı çıkıp mesaj yazdım kıza
-dışarı gel diye
çıktı geldi
-bir daha ebru hakkında konuşma dedim
-ismi ebru mu dedi. bilerek sormadı bunu aslında benden ilk defa ismini duyduğu için çıktı ağzından
-sana sorma demedim mi dedim
-tamam özür dilerim.iyi geceler dedi küstü gidiyor yine amk
hepsi aynı amk çocuk gibi gitmek çok kolay geliyor
gittim peşinden
-kaç senedir hiç ondan konuştuk mu dedim
-hayır dedi
-hiç huzurumuz bozuldu mu dedim
-hayır dedi
-o zaman sus huzurumuz devam etsin. dön şimdi geriye millet meraklanmasın dedim
üzüldü. ağladı ağlayacak
döndük geriye
oturduk bar çıkışı arabalarla kaleye çıktık
erkeklerle kızlar biraz geyik yaptık ayrı ayrı
sonra evlere gittik hepimiz
ertesi gün panpam beni aradı
-kelebek kız sana aşık olmuş olm dedi
-nerden biliyon lan dedim
-benim kine söylemiş.ne yapayım bana akıl verin demiş dedi

şimdi diyeceksiniz ki amk ne sikim adamsın
her kız sana aşık oluyor
çok mu yakışıklısın diye
yok amk alakası yok.
bir mekana gidince kızların bakışlarını üzerime çekecek bir tip yok
-tamam bakarız dedim
-neyine bakıcan olm bi şans ver işte kıza bundan iyisini mi bulacan dedi
-olm olacak olsa kaç senedir bişey hissederdim. benim aklım başkasında biliyorsun dedim
-olm ne inatçı adamsın varlığından emin bile olmadığım birini bekliyorsun dedi
-çok sevdim piç açma amk konuyu dedim
-sen bilirsin bi düşün bence dedi
dediği gibi düşündüm
kız ortalama bir maaşla çalışan
eli yüzü düzgün
bana değer veren
başkalarının yanında saygılı
benim yanımda ben piçsem benden piç
ben durgunsam benden üzgün
ben gülüyorsam benden mutlu
kalbi temiz kötülük düşünmeyen aslında çoğu erkeğin hayalindeki sevgili
ama hak ettiği kişi ben değilim
ben onu sadece üzerim
ebruyu tam silemeden onunla olsam
ebru bir gün çıkıp gelse hadi kelebek dese
eminim hala onu bırakıp ebruya gideceğime
ona mı gitsem buna mı derken
sike sike ebrunun tuzağına düşüp bir yerlerimi daha acıtmaya karar verdim
o resimleri gördükten 3 ay kadar sonra
ona arkadaşlık teklifi ettim face den
o gün kabul etmedi
bilgisayar başında değildir diye gittim ertesi gün geldim yine yok
çalışıyordur diye yine gittim geldim net cafeye yine yok amk
4 gün sonra gittim. arkadaşlık kabul edilmiş
ama resimlerden 3 tanesi yok
benim manzaranın ve yüzüklerin olduğu resim
sadece kendi resmi kalmış
-nasılsın diye yazdım ilk mesajı
numarasını yazdı
mesaj yazdım telefonuna
-nasılsın diye
aradı beni.
sakin normal bir şekilde konuştuk
neden kelimesini barındıran hiç bir şey sormadım
hangi şehirde olduğunu söyledi
bende bir otelde çalıştığımı söyledim
annenler nasıl dedi
bende onun kileri sordum
sevgili muhabbetine ben girmedim.var mı diye sormaya korktum
ki geçen zamanda evlenme ihtimali bile vardı
o da sormadı
-3 gün sonra gelecem alanyaya dedi
-tamam dedim
-var mı burdan bir isteğin dedi
-yok sağol dedim
-tamam görüşürüz dedi kapattı
ne ben görüşürüz diyebildim. geri.ne de buluşacak mıyız diye sorabildim.
onun yaptığı sadece vücuduma eroini enjekte etmekti
önce resimleri koydu tuzağına çekti beni
hala seni seviyorum imajı verdi
sonra 3 gün sonra alanyadayım dedi. görüşüp görüşmeyeceğimiz bile belli değil
alanyada 3 gün sonra koşmaya başla peşimden der gibi kapattı telefonu
aklım fikrim karıştığı için kızı da unuttum tabi bana aşık olan
bana mesaj atıyordu ama sallamıyordum fazla çünkü ben ebruya mesaj yazsam mı
yazacaksam ne yazsam


bu kadar acı çektirdi bana tekrar peşinden koşsam mı
koşmazsam onsuz başka biriyle yapabilir miyim diye sevişip duruyordum sorularla
ben bana aşık olan kızı sallamayınca ona çok kızdığımı sandı o geceden dolayı
-tamam istemiyorsan bundan sonra görüşmeyiz gibi mesajlar atmaya başladı
üzülmesin diye.
-işlerim vardı kusura bakma tarzında gönül almaya yönelik mesajlar yazdım
3 gün geçti
akşam üzeri oldu
ebru hanımdan tek kelime haber yok
dayanamadım ben yazdım
-hoşgeldin diye
hani alanyaya geldiysen haber ver.bi görüşelim anlamında
-sağol yazdı sadece
demek ki alanyada.her ne kadar tek kelime cevaptan nefret ettiğimi bilse de gecen zamanın çekingeliğine verip kızmadım
yine yazdım
-nerdesin dedim
-işim var biraz dedi
-tamam kolay gelsin. bitince haber verirsin dedim
-tamam dedi
son yazdığım mesajdan sonra mesaj yazmak olmazdı
3 gün bekledim yine bişey gelmedi.tek kelime yazmadı
-nasıl gidiyor işlerin. yapabileceğim birşeyler var mı dedim
-geri döndüm dün gece dedi
vay amk alanyaya geliyor.bir görmeden gidiyor. nasıl inanayım şimdi ben o sevgiye
evlenmiş desem o resimleri oraya hangi koca koydurtur ki amk
yine sikimsonik acılar çekmeye ve aklımdaki neden sorularına yeniler eklenmeye başladığı için
amk ebrusunun deyip siklememeye çalıştım
bana aşık olan kız
-maaşımı aldım dedi
yani yemeğe davet ediyor
-ben ısmarlarsam kabul dedim
-olmaz sen başka sefer ısmarlarsın geleneği bozma dedi
-tamam dedim.
kıza yüz vermeye karar verdim
en azından denemeye karar verdim
-yarın akşam müsait mi dedi
-tamam dedim
aynı gece ebru mesaj yazmaya başladı
-kusura bakma acil dönmem gerekti. arayacaktım bi daha geldiğimde söz görüşeceğiz dedi
-önemli değil. dedim
-2 hafta sonra yine gelirim. dedi
-tamam dedim
iyi geceler. günaydın.nasılsın. işler yoğun mu gibi tek mesajlar yazdı biz kızla buluşmaya gidinceye kadar hepsine tek cevaplar verdim
kızla yemeğe çıktık
iki mesaj daha geldi ebrudan
ikinciden sonra sessize aldım telefonu alırken de gördü kız
-sonunda gördüm sevgilinin mesaj attığını dedi
-ondan olduğunu nerden biliyorsun dedim
-yüzünün kızarıklığından dedi
ben kızın duygularına karşılık vermeye çalışırken(hiç sevmediğim halde) bu iki mesaj işi bok etti
-ayrıldık dedim
gülümsedi
-çok mu sevindin dedim
-o senden ayrılmış ama sen ondan ayrılmamışsın dedi
-onu nerden anladın. mesajı yazan o baksana dedim
-kelebek eğer sen ondan ayrılmış olsaydın. beni farkederdin dedi
-seni görüyorum zaten de sen onun benden ayrıldığını nerden anladın dedim
-hiç bir kız sevgilisini bu kadar yalnız bırakamaz.en azından gelir ne yapıyor ne ediyor diye bakar.her kızda aladatılma korkusu vardır çünkü dedi
-benim aldatmayacağımı bilir o dedim
-bilmiyorsa gelsin beni görsün anlar zaten aldatmayacağını dedi
-neyse yemeğimizi yiyelim dedim
yedik içtik
ebru arasıra mesaj gönderdi
iki hafta geçti gelemiyorum dedi
iki defa ebruya atacağım diye kıza gönderim mesajı
geldi gitti
biz kızla devam ettik sadece arkadaş olmaya
ebru bir türlü gelemedi.
yılbaşına kadar
-şurdayım gel dedi
yanına gittim
o beni ilkokul arkadaşını görmüş gibi karşıladı
ben onu deli gibi atan kalbimle
-nasılsın dedim
-iş güç işte. çok yoruluyorum sen ne yapıyorsun dedi
-bende bildiğin gibi işte dedim
-bilmediğim çok şey olmuştur o kadar yıl geçti dedi
-bildiğin herşey aynı değişen bişey olmadı dedim. sevgilim yok manası ve seni hala seviyorumu kastederek ama anlayana amk
-yılbaşında ne yapacaksın dedi
ben çoktan arkadaşlarla ve kızla plan yapmıştım bile
salak gibi gideceğimiz mekanın ismini söyleyerek oraya gitcez dedim
-arkadaşlar mı dedi
-evet sen ne yapacaksın dedim
-henüz bilmiyorum bakarım bi dedi
yine sevgili muhabbetine girmeden
ottan boktan konuşup
gitmesi gerektiğini söyledi ve gitti
ben hastalanıp dışarı çıkmamayı planlıyordum yılbaşında
ama kız beni aradı
-kelebek beni evden alır mısın gitmeden önce dedi
-ben gelmesem mi acaba dedim
-neden dedi.
-bilmiyorum ki dedim. sesim de hasta değildi amk. baştan hasta ses tonuyla konuşsam kıvırabilirdim ama geç kaldım
-tamam kelebek. benim yüzümden gitmeyeceksin ben evde otururum sen git arkadaşlarınla lütfen deyince
sike sike yanlış anlamayı düzeltmek için geleceğimi ve onu da evden alacağımı söyledim
kızı aldım mekana gittik
reserve masaya oturduk
o gece misafirim olacağına yüzde yüz emindim.
çünkü ebrunun eline kız arkadaşım olup olmadığını görebileceği bir koz vermiştim
herşey tamamken
ben içmenin bokunu ilk dakikalardan çıkarmaya başladım
kardeşimle sevgilisi de geldiler
masa büyüdü
her içeri girenin ebru olup olmadığına bakmaktan kimseyle doğru düzgün konuşmadım bile
kızda anladı
-birini mi bekliyorsun dedi
-hayır dedim

ama geldi
içeri girdi
bir masaya oturup bana baş selamı verdi
o mekanda yıl başında masa bulmuş olması çok ilginçti ki muhtemelen reserve yaptırmış olması gerekiyordu
oturup o da içmeye başladı
bende içerken yanımda oturan kızdan uzak durmaya çalışıyordum ama
herkesi çiftlesen kız bana kalıyordu amk
arasıra da bana bişey demek için müzikten dolayı kulağıma eğilmesi ebrunun gözünü benden ayırmadan içmeye devam etmesine sebeb oldu
kız daha fazla bişey demesin diye biraz tersledim. ebru da görsün de sevgilim olmadığını anlasın diye
yanımda oturan bana aşık olan kız bana mesaj attı.
beni dürterek telefonumu gösterdi. mesaj gönderdim anlamında
onun mesajını direk es geçtim. çünkü ebrudan gelen bir mesajın sesini duymamışım
aynen şöyle
-sana tüm yaptıklarımdan sonra beni beklemeni beklemek sadece bir umuttu bende.. dedi
savunma mekanizması hemen harekete geçti bende ki
-arkadaşım o benim dedim
-güzel bir arkadaşın var dedi.
ben mesajlaşmaya başlayıp yanımdaki kızda bunu farkedince ebruyu da farketti
yüzü düştü
wc ye kalktı
-sadece arkadaşım ebru dedim
-bişey demedim kelebek.iyi yıllar sana ben rahatsız etmeyeyim dedi
kalktı masadan ben mesajı okurken
fırsat bu fırsat çıktım peşinden
tuttum kolundan
-yine mi gidiyorsun dedim
-evet dedi.
-alıştım artık biliyor musun dedim
-bende gitmeye alıştım ama galiba bu son gidişim dedi
-ben gitmelerine değil. çocukluğuna alıştım ebru dedim
-ne çocukluğu dedi
-sen aklı ermeyen bir çocuk gibi oldun hep. birbirimizi çok sevdik ama zarar vereceğini düşünemeden bilemeden
sana aldığım oyuncakla hep kafama vurdun. çok canımı yaktın ama sana olan sevgi kabullenişimden
ne yaparsam yap sevdiğim olarak kalacağından
kızamadım hiç. elinden o oyuncağı alıp senin kafana vurmaya bile deneyemedim..
belki zamanında vursam sende bilirdin o acıyı ama kıyamadım sana
hep neden böyle yapıyor bu çocuk zamanla düzelir elbet dedim bekledim ama
ne senin çocukluğun geçti.ne de çocukluğuna aldırmayacak sevgim..
bunları konuşurken kız da kapı çıkışına gelmiş bize bakıyordu
-ben çok beklettim.sen de bekletme hadi git dedi
-geri döneceğin umudunu ver. senden sonra buharı kaçmasın diye kapağını açmadığım kalbime girer orda sen kapıyı çalıncaya kadar yine beklerim söz dedim
-ben artık bekletmek istemiyorum dedi
-başkası mı var dedim
-senden sonra kimse olmadı kelebek dedi
-o zaman sorun ne neden gelmiyorsun bana dedim
-bak kelebek dedi...

eliyle kapıdan bize bakan kızı gösterdi
ben hemen atladım
-valla sevgilim değil bir gram hissim bile yok ona karşı yemin ederim ebru istersen çağırayım kendin sor dedim
-hayır kelebek o kız hep sen oldun. senin yaşadıklarının aynısı o yaşıyor. kendi çektiğin acıları ona da çektirme. dedi
-be zalim insan madem biliyorsun çektiğim acıyı neden anlatmıyorsun bana sebeblerini
iki buçuk sene geçti bir yalan düşünemedin mi beni teselli edecek. dedim
-olmadı ne yapalım kader böyleymiş dedi
-şimde kaderden bir girerim çıkışı olmayan hapise kadar giderim elimde kalırsın adamı dinden imandan çıkarma
madem oldu bişeyler anlat böyle böyle oldu.
kusura bakma de seni dövecek değilim ama susarsan yemin ediyorum elimde kalacaksın dedim
-ne diyim ki dedi.
-offff ebru bana sabır dile dedim
-sebebi olsada sana anlatsam dedi
-ne yani durup dururken yayladan döndün. ulan şu telefonumu kapatayım nasıl olsa kimsenin umrunda olmaz dedi
.bir seveyim bir sevmeyeyim en iyisi böyle dedin. beni seven de ne bok yerse yesin dedin.bu mu olay şimdi dedim
-tamam hadi git arkadaşlarını bekletme dedi
-sen git ebru siktir git. harbiden siktir git.bir daha gelme. dedim
gitmekle gitmemek arasında kaldı
bende birden pişman oldum. içimden tekme tokat döverek siktir çekmek geliyordu ama
yine de geçerli bir sebebi vardır diye düşündüğüm için ayrıca hala beni sevdiğini bildiğim için
-kusura bakma özür dilerim dedim
üzgün üzgün gülümsedi
-özür dilemesi gereken benim kelebek dedi
-yok senin bir suçun dedim
-tüm suç bende kelebek dedi

-seni bu kadar sevmesem böyle olmazdı sen rahat ol suçun yok senin dedim
-bende seni çok sevdiğim için böyle oldu dedi
-galiba sussak daha iyi olacak sürekli yeni nedenler ekliyorsun bana dedim
-tamam ben gideyim dedi
-nereye gidiyorsun dedim
-bilmiyorum ki var mı tavsiyen dedi
kapıya baktım kız içeri girmiş. ebru yine gidecek
bir daha ne zaman göreceğimi bile bilmiyorum
-yürüyelim mi biraz dedim
-olmaz arkadaşların bekliyor ayıp olur dedi
-onları her zaman görürüm biraz yürüyelim dedim
-peki dedi
saat 12 ye geliyordu beyler
yılbaşı yaklaşmış tüm arkadaşlar beni beklerken ben hepsini satmıştım hemde hayatımın en büyük satışını yapan kişi ile
yürüdük havai fişekler ateşlenmeye başladı
biraz onlara baktık
-mutlu yıllar kelebek dedi
-dileğin gönülden mi dedim
-evet dedi
-peki benim mutluluğum için elinde bişey gelse yapar mıydın dedim
-elimden gelirse seve seve dedi
-bana bundan sonra ne yapmam gerektiğini anlatır mısın dedim
-bu konuda en büyük yardıma ihtiyacı olan benim kelebek dedi
-bira içemiyorum biliyor musun dedim
-neden dedi
-birayı içtikten sonra mayasını dudaklarında hissedecek bir sevgilim olmadığı için dedim
-kız varya işte dedi

* -gelen her mesajda çalan her telefonda zindandayken gelen birisini duyunca beni serbest bırakacaklar sevinci yaşıyorum ama her mesaj her telefon
bir kuru ekmek oluyor senden gelmeyince dedim
-deme böyle ne olursun dedi
-ellerim hiç gökyüzünü görmedi sen gittikten sonra dedim
üzgün pişman baktı bana
-ceyhundan ayrılırken o kadar acı çektin unutamadım dedin ya bana sonra unutturduğum için teşekkür ettin hani.bu iyiliğime karşılık olarak
aldatsaydın beni sende çağırsaydın gel kelebek bak başkasıylayım deseydin ya bana.en azından umudum olurdu tüm bunları unutturacak bir kız bulurdum
en azından kalbim unutmaya motive olmuş şekilde yaşardı ayrılık acısını dedim
-kelebek lütfen dedi
-tüm nedenleri düşünmeye verdiğim zamanımı bir bilime verseydim. kariyer sahibiydim şimdi. ayrılık bilimini bir adım ileri götüremedim. dedim
-hadi bira içelim dedi
-hayır dedim
-neden dedi
-öpüşecek bir sevgili buluncaya kadar içmeyeceğim dedim
-tamam başka birşey içeriz gel dedi
disconun birisine girdik bara yaklaştık
ne içersiniz sorusuna ebrunun yanıtı iki bira oldu
ben şaşkın şaşkın bakarken
-hadii deyip tokuşturduk biraları
ilk yudumu aldıktan sonra ben ona bakarken o da bana baktı
kırmızı ışık yanıyordu araba 1 de ayağım frendeydi
o kadar acelem vardı ki onu öpmek için
sarının yanması dudaklarına geçmeme yeterli değişim olacaktı
o da bana baktı henüz sarı bile yanmadan ben kırmızıda geçtim beyler
öpüşme sonrası onun evine gittik el ele
hemde acele olsun diye taksiyle
salonda ikimizin resmi vardı asılı
yattık öğlenden sonra kalktığımda yanı başımda kalkmış benim uyanmamı bekliyordu
-gitme ebru artık dedim


-gitmem lazım kelebek dedi
-beni de götür o zaman dedim
-geri gelicem merak etme dedi
-söz mü dedim
parmağındaki yüzükleri öptü.
-söz dedi
sarıldık yedik içtik derken akşam oldu
evi uzun süredir kullanmadığı için pek bişey yoktu evinde
-dışarı çıkalım mı dedim yemeğe
-hayır askerdeyken sana sözüm vardı ben pişircem dedi
-bu evde beraber kalırken pişirdin ya dedim
-iyi yapmayayım o zaman dedi
-seni tekrar bulmuşken zehirlenip gitmek istemiyorum dedim
-sen böyle konuşmaya devam edersen zehirlenmene gerek kalmayacak ama dedi
-tamam sustum dedim
-susmak zor geldiği anlarda haber ver ben sustururum dedi
-nasıl susturacaksın dedim
-öperek dedi.
ellerimi havaya kaldırıp anlamsızca bir sürü kelime söyledim.
yaklaştı öptü
-hadi şunları getir dedi
dışarı çıktım
farkettim ki telefon yanımda değil. yılbaşı gecesi masada kalmış yoksa çoktan ararlardı zaten beni
vay amk hesab verilmesi gereken bir arkadaş grubu ve değerli bir kız beni bekliyor
telefon da muhtemelen kızda kaldı
çok büyük ihtimalle mesajları da okudu
kız hakkında sadece arkadaşım yazdığımı da gördü
kendi mutluluğuma mı yanayım??
kızın üzülmesine mi??
bunları siktir edin amk. esas yanmam gereken konu
ebru ile devam edecek mi?
aldım geldim eksik malzemeleri
ebru yaptı yemeği

o geceyi de beraber evde geçirdik
gelecek ve ciddi hiç bir konuda konuşmadık
kızı sordu sadece
arkadaşım dedim.
biraz bozuldu.ama belli etmemeye çalıştı
gece 11 gibi telefon geldi ebruya
arayan benim panpaydı
-kelebek telefon sana dedi
aldım telefonu
-müsait bir yere çık küfür edecem duyulmasın dedi
mutfaga geçtim
-kusura bakmayın dedim
-kelebek beni siktir et ben küfür eder rahatlarım ama senin bu kıza yaptığın ayıp dedi
-olm telefon orda kalmış haber veremedim kusura bakmayın dedim
-lan piç adam geri döner. pardon gitmem lazım der. hadi diyemedin. başka bir telefondan arar durumu anlatır.
bunu da geç işin bitince mekana gelir kusura bakmayın der. hadi bunu bile geç ertesi gün bir arar sorar ben iyiyim merak etmeyin diye dedi
-haklısın arayacaktım ama telefon kızdadır diye aramadım dedim
-saat altıya kadar mekanda bekledi kız. mecburen bende yanında kaldım kız arkadaşımla.ben kaç kere dedim hadi gidelim diye ama o
mekan kapanıncaya kadar bekledi kapandıktan sonra bile bekledi kelebek bana haber verir bilir merak edeceğimi dedi
sen sikinin keyfine geziyorsun.tam bir götsün olm herkesin yılbaşının anasını siktin şimdi siktir git.
ayrıca telefonda kızda kendin al hesabını kendin ver amk
sikimde bile değil. değerimizi görmüş olduk dedi telefonu suratıma kapattı
ben üzgün üzgün oturken mutfakta
3 4 dakika sonra yine telefon çaldı


-kelebek dedi
-efendim dedim
-sen bunun gibi kızı sik bulursun bir daha hala iyimiymiş diye soruyor. bunu da vicdanını sikmek için söyledim. göt dedi
yine suratıma kapandı telefon
içeri geçtim
-bir sorun mu var dedi ebru
-yok merak etmişler bişey yok dedim
hakaten vicdanımı sikeyim hiç birşey yokmuş gibi o geceyi de ebruyla geçirdim
sabah kahvaltı derken
-bugün ne yapacağız dedim
-ben bugün gidiyorum kelebek dedi
-bi kaç gün daha kalamaz mısın dedim
-gitmem gerek dedi
kalan vakti beraber geçirdikten sonra
veda sırasında
-ben sana mesaj atarım telefonunu alınca haber ver dedi
sakin bir veda sonrası arabaya binip havaalanına gitti
telefonu bir şekilde geri almam lazımdı
panpayı buldum
sıçtı sıvadı yine bana
olm çok seviyorum idare et falan dedimse de hiç bir küfürü eksik koymadı
yalvardım sen alıver telefonu diye ama kabul etmedi
o kızın gönlünü almazsan benimle de görüşme çünkü sana ben kefil olmuştum ilk onu seninle tanıştırırken
kız arkadaşıma da rezil ettin beni dedi
-tamam alırım ondan ama kız arkadaşını bir arada çaktırmadan öğren nerdeymiş dedim
bi kaç telefon sonrası şu saatte şurda buluşacaklar mış ben benim kıza söyledim o gitmeyecek sen git hallet işini dedi
kızın olduğu yere gittim
oturup bekliyordu
-merhaba dedim
ayağa kalktı


-hoş geldin kelebek. kusura bakma burda olacağını bilemediğim için telefonu getiremedim. dedi
-önemli değil dedim
-bu arada mutlu yıllar dedi
-sağol sanada dedim.ama ben utancımdan delik arıyorum amk balıklama atlayacam bir yerde yerin dibine gider levhası görsem
-eğlendin mi dedi
-özür dilerim senden dedi
-önemli değil kız arkadaşın sonuçta. yıllarca bekledin gelince gitmemek olmazdı. dedi
-sizi beklettim dedim
-neyse oldu artık telefonu ne zaman almak istersen gidebiliriz dedi
-şimdi gidelim dedim
-arkadaşım gelcek dedi
-yok gelmeyecek o dedim
-hmm anladım galiba tamam hadi gidelim dedi
evin altına kadar gittim telefonu getirdi
-sağol dedim
-rica ederim dedi
-bi isteğin var mı dedim
-yok sağol dedi
gitmeye yeltendim
-kelebek dedi
-efendim dedim
-mutlu musun dedi
-evet sanırım dedim
-peki tekrar mutlu yıllar dedi. içeri girdi
içeri girdikten sonra bana attığı ilk mesaj
-yolunu beklerken mutluydum ama başka yollara gittiğini görmek benim de artık yavaş yavaş ayağa kalkıp başka yollara yürüme zamanımın geldiğini gösterdi.
yolun açık olsun kelebeğim. içimde kalmasın diye söylüyorum affet ne olur ''seni çok seviyorum'


**üzülmedim değil kız sevmiş beni
ama zeki bir kız olduğunu bildiğim için ve benim başkasını seviyor olmama saygı duyacağını bildiğim için aldırış etmedim
çünkü benim amacım bir an önce ebruya mesaj gönderip ondan gelecek mesajlarlarla aşkı yeniden hissetmeye başlamaktı
-yolculuk nasıl geçti deyip gönderdim mesajı
-iyi dedi bir saat kadar sonra sadece iyi dedi
-çok özledim seni dedim
yarım saat kadar beklettikten sonra
-tamam dedi
-mesgulsün galiba müsait olunca haber verirsin dedim
cevap gelmedi
bekledikçe bekledim.
uyuya kalmıştır. çalışıyordur.bir işi vardır diye kendimi teselli ettim
gece 12 oldu
-iyi misin yazdım
cevap gelmedi
30 dakika kadar yine bekledim.
aradım ebruyu uzun uzun çaldıktan sonra
uykulu bir sesle
-ne var kelebek dedi..
daha dün iyiydik. gidince sözler verdi amk. bana sarıldığında bu defa bırakma beni dediğim de tamam dedi
ne alaka şimdi bu siklemez tripler amk
-pardon rahatsız ettim. uykudan kaldırdım galiba tatlı rüyalar dedim
-sağol dedi kapattı telefonu
artık değişmiştir dediğim ebru yine aynı ebruya dönüştü
vurdumduymaz. sevdimdurmaz.ayartutmaz
artık benim de bişeyler yapma zamanım geldi beyler(!!)
bıkmadım usammadım sabah kalktım ilk iş olarak
mesaj yazdım

-günaydım aşkım
-günaydın diye karşılık verdi
-nasılsın dedim.
-dün uyuya kalmışım kusura bakma dedi
-önemli değil çalışıyorsun yoruluyorsun normal uyuya kalman dedim
-sağol dedi
-çok özledim seni dedim
-ne çabuk dedi
-daha doğrusu doyamadım sana iki buçuk seneden sonra dedim
-bende dedi
-bilet alayım mı geleyim mi yanına dedim
-hayır dedi(!)
-sen ne zaman gelirsin dedim
-en kısa zamanda gelicem dedi
-tamam dedim
günde nasıl olduğuna dair. havadan sudan dahil ortalama 50 mesaj attım
hiç ne yapıyorsun?
diye sormadım. şüpheleniyor sanmasın diye
beni seviyor musun diye hiç sormadım kalbine baskı yapmayayım o istediği, hissettiği zaman söylesin diye
kelebek ben şuraya gidiyorum dediği zamanlar iyi eğlenceler dedim ve hiç sormadım kiminle gideceksin diye
hep onun anlattıklarıyla yetindim
yazacak mesaj kalmayınca hep kendi tarzımda sevgi mesajları yazdım
işte eve evden işe gittim.
geceleri onu aradım
sigarayı bıraktım
ota boka para harcamadım

kendi aramızda anlamı ''hep onu düşündüğümü'' belirten gülümseme smiley'sini binlerce kez ona gönderdim
elif beni bulup arkadaşlık teklifi yaptı reddettim faceden
sürpriz şekilde gelirde beni arkadaşlarla görür özellikle o beni seven kızla diye onlarla buluşmayı bıraktım
yanıma gelince telefonumu inceler bu kız kim diye sorar ve verdiğim doğru cevaplara şüpheyle yaklaşır diye tüm gereksiz numaraları silip
ayşe fatma diye yazan kayıtları
halam ayşe
kuzenim fatma
diye değiştirdim
o yokken onun evine gitmedim amacı benim evimde kalmak diye düşünmesin diye
babası ve annesi ile hiç konuşmadın neden konuştun diye kızmasın diye
facebookta hiç online olmadım kiminle konuşuyorsun diyemesin diye
msni konuşmak istersen msn e girebilirim diye sorduktan sonra açtım
bazen çevrimdışıyken onu online gördüğüm zamanlarda birden girip onu ürkütmemek için online olmadım bişey de yazmadım
aramadan önce her seferinde müsaitsen arayabilir miyim diye mesaj attım
kabul etmeden de hiç aramadım
mevsiminde yetişen meyvelerden sevdiklerini kargo ile ona gönderdim içine güller koyarak
hiç aşırı sarhoş olacak kadar içmedim telefon açar yanlış bişey söylerim
veya mesajı yazarken bir kaç harf hatası yaparım da nerdesin sen kelebek içtin mi diye sormasın diye
iş yerinde beni çileden çıkaran işinizin de amk dedirtme seviyesine getiren tüm olumsuzluklara eyvallah çektim
yine işsiz kaldın kelebek demesin diye
sagda solda artislik yapan piçlere tek kelime diklenmedim haklısın kusura bakma dedim. kavga ederim nezarete atarlar ebruya mesaj yazamam diye
sonra ben geliyorum kelebek dedi
saçımı başımı yapıp her seferinde yeni kıyafetler aldım. resmen alışverişlerimi onun gelme arifesine göre ayarladım
o gelince ne yapmak istersin diye hep ona sordum hiç kendi fikrimi söylemedim
her gelişinde onun evinde beraber kaldık
hiç üşenmeden ona kahvaltılar hazırladım
onun parasına hiç ihtiyaç duymadan evin eksiklerini yiyecek içecek vs aldım
beraber yedik beraber içtik

ben on kere seni seviyorum dediysem
o iki üç kez bende seni dedi
bir iki kez de ben söylemeden seni seviyorum kelebek dedi
ben böyle davrandıkça bana olan sevgisi arttı
ama bazen anlamsız bir şekilde siklemiyordu
herşey çok düzgün giderken sessizleşiyor resmen mallaşıyordu
sonra o kendisi yavaş yavaş ben burdayım
şuraya şu arkadaşlarla gidecem demeye başladı
kendiliğinden seni özledim kelebek demeye başladı
ama tüm bunları demesi bir kaç ayı buldu
doğum günümde gelebilecek misin dedim
gelemem dedi(!)
vereceği hediye de gözüm varsa siksinler amk hiç bir şey de göndermedi
o gelmeyecek diye bende arkadaşların davetlerini
ne yapacağız kelebek demelerine ebru ile başbaşa kutlayacağız kusura bakmayın deyip salladım
doğum günümde bir bok yapmadım
oteldeki arkadaşlar pasta aldılar onu yedik sadece kutlama da olmadı dışarı çıkmadık yani
yaz başladı 2009 yazı
benim işler yoğunlaştı
ama yine de patrona türlü yalanlar söyleyerek her gelişinde onunla beraber oldum
hafta sonları geldiği zamanlar
diskoya gidelim dedi yorgunluk uykusuzluk sikime takmadım tamam dedim
sabahın ilk ışıkları ile denize girelim kelebek dedi
uykularımı bölüp ertesi gün işe gidecek olmama rağmen kabul ettim.
bu gece plajda sabahlayalım dedi ona da kabul çektim
o başka şehirdeyken ben onunla mesajlaşırken uyuya kaldığım bir gün ben uyanıncaya kadar aradı.
yanında kim var senin nerdesin diye bir sürü fırça attı
evde olduğumu ispatlamak için annemi yatağından kaldırıp
ebru'ya bir selam ver anne dedim.

ben geleyim dedim gelme ben gelirim dedi herseferinde
o gelme dediği için gitmedim.
gizli gidip ne yapıyor ne ediyor diye meraktan gebersemde gitmedim belki beni görür de sen beni mi takip ediyorsun
ben sana gelme demedim mi diye kızar diye
hayatımı ona göre düzenledim
paramı ona göre harcadım
sevdiği herşeyi alıp ya pişirdim ya hediye ettim yada verdim
o alanyada iken kimseyi kaile almadım annem babam dahil kimseyi
o başka şehirde iken
msn e gel dediği zaman gelemem demedim internet kafeye koştum
2009 sezon sonu ekim ayına kadar 7 defa geldi
hiç kavga etmedik hiç tartışmadık çünkü ben tüm yaptıklarına
günümüz sevgili koşulları için kavga konusu olabilecek herşeye eyvallah çekip sesimi çıkarmadım
ekim ayında alanyaya gelmiş
3 gün geçmiş alanyaya geleli ama benim haberim yok
bir arkadaşın ebruyu gördüm sanki demesi ile ilk ezanın okunmasını bekledim alanyada
aradığımda bana duyulan ezan sesi telefonda da duyuluyordu
hiç çaktırmadım
belli ki beni uzaktan takip etmeye gelmiş
4.gün bana nerdesin dedi
-evdeyim canım dedim
-tamam bugün bir yere gidecek misin dedi
-hayır aşkım dedim
-gidip gezsene hava güzelmiş dedi
bana sürpriz yapmak istediğini anladığım için
-tamam canım birazdan çıkarım dedim
1 saat kadar sonra yine


-ne yapıyorsun aşkım dedi
-iskelede oturuyorum bizim yerimizde dedim
-hmm kıskandım şimdi dedi
bana yapacağı sürprizi bildiğim için
o sürprizden daha da zevk alsın diye
-keşke sende yanımda olsaydın. sensiz üzücü oluyor burası dedim
-ne olurdu yanında olsaydım dedi
-buralar serin sarılırdım sana dedim
-o zaman gelmem sadece üşüdüğün için mi orda olmamı istiyorsun dedi
-tabi burda olmadığın için ''buralar'' derken elimi kalbime koyduğumu göremedin dedim
-başka ne yapardın orda olsaydım dedi
-ellerimi havaya kaldırırdım dedim
-bu bile gelmem için yeterli sebep aslında dedi
-uzaktan gönder bir tane ellerim havada şimdi dedim
-dur kapalı yerdeyim az bekle göndericem dedi
-tamam dedim ve bana doğru geliyor olduğunu anladım
bi kaç dakika sonra
-he kaldır ellerini gönderiyorum dedi
-kaldırdım canım dedim mesajı gönderir göndermez ellerimi havaya kaldırdım
iyice bana yaklaştığını farkettim
ısrarla ellerimi havada tuttum
boynuma sarılmış bir sevgili sonra bankın etrafından dolaşarak karşıma geçerek
-sürprizz diye bağıran aynı anda yaptığı sürprizden dolayı çok mutlu gözüken bir dünya güzeli
-aaaa aşkım diye şaşırmış numarası yapan şaşkın suratını ona sarılıp onun göremeyeceği şekle soktuktan sonra normale çeviren
neyin peşindesin sen amk kelebeği mal mısın olm sen bu kızın hala peşinden koşuyorsun diye tonlarca küfüre maruz kalan bir kelebek
o sürprizin tadını çıkarmaya devam etti
sarıldı öptü bende karşılık verdim ona
-beni seviyor musun kelebek dedi
-aşkı bildiğin kadarı ile tarif et ebru dedim
-birden sorunca ne diyeceğimi bilemedim. seviyorum diyemez misin sadece dedi
-aşk milyon kere seni seviyorum demene rağmen hala onu çok sevdiğini ispatlamaya çalışmaktır ebru dedim
-çok mu seviyorsun dedi
-bir milyon bir dedim
gülümsedi

-denize atlar mısın benim için dedi
mevsim kış başlangıcı ekim ayıydı
telefon elimdeydi
üzerimde uzun kollu bir gömlek ile kot pantolon vardı
telefonu banka bırakarak
ayağa kalktım
-atlarım dedim
inanmadı atlamaz diye düşündü ama
ben denize doğru yaklaştıkça dur tamam şaka yaptım desede
ben çoktan denize atladım arkamdan yaklaştı
-delisin sen hasta olacaksın çabuk çık dedi
emir olarak algılayıp çıktım sırılsıklam
-şaka yapmıştım deli dedi
-ben sana aşkım konusunda hiç şaka yapmadım ebru bir milyon iki dedim.
-tamam özür dilerim ne yaptın yaa off hadi gidelim eve dedi
taksiye almadıkları için yürüyerek eve gittik onun
herkes bana bakıyordu ee ne olmuş baksın amk larım en fazla
mala bak denize düşmüş demişlerdir
ebrunun eve gittik
ben duşa girdim
kıyafet yoktu başka
ebru kıyafetleri çamaşır makinasına attı ayakkabıları da balkona
giyecek bişey olmadığı için havluyla kaldım
sonra da yattım
kalktığımda ebru yoktu
bir saat kadar bekledim hani markete gitmiştir diye ama gelmedi
-uyandım canım diye mesaj attım
-geliyorum birazdan dedi
kıyafetler tekrar giyilecek halde değildi kurumamıştı ve ütüsüzdü ve koltuğun üzerindeydi
ayakkabılarda henüz kurumamıştı zaten
ebru geldi

tüm ıslananların yerine fazlası ile kıyafet almış muhtemelen de beden ölçülerime baktığı için hepsi cuk oturdu
buraya kadar herşey iyi güzel sevgili edası ile ilgilendi benimle
ama hastalandım
4 gün hastanede serum yedim daha sonra da evde ilaç tedavisine devam ettim
ama bilin bakalım ebru ben hastane de iken kaç kez ziyaretime geldi
sıfır
ebru ile barıştıktan sonra sikime takmadığım panpam bile her öğlen ve akşam ziyaretlerinde gelerek beni utandırdı
beni seven ama aşkına karşılık vermediğim kız bile iki kere geldi
hiç tanımadığım babamın ve annemin arkadaşları
benim biladerim ve beni tanıyan arkadaşları
mahalleden uzun yıllardır görmediğim komşular bile ziyaretime geldi ama
ben uğruna denize atladığım
yıllarımı verdiğim
sevdiğim kadın gelmedi(!)
üzüldüm ama sinirlenmedim
belki annemi görmek istememiştir utancından diye düşündüm
belki de insanlar neden denize atlattın kelebeği diye hesap sorarlar düşünmüştür o yüzden gelmiyordur deyip kabullendim
sanki hasta olan oymuş gibi ben ona sordum mesajla
-nasılsın canım iyi misin diye
-ben iyiyim sen nasıl oldun dedi
ve ben ona mesaj atmadan hiç mesaj atmadı
ta ki
-ben geri dönüyorum kelebek deyinceye kadar
çalıştığı şehre döndü benim eve taburcu olacağım gün
üzülmedim ebrudur sevgilidir ne yapsa hoşgörülmelidir
aksi takdirde çekilmiş acılar tekrarlanacaktır diye sustum
onu mutlu etmek içinde iyileştim bişey kalmadı dedim
hastalık sonrası yine panpa ile takılmaya başladım
arasıra beni seven kızı da görüyordum ama hiç konuşmadık
sevgilisi var mı diye kimseye de sormadım

kelebek pişman olmuş kıza dönmek istiyor düşünmesinler diye
ayrıca kız duyarda yine umutlanır diye
ebru bir kez daha geldi yılbaşından önce
iki gün kaldı sadece hafta sonu
yılbaşında gelemeyeceğini söyledi (!)
-peki arkadaşlarınla zaman geçirmek de senin hakkın diyerek hiç kızmadığımı belli ettim
-sen ne yapacaksın dedi
-bilmiyorum dedim
-arkadaşlarınla buluşursun işte neyi bilmiyorsun dedi(!)aklı sıra bana laf sokuyor
ben ona cevapların en kralını verip sikertir pişman ederdim onu dediğine ama sabrettim
-karar verdim ailemle geçirecem tombala oynarız herhalde dedim
-tabi kesin öyle yaparsın diye yine imada bulundu
sessiz kaldım
çünkü tek gerçek cevap zamanda idi
bu sıralar beni çok eskiden beri tanıdığım
cüzdanlarının çalınması ile parasız kaldıkları zaman
onlara cebimden borç verip kendi fotograf makinamı verdiğim
tatil dönüşünde onlara verdiğim paranın çok fazlası ile sadece emaneten aldıkları fotograf makinamın
çok daha iyisini hediye olarak gönderen
her gelişlerindeelleri boş gelmeyen
isveçli bir ailenin bir ferdi beni facebookda buldu
onlarla da uzun şekilde yazışmaya ve başladık
yılbaşı geldi ben dediğim gibi annem babam amca ve halalarımın aileleri ile toplandığımız bir evde geçirdim yılbaşını
saat 12 ye gelmeden defalarca aradım saat 12 olurken en azından telefonda mutlu yıllar diyebilmek için
ama o cevapsız çağrıları saat 1 de farketti(!)
müzikten duymamıştır diye yine teselli ettim kendimi
aramak yerin mesaj attı mutlu yıllar diye
-sana da mutlu yıllar aşkım dedim
-ben yatıyorum dedi(!)

-erken yatıyorsun tatlı rüyalar dedim
ne bana sen ne yapıyorsun dedi
ne de eğlenip eğlenmediğimi sordu
yıl oldu 2010
ilk bi kaç gün sonra face e ebrunun etiketlenmiş resimleri düştü
arkadaşları ile çekilmiş resimleri üzerinde yazan tarih
bana yatıyorum dediği saatten 2 saat ilerdeydi
makinenin saat ayarı bozuktur diye teselli ettim kendimi
resimlerdeki bu adamlar kim diye hiç sormadım
halbuki basbaya kıskanılacak samimiyet vardı resimlerde
eğlenmiş olm kelebek siktir et amk dedim sadece sabret de dedim kendime
hiçbirşey yokmuş gibi o resimlerden bahis bile açmadım
ebru resimlerdeki etiketlerini kaldırdı
kendini beğenmemiştir resimde ondan kaldırmıştır
diye teselli ettim kendimi yine
ebru yine bana yakınlaşmaya başladı
artık ne bok yiyeceğini kestirmek iyice zorlaşmaya başladı
bi seviyor bi sevmiyor ama ne yaparsa yapsın beni sikiyordu
yaz başında isveçli aile geldi
onları gidilebilecek en güzel yerlere götürdüm
ulan bunlar turist parasını yiyeyim mantığını kaldırıp bana verdikleri hediyeler ve diğerleri için
kazanabildiğim hesap ödeme kavgalarında ben ödedim gittiğimiz yerlerde
onların resmen rehberi oldum
giderken de yine bana bıraktıkları zarfta bir miktar para vardı
ben bu para ile yine kendime bişey yapmayıp ebruya kolye aldım
çok beğendi
doğum günümü bu kez baş başa geçirdik
sadece ebru ve ben
çok güzel geçen gecede ebru evlenmeyi ister halde göründü bana
-çocuğumuz olursa ismini ne koyacaktık hatırlıyor musun dedi
-evet kız olursa .. erkek olursa .. dedim
gülümsedi

-üçünçü olursa ne koyarız dedim
-o günler bir gelse hayırlısı ile de düşünmeye başlasak dedi
evlilik teklifimi bekliyor olduğu belliydi ama etmedim
çünkü kafam karışıktı
neden mi
neden?*
yaz geldi aynı performansla çalışmaya devam ettim iş yerinde
yazın tekrar geldi isveçliler ve beni ısrarla ülkelerine davet ettiler
beni seven kızın başkası ile çıktığını duydum kızın adına sevindim
ama çıktığı çocuğu görünce de üzüldüm
hani öyle pek çirkin değildi ama
insan değer verdiği kişilere daha iyilerini layık görüyor hep
beni bekar sanan kızlarla ağır şekilde dalga geçip
benden nefret etmelerini sağladım
büyümüş ama hala liseli sanmışlardır amk
bilmiyorlar ki neyin peşinde olduğumu
isveçlilerle yazışmaya devam ettim.
panpama da ihtiyacım olduğu için aramı çok iyi tuttum sırf onun gönlü olsun diye istediği yere gittim
ebruya mimarlık için alanyada çalışması teklifini çok uygun bir dille söyledim
ama evleninceye kadar gelmem alanyaya dedi
neden diye sormadım bile tamam dedim
her gelişinde köle oldum ona resmen
başım ağrıyor dedi gereksiz telaş yapıp evde olduğunu bilmeme rağmen üşenmeden eczaneye gidip ağrı kesici aldım
rakı içelim mi bugün dedi

rakının yanında hepsini bir arada göremeyeceğiniz tüm mezeleri aldım
istanbula gittim iki kez ebruya haber vermedim
yılbaşı öncesine kadar ebru yine evlilikle ilgili bir kaç dokundurma yaptı
ama sacma sapan suratıma telefon kapatmalar
facebookda abuk sabuk erkeklerin ona yaptığı yorumlara sözlüsü yokmuş gibi davranması
benim durumum ilişkisi var olarak dursada onu sevgilim olarak etiketleyememem
onun da ısrarla ilişkisi yok olarak gözükmesi
devam etti
yılbaşı öncesi tüm hazırlıkları tamamladım evlilik teklifi için
panpama burdan çok teşekkür ediyorum yardımları için...
ebru bu sene de gelmiyeceğim dedi
-hayır bu sene geleceksin özel bir gece olacak bizim için dedim
galiba evlenme teklifi edeceğimi anladığı için başlarda olmaz dedi
ama ilk kez ısrar edince kabul etti
geldi
yılbaşı gecesi onu alanyanın en lüks restoranına götürdüm
yedik içtik çalan parça ile dans ettik
fazla sarhoş olmasın diye ben yavaş içtim o da bana eşlik etti
mekanda otururken
hesabı istedim
-erken değil mi daha dedi
-başka bir yere gideceğiz dedim
-nereye dedi
-sürpriz dedim
tuttum ellerinden
iskeledeki yerimize götürdüm
biraz oturduk

-tekrar atlayayım mı dedim. zaman kazanmak için gereksiz konu açmak adına
-gerek yok inanıyorum sevdiğine dedi
bu sırada tekne denizdeki yerini aldı biz konuşurken
motoru durdurdular bu onların hazır olduğu anlamına geliyordu
teknedeki kişi panpam ve bir kaç arkadaşı idi
yılbaşında eğlenmek yerine bana yardım ettikleri için tekrar teşekkür ederim
benim hazır olduğumu banktan kalkıp ebrunun önünde diz çökmem ile anladılar
tekneden maçlarda ve diskolarda kullandıkları meşaleler yanmaya başladı
benim suratım ebruya dönük ebrunun ki ise denize yani tekneye dönüktü
bana bakıyordu
-gözlerini bende alıp tekneye bakarmısın bi kaç saniyeliğine dedim
meşalelerin aydınlattığı teknede panpalarımın açtığı pankartta
-benimle evlenir misin ebrum yazıyordu
dondu kaldı
bana bakamadı bir süre
-okuma yazma biliyordun dimi sen dedim. gülümseyerek
bana baktığında elimde bir tektaş vardı
gözlerinden süzülen bi kaç damla yaş neyin nesiydi bilinmez ama
ellerini kaldırdı
ayağa kalktı
sıkıca sarıldı öpmeden
-evet aşkım dedi
-yüzüme söyle dedim
bana baktı
-biraz düşünmem lazım dedi ağlamaklı gülümseme ile
-iyi öbür yılbaşına kadar beklerim dedim
-sonra ne yapacaksın bıkacak mısın benden dedi
-hayır unuttuğunu sanıp tekrar teklif edeceğim dedim.
-evet deli evet dedi
ilk tebrik tekneden geldi ben elimle okey işareti yapınca
öpüştük sarıldık
eve gitmek istedi
hayır dedim gel benimle deyip onu bir bara götürdüm
içkileri söyledim
benimki votka bull görünümlü suyla karışık elma suyu idi
onun ki ise bol alkollü votka bull
ne olur nasıl olur ailelerle ne zaman konuşuruz ne zaman evleniriz nişana gerek var mı
balayına nereye gideriz
nerede evleniriz
nerede otururuz evlenince hepsini konuştuk
sarhoş oldu zaten daha öncede içmişti
eve götürdüm
hadi yatalım dedim
mutlu ve sarhoş bir şekilde yattık
o uyudu ben uyumadım
çünkü gidilmesi gereken bir yerim vardı
isveç
istanbula gittiğimde aile tarafından gönderilmiş davetiye ile iş yerinden ve diğer yerlerden aldığım
belgelerle başvuruyu yapmıştım ve onaylanmıştı
tüm bunları bir tek ben ve panpam biliyorduk
panpayı aradım
valizi getirdi arabası ile
taksiye 70 euro bayılıp antalya havaalanından direk thy uçuşu ile stockholm
ordan ailenin benim için ayırttığı otobüs biletinin internet çıktısı ile isveçin umea şehri
yurtdışı kullanımına açtırmadığım telefonum
geride bıraktığım uzun uğraşlar sonucu evlenmeye ikna ettiğim
bir sevgili...
neden mi böyle yaptım
ebrunun bir gidip bir gelmelerinin evlenirsek de devam edip etmeyeceğini bilmediğim için
beni bazen sikine takmamasına anlam veremediğim için
onun çalıştığı şehre gitmemi istememesine anlam veremediğim için
hastayken yanımda olmayan birini eş olarak hayata sokmanın ne kadar doğru ne kadar yanlış olduğuna karar veremediğim için
tüm bana yaşattıkları kafamdan bir türlü çıkaramadığım ama cevap vermek konusunda bir türlü siklemediği neden sorusu için
belki beni anlarda
bana anlatmadığı nedenleri anlatır diye umduğum için
yarrağı hep ben yediğim için
o yarraksa onu siken bir kelebeğin de olabileceğini ona göstermek için
9 gün kadım isvecte hiç onu aramadım face hesabını da dondurdum
anneme söz verdiğim için hergün bir kere aradım
geri geleceğime inandırmaktan başka birşey konuşamadım telefonda
9 gün sonra umeadan stockholm. ordan istanbul ordan da antalyaya indim
telefonumu kapalı tuttum
direk annemin yanına gidip ben geldim deyip elini öptüm
hiç birşey yokmuş gibi çalışmaya başladım
4 hafta sonra dayanamayıp telefonu açtım
ebruya iletim raporu gelmiş olacak ki
-tebrik ederim mesajı geldi
sesimi çıkarmadım
mesaj da yazmadım onun yaptığı gibi
1 mayısda yani doğum günümde ebru artık çıkmıştır hayatımdan beni bu sinirle asla affetmez hatta öldürür diyordum
ama gittiğim mekanda eğlenirken ebru da geldi
yanında bir erkek vardı el ele girdiler içeri
masaya doğum günü pastası geldi
ben dikkat etmemiştim ama
gelen mesajla farkettim
-10 tane mum(yıl) var hepsini bir nefeste söndüreceksin yılbaşında herşeyi bitirdiğin gibi dedi
-ben o pastayı seneler önce yayladan gelince üfledim. masraf edip fazladan mum koymuşsun sağol dedim
-nerde benim kelebeğim sen kimsin neden böyle yaptın dedi
-gülümseme işaretinin devamına''kafam çok karışık dedim
mekanı terk etti
-bende seni çok seviyorum birmilyon bilmem kaç kere hemde ama sen bir tanesine bile inanmamışsın. keşke bende denize atlasaydım da
hiç çıkmasaydım hatta dedi
-tavsiye etmem sevgilin hastalanınca ziyaretine gelmeyince acıtıyor dedim
-tamam kelebek doğum gününden daha çok intikamını kutluyorsun bu gece tadını çıkar dedi
-sağol sanada göstermelik sevgilinle sahte mutluluk oyununda mutluluklar dilerim dedim
-sahte olduğunu kim söyledi dedi
-10 senelik sen tecrübem dedim

tamam doğum günü çocuğu dedi
ama bana orospu çocuğu demek ister gibiydi. mesajda bile anlaşılıyordu bunu demek istediği
-neyse kafam karışık şimdi sonra görüşürüz telefonu da ''neden''se kapatasım var yazdım ve telefonu kapattım
bu sırada hikayeyi yazmaya başlamıştım
amacım hata mı yapmışım diye sormaktı size ama
sorum geçen zaman içerisinde değişti
ne yaptım ne ettim onu aklımdan çıkaramadım
belki intikamın intikamını almak istiyor bilmiyorum ama
o gördüğün erkek arkadaşım değildi. seni kızdırmak için getirdim diye mesaj attı
sen haklıydın o yüzden kızmadım sandığın kadar gibi yumuşamalar gösterdi
futbolu sevmemesine rağmen
halı saha maçlarımı izlemek için bende izin istedi
hala da görüşüyoruz arasıra
ne o bende uzaklaşabiliyor ne ben ondan
ve hala neden böyle olduğunu söylemedi
ama kesin bir şekilde asla birlikte olamayacağımız konusunda ikimizde anlaştık
o bir erkekle çıkmayı deneyeceğim diye mesaj gönderdi en son
ben ise gördüğüm tüm karılarla makara yapıyorum
biliyorum çünkü yapamayacağımı
aklım ebru ne yapıyor
o çocukla araları nasıl
öpüştüler mi yattılar mı evlenecekler mi gibi sorularla dolu ama
hiç sormuyorum


SU ANKİ BİLGİLER
öncelikle şu an ki işim hakkında bilgi vereyim.
ebrunun babasına ait olmayan başka bir otelde hikaye içinde belirttiğim tarihten beri çalışıyorum
sezon bazen nisan bazen mart ayında açılıyor ve ekim sonuna kadar devam ediyor
işe başlama saatim 11 bu hikayeyi yazmaya başlayalı beri genellikle geç kaldım
gece müşteri durumuna göre 24.00 ila 02.00 arası işten çıkıyorum
daha önce söylediğim gibi 1.250 maaş ile çalışıyorum ektralarla sezon boyunca nisandan ekime kadar
2.000lirayı geçiyor..
-ebruya söz verdikten sonra kumar oynamadım ama iddaa yı kumardan sayıyorsanız iddaa oynuyorum
zaten fanatik şekilde futbol taraftarı olduğumu biliyorsunuz,hal böyle olunca iddaa oynamamak olmaz
-ismimi ve capsimi devamlı olarak konuştuğum ve orospu çocukluğu yapmayacağına inandığım kişilere veririm
zaten o kişileri bazılarına verdim bile.
bu hikayeyi tek başına okuyanlar olduğu gibi arkadaş çevresi ile beraber takip edenler de var birisine verdiğim zaman diğerlerine de göstermek isteyecek
ondan sonra boku çıkacak muhabbetin
daha hikayeyi anlatırken ebrunun kim olduğunu bulmaya çalıştınız ben resmini verince onu bulup sen ne yaptın kelebeğe neden böyle yaptın diye
hesap soracak kadar gerizekali binlerce liseli var aranızda siz olsanız verir misiniz herkese resminizi veya isminizi
yani kısacası ismim sizin için kelebek kalsın.ve kısa bir süre sonra bu hikaye unutulacağı için resmiminde hayallerinizde ki kelebek olarak kalması daha doğru olur bence
-ebru bu hikayeden nasıl haberdar olamaz nasıl bu kadar eminsiniz diyorsunuz benim gerçek face listemde 400 civarında arkadaşım var ve hiç birinin hikayeden
haberi yok. ebru da küfürlü olduğu için zaten okumaz. okursada korkacak bir durumum yok ne varsa onu anlattım.
-ekşın duyarsa cinsel fantazilerini sanal ortamda anlattığın için amına çakim arkadaşım senin diyerek beni sikebilir.şu an doğuda şark görevinde bitmesine
de az kaldı görevinin. allah onu ve diğer tüm askeri personelimizi korusun..
-ebrunun şu an ki sevgilisi ile olan durumunu bilmiyorum. face sayfasında ilişkisi yok olarak kayıtlı duruyor.
sevgilin var mı diye soracak kadar da sık görüşmüyoruz. bayram mesajlaşması bile olmadı henüz.

ebrunun yayladan ayrılış sebebini ailesi ile olan münasebeti ve telefonunu kapatmasının sebebini hala bilmiyorum..
-ebrunun ailesi ile görüşmüyorum.. görüşmeme sebebim kızgınlık değil onlar beni aramıyor bende onları
-herşeyi nasıl hafızamdan tuttuğumu merak ediyorsunuz hala.. açıklayayım amk defalarca yazdım ama hala soran liseliler var
ebrunun bana yazdığı 30.000 mesajdan yola çıkarak bunları hikayelendirmek zor olmadı. çünkü hergün yazdığı mesajda
o tarihlerde ne yaptığımıza dair ipuçları vardı.. başlarda onunla yaptığım ilkleri unutmamı da beklemiyorunuzdur zaten benden
askerde iken ona yazdığım hikaye ile..
ona yazdığım şiirler ile..
sonra beraber kaldıktan başladıktan sonra kendi kendime neden sorusunun cevabını ararken ben nerde yanlış yaptım diye düşünürken
herşeyi tekrar tekrar hatırlayarak bunları da hikayede belirttiğim gibi yazarak..
askeriye de nasıl hatırladığımı sorarsanız ben size sorayım ekşının o dediklerini unutmak mümkün mü?
ha diyorsanız ki ben dün yediğim yemeği hatırlamıyorum sen nasıl hatırlıyorsun o da sizin mallığınız amk.
kayıtlı olmayan diyaloglar birebir değil tabi ekleme düzeltme yaptım kendimce ama ana konunun dışına hiç çıkmadı..

*ebruya yaptığımı bir intikam olarak algılamayın.. ciddi anlamda intikam almak istemiş olsam daha kötüsünü de yapardım.
tüm yaptıklarıma bir kız eklemek benim için zor olmazdı
gittiğim isveçte bir kızla sarmaş dolaş resim çektirip bunu face a koyabilir.. veya evlilik teklifi olayını ailelere kadar götürüp
hepsinin birden topluca ağzına sıçabilirdim.
inanın nikah memurunun ebru ile evlenmek istiyor musun sorusuna kafam çok karışık diyebilecek kadar piç birisiyim.
ama olayı ebruda sınırlandırdım. amacım ebruya bir atasözünün gerçekliğini belirtmekti
nasıl sikersen öyle sikilirsin.
siz buna empati diyorsunuz..
hani benim neler çektiğimi anlar da gelir herşeyi anlatır diye düşündüm ama sonuçsuz kaldı
bu yaptığımdan gurur mu duydum. hayır
ne kadar hak ettiğini düşünsemde pişman bile oldum
bana yapılmış kadar kötü hissettim sonraları ama ebru hala bana yaptıklarının farkında değil
ebru benim gülüm beyler
dikenli gülüm
onun dikenlerinden benim kalbim ebruya göre daha haberdar

daha önce hiç hikaye yazmadım.
çok uzun zamandır yazmadığım için de da ları ayrı yazmayı bile unutmuşum
ebruya yazılmış çok sayıda şiirim var
ama çogu ebruda
-artık parmağında benim ona verdiğim yüzükler yok en azından ben görmedim. başka zaman takıyor mu bilmiyorum
-isveçe veya herhangi bir ülkeye gitmeyi hiç düşünmedim bugüne kadar
gittiğim isveçte eksi 20 derece ve saat 11 de doğan 2 de batan bir güneş vardı. kışın karsız yazın yağmursun gün nerdeyse yok
insanlar sandığınız gibi cana yakın değil. herkes kendi işinde
türklere karşı önyargıları var
ve çoğu milliyetçi kişiler
oraya gidince en az 6 ay dil kursuna gitmek
sonra boktan bir yerde işe başlamak zorundasınız.
ancak zengin bir karı bulup onun parası ile bişeyler yapabilirsiniz
ama zengin karı demek de en az 40 lı yaşlarda birisi demek oluyor
sikerler öyle hayatı ben alanyada mutluyum amk
bomboş 6 haneli bir köy yolunda gece 3 de kırmızı ışığı bekleyenler var amk
ama en önemli gitmeme sebebim anneme verdiğim söz
türkiyede nereye gidersen git elbet özlemine dayanamadığım zaman gelir bulurum ama elin cavır memleketlerinde dil bilmediğim adamlara adres soramam burda kal
ben ölünceye kadar dedi.

YAZARIN ŞİİRİ ve BİZLERE SORUSU
ey inci piçleri
sikiniz kalkmazdan evvel başladınız birilerini sevmeye
sınıfın en güzel kızına aşık oldunuz çoğu zaman
bazen sınıfın iki güzel kızı arasında gelip gittiğiniz bile oldu
kızların haberi olmadan sevginizden sizin gibi aynı kıza aşık olanlarla konuşmadınız kavga ettiniz
ortaokula geldiniz büyümediniz ama büyüdük bana da manita lazım amk dediniz
çıktınız çıkamadınız denediniz yapamadınız oldu olmadı ama hep tecrübelendiniz
liseye geçtiniz
biriyle çıkmamanın mallık olarak yorumlandığı arkadaş çevresinde
ağzınıza yakışmayan sigarayı nasıl üflerim de şu kızı etkilerim mantığında kaldınız
kiminiz parasına güvendi
kiminiz arkadaş çevresine
kilonuza baktınız kendi sikletinizde hatun aradınız
cebinize baktınız aynı bütçede birini aradınız
kızın verebilitesine baktınız sikinizin doğrusuna birine baktınız
uzaktan sevdiniz yakınlaştınız bazen siktir yediniz bazen neden olmasın deyince ne bok yiyeceğinizi bilemediniz
bak olm ahmet bu bu kızla çıkarım var mısın iddasına dan başlayan aşklarınız da oldu
olm bu kız galiba bana kesik hep bana bakıyor amk gidip konuşsam mı diye başlayan da
okulun en güzel manitasına iç çekerek bakıp bu kız bana vermez amk diğer bütün piçler kıza asılmaktan götünü kaldırdı diye isyan da ettiniz
ulan benim de milli olmam lazım
amcııııııık diye haykırdınız
sikilmelik ve sevilmelik hatunların listesini yaptınız gözünüzde
size vermeyenler hep orospu oldu zihninizde
panpa şu kızı bana ayarla amk senin muhabbetin var kızla diye yalvardığınız da oldu
önce bakıp sonra selam vermelerle devam eden muhhabeti aşka çevirdiğiniz de
anasından gece çıkmalarına, gündüz buluşmalarına izin alamayan kızlar la şehrin ölü noktalarında sağa sola birbirinizden daha çok bakarak buluştunuz
yaptığınız toplam kavga sayısı 10 ise en az 5 ini bir kız için yaptınız
öyle yaptınız böyle yaptınız ve şu an ki yaşınıza kadar minimum bir kızla en fazla sallayabileceğiniz yalan boyunda kızla çıktınız
sevdiğiniz de oldu siktiğinizde
hiç kimseyi sevmemiş olan ve
sadece bir kişiyi sevmiş ve hala aynı kızla beraber olanlar siktirsin gitsin mutlu olsun onlarla işim yok
yaklaşın ayrılık yaşamışlar
seni seviyorum aşkım bebeğim meleğim otum bokum götüm diye sevdiniz birbirinizi
araya anası girdi babası girdi
orospular girdi orospu çocukları girdi
zaman girdi okul girdi başka şehirler girdi
şüphe girdi kıskançlık girdi
aldatılma girdi
gurur girdi
bişey girdi işte amk
hiç olmadı bir anlaşamıyoruz ayrıyken daha mutlu oluruz yalanı girdi
kavgalar, küfürler,yanlış anlaşılmalar, eski sevgili travmaları, bekaret
yalan,din, siyaset
tarz farkı
kültür farkı
aynı dünyada iki farklı dünyada yaşıyor olduğunuz inancı girdi
ayrıldınız
aşk uykudur beyler
başınızı omzuna koyduğunuz sevgili bir yastık olur size
yaşadıklarınız bir rüya
uçarsınız bazen
bazen de beyaz bir mekanda hayallerinizin bilinç altını görürsünüz
ama uykudur işte aşk
ha bi de kim uyanmak isterki uykunun en tatlı yerinde
uyanırsınız bazen kendiniz
bazen de yukarda saydığım sebeblerin biri yada bir kaçı yüzünden
hemen koşup yüzünüzü yıkamazsanız kendinize de gelemezsiniz
benim hikayemi okudunuz
bende uyandım
koşamadım lavaboya
sonraları duş bile aldım ama fayda etmedi
denizlere karabatak daldım ama hala etkisindeyim uykunun
geçmedi üzerimdeki uyku sersemliği
onunla tanıştığım ilk gün sarhoş olduğum için başımda hala zonkluyor
siz ki birini bulup üç gün beş gün
üç yıl beş yıl zamanı kendinizde saklı uykular uyudunuz ve uyandınız
sonra yine uyuyabileninizde oldu
hatta defalarca uyudunuz bazılarınız
ey tecrübeli
nasıl yapıyorsunuz lan??
nasıl unutuyorsunuz
bi bakıyorum olm ölüyorum aşkımdan çok seviyorum bu manitayı diyorsunuz
sonra soruyorum yenge nasıl diye
siktir et amk orospusunu diyorsunuz nasıl amk??
bana anlatmayım olm
benim bildiklerimi bana söylemeyin
olm siktir et takma kafana demeyim
yeni birini bulursun diye umut vermeyin
olm orospunun önde gideniymiş zaten
sen onu hala unutmadıysan malsın demeyin
malım amk kabul
dünyanın en ağır malı benim
ama bana cevap verin.
baktığım yerlerde ne olduğunu göremeyecek kadar dalgınlaşmayı
insanlarla konuşurken onu düşünmekten neden bahsediyordu lan bu demeyi
hiç birşey yapmak istememeyi ama yinede yaptığın herşeyde keşke o da yanımda olsaydı demeyi
telefona ona mesaj yazmamak için pederin dokunursan sikeceğini bildiğin sigara paketi gibi görmeyi
sabah uyanınca önce bi sevinç sonra doğruya lan kimsem yok artık demeyi
zoraki gülüşlerini sadece seni teselli etmeye çalısanlara vermeyi
ben iyiyim deyince kendine hassiktir amk neren iyi demeyi
yediğin yemeklerde gittiğin filmlerde onu görmeyi
her amk hüzünlü şarkısının kendin için yazıldığını düşünmeyi bırakmak istiyorum
yalnız kalmayı seçmekten nefret ediyorum
ama herkesin içinde bile yalnız hissediyorum
gideğim tek kişi hala ebru ama gitmiyorum
gidersem neden soruları yine kabaracak
sesini kıstım şimdilik neden sorusun üzerine örtü örttüm
nedense neden amk bitti işte
belki aldattı
belki ta okul zamanında sevgisi bitti ama ilk benimle yattığı için hep şanslar verdi tekrar tekrar denedi ama sadece tekrar tekrar sikmiş oldu
hasta değil olmasında zaten sağlık mutluluk dilerim ona
belki anası babası için benimle kavga etti
ne yaptıysa yaptı beyler suç bulmaya gerek yok
çünkü ne olursa olsun benim için ömrünün 5 i iyi 5 i kötü yılını geçirdik
insan hayatının en önemli 10 yılında benimle oldu
sonuçta bitti ve bir daha beraber olamayız bu kesindir.
aldatmadığına dair tüm sevdiklerinin üzerine yemin etti bunun inandırıcılığını inancıma güvenerek öbür tarafta görücez
şimdi biz konuya dönelim o veya bu şekilde bitti
hani öyle 24 saat içim yanıyor
ağlıyorum demiyorum
günde toplasam 5 6 saat ama tüm güne yayılmış bir şekilde
acıyor
doktor tecrübesinden doktordur
kullandığı ilaçların işe yaradığını bilenler ilaç üretir
derecesi tartışılır ama sizde yaşadınız bu acıyı
yardım edin
uğruna 10 sene verilen
yetmezmiş gibi
bittikten sonra bile bıkmadan usanmadan 4 ay onca saat ve milyonlarca harf kullanarak hikayesi yazılan
hikayede okuduğunuz onca güzel anı
sonunda yaşanmış olaylara kafanın bir türlü basmadığı binlerce sebeb olan
ama sonuç olarak hala deli gibi sevilen bir sevgili nasıl unutulur??
beni de aranıza alın beni de liseli yapın bende anan zaa diyeyim ayrılık acısına...

 
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol